21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2002 PERŞEMBE DIZI Türkiye Cumhuriyeti tarihinde son idamlar 1984 yılında gerçekleştirildi. Turgut Özal Başbakan, Mesut Yılmaz Devlet Bakanı'ydı... idamlar ANAP dönemindeTürkiye Cumhunyeti 'nde son olarak 1 »84 yılında darağaçlan kunıldu. Üyas Has 7 Ekım 1984 tarihinde Buca Ka- pdı Cezaevi'nde, Hıdır Aslan da 25 Ehm 1984 tarihinde Burdur Kapalı Cezaevi'nde idam edıldi. Bu idamlar- lailgili tasanlar 3-4 Ekim 1984 tarihin- de TBMM Genel KuroJu'nda görüşül- dil 0 dönemin Başbakanı TurgutOzal Devlet Bakanı Mesut Vümaz'dı... TBMM'nin 3 Ekım 1984 tanhli tu- tanakiannı kanşnnyoruz. Adalet K o mısyonu, Mehmet Onnr Miman'la il- gılı ölüm cezasının ınfazıyla ilgılı rapo- nı bır kez daha görüşmek üzere geri çe- kiyor. Hemen arkastndan, Hıdır As- ları'laılgiliraporageçiliyor. Komısyon raporunda. u Hıdır Aslan hakkmdaki ötiirn cezasınınyerine getirilmemesinde kamu adına herhangi bir yarar görül- metngr sonucuna vanlrnış. Halkçı Par- tı mılletvekıllennden EdipOzgenç kür- süye çılayor: "Geri kalmış cemiyederde cismani cezalar, yani idam. el kesmek, dayak at- mak, taşa tutarak ökliLrmek gjbi ted- birier korkutucu oimak \asfim haizdir- ler, fakathiçbirzaman d a cürmün işlen- mesine mahsus meyil ve ihtirası kaldı- ramazlar. (...(tdanı o işlenen suçu ve ci- nayeti aritmetik olaraködeten başka bir cinayettir. Vıctor Hugo'nun ifade ettiği gibi, Genno kadar dohnuşda bir insan mı fazla gefiyor? Nedamet duyan bir suçhıyiL, o kadar ağır nudu* k i ccmi yet baADah'myarattığıgeınJden nrlatmak, uçurumun karanhğuıa atmak istemek- tedir. Suç, vkdan azabryia ödenir, yok- sa baha, gjyotin yahut yağh kement ile değiL Kan kanla temizlenmez. gözyaşı Ue temizlenir. Ölüm cezası, doğnıdan doğruya vatandaş akyhine ilan edflmiş bir harptir. Cezalann şiddeti hiçbir za- man suçlanönleyemeyeceğinden, ölüm cezaahemfaydahdeğâdirvehemdeka- naatimce meşru değfldirT Daha sonra kürsüye çıkan Hasan Al- tay da "Dosyada, idama mahkûm edi- len Idşinin hiçbir şekflde adam ökfürme- diği ve ökhırmeyle sonuçlanan bir ola- ya kanlmadığı göriilmektedir. Sadece örgütsel bir faatiyettir. Örgütsel faaü- yeder. ülkemizin 12 Eyiül'den önceki otoriteboşluğu nedeniyİe maalesefTürk nüHetinin asil eviauarinm şu veya bu şe- kflde sağda veya solda vanılülarak baa kişikrcekullanılnıasındaııdoğanbirta- knneyfernlerdir.Bu mahkûm şahıs doğ- rudankendisiolaya kaolmamışlır. adam öWürmenüştir" diyor. Bu arada, lsma- QSaruhan, "Melaikemi onlar" diye laf anyor. Bu atmosferde süren görüşme- ler sonunda "Kabul edenler, etmeyen- fcr" diye oylama yapılıyor ve bazı HP'li- ler dışmda tüm milletvekillerinın oyla- nyla ölüm cezasının infazı yolu acıh- yor. Oylama işari yapıldığı için kimın ne oy kullandığını tam olarak saptamak olanaklı değil. Ancak, tutanaklara ba- kıldığında bugün ölüm cezasının kaldı- nlması için mücadele eden dönemin Devlet Bakanı MesutYimazın da o gün genel kurulda olduğunu ve bir gündem dışı konuşmayı yanıtladığını göriiyo- ruz. Yılmaz'ın o gün "hayır" oyu kul- lanmadığı ortada. 4 Ekim 1984 tarihli Cumhunyet'te "Tasan ANAP, MDP ve bağımsız üyelerle HP'li iki üyenin oyla- nyla kabul edfldL Erol Agagil ve dişın- daki HP'liler ve MDP'K Ali Ayhan Çe- tin ret oyu kuDanduar" deniliyor. Bir gün sonra, 4 Ekim 1984 tarihin- de de Ilyas Has hakkındaki ölüm ceza- sıntn infazı yohmu açan tasan TBMM'ye geliyor. Adalet Komisyonu raporu okun- duktan sonra kimse söz almıyor. 5-10 dakika içerisinde infaz yolunu açan ta- san kabul edıliyor. Özgenç: Arkadaşları üzüntüyle Izledlm Edip Özgenç, bugün DSP Içel Mil- letvekılı olarak parlamentoda görev ya- pıyor. TBMM'de son ölüm cezalannın görüşüldüğü günlen şöyle anlatıyor: "Sağ görüştü olanlann dosyalannı geri çektiler. Beni en çok üzen konu. birtik- te seçüdiğimiz bazı arkadaşlann cesa- reae'hayır'o>vkulanamama9okhLCü- ney1 Canver, Sun Özbek gibi arkadaş- lanmız el kakürdk diğerieri ya sindi ya da ürkekşekflde idamıonayiadılar. Czün- rüy1eizledW Bütün ANAFlUaridamın infazı yönünde oy kullandı. Ben özgür irademk karşı çıktım. bazı arkadaşlar sonra tebrik ettL Ama tebrik eden ar- kadaşlann çoğu oyiamaya kaülmadı. Benim bu konuşmayıyapüğnngünün er- tea günü, Kenan Evren, 'Ne yani asma- yıp da besleyelım mi" diye açıklama yapo." Sökmenoglu: Hâkimler vicdan sahlbl değil mi? Bugün TBMM Başkanvetali olarak görev yapan MHP Hatay Mıllervekılı MuratSökmenoğlu da, son idam karar- lannın gündeme geldiği parlamentoda yer aJan mılletvekilleri arasında yer alı- yor. Sökmenoğlu, verilen oylardan da- ha sonra pışmanlık duyulmasını onay- lamıyor. "Pişman olan \apmaz. Türki- ye bazen bellekzafryetineduşfiyor. Tür- kiye bu kıar döngüden hiç kurtulamı- yor.Türldye'de 1980öncesindede halk- lar" drve ortaya düşmüşlerdi. sonra da terörlebunınburunagekiikten sonra ina- nılmaz sıkı tedbüierin içinde kendüeri- nin de imzalan var. llkenin böhınmez bütünhlğüile ilgili konularda herkes bi- zim kadar hassasohnah" dıyor. Sökme- noğlu. "Devietidaresindesadecevicdan- bharaketetmekmünıkündeğiL Hâkim- ler bu karan \erirken hepsinin vicdan sahibi olduğu malum, ama karşıdaki insanın vicdan sahibi olmadığını da dü- şünmeniz gerekiyor'' diye eldıyor. Sökmenoğlu. bugün "125. maddenin kapsamına giren suçlarda ölüm cezası verihnesinden yana" olduklannı anla- tırken "Türidje'nin coğrafi koşullan, bu konuda miDetin hassasiyetKie bir- leştiği zaman bizim düşüncemizin ge- çerlfligi ortayaçıkryor. Bu çağda insanın yaşanuyla ilgüi karan Mechs \eren»e/. diyeceksiniz. Ama, karan Mecüs \er- miyor, bağunsız>'argı veriyor. Mecüs sa- dece infaza karar veriyor" diyor. Sök- menoğlu, partihlerinin dile getirdiği "Apo'yu asahm, ondan sonra ölüm ce- zasmı kakhralım'" görüşüne de katılmı- yor: "Benim görüşüme göre, 125. madde kapsamına giren suçlarda idam kalma- b. Türkiye 15 sene iç savaş yaşamış. Her ne kadar siyasüer bunun bir gerilla sa- vaşı olduğunu uzun müddet kendi zihin- krindesakladdarsa da bunun adı bu Yıl- dırun Akbulut flk defa 'genlla savaşı' deyince kıyamet kopmuştu. Anıa doğ- ruyıısöyienıişti. Bu tehditortadan kalk- ınadan da bu konudaki fikrimiz devam edecektir. Af yetkisi olan MecGs'in. ka- rar yetkisi de olmahdır. Bir nevi temyiz ohıyBr. .\ma, Türkiye'de 1984'ten bu ya- na hiçbir infazu yapümadığı da göz önünde tufulmak Hiç kimse Cenab-ı .AJlah'ın yarattığı canın başka bir insan tarafindan annmasmı hoş karşüamaz. Ama hiç kimse de karşı tarafa aynı şe- küde insanın canını abna gibi bir inıkâ- nı da \enneA Beürti konular hariç. ida- mın caydıncı bir rolü olduğunu sanmı- yonım,agıriaşünlmış müebbet daha ge- çeröolur.'' Yarın: Ölümün tanıkları ne diyor? ANAPBderive Başbakan Yardıması Yıbnaz: 'Türk toplumu, idam konusunda 1980'lerdeki anlayışınçok ötesinde' zücü ve istisnai örneMerdl ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yü- maz, bugün gelinen noktada ölüm cezasının kaldı- nlması için mücadele eden ve özellıkle hükümet or- tağı MHP ile sık sık bu konuda karşı karşıya gelen bir politikacı. Yılmaz'a, partisinin 1984'ten bu ya- na ölüm cezası konusunda değişen yaklaşımını sorduk. Ydmaz, bu konudaki sorumuza şu yanıu ver- di: "Bir insanda herhangi bir anlayiş ve düşüncenin yeşermesi, getişmesi ve kökfeşmesi o insanın hayat- taki kişjsel serüveniyie iBsküidir. Kişisel serihenle- rin o Idşüerin yaşadıklan toplumdan, içinde bulun- duklan zaman diMminden ve insanhğın genel serü- veninden kopuk olması mümkün değfldir. Aym şe- kflde, Idşflerin iç dünyalarmdaki vezihjnlerindeki ge- üşmeler de, tophımdaki ve genel olarak insanhkta- ki zihniyet geoşiminin dışmda değfldir. hkeB ohnak, bütün bir hayat bovıınca herhangi bir konuda aynı aniayış ve duşünceyi devam ettirmekten öte, önce- lüdebütünbir tarih boyuncainsanhğın binbiraa pa- hasına öğrendiği şeylerden ve bütün bunlann neti- cesi olarak eide etöği sonuçlardan kopuk oimamak demektir. Tûrktopiumu bugün idam konusuveyaşam hak- kmnı kutsalhğı konusunda ve bütün bunlan kuşa- tan insan hak ve özgürlükleri konusunda 1980'ler- deki anlayışın çok ötesindedir. Aynı şekflde dönya- nnzdaki genel aniayış da bu konularda 1980'li >ılla- ra göre çok farkhiaşmışür. Dönüp bakınca görüyo- rum ki, gerçekten havaümın önceki dönemlerinde deyaşam hakkmı sona enüren idamın özd savumı- culugunu yapmanuşfln. Bugüngeknğim noktada,ki- şisel olarakidamın suçhüan>eniden topluma kazan- du-nıayı amaçlayan ceza hukukundaki yeni anlayv şa aykın olduğuna inanıyorum. Cezadan amaç as- la ve asla intikam oiamaz." Yılmaz, 1984 yılındaki son idamlarla ilgili ola- rak ise şu değerlendirmeyi yapıyor: "1984 yıhndaki idamlar. 12 Eyiül döneminde bas- layan sürecin, yeni siyasal yaşama sarkmış üzücü ve istisnaiörnekleridB:BuradaönemBobn, Tûrldye'de bir daha odönemkreveo dönemin ürünüotan idam infazlanna dönmemek konusunda güçlü bir irade- nin getişmis olmaadır. l nutulmamahdır Id. bugün Meclis'te bekleyen ölüm cezalannın uy gulanmama- sma iMşkinmoratoryıım.o dönemde, hemdeçok güç- hı bir şekflde tek başına iktidar olan AISAP'm ken- di iradesiyie hayata geçirdiğibir karardB*. 1984teidam cezasıyia ilgili moratorvıımu hayata geçiren AN.