Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
i*=*MAMS2002CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Aam,aaimsiy;
samtşûr!
Bektrontk posta: denasom@ciBnhuriyetcom,tr TeJ: 0.212,512 05 05 (Fste; 0.212.512 44 97
Kariyer
Kuzey Kıbns Türk
Cumhuriyeti'ndeki
Lefke Avrupa
Üniversitesi'nde Türk
Edebiyatı Bölüm
Başkanı Yrd. Doç. Dr.
Eftal Sevinçli,
Türkıye'den
çağırdığı
konuşmacılaıia
Türk dili üzerine "* '-
bir toplantı
düzenliyor...
Toplantının adı Dil
Buluşması... Sevinçli,
bir gazetede haftada
bir yazı yazan
konuşmacılardan
birinin özgeçmişini
okurken "şu tarihler
arasında da
cezaevinde yattı"
şeklinde bilgi veriyor...
Salondaki öğrenciler
ve öğretim üyeleri
cezaevinde yatmanın
kariyer sayılması
karşısında birbirlerinin
yüzüne bakıyor...
Öğretim üyelerinden
biri yanındakinin
kulağına fısıldıyor:
"Türkıye'den çağrılan
ve 'ağabey' denilen şu
profesöre baksana,
başkanı olduğu kamu
kuruluşunun parasını
dolandırmaktan
yargılanıyor... Cezaevi
deyip geçme;
Türkiye'de bundan
güzel kariyer olur mu!"
- AKP'li 35 şişe
şampanya açtırmış...
"Deâişim sarhoşu!"
umhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer,
RTÜK Yasası'nın iptali için Anayasa Mahke-
mesi'ne başvururken aynı zamanda yürür-
lüğünün durdurulmasını da ıstıyor. Bu de-
mektir ki Anayasa Mahkemesi'nin yasayı iptaJ etme-
si halinde gerekçeli karar yayımlanıncaya kadar iş iş-
ten geçmiş olabılir, işte bu bakımdan medyada te-
kelleşmenin önüne geçmek için yürürlüğün bir an
önce durdurulması gerekiyor.
Sezer'in başvuru dilekçesine baktığınızzaman te-
kelleşmenin altı özellikle çizıliyor. Sezer, yeni yasa
için "Tekelleşme ve kartelleşmeyi önlemek bir yana,
dolaylı olarak olanaklı kılacak niteliktedir" diyor ve
uyarıyor: "Tekelleşen ya da kartelleşen görsel ve işit-
sel medya, bıryandan ekonomikalandahaksızlıkya-
ratabilecek bir guce ulaşırken öte yandan da haber
alma özgürlüğünü kısıtlayabilecektir..."
lletişim teknolojisinin hızla geliştiği günümüzde hal-
kın haber alma özgürlüğü kısıtlanabilir mi? Sorunun
Saptırmaca
yanıtı çok basıt: Medya sektörünü eline geçiren ser-
maye grubu ya da grupları istedikleri haberi istedik-
leri gibi verirler ve kamuoyu gerçekleri öğrenme ola-
nağındanyoksunkalır...Gerçeklersaklanabilirmi? Bu
sorunun yanıtı da çok basit: Evet! Gerçekler saklan-
mak bir yana saptırılır da...
Kamuoyu dört bir yandan öyle bir yanlış bilgilen-
dirme bombardımanına tutulur ki gerçekleri yazan ya
da söyleyen bağımsız gruplara kuşkuyla bakılmaya
başlanır, "Bunlar da her şeye muhalefet edıyor kar-
deşim" ortamı yaratılır, "marjinal" damgası vurulur.
Bu konuda, bugün yaşananlar bileyarının haber-
cisi sayılabilir... Sezer'in RTÜK Yasası'nı Anayasa
Mahkemesi'ne göndermesi haberinın medyanın ge-
nelinde kamuoyuna nasıl duyurulduğuna bakalım:
"Sezer'den şeffaf TV'ye itiraz yok!"
Sezer, başvurusundatelevizyon ve radyo kanalla-
rı sahiplerinin nama yazılı hısselerle temsil edilmesi-
ne itiraz etmemiş... Bunu duyuruyorlar halka... Se-
zer'in başvuru dilekçesinde aynntılarıyla anlattığı te-
kelleşme tehlikesinden hiç ama hiç söz edilmiyor...
RTÜK Yasası ile medya gücü kullanılarak ihalelerde
haksız rekabet ortamı yaratılacağı, borsada çeşitli iş-
lem oyunları yapılabileceği, kamu çıkarını ön planda
tutması gereken medyanın bireysel çıkarlara hizmet
edebileceğine ilişkin öngörüler yok sayılıyor...
Sezer, tekelleşmenin bırakın halkın gerçekleri öğ-
renme hakkını ortadan kaldırmasını ulusal güvenliği
bile tehlikeye sokacağından söz ediyor ama bizim
"şeffaf patroncular" bu gerçeği görmezden geliyor ve
okurlarına, dinleyicilerine, seyircilerine göstermek is-
temiyor...
Yann, Cumhurbaşkanı aleyhine haberler ortalığa
dökülürse hiç şaşmayın...
SESSİZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku a yahoo.com
Artık sevınçten HORON yerine
HORMON teper olduk!
Afyon Caz Festivali ve Afyon ADD
Atatürkçü Düşünce Derneğı Afyon
Şubesı Başkanı emekli öğretmen
Hüseyin Kırkıl, 2. Afyonkarahisar
Caz Festivali aleyhine kampanya
başlatan yerel gazetecilerden Ahmet
Sariık'ı plaket vererek
ödüllendirmediklerini, tüm yerel
gazeteciler adına verdıklerı plaketi
Afyon Gazeteciler Cemiyetı Başkanı
olarak Sarlık'ın aldığını anlattı.
Plaket töreni 11 Mayıs'tayapılmış...
Caz müziğini haçlı seferlerine
benzeterek yerel medyada "din
elden gidiyor" yayınlannın yapıldığı
tarih, plaket töreninden bir hafta
öncesi... ADD Afyon Şube Başkanı
Kırkıl'a, tüm yerel gazeteciler adına
Sariık'a plaket verirken, caz müziği
gibi evrensel bir müziği karalayan ve
halkı kışkırtan yerel gazetecıleri
bu ödülün dışında tutup
tutmadıklannı sorduk...
Hayır...
Kırkıl, törende böyle bir konuşma
yapmamış...
Plaket töreninden önce ya da sonra
ADD Afyon Şubesi, Afyon Caz
Festivali aleyhine kampanya
başlatanlan kınayan bir bıldiri
yayımlamış mı?
Hayır...
Onu da yapmamışlar...
Peki, Kırkıl bir dönem şu meşhur
hocaefendinin Afyon'daki özel
okulunda öğretmenlik yapmış mı?
Evet yapmış; Atatürkçülüğü
anlatmak için...
Başarılar...
Lefke Edebiyat
Buluşması 2002
SEVGİ ÖZEL
16-17 Mayıs günleri arasın-
da Lefke Avrupa Ünıversitesi,
Fen Edebiyat Fakültesi Türk
Dili ve Edebiyatı Bölümü'nce
düzenlenen "Lefke Edebiyat
Buluşması"n\n üçüncüsünde
"Türkçede Yazım Sorunlan"
tartışıldı. Lefke Belediyesi'nin
de katkılanyla birçok dilcinin
yanı sıraTürkçenin sorunlany-
la dilci titizliğiyle ilgilenen kişi-
ler Lefke'de buluştu.
Lefke Avrupa Üniversite-
si'nin Rektörü Prof. Dr. Mesut
Ayan toplantıyı açarken yazım
sorunlarının, hem anayurtta,
hem de Kıbrıs'ta eğitimcıleri
sıkıntıya soktuğunu dile getir-
dı. Türk Dili ve Edebiyatı Bö-
lümü Başkanı Dr. Efdal Se-
vinçli de Atatürk'ün Türk Dil
Kurumu'nun kapatılmasından
sonra. gereksız tartışmalarla
çok zaman yıtirdığımizi belirt-
tı. Prof. Dr. Kâmile Imer, Prof.
Dr. Ahmet Kocaman, Prof.
Dr. Hamza Zülfikâr, Yusuf
Çotuksöken, Necmiye Al-
pay, Doç. Dr. Mustafa Öner,
Sevgi Özel, Prof. Dr. Günay
Karaağaç, Dr. Yusuf Azmun
'Türkçenin Yazım Sorunla-
r"n\ anlartılar. Ancak bir öğ-
rencınin bıldırisı. "büyükler"
i;in ciddi uyarılar taşıyordu.
Lefke Avrupa Üniversitesi,
"urk Dili ve Edebiyatı Bölümü
son sınıf öğrencısı M. Yeşim
Yazıcıoğlu, eski-yeni bütün
yazım kılavuzlarını inceleyerek
sorunların kaynağınt araştır-
mıştı, bizleri asıl sorunla yüz-
eştirdi. Sorunlar, özellikle
983'ten sonra büyümüştü,
Atatürk'ün kurduğu Türk Dil
<urumu kapatılmadan önce,
jlçünlü dilin yazımında bugün-
tü kargaşa yoktu; sorunlann
roğu yabancı öğelerden kay-
•aklanıyordu, örneğin düzelt-
ne (şapka) iminin kullanımı ya-
;ancı sözcükler nedeniyle so-
una dönüşüyordu. Türkçenin
jözcük yapma yollanndan bi-
ı olan bileştirme, 1985'ten
;onra resmi TDK'nin bilimle ve
nantıkla örtüşmeyen tutumu
/uzünden ıçinden çıkılamaz
Dİr duruma gelmişti.
Genç öğrenci Yeşim Yazıcı-
Tğlu içtenliklesoruyordu, "bü-
ükanne, büyükbaba" gibi
sözcüklerbıleaynlmıştı; niçin?
'azıcıoğlu, resmi TDK'nin
Birleşik kelimeler, yazılış ba-
<,ımından bitişik yazılanlar ve
ayrı yazılanlar olmak üzere iki-
ye ayrılır. Bitişik yazılan birle-
şik kelimelere bitişik kelime
adı verilir" tanımına da takıl-
mıştı. Bunu incelikle dile getir-
di, Türk dilini öğrenmeye çalı-
şan biri olarak bu tanımın bı-
limle ilişkisini merak etmiş ol-
malıydı.
Resmi TDK'de "Imla Kıla-
vuzu"r\un hazırlayıcılarından
olan Prof. Dr. Hamza Zülfikâr,
kendı bildırisini bir yana bıra-
kıp Yeşim'e yanıt vermeyi yeğ-
ledi. "Bitişikkelime"ile "birie-
ş/k"lerarasındaki aynmı anlat-
maya çalıştı: "Gazi Antep"\n
ayrı yazılması gerektiğini sa-
vundu. Doğrusu. bu savun-
maya bilimsel dayanak, man-
tıklı ölçü bulmak zordu. Res-
mi TDK'ce, "Aıane"ileyapılan
bileşıklere dokunulmamıştı, a-
ma Prof. Zülfikâr'ın önerisiyle,
"Osmanlı aydınlan gibi her
şeyi bileşik yazma eğilimi bı-
rakılmış, doğumevi, radyoevi
gibi bileşikler, bir devrim yapı-
larak ayrılmıştı."
Lefke Edebiyat Buluşma-
sı'ndan çıkan sonuç şu oldu:
"Sorun dilde değil, bizde"yd\.
Resmi TDK'nin "devrim" an-
layışıyla (ki, bu anlayış, resmi
TDK'nin sözlüğündekı devrim
tanımına bakılırsa daha iyi an-
laşılır), bilimci ve sanatçıların
çoğunun "devrim anlayışı"
örtüşmüyordu.
Lefke Edebiyat Buluşması,
anayurttaki üniversitelerin ço-
ğunda önemsenip tarrışılma-
yan sorunlan, hem de öğren-
cilerin katılımıylagözler önüne
sermesi açısından önemli bir
adım olmuştur. Bu açıdan
Rektör Mesut Ayan'ı, Türk Di-
li ve Edebiyatı Bölümü Başka-
nı Dr. Efdal Sevinçli'yi kutla-
mak yetmez, onların yüreklice
attıklan bu adımı tüm dilcilerin,
dahası eğitim siyasasını yön-
lendirenlerin de önemsemesi
gerekir. Çünkü 1980'lerde tır-
manan bilim ve hukuk tanı-
mazlığın bedelini hem ana-
yurttaki, hem de Kıbns'taki
gençlere ödetıyoruz. Prof. Kâ-
mile Imer'in de belırttiği gibi,
Atatürk'ün Türk Dil Kurumu,
51 yıl boyunca ölçünlü dilde
yazım birliğini kurmuştu. Kal-
dı ki, bu düşünceye Lefke
Edebiyat Buluşması'na katı-
lanların çoğu katıldı. Çünkü
aklın yolu bir; bu görkemli yol,
Lefke güneşiyle bir kez daha
aydınlandı.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(a turk.net
ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACl
TARİHTE BUGÜN ML MTAZ ARIKAK 24 Mayıs
CNACO SAVASt..
1SS4- 'rE SUGÜM, BOUlrtH KeSMÎ 8/K AÇIKLAMA
CHACO ÇŞAKO) &4I09Ş/ 'H/*f SOM GÜHLeGOE/Ct &ELİÇ-
MEİ-EKfNİAI /eSVOf S*ÇAGıU4ierMf GÖSTTEeç>ı6/AJİ
BİL£>l'XMrŞ7-/. ANCAK., GERÇ.EK P&C OE ÖYL£ OE-
Sl'UOİ- <SÜ/V£Y ı4MER.İ£A'MIH OGTnstA/o* 8ULUNAK]
VE Bot-iyyA fce M/&4GUAY '/A/ ÖTSOEAJ BEKI PMY-
AŞAMAO'Ğ/ BU BÖLJSE "G&tA/ CHACO" Jt&M 7X-
ŞIMAKTMYCH- SÖZ KOMUGU AKAZI', Ço/z -42 Aü4ff-
MUK y^LOISt İÇİN yA&f ÇÖL. l>4JIZuMUA/l>AYOt.
•1932 -133S A/Z^StND/l 3 r'L SÜKeN CHACO
, 8OL/Vy/4 O&OUSU DAHA İYf
İ V£ StO4H "tÇS-T/'A/MA/ AfO -
ÇOK. İYİ
8İLEN PA&4GU4Y £*l/S4Çf AZ4ZAfJACAAZ7-/..
İ : 2OQ SİAİ.'.
BAKIRKÖY 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
2001/540 Esas- 2002 228 Karar
Davacı Semra Sökmen tarafından davalı Metin Sökmen aleyhine açılan boşanma davasında:
Mahkememızm 22.4.2002 anh ve 2001 540 E. 2002 228 sayılı karanyla Gümüşhane ilı, Kelkıt ılçesi, Sökmen köyü, cilt 89, hane
No: ll'de nüfiısa kayıtlı bulunan taraflann boşanmalanna, müşterek çocuk Akdoğan Volkan Sökmerfin velayetinin davacı annesine
verilmesine, davalı babanın taraflar a>Tiı kentte oturur ıseler her ayın 1. ve 3. pazar günleri ile dinı bayramlann 2. günleri saat 10.00 ile
18.00 arasında yanına almak, eğer ayn avn kentlerde oturur iseler her yıl ağustos ayının 1. günü saat 10.00'da yanına ahp ayın 15. günü
saat 18.00'de iade etmek suretiyle müşterek çocukla kişisel ılişki kurmasına. istek gibi davacı lehine ve reşıt olduğu 14.4.2002 gününe
kadar müşterek çocuk lehine tedbir nafakalan takdırine yer olmadığına. istek gibi davacı yaranna yargılama gideri takdirine yer olma-
dığına, yaptıgı masrafin davacı üzennde bırakılmasına, peşin harç gözetilerek arta kalan 1.720.000 TL. karar harcınm davalıdan alınıp
Hazıne'ye gelır kaydına ilişkin Yargıtay yolu açık olmak üzere verilmiş bulunan karar adresi meçhul kalan davalı Metin Sökmen'e ila-
nen teblıg olunur. Basın: 30802
GAİPLİKİLANI
KARTAL ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ
2001/425 Esas
Davacı Akif Arda tarafından mahkememizden gaıplık karan ısten-
miş olmakla;
Bıngöl ılı. Kıgı ilçesı. Darköprü köyü - C: 012,'SN: 10'da nüfusa
kayıtlı Akıf ile Güllüzar'dan olma 1971 doğumlu Mehmet Arda'nın
10 yıldan beri kayıp olduğu ve kendisınden bir haber alınamadığı-
nın. arandığı fakat bulunamadıgmdan bahisle gaıplık karan talep
edılmış olmakla;
Yukanda adı ve hüviyetı yazılı Güllüzar'dan olma, Mehmet Arda
hakkında bılgı ve malumatı olanlann bu gazetenın yayın tarihınden
itibaren 1 yıl ıçınde gerekli bilgi ve malumatlann Kartal 3 Aslıye
Hukuk Mahkemesi'nin 2001 425 sayılı dosyasına bilgi vermeleri
hususu MK'nın 32 ve müteakıp maddeleri aereğınce ılan olunur.
10.05.2002. Basın: 30806
ANKARA 7. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ
2001/552 Esas
Davacı Engin Karaca vekili tarafindan davalı Selma Demir ve
Kâzım Yılmaz aleyhine açılan alacak davasının mahkememızde
yapılan yargılaması sırasuıda:
Demetevler 1. Cadde, No: 30/20 Ankara adresinde olduğu bil-
dirilen davalı Kâzım Yılmaz'a gönderilen tebligatm bila tebliğ
iade edildiği ve tüm aramalara rağmen adresinin temin edileme-
diği anlaşılmakla, adına ilanen tebligat yapılmasına karar veril-
miş olup, davalı Kâzım Yılmaz'ın duruşma günü olan
27.06.2002 günü saat 09.30"dakı duruşmaya gelmediğı veya
kendisini bir vekil ile temsil ettirmediği takdirde tahkikatın yok-
luğunda devam edeceği ilanen tebliğ olunur. 02.05.2002.
Basın: 30727
ZEYrtNBURNT SULH HUKUK
MAHKEMESt
Esas No: 2001/1069 Karar No: 200M258
Hâkim: Kemal Güzel 20998
Kâtip: Zarıf Nalbantoğlu
HÜKÜM ÖZETİ
Mahkememize ait 2001/1069 Esas, 2001/1258
karar sayılı 9.11.2001 tarihli ilam ile 1978 doğ-
mulu Abdul Turan Bakırtaş ve 1982 doğmulu
Tufan Bakırtaş vesayet altına alınarak ken-
dilerine babaları Hannan Bakırtaş vasi tayin
edilmiştir. 9.11.2001.
Basın: 30830
ANKARA...ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLÎT
0 Bir İnsan
Ankara Sanat Tiyatrosu'nda yeni bir oyun sah-
neleniyor. GalibaŞeyh Bedrettin Destanı. Perde
açıldığı akşam birden çok duygulandım. Iki sıra
önümde Nahit Hanım oturuyor, sevgili edebiyat
öğretmenim! Bir deniz feneri yaşamımda. Ara-
dan yıllar geçmiş, ama hiç değişmemiş. Perde
arasında gittim, sarıldım.
- Beni hatırladınız mı?
- Müşerref değil misin sen, Müşerref'i hatırla-
maz mıyım hiç.
Bu sözler güzel bir takı gibi parlar belleğımde.
• • •
Akçay'da Kazdağı'na tırmanan yolun kavşa-
ğında bir köy kahvesi anımsıyorum şimdi, adı
Çardak galiba. Dostların buluştuğu bir köşe.
Ruhi Su ile Sıdıka Ören'e taşınmamış henüz,
Akçay'da kalıyorlar. Nahit Hanım'la aynı evde.
Felsefe öğretmeni Iffet Hanım da aynı evde
kalıyor. Sözleştik, dağa tırmanan yolun kena-
rında buluşacağız bir akşam. Bahri Savcı, ll-
hami Soysal, Edip Çelik ve eşleri de var. Çok
keyifli bir akşam. Nahıt Hanım da hoşlandı. Ki-
mini ilk kez görüyor, ama herkesi tanıyor. Yazı-
lardan alıntılarla selamlıyor. Anılar, öykülerle
parlatıyor akşamı. Güzel saatler yaşıyoruz. Bu
güzelliği yakalamak, dostlarla yaşamak mutlu
bir olay gerçekten. Biz de mutluluğun resmini
çiziyoruz. Nahit Hanım çok güzel gülümsüyor,
pembe bir akşam yaşatıyor bize. llhami'ye ta-
kılıyor bir aralık, çok ince sözcüklerle şaşırtma-
cayı anlatıyor. Sert çizgilı, asık suratlı biryazar
tasarlarken sevecen, gülecen biriyle karşılaş-
manın şaşkınlığı bu. Yakından tanımayınca do-
ğal bir sonuç.
Masadaki dostlar dağıldı giderek. Kimi trafık
kazasında, kimi kalp çarpıntısıyla yitirdi yaşamı-
nı. Güzel anılar, olaylar da soyutlaştı giderek.
Hastalık, ölüm kol geziyor, gittikçe artıyoryalnız-
lığımız. Ama yaşam bu. Ölüm de doğal bir olay
aslında. Kimi zaman çok erken kimi zaman hay-
li geç geliyor, ama geliyor! Zamanlamayı biz yap-
mıyoruz! Kimi zaman soluğunu da hıssediyora-
ma korkuyu aşıyor insan. Soluğum daralıyor, an-
cak ufkumgenişliyor, yıldızlaruçuyorçevremde.
Elimi uzatsam yakalayabileceğim. Hangi şarkıy-
la?
Derken yıllar sonra gazetede bir haber. Nahit
Hanım aynlıyor dünyamızdan. Çevremde çok ki-
şi onu tanımıyor artık. Ama tanıyanlar sevgiyle
gülümsüyor, teşekkürle uğurluyor Nahit Hanım'ı.
Kimi kaybettiğini biliyor.
Son görüşümde yazma bir elbise giymiş, ba-
şına da bir yemeni bağlamış. Yine bir dünya gü-
zeli. Ankara Kız Lisesi'ne tırmanan yolda güzel
bir kadın görüyorum, yanında Orhan Veli, ince-
cik bir genç adam. Sevdiği kadınla şiirsel birlik-
teliği var. Daha yakın olmak için eğiliyor, güzel bir
resim çiziyor yollarda. Yaşamın gizemini açıklı-
yorlar. Nahit Hanım'ın gizemi de burada bence.
Sere serpe yaşıyor, doğasına ters düşmüyor hiç,
özgüveninden güç alıyor, özüne ters düşmeyen
bir portre çiziyor, saygınlığını yitirmiyor.
• • •
öğrencisi olmak başka bir mutluluk. Kitaplar
önümüzde, açıp bakabiliriz. Ancak soruların ya-
nıtlan kitaplarda değil, düşüncemizde.
Yıllar sonra da saygıyja, teşekkürle selamlı-
yorum Nahit Hanım'ı. Ölümü ayrılık değil bir
buluşma noktası. Son günlerde kaç sevgili yi-
tirdim ama aynlığı değil kavuşmayı yaşıyorum.
Nahit Hanım'ı da güzel duygularla selamlıyo-
rum, dünyamızda böyle insanlar da var diye
onurlanıyorum.
• • •
Çok düşündüm, Nahıt Hanım'ın gizemini bul-
dum sonunda, Orhan Veli'nin dizelerinde. O bir
insandı diyor ünlü ozanımız. İnsan sevgisini bil-
meyenlere güzel bir uyan. Yolunu yitirenlere, bir
deniz feneri olarak partayacak her zaman. Işığı-
nı alabilenlerin yolu açık olsun. Bir ozanın olgun
çağında bu gerçeğe varması gerçekten güzel, in-
sanı onurlandıran bir olay. Orhan Veli de bu ne-
denle aşıyor zamanı. İnsan sevgisini taşıyor şi-
irine. O bir insandı diyor.
Başka söz yok.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Anadolutia ..
yüzyıllardan
bu yana gö- 2
çerler arasın- 3
da dokunan
bir tür ensiz
dokuma. V
Karakter...
Çingene ço-
cuğu. 3/ Za-
manı kullan-
mada çok
dikkatli olan... Üs-
tün bir yetkinin gü-
cünü simgeleyen
değnek. 4/ Briçte,
atılan bir kâğıtla eşi-
ne oynamasını iste-
diği kâğıdı belirt-
me... Ağaç tekneler-
de borda kaplamala-
nnı yerleştirmek
8
için açılan yuva. 5/ 9
Hayvan pisliği... Rubidyum elementinin simge-
si. 6/ Avrupa Birliği'nin kısa yazıhşı... Uzaklık
işareti. II Çizgiyle mizah sanatı. 8/ Bir nota...
Önemli tarihsel olgu. 9/ tran mitolojisinde, otuz
kuş büyüklüğündeki efsanevi yaratık... "Yüksek
yüksek tepelere — kurmasınlar" (Türkü).
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Sabretmek. 2/ Halk arasmda negatif fotoğrafa
verilen ad... Ördek. 3/ Bir spor aracı... Şekerka-
mışından elde edilen sert bir içki. 4/Mesaj. 5/ "-
— deryasın boylayalım / Ummana dalmağa gel-
dim" (PirSultan Abdal)... Borulan döndürmeden
eklemeyi saglayan bağlantı parçası. 6/Japon lirik
dramı... "Kakun" da denilen kürk hayvanı... Su-
yosunu. 7/ Büyük kent serserisi... Yunan abece-
sinde bir harf. 8/ Atlas Okyanusu'nda Portekiz'e
ait takunada... Bir topluluğu oluşturan bireyler-
den her biri. 9/ Türk müziğinde bir makam.