Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2000 CUMA
HABERLER
DUNY4DA BUGÜN
ALİSİRMEN
MGK Kararını Okumak
MGK'nin önceki günkü toplantısı gergin başla-
dı, ama karşılıklı nezaket cümleleriyle soğuk ha-
va biraz olsun azaldı. Artık KHK bunalımının bitti-
ğini söyleyebiliriz.
Acaba MGK'nin önceki günkü toplantısının ka-
raıiannı nasıl yorumlamalıyız?
Yasagereği Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında
toplanan MGK'den, bölücülüğe ve irticaya des-
tek veren devlet memuriannın ayıklanması ve dev-
let içinde odaklanmaya son verilmesi konusunda
ivedi davranış istenmesi kimse tarafından yadır-
ganmamalıdır.
Böyle bir odaklanmanın olduğunu yalnızca
MGK değil, sağır sultan bile biliyordu.
Bir zamanlar bu odaklanma özellikle Milli Eği-
tim'de ve Içişleri Bakanlığı'nda, hatta Adalet Ba-
kanlığı'nda yoğunlaşmış bulunuyordu.
Böyle bir oluşumun hangi tehlikeleri içerdiğini
dezaten yaşayarak hepimizgörmüş bulunuyoruz.
Ancak burada ivedi deyimi üzerinde biraz dur-
mak gerekir. Acaba bu ivedilik, Meclis'in hemen
toplantrya çağnlması anlamını da taşjyor mu?
Böyle bir istek yok. Istenen yalnızca, KHK'nin
îçerdiğı önlemlerin yasa haline getirilmesi için,
Meclis'in çalışma dönemi başlayınca, tasarının
birinci sırada görüşüimesi.
Asıl krizin o zaman başlayacağını göreceğiz.
•••
İvedi deyimini yorumlarken gözden kaçınlma-
ması gereken bir husus var. O da bu isteğin as-
lında 28 Şubat 1997'de dile getirilen önlemler için-
de olması. Yani konu yeni değil, 3.5 yıldır gündem-
de.
Bu yüzdendir ki, Sayın Başbakan'ın "Biz bu ko-
nuda karariıyız, ama Çankaya tarafından engelle-
niyonız", anlamına gelebilecek yorumlanna katıl-
mak olanaksız.
Aynca, Cumhurbaşkanı'ha şeriatçı basın ve
partilerden gelen desteğe bakarak Sayın Sezer"in
davranışlarını yanlış anlamak ve onun laikliği ko-
rumada fazla ıstekli olmadığını söylemek de izan-
sızlıktır.
Zaten bu nokta hem KHK'nin ikinci defa iadesi
yazısında belirtilen hususlarfa hem da MGK'nin
son toplantı bildirisindeki ibarelerle de açığa ka-
vuşturulmuştur.
Türkiye'de en fazla imam hatip okulunu açmış,
tevhid-i tedrisatın delinmesine katkılarıyla miting
kürsülerinde iftihar etmiş, bir zamanlar Nurcula-
rjn Köprü dergisinin her sayısına yazı göndermiş
bir zatı Çankaya'da iken laikliğin güvencesi görüp
de Sezer'in bu mücadeleye engel olduğunu söy-
lemeye kalkmak da gerçeklerie hiç mi hiç bağdaş-
mayan bir tutum olacaktır.
•••
MGK'nin son toplantısının kararlannı bu şekil-
de yorumlamak doğru olacaktır sanırım.
Son toplantının önemle üzerinde durulması ge-
reken bir başka yanı da 28 Şubat 1997'de dile ge-
tirilen endişelerin 3.5 yıl sonra da tekrarianmış ol-
masıdır.
Komuta kademesindeki değişikliklerle, TSK'nin
kimi konulardaki duyariılığının tavsayacağını sa-
nanlar, sanınm bu toplantı ile yanılgıya düştükle-
rini anlayacaklardır.
Zaten daha o gün de olayı belirii bir kadronun
duyarlılığı olarak görmek yanlıştı.
Hatta laiklik konusunda, sadece TSK'nin duyar-
lı olduğunu ileri sürmek de yanıftıcıdır.
Türkiye'de laiklik konusunda duyarlı çok geniş,
çoğunluk denecek bir kesim vardır.
Duyarsızlık kamuoyunda değil, siyasi iradedey-
di.
Sorun da buradan kaynaklanmaktaydı.
Eğer siyasi irade bu duyarlılığı gösterirse, aynı
endişeler bir kez daha MGK toplantılannda dile
getirilmez.
Bu durumda, "28 Şubat bitti mi, bitmedi mi"
tartışmalarına da gerek kalmaz.
Artık şu gerçeği anlamanın zamanı gelmiştin 28
Şubat sürecini rejimin doğal işleyişi içinde bitire-
cek ya da bitinmek durumunda olanlar, siviller, da-
ha doğru deyimiyle siyasi iradedir, TSK değil.
Mehmedin Kitabı'
Mater davası
kararakaldı
İstanbul Haber Seni-
si - "Mehmedin Khabı"
adh kitapta "devletin as-
keri kuvvederini tahkir
ve tezyiF ettikleri iddi-
asıyla 2 ile 12 yıl arasın-
da ağır hapıs cezası iste-
miyle yargılanan yazar
Nadire Mater ile yayın-
cı Semih Sökmen'in da-
vası karara kaldı. Duruş-
mayı Gazetecileri Koru-
ma Komitesi (Commit-
tee to Protect Journalist-
CPJ) adına izleyen ünlü
gazeteci Pteter Arnett,
mevcut yasal düzenle-
melere değinerek "Ger-
çeği yasaklamak gerçeği
değjştirmez" dedı.
Beyoğlu 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki du-
ruşmaya sanıklar Nadire
Mater ve Semih Sökmen
ile avukatlan FikrettUdz
ve Canan Ann katıldı.
Oturumda esas hakkın-
daki savunmasını yapan
Canan Ann, kitapta Türic
Silahlı Kuvvetleri'ne yö-
nelik bilinçli kin ve düş-
manlığın söz konusu ol-
madığını belirtti. Kitap-
ta 42 askenn, var olanla-
n aktardığını ıfade eden
Ann, "Gönûl isterdi Id
kitapta yaralanlan TSK
ihbar kabul ederek yot-
suzluklann üstüne ghv
sta" dedi.
Avukat Fikret Ilkiz de
davanın dönemin komu-
tanı Orgeneral HBmiÖz-
kök'ün Beyoğlu Cum-
huriyet Savcılığı'na yaz-
dığı yazıdan sonra açıl-
dığını anımsattı. Savcı-
nın kitabı okumadığının
anlaşıldığını vurgulayan
Ilkiz, Orgeneral Öz-
kök'ün "gereği ve ifas-
nın yerine getirilraea" is-
teğıyle yazdığı yazının
ıddıanameye dönüştüğu-
nü söyledi. Ilkiz, dava-
nın ilk duruşması yapıl-
dığmda, yürürlüğe gir-
miş olan 4454 sayılı ba-
sın suçlannın ertelenme-
si ile ılgili yasanın uygu-
lanmasını iddia makamı-
nın hemen talep etmeyip
esas hakkmda görüşün
bıldirildiği 7 Temmuz ta-
rihine kadar beklendiği-
run altını çizdi.
Avukatlann savunma-
lannı tamamlamalarının
ardından savunması için
söz alan Nadire Mater,
iddianameyi eleştirerek
kitapta anlatılanlann as-
kerlerin hayatı olduğunu
ifade etti.
Uluslararası Af Orgü-
tü de "Dfişünceözgfiriü-
ğü ne zaman suç oidu"
başlıklı yazılı açıklama-
sında davanın ortadan
kaldınlmasını istedi.
Milli Güvenlik Kurulu, uluslararası kamuoyu karşısında durumun güçleşeceğini düşünüyor
Kıbrıs'ta OHAL istenmiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Milli Güvenlik Kurulu (MGK),
ekonomik bunalımda olan KKTC'de
olağanüstü hal (OHAL)
uygulanmasına soğuk bakıyor.
KKTC'nin sorunlannnı çözülmesi
için MGK'de gündeme gelen eylem
planı kapsamında yapılan
değerlendirmelerde, adadaki asıl
sorunun "devfet kurumJannın
uyumhı çabşmaması" olduğu
vurgulandı. KKTC hükümetlerinin,
Tûrkiye ile imzalanan protokolleri
uygulamaması nedeniyle sorununun
büyüdüğünü saptayan MGK,
ekonomik programın yalondan
izlenmesinı kararlaştırdı.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
başkanlığında önceki gün
gerçekleştirilen MGK toplantısmda,
KKTC'de son dönemde yaşanan
ekonomik bunalun ve siyasi
gerginlik de geniş olarak ele alındı.
Kıbns işlerinden sorumlu Devlet
Bakanı Şükrii Sina Gürelin
hazırladığı raporda adadaki
ekonomik bunalımın nedenleri ve
bunlann giderilmesi için yapılması
gerekenler yer aldı. Rapor, adadaki
sorunların aşılabilmesi için geniş
çaplı bir eylöm planının uygulanması
gerektiği görûşünü içerdi. MGK
üyeleri, raporla ilgili olarak
yaptıklan değerlendirmelerde,
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş'ın gündeme getirdiği
OHAL uygulamasını da ele aldılar.
OHAL uygulamasına gerek
olmadığını kararlaştıran MGK
üyeleri, "Sorun OHAL değil, devtet
kurumlanıun uyumlu ve dengeJi
çalışmamasL OHAL tûrü bir
uygulama uluslararası arenadaJd
durumumuzu güçleştirir" görüşünde
birleştıler. KKTC Cumhurbaşkanı
Denktaş ile Güney Kıbns Rum
Yönetimi (GKRY) lideri Gbfkos
Klerides'in 12 Eylül'de New York'ta
BM gözetinunde, dördüncü tur
aracılı görüşmelere geçeceklerinin
anımsatıldığı MGK'de, uluslararası
çabalann yoğunlaştığı bir dönemde
böyle bir uygulamaya geçilmesinin
yarar getirmeyeceği bildirildi.
MGK'de KKTC'nin yaşadığı
ekonomik bunalımın nedenleri
arasında, KKTC hükümetlerinin
Türkiye ile yapılan protokolleri
uygulamaması da yer aldı. Iki ülke
arasında son 3 yılda 10 protokol
imzalanmasma karşın hıçbinnin
yaşama geçirihnediğinı belirten
MGK, KKTC hükümetinin
ekonomik sorunlannı tek başına
aşmasmın olanaklı olmadığını
kaydettı. Türkiye, KKTC ile yapılan
protokollerin yaşama geçirilmesi
sürecini yakından izleme kararını da
aldı. MGK toplantısmda, dördüncü
tur aracılı görüşmeler öncesinde,
Kıbns sorunuyla ilgili
değerlendirmelerde bulunuldu.
Devlet Bakanı Gürel ve Dışişleri
Bakanı tsmail Cem, çözüm arayışlan
sürecinde gelinen nokta hakkında
kurul üyelerine bilgi verdi ve
Türkiye ile KKTC'nin
"konfederasvon" önerisinin
uluslararası kamuoyunda daha ciddi
değerlendirildiğini ilettiler.
Sivil toplum örgütleri ve partiler 1 Eylül'de kitlesel eylem karan aldılar
Banş Günü'nde ortak etkinlikİstanbul Haber Servisi-
1 Eylül Dünya Banş Gü-
nü'nde çeşitli siyasi parti ve
sivil toplum kunıluşlan or-
tak etlrinlikler için bir araya
geliyor. Aralannda ÖDP,
DBP, EMEP, HADEP'in is-
tanbul il başkanları ve
KESK, IHD ve TMMOB yö-
neticilerinin bulunduğu bir
grup, dün Taksim Andon Ca-
fe'de etküüiklerle ilgili hazır-
lanan bildiriyi okudular.
Her kesime çağn
IHD istanbul Şubesi Baş-
kanı Eren Keskin, Kıbns'ın
silahsızlandınlmasım savu-
nanlardan ifade özgürlüğünü
isteyenlere kadar her kesım-
deki insanlann Dünya Banş
Günü'nde bir araya gelmesı
gerektiğini belirterek şöyle
konuştu: "Kısaca emekten,
banştan, demokrasiden ve
özgürlükten yana olan herkes
iktidann antidemokratik,to-
tah'ter uygulamalanna dur
diyebflecek kitlesel bir müca-
ddeyi vükseitmek için 1 Ey-
lül'de bir araya getiyor."
Programa göre, 1 Eylül'de
Tünel-Taksım arasında saat
19.00'da "BarçveDemokra-
a İçin EI Ele Insan Zinciri"
oluşturulacak. 3 Eylüi Pazar
günü Şişli Abide-i Hürnyet
Meydanı'nda "Banş ve De-
mokrasi Mitingi" düzenle-
necek. 17 Eylül Pazar günü
de Yedikule Zindanlan'nda
"Banş ve Demokrasi Şenli-
^ " gerçekleştirilecek.
'Banş için mektup yaz'
kampanyası
öte yandan HADEP
Gençlik Kollan tarafından
başlatılan "Banşiçin mektup
yaz" kampanyasına yoğun il-
gi olduğu bildirildi. HADEP
Diyarbakır Gençlik Kolu
Başkanı Mahsum BOen, böl-
ge halkının kampanya ile ba-
nşa olan bağlılık ve özlemi-
ni tüm aydmlara ve devlet
yetkililerine göstermeyi
amaçladığmı söyledi.
Bilen, mektuplann Imralı
Cezaevi'nde bulunan Abdut-
lah Öcalan'dan Genel Kur-
mayBaşkanı'na kadarbirçok
kesimden insana gönderildi-
ğini belirtti. "Bar^ için mek-
tup yaz" kampanyası konu-
sunda bilgi veren Bilen, kam-
panyanın temel amacının ba-
nş için mücadele eden insan-
lan desteklemek olduğunu
söyledi. Bilen, kampanyanın
biteceği 1 Eylül'e kadar Di-
yarbakır ve ilçelerindeh 50
bin mektup göndermeyi he-
deflediklerini açıkladı.
Köye dönâş projerf kapsammda Van'm ÇatakflçesiKonalga
köyü yakmlanndaki Cennet Vadisi'nde 383 konut inşa edildi
Geri dönen köylülere 85, aşiret liderine 365 metrekarelik ev
Ağaya devlet ayrıcalığı
VAN (Cumhurivet) - Terör olay-
lan yüzünden kentlere göç eden ai-
lelere yönelik hazırlanan "geri dö-
nâş projesi" kapsamında Van'ın
Çatak ilçesi Konalga köyü yakın-
lanndaki Cennet Vadisi'nde 383
konut inşa edildi. Yurttaşlar köyle-
rine dönerken Ezdınan aşireti reısi-
Salih Ozbek ve kardeşlerine özel
villa yapılması tepki çekti. Köylü-
lere 85 metrekarelik evler verilir-
ken özbek'e 365 metrekarelik bir
konak inşa edildi. Göçzedeler,
"Devlet, ağauğı horüaüyor
n
diye
yakındılar.
Doğup büyüdükleri topraklara
13 yıl sonra dönüş yapan göçzede
aileler bir yanda sevinç bir yanda
da endışe yaşıyorlar. Çatak ılcesi-
ne 40 kilometre uzaklıktaki Konal-
ga bölgesinde 500 dönüm alan üze-
rinde Ezdinan aşiretine ait 13 köy
ve mezrayı birleştirmek için yapı-
lan konudar 3.5 tnlyon liraya mal
oldu. 500 metrekare alan üzerinde
85 metrekare tek tip ve çatılı olan
evlerde 2 oda, salon, mutfak, ban-
yo ve tuvalet bulunuyor. Örnek
köyde jandarma karakolu, 4 katlı
12 derslikli ilköğretim okulu, 4 loj-
manlı sağlık ocağı, postane, iş mer-
kezi ve hah-kihm atölyesı de inşa
edildi. Evlerin ara sokaklan asfalt-
lannicen tüm altyapısı da bitirildi.
Konalgaköyünden Van'ın çeşit-
li semtlerine yerleşen ailelerDSl ve
KÖy Hizmetleri'ne ait kamyonlara
eşyalannı yükleyerek köylerine ge-
ri döndüler. Yurttaşlar konutlara
yavaş yavaş yerleşmeye başladılar.
Köye geri dönüş için yapılan
harcamalann amacına ulaşması
için geri dönüş yapan aileler 20 yıl
süreyle konutlannı ne satabilecek,
ne de bir başkasına kiraya verebi-
lecek. Aileler, işleri gereği şebjre
gelmek istediklerinde jandarmaya
bilgi verecekler. 5 gün içinde köye
dönmemeleri haünde konutlan el-
lerinden alınacak.
Geri dönüş içinalınanbusıkı uy-
gulamagöçzedeailelerin tepkisine
yol açsada bunuaçıkçaortayakoy-
maktan çekiniyorlar.
Erdoğan: TasfiyeFP'yiyıpratır
AHMET ŞEPİK
TRABZON - Fazılet
Partisı Genel Merkezı'nm
bazı ıl ve ilçe örgütlerinı
tasfiyeye gitmesinin par-
ti açısından ciddi sorun-
lar yaratacağını belirten
eski istanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan, "Tasfıye
FP'yiyıpratır''dedi.
Memleketi Rize'depar-
ti örgütlerini gezisi sıra-
sında açıklamaiardabulu-
nan Erdoğan. bazı il ve il-
çe örgütlerinin kendisine
yakın olduğu gerekçesiy-
le tasfıye edıldiği ya da
edileceğı yolundakı geliş-
meleri değerlendirdi.
Kendi yüzünden FP'de bir
tasfiye hareketinin başla-
tılmasının partiye hiçbir
yaran olmayacağnıı savu-
nan Erdoğan, FP ile bir
bağı bulunmadığını, böy-
le bir bağının bulunmadı-
ğı partiyi dışandan etki-
lemesinin de söz konusu
olamayacağını öne sürdü.
Erdoğan şöyle dedı: ''Si-
yasi partilerin kendi men-
suplannıtasfrveyoluna gjt-
mesini doğru bulmuyo-
rum. Bu tasfiye hareketle-
ri daha önce CHP, ANAP
ve DYT'de yaşandı. Demi-
rel, Çiller, Yılmaz; bu uy-
gıuamalar sonucundayüz-
de 14Tere indi FP merke-
a alanda yüzde 15, yerel
alanda yüzde24o> aldı.Bu
partiye bir uyandır. Tasfi-
ye olursa diğer partikrde
olan FP'de ohır." Recep
Tayyip Erdoğan, FP'nin
bazı illerde kongre yapa-
mamasmı demokratik ya-
pı eksıküğıne bağladı.
Öte yandan, Erdoğan'a
destek verdiği ve kongre-
de yenilikçi aday Abdul-
lahGüI'ü desteklediği ge-
rekçesiyle Trabzon il ör-
gütünün görevden alma-
cağı öne sürüldü. Il Baş-
kanı An' Rıza Akdeniz,
partide herkese eşityakm-
lıkta olduklannı söyledi.
SjfFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Cetinkaya cezaevinde
Başsavcı: Hiçbîr
ayrıcalığı
olmayacak
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - "Mata-
dor" operasyonuyla
yakalanan uluslararası
uyuşturucu kaçakçısı
Urfî Çetinkava Ankara
DGM tarafından tutıık-
lanmasınm ardından 2
adamıyla Nevşehir Ce-
zaevi'ne konuidu. Nev-
şehir Cumhuriyet Baş-
savcısı Işık Keskin Öz-
bay, Çetinkaya'nın da
dığer tutuklular gibi
özel isteklerinin kesin-
likle kabul edihneyece-
ğini söyledi. Özbay,
yalnız yasalara uygun
olan isteklerinin karşı-
lanabileceğini kaydetti.
Uluslararası uyuştu-
rucu kaçakçılığı suçla-
masıyla hafta başında
Ankara DGM tarafın-
dan tutuklanan Urfi
Cetinkaya, iki adamıy-
la aynı cezaevine ko-
nüldu.' Çetinkaya'nın
belden aşağısının tut-
maması nedeniyle
adamlannın kendisine
yardımcı olması için bir
araya konulduğu belir-
tildi.
Nevşehir Cumhuri-
yet Başsavcısı Işık Kes-
kin Özbay, Cetinkaya
da başta olmak üzere
cezaevinde kalan tutuk-
lu ve hükümlülerin özel
isteklerinin kesinlikle
cezaevine sokulmaya-
cağını vurguladı. Baş-
savcı Özbay, diğer tu-
tuklu ve hükümlülerde
olduğu gibi Cetinka-
ya'nm da yasal mevzu-
ata uygun isteklerinin,
parasmı vermesi koşu-
luyla cezaevi yöneti-
mince karşılanacağını
söyledi.
Ulkü Ocakian Genel
Başkanı Atüla Kaya,
dün düzenlediğı basın
toplantısmda, Urfi Ce-
tinkaya ve şebekesinin
ülkü ocaklanyla ilinti-
lendirilmeye çahşıldı-
ğını belirterek "Şeref-
sizce itham ve iftiralar-
la karşı karşıyayız" de-
di. Istanbul'da 80 kilo
eroinle yakalanan Çe-
tinkaya'nın adamlann-
dan CemalNayff'ı tanı-
madığmı kaydeden Ka-
ya, uyuşturucu şebeke-
si elemanlanndan yal-
nızca Ersin Zoriuer ile
12 Eylül'den'sonra ce*
zaevinde 2.5 yıl aynı
koğuşta yattıklannı
söyledi.
1995 yıhna kadar
Zoriuer ile görüşmedi-
ğini, bu tarihten sonra
kendisiyle zaman za-
man telefonla ve yüz
yüze görüşmelerinin
olduğunu doğrulayan
Kaya, Zorluer'in Ital-
ya'da uyuşturucuyla
yakalandığmı 4-5 ay
Önce basından öğrendi-
ğini ileri sürdü.
Kutan Elazığ'da
6
Kart sığırlar
ülkeye sokııluyor'
HASAN KIZILTAŞ
FP Genel Başkanı
Recai Kutan, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde tanm ve
hayvancılığın sıkmtı
içinde olduğunu belir-
terek "Hayvancıhk, yok
edilme noktasına gel-
miştir. AvTupa'da ne
kadar kart sığır varsa,
kesilip ülkemize gönde-
riByor''dedL
Kutan, Elazığ'm Ko-
vancılar ilçesinde, par-
ti bınasının balkonun-
dan yurttaşlara seslen-
di. Bölgede yaşayan
nüfusun yüzde 65' inin,
Türkiye nüfusunun ise
yüzde 45'inin tarımla
geçindiğini belirten
Kutan, uygulanan yan-
lış ekonomik yatınm-
lar
nedeniyle çiftçinin
geçimiıün zorlaştınldı-
ğını iddia etti. Kutan,
dün yapılan Milli Gü-
venlik Kurulu'ndan çı-
kan karann parlamen-
todan geçmesinin zor
olduğunu söyledi.
oralcalislar@yahoo.com
Türkiye'de çok konuşulan bir ko-
nu da devletle demokrasi arasında-
ki ilişki. Yaşamlan boyunca hiç de-
mokrasiyi savunmamış olan bazı
kimseler, demokrasi konusunda faz-
la köşeye sıkışınca şöyle bir teze sa-
nlırlar "Demokrasi mi, devlet miso-
rusuyla yüz yüze kaiırsam, tabii ki
devlet derim." Bu düşünce son dö-
nemde çok yaygınlaşt.
Şimdiye kadar despotizmin savu-
nucusu olan özgürlük karşıtlan, hep
devletin tehdit altında olduğu savına
sankjılar. Bir dönem komünizm baş
düşmandı, komünistler devleti yık-
mak istiyoriardı. "Bu kış komünizm
gelecek" diyerek halkı korkutanlar
cumhurbaşkanlığı koltuğunda otur-
dular. Komünizmin dünya çapında
büyük bir çöküş yaşaması onlan ye-
ni düşmanlar yaratmaya itti. "Bölü-
cülük".. ardından "şeriat" hep dev-
leti yok etmeyi amaçlayan tehditler
olarak vardılar. Eğer "tatlı su demok-
ratiığı" yapılırsa devlet elden gider-
di. Bu nedenle demokrasiyi savu-
Devlet ve Demokrasi îlişkisi
nanlar, devlet yıkıcılannın ekmeğine
yağ sürüyoriardı.
• • •
Şeriat ve bölücülüktehlikeli mi, de-
ğil mi tartışmasını bir yana bırakıyo-
rum. Bu Türk devleti ne kınlgan bir
şeydir ki, hep yıkılmanın kenannda,
uçurumun kenannda duruyor. Birile-
ri de onu sürekli mecburen kurtar-
mak zorunda kalıyor. Bunun son ör-
neğini KHK krizi sırasında yaşadık.
Devlet, mürteci memurlar tarafından
ele geçirilmek üzereydi. Eğer bu ka-
rarname çıkanlıp da devlet içindeki
irtica temizlenmezse, bölücülük ve
yıkıcılık temizlenmezse halimiz ha-
raptı, devlet elden gidecekti.
Devlet fetişizmi, ulus-devletlerin
ortaya çıktığı son iki yüzyıllık geliş-
menin birürünü. Devletin başındaki-
ler, "deWeft7foa//T7a/c"uğrunahertür-
lü zorbalığı savunmayı bir gelenek
haline getirdiler. Devlet için en önem-
li tehditlerden birisi de onlara göre
demokrasiydi. Şu demokrasi bir ge-
lirse, deviet her an elden gidebilirdi.
Halbuki devlet.. sonuç olarak bir
örgütlenmeden ibaret. Herulusun da
kendi gelişmişliğine uygun bir dev-
leti hep olageldi. Bir iki küçük ulus dı-
şında dünyada devletsiz ulus olma-
dı. Zaten o küçük uluslann hemen
hemen hiçbir dönemde devletleri ol-
mamıştı. Onlann devlet talebi de he-
men her yerde egemen ulusun yöne-
ticileri tarafından "bölücülük" ve
"devletyıkıcılığı" suçlamasıyla karşı-
laşıyordu. Son iki-üç yüzyılı inceler-
sek, uluslann giderek kendi devlet-
lerini kurduğunu, imparatoriuklan ve
sömürge yönetimlerini tasfiye ettik-
lerini görebiliriz. Bir ulus için devlet-
siz kalmak denen tehlike bir dema-
gojiden ibaret. Süreç devletsizlik yö-
nünde değil.. devletlerin sayısının
artması yönünde işliyor. Hele Türki-
ye gibi büyük bir ordusu, 65 milyon
nüfusu olan bir ulus-devletin demok-
rasi nedeniyle ortadan kalkacağını
dûşünmek demagojiden de öte, bir
safsatadan ibarettir.
Aynca demokrasinin de ne olduğu
çok tartışmalı. Örneğin, Türkiye'yi
yönetenler bu ülkenin çok uzun za-
mandan beri demokratik bir yöneti-
me sahip olduğunu iddia ediyoıiar.
Çok partili rejime sahip olmayı de-
mokrasi için yeterli görüyorlar. Hal-
buki dünya bugün demokrasi dedı-
ği sistemi sorguluyor. Demokrasinin,
çoğunluğun yönetimi olmaktan çıkıp
azınlıklann hakiannın korunduğu bir
sistem haline dönüştüğü de bir ger-
çek.
Devletin yıkılması söz konusu ola-
maz, ama bu şekilde işleyen devlet
sistemi bozulabilir ve onun yerine
daha adil, daha paylaşımcı, daha de-
mokratik bir devlet biçimi gelebilir.
Aslında bu tartışma, devletin değil
sistemin geleceğiyle ilgilidir. Son
KHK tartışmasında da görüldüğü gi-
bi, Cumhurbaşkanı "Bu düzen de-
ğişmeli" diyen bir mesaj verdi. Tür-
kiye'nin artık hukuk devleti olması
gerektiğini savundu. Demokrasinin
en temel ilkelerinden birisini, Meclis
iradesini öne çıkardı.
Bu düzenden nemalanan, bu dü-
zen sayesinde çıkar elde edenler ise
"devlet elden gidecek" gerekçesine
sığındılar. Aslında onlann savunduğu
devlet etme biçimiyle, çoğunluğun
çıkariarını savunacak devlet biçimi
arasında ciddi bir fark var. Işte "dev-
tef mi demokrasi mi" sorusunu da
onlar soruyortar. Yani diyoriar ki "Bu
düzen değişmemeli. Demokrasige-
lirse bizim yağmaladığımız, iktidar
olduğumuz devletgider.. başka dev-
let gelir."
Son bir not: Demokrasi nedeniyle
yıkılmış bir devlet şimdiye kadaraca-
ba görüldü mü? Bunun bir örneğini
gösterseler memnun olacağız.