23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2002 CUMA 14 JvUJ-i UJK. kultur@cumhuriyet.com.tr m j Tuğçe Ulugün Tuna, hareket ve mekân ilişkisini ele aldığı 'Vertigo'yla Proje4Dde /^arkhzeminlerde dansÖZLEMALTUNOK Genç dansçı ve koreograf lugçe liugün Tuna geçen yıl sunduğu 'Farkh Bedenlerk Dans' projesin- den sonra yeni projesi 'Vertigo'yla yıne farklı bir işe imza atıyor. Tuna, MaraJ Ceranoğlu, Duygu Güngör, Ash Öztürk, İlkem Ulugün ve Bahar Vldinlioğlu ndan oluşan grubuyla birlilrte hareket ve mekân ilişkisini ele aldığı 'Vertigo'da mekân olarak Istanbul Güncel Sanat Merkezi Pro je4L'yi seçiyor. 'Baş dönmesiııe ne- den olan şey' anlamına gelen 'Verti- go', müze mekânında, mekânın ta- Eidığı olanaklara göre hareketin fark- lı zeminlerdeki uyumunu/uyumsuz- luğunu ve değişimini yansıtmak üze- nne kunılu. Seyircinin beklentisini önceki ko- reografisi 'FarldıBedenlerleDans'ta, her bedenın kendi ritmini, dilinı yan- sıttığı bir konsept oluşturarak be- densel engelli dansçılarla birlikte sarsan Tuna, bu çalışmasında ise beklentiyi mekân üzerinden yıkıyor. "Insanlann Mfagnda,' Seyirci bir yere oturacak ve orası bir müze de olsa, dansçılar yine müzenin içinde kurdukJan bir sahnede dans edecek- ler' düşüncesi var. Işi, mekânın geti- rileriyle, nıeseia tümüyle buradaki re- simlerle bağbuın kurarak da çıkara- bilirdim, ama oluşturduğum kon- sept, hareket ve mekân üzerine ku- ruluydu" diyor Tuna. Tom Wüts ve RiyojiIkeda'nın mü- ziklerini kullandıklan çalışmada ekip. duvan tavan, tavanı duvara çe- virerek mekânı farklı algılamalara açarak hem kendilerini hem de iz- leyiciyi zoriuyor. Duvara monte edil- miş basit bir sistemle kurulan düze- nek, projenin çıkış noktasıru oluştur- muş Tuna için. Birbirini dengeleyen ikişerden dört kişi, aynı anda, iki farklı yüzeyde dans ederek mekânın boyutlannı farklı bir açılıma sunu- yor. " Projenin hayatkazanmasıiçin ta- vana, duvarlara miidahale etmemi- ze, mekânsal problenüere kimse ka- nşmadı. Mekânı 'klasık müze' tanı- mından çıkanp daha canh, projeye göre kendi içinde değişime olanak veren organik bir atmosfer oluşma- sım sağladı tüm bunlar. Burası ol- masaydı, bu iş bu şekikle ortaya çı- kamazdı" diyor Tuna. Dansçılar, izleyiciyi bulundukla- ertigo, müze mekânında, mekânın tanıdığı olanaklara göre hareketin farklı zeminlerdeki uyumunu/uyumsuzluğunu ve değişimini yansıtmak üzerine kurulu. Tom Waits ve Rioje Ikeda'nın müziklerinin kullanıldığı çalışmada ekip, duvan tavan, tavanı duvara çevirerek mekânı farklı algılamalara açarak hem kendilerini hem de izleyiciyi zoriuyor. Duvara monte edilmiş basit bir sistemle kurulan düzenek, projenin çıkış noktasını oluşfurmuş Tuna için. tkisinin yükü birbirine bağlı dört kişi, aynı anda, iki farklı yüzeyde dans ederek mekânın boyutlannı farklı bir açılıma sunuyor. n yere yabancılaştırmadan, yine de kendi mekânlannı kurarak izleyici- ye tüm mekânı hissettiriyorlar. Me- kânıngirişinde rehberler eşliğinde üst kata doğru çıkanlan seyirci, loş bir ışıkta, giriş katını geçerek yukanya almıyor. Tuna'nın yarattığı bu hare- ketliliğin çıkışı, bir müzede seyirci- nin konumunu 'resimlerdurur, insan- lar bakar'dan 'resimler sevircive ba- kryor, seyirci geçiyor'a dönüştürmek fiİainde yatıyor. Yanessa Bird'ün re- simlerinin bulunduğu bölümde sun- duğu soloda Tuna, introsunu yap- tıktan sonra bulunduklan mekânın müze olduğunu hatırlatarak Bird'ün resimleriyle ilişki kuruyor. Ilk bölüm sona erdikten sonra se- yirci arka taraftaki perdenin önün- de ışık-gölge kullanımıyla oluştu- rulan dörtlü bir dansı izliyor. Daha sonra müzenin üst kattaki ofisinde projeksiyon makinesiyle tüm duvar- lara ve tavana pembe-kırmızı kan- şımı bir renkle yansıtılan görüntü- de Tuna'nın bir havuzun içindeki dansı yer alıyor. Aynı anda ofisin içinde gölgesini gördüğümüz bir dansçı ise duvara yansıyan görüntü- ye eşlik ediyor. Seyirci, müzenin gi- riş katına yönlendirilerek girişte ta- vana monte edilmiş ipler ve emni- yet kemerleriyle duvara yerleşmiş dört dansçıyla karşılaşıyor. Beşinci dansçı ise gerilmiş bir ipte ayn bir dans sunuyor. Toplam 45-50 daki- kasürengösteriyle, dansçılar mekâ- nın ruhuna, kiniliğine ve kuruluşu- na uyum sağlayarak oluşturuyorlar kendi mekânlannı. Zeminin basıncmı değiştirmeye çalışmak, sert doku, çimento duva- nn getirdıği zorluklar ve kısıtlama- lar mekâna uyum sağlamanın zo- runluluğu ve gerekliliğinde kilitle- niyor. Hareket ve mekân ilişkisi, Tu- na 'nın "Önceden planladıgınuz şey- leri yaparak kendimizi yok etmek yerine. duvan dinleyerek burasuun bize ne vereceğini görmeye başladık. Gelen her etkiye göretepkiverdik" cümleleriyle somutlanıyor. (' Vertigo' bugün ve varın saat 19.30 da Proje4L'de. 0 212 281 51 50) Karikatüristlere davetimiz: Ölçüsüz yaratıcılığınızı ölçüm için kullanır mısınız? TÜBİTAK- Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) "Ölçüm ve Günlük Hayatımız" Karikatür Yarısması 2002 * Konu ve amaç: Ölçüm ve ölçümbilim (metroloji) konusunu günlük hayatımıza uzanan boyutuyla kamuoyuna tanıtabilmek amacıyla düzenlenen bir yarışmadır. "Ûlçjm hayatımızın ıçınden ve çok ûneTTlı bir konu Tıbbı cıhazlardan dopıng kontroiıme elektrık/su sayaçlanndan uçuş kontrol cıhazlarına taKsımetrelerden baz ıstasyonıarına rr,arket îeraz lerınaen telefon kctjrlerın i uzunluğura kolesterol ve şeker ölçumunden polıs radarına kadar çok genış yelpazede jrunu/hızmetı kapsıyor Butjn PL alanlarda olçûm yapan cıhazîann ve larjoratuarlann, 'ızlenebılırlık zıncın" ıçens-nde bir ust sevıyedekı laboratuarlar îarafından kalıbre ed Imelerı sonuçta en üst ve ulusal sevıyede yer alan îek bir labcatuara (UME) çıkıncaya kadar bu "kalıbrasyon" su'ecının devamı gerekıyor Kalıbrasyon, oır c çurı c hazının gostermes gereken aeğerıe gerçekle gosterdığı değer arasırdakı larkın öelırlen.p belgelenmesı anlaTina gelıyor Ulusal çapta en ust sevıye uzman kuruluş oian UME yıne aynı "ızlenebılırlık zıncın ıçerısınde Avrupa çapında (EUROMET) ve dunya çaoında (BIPM) metrolO]i merkezlerır.e bağlı Boylece orneğın Turkıye dekı 1 Kilog r am ıle dunyanın dığer uikelennoekı 1 kıtogramın bırbınne denk olması sağlanıyor BJ denklığın günlük hayatımızı ulusal ve uijslararası tıcaretı sanaytyı ılgılendıren butun a.anlarda sağlanması gerekıyor Karikatür yarışmasıyla amaç, konunun önemini kamuoyuyla paylaşmak. ölçum bılinci ve duyarlılığını yaymak, Türkiye'nin bu alandaki eksiklerine, bu eksiklerin vatandaşrn canını ve ceblni yakan boyutlarına dikkat çekmektir. Genel koşullar Yanşma TUBITAK-UME çalışanları jurı üye ! en ve pırncı aereceden yakınlan dışırda butun ka'ikaturıstlere çızerıere açıkîır Yanşmaya katılacak karıkatürier daha once hıçbır yerde yaynlanmamış oaul almamış kopya eöılmemış ve ozgjn olma'ıdır J~ Yanşmaya her aaay en fazla jç karıkaturle katılabılır Karıkatürlef maksımjm 35 x 5C boyutjnda »ağıaa kanşık teknıkle çızıleoılır Yanşrraya katılan tum eserlerın yayın-basım-çoğaltTia ve kullanma haklar TÜBITAK- JME'ye aıttır Teslim yeri ve tarihi: Yanşmaya *att!acak eserterın aşağıdak katıhrr formuyla birlikte. en geç 14 Haziran 2002 Cuma gunü rr.esaı saatı bıtımıre kadar "UME Karikatür Yarısması" ıbaresıy'e bırlıkts, 'Medya Evi Halkla llişkiler, Tevfik Erdönmez Sok., Diker Apartmanı, No: 26/9 Esentepe/İstanbul" acresıne e den ya da kargoyla teslırr edılnesı gerekmektedır Jüri üyeleri: Yanşmanır jun uyeterı, karikatür sanatçılan Latıf Demırcı Musa Kart, Pıyale Madra, Metın Ustundağ ve Varoı Yaşaroğ'u ış djnyasındai IbrahımBetıl ıleTLBİTAK-UME Mjdürû Doç Dr Huseyın Uğurdur Ödüller, ödül töreni ve sergi: Yanşma sonunda fınalıst 12 esere odul veilecefcır Ödul torenı 20 Haziran 2002 Perşembe günü Rahmi Koç Sanayi Mûzesi'nde gerçekleşecektr Öaüller bınncı seçılen eser çın 3 milyar TL, ıkıncı seç 'en eser ıçın 2 milyar TL, ^çuncu seçılen eser ıçm 1 milyar TL olarak beiırlenmıştır Dığer 9 ese'e ise mansiyon ödülü ver ecektır Yanşma sonunaa fınalıst 12 eserle birlikte uygun goruien eserıer 20 Hazıran Perşembe gununden tıbarer 1 hsfta sureyle sergılenecektır Eserler daha sonra basında ve çeşıtlı oasılı materyalleroe kullanılacakt r Yanşma Katllim FormUd adet fotoğrafla birlıkte) Adı Soyadı: Doğum yeri tarihi: Kısa özgeçmiş: Adres ve e-mail: Tel: Detaylı bilgi için: www ume tubıtaK gov tr ya da Medya Evı Halkla llişkiler (Tel 0212 274 56 68) GENÇLERİNE GELECEĞIEMANET EDEN KENT UME Türkiye'de ölçümün referansı Şenliğe katılan o> unlar arasuida yerii-yabancı ûnlii yazariann yapıtlan da vardı. Bunlardan biri de Jose Mauro de Vasconcelos'un yazdığu Tolga EvTen'in sahneye taşıdığı 'Şeker Portakah'vdL Van Şenliği can şenliği SE\GİSANXI Pirimiz. ustamız Muhsin Ertuğrul, u Her üyatro bir okuldur" derdi. Vanlılar "Her okul birtiyatrodur"kampanyasını başlattılar. "AkdamarÇocukveGençük Tiyatrolan ŞenBği'' daha büyük kentler- den gelenlerin unutmaya yüz tuttuğu bir umut. bir coşku, bir sevinçle yürütülüyor. Van, Van Gölü, çevresinin güzelliği, sıhirli sözcüklerdi benim için uzun zaman- dır. Burada çocuklara. gençlere yönelik. tiyatro ağırhİdı etkinlikleryapıldığını du- yup da durmak olur mu? Milli Eğitim Müdürlüğü, Halk Eğitimi Merkezi ıle Van Devlet Tiyatrosu güçlerini birleştir- mişler. Van Valiliği, Van%e Edremit Be- lediyesi, Ge\aş Kaymakamlığı ve 100. Yıl Üniversitesı hiçbir yardımı esirgememiş, Özel Çağdaş îlköğretim Okulu, Musta- fa Cengiz îlköğretim Okulu'nun atılan ti- yatro tohumlan yanında yeşil sevgısini de aşılamak için 2500 ağaç fıdanı armağan