Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25SAĞUSTOS 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA
JvlJjLiJ. U J A kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
Festival, bu akşam Agnes Jaoul'unyönettiği 'Başkalannın Zevki' ile açılacak
Montreal'de ülke sinemasınadestekGÖNÜL DÖNMEZ-COLİN
Montreal Dünya Film Festivali, bu yıl, yanş-
malı bölümde biri Ingiliz, üçö Fransız kesimin-
den dört film ile dünyamn beş kıtasma bır vit-
rin olmakla kaJmayıp kendi sinemasına da her
firsatta destek vermeyi öngördüğûnü kanıtlıyor.
MkhelJette'nin dazlaklar ve motosiklet çete-
lerini konu alan 'Hocbelaga' fılmi, Montreal'in
düşük gelirlileri bagnna çeken, aynı adlı bir sem-
rinde geçiyor. Son zamanlarda adı sık duyulan
genç yönetmen Denis Villeneuve'ün 'Maelst-
röm' filmi ise yaşam-ölüm, toprak-su üzerine de-
rin düşünceler içeren, yalnız bunlan bir balığın
görûş açısından veren sıradışı bir film. Bruce
Sprangter'in 'Korunma' (Protection) fılmi, yö-
netmenin deneyımlerinden esinlenen bir drama.
Ustalardan ClaudeDemers'ın 'SevgininBulunu-
şu' (The Invention of Love) fılmi ise adı üstün-
de bir aşk öykûsü.
Kuzey Amerika'nın, Uluslararası Film Fede-
rasyonu tarafından 'A' kategorisine alınmış tek
yanşmalı festivali olan Montreal, bu yıl hiçbir
Tûrk filmine yer vermese de yelpaze oldukça ge-
niş. Bu gece, Fransız sinemasından Alain Res-
nais'nin 'BuŞarkıyı Bffiyoruz' (On connait la chan-
son) filmindeki rolûnden anımsayacağımız Ag-
nes Jaoul'un yönetmen olarak ilk fılmi 'Başka-
lannm Zevki' (Le Gout Des Autres) yapıtı ile açı-
lacak olan festivalin yalnız yanşmalı bölümün-
de dünyanın beş kıtası temsil ediliyor. Bunlann
en iddialı olanlan arasuıda, tslam devrimi ardın-
dan film yapması yasaklanan bir yönetmenin
yirmi yıl sonra kameranm ardına geçip bir yan-
da kansının ölümü, kendı kalp rahatsızlığı, öbür
yanda yakın arkadaşlanndan kuşağımn ûnlü yö-
netmenleri AH Hatami, Bahram Reypour ve di-
ğerlerinin bu dûnyadan çoktan aynldığı düşün-
cesi ile günlerinin sayılı olduğu karamsarlığma
kapıhp kendi cenazesini görüntülediği kışisel
ve duygulu bir film var. Geçen Fadj (lran) Film
Festivali'nde büyûk ilgi toplayan 'KâfurunKo-
knsu, Yaseminin Rahiyası' filminin yönetmenı
BahmanFarmanarada. kahramanı gibi yirmi yıl
sonra kameranın ardında. Iran'dan ıkinci film,
Seyyed Reza Mir-Karimi'nin 'Çocuk ve Asker'
fılmi ise Gianni Ameiio nun 1992 yapıtı 'Çab-
nan Çocuklar'dan esinlenmiş.
Italya'ya özel bir bölüm aynldı
Chen Kaige'nin "lmparator veKatiT filminin
oyunculanndan Sun Zhou'nun Çin'in ülke dı-
şında en ünlü oyuncusu Gong Li'yi başrole çı-
kardığı 'Sessizfiği Bozmak' (Breaking the Silen-
ce) geçtiğüniz Berlin Festivali'nde çok ilgi top-
lamıştı. Festivale onur konuğu olarak katılacak
olan Gong Li, bu filmde, sağır oglunu bir başt"
na y%lfi^tfrmeye çalîSalf ğfcnç oir kâdmı cahlah-
dınyor
Itarya'ya özel bir bölüm ayıran festival, yanş-
maya da Pupi Avati'nin 'Yazortası Gece Dansf
(Midsummer Night Dance) filmıni alnuş. Ja-
pon Shun Nakahara'nın 'Bol Renkti' (Colorful)
filmi Eto Mori'nin bir romanından esinleniyor.
. ontreal Dünya Film Festivali'nde, 'Sessizliği
Bozmak' adlı filmi gösterilecek olan Gong Li, aynı
zamanda festivalin bu yılki onur konuğu. Yanşma
bölümünde ise Fransız sinemasının usta
yönetmenlerinden Claude Chabrol'un karşısına genç
kuşaktan Benoit Jacquot 'Sade' filmiyle çıkıyor.
Arjantin'den festivalde daha önce ödül almış Efi-
seo SuMela'nın 'Tannnın Serüvenleri' (The Ad-
ventures of God), fizıkötesı bir gerılim filmi.
Fransız sinemasına her zaman geniş yer veren
festivalde, bu ülkeden sanatını uzun bir kariyer-
le kanıtlamış Claude Chabrol ile genç kuşaktan
BenoitJacquotyanşacak. Chabrol fetışlennden
IsabeUe Huppert'ın başrolü üstlendiği 'Nigbtcap',
ustanın 52'nci filmi. Jacquot'un 'Sade' filmi ise
Bastille ve Saint Lazare gibi gerçek hapishane-
lere alışık Manjuis de Sade'ın, manastırdan ha-
pishane hastanesine dönüştürülen Picpus'ta ge-
çen günlerini anlatıyor.
Hollandalı yönetmen PaulCox, yine en iyi an-
lattığı aşk konusuna dönmüş 'Masumiyet' (In-
nocence) fılmi ile.
• -Bugünün Sineması: Zamanımızın Aynası bö-
lümünde, Viyânâ'da yâşayan tranlı ruh doktoru
HouchangAlbhyari'nin Mettem Cumbul ve Ah-
met Uğuriu'nun da rol aldığı 'Absurdistanda
Doğmuş' yapıtı; Fransa'dan, -Wim VVenders'in
Bueno Vısta Social Club filmi kadar profesyo-
nel bir yapıya sahip olmasa da- Küba'mn yaşlı
müzisyenleri üstüne duygulu bir film, 'Cuba
Fefa' (Karim Dridi); Iran'dan, Cannes'da ödül alan
'Djomeh' (Hassan Yektapanah) göze çarpıyor.
F. RossTye yaşam boyu başan ödfilü
Yannın Sineması, Yeni AkımJar, Latin Ame-
rika Sineması, Kanada Sineması yanında en bek-
lenen bölümlerden biri de Dünyanın En Görkem-
lileri bölümü. Bu bölümde Fransız filmlen ön-
de: 'Evlen Benimle' (Epouse-moi), Fassbinder'ın
bir piyesınden esinlenen 'AlevAlev Kayalara Su
Damlar' (Gouttes D'eau sur Pıerres Brülantes),
'Sev Beni' (Love Me), Cannes'da çok sözü edi-
len 'Kralın Kızlan' (Saint Cyr), 'Duygulu Ka-
der' (Les Destinees Sentimentales). Bunlann
yanı sıra ve en az onlar kadar iddialı, Rus Pavel
Lounguine'ın 'Döğfin' (Svadba) filmi, özellık-
le Nagisa Oshima'nın uzun bir rahatsızlıktan
sonra kamera ardına geçtiği gizemli yapıtı 'Ta-
bu' (Gohatto), Liv Ulmann'ın Ingmar Bergman
senaryosundan perdeye aktardığı Sadakatsiz'
(Trolosa) ve Amenka Birleşik Devletlen'nden,
Fransız Claude Möler'ın 'Garde a vue' filmin-
den esinlenen 'ZanlT (Under Suspicion). Step-
ben Hopkins'in imzasını taşıyan bu fıimın baş-
rollerini GeneHackman ve Morgan Freeman pay-
laşıyor.
Her şeyden önce bir halk festivali olarak ta-
nınmak isteyen Montreal, bu yıl da eğlenceli bir
açıkhava programı sunuyor bilet kuyruklann-
dan uzak durmak isteyen izleyiciye. Amerikan
Beauty', 'Notting Hill', 'Anna ve Kral' bu bölü-
mü şenlendiren fihnlenn birkaçı.
Saygı bölümünün onur konugu Francesco
Rossi'ye yaşam boyu başan ödülü olarak Grand
Prix of the Americas verilecek. Yine aynı bölüm-
de Hindıstan'ın ülke dışında en çok tanınan oyun-
cusu Om Puri, festivalde jüri üyesi ışlevini de
üstlenen Abbas Kiarostami ve de Çın sineması-
nın bır numaralı yıldızı Gong Li konuklar ara-
suıda.
4 Eylül'e dek sürecek olan festivalin Televiz-
yon Filmleri bölümünde Fransa-Türkiye ortak
yapımı 'Nalan Türkeli, Gecekondu Mahalksin-
den Bir Kadın' (Evelyne Ragot) ile geçen Istan-
bul Uluslararası Film Festivali'nin kapanış fıl-
mi, Ingıltere-Türkıye ortak yapımı 'MozartTür-
kiye'de' (Mick Csaky, Elijah Moshinsky) dikka-
ti çekiyor.
YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR.
The Whole Nlne Yards/
Kongum Bir Katil
Yönetmenliğıni Jonathan Lynn'in
üstlendiği komedi filmi TheWholeNi-
ne Yards (Komşum Bir Katil) bugün
gösterime giriyor. Senaryosunu Mrtchefl
Kapner'in yazdığı fıimın başroUerinde
Bruce Wiffis, Matthew Perry, Rosanna
Arquette, Natasha Henstridge, Aman-
da Peet, Kevin Pbflak ve Mkhael Clar-
keDuncan oynuyor. Nicholas 'Oz' Ose-
ransky (Matthew Perry), Montreal çev-
resindeki lüks banliyö semtlennden bi-
rinde yaşayan bir diş hekimidır. Yanda-
ki eve taşınan komşusu Jimmy 'Tulip'
Tudeskı (Bruce Willis) ise bir zaman-
lar elemanı olduğu Chicago'daki Go-
golak adlı Macar mafyasından kurtul-
mak için Kanada'ya yerleşen profesyo-
nel bir tetikçidir. Bu iki insanın kaderi-
ni birleştıren ortak bir noktalan vardır:
tkisını de öldürmek isteyen kiralık ka-
tiller...
Hlgh Fldettty/ Senslz Olmaz
Başrollerinde John Cusack,IbenHjej-
ie,Todd Louiso,JackBlack, Iisa Bonet,
Catherine Zeta Jooes, Joan Cusack ve
TimRobbins'in oynadığı fılmin yönet-
menlığini StepbenFrears üstleniyor. Er-
kek güvensizüğivebencıllığı üzerine bir
komedi olan filmde Rob Gordon (John
Cusack) Chicago'da eskı moda longp-
lay ve 45'likler satan bir plak dükkânı-
nın sahibidır. Batmak ûzere olan dük-
kâmnda günlennı Dkk (Todd Louiso)
ve Barry(Jack Black) adlı iki çahşanıy-
la lırlikte geçirir. Üçünün de pop mü-
zik konusunda bilgisi vardır ve klasik
jarnlardan oluşturduklan 'TopS' liste-
leri çok tutulmaktadır ama bütün bun-
!arsevgüisi Laura(Iben Hjejle) tarafin-
iaı terk edilen Rob'ın bunalıma gır-
negni engelleyemez.
Flnal Dcstfnatlon/Son Durafc
JamesVVbng'un yönettiği macera fıl-
minde başrollen Dewon Sawa, AB Lar-
ter, Kerr Smith ve Tony Todd paylaşı-
yorlar. Paris'e giden bir uçaktaki yolcu-
lardanbiri uçağrn havaya uçacağını ön-
ceden hissettiğinde, kendisi ve yolcular-
dan altısı uçağa bınmekten vazgeçer-
ler. Uçak gerçekten de düşer. Ancak bir
süre sonra kurtulan yedi kişi, sırayla gi-
zemli bir şekilde ölmeye başlar.
PlayltTottıeBone/
ölümüne Kadar
Yönetmenliğıni Ron Schdtoo'ın yap-
nğı filmde Antonio Banderas, VVbody
Harrebon,LofitaDa\idovichveLucyLiu
başrolleri paylaşıyorlar. Vinceve Cesar
yıllardır devam eden dostluklan ile ıyı
birikiü olmuşlardır. Bu iki erkeği birara-
ya getiren pek çok neden vardınkadın-
lar, para, böks ve kader... tkisi de hayat-
Ian boyunca bir numara olmayı hedef-
ledıkleri ringlerde yaşlanmayı seçen iki
boksördür.
İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK
Toplumkmn ortakgünahı: Savaş
'Vatansever' (The Patriot), Amerika'nın bağunsız-
lık savaşını konu alan bir süper yapun. 1776 yılın-
da Güney Carolina'da yaşayan eski bir askerin, Ben-
jamin Martin'in çiftliğinde başhyor film. Amerikan
kolonileri Ingiltere ile bağımsızJık savaşına başlamış-
tır. Benjamin, savaşı yakından yaşamış bır asker ola-
rak nelerin olacağını bildiği için savaşa uzak durmak-
tadır. Kansı yeni öhnüştür, yedi çocuğunun sorum-
luluğu kendi üzerindedir. Oğlu Gabriel, savaşa ka-
ühnanuı bir vatan görevi olduğunu düşünür, baba-
suıın tutumuna karşı çıkarak orduya katılır. Benja-
min, bir yanda ailesinin başında kalarak onlan ko-
nıma duygusu öbüryanda savaşa kaülma görevi ara-
sında sıkışır. Bağunsızlık savaştnda düzenli Ameri-
kan ordusu yanında büyük bir milis gücü savaşa ka-
tıhnıştu-. Sonunda savaş Benjamin'in çiftliğine ka-
dar gelir. bu eski asker de anlar ki "aflesini korumak
için savaşmak zorunludur". Bu gerçek, bütun kur-
tuluş savaşlannın temel dinamiğıdir. Filmı izlerken
hep kendı kurtuluş savaşımızı da yaşadım. Siville-
rin kararsızlığı, korkulan, sorumluluklannuı nerede
ağır bastığına karar veremeyişleri, savaşmadan uz-
laşmanın daha gerçekçi olup olmadığı?.. Kuvayı
Miliiye zabitlerinin halkı harekete geçirmek için
gösterdikleri çabalar, çektikleri sıkınnlar, arkadan sal-
dınlarauğramalan. Birgün "Kurtuluş Savaşımi7"m
büyük bir fihnini hayal ettim.
Insan her yerde insandu-. Gündelik hayann alışıl-
mış düzeninden hep kayıplar demek olan savaş dü-
zenine geçmek kolay değildir. Ama yakınlannızı ko-
ruyamazsanız bütün intikam duygulannız harekete
geçer. Benjamin Martin için artık savaşa girmek ka-
çuııhnazdır ve bölge müıslerinin komutanı olur. Göz
alabildiğine genişleyen doğanın içinde saldıranlar-
la sa\ıınanlann savaş sahneleri bütün dehşetiyle gö-
rülmektedir. Mağrur Ingiliz ordusu düzenli gücüne
güvenmektedir. Ama küçümsedikleri müısler, düzen-
li orduyla ortak stratejilerini uygulayacaklardır. Ta-
rihin bilinen sonucu Amerika'nın bağımsızhğını
kazanmış olduğudur.
Fihnin beyaz Amerikalılann filmi olduğu, zen-
cilerin pek ortada görünmediği eleştirisı doğru
sayıhnahdır... Zencilerköledir, tarihsel doğru da
budur, askerler içinde de yalnızca birisı görün-
mektedir. Ingilızlere yüklenen vahşet uygula-
malan eleştirisine gelince, bunda pek şaşa-
cak bir şey olmamahdır. Savaşta vahşet uy-
gulayan tek ülke Ingiltere değildir, bu ko-
nuda masum topium bulmak da kolay de-
ğildir. Amerikalılar, atom bombası faciası-
nın sorumlulandır, My Lai katliamı da
cabasıdır. Almanya'nuı Nazi kamplan
ve Yahudilere karşı tutumlan, Yahudi-
lerin Fiüstinülere yaptıklan... Savaş
vahşeti ne yazık ki hemen bütün ül-
kelerin ve toplumlann ortak günahı-
dır, bunu bir ülkeye, bir topluma yük-
lemek yerine "savaşm körühlkleri
içinde" görmek doğru olacaktır.
Kaldı kı filmde bu uygulama-
lar kişisel olarak gaddar bir
Ingiliz albayının tutumu ola-
rak verilmekte, Ingiliz ge-
nerali bu tutumugenel ola-
rak doğru bulmamaktadır.
Filmdeki kişisel intikam
alma sahneleri western ge-
leneğine uygundur. kahra-
manlıklar Robio Hood'u
anunsatmaktadır, savaş sahneleri de
Cesur Yûrek filmıni çağnştırmakta-
du". Ne var ki bufilmde Hollywood'da
çekilmiştir, bir tarih belgesi değildir,
gişeyi göz ardı edemez.
MelGibson büyük bir oyun oynamış,
fibnlenne yeni bir yıldız katmış. Oğlu
rolündeki Heath Ledger gerçekten de
oğlu olabilirdi ama en duygulu anlan ya-
ratan küçük yıldız, Benjamin Martin'in
enküçükkızı. Babasına koştuğu sahne ina-
nıhnaz derecede güzel. Görühneye
değer bir fıhn diyorum, ızle-
yicilerin verdiği yıldızlar
da sayıhyorsa, ben-
den üç yıl-
dız...
KEDIGOZU
VECDİ SAYAR
Badem ile Günebakan
Datça'dan, "Can Şenliğrnüen döneli henüz birkaç
saat oldu ya, Istanbul'un kirliliği, sıcak ve nemli ha-
vası herzamankinden fazlaymış gibi geliyor kediye...
Datça'da kalsaydı ne olurdu sanki... Bizans'tan, Bi-
zans'ın entrikalanndan uzak... Dogayla ve dost insan-
larla başbaşa... Datça günlerinin etkisi uzun süreterk
etmeyecek onu, besbelli...
Türkiye'deki yüzlerce şenlik - festival - kutlama
arasında çok özgün bır yeri olacak Datça'daki "Can
Şenliği"r\ir\. Daha ilk yılından bunu söyleyebiliyorum.
Çünkü, bir şenlik için gereklı her şey var Datça'da.
En başta, şenlik için çok sağlam bir tema, çok önem-
li bir varlık nedeni: Can Yücel ve şiir eyreni. Yani, tu-
tariı bir 'konsept'. Ve ona sahip çıkan bir aile, Can Yü-
cel ailesi. Bu aile, yalnızca Güler, Su, Güzel ve Ha-
san'dan oluşmuyor. 0nun şiirine, dünya görüşüne,
sanat anlayışına sahip çıkan binlerce insandan olu-
şuyor. Kimi Datçalı, kimi Türkiye'nin farklı köşelerin-
den gelmiş... Can'ın evinde tanıştığım Ankaralı OD-
TÜ öğrencisini unutamıyorum. Gözleri görmüyordu,
ama nasıl da aydınlık bakıyordu dünyaya...
"Can Şenliği"ni diğer şenliklerden ayırt eden çok
önemli birfark var: Halkla aydınların iç ıçe olduğu, eli-
tizmin ve popülizmin tuzaklanna düşmekten özenle
kaçınan bir yapıya sahip olması. Bunu, Can Yücel ai-
lesi ve Datça Belediyesi ile gerçekleştirdiğimiz uyum-
lu çalışmaya borçkjyuz. Datça'nın CHP'li Belediye Baş-
kanı EroJ Karakullukçu, sayılan -ne yazık ki- pek faz- .
la olmayan, kültüre ve sanatçıya saygılı belediye baş-
kanlarından biri. "Can Şenliği"n\n yarattığı pozitif
enerjide onun ve ekibinin büyük payı var.
Şenlik süresince çok sayıda kedi Datça'da bir ara-
ya geldi. Isim saymaya kalksam, mutlak birini unu-
turum; üstelik yazımız da telefon defterine döner. Bu -
yüzden, birkaç isme değinmekle yetineceğim. Dat-
ça'dan unutulmaz anılarla aynlmamıza neden olan dost- -
lann en başında, Mehmet Aksoy'u saymalıyım. Kı-,-
sa bir sürede Datça'ya bir Can Yücel anıt-mezan ka- •
zandırdı. Hiç kuşku yok ki, bundan böyle Datça'ya _,
gelenler bu anıtı ziyaret etmeden aynlmayacaklar
kentten. Hatta, sırf bu nedenle gelenler olacak Dat-
ça'ya. Daha ilk yıldan bunu gördük. Tatil döneminin -
sonuolmasınakarşın, otellerde, pansiyonlardayerbu-""
lamayıp plajda, otomobillerinde yatan turistlerie kar-'
ş/laştık, dırtdibi'nde, sabah saatlerine uzanan söyle-"
şilerden sonra, otelimizedönerken(Buarada, pek çok •
otelin şenliğe destek vermesine karşın, Villa Dat-
ça'nın çok özel bir teşekkürü hak ettiğini söylemeli- •
yim). Dört gün boyunca, çok sayıda sanatçı Can Yü- >•
cel için şiirler, şarkılar söyledi. Knıdos'takı antik tiyat- „
ronuntaşlan, GencoErkaLJûlideKuralMünıta/Se%iııç,.,
Mustafa Yalçın ve Atao) Behramoğlu nun şıırleri, Ha-,,
luk Çetin'in şarkılan ile üç bin yıl sonra yeniden ya- 1
şam kazandı. Sema'nın mezar başında söylediği do- -
ğum günü armağanı unutulmaz güzellikteydi. Pala-
mutbükü'ndeki kahvedeyapılan şıırsöyleşisi, Can'ın
Eskı Datça'da her zamana gittiği kahvede yazar ve
şairdostlannın anlattığı anılar, andından muhtann oy-
nadığı zeybek ve Ali Perret'nin müziği... Her şey son
derece doğal ve içtendi. Bu sütunlarda kendi yaptı-
ğım işlerden bahsetmemeye çalışıyorum. Ne var ki
bugün başka bir şey yazmam mümkün değil. Dat-
ça'da paylaştığımız coşkuyla dopdoluyum hâlâ...
"Can Şenliği" tüm yerel yönetimlere örnek oluştu-
rabilir; oluşturmalı diye düşünüyorum. Ülkemızın he-
men her ili nice değer yetıştirmıştir. Onlann anısına -
yadaadına- şenliklerdüzenlenmeli. Sokaklara, mey-
danlara adlan verilmelı. Her kent, kendi özelliklerini
yansrtan, kendı değerlerini öne çıkaran etkinlikler dü-
zenlemeli. Kiminde halk müziği, halk danslan, kimin-
de mimari değerier, kiminde edebiyat, tiyatro, plas-
tik sanatlar öne çıkabilir. Türkiye'yi, yalnızca doğal gü-
zellikleri ile tanıtmaktan vazgeçip, kültür ve sanat de-
ğerleri ile tanıtmanın gerekliliğini polit/kacılar bile ka-
bul ediyor artık.
Ne var ki bunun yolu önce yöre halkının bu değer-
leri benimsemesinden, sahiplenmesinden geçiyor.
Bu da çok kolay bir iş değil. Neden? Çünkü, halkı-
mız küttür emperyalizminin ağır baskısı aîtında. En kö-
tüsü de, bunun farkında değil... Televızyonlar, tek-tip
bir kültür yayarak, tek-tip insanlar yetıştirme görevi-
ni canla başla sürdürüyor... Bu ortamda, çözümü
merkezi yönetimden, yani Kültür Bakanlığr'ndan bek-
lemek hayal olur. İş başa düşüyor. Yani, bız kedilere
ve Datça Belediye Başkanı Erol Karakullukçu gibi
yerel yöneticilere... Karakullukçu, seçimden hemen
sonra, daha ilk yılında, Datça'ya bir sanat şenliği ka-
zandırmayı aklına koymuş, deprem nedeniyle proje
ertelenmişti. Niyeti, Datça'nın geleneksel badem şen-
liğini daha nitelikli bir düzeye ulaştırmak, gerçek sa-
natçılaria Datçalılan buluşturmaWı. Can Yücel'i yitir-
dikten sonra Başkan, şenliğin Can'ın anısına düzen-
lenmesi yönünde isabetli bir karar aldı, Can Yücel aı-
lesine danışarak. Biz de şenliğin isim babalığını yap-
tık, sanat yönetmenliğinı üstlendik. İyi ki de yapmı-
şız. Ortaya çıkan ürün, tüm yorgunluğumuzu unut-
turdu bize. Sanınm, Can Yücel ailesi de çok mem-
nun sonuçtan. Bu projede bize destek veren tüm ke-
dilere teşekkür ediyoruz. Şenlik başlamadan önce,
Datça'daki MHP'liler bildiri dağıtarak, Badem Şenli-
ği'nin Can Şenliği'ne dönüştürülmesini protesto et-
tiler, ama etkili olamadılar. Sanınm, Datçalı badem üre-
ticileri de badem yanşmasının birsanat ve kültür şen-
liği çerçevesi içinde çok daha etkin olabileceğini,
üretimlerini çok daha geniş çevrelere tanıtabilecek-
lerini gördüler.
Serîeye, gene Datça'da buluşacağız. Gene Can Yü-
cel'i anacağız 18-21 Ağustos tarıhleri arasında, Dat-
ça'nın simgesi badem ile Can'ın simgesi günebakan
gene sarmaş dolaş olacak. Can'ın yanı sıra, başka
ozanlanmız da Datçalılaria buluşacak: 2001 'de Or-
han Veli ve Murathan Mungan, 2002'de Nâzım
Hikmet.. Şiir Sempozyumu'ndan şiir çeviri atölye-
lerine, kısa film yanşmalarına yeni yeni etkinlikler
planlıyoruz. Belki bir şiir ormanı da kazandırabiliriz Dat-
ça'ya, el ele verirsek...
Seneye, Datça'ya sizi de bekliyoruz. Yeni projeler,
yeni yaratılarla...
Behçet Aysan ÖdüUeri
• ANKARA (ANKA) - Türk Tabipler Birliği'nin
2 Temmuz 1993'te Sıvas Madımak Oteli'nde
yakılarak katledilen Şair Dr. Behçet Aysan ve 36
aydın için bu yıl 6'ncısını düzenleyeceğj 'Behçet
Aysan Şiir Ödülü'ne son katılım tarihi, 15 Eylül
2000 olarak belirlendi. Yanşmaya, 1993'ten
itibaren yayımlanmamış ve ödül almamış yapıtlar
katılabilecek. Seçici Kuirul ise Arif Damar,
Şükran Kurdakul, Emin Özdemır, Ahmet Telli,
Ahmet Erhan, ve Ataol Behramoğlu'ndan
oluşuyor.
BUGÜN
• BEYOGLU StNEMASI'nda 'Genç
Sinemacılardan Seçmeler' lcuşağmda M. Caro ve
JJUetraet'in 'Kayıp Çoculdar Şehri' filmi
izlenebilir. (251 32 40)