27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MAYIS 2000 PAZAR 10 P A Z A R YAZLLARIdishabacumhuriyet.com.tr Yeni yatınmlan 'Islam kartı' STUTTCART AHMET ARPAD Sorun olmayan yerde sorun yaratmak Almanlara özgü bir davTanıştır. Katı prensip sahibidirler de. Tartışmalannızda size inanmakta, size hak vermekte çoğu kez zorluk çekerler. Kolay kolay inandıramazsınız. Hele konu "Islam", u Almanca din dersi", "Alman okullannda Tûrkçe dend", "Türkkrin uyumu", "Almanya'daki şeriatçı kuruluşlar", "Dinler araa dıyalog" gibı duyarh ise, tartıştığımz Alman karşıt görüşlerinizi kabullenmemekte direnir. Hele bu kişi politikacı, gazeteci, kilise adamı veya akademisyen ise hiç boşuna uğraşmayuı. Çünkü o bir "uzman n dır, bu gibi konulan sizden daha iyi biliyordur, çatlasanız size ınanmaz... Geçenlerde Hür Demokrat Parti'nin düzenlediği bir panele konuşmacı olarak katıldım. Konu mu? Temcit pilavı gibi ısıtıhp ısıtıhp önünüze sürülen "Müslüman çocuklara Almanca din dersi''... Yanımda oturan ağzı kalabalık konuşmacı tabii bir "uzman"dı. Ilginç bir kişiligi vardı. Hem kilise papazı, hem de FDP milletvekili idi. Müslüman ben, Islam din dersine karşı çıkarken, Protestan papaz ateşli ateşli onu savundu. Suudi Arabistan, Libya, Mısır bağlantılı, Nurcular, Nakşibendiler, Süleymancılar ağırlıklı Islam Konseyi ile Müslümanlar Merkez Konseyi'nin, Almanya'daki Türklerin yüzde 60'ını temsil ettiğine inatla inanıyordu. Bunlann ne yaptıklannı, neler söylediklerini, neyi amaçladıklannı belgelerle kanıtlıyorsunuz, "şeriat, potitika, tarikat,ticaret,talayye-." diyorsunuz. Önemsemiyor, başını sallayıp bildiğini okumaya devam ediyor. Baden-Württemberg Eyaleti Kültür Bakanı bayanın, din dersi vermek için yetki ısteyen köktendinci üç dernegin temsilcileri ile başlattığı diyalog sürüp duruyor. Toplantılar basından gizli yapılıyor. Yavaş da olsa birbirlerine yaklaşıyorlar. Protestan ve Katolik kilıselenn de tarikatçı kuruluşlarla "dinfcr arası diyalog'' adı altuıda son yıllardaki yakınlaşmalan doruğa çıkö. Nerede ise kucak kucağa, şeriatın sakallısı ile tsa'nın sakallısı. Onlara da karşı çıkamıyorsunuz. Hemen "damga" hazır: "Siz Müslûmanlaria Hıristiyanlann arasuu açmak istiyorsunuz." Milli Görüş ile ilişki içinde olduğu bilinen radikal dinci bir Pakistan örgütüne konferans düzenleyen, onlardan biri ile ortak liste yapıp kent belediyesi yabancılar meclisine giren, "Türldye'de Müslümanlar eziliyor, kaçanlan Abnanya mülteci olarak kabulknsin" dıyen eskı bir cami imamının yönettıği "Alman-Türk Uyum Araşbrnuüan Enstitüsü"ne para yagıyor. Bir Alman vakfi, 75 bin Mark ile ödüllendirirken, lçişleri Bakanı SchiDy de işini bilen imama 100 bin Mark destek vermeye hazırlanıyor... Maaşını Almanya Dışişleri Bakanlığı'ndan alan, doktorasuıı "Klasik Arap MasaHan" üzerine yapmış bin de Alman Şark Enstitüsü'nü yönetiyor. "Türk devleti ve Türk ulusn Atatûrk'ünyapay ürünüdür" diyenbu kişi Almanya'da "Isbun ve Türkiye uzmanT olarak kabul ediliyor. 5 yıl önce gizlice Suriye'ye gönderiliyor, Ocalan ile buluşuyor, pazarlık ediyor, ricada bulunuyor. Bunu fark eden Türkiye adamın ülkesine girmesini 2 yü sûreyle yasaklıyor. Kamuoyu olup bıtenden, terör başının lmralı'da yargıç karşısmdaki ıtiraflanndan haberdar oluyor. Aynı kişi şu sıralar kendini yine gündeme getiriyor. "Mifli Görüş artık radikal değüdir, değişim geçirmektedir" diye açıklamalarda bulunuyor. "Bizier de, Anayasayı Koruma Örgütü de bunu kabuDenmek zorundaya-." Bir zamanlar Türkiye'ye ve Türklere karşı "Kûrt- PKK 100-0*01 oynamış olan Almanlar şimdılerde dını kullanıyor. Olup bitenlere karşı çıkanlara, oynanan oyunlan belgeleyenlere de: "Dd toplıım arasmdaki diyaloğu bozanlar, radikal Kematistfer, Türkistihbaratmı sevindirenlerJ n deniyor. Sruttgart Yabancı Ilişkiler Enstitüsü'nün görevi, _ _ _ _ _ Almanya'yı kültür aracıhğı ile diğer ülkelere bağlamak. Bütçesınin tümünü Dışişleri Bakanlığı karşüıyor. Alman kültürünü yurtdışına taşırken, yabancı kültürlerin Almanya'da tanıtımına da destek ve aracı oluyor. Enstitü genel sekreteri şu sıralar