etmiş öğrenci-tiyatroculara, birçok alış- veriş merkezi, dershane, ticarethane ve ba- zı oteller maddi, manevi desteklerini sun- muş. Sanki bir Kuvayı Müliye ruhuyla ger- çekleştirilen bir seferberlik. Van Devlet Tiyatrosu'nun eylülde baş- lattığı "Tij^atro ve Yaraücı Drama" kur- suna katılan öğretmenlerin yönettiği oyun- lar 22 Nisan ile 23 Mayıs günlen arasın- da Devlet Tiyatrosu'nda ücretsız olarak sergilendı. Öyunlann bazılan, yerh-ya- bancı tanınmış oyun yazarlannın imza- larını taşıyor. Ama birçoğu, kursa katı- lan öğretmenlerin kaleminden çıkmış. Belkı bu yolla yeni yazarlar kazanacağız. Şenliğe katılan 26 okul ilköğretim okul- lanndan liselere ve bir üniversiteye ka- dar uzanan bir yelpaze. Şenliğin sonuna doğru gelebilen çağnlılardanım. E\-vel- ki gün 'Simitçi Mercanı'nı izledim. Ha- di Beslevici'nın yazdığı, BaharSunmak ın yönettiği, insan haklannı sa\ıınan bir ovoın, >oizü kara ama yüreği ak Mercan'ın bu yüıtk ve bu kafada ne cevherler giz- lediğini seriyordu gözler önüne. Dün 100. Yıl Ünh ersitesi'nde gerçek- ten umut verici bir "acapeüe" koro kon- seri izledim. Tiyatro bölümünün "müfet- tiş"ı gelecek yıl geldiğımde daha iyi bir gösteri, daha uygun bir rol dağılımı di- leğini uyandırdı bende. En uygun koşul- lan gerçekleştirebilecek durumda bu sev- gili gençler. Mehmet AkifErsoy Lisesi'nin 'SevgiKDoktor'unu kaçırdım ne yazık. Bu akşam Milli Piyango Lisesi'nin 'Sahte Cennet'ini, yann Van Devlet Tiyatro- su'nun gölge oyunu •Şahmeran'ı izleye- ceğim. Tiyatro etkinliklen yanında u Gölümü- zü tenıiz tutalınT sloganı ile çocuklar ve büyükler bir temizlik yanşına girdiler. Bir başka yanş Edremit ilçesındeki bisik- let şenliğınde yapıldı. Avnca renk renk uçurtmalann uçurulması şenh'ğe başka bir neşe kattı. Van'a geleli çok olmadı ama ülkesi için kendisinden beklenenin fazlasını inatla. ısrarla, aşkla yapan iki kişiyle ta- nıştım. Devlet Tiyatrosu Müdürü Ümit Ba- kış\e 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel.\şkın. Van Şenliği gelecek yıl ulu- sal düzeyde yapılacak, bir sonraki yıl uluslararası bir kimlik kazanacak. Sha- kespearegibi u Bütündün\^bir$ahnedir" diyeceğiz bu gidişle. YAZIODASI SELİM İLERİ Ziya Osman Saba'nın Öyküleri Bugün yine "sonsuz iyilik özlemi"yle Ziya Os- man Saba'ya dönuyorum. Şiırleri, öykü kitapla- n yanı başımda. Dergilerde kalmış güzel yazıla- rının bir gün bir kitapta derleneceğıni hâlâ um- mak istiyorum. O şiirin, Cahrt Sıtkı'yı anan şıirin son dörtlü- ğünü sabahtan beri yıneleyıp duajyorum: "Cahit bu, dayanamadı, boynuma atıldı. Gözyaşlannı duydum yüzümde bir ara. O, düşümde ağladı, Bense uyandıktan sonra." Bir unutabilsem bu dizeleri! Hemen öykülere sığınıyorum. Mesut Insanlar Fotoğrafhanesi, şairin yaşarken yayımladığı bir yapıtıydı. Değişen Istanbul. Saba'nın ölümün- den sonra, Yaşar Nabi'nin edebiyatseverlere eş- sız bir armağanı... Değişen Istanbul'un kendine özgü bir romana yol aldıgını yine Yaşar Nabi'den öğrenıyoruz. Şa- ir, çocukluğundan. ailesinden, çevresinden, ban- kada geçen günlerinden, belki kendi şiirinden de izduşümlerle, daha o zamanlar "değişen" Istan- bul'u yazmak istiyormuş. Bir dil ve anlatım şölenini duyumsatan kımi parçaları yazdıktan sonra, ne yazık ki genç yaş- ta aramızdan ayrılmış. Şiirlerindeki o kadar incelikli, dost yürekli, se- vecen atmosferı Ziya Osman Saba'nın öykülerin- de de buluruz. Şair, dünyayı, çocukluk ülkesini, aile büyüklerını, mısafirlikleri, yaz ve kış gezinti- lerını sıcacık bir söyleyişle kucaklar. Kederler bi- le bu söyleyişte gönül yormaz artık. Ziya Osman Saba'nın öyküleri bize çocukluk, yeniyetmelik çağlarımızın dokunulmamış, an, er- den duyuşlarını bir kez daha tattırır. Mesut Insan- lar Fotoğrafhanesi'ndeki anlatıcı, toplumsal ya- şamdaki pürüzleri herkesten çok alımladığı ıçin- dır ki bir türlü gülümseyemez. O, gülümsemeyi özvarlığı için utanç sayan kişidir. Oktay Akbal, şairin bu duygusunu, şairi anan bir yazısında olağanüstü bir duyarlıkla kaleme getırmiştır. Akbal, Saba'da "ermiş"lerın tutumu- nu yakalamaktadır... Yitirdiklerimize ağıt yakmaz Saba. Öykülerde yitik zaman iyice geri plandadır. Anıların soylenı- şi hep sonsuz iyilik içindir, iyilik aşılamak içindir. Güzel, ince anılarla birlikte şimdikı zaman da iyilikten nasibını alacak; güzellik ve incelık şim- diki zaman için de var olabilecektir. "Okumak" öyküsünü bir kez daha -Kim bilir ka- çıncı kez!...- okudum. Saba, çocukluğunda oku- duğu kitapları anlatır, Zavallı Necdet 'ten Kamel- yalı Kadın'a... Bu kitapları ben de okumuştum, ben de öylesıne coşkundum... Her kitapseverin her hatırlayışta apaçık mutlu- lukla donandığı kitaplardır onlar; ilk kitaplarımız, ilk göz ağrılarımız. "Okumak" gerçekten de yıl- dızı hep partayacak bir öykü. Gerçi hepsi öyle. Yeryüzünü iyilikle, şefkatle, inançla kucaklamak istemiş bir edebıyat adamı- nın yazdıkları, işte zamana meydan okuyor. Istanbul -ve Türkiye- değişiyor; sokakları, ev- leri, yaşayışı tanınmayacak halegeliyor. Ama kü- çük çocuklar hâlâ büyükanneleriyle yaz ve kış ge- zintilerine, misafiriiklere gidiyorlar. Rüzgârgülleri şurda burda hâlâ satılıyor ve babalar küçük ço- cuklarına rüzgârgüllerinden alıyor. Henüz büsbütün yitirilmemiş... Duyarlık henüz bizımle... "O sabahlar, o geceler", "Gelmez günler çocukluğum." Ziya Osman Saba'nın öykülerini okuyunca, bir- denbıre geliyor. Takvim 'de lz Bırakan: "O kırmızı ışık çizgisi binlerce rengi, ışığı yar- dı, deniziortadan biçti, gittiSüphandağı'nın kar- larına girdi, orada yitti." Yaşar Kemal, Karınca- nın Su Içtiği, Adam Yayınları, 2002. Perpa'da halk konseri • Kültür Servisi - Halk ozanı Mahmut Erdalın öncülüğünde yann saat 20.00'de Perpa'da birçok sanatçının katılımıyla bir halk konseri gerçekleştırilecek. Sebahat Akkiraz, Ali Ekber Eren, Gülsen Bütün, Beyhan Aksoy, Adem Aslandoğan, Şenay Özçelik, Aynur Güneş, Ozan Niyazi, Ebru Kayhankılıç'ın katılacağı konserde, Mahmut Erdal her sanatçının sahneye çıkışından önce saz eşliğınde şiir okuyacak. 1938 DhTİği doğumlu olan Erdal'ın 'Yine Dertli Dertli Iniliyorsun", 'Bilimle Gidikneyen Yolun Sonu Karanlık" ve 'Bir Ozanın Kaleminden' adlı kitaplan ile 'Tel tsyan Eder' adlı şiir kaseti bulunuyor. (0 212 621 22 94) K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K K  M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle