Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 22 KASIM 2001 PERŞEMBE
12 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Paris'te düzenlenen kapsamlı sergiler zincirine bir yenisi daha eklendi: Paris-Barselona, 1888-1937
iiltürler arası sanat etkileşimiKAYAÖZSEZGİN
Sanatın biçınılendiği büyük metropol-
ler ınsanlıktarihınindekalmhatlarlaçi-
ziliiği merkezlerdir. Tarih, bu kentlere
kinlığıni kazandınrken, orüar ayncalık-
lı hiryer ayırdığım açığa vuracak geliş-
mderle de taçlandınr: Insanlan, bu ge-
lışmelenn içüıde olgunlaştınr. kentle öz-
de:leştırir; onlann hamuruna bu kentler-
den bir şeyler katar. Kent kültürünün
karşı konulamaz gücünden, tarihin akı-
şına yenı boyutlar katan görünmez tılsı-
mından kaynaklanır bu ilişki.
Herkentin kendi içinde biröyküsü ol-
sa bile, kentleri birbinne yakınlaştınci kar-
şıİL-dı etkıleşimlerin de ayn bir öyküsü
var Modern zamanlara doğru, bu etki-
Ieşımler sıklaşır. Sanayi ve teknoloji ça-
ğının olağan ve zorunlu bir kurah, böy-
lece de\Teye girer. Karşılıkh iletişim fak-
töriı. çağın bütüncül yapısalhğını biçim-
Iendirirken, çağdaş sanatın olmazsa ol-
rnaz ilişkilerine de yeni bir ivme kazan-
dınr: Sanatçılar, görüş ufuklannı geniş-
letip zengınleştirmek, yeni çevreler ka-
zanmak ıçin uzun yolculuklan göze alır-
lar, yaşadıklan kentlerle, bir süre kala-
caklan ve belki de bundan böyle mes-
ken edinecekleri kentler arasında yeni bir
bağlantı daman bulmaya çalışırlar.
Bır süreden beri Paris'te düzenlenen
kapsamlı sergiler zincirine, bu kez bir ye-
nisi katılmış bulunuyor: "Paris - Barse-
lona, 1888-1937" Önümüzdelü ocak ayı-
nın ortasına kadar sürecek olan bu gör-
kemli sergi, daha önce gene Paris'te açı-
lan Paris - Moskova ve Paris - Berlın
sergılerinin bir devamı: Bu sergi de ya-
nm yüzyılhk süre içinde Art Nouve-
au'dan gerçeküsrücülüğe uzanan bir ta-
rih diliminde, mımariyi, resim ve hey-
kel sanatıru kapsayan çok boyutlu bir
sergıleme düzeninin bütün olanaklannı
içerecek bıçimde. dünyanın sayılı müze-
lennden ve koleksiyonlanndin derlen-
miş yapıtlarla, izleyiciye yeni bir sanat
şöleni sunuyor.
Barselona, 186O'lı yıllardan başlaya-
rak. Küba, Anriller ve Meksikaya ka-
dar uzanan endüstri ve ticaret ağına mer-
kezlik yapmış, Fransa, tngiltere ve Al-
manya gibi o döneme damgasını basmış
ülkelerle yakın ilişkiler geliştirmiş bir
kent. Aynı zamanda da Katalan yöresi-
nin bağnnda, *Renaixença'
<
nın (Röne-
sans) ilk ışıklannı yakmış ve moderniz-
nümüzdeki ocak
ayının ortasma kadar
sürecek olan görkemli
'Paris-Barselona, 1888-
1937' sergisi, daha önce
yine Paris'te açılan
Paris - Moskova ve
Paris - Berlin sergilerinin
bir devamı: Bu sergi de
yarım yüzyılhk süre
içinde Art Nouveau'dan
gerçeküsrücülüğe uzanan
bir tarih diliminde,
mimariyi, resim ve
heykel sanatıru kapsayan
çok boyutlu bir sergıleme
düzeninin bütün
olanaklarını içerecek
biçimde, dünyanın sayılı
müzelerinden ve
koleksiyonlanndan
derlenmiş yapıtlarla,
izleyiciye yeni bir sanat
şöleni sunuyor.
min ilk kalıcı örneklerini sanat piyasa-
sına sunmuş olan büyük bir kültür mer-
kezi. Pkasso, Miro,Juan Gris ve Dali gi-
bi modern sanatın öncü isımlennin îs-
panya'dan çıktığı düşünülürse; Gertru-
deStein'ın modern sanatın Paris te ya-
şandığı ama modern sanatçıların îspan-
ya'dan çıktığı görüşüne hak vermek ge-
rekecek.
Modern mimarfagm bir başvapıtı
Grand Palais'teki sergi, Gaudi'nin
1877'de başlayıp uzun süren bir çalışma
sonunda tamamladığı, Sagrada Famı-
lia'nın tasanm projelerinin tanıtıldığı bir
ginş bölümüyle kapılanru açıyor. Kuş-
kusuz Sagrada Familia, o dönem insan-
lannın -ve bugünün insanlannın- gözün-
de, modern mımarlığın bır başyapıtı. tki
ülkeyi birbırine yakınlaştıran sanatsal
ve kültürel baglann oluşmasında, peki-
şip güçlenmesinde, bu mimarlık anıtı
kadarbaşka birikimlerin de pavı var. Yir-
minci yüzyılın başında Paris, uluslara-
rası sanat merkezidir. Bu kentle Barse-
lona arasında, 1900'lerden başlayarak
gelişen ilişkiler. örneğın Picasso'nun
başrolünü oynadığı kübizm gibi öncü
sanat akımlanrun yaygınlaşmasında baş-
lıca etkendir. Paylaşunlar, ıki kent ara-
sında eşit ölçülerde ve gelişimci bır doğ-
rultuda olmuştur. 1900'deki uluslarara-
sı sergi nedeniyle ilk kez Paris'e geldi-
ğinde, kendi deyişiyle "görühnesi gere-
ken her şey"ı görmüştür Picasso. Ama
Paris'ten önce, Barselona'da modernız-
mın ışıklannı yakan da o olmuştur. Mont-
martre'ın bohem ortamını hemen be-
nimseyecek, "LaRevueBlanche" gibi bir
derginin çevresinde, Lautrec gibi bohem
sanatçıların girip çıktığı ortamlarda şan-
sını deneyecektır artık. Edebıyat ve ti-
yatro çevreleriyle yakın dostluklar ku-
racaktır.
Sergi Guernica ile noktaianıyor
Paris - Barselona sergisi. Ispanya iç sa-
vaşının iç karartıcı dramı ve gene Picas-
so'nun o ünlü "Guernica" tablosuna iliş-
kin belge-anılarla noktaianıyor. Picas-
so'nun bu tabloyu yaptığı ve Franco re-
jimine bır "reddiye'"
1
olarak sunduğu
1937 yılı, Paris'te uluslararası nitelikte
yeni bir serginin de düzenlendiği tanh-
tir. 28 Nisan'da Guernica Alman uçak-
lan tarafından bombalanırken Ispan-
ya'dan yükselen çığlık, Picasso'nun tab-
losu aracılığryla. bu sergiye ve dolayı-
sıyla Paris'in sanat ortamuıa da yansı-
yacaktır. Aynı yıl (19 Temmuz) Münih'te
düzenlenen "Dejeneresanat" sergisi, sa-
natçıların Paris - Barcelona hattında kur-
duklan modem sanat dayanışmasını sım-
geleyen "fttifak" karşısında, tarihe, esef
\erici bir olay olarak geçmişse, bunda,
söz konusu dayanışmanın payı küçüm-
senemez. Fransa'da ("Front populaire")
ve Ispanya'da ("Frentepopular'') aynı ısim
alhnda ıkı halk cephesınin, politik yaşam-
da sesını duyurmuş olmasıyla, sanat ve
kültür ortamında ortak mesajların pay-
laşılması arasında bir bağ vardı kuşku-
suz.
Önümüzdeki yıl, Barselona "da, Picas-
so Müzesı'nde yer alacak olan bu sergi-
yı dolduran izleyici yoğunluğu. kentle-
ri ve ülkeleri birbinne yakınlaştıran et-
kenJerarasında, sanat ve kültürün küçüm-
senmeyecek payını bır kez daha ortaya
sermiş oluyor.
Gogol'deki
eleştirel bakış,
Tiyatro Oyunevi'nin
sahnelediği
'Evlenme'de yerini
olaylan ve kişileri
yahıız
gülünçlükleriyle
göstermeye
bırakmış. Daha
önceki yapımlarmda
kendi duruşlannı,
hayata bakışlannı da
sunan topluluk, bu
yapımda aynı sesi,
aynı canlılıkta
duyuramıyor
izleyiciye.
TÖMER'den sempozyum
Türkiye <de Eleştiri
ve Deneme
Evlilik üzerine sesli düşünüş
HANDANSALTA
Tüm düğün hazırlıklannın bitmesine yalon da-
mat adayı pencereden atlayarak kaçar ve gelinı,
arabuluculan, akrabalan hayret ve utanç içinde bı-
rakır.
Nikolay Gogol'ün 'Evtenme' adlı oyunu böyle bi-
ter ve izleyici mutlu sonu göremeden tiyatrodan çı-
kaı. Bu bir bakıma Gogol'ün, yarattığı oyun kişile-
rinden intikam almasıdır. Soylulann mı tüccarlann
mı daha değerli olduklannı tartışan, bir an önce sı-
nıf atlama özlemi içinde, atlamadıklan sınıfin dav-
ranış biçimlerini üzerlerinde bir yama gibi taşıyan,
küstah davranışlanyla sözünü dinletebileceğini zan-
neden, savurduğu yalanlarla insanlann gözünde
hayranlık uyandırmayı bekleyen damat adaylannı
karşımıza çıkaran Gogol, bu adaylar arasında bir tek
kişiyi. Patkolyosin adlı memuru dürüst bir karak-
ter olarak çizer ve babasının mirası nedeniyle her-
kesin peşinde koştuğu Agafya Tihonovna ile evle-
necek olmasına itiraz etmez. Ancak o da kararsız-
lığı ve başkalarının etkisinde kalmasının getirdiği
ikircilikle yukanda sözünü ettiğimiz biçimde evli-
likten kaçar.
Oyunda vatani bir ödev olduğu sıklıkla ifade edi-
len evliliğin böylesi kişilerle nasıl da olanaksız ha-
le geldiğine dikkat çeken Gogol, oyun sonunda
kimseyi evlendirmeyerek bir anlamda evlilik kuru-
munu ya da kadın-erkek ilişkilerini böylesi yozluk-
lardan korur.
Ekonomik krizle birükte daha da ağırlaşan koşul-
lara karşın tiyatro yapmayı sürdüren v e ülkemizde
"yeni'', görülmeye değer yapımlar sunan Tiyatro Oyu-
nevi'nin sahnelediği oyunda izleyici mutlu sonu
görür görmesıne, ancak bu son ne kadar gerçekçı-
dir? Patkolyosin ve Agafya Tihonovna'yı birleştı-
ren sevgi midir yoksa onlara biçilen rollere boyun
eğmek mi? Oyun broşürü bu soruyu şöyle yanıtlı-
yor: "... cinselliğin, kadın ve erkeğin pazarlanışuun,
aşkm-aşksızhğm bir türlü harekete geçip geçememe-
sinin ele alındığı ...kendini olduğundan daha kültür-
lü, bilgili, nıedeni göstermeye çalışan bir toplumun
rra\esti' bir konum yaşaması -^bsürd. tuhaf, gü-
lünç darumiar.^"
Tiyatro Oyunevi, oyunu Türkiye'ye taşu^ken yer-
lileştirmiş ve günümüz insanmda öne çıkan unsur-
ların altını çızmiş. Gogol'ün metninde soylu biriy-
le evlenme ısteği öne çıkan Agafya'nın izlediğimiz
oyunda cinselliği de \aırgulanmış, baktığı iskambil
fah kahve fahna dönüşmüş, evlenme hazırlıklan biz-
de olduğu gibi törensel hale getirilmiş; hizmetçı-
lerse gelin adayına ağda yaparken izlenmekte. E\e
girilirken gıyılen terlikler de bize özgü motifler ara-
sında. Evlenmenin aynı zamanda hatm sayılır mik-
tarda paranın su gibi harcanması anlamına geldiğı
ülkemizde damat adayının içkiler, yemek. giysıler
için para ödemek durumunda kabnası, hepimizin
yakından bildiği bir durum.
Sahnenin tam ortasındaki ikı paspas ve yan ya-
na sıralanmış kadın ve erkek terlikleriyle kiz ve er-
kek tarafı mekânlan birbirinden aynlmış. Agaf-
ya'nuı ve taliplerinin evlerini izleyici olarak aynı
anda izleyebiliyoruz. Bu durum izleyicinin her iki
bakış açısına da aynı oranda yabancılaşmasını ola-
naklı kılıyor; bir tarafin söylediği sözlerin dığer ta-
rafin tavır ve hazırlıklanyla zıtlık oluşrurması, ko-
medi unsurlanndan bırisi. Kostüm de komedi un-
surlannı destekler nitelikte; tngilız lcumaşından ce-
ketıyle öviinen Jevakin'ın rüküşlüğü görmüş geçir-
miş ta\nyla çelişirken, müdür olmasıyla övünen Pat-
kolyosin'in 'naylon' ayakkabılan ve yatarken başı-
na sardığı atkı da yerel çağnşımlanyla köylülüğü-
nü vurguluyor. Anadilini aksansız konuşmayı be-
ceremeyen Amuçkin'in e\ leneceği kadının Fransız-
ca konuşmasını beklemesi başka bir gülünç duru-
mu ortaya çıkanyor. Kız evinde bulunan kanape-
nin (oyun sonrası sohbetten öğrendiğime göre) 19.
yy. geneleNİerinde bulunan kanepelerden olması
da evliliğe alışveriş, ticaret anlamı yüklendiğinin so-
mut bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Tiyatro Oyunevi'nin bu oyunu ne açıdan ele al-
dığı, oyun broşüründe anlatılînış. Oyun, evlilik üze-
rine sesli bir düşünme ve eleştin olarak değerlen-
dirilmiş ve evlilik üzehne bir güldürü olma özelli-
ği konınmuş. Ancak Gogol'dekı eleştirel bakış, ye-
rini olaylan ve kişilen yalnız gülünçlüklenyle gös-
termeye bırakmış. Daha önceki yapımlarmda ken-
di duruşlannı, hayata bakışlannı da sunan grup, bu
yaprmda aynı sesi, aynı canlılıkta duyuramıyor iz-
leyiciye.
Dolayısıyla neden bu oyunun seçilip sahnelendi-
ği ya da bu sahnelemede Tiyatro Oyunevi 'nin nerede
durduğu sorusuna bir yanıt bulamıyoruz.
Kültür Servisi - An-
kara Üniversitesi
Türkçe ve Yabancı Dıl
Araştırma ve Uygu-
lama Merkezi (TÖ-
MER), bugün ve ya-
nn, 10.00- 18.00 sa-
atleri arasında, AÜ
Cebeci Kampusu Si-
yasal Bilgiler Fakülte-
si - ATAUM salonun-
da 'Türkiye'de Eleşti-
ri ve Deneme' başjığı
altında ıki gün süre-
cek bır sempozyum
düzenliyor.
TÖMER'den ko-
nuyla ilgilı yapılan
açıklamada "Günü-
müz Türkiyesi'nde,
her şejden önce yan-
nş kullanma nedeniy-
le, görsel ve \aah kit-
le iletişim araçlannın
halkınuzL ö/tllikle de
dilimizi yozJaştırdığı
görüşündeviz. Bu yoz-
laşmanm sonucu ola-
rak, kendikrine sunu-
lan popüüst kültürün
peşine takılan insanı-
mız okumaya ve öğ-
renmeye önem vermi-
yor. Bö>iece ekştirme-
>«n ve özeteştiri %-apma
gereği du>ma>aa ken-
di sorunlan üzerinde
bile düşünemeyen bir
toplum olma yoluna
doğru gidiyoruz. Oy-
sa. ülkemizin içinde
bulunduğu açmazlar-
dan; okuyup öğren-
mekle ve mevcut ko-
şullan eleştiriye tabi
tufmakla kurtanlaca-
ğını bulmak gerekir.
TÖMER. dilin so-
hık alıp verdiği, geüş-
tirildiği ve düşünce
üretimine yol açmada
yazın dallan içinde en
etkilileri olan iki ya-
kın konuyu buluştu-
rarak, 'Türkiye'de
Eleştiri ve Deneme'
başlıklı sempozyumu
düzenleyerek, ülkemi-
zin düşünce ve kültür-
sanat \ asaınma katk>
da bulunmayı amaçb-
yor" denildi.
Ankara Üniversite-
si Rektör Yarduncısı
Prof. Dr. Erkan
tbiş'in açılışını yapa-
cağı etkinlikte, şair ve
yazar Hilmi Yamz'da
bir sunuş konuşması
yapacak. Sanat danış-
manlığını felsefeci-
yazar Füsun Akat-
h'nın yaptığı sempoz-
yumun düzenleme so-
rumluluğunu şair-ya-
zar Hüseyin Atabaş
yürürüyor.
'Türkhe'de Eleşti-
ri' konusunun günde-
me getirileceği ilk gü-
nün konuşmacıları;
Doğan Hızlan, Füsun
Akath, Feridun An-
daç, Prof. Dr. Aysu
Erden, Doç. Dr. Na-
lan Büyükkantarcıoğ-
lu, Süha Oğuzertem,
Prof.Dr.KayaÖzsez-
gin, Ahmet Say ve
Prof. Dr. AyşegülYük-
sel. 'Türkije'deDene-
me Yazariğı'nın ko-
nu edileceği ikinci gü-
nün konuşmacılan ise
Mustafa ŞerifOnaran,
Uğur Kökten, Meh-
met H. Doğan, Mah-
mut Temizyürek, Or-
han Koçak, Mehmet
Can Doğan, Hüse>in
Atabaş ve Prof. Dr.
Ahmet İnam
Sempozyumun so-
nunda yapılacak olan,
'Demokratik ve Öz-
gür Bir Ortam Oluş-
turmada Eleştiri ile
Denemenin İşlevi' baş-
lıklı açıkoturumu
Akatlı yönetecek.
Tiyatroya göıtül veren
Suat Taşer anıldı
• tZVÜR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Yaşamı boyunca
tiyatro ve sanatın gelişmesi
için çalışan, bir dönem Izmir
Devlet Tiyatrosu (ÎZDT)
Müdürlüğü görevini de
üstlenen Suat Taşer,
sevenlerince anıldı.
îzmir Devlet Tiyatrosu'nda
düzenlenen anma töreninde
sanatçının yaşamından bir
kesit, sinevizyon gösterisi ile
sunuldu. Anma gecesinde
Taşer'in öğrencileri sanatçmm
şiirlerini okudular. Yaşamının
42 yılnn tiyatroya adayan
Taşer, araşnrmacılık,
spikerliğin yanı su^ Lojos Egri
ve Stanislavski'den birçok eseri
de dilimize kazandırdı.
1976'dan ölümüne dek Güzel
Sanatlar Fakültesi'nde dersler
veren Suat Taşer'in sekiz şiir
kitabı ve onlarca çevirisinin
yanmda, 'Üç Duvarlı Dünya',
'Tiyatro Meseleleri',
'Göndenlmeyen Mektuplar'
gibi yapıtlan da bulunuyor.
Platform'da Somut
Şiir' tartışılacak
• Kültür Senisi - Osmanlı
Bankası'nın güncel sanat
merkezi Platform, bugün
Amerika'nm en büyük modern
ve güncel sanat müzelerinden
Walker Art Center'ın görsel
sanat küratörlüğü görevini
yürüten Philippe Vergne'yi
ağu-lıyor. "Somut şiirküresel
sanatın bir ön örneği miydi?"
sorusunun yanıtuıın verileceği
konferans, bugün saat 18.30'da
gerçekJeştirilecek. 1960ve
1970'lerin marjinal ve küresel
akunı 'somut şiir' üzerine
konferans verecek olan
Philippe Vergne, daha önce
Marsilya'daki Muse d'Art
Contemporain'in (Güncel
Sanat Müzesi) yönetmenliğini
de yaptı. Vergne'nin son
yıllarda düzenlediği sergiler
arasında; çeşitli müzelerde yer
alan 'Let's Entertain', 'Herzog
& de Meuron: In Process', 'Art
Performs Life' bulunuyor.
Ingilizce gerçekleştirilecek ve
anında çevirisi yapılacak
konferansa katılnn ücretsizdir.
(0212 293 23 61)
2002 Yabancı film
Oscar'ına 51 aday
• LOS ANGELES (AFP) -
Akademi Ödülleri yabancı
film Oscar'lan için 51 ülkenin
aday adayı olduğu açıklandı.
Katılımın yoğun olduğu bu yıl,
Ermenistan, Kırgızistan,
Tanzanya ve Uruguay gibi ilk
kez aday adayı olan ülkelerin
filmleri dikkat çekiyor. Fransız
yönetmen Jean-Pierre
Jeunet'nin 'Amelie', Çek
yönetmen Jan Sverak'ın 'Dark
Blue World' ve Italyan
yönetmen Nanni Moretti'nin
"Oğlumun Odası' adlı filmleri
2002 Yabancı Film Oscar'ı için
en güçlü adaylar arasında
gösteriliyor.
Tuncay Yılmaz-Robert
Mapkham konseri
• Kültür Servisi - Keman
sanatıçısı Tuncay Yılrnaz ve
piyanist Robert Markham,
Fe\
r
ziye Mektepleri Vakfı
(FMV) Nişantaşı Özel Işık
Lisesi Muvaffak Benderli
Salonu'nda Öğretmenler
Günü dolayısıyla yann saat
18.30'da bir resital verecek.
Resitalde, Beethoven,
Debussy ve Ravel'in yapıtlan
seslendirilecek.
BUGÜN
• BORUSAN KÜLTÜR VE
SANAT MERKEZt'nde saat
18.30'da AlpMaralve
konuklannın katılımıyla
'90'lann soundu: Oub'n
Dance' tartışılıyor.
(0 212 292 06 55)
• YAPIKREDİ KtXTÜR
MERKEZİ'nde saat 18.30'da
An' Fuat Yümazoğhı ve Grup
Kuartet'in müzikli söyleşisi
gerçekleşecek.
(0 212 252 47 00)
• ALMAN KÜLTÜR
MERKEZİ'de saat 19.00'da
'Kutsanan', 'Plakçı
Dükkânı'nda', 'Uğursuz
Keman Solosu', 'Miras' adlı
sesli filmler izlenebilir.
(0 212 249 20 09)
• AKSANAT'ta saat 18.30'da
Nadir Ede'nüı yönettiği
'Fotoğraf ve Telif Haklan'
konulu panel gerçekleşecek.
(0 212 292 42 01)