\P, diger baa partiJileriıniz gibi uzun zamandır bu ce- zayı tümüyie kakurmamn yoDannı aramaktadır. Ancak, terörün yol açüğı hassasiyetler sebebiyle, uzunydlarbu konuda somutadun anlabUmesi müm- kün olmamışür. Avrupa Biroği aday üyeiik sürecin- de üstiendiğimiz yükümhllükler, d^er birçok konu gibi,idam hususunda da hedeflediğimiz açılımı ger- çekleştirebibnemiziçin önümüzü açnuşnr. tnşaüah, bu konuda gerekfi mutabakat saglanacak ve Türki- ye ölüm cezası sorunundan şimdilik kısmen, umıryorum ki yakında tümüyie kurtulacakar." GÖRÜŞ Av. FİKRET İLKİZ Cumhupbaşkaıu Haklıdır Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 4756 sa- yılı "Radyo ve Televizyonlann Kuruluş ve Yayınlan Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Ka- nunu ile Kurumlar Vergısı Kanunu 'nda Değişiklik Ya- pılmasına DairKanun"ur\ kımı maddelerinin iptali ve yürüıiüğünün durdurulması istemiyleAnayasa Mah- kemesi'ne başvurdu. Sayın Sezer dün ne düşünü- yor ise bugün de aynı kanıda. Yasanın "yürürlüğü- nün durdurulmasını" da ıstıyor. Anayasa Mahkeme- si öncelikle bu konuda karar vermelidir. Yeni yasa ile ilgili birkaç ömek, TBMM'nin konu hakkındaki zihniyetinı kanıtlayacak nıtelikte... Sayın Sezer yeni düzenlemedeki"... korku salacakyayın yapılmaması", "yayınlann karamsarlık. umutsuzluk ... eğilımlerini körükleyicı ... nıtelikte olmaması" şeklinde duzenlenmış yayın ilkelerini ceza hukuku- nun temeli olan "kanunsuz suç ve ceza olamaya- cağı" ılkesıne aykın göruyor. Yasa ile getirilen "ya- yın yasaklarının" ıçeriklerı açık değil. Yayın ilkeleri içeriklerinin tartışmalı olmasını Sayın Sezer anaya- saya aykın sayıyor. Hükumet ortakları aksıni düşü- nüyor. En temel ilke: yasaların açık ve anlaşılır ol- masıdır. Radyo ve TV yayıncıları yayın ilkelerınin muğlak olduğundan şıkâyetçiydı. Bugün de yayın ilkeleri Cumhurbaşkanı ile Meclıs arasında tartışma- lı. Yayın ilkelerine aykırılık halinde verilecek para ce- zalannın yükseklıği de ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bulunuyor. Sayın Cumhurbaşkanı başından sonu- na kadar haklıdır. Sorun Anayasa Mahkemesı'nde çözulecek. Cumhurbaşkanı'na göre: duşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın ozgürluğünün sınıriannı anayasanın 26. ve 28. maddeleri gösteriyor. 26. maddenin degışık ikınci fıkrasına göre. duşünceyi açıklama ve yayma ozgürluğünün kullanılması, ulu- sal güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cum- huriyet'ın temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve ulu- suyla bölünmez bütünlüğunün korunması, suçlann önlenmesı, suçluların cezalandınlması, devlet sım olarak yöntemınce belırtilmış bılgılerin açıklanma- ması, başkalarının şöhret ve haklarının, özel ve aıle yaşamlarının ya da yasanın öngordüğü meslek sır- larının korunması ya da yargılama görevinin gere- ğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sı- nırlandırılabılir. Anayasanın 28. maddesinde ise ba- sın ozgürluğünün sınırlandırılmasında 26. madde kuralları uygulanacaktır Basın ve yayın kuruluşları- nın, sayılan sınırlamalar dışmda, halkın haber alma özgurlüğüne uygun çalışma koşullarında hizmet vermeleri gerekmektedir. Oysa yeni yasa ile hizmet koşullan kısıtlanmakta ve sınırlandınlmaktadır. Cumhurbaşkanı, ifade özgürlüğü konusundakı bu göruşlerını 1999 yılında Anayasa Mahkemesı Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmalarda datekrarla- mıştı. Bu temel ve haklı göruşe karşılık yasa değı- şikliğinde TBMM'nin ısrarlı olması nedeniyİe huku- ki düzenleme ifade özgürlüğü hakkıyla çelışmekte- dir. Çünkü açıklanan nitelıkteki muğlak yayın ilkele- ri uygulamada sorun yaratmıştır ve yaratmaya de- vam edecektir. Sayın Sezer'e göre: "...açık, belir- gin ve nesnel olmayan ılkelere uyulması zorunlulu- ğu, yayın kuruluşlannda tedırginlikyaratacağından, radyo ve televizyonlann doğru ve yansızyayın yap- malanna, yurt ve dünya gerçeklerinın halka duyu- rulmasına engel oluşturacaktır. Böylece, toplumun doğru ve yansız haber alma hakkı zedelenmiş ola- caktır." Işte bu nedenlerfe Cumhurbaşkanı yeni ya- sadakı yayın ilkeleri duzenlemelerini anayasanın 26. maddesindeki "haber alma" ve 28. maddesındeki "basın" özgürlüklerıne ılişkın kurallarla da bağdaş- tıramıyor. Örneğin yeni yasaya göre RTUK kuruluşunu da anayasaya aykın göruyor. Bağımsız ve yansız bir Rad- yo Televizyon Üst Kurulu oluşturulmak istense bile bu kurul "yürütme erki" içındedir. Ancak Cumhur- başkanı'nın yasayı iptal gerekçesinde de vurgula- dığı gibi TBMM ile RTUK arasında anayasal sistem- den kaynaklanan, doğal ve zorunlu bir ilışki bulun- mamaktadır. Bu durumda RTÜK üyelerinden beşi- nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Dıva- nı'nın oluşum formülüne göre belirlenecek konten- jan doğrultusunda siyasi partı gruplannca önerile- rek Meclis Genel Kurulu'nca seçilmesinı öngören ku- ralın anayasanın 87. maddesine aykırı olduğu gö- rüşündedir. Sadece açıklanan bu düzenlemelerden çıkan so- nuç bellidir. İfade özgürlüğü hakkına aykırı bir yasa üreterek TBMM'nin görev ve yetkisine gırmediği halde yasanın uygulamasını denetleyecek bır ust ku- rul seçımini Meclis'e bırakmak, hukuktan ve de- mokrasiden vazgeçmekle eş anlamlıdır. Cumhurbaş- kanı haklıdır ve sorun Anayasa Mahkemesi'nde hemen çözülmelidır. BÜLENT AKARCALI: PKK baskınından sonra önleyemedik Son infaz kararlannın çıküğı parlamentoda ANAP sıralannda oturan Bülent Akarcalı, o günleri iyi arumsadığını söylüyor: "tdamlann yapılmaması için dışandan ciddi basla vanb. Öbür taraflan 12 EyhıTün devamı olanlar da yapuması için basonyordu. Biz o sırada Avrupa Konseyi'ndeydik. Epey durdurduk ama PKK'nin bir baskmmdan sonra önleyemedik. O idamlann kabul edilmesinin arkasında PKK'nin yeniden ortaya çıiaşı yatar. Avrupa Konseyi'nde Türkrye üzerinde bir basla vanh, bu idamlann obnaması için bir kamparrya v'anfa. Bunu anlatmaya çahşmışak. Grupta falan konusma yapmıştık. Ama PKK'nin katiiamından sonra, Mecfiste snf ANAP oylan değil, diğer partilerin de oylanyia karar çıkn. Karşı oy kullandnn desem ucuz kahramanhk ohır. Ama lehte oy vermedim. Ya yıu-tdışmday dım ya da oyiamaya kaülmadım.'" Infazlann büyük bölümünün ara rejimlerde gerçekleştirildiğine dikkat çeken Akarcalı, "O zaman da idam dosyalannı Adalet Komisyomı'nda ele almamaya direnmiştik. Anıa PKK olayından sonra direnemedik. Bu, terörden bunahp kurtulmuş Türkrye'nin teröre karşı korku refleksidir. Ondan sonra da hiçbir dosy a inmedi'' diyor. Akarcalı, "normal koşullarda. Türk siyasetçisinin idam cezasının infazmdan yana ohnadığuu, konjonktörün birtakun zorlamalan olduğunu" vTirguluyor. Dosyalann TBMM'ye gehnesini de doğru buluyor. "Belki Medîs'e gehneseydi, Türkiye 15 günde bir insanlarm sallandınkhğı bir yer olacakb ABD'de olduğu gibi. Kongre'nin yetkisi olsa ABD'deki idamlar azahr" görüşünü dile getıriyor. Ceza dursun, ip çekilmesin O dönemde parlamentoda bulunanlardan Oltan Sungurlu, "İnfaz kararianna destek vermişimdir. Ben ölüm cezasının kaldınlmasuıdan yana değilim, infazmdan da yana değilim" diyor ve şunları ekliyor: "Bu mesele tabii siyaseten şu veya bu şekilde kullanılabilir. Ama ölüm cezası için sövienen sözlerin hiçbiri doğru değil, lehte de aleyhte de. Suçlann artbğı bir ülkede ölüm cezasuu kaldırmak doğru değil. Hele Türkiye gibi sık sık af çıkan bir ülkede korkutucu unsur olarak dursun diyorum. tnfaza gelince, kimse ipi çekmesin. Bunlar ya müebbete çevrflir, ya MecBs'te bekletilir veya infaz yetkisi cumhurbaşkanına verflir ama cezayı rünıden kaldırmak doğru değü." Sungurlu'ya partisinin ölüm cezasına yaklaşımuıı anımsattığımızda. "AB için ölüm cezasuun kaldınlması zarureti varsa kaldınlsın. Zaten tatbik edilmiyor. Öyle, AB'yi engelleyecek çapta önemli bir hadise değü" diyor. HIDIR ASLAN ÎLE tLGÎLÎ RAPOR: Asılmamasında kamu yararı yok... Adalet Komisyonu'nun Hıdır Aslan'la ilgili raporunda "silahh halk ayaklanması ile iktidann ele geçirilerek Marksist-Leninist bir devlet düzeni kurulmasını amaçlayan yasadışı Devrimci Yol örgüfünün bölge sorumlusu olarak çeşitJi eyiemleri gerçekleştirdiği, bu eylemlerin her birinin Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasıru tebdil, tağyir ve ilgaya yöneük olup TCK'nin 146/1. maddesinde öngörülen bu suçun cebri unsurlannı oluşturduğu" belirtilıyor. Raporun sonunda, "Hükümlü Hıdır Aslan hakkmdaki ölüm cezasının yerine getirilmemesinde kamu adma herhangi bir yarar görülmediğinden komisyonumuzca anay asamn 87. ve içtüzüğün 90. maddeleri gereğince Hıdır Aslan hakkmdaki ölüm cezasuun yerine getirilmesine dair ekii kanun tasansınuı genel kurula sunulmasına oyçokluğuyla karar verilmiştir"' deniliyor. Coşkun Bayram, Hasan Altay karara muhalefet şerhi koyarken Alpaslan PehhAanlı çekimser kalıyor. tlyas Has hakkındaki komisyon raporunda da "THKP-C Devrimci- Yol örgütüne mensup olan İh/as Has hakkındaki ölüm cezasının yerine getirilmemesinde kamu adma herhangi bir yarar görülmediğinden tasannın genel kurula sunulmasına oyçokluğuyla karar verümiştir" deniliyor. Bu karara Alpaslan Pehlivanlı çekimser kalırken Hasan Altay, tbrahim Taşdemir ve Salih Alcan muhalif kalıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle