Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2001 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORÜŞLER olay.gorus(a cumhuriyet.com.tr
Almanya'da Sınır Dışı Edilen Türk Vatandaşları...
ç
^ranyla. Avrupâ Birliği'ne
iiye devletlercHe ve özel-
likle Almanya'da oturan
Tüık .atandaşlannın sınır dışı edilme-
lerme çok önemli bir boyut kazandır-
mıştu. Gerçekten, söz konusu karany-
la Bavyera Eyalet Idare Mahkemesi;
üç yıl önce seri biçimde suç Lşlediği ge-
rekçesiyle, Almanya'da ottıran anne
ve babasuun yanından alınıp sınır dı-
şı ediien ve o tarihte 14 yaşında olan
Türk genci Mııhsin An'nırı suıır dışı
edılmesinı, hukuka aykın bulmuştur.
Buna göre, geçerli bir oturaıa iznıne
sahip olan Türk vatandaşlan, artık suç
işledikleri gerekçesiyle Almanya'da
kolay kolay sınır dışı edilemeyecekler-
dir. Söz konusu karann Avrupa Birli-
ği ülkeleri ile Türkıye üzerindekı et-
kısinı daha iyı kavrayabilm^k için bu
karara yol açan olaylan ve b u karann
hukuksal dayanağını oluştuıan ortak-
lik hukuku esaslannı incelemekte ya-
rar vardır.
Almanya'da doğmuş. büyümüş ve ha-
len 17 yaşında olan Türk genci Muh-
sın An'nın son üç yılda başına gelen
olaylar, Almanya'da "Mehmet" olayı
olarak adlandınlmaktadır. Nıtekim,
henüz 14 yaşına gelmeden, aralannda
gasp ve yaralama da dahıl olmak üze-
realtmışa yakın suç işlerruş olan "Meb-
met", Almanya'da hukuka uygun bi-
çımde oturma ıznıne sahıp bir Türk
ailesinin çocuğudur ve 24 Ocak 1998
,L,*İstanbul Üni. Hukuk Fakültesi Dekanı
tarihinde Münih Yabancılar Daıresi'ne
başvurduğunda, çok sayıda suç işlemiş
bulunduğu gerekçesiyle. kendisinin
oturma izni uzatılmaz. Münıh Yaban-
cılar Dairesı, 29 Nısan ile 22 Mayıs
1999 tarihlen arasında. "Mehmefin
ve "nezaret yükümkrini ağır biçimde
yerine getirmedikleri gerekçesiyJe" de
anne ve babasuun sınır dışı edümele-
rinı ister. 6 Temmuz günü "Mehmet",
gözaltına alınır ve 21 Temmuz'da da,
oturma izm süresi sona erer. 12 Kasım
tanhinde Federal Anayasa Mahkeme-
si, biçımsel nedenlerle, kendisinin sı-
nır dışı edılmeyı durdurma isteğini
reddeder ve 14 Kasım 1998 tarihinde
de "Mehmet", suıır dışı edilır. Münih
Idare Mahkemesi, sınırdışı etmenın hu-
kuka aykınlığı konusunda açtığı dava-
yı takip etmesi ıçın "Mehmefin Al-
manya'ya süreli gelmesi isteğini dahi
kabul etmez. Ancak Bavyera Eyalet Ida-
re Mahkemesi, bu karan kaldınr ve
"Mehmefe dava ıçin üç günlüğüne Al-
manya'ya gelme iznını tanır. Nihayet,
Bavyera Eyalet Idare Mehkemesı; sı-
nır dışı edilmesinden tam üç yıl sonra
15 Kasım 2001 tarihinde, "Mehmefin
oturma iznı istemınde bulunmaya hak-
kı olduğuna karar v erir
Bavyera Eyalet Idare Mahkeme-
sı'nın karan, henüz yargı yollan tüke-
tılmediği ıçın kesinleşmemiştir. Buna
göre de. "Mehmefin Münih'e döne-
bilmesi içın bir süre daha beklenmesi
gerekecektır. Ancak, ortadaki olay. salt
"MehmeTin olayı ohnayıp; heryıl suç
ışlediklen gerekçesiyle, AJmanya'da
sınır dışı edilen çok sayıdaki Türk va-
tandaşının sorunudur.
Söz konusu karar, hukuksal kayna-
ğı itibanyla 1/80 sayılı ABTürkiye
Ortaklık Konseyı Karan 'na dayan-
maktadır. Nitekim 1/80 sayılı Ortak-
hk Konseyi Karan'nın 7. maddesi; Av-
rupa Bırlığı'ne üye bir devletın emek
piyasasında yer alan bir Türk ışçısınin
yanına gelme iznine sahip yakınlan-
na, asgan üç yühk bir usulüne uygun
ikametten sonra her türlü ışe başvur-
tna ve en az beş yıllık bir ikamet süre-
sinden sonra da istediği ışe serbestçe
girme haklanı tanımaktadır.
Anne ya da babasuıdan bin ılgilı
üye dev lette en az üç yıldan beri usu-
lüne uygun biçimde işlendinlmiş (is-
tihdam edümiş) olan Türk işçı çocuk-
lanndan, kabul eden ülkede mesleksel
öğrenimlerinı bitırmış olanlar ıse ay-
nı hüküm uyannca. oturma sürelerinın
uzunluğuna bakümaksızın, her türlü işe
baş'\r
urabileceklerdir. Işte, Bavyera
Eyalet Idare Mahkemesi; bu hükme
dayanarak "Mehmefin oturma hak-
kına sahip bulunduğunu ve bunun,
hapse girme sonucunda dahi, ortadan
kalkmayacağını kabul etmektedir.
AB ülkeleri ve özellikle de Alman
idari makamlan, şimdiye kadar suç iş-
leyen Türk vatandaşlannı, oturma hak-
lannın bulunup bulunmadığına bak-
maksızın, sınır dışı etme yoluna gıtmiş-
lerdır. Buna göre de, suç ışleyen Türk
vatandaşlannın sosyal rehabıhtasyonu.
yani yeniden topluma kazandınlmala-
n, hep Türkiye'nin sorunu olarak gö-
rühnüş; kısacası, Alman tarafi, ışın ko-
layına kaçmıştır. Nıtekim, Alman ıda-
ri makamlan; böylece bir yandan, suç
işlendiğinde sınır dışı etmeyi Damok-
les'ın kılıcı gibi Türk vatandaşlığının
tepesinde tutmuşlar, öte yandan da suç
işlediklennde onlan sınır dışı ederek,
koruyucu suç siyasetinin zorunlu kıl-
dığı harcamalan yapmaktan kurtul-
muşlardır. O>r
sa, oturma hakkına sa-
hip bir yabancı devlet vatandaşını su-
ça karşı korumak, onun suç işlemesi-
ni önlemek ve ışledıkten sonra da, ye-
niden topluma kazandırmak, yaban-
cıyı kabul eden devlete aittir. Çünkü,
oturma hakkının tanınmasıyla yaban-
cı devlet vatandaşı, ülkeye kabul edü-
miş ve sorumluluğu kabul eden ülke-
ce üstlenilmiş olur. Türkiye, böylece
anılan kararla. yurtdışındaki suç işle-
yen vatandaşlannın topluma kazandı-
nlması (rehabilitasyon) harcamalann-
dan kurtulmuştur.
Son söz
Ancak, bundan çok daha önemlisi;
Bavyera Eyalet tdare Mahkemesi'nin
karanyla. AB ülkelenndeki Türk va-
tandaşlannuı ortaklık hukukundan do-
ğan haklan teslim edilmiş olmaktadır.
Şimdiye kadar, Avrupa açısından Tür-
kiye'ye ve Türk vatandaşlanna yapı-
lan önemli haksızlıklardan bın de, AB
ülkelenndeki Türk vatandaşlanna or-
taklık hukukundan doğan oturma-ça-
lışma ve sosyal güvenlüc haklanna ıhş-
kin statülerinin yabancı ıdan makam-
larca uzunca bir süre tanınmamış ol-
masıdır. Türk resmi makamlannın geç-
mişteki aymazlığı, bu durumu olduk-
ça kolaylaşhrmıştır.
Avrupa "daki Türk vatandaşlan, Tür-
kiye henüz Avrupa Birliği 'ne tam üye
olmadığı ıçin şu anda ancak topluluk
hukukundan doğan haklannı kullan-
maktadır. Bunlar için önceki dönem-
lere oranla, yoğun bir hukuk mücade-
lesinin başladığı gözden kaçmamak-
tadır. "Mehmefle ilgili alınan son ka-
rar da açıkça bu mücadelenin ürünü-
dür.
Avrupa Birliği'ne tam üyehk süre-
ci içinde, Türkiye'nin önüne, insan
haklanndan Kıbns sorununa kadar.
her dönemde bir engel çıkanlmakta-
dır. AB/Türkiye ortaklık sürecinde ise
yaratılan engeller yavaş yavaş yargı
kararlanyla yıkılmaya başlamıştır. Mer-
yem DemireL Sevince, Kuş, Bozkurt,
Nazh ve Taflan-Met kararlan gibi bir-
takım yargı kararlan, kronolojik ola-
rak bu olumlu gelişmeyi sergilemek-
tedir.
Almanya'daki oturma hakkına sa-
hip vatandaşlanmızın, hukuka aykın
biçimde suıır dışı edilmemeleri, şım-
dılıkyargısal yoldan sağlanmışhr. An-
cak, bu karar, hukuken kesinlik kazan-
mış değildır. Türkiye'dekı Danıştay'ın
koşutunu (paralelini) oluşturan Alman
Federal Idare Mahkemesi, bu konuda
şimdilık son sözü söyleyecek yargı ye-
ri olarak görünmektedir. Bunun en az
bir alü aylık süreci kapsayacağı, şim-
diden söylenebiür. Buna göre, yargı-
sal kesuıJeşme sürecinin sonunda, ya
"Mehmefler Münih'e dönebilecek
ya da Türk insanı daha yülarca sınır dı-
şı edılme korkusunu yaşayacaktır. An-
cak. şu andakı durumun, artık suıır dı-
şı edilme korkusunun atılması yönün-
de gelıştığı söylenebihr.
Tam 27 yıl geçmiş...
O unutulmaz yetmişli
yıllarda doğanlar bugün
gençliklerinin son yılla-
nnda... Daha sonrakiler
ise çok daha genç!..
Kıbrıslı gençlerden
sözediyorum!.. NeRum
dehşetıni yaşamışlar, ne d e o
tehlıkeli günleri, gecelerı... On-
lar için yalnızca bugün var, var...
Yaşamak, çalışmak, gezmek,
görmek, bu dünyanın güzellik-
lenni tatmak var...
Hele bir masal gibi tanıtılmak
istenen küreselleşme dönemın-
de olanaklann çekicilıği de... Kim-
se savaş, kavga ıstemez, genç-
ler böyle acı şeylerin adını bile
duymak istemezler. Önlerinde
Avrupalı olmak, Avrupa Birliği' nde
yer alan bir ülkenin bireyi olmak
dururken!..
Sen istediğin kadar geçmiş-
teki şehitlerden, gazilerden, va-
tan millet sözlerinden, gelecek-
te bir Rum ıstilasından, bir kez da-
ha yaşanması istenmeyen kıyım-
lardan söz et! Genç adam, ne
dünü düşünur ne bugünü!.. Özel-
likle işsizlik, yoksulluk, dünya-
dan kopanlmanın ezikliği yaşa-
nırken...
Bizler, doğrusu ya 1950'lere
kadar Kıbrıs sorunu diye bir ko-
nunun varlığını bılmezdik! Kıbns
bir Ingiliz sömürgesiydi. Yüz elli
yıl önce Osmanlı, geçıci olarak In-
gilızlere bırakmış ama 1914'te
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Kıbrıs'ı Düşünürken...
Ingilizler adaya tam anlamıyla
sahip çıkmışlar...
Ingiliz yönetimı varken Kıbns
Türklerı oldukça güven içinde
yaşıyoıiardı. Ellennde Büyuk Bri-
tanyapasaportu... Istedikleriye-
re girip yerieşmek, ış bulabilmek
olanağı, Ingiltere'den, Kana-
da'dan, Avustralya'dan nerelere
kadar...
Derken Yunanistan'ın kışkırt-
masıyla Kıbrıs Rumlan Ingiliz yö-
netimine başkaldırdı. Olaylar, ter-
tipler, cinayetler... Bu arada Türk-
ler de zor durumlara düştü. Ba-
sın da Kıbns'la ilgili yazılarla ka-
muoyunu uyandırmaktaydı. Ama
dönemin Dışişleri Bakanı Prof.
Fuat Köprülü bu denli söylenti-
lerı kesınlıkle yalanlamıştı: "Bi-
zim Kıbns diye bir sorunumuz
yoktur..."
"Hürriyet" gazetesi yeni çıkmış-
tı o günlerde... Başyazılarını Se-
dat Simavi yazıyordu. Kısacık
özlü yazılar!.. Simavi, konuyu ele
aldı. Üst üste Kıbrıs Türklerini
kurtarmamız gereğinden, Dışiş-
leri Bakanı Fuat Köprülü'nün bu
konuya ters yaklaşımından yakı-
nan. hatta suçlayan yazılardı...
Anımsadığıma gore ba-
kanlık, Simavi'yi dava
etmişti. Olay büyüdük-
çe büyümüş, kamuoyu-
na mal olmuştu...
Yaşları uygun olan
okurlar, o yıllardaki "Kıb-
rıs Türktür, Türk kala-
caktır", ardından "Ya Taksim ya
ölüm" sloganlanyla alanlan dol-
duran gösterileri yaşamışlardır.
llk isteğimiz adanın yansını al-
maktı! Sonra iş değişti: Rumlar
lyice azdı. Makarios, Dr. Kü-
çük, Rauf Denktaş adlannı hal-
kımız ezberledi. Sonunda Lond-
ra ve Zürih antlaşmalarıyla ada-
da bir cumhuriyet kuruldu. Ana-
yasasına göre bu devletin cum-
hurbaşkanı Rum'du, papaz Ma-
karios; yardımcısı Türk, Dr. Kü-
çük... Kabinede üç Türk bakan,
yerel yönetimlerde de üçte bir
oranda Türk yönetici...
Ama iki yılda bu antlaşma if-
las etti. Kanlı çarpışmalar başla-
dı. Adada Türk subaylarının kur-
duğu savaş öfgütleri, hava bom-
bardımanlan!.. 1994'te Kıbns'a
askerin çıkışı, adanın üçte birini
ele geçirişi, derken Türk yönetim-
leri, sonunda on sekiz yıl önce ku-
rulan KKTCL
Şimdi bir dönüm yerindeyiz.
YaTürkıye, KKTC ile biriikte AB'ye
ahnır, ya Kıbrıs bir referandumla
Türkiye'ye katılır. YadaTürkler AB
üyesi Kıbns Cumhuriyeti'nin için-
de bir azınlık olarak yer alır...
LES îçin Öneriler
Gültekin ERDAL
L
ES Sınavuıda Eşitsizlik başlıklı >azım
yayımlandığında birçok değerli öğretım
görev lisi. sanat dostu aradı. Kutlamalann
yanında ortak noktalan. sınavın eşitsizli-
ği ve sanat sorulanna yer verilmeyişıydi. Sadece
matematik ve Türkçe sorulan bu sına\ın nasıl olur
da tüm adaylan kapsayabileceği sorulmaktaydı.
Sırf bu sınav nedeniyle sanatta yeterlilik doktora
yapamayan yüzlerce değerli öğretim görevlisin-
den söz ediyorum. Birçok sanat eğitimcisinin lise-
de dahi görmediği matematik. LES ilekarşınızaçı-
kıyor. Işın en ilginç yanı ise. aynı dersin sınavdan
sonra hiç ışınize yaramayacak olması. Başka bir de-
yişle zaman israfı. Ya da gereksiz bilgi >
r
ükleme-
sı. Türkiye"nin de imzaladığı ve her 10 Aralık'ta
etkinlikler yaptığı tnsan Haklan Evrensel Bildir-
gesi'nin 26. maddesi eğitim eşitliğine dayanıyor.
Bu madde, "-Yükseköğrenim yeteneğe göre her-
kese eşit olarak sağlanır" diyor. Lisans Üstü Giriş
Sınavı'nda (LES) bu eşitliğin ihlal edildiğini dü-
şünüyorum. Adaylara eğitimini almadığı alandan
80 sorunun sorulması eşitlik olmasa gerek. Traji-
komik bir ifadeyle insan haklan ihlalleriyle AÎHM'de
rekora giden bir ülke içın. 26. maddeyi hatırlatma-
nın anlamı olur mu bilinmez.
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Tüla* Çeflek, söyleşimiz sırasında matematik bil-
miyorum, ama insan zenginiyim ve mutluyum de-
mişti. Işte sanat eğitimcileri olarak bunu yapmaya
başladık. İnsan zengini olmak ve bir şeyler yapa-
bilmek. Üzeyir Garih'ın deyişiyle amacımız elbet-
te "çıkan macunu tüpe sokmak" değil. Birçok ki-
şi için hayati önem taşıyan bu stnavda, eksikliği sa-
dece dikkatsiziiğe bağlamak istiyorum. Sanata
önem verilmedıği ihtimali. LES'ten daha büyük bir
hata olabilir. Ö>le olsabile bu hatanın düzeltilme-
si doğru bir adım olurdu. Örneğin küçük bir deği-
şiklikle LES, sanat sorulannı da içerebilir. Böyle-
ce sanat eğirimı almış olan adaylar da kendi kul-
\arlannda koşma fırsatı yakalayarak bilgilerinı ta-
zeler \arsa eksikleriniz gıdermiş olur. Puanlama-
daki adaletsızlik de gıdenlebılir. Sanat eğitimcıle-
rinin neden eşit ağırlıklı puanlamaya tabi tutuldu-
ğunu açıklayamıyorsanız, eğitim eşitliğini sağla-
yabilmenız ıçin değiştirmek zorundasınız. Sanat eği-
timcileri de. sözel bölümü ya da matematik bölü-
mü mezunu adaylarla a\nı puanlamaya bağlı tutu-
labilir. Yani her Türkçe doğru yanıt için 0.7 ve her
yanlış yanıt ıçin 0.3 puanlaması esas alınabılir. Bu
şekilde sanatçılar da sadece Türkçe sorulannı çö-
zerek barajı geçme imkâru bulabilirler. Ayn a>n iki
test haünde yapılan sınavda, matematik önceliği de
kaldınlabilir. Bu tercih adaylara bırakılarak. Türk-
çe testinı avantaj olarak kullanmak isteyenlere fır-
sat verilmiş olur. Böylece herkesin matematik öğ-
renmesi gerekmeyebilir. Yok ille de sanatçının
matematik bilgisi merak edıliyorsa, LES'ten alınan
puan değil. girmiş olmak koşulu da getirilebılir. Ay-
nı zamanda da LES karabasan olmaktan çıkartıl-
mış olur.
Aralık aymda yeni bir Lisans Üstü Giriş Sınavı
yapılacak. Umuyoruz ki. bu sınavda sanat eğiticileri
unutulmayarak. eşitsizlik giderilir. YÖK -şayet var-
sa- yasal dayanaklannı açıklamak zorundadır. Sanat-
ta yeterlik ve öğretim görevliliği için önemli oian
LES, eşıtliğe \e bilgi ölçmeye yönelik olmahdır.
PENCERE
Uygarlık Hukuku...
Hukukun dine değil, akıl ve bılıme dayanması,
demokrasi gereğıdir.
Bu nedenle 'Medeni Kanun' (öteki adıyla Yurt-
taşlar Yasası) Avrupa'da yaşanan 'Aydınlanma
Devrimi'nin ürünü olarak ortaya çıktı.
llk kez Fransa'da 'Medeni Kanun'\a (Code Ci-
vil) Hıristiyan şeriatı, kişinin yaşamından kaldırıldı;
kilisetepki gösterdi, çetin kavgalaryaşandı; bu sü-
reç 1789 Devrimi kapsamındadır.
Adına 'Medeni Kanun' ya da 'Yurttaşlar Yasası'
denilen kurallar, hayati düzenler; "kişi, aile, miras,
eşya, borçlar hukuku''nu oluşturur.
Batı'da laık hukuk aşamasına erişmek kolay ol-
madı; Avrupa medrese kültüründen 15'inci yüzyıl-
da sıyrılmaya başlamıştı; Türkiye'de medrese öğ-
retimi 20'nci yüzyıla kadar sürebildi, düpedüz ge-
ri kaldık...
Insanımızjn yaşamını çağdaş uygariığa bağlamak
yolundaki 'hukuk devrimi'riı Atatürk 1923 laik
Cumhuriyetiyle hayata geçirdi.
Bızde 'Şeriye Vekâleti'rim kaldırılması 1924'te-
dir; iki yıl sonra, 1926'da çıkarılan Medeni Kanun,
laiklik devriminin hukukudur, gereğidir.
•
Medeni Kanun'la Batı uygariığının vardığı son aşa-
maya ulaşmak, ne demek?..
Daha önce miras hukukunda kadın erkekten da-
ha az pay alıyordu...
Aile hukukunda erkek 'boş of dediği anda evli-
lik bitiyor, kadın evden kovuluyordu...
Kişi yaşamının her kesiminde din kurallan (şeri-
at) geçerliydi, kadının adı yoktu...
Kadınımız 1926'da benimsenen 'Medeni Ka-
nun'laFransa'nın, Almanya'nın. Isviçre'nino tarih-
te ulaştığı haklar düzeyine yükseldi...
Ancak bugün için bu haklar yeterlı değil...
•
Medeni Kanun demokrasinin altyapısıdır...
Aydınlanma Devrimi'nin üoinüdür...
Bugün Iran'da, Suudi Arabistan'da, Afganis-
tan'da ve daha nice Islam ulkesınde demokrasi-
yegeçmek ıçin 'MedeniKanun'dan işe başlamak
kaçınılmazdır; kışinın yaşamı uygarlaşmalı...
Kadınla erkek eşit olmalı...
'İnsan Haklan Bıldihsı' 18'inci yüzyılın ürünü-
dür; kadın haklan 19'uncu yüzyılda hız kazandı;
20'nci yüzyıl bu alanda çok önemlıdir; çünkü bu
dönemde yaşanan iki dünya savaşında, erkekler
cepheye gıdınce, kadınlar toplum yaşamında ve
iş hayatında devreye girdiler, öne çıktılar, 21 'inci
yüzyıl ise kadınların çağı olacak...
1926'da benimsenen Türk Medeni Kanunu ka-
dınlanmızı o günlere göre kâğıt üzerındeki hukuk-
ta Batı uygarlığı düzeyine eriştirse bile, bugün ye-
tersizdir.
•
Ya 'efn/'ler?..
Etnik topluluklar kendı din ve törelerinden kay-
naklanan hukuku mu uygulayacaklar?.. Yoksa ulus
devletin yasalannı mı?..
Lozan Antlaşması, ülkemizdekı Rum, Ermeni ve
Yahudileri -Çerkesleri, Kürtleri, Araplan ve başka-
lannı değil- 'azınlık' sayarak kendilerine özgü ce-
maat hukuklannı uygulamalannı öngörüyordu.
1926'da Medeni Kanun çıkınca 'azınlıklar' daha
açık deyışle Yahudiler, Rumlar, Ermeniler, devlete
başvurarak bu haklanndan vazgeçtiklerinı 'Adalet
Bakanlığı'na bildirdiler; hangı dinden, mezhepten,
etnik kökenden olursa olsun, Türkiye'de herkes 'Me-
deni Kanun' (Yurttaşlar Yasası) kapsamında yaşa-
mayı yeğledi.
•
21 'inci yüzyıla girerken Türkiye 1926 tarihli Yurt-
taşlar Yasası'nı, uygarlık hukukunda yaşanan ge-
lişmelere göre değiştirmek zorunda...
Ama bu yoldaki çalışmalar Meclıs'te kaç yıldan
beri neden takıldı kaldı?..
, kitap kulübü
GÜNÜN DİYALOĞU
TAKSİM SERGİ SALONU'NDA
22 Kasım Perşembe (Bugün)
VEYSEDİKffl
Saaf: 18.00-19.00
İstiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu Yanı) TAKSİM Tel.: 252 38 81 - 82
BU EKONOMİK KRİZ,
NEDENLERİ ANLAŞILMADAN
ÇÖZÜLEMEZ
Prof. Dr. Zeyyat Hatiboglu
YENİ YAYIMLANAN 2 KİTABINDA
î Bunları Bilmiyorsanız Türkiye Ekonomisini
Anlayamazsınız 3 MU.
. Essentials of Unconventional
Economics 3 MU.
Türkiye ekonomisine dair yazılan ve söylenenlerle
geneUikle bu ekonominin ve özellikle bu krizirt
anlaşılamayacağım kanıtlayarak, düşüncelerinin
yülardan beri oktylarla doğrulaıuhğını göstermektt ve
uluslararası ekonomi yazımmda ciddi boşluklar
bulunduğunu anlatmaktadır.
Genel Dağıtım : LEBİB YALKPs YAYTMLARI
Tel: (0212) 282 39 00 Fax:(0212)278 90 64