Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2001 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(a cumhuriyet.com.tr
K
ış gelse de sorunlu
ve acı çektiren son-
baharla gireceğim
yazırna. Ankara'nın
sonbahan uzun sü-
rer. Atna bQyleşide
' görühnemiştjr. Yai günlerini y^afj
gibfyîz. SıcaHık aHjderşrenâ aBına?
dü'şmedi?O>$a rfryjl bb zafcaşlar-,-
da bayağı sagyk havalar dSryaşmur-f
dı. Dışandaki havalârgTKe+ie-iveji»
dekileri soran yok. Dışanda yağmur
yok, içeride yağmur, firtına, arka ar-
kasına gelen şımşek, yıldınmlar var.
Ortalık toz duman. Bir sis kaplamış
ki ıçimizi, göz gözü görmüyor. Bizi
anlayan yok. Baba oğula küs, oğul ba-
baya; anne kıza kızgın, kız anneye.
Eski keyifler yok. Çünkü para yok,
eski alışverişler yok. Eski tüketım
yok. Anneye, babaya, kundaktaki be-
beğe cep telefonu yok. Arabalara
benzin yok. Konken masalannda fiş
yok. Var olan rüketim yok. Çarşı pa-
zarda renklilik yok. Yazann biri sor-
muş; "Nereye?" diye; yanıt almış
"Hiçbir yere", çünkü insan manza-
ralannda değişiklik yok. Elli altmış
yıl öncesi ne ise bugün de o. Elimız-
de okul çantalan okula giderken kar-
şılaştığımız boyacı çocuklar ya da
Ankara'nın Sonbahan...
Prof. Dr.
biz yaştaki simitçiler. Bugün de so-
kaklarda boy boy boyacılar. yaş yaş
simitçiler. Değışen yok. Genye bak-
tığımızda, tutum yok; tutumluluk
yok. Yerli mah yok.
Hiç böylesi görülmemişti. Hiç bu
kadar da kötü olmamıştık. Bu kadar
yaş yaşadık, insanlan sokaklarda bu
kadar mutsuz görmedık. Böylesine
karanlık yüzlere rastlamadık. Oysa
Ankara'da sonbaharm keyfi başkay-
dı. Buluşma zamanıydı; uzun bir ta-
til sonrası ümversıtelerin açıldığı,
üniversitelilerin dökülen san san yap-
raklar üstünde el ele gezip, hasret gi-
derdiğı günlerdi. El ele gezmiyorlar
artık. Tersine iç sıkıntılarmı bastirma-
nın yollanm anyorlar. Gelecek kay-
gılanm aralarmda tartışıyorlar. Bu
kaygılannı yollara taşıdıİdannda da-
yak yiyorlar. Bu yıl da bir kez umut-
la ünıversiteye dönmüşken düş kı-
nklığıyla karşılaşıyorlar. Beklentile-
nn, yamt alamamış olmanın uzüntü-
sünü yaşıyorlar. Biz hocalarımn gö-
zünün içine bakıp çözümsüzlüklerin
Necdet ADABAG DTC Fakültesi Dekam
çagnsım yansıtıyorlar. Her ünıversı-
tenin, her fakültenin öğrencilerinin sı-
kıntılan var. En gözde ünıversıtele-
rimiz mezunlannın iş sorunu var.
BinJerce üniversıte mezunu ışsizlık
sorunuyla boğuşmakta. Okumuş ol-
manın zararlarrnı çekiyorlar. Keşke
okumasaydık dıyorlar. Universite yıl-
lannı kayıp yıllar olarak görüyorlar.
Biz yöneticıler (dekanlar) yine bu
sonbaharda Konya Selçuk Ünıversı-
tesi'nde bir araya geldik. Amacımız
Fen-Edebiyat ve Dil ve Tanh-Coğraf-
ya Fakültesi'nin sorunlanm tartış-
maktı. Diyebilınm kı çok düzeyli bir
tartışma oldu. Kavgasız ve gürültü-
süz bir ortamda her sorunu enine bo-
yuna konuşur tartışırken hiç kavga et-
medik. Ülkemızde yazık ki her yer-
de kavga varken. yapılan olumlu iş-
lere boş muhalefet varken o ortamda
anlayış, hoşgörü ve dostluk vardı.
Büyülendim doğrusu. Clkemizde de
temel sorunlanmıza çözüm yollan
bulmak için bir araya gelenler için-
de sağduyulu olanlaruı da var oldu-
ğunu görmek beni umutlandu-dı.
Tartıştığımız temel sorunlardan bi-
n fen-edebıyat fakültelerinin formas-
yon sorunuydu. Temel sorunu, diyo-
rum. çünkü bu fakültelerden mezun
olanlar bir zamanlar öğretmen olur-
ken şımdi o hakkı Eğitim Fakültesi
mezunlanna kaptırmış bulunmakta-
lar. Bugün ülkemizde, yanılmıyor-
sam, yetmiş beş fen-edebiyat fakül-
tesi var. Ve her fakültenin çok kala-
balık bır öğrenci grubu var. Örneğin
bızde tam altı büı lisans öğrencisi var
ve bu ö'ğrencilerin en az yüzde elli-
si öğretmen olmak istemektedir. Ola-
mıyorlar, çünkü, bir kere, bir buçuk
yıllık bir öğretmenlik formasyon eğı-
tımı geçirmek zorundalar. Bir başka
deyişle, öğretmenlik hakkıru elde
edebılmek ıçın dört ya da beş yıl olan
lisans eğitiminden sonra bir buçuk yıl
daha okumak zorundalar. Bu eğitim
altı yıllık tıp eğitiminden fazladır.
Her şeye karşın formasyon eğitimi-
nı almaİc ısteyenlenn karşısına iki
engel çıkıyor: Biri öğrencının mad-
di durumu. Çünkü, kimi kurumlar
bu eğitimi mılyonlar boyutunda bir
karşıhkla paralı vermekteler; ikinci-
si, karşılıksız ya da çok az bir karşı-
lık verebilen kurumlann da alryapı ve
eğitim kadrosu sorunundan ötürü öne
sürdüğü kontenjan çıkmazı. Bütün
bu zorluklan aşan bir fen-edebiyat fa-
kültesi mezunu öğretmen olmak is-
tediğinde karşısına bu kez kadro so-
runu çıkıyor çünkü, MEB önce eği-
tim fakültelen mezunlarım atıyor,
yer kalırsa eğer fen-edebiyat fakül-
teleri mezunlanna srra gelıyor.
Bu aşamada öğrencılerin kafalan-
na takılan soruları şöyle sıralayabi-
liriz: Niçin yetişım (formasyon) eği-
timi önceden olduğu gibi lisans eği-
timi sırasuıda verilmiyor? Niçin eği-
tim fakültelen mezunlanna öncelik
tanınıyor? Fen-edebiyat fakültesi me-
zunlan öğretmen olamayacaksa nı-
çm bu kadar çok fen-edebiyat fakül-
tesi açılıyor ve bu fakültelere bu ka-
dar çok öğrenci aünıyor? Ülkemizin
sosyal bılimlerde bu kadar çok bilim
adamına gereksinımi var mı? Soru-
lar çoğaltılabilir ama, korkanm, ye-
rimiz yok. Çözüm önerilerimizı bir
başka yazıya saklıyoruz. Özetle, bu
sonbahar da hüzünlü geçiyor.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
İşte Ttesmi Tarih' Dedikleri!
"Osmanlıpolitikası yabancı devletlerin Osmanlı hü-
kümetinin iç işlerine sürekli biçimde kanşmalannın; Os-
manlı ülkesiise, her bakımdan yabancı devletlerin sö-
mürü çalışmalannın bir alanı olmuştur. Osmanlı top-
raklannda servet ve refah kazanan yabancılar, Türkya-
salannın ve Türklenn üstünde kalabilirierdi. Gümrük-
ler memleket zaranna yabancı eşyası için bir açık ka-
pı idi. Yabancılar Türklerden az vergi verirlerdi. Mah-
kemelerimiz, yabancı uyruklulan bağımsız olarak yar-
gılayamazdı. Yabancılaryasalar ve devletönünde Türk
vatandaşlanndan üstündü. Büyük Savaş sonunda Os-
manlı politikası Türkiye'yi taksim eden Sevre antlaş-
masına imza koymakla büsbütün yabancı boyundu-
ruğunu kabul etmiş oldu. TBMM hükümetinin Os-
manlı 'dan devraldığı politik durumu buydu." Bu bir Ta-
rih Kitabı! 1930 yıllannda liselerin 4. sınıfında okutulan
bir kitaptan bir parça... Baskı tarihi: 1931...
"Türkiye Cumhuriyetinin dış politikasının baş hede-
fi 'Dünyada Banş Yurtta Banş'tır. Cumhuriyet hükü-
meti, başka devletlerkarşısında kendi politikasının ba-
ğımsızlığına saygı gösterilmesini büyük bir duyariılık-
la istediği ve memleketin ulusal haklanna yabancıla-
nn dokunmasına tahammül edemediği kadar, başka
devletlerin de hakkına ilişmez. Ulusal haklan caydır-
mak, ulusalsınıriann güvenliğini arttırmak, Türkiye 'nin
uluslararasındakiyerini, layık olduğu yüksek ve şeref-
li derecelerde tutmak ve daima daha çok onuriandır-
maya çalışmak, dış politikasının güttüğü başlıca gö-
rev arasındadır."
1930'lann öğrencileri işte böyle 'resmiideoloji'nn çiz-
gisinde yetiştiriliyordu. "Resmi" ama gerçek yurtsever,
resmi, ama gerçeklerden kopmayan. Herşeyin üstün-
de onurlu, dürüst...
Osmanlı devleti neden çöktü? Kitaptan bir parça
daha okuyahm: "Cahil padişahlar ve devlet adamları
gözünde bilim gittikçe itibardan düştü. Gerçek bilim
yerine dinsel ve bağnazlıktan güç alan batılsoftalık geç-
meye başladı. O devirlerin okulu, üniversitesi demek
olan medreseler de, o oranda gerilemeye yüz tuttu.
Matematik, biyoloji, tıp gibi bilim ve fen şubeleri kör-
letildi. Bilim ve fen dünyasında yüzlerce büyükadam-
lan sayılabilen Türklük, medreseleıin bu devreşinde ar-
tık yüksek şöhretleryetiştiremez oldu. Oğretim sekiz-
on yüzyıllık ortazaman safsatalanna dayanan veArap-
ça metinlerle okutulan, mantık, hadis ve tefsir kitap-
lanndan öteye gitmedi. Medrese zihniyeti okul prog-
ramlannda hüküm yürütecek güç ve etkinlikteydi.
Okullarda din öğrenimi ve dinsel eğitim en önemli
mevkide tutuluyordu. Arapça, Türkçe kadarönemliy-
di. Acemceye dahi birçok ders saatleri aynlıyordu."
Lise 4. sınıfın Tarih kitabında eğitim ve öğretimin
hangi anlam ve değeri kazanması gerektiği Atatürk'ün
şu sözleriyle belirtilir:
"Biryandan bilgisizliği ortadan kaldırmaya uğraşır-
ken bir yandan da memleket çocuklanna toplumsal
ve ekonomik yaşamda etkili ve yararlı olabilmek için
gereken ilk bilgileh canlı biçimde vermek, milli eğiti-
mimizin özünü oluşturmalıdır. Yetişecek çocuklanmı-
za ve gençlerimize görecekleh öğrenim sının ne olur-
sa olsun, en önde, herşeyden önce, Türkiye'nin ba-
ğımsızlığına, kendi benliğine ve ulusal geleneklehne
düşman olan bütün bu öğelerle savaşmanın gerekli-
liği öğretilmelidir." Tam yetmiş yıl önce Milli Eğitim Ba-
kanlığfnca yayımlanan, uzun yıllar liselerde okutulan
bu kitabı, alın, günümüzdeki tarih kitaplarıyla karşılaş-
tınnL Aradaki uçurum iyice ortaya çıkacaktır! "Türk Dev-
rimi nedir? Bu devrim sözcüğün belirtmek istediği ih-
tilâl anlamından başka, ondan daha geniş bir değiş-
meyi anlatmaktadır. Ulusun, variığını sürdürmek için
bireyleri arasında düşündüğü ortak bağ, yüzyıllardan
beri gelen biçim ve niteliğini değiştirmiştir... Yani ulus,
dinsel ve mezhepsel bağ yerine, Türk Ulusculuğu ba-
ğıyla tüm bihiğini kurmuştur. Ulus, uluslararası genel
savaşım alanında, yaşam ve güç nedeni olacak bilim
ve araçlannı ancak çağdaş uygariıkta bulunabileceği-
ni belirgin bir ilke saymıştır."
Not: Adı geçen Lise Tarih kitapları tıpkı basım ola-
rak Kaynak Yayınları'nda çıkmıştır.
Dönem arkadaşımız ve dostumuz, örnek insan,
Makina Yüksek Mühendisi
AKIN ÇAKMAKÇI'yı
kaybettik.
Yakınlannın, örnek alınacak anısı ile
avunmasını ve öğünmesini dileriz.
Sevgi Çubukçu: Elektrik Yüksek Mühendisi
Nafiz Çubukçu: Elektrik Yüksek Mühendisi
VEFAT
Meslektaşımız
Avukat
TALAT GÜNDÜZ'ü
yitirdik.
Cenazesi 28.11.2001 Çarşamba giinü
Soğukkuyu Camii'nden kaldınlmıştır.
Kederli ailesine ve meslektaşlanmıza
başsağlığı dileriz.
İZMİR BAROSU BAŞKAMJĞI
Çek Yasa Tasansı
Yard. Doç. Dr. Emin Cem KÂHYAOĞLU
Yeditepe Hukuk Fakültesi Tıcaret Hııkuku Öğretim Üyesi
S
ayın Prof. Dr.
Enfenerttırt-
can,23Kasım
2001 tarihli
"Çek Konu-
sunda Yanhş-
hk_" başlıklı bu sayfadaki
yaasında, konuya daha çok
ceza hukuku bakımından
değinmiş, ben tasanya rica-
ret hukuku bakımından
yaklaşmak istiyonım.
Prof. Dr. Hikmet Sami
Türk, tasanda, "iasanidü-
şüncder" ile karşılıksız çek
düzenlenmesine ilişkin öz-
gürlüğü bağlayıcı cezanın
kaldınldığını soylemiştir.
Yine Prof. Dr. Ünal Teki-
na^>, bir TV kanaluida yap-
tığı açıklamada, anayasa-
nın 38. maddesine eklenen,
K
Hiç kûnse, yalmzca söz-
kşmeden doğan birvüküm-
lülüğü yerine getirememe-
sinden dola>ı özgürlüğün-
den alıkonulama/" hük-
münden hareket ile 3167
sayılı yasada yer alan hapis
cezasının tasanya alınma-
dığını, buna gerekçe ola-
rak da, yasanın yürürlüğe
girdiği 1985 yılından beri
hapis tazyikiyle beklenen
amacın gerçekleşmediği-
ni, tam tersine karşılıksız
çek olaylanrun gıderek art-
tığını; tasanda, hapis ceza-
sı kaldınlarak para cezası-
nın arttınldığını ifade etti.
Hocam Tekinalp'in de
yazan olduğu, "Kr/meui
Evrak Hukuku Esaslan"
kitabını, ders kitabı olarak
öğrencilenmize okutuyor
ve tavsiye ediyoruz. Bu kı-
tabın hemen başuıda,
u
Te-
melHükümfer
1
" kısmında,
kTjmedi e\Takta mücerret-
ük (sebepten smutluk) il-
kesinin geçerii olduğu anla-
tılmaktadır. Kitaptan konu
ile ilgili bir alıntı yapmak
gerekirse: "Senctte yerkş-
miş olan hak ile bu hakkın
ihdasına sebep olan işkm
arasında bağlantı. illiyet
yoktur. Mesela, bir saüm
sözleşmesi sonucu düzen-
lenen pohçe, sözleşmedeki
sakatfaktan etküenmez, dü-
zenlenmesindeki esaslar da-
hilindthak \t borç doğura-
rakhukuki ve iktisadi rolü-
nü ifa>a de\anı eder. Hat-
ta, kumar borcu için çeki-
len poliçe dahi, iyi niyetü
üçüncü kişikrin elinde ta-
lep hakkı verir" (Bakıruz
Poroy Tekinalp, Kı>Tnetli
E\Tak Hukuku Esaslan, 12.
Bası. Istanbul 1995, kenar
notu 22; aynı şekilde Fu^t
Oztan. Kıymetli Evrak Hu-
kuku, 2. Bası, Ankara,
1997, sh. 373 vd.;NadKı-
nacıoğhı, Kıymetli E\Tak
Hukuku. 4. Bası, Ankara,
1993, sh. 105 vd.) Başka bir
deyişle, kıymetli evrak ne-
denden (sebepten) soyut-
tur. Alt (temel) ilişki (satım,
kira, istisna, hizmet sözleş-
melen vs.) ile kıymetli ev-
rak ilişkisi (çek, poliçe, bo-
no düzenlenmesi) arasın-
da, hukuken kural olarak
bir bağlantı yoktur. Alt iliş-
ki herhangi bir neden ile
sakat doğsa (örneğin, satı-
lan malın ayıplı ohnası) da-
hi, bu durum, kural olarak
kıymetli evrakın geçerlili-
ğini etkilemez.
Nedenden soyutluk (mü-
cerretlık) ilkesinin niçin ka-
bul edildiğine gelince, yi-
ne Tekinalp'in Poroy ile or-
taklaşa kitabında çok isabet-
li olarak ifade ettiği gibi,
".-senedi devralan kişi, te-
mel üişldden doğan defîler,
senet borçhısu taraûndan
kendisinekarşı fleri surüle-
meyecekse ve senette yer-
SES-1885 ORTAOYUNCULAR
29 KASIM DAN BAŞLAYARAK
Feıtıan Şensoyun
KÖKÜ BİTTİ
ZIKKIM ZULADA
MM\
EKONOMİK GULDURU
bir buçuk perde
FERHAN ŞENSOYTARIK PAPUÇCUOĞLU-RASİM ÖZTEKİN-LEVENT ÜNSAL
CeiAl BELGİL'SERAP GÜNAYDIN-ALİ ÇATALBAŞ-ORHAN ERTÜRK
PINAR ALSAN-RESUL OKKAN-ÖZKAN AKSU-SAYGIN DEÜBAŞ-EÜF DURDU
ORÇUN KAPTAN-ÖZGE ÇATIKKAŞEBRU SOYUERDENECE ERDOĞUŞ-NATALİ İZKÜBARLAS
ve Artiz Kuş GAGOŞ
Ferhan Şensoy' un
SAHİBİNDEN SATILIK
BİRİNCİ EL ORTAOYUNU
cumartesi / 20:00 - pazar I 15:00
Anton Çehov / Ferhan Şensoy
FİŞNE PAHÇESU
Cüldürü
cuma / 20:00
Ferhan Şensoy
FERHANGİ ŞEYLER
perşembe / 20:00
Bilet Satış Yerlerl: Ortaoyuncular Glşesi / 0 212 251 18 65
VAKKORAMALAR / Taksim, Suadiye, Akmerkez
/ İSVİÇRE HASTANESİ "GerçekSanatın Yanrnda"
leşmiş hakkı güven içinde
kuDanabOecekse o senede
güven duyar." (Bkz. Poroj
' Tekinalp, anılan eser, ke-
nar notu 22).
Sevgili Hocam Tekinalp,
kıymetli evrak hukukunun
temel ilkelerinden belki de
en önemlisi olan nedenden
soyutluk ilkesini kitabında
ve derslerinde biz öğrenei-
lerine böyle öğrettikten son-
ra, görüş bildirerek bu ilke-
yi tamamen ortadan kaldı-
nyor.
Televizyon muhabirinın,
"Hapis cezası kakuniarak
istenikn sonuç sağianabi-
lecek mi", sorusuna hoca,
kendisinden beklemediğim
şuyanıtı venyor: "Para ce-
zası ağuiaşunlarak isteni-
len sonuçsağlanabiKr." Çe-
kin düzenlenmesi ile bir-
likte, alt ilişkiden doğan
borcun, bu ilişki (sözleş-
me) ile bağlantısı kalma-
maktadır.
Oluşan yeni borcun ifa
edilmemesi, tıpkı dolandı-
ncılık gibi hapis cezası ile
karşılanabilir. Aynca uy-
gulamacılar (avukatlar) ile
yaptığımız görüşmeler,
3167 sayılı yasa ile getiril-
miş bulunan hapis cezası-
nın yıllar içerisinde olum-
lu sonuç verdiğini, karşı-
lıksız çek düzenlenmesi-
nin artmasını hiç olmazsa
frenlediğiru ortaya koymuş-
tur. Böylece borcunu öde-
mek istemeyen, kötü niyet-
li borçlu, hapis ile sıkıştı-
nlma sonucunda borcunu
ödemekte ve alacaklının
mağdur olması, iflasa sü-
rüklenmesi tehlikesinin
önüne geçilmektedir. Hu-
kukta yeni yasal düzenle-
meleri gereksinimler do-
ğurur.
Borçlu ile alacakh arasm-
da kurulmuş olan çıkar den-
gesi bu biçimde bozula-
maz. Tam tersi yönde bir
gereksinim varken. değer-
li hocalann bu yönde tasa-
n hazırlamalan, göriiş bil-
dirmeleri hayret uyandır-
maktadır. Prof. Dr. Hikmet
Sami Türk'ün gerekçesini,
ben çek alacaklılannı koru-
mak için ileri sürüyorum.
Insani düşünceler ile karşı-
lıksız çeke ilişkin hapis ce-
zası kaldınlmamalıdır. Üye-
si bulunduğu hükümet, ül-
kenin ekonomik durumunu
düzeltirse karşılıksız çek
olayı büyük ölçüde önle-
nir. Sayın Yurtcan son cüm-
lesindehocasına, "Sizbize
hep doğrulan öğrettiniz"
diyor. Aynısını keşke ben de
söyleyebilseydim.
BAFRA ÎCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo:200! 833 Tal.
Satılmasına karar verilen gajTİmenkulün cinsi, kıymeti ade-
di. evsafı:
Bir borçtan dolayı hacizli olup satılmasına karar verilen ta-
şınmazın
Tapu Kaydı: Bonçlunun dosyamızda kayıtlı hacizli bulunan
taşınmazının. Bafra tapu Sicil Müdûrlüğü'nde kayıtlı: Bafra il-
çesi. Cınkiar köyû, köy karşısı me\kii. Pafta No-Ada No-Par-
sel 319'da ve 8160 nü.lik arsa vasfında tapusunun: Cilt No-
Sayfa No: 319'da kayıtlı gayrimenkulün 5500 8160 Hissesi;
Imar Durumu: Hacizli taşınmaz belediye mücavir alanı sı-
nırları dışmda olduğundan fmar Bakımından Bayındırlık ve ls-
kân Müdûrlüğü'nûn yetki alanındadır. Imar durumu yoktur.
Bulunduğu Yer Hacizli taşınmaz Bafra ilçesi. Cınkiar köyû.
köy karşısı mevkiinde, Bafra Samsun asfaltı üzerinde, Bafra çı-
kışında takriben 3 kilometre sonra Lengerli-Sûrmeli köyleri sa-
pağma 100 metre. Bafra tarafında karayolu üzerinde yer alan
benzinJik ve ek tesislen olan taşınmazdır.
Halihazır Dunımu: Hacizli taşınmazın tapu kaydında halen
arsa vasfında gözüksede üzerinde; 7.50 metrex20.00 metre öl-
çülerinde betonarme karkas bodnım ve zemin katı depo olan ve
ofis, market büro olarak kullanılan yapı. betonarme ınşaat tar-
zmda yapılmış ve ekinde yağlama birimi ve yıkama binmi ile
birlikte mescidi olan. bay-bayan wc'si mevcut. 4 adet akaryakıt
pompalı ve pompa servis kısmı uzay çatı kanopili (takriben 150
metrekare çatılı) sathınm tamamı beton ve bünyesinde tek kat-
tan teşekkûl betonarme olarak yapılmış 150 m2. alanda kurul-
muş olan lokantası ve müştemilatı olan benzin istasyonu \as-
fında, Bafra Samsun Karayolu üzerinde Sürmeli Sapağı önce-
sinde Fırat Petrol olarak anılan yerdir.
Kıymeti: Hacizli taşınmaz yukarda açıklanan özelliklerine,
vasıflanna ve emsal gayrimenİcullerin alım satım değerleri göz
önûnde tutularak;
Tamamı: 150.000.000.000.-TL.dir.
BORÇLU HİSSESİ OLAN 5500 8160 hissesi ise;
101.102.941.176.-TL'dir.
Satış şartları: 1- Satış. 07.01.2002 gûnû saat 11.00'den
! 1.15'e kadar Bafra Adliye Sarayı Giriş Zemin Kat Salonu'nda
açık arttırma suretiyle yapılacak. Bu arttırmada tahmin edilen
kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan
mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur.
Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü ba-
ki kalmak şartıyla 17.01.2002 perşembe günû saat 11.00-
11.15"te ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüç-
hanlı alacaklılann alacağını ve satış masraflannı geçmesi şar-
tıyla %40 arttırana ihale olunur.
2- Antırmaya iştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin
yüzde 20?
si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar miiii
bir bankanm teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış. pe-
şin para iledir. alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil
verilebilir. Tellaliye resmi. ihale pulu. tapu harç ve masraflan
alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. KDV
alıcıya aittir. Türk parası dışında kalan yabancı devlet paralan
teminat olarak kabul edilmez.
3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (•) bu gayn-
menkul ûzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan
iddialannı dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde daıremize
bildiımelen lazımdır. .\ksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit
olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse
İcra ve tflas Kanunu'nun 133. maddesi geregince ihale feshedi-
lir. tki ihale arasındaki farktan ve
o
o80 faizden alıcı ve kefilleri
mesul tutulacak ve hıçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden
tahsil edilecektir.
5- Şartname. ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi
için dairede açık olup masrafi verildiği takdirde isteyen alıcıya
bir ömeği gönderilebılir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve mündereca-
tmı kabul etmiş sayılacaklan. başkaca bilgi almak isteyenlerin
2001 833 Tal. sayılı dosya numarasıyla memurluğumuza baş-
vurmalan ilan oiunur. 09.10.2001
(*) llaililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir.
Basın: 61810
PENCERE
De Facto...
Başlıktaki Frenkçe sözcük "fıilidurum"demek-
tir, hukuk dilinde özel bir yeri vardır...
Nedir 'fiili durum'?..
Bir kadınla bir erkek aynı çatı altında yaşıyorlar,
evlenme cüzdanları yok...
Bu fiili durumdur...
Bir gün akıllarına esti diyelim, gidip iki tanık bul-
dular, belediyede nikâh kıydırdılar...
Fiili durum neolur?..
Meşru olur...
Daha mı mutlu olurlar?..
Kim bilir?..
Ancak yasal şemsiye altına girerler, evlilik mal pay-
laşımından mirasa dek hukuka dayanır...
•
Karı koca ilişkileri böy\e,"yavru vatan Kıbrıs"ta-
ki durum ne?..
De facto!..
Hem kuzeyde de facto..
Hem güneyde de facto..
Neden?..
Çünkü 1974'te Atina destekli Rum-Yunan dar-
besiyle Ada'daki "meşru devlet" düzeni yıkıldı.
Kıbns iki şak oldu!.. Kuzeyde Türklenn, güneyde
Rumların devletleri kuruldu...
Oysa meşru Kıbns Cumhuriyeti'nin temel kuru-
luş belgesi Londra-Zürich antlaşmalandır...
Ne oldu antlaşmalar?..
Yandı, bitti, kül mü oldu?..
Kıbrıs'ın tümünde bugün geçerii düzen fiili du-
rumdur, de facto'dur, meşru değildir, oldubittiye da-
yanır.
•
AB (Avrupa Birliği) şu sıralarda telaş içinde, bir
şeyler yapmaya çalışıyor...
'Avrupa Ordusu' kuracak...
Kıbrıs'ı AB üyesi yapacak...
Peki, Kıbns'ı üye yapacak da ne olacak?.. Ku-
zeydeki 'de facto'yatu kakadiyecek, aşağıdaki 'de
facto'yu bağrına basacak!..
Ya sonra?..
Türkiye'nin dışında kurulacak Avrupa Ordusu, Kıb-
ns'ta "Sen benim topraklarımı işgal ediyorsun " di-
ye KKTC'ye savaş mı açacak?..
•
"Beyinsel cimnastik" iyidir, kimi zaman uçuk gi-
bi gorünen "zihinsel temrin" gerçeği şavullamak
yolunda işeyarar...
Oluşumunu tamamlamamış, üyelerinin toplam
çizgisini bile çekmemiş bir AB'nin ılle de Kıbns te-
laşıyla ordu kurmak hevesini birleştirip acilleştir-
mesi neden?..
Yoksa bizim fiili durumumuz çok mu zayıf?..
N O VI T A S Turizm
KONYA-MEVLANA-KAPADOKYA
(14-18 Aralık)
Jhlara Vadisi, Derinkuyu, Sultan Hanı, Mevlana
Türbesi, Konya, Sema Gösterisi, Ürgüp, Göreme,
Zelve, Paşa Bağt, Avanos, Hacı Bektaş-ı Veli
Tel: (0 212) 251 28 08-09 e-mail: novitas@novitas.com.tr
web : www.novitas.corn.tr
SARIYER1. ASLÎYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2000467
Davacı lda Ek vekili tarafından Fransuva Boduvi-Ma-
ris Ogüst, Zerman-Rozali-Olin Boduvi aleyhine açılan
tescil davasmda:
Davacı vekili dava dilekçesi ile dava konusu davalılar
adma kayıtlı Sanyer, Tarabya, Ahiçelebi. 75 pafta, 404
ada, 4 parsel sayılı taşınmazda 333.95 ra2 miktarlı arsa-
nın tapu kaydının iptali ile müvekkili aduıa tapuya tesci-
lini istediği davada:
Davalılardan Fransuva Boduvi-Maris Boduvi-Ogüst
Boduvi-Zerman Boduvi'nin "Caferağa Mah. Şair Nafi
Sokak No: 7 Kadıköy adreslerine.
Davalılar Rozali Boduvi ve Olin Boduvi'nin de "Mo-
da Cad No: 13 Kadıköy" adreslerine gönderilen tebli-
gatlar bila tebliğ iade edilmiş. zabıtaca yapılan araştır-
mada da adresleri bulunamadığından duruşma günü da-
ha önce ilanen tebliğ edilmiş olup, işbu dava müracaata
kaldığından davacı tarafça yenilenmiş olup yeni duruş-
ma günü olan 22.1.2002 günü saat 11.30'da davalılann
gelmeleri, gelirken bütün belge ve delillerini getirmele-
ri, duruşmaya gelmedikJeri takdirde HL'MK'nun 213 ve
377. maddeleri uyarınca yargılanmaya yokluklarında
devam olunup karar verileceği hususu yenileme dilekçe-
si yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 21.11.2001
Basın: 70819
KIRKLARELİ AŞLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 2000 749 Karar No: 2001 562
Davacı: Regaip Durmuş Vekili: Av. thsan Dinçsoy,
Kırklareli
Davalı: Şaduman Durmuş Da\a: Boşanma Dava Tarihi:
19.12.2000 Karar Tarihi: 18.9.2001
Davacı tarafından davalı aleyhine mahkenıemızde açı-
lan işbu davanın yapılan açık yargılaması sonunda. Dava-
cının davasuıın kabulü ile Kırklareli. Pınaıhisar ilçesi. Ça-
yırdere Köyü, C: 7, Hane: 9da nüfusa kayıtlı Mustafa oğ-
lu, 15.6.1961 'de Asiye'den olma Regaip Durmuş ile aynı
yerde kayıtlı Fezail kızı 10.8.1968'de Fatma'dan olma Şa-
duman Durmuş'un MK'nin 134. maddesi geregince şiddet-
li geçimsizlık nedeniyle boşanmalanna. Taraflann müşte-
rek çocuklan Savaş ve Sinem'in velayetlerinin davacı ba-
baya verilmesine, Savaş ve Sinem'in dini ve milli bayTam-
lann ilk günü sabah 08.00'den ertesi günü sabah 08.00'e
kadar ve her yıl temmuz ayında 1 Temmuz sabah
08.00'den 31 Temmuz sabah 08.00'e kadar davalı anne ya-
nında bulundurmak suretiyie şahsi münasebet tesisine ka-
rar venlmiş olup davalının adresi tespit edilemediğinden
ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla işbu ilanın yayım-
landığı tarihten itibaren 15 gün sonra karann davalıya teb-
liğ edilmiş sayılacağı kararın tebliği yerine kaim olmak
üzere ilan olunur. Basın: 57706
KARAKOÇAN KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 2001 48
Davacı Hazine vekili Av. Süheyla Yiğit tarafından da-
valılar Halil Atalan. Rabia Atalan ve Zaide Atalan aleyh-
lerine açılan kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan
duruşmasında verilen ara karan geregince,
Davalılardan Rabia Atalan ve Zaide Atalan'ın adresle-
ri tespit edilemediğinden dava dilekçesi tebliğ edileme-
miştir.
Dava konusu Karakoçan ilçesi, Okçular köyünde kain
ada 120. parsel 2'de kayıtlı taşınmazın devletin hüküm
ve tasarrufü altında bulunması nedeniyle kadastro çalış-
malan sırasında adı geçen parselin davalılar adına tespit
yapıldığı iddiası ile kadastro tesbitine itiraz edilmiştir.
Davanın duruşması 21.01. 2002 günü saat 9.00'a bıra-
kılmıştır. Dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen
tebliğ olunur. Basm: 59624