dertli. Adamın eli-kolu bağlı. "Kûltüre para yok" diyor ve devam ediyor: "Abnanya ile Türkiye arasmdaki 'kültür köprüsü' yüak Türk kükürü ülkemizde muHaka tanıtümah. tnsanfar birbirierine ancak böyle yakuılaşabflir." Son yıllarda yapılan büyük iki araştırma da bu çok önemli gerçeği ortaya çıkardı. Ancak iyi niyetli girişimler, çabalar nedense pek destek görmüyor, birçok kültür projesi kâğıt üzerinde kalıyor. tki ülkenin, iki toplumun birbirine "kültör köprüsü" ile yakınlaşmasıiu isteyenler destek görmüyor. Çok kültürlü, değişik kimlikli bir toplumu bir türlü kabullenemeyen Almanya'nın işi zor. Saf kan Alman nüfusu hızla gerilerken, bugün 2.2 milyon olan Türklerin 30 yıl sonra 4 milyona ulaşması bekleniyor. Türkiye politikasında "Kürt karû" iflas eden Almanya, iç pohtıkada "tslam kartı r> na yapıyor yatınmlarını. Cebinde artık Alman pasaportu taşıyan köktendincilere verdiği açüc destek giderek arüyor. Acaba birileri: "Böfersem daha kolay kontrol ederim" diye rru düşünüyor dersiniz? Yeni sorunlann eli kulagında. Gidin ve bir daha da gelmeyin! Kopenhag... Danımarka'nın şirin başkenti. Kuralcı Avrupa'nın, 'kurallarauyan' insanlanmn yaşadığı, suç oranının, ulusal gelir ve yaşam standardı ile ters orantıh oldugu bir yerleşim merkezi... Işte Vikinglerin bu kenti, geçen hafla içinde bir büyük futbol organizasyonu, "UEFA Kupaa finalTne evsahipliği yaptı. Isterseniz biz 'Kopenhag' macerasında önce biraz geriye, bundan aylar öncesine; yani fınalin oynanacağı kentın belirlendiği toplantıya dönelim. O toplantıda UEFA Başkanı Lennarth Johansson, "Kopenhagen" dediğinde ne kadarda sevinmıştı Danimarkalılar. Hani haksız da değıllerdi. Başkentlerine bir anda 35-40 bin kişi gelecek. Müşteri uğramayan otellerde yer kalmayacak, taksiciler non-stop çahşacak, kafeler, barlar dolup taşacak, hatta eğlence sektörünün bir kolu olan hayat kadınlan bile, 3-5 ayda kazanacaklan parayı 2 gecede ceplerine indireceklerdi. Sözün kısası, Avrupa Kupası fınali kaçmaz bir fırsattı... öyle de oldu. 20 bini Türk, bir o kadar lngiliz geçen hafta başı Danimarka'ya aktı. Pazartesi ile çarşamba günleri arasında havaalanına inen uçak sayısı 100'ün üzerine çıkarken, kara ve denizyollan da turist otobüsleri ile doldu taştı. Sözün kısası, Kopenhag ve çevresindeki en kötü işletme bile 3-4 günü 'rekor' ciroyla kapadı. Taksiler bir dakika boş kalmadı ve söylendiğine göre masaj salonlan mesaiye sabah 09.00'da başlayıp, gece yansına kadar Türke, Ingilize hizmet verdi. Ve yine öğrendiğimize göre maçın mali tablosu 100 milyon dolann çok üzerindeydi... Bu madalyonun parlak yüzü. Bir de arkasını çevirelim isterseniz: Büyük fınalin adının konduğu 20 Nısan gecesı Kopenhag Belediyesi ile Danımarka Poüs Teşkilatı yetkilileri soğuk soğuk terlemeye başladılar. Bir yanda azgınlıklan ile ünlenen lngilizlerin takımı Arsenal, diğer yanda futbola bulaşan kan nedeniyle adı çıkan Türkiye'nin Avrupa'daki sesi Galatasaray. Bu buluşmarun kavgasız, dövüşsüz hatta kansız biteceğini düşünmek sanıyoruz Hans Cristien Andersen'e özgü bir yaklaşım olurdu. Ve ne yazık ki 2000'li yıllann Kopenhag'1, masallar kenti değil, gerçekler şehriydi. Kopenhaglı sıkıntılar dolu bir 4 gün yaşadı. Pazartesi Türk KOPENHAC ARİF KIZILYALIN ve lngiliz tur şirketlerine ait uçaklar indikçe kentteki devriye polis sayısı arttınldı. Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanı, "ABD Başkanı Clinton geköğinde akhğunız önlemin daha fazlasm ahyonız. Ama 0 zaman komyacak 1 kişi vardı. Şimdü ise 25 bin potansiyel suçlu ve 25 bin kurban sözkonusu" diyerek endişesını dile getirdı. tlk büyük buluşma salı akşamı bir lngiliz barının önüydü. Bira bardaklannda eriyen kurallar ve ortaya çıkan holiganizm duygulan Türklerle lngilizleri karşı karşıya getirmişti. Kimi bardâk, kimi şişe, kimi de 'Borsa işi' bıçak kullandı sokak kavgasmda. Sonuçta aralannda, kapışın da haber çıksın dediği öne sürülen kameramanlann da yer aldığı onlarca kişi yaralandı. BT gazetesi olaylan bırinci sayfadan vermış ve kan akü demışri. Çarşamba günü 7'den 70'e herkes teyakