Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MAY1S 2000 ÇARŞAMBA
HABERLER
Merve
Kayakçı'ran
lobi çalışması
• NVASHINGTON
(AA)-ABDUluslararası
Dini Özgürlük
Komisyonu, basma
tanıttığı dünyada dinı
özgürlükler konulu
raporunda Rusya, Sudan
ve Çın"e karşı
yaptınmlar
uygulanmasını önerdi.
Ancak ABD Dışişleri
Bakanhğı, bu önerilerin
bir kısmının dış politika
çıkarlarına ters
düsrüğünü savunarak
kar^ı çıktı. Raponın
basına tanıtıldığı
toplantıya katılan FP'li
Merve K.avakçı'nın da
kendisi ıçin lobi yaptığı
görüldü Ancak
komısyonun raporunda
temel olarak Çın, Rusya
ve Sudan'a yeı
verilırken 1 ürkıye'den
herhangı bir şekılde
bahsedılmedı.
Soysahn
yargılandığı
davada 1 tahliye
• VMvARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
PKK'li Cevat Soysal'ın
yargılandığı davada
"yasadışı örgüte
yardım" suçundan 7 yıl
6 aya kadar hapsi ıstenen
sanık Ali Kandemir
tahliye edildı. Ankara 1
No'lu DGM'de görülen
davada mahkeme heyeti,
aynca Cevat Soysal'ın
turukluluk halinin
devamına karar
venldiğinı belirterek
durusmayı ertcledi
Cezaevinde cep
telefonu
kartları
• GAZlANTEP(AA)-
Gazıantep E Tipı Kapalı
Cezaevi"nde yapılan
aramada 2 adet cep
telefonu kartı butundu
Alman bilgiye göre,
cezaevinin D-5
Koğuşu'nda yapılan
arama sırasında
mahkûmlardan Hasan
Korkmaz ile Murat
Kılıç'ta cep telefonu
kartı ele geçırildi.
Soruşturmanın
sürdürüidüğü bildirildi.
Seydaoğlu'ndan
ppotesto
yürüyüşü
• TARSLS
(Cumhuriyet)-ANAP
Diyarbakır Milletvekili
Sebgatullah Seydaoğlu,
kendisıneait34G8010
geçici plakalı Mercedes
marka otomobiliyle
Pozantı otoyol girişinde
radar kontrolüne
yakalandı. Hakkında
aşın hızdan dolayı ceza
yazılmasına bölge
trafık aminnı arayarak
engel olan Seydaoğlu
zabıt tutulmasına kızdı
Otomobılını olay
yerinde bırakan
Seydaoğlu. yaklaşık 2
kılometre protesto
yürüyüşü yaptı.
Çakmakoğlu
._ Belçika'ya gittî
• tstanbul Haber
Servisi - Milli Savunma
Bakanı Sabahattin
Çakmakoğlu, temaslarda
bulunmak üzere
Belçika'ya gitti Türk
HavaYollan'na(THY)
^ — ait bir uçakia Brüksel'e—
- — giden Bakan ~
=— Sabahattin Çakmakoğlu,
Atatürk
==• Havalımanı'ndan
Istanbul Merkez
Komutanı Tuğgeneral
Niyazi Hatıpoğlu
¥- tarafindan uğurlandı
Bahçeli, parti politikasını benimsemeyenlerin konumlannın gözden geçirilmesini istedi
Somımcuöğhi'na istifa çağnsıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Devlet Bahçeli, Devlet Bakanı
Sadi Somuncuoğlu na üstü kapah "isti-
fa et" çağnsında bulundu. Bahçeli,
"Partimizin söylem ve potttikalannı be-
nimsemektezorhıkçekenkrin kendi ko-
numlannı gözden geçirme sorumhılu-
ğu vardır" dedi.
MHP lideri Bahçeli dün düzenlediği
basın toplantısında, Devlet Bakanı So-
muncuoğlu'nun cumhurbaşkanhğı
adaylığının engellenmeye çahşılmasıy-
la yaşanan olaylan değerlendirdi. Mec-
lis bahçesinde yaşanan olaylann kendi-
lerini üzdüğünü, ancak uzlaşma ve hoş-
görüyü bir siyaset yöntemi olarak ege-
men kılma mücadelesiyle çelişen dav-
ranışlan onaylamalannın mürnkün ol-
madığını söyleyen Bahçeli, bakan ve
Telekom
Ülkücü
kadrolaşma
istifa ettirdi
• MHP'li kadrolaşma
nedeniyle dalgalanan
Telekom Genel
Müdürlüğü'nde Ertun'un
istifası, teftiş kurullannın
kışisel çıkar ve siyasi hesaplar
için nasıl kullanıldığını da
gözler önüne serdi.
ANKARA(ANKA)-Türk Telekom
Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Baş-
kanı Serdar Ertun istifa etti. MHP'li
olmadığı bilınen Ertun'un istifası, tef-
tış kurullannın "siyasi hesaplar" ve
"kisiselçıkarlar" doğrultusunda nasıl
kullanıldığını da gözler önüne serdi.
Türk Telekom Genel Müdürlüğü, 5
yıh aşkın bir süredir Telekom Genel
Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı
yapan Serdar Ertun'un istifasıyla
dalgalanıyor. 1 Mayıs 2000tarihi iti-
bariyle görevden aynlarak başmüfett-
tiş olarak çalışma isteminde bulunan
Ertun'un istifası, genel müdürlere
bağlı olarak çalışan teftiş kurullan-
nın yapısının da sorgulanmasına
yol açtı._
Enis Öksûz'ün Ulaştırma Bakanı
olmasının ardindan Türk Telekom'da
hızla girişilen kadrolaşma hareketi
pek çok sorunu da beraberinde getir-
dı. Başbakanlıkça yayımlanan "ata-
ma ve işe alımlan yasaklayan** genel-
geye karşın mevcut hükümetin göre-
ve başladığı günden bu yana geçen kı-
sa sürede, geçici (mevsimlik) işçi
kadrosu adı altında MHP'ye yakın bi-
nı askın kişinın ışe alındığı ileri sürü-
lüyor MHP'li kadrolaşmanın yarattı-
ğı belirsizliğın başta yöneticiler ol-
mak üze're tüm personeli "tedirgin*'
ettiğı belirtiliyor.
tşe alımlarda ve tayinlerde etkili ol-
duklan belirtilen MHP'lı milletvekil-
leri ve il başkanlannın, istemedikleri
bürokratlann da görevden alınması
ıçin devreye girdikleri kaydediliyor.
Bu çerçevede kamu kurum ve kuru-
luşlannın en gizli belge ve bilgileri-
ne ulaşma olanağına sahip stratejik
birimler olarak kabul edilen teftiş ku-
rullannın bile kullanılmaya çahşıldı-
ğı ilen sürülüyor.
MHP'li yöneticilerin şikâyeti üze-
rine kendisine bağlı olarak çalışan
Teftiş Kurulu'na soruşturma açmata-
lımatı veren Genel Müdür'ün, söz ko-
nusu bürokratın görevden ahnmasını
sağlayacak gerekçeler içeren bir rapor
hazırlanması beklentısi içine girdiğı
belirtiliyor.
- Bahçeli, bakan ve milletvekillerinin Meclis'in itibanru
zedeleyecek davramşlardan uzak durmalannın zorunlu
olduğunu vurguladı.
milletvekillerinin Meclis'in itibannı ze-
delevecek davramşlardan uzak durma-
larının zorunlu olduğunu vurguladı.
MHP mensuplannın parti kimliğini ko-
ruyup geliştirmek gibi temel bir görev-
lerınin olduğunu belirten Bahçeli, *Bu
çerçevedezaafiçinde olanlana, partimi-
zin söylem ve politikalannı benimse-
mekte zortuk çekenlerin kendi konum-
laruu gözden geçirme sommluluğu da
vardır" dedi.
MHP'nin bu tip konulara "partiiçidi-
siptin gibi dar bir açıdan" yaklaşmadı -
ğını anlatan Bahçeü. "Bizler açısından
parti tutartıhğL sanıiıniyet ve karaıiılık
gibi kavram ve değerler çok önemlidir.
Her parti mcnsubu davranışlanru buna
göreayarlamak. ülkeveparti duyarhhk-
lannı kişiliğinin önünde götürmek zo-
rundadır. Hiç kimsenin partimizin gü-
venilirliğine ve inandıncılığına. ilkeli ve
tutartı çizgisine gölge düşürmeye hakkı
yoktur. Parti içi demokrasi parti anarşi-
si demek de değildir. Parti içi disiptin ile
parti içi demokrasi birbirinin anritezî
değildir** diye konuştu.
Bahçeli. olayın partinin yetkili organ-
lan tarafindan çok yönlü incelendığinı
bildirdi.
Sorulan yanıtlarken oldukça gergin
olduğu gözlenen Bahçeli, zaman zaman
gazetecılen */arladı
Somuncuoğlu'nun bakanlık unvanı-
nm da olduğunun anımsatılarak kabine-
de bir revizyonun olup olmadığının so-
rulması üzerine Bahçeli, "Soruşturma
başlanııştır. Her safhayı basın öğrene-
cektir, hiçbir endişeniz olmasın" dedi.
Parti sorumluluğunun parti ve hükü-
metten istifayı gerektirip gerektirmedi-
ğinin sorulması üzerine Bahçeli, "Orfa-
de açıktır, herkes anlayacağı kadar an-
lar" diye konuştu.
Bahçeli, MHP'nin Sezer'e kerhen
destek verdiği ve parti içinde Sezer'den
rahatsızlık duyulduğu yönündeki iddi-
alann anımsatılması üzerine, "Ben par-
tinin genel başkanı olarak böyle bir ka-
naate sahip değilim. sizler nasıl oluyor-
sunuz, onu merak ediyorum** dedi
Birgazetecinin, "Anayasayagörepar-
tOercumhurbaşkanhğı seçimi konusun-
da grup karan alamryor.
Neye dayanarak soruş-
turma başlattuuz" soru-
suna sirurlenen Bahçeli,
" Hiç alakası yok efendün.
Benim söylemek istedi-
ğim şeyi siyaset bilimi
içinde ele almak lazun.
Metni bir kez daha oku-
mannatavsiyeediyorum"
yanıtını verdi.
Olaylann genel mer-
kezden verilen talimat so-
nucunda çıktığı yönünde-
ki iddialann anımsatılma-
sı üzerine Bahçeli, "Sa-
hip oMuğunuz bir bilgi
varsa savcıhğa duyurun"
karşılığmı verdi. Bahçeli,
töre tartışmalanrun anım-
satılması üzerine, "Töre,
toplumsalahlaki davranıs
biçimi demektir. Sosyal
ahJaktır töre. Ama bu
kavramı birçokyere çeke-
rek MHP'yi mahkûm et-
meyekimseninhakkı yok-
tur" diye konuştu.
Yozgat Bayındırlık İl Müdürü'ne yapılan saldın tartışılıyor
MHP'li Ersoy: Mermeri attnadını
VOZGAT(AA)-MHP Yozgat Millet-
vekili Ahmet Erol Ersoj', Yozgat Bayın-
dırlık tl Müdürii Feva Aykaç'ın kafası-
na mermer isimlik attığı şeklmdeki id-
dialannı yalanladı ve "Oİay yok, abar-
tıldı. tddiasahipterini Vllah'a havale edi-
yorum** dedi.
Ahmet Erol Ersoy, MHP Yozgat tl
Teşkilaü'nda düzenlediği basın toplan-
tısında, kafasına mermer isimlik atıldı-
ğını öne süren Bayındırlık İl Müdürii
Fevzi Aykaç'ı. ıddialannı karutlamaya
çağırdı. Yozgat"a yenı atanan Bayındır-
lık 11 Müdürii Aykaç'a "hoşgeMuT de-
mek için randevulu olarak gittıklerini
anlatan Ersoy. "Müdûr, saygı sınuian-
nı aşıp, hakarete varan sözier etti. tki
gündür basında şahsımla ilgili çok çir-
kin kldialar ortaya atılnıaktadır. Ben de
söz hakkımı kullanmak için
buraya geldün" dedi Cuma
nâmazından sonra "boş gel-
dm" ziyaretine il başkanıyla
gittiklerini belirten Ersoy, şöy-
le konuştu:
"Konuşma sırasında. Kınk-
kale'den neden ta>in olduğunu
sordum. Kendisi de bize, Bcnı
siz mi getirdıniz? Benim size
verilecek bir hesabım yok' di-
yerek, çirkin laflar etti. tl baş-
karumız. Karşındaki bir mil-
letvekiti. dikkatli konu^' dîye
uyannca, Tuvalete giderken
demi sizden ızin alacağım' de-
dLCMavyok,abartıkklddiasa-
hiplerini Allah'a havale ediyo-
rum. Ortada vurma, kırma ve
enufak birotayyok. Amabuni-
ye sapünldu bunun aJtında yaran gerçek
neydi? Merakediyorum. Bunu anlamak-
ta güçiük çeldyorum.'*
Yozgat ta MHP döneminde ahnmış
bir bürokrat olmadığıru öne süren Ersoy,
"Eğer böyle bir bürokrat varsa, ben
bunlann hepsini kabul ediyorum. Bizim
sağ-sol diye bir meselemiz de yok. Ben
Allah'a havale ediyorum. Yanlışun var-
sa Allah bunun hesabım sorar. onlann
yanhşı varsa Vllah'ın onlardan da hesap
soracağına inanıyorum. Ama yargıdaki
bfitün olaylan takip edip, hukuk müca-
delemi sürdürecegim"* diye konuştu
Bu arada. Yozgat Müteahhıtler Der-
neği Başkanı ve eskı DSP Yozgat tl Baş-
kanı Kadim Doğan, "Bayindırük tl Mû-
dürü. eski il müdürii Ali Ekber lşık*ın
mark-dolar karsıhgı iş yapöğını. MHP
Ü Başkanı Ahmet Güner'le ortak çahş-
bğını iddia etmektedir. Bn açıklamayto
Yozgat'ta iş yapan müteahhitler zan al-
tında kalnuştır. Bunlann ispat edilmesi
gerekir*' dedi.
Yozgat'ta 28 Nisan günü meydana
gelen olayda, yeni atanan Bayındırlık
II Müdürü Fevzi Aykaç'ı ziyarete gi-
den Yozgat MHP Milletvekili Ahmet
Erol Ersoy'un. ortamın gerihnesi üze-
rine sinirlenerek masada bulunan mer-
mer ısimliği Aykaç'ın kafasına fırlat-
tığı ıddiaediliyor. Aykaç şikâyet dilek-
çesinde. Ersoy'un, Devlet Bakanı Şu-
ayip Üşenmez ve Bayındırlık Bakanı
Koray Aydın'a da küfrettiğini, ihalele-
rın MHP il başkanının isteği doğrultu-
sunda yapılmasını istediğini ileri sür-
müştü.
ÇYDD'den Türk'e açık mektup
Haber Merkezi - Çağdaş Yaşamı Des-
tekleme Derneği (ÇYDD), Adalet Baka-
nı Hikmet Sami Tûrke Medeni Yasa'nın
reform adı aitında kaldmlmasınm kabul
edilemeyeceğini bildirdi.
ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan
yaptığı yazıh açıklamada, Türkiye Cum-
huriyeti'nin radikal hukuk reformu ve bu
yolla laikleşmesinin, Medeni Yasa'nınka-
bulü ile gerçekleştiğinibelirtti. "Bu yasa-
da afle hukukunda. özellikle kadın-erkek
eşitiiğmi sağlayıcı yönde mleştirmeler ya-
pıiması, kuşkusuz gecikmiş deolsa 21. yüz-
yüda gerçekieştirUmesi gereken düzenle-
melerdir" denilen açıklamada, bu "dev"
yasanın ortadan kaldmlmasınm Medeni
Yasa'nın sistematiği ışığmda oluşan öğ-
retiyi ve yapılan eğitimi "sdtös*" edeceği
kaydedildi.
Yasaya yeniliklerin, maddelerin değiş-
tirilmeden eklenerek yapılmasmın doğru
olacağı ifade edilen açıklamada, "Buden-
li köklü veûç anayasa döneminde uygulan-
mış olan bir temel yasayı tümden kaldıra-
rak yeni numarahbiryasayapmak. ancak
üçüncü dünya ülkelerindeki gostermetik-
yapay hukuk reformlanm andırabilir.
Çünkü gelişmis hukuk düzenleri, mevcut
olanı bozmadan olgulaştırmay önündeev-
rimkprler*' denildi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Yılmaz Odabaşı şair, ya-
zar, gazeteci. Odabaşı şimdi
mahkûm, sık sık girip çıktığı
cezaevinde, son aldığı cezayı
tamamlamaya çalışıyor. Os-
manlı imparatorluğu döne-
minde şairlerin şiirleri yüzün-
den keltesini vururiardı. Cum-
huriyet sonrasında kelle vur-
ma brtti. Onun yerini hapis ce-
zalan aldı. Nâzım Hikmet şi-
irleri yüzünden dolaşmadık
hapishane bırakmadı, sonun-
da canını zor kurtardı. Ülkemi-
zin neredeyse bütün önemli
şairleri hapishanelerde ömür
tükettiter. Ahmed ArifMer, Arif
Damar'lar, Can Yücel'ler ve
daha niceleri, şiir yazmanın
bedelini fazlasıyla ödediter.
Nâzım Hikmet, Can Yücel,
Ahmed Arrf, Arif Damar bize
uzak bir tarih gibi geliyor. Ar-
tık böyle şeyler olmuyor sanı-
yoruz. Zaten, Yılmaz Odaba-
şı'nın hapse girmesi de basın
tarafindan önemsenmedi.
"Aykın biradam" diye düşü-
nüldü. Gereksiz şeyler söyle-
miştir diye düşünüldü. Geç-
mişte de böyle olmamış mıy-
Yılmaz Odabaşı Hapiste
dı? Üstelik Yılmaz Odabaşı,
'bölûcülûk suçu' diye anılan
Terörle Mücadele Yasası'nın
1. maddesinden mahkûm
edilenlerdendi.
Yılmaz Odabaşı, şiiıieri ne-
deniyle mahkûm edildi. "Düş
ve Yaşam" isimli kitabındaki
şiirlerinde bölücülük yaptığı-
na hükmetti devlet güvenlik
mahkemesi. Cezası bir yıldı,
ancak yayın yoluyla işlendiği
için ceza yan .yanya arttırıldı
ve 1.5 yıl hapis, 933 milyon
Türk Lirası oldu. Mart 1997 yı-
lında Odabaşı, Ankara Devlet
Güvenlik Mahkemesi'nin
mahkûmiyet karannın ardin-
dan tepkisini şu sözlerle dile
getirdi: "Sizinleaynı çağda ve
aynı ülkede yaşamaktan u-
tanç duyuyorum." Duruşma
bitmişti, yine de hakkında da-
va açıldı.
Yılmaz Odabaşı "terör su-
çundan" hüküm giydiği için
yani bir başka ifadeyle kanun
önünde terörlst sayıldtğı için
18 aylık cezanın yüzde 75'ini
yatmak üzere 12 Mart 1999
yılında hapse gtrdi ve cezası-
nı tamamlayarak çıktı. Henüz
yeni dışan çıkmıştı ki duruş-
manın sonunda söylediği bir
cümle nedeniyte bu kez başı
yeniden derde girdi. Kısa bir
aradan sonra 8 Mart 2000 yı-
lında yeniden cezaevinin yo-
lunu tuttu.
Yılmaz Odabaşı, şiir yazdı-
ğı için hapse giren, mahke-
meye hakaret ettiği için yeni-
den hapse giren dünyanın en-
der şairierinden. Yılmaz Oda-
başı hapiste gün dolduruyor.
Onu anmak. hatırlamak bile
istemiyoruz. Hasan Celal
Güzel de düşüncelerini dile
gettrdiğı için hapiste. Yalcın
Küçük, Eşber Yağmurdere-
li de hapiste. DEP milletvekıl-
leri Leyla Zana, Orhan Do-
ğan, Hatip Dicle, Selim Sa-
dak hâlâ hapisteler. Onlan da
anmak istemiyoruz Bu kez
dünyanın çeşitli yerlerinden
onlara sahip çıkmak isteyen
sesler işitince kızıyoruz. içiş-
lerimize kanşıldığını söyleye-
rek sözde "milli onurumuz"a
dokunulduğunu düşünerek
kendi kendimize efeleniyoruz.
• • •
Türkiye'yi düşünen insanla-
nn hapishanesi olmaktan bir
türlü kurtaramıyoruz. Bu leke,
aslında en çok okuyup yazan
insanları etkiliyor. Çünkü, bir
aydın için en zor yol, kurulu
düzene muhalefet etmek, ge-
nel geçer fıkirtere karşı aykın
şeyler söylemek.
Bu ülkede aykmlığa bir tür-
lü tahammül edilemiyor, fark-
lılığa bir türlü tahammül edi-
lemiyor. Öyle olduğu için ay-
dınlartn önemti bir ktsmı güce
boyun eğiyorlar, karstttğtnı da
alıyorlar. Onlara iyi paralar
ödeniyor, iyi işler veriliyor. Ay-
kın olan ise ya işinden oluyor
ya da hapishanenin yolunu
tutuyor. Bir kısım aykın aydın
ıse faili meçhullere, yargısız
infazlara kurban gidiyor.
Baskı ve şantaj aydını sus-
turunca, toplum tek taraflı
olarak yönlendiriliyor. Farklı-
lıklaryok edilip bir kenara ko-
yulunca, toplumda düşünce
zenginligi kalmıyor. Tek yön-
lü, şekilsiz, kuru ve içeriksiz
bir milliyetçilik, tek renk ola-
rak topluma damgasını vu-
ruyor. Aydınlar, kurusıkı içi
boş laflar etmekten öte gide-
miyorlar. Her şey sığlaşıyor.
Yılmaz Odabaşı'nın hapis-
te olması birçoğumuza çok
önemli gelmeyebilir. Sonuç-
ta, birkaç ay yattıktan sonra
dışarı çıkacak diye düşüne-
bilirsiniz. Unutmayalım ki bi-
rileri şiir yazdığı için hapis-
teyse; sizler, bizler de bir
şeyler yazarken elimiz tutu-
lur. Bir şair hapse girerse, iş-
siz, evsiz yurtsuz kalırsa, o
ülkenin diğer şairterinin yaz-
dıkları şiirlerin önüne ket vu-
rulur.
Yılmaz Odabaşı, şiirleri yü-
zünden Tekirdağ'ın Saray il-
çesinde hapis yatıyor.
Şiirtutuklu... Bikjiniz olsun.
GLOBALroırnKüLTüR
ERGtN Y1LDIZOĞLU ~
'Ben',KOPO' ve'Biiyük
Süpünün Babası'
Adam önemli değil. Ancak, 1980'lerden sonra,
özellikle 1990'larda sıkça karşılaştığımız bir tip. Bu
yüzden yakından bakmaya değer. Son dönemde
oldukça mutsuz, kafası karışık. Dönemin moda
düşüncelerine, "/ükselen değerierine" kapılmış,
kendini egemen simgesel/ideolojik evrene teslım
etmişti. Ancak. ö e
"' ki
>b u
"fed^kârlık" onun için
tatmin edici bir sonuç getirmemiş. Hâlâ ne sanat
alanında (şairdir) ne de düşün alanında, kendine
biçtiği kıymete uygun bir ilgıye kavuşamadı. Ne
kendi kuşağının aydınlan (ki bu, onun için, bir sü-
redir tutsak olduğu. efendi köle diyalektiği açısın-
dan çok önemliydi) ne de genç kuşaklar. gelenler
arasmda pek bir etkisi yok. Düşün alanındakı ça-
balan da sonuç vermedi ne yazık ki. Sonunda gıt-
ti, üstelik kendi kampında bile parlak bir yayın sa-
yılamayacak Islamcı bir gazeteye kapağı attı.
Ama hep içi içini yedi. "Neden benimle kimse
yeterince ilgilenmiyor" (Ah! Tam bu noktada, ak-
lınıza Gorki'nın Küçük Burjuva ideolojısının Eleş-
tirisi başlığıyla Türkçeye çevrilen yazıları gelmiyor
mu?) diyordu, kendi kendine? "Ne olacak benim
halim" diye düşünmeye başladı. Düş kınklığı pa-
niğe, panik hırçınlığa ve hırçınlık şuursuz tepkiye
dönüşmeye başladı. Artık köşesinde, kendisiyle il-
gilenmeyen insanlar üzerine, "ben bu insanlarla
neden artık ilgilenmiyorum" temalı, tarihsel ol-
gu maskesi takmış dedikodularla dolu bir dızi ya-
zıyordu. Birden ilgi çekti. Hemen bir "koro" (ken-
dini teslim ettiği simgesel/ideolojik evrenin, Baba-
sı'nın sesi) "bizim de, bizim de ilgimizi çekmi-
yoriar" diyerek ona katıldı. Şimdı mutlu muydu?
Ah bir de kafasının içinde vınlayıp duran şu iki
soru olmasaydı...
Birincisi: "Hiç ilgimi çekmediklerini anlatmak
için üzerierine dizi yazı yazdığım, bu benı hiç ilgi-
lendirmeyen insanlar kim?" Hani 1980'lerde ya-
şanan bir kültürel kayma vardı ya, işte bu insanlar
buna takılmayanların arasındaydılar. 1789, 1848,
1871, 1917 devrimlerini kaplayan, cumhuriyetçi,
halkçı, aydınlanmacı gelenek, 1980'lerde, ABD
hegemonyası uluslararası mali sermaye, yerli or-
taklan ve borozanları, buyük basın, büyük ünıver-
sitelerin küçük hocalarından oluşan bir koronun
propagandalanyla geriletilip de. yerine neo- libe-
ral kapitalist "ütopya", post modern-isiamct bir
garip kanşım konduğunda, bu insanlar bu kayma-
ya direnenlerie birlikte direnmeyi seçmişler, "ko-
ro"nun şamatasına aldırmamışlardı.
"Beni ilgilendirmediğı için üzerine diziyapıp ka-
ralamaya çalıştığım bu insanlar, hep yenı düşün-
celere karşı çıktılar, özelleştirmeye itiraz ettiler,
emekçilerden, zayıftanyana oldular; ulusalcı, Ke-
malist, laik solcu refleks gösterdiler. Çağın değiş-
tiğini, aydınlanma döneminin bittiğini, şimdi ay-
dınlanma öncesi görüştere, dini mistisizme ge-
ri dönmenin zamanı geldiğını göremediler. Halbu-
ki, sınrf savaşının, emperyalizmin yerini Samuel
Munöngton'un dediği gibi 'metJeniyeıUeYin çabş-
ması almamış mıydı?..'
Evet, bunlar hep değişmeden kaldılar. Neden-
se "koro" bunları etkileyemedi. Kapitalist emper-
yalist sistemin, tarihin gerçeğinın, egemen simge-
sel/ideolojik evrenin çatlaklanndan her sızışında bu
insanlar, keskinleşen semptomatik ağnlar gibiy-
diler. "Koro", bu çatlakları gizlemek, semptomun
ağnsını uyuşturmak, gerçeğin değişmeden kalan
"dayanılmaz çekirdegini" gizleyebilmek ıçin, her
şeyin hızla değıştiğinı, bu seni ilgilendirmeyen (ve
bu yüzden olacak üzerierine dizi yaptığın) insan-
lann değişmeden kaldığına ılişkin bir "dinozor-
lar" fantazisi üretti. Bu fantazı ışe de yaradı bir sü-
re. Ama yalnızca bir süre. Ve bir süredir, bu fanta-
zi de etkisini kaybediyor Sistemin çatlakları büyü-
yor, semptomlar artıyor, bir süredir görmediği kâ-
busu, anti-kapitalist hayaletleri geri geliyor...
Ikincisi: "Ben, beni hiç ilgilendirmeyen insan-
lar hakkında beni ilgilendirmediklerini diğer insan-
lara anlatmak için yazılaryazıyor ve o insanlann be-
ni ilgilendirmediklerini söylüyorum. Belli ki, ilgi de
çekiyorum. Dün, 'Yılmaz Güney lümpendir" şar-
kısını söyleyen 'koro' bugun de benı olumluyor. İyi
de, ben aslında ne söylüyorum? Bunlan kimin göz-
leri ve kulaklan için söylüyorum?" "Diğer bir de-
yişle bu insanlara saldınyorum. ama bu saldınyı
yaparken beni kimin görmesini istiyorum?"
Bu ikinci sorunun cevabı sanırım "bizi de ilgi-
lendirmiyor" diye seslenen "koro" da gizli! Kim-
lerden oluşuyor bu koro? Daha doğrusu bu "ko-
ro" kimin sesi? Bu koroyu oluşturanlann çeşitlili-
ği sizi ilk anda şaşırtabilir. Bir kısmının neo-liberal,
post modern, diğerinin islamcı olması sizi yanılt-
masın, dikkatle bakınca her ikisinin de arkastnda
aynı sesi, aynı şeyi (büyük sürünün babasının fal-
lusunu-iktidannı) görebilirsiniz: Bu ABD hegemon-
yası altında işleyen bir uluslararası mali-sermaye-
nin fallusudur. öiri kartel medyası, diğeri ABD ile
Moon tarikatıyla i|gjSj üzerinde söylentiler ayyuka
çıkmış dinci serrnayenin medyası. Ama her ikisi de
sermaye, her ikisi de uluslararası mali sermayey-
le banşık, her ikisi de neo-liberal, her ikisinin de kal-
bi, emekçiler, yoksullar. ezilenler karştsında so-
ğuk.
"Ben kendimi, bu fallusun altında şekillenmiş
bir simgesel/ideolojik evrene teslim ettim. 'Koro'
tarafindan onaylanmak, bu simgesel/ideolojik ev-
rende yerimden emin olmak, büyük sürünün ba-
basının gözünde organik aydın' olarak kabul
edilmek, fallustan ben de faydalanmak istiyorum.
Ama bu evrenin çatlaklanndan içeri giren gerçek-
liğin semptomlan beni bir türlü rahat bırakmıyor.
Kurduğum fant^zner de art,k jşe yaramıyor. Bak-
sanıza, ilgimi çekmiyoriar deyip sonra da üzerie-
rine d'ızileryapıpkomik duruma düşüyorum,.. Kor-
kanm giderek psikopatolojik bir durum oluşu-
yor.,. Aslında ben, bir an evvel kendime bir tera-
pist bulsam iyi olacak..."
Yaşam, kalhin iki vuruşu arasmdaki
zamandır.
Kalbiniû koruyun.
TCRKKALPVAKFI
••_ Tef: (0'ti2)212 07 07 (pbx) 10 Hal_
F*s: (0 212) 212 68 35
Bugiinler.k ö ç ö k
ödünlerle geldik...
ÇAĞD\ş EĞİTtM \AKFI
Tel: 0212-ri2
S 99 Faks: 9212-286 ii 54
hfbkEtıh « B«^} HaapSo: 20l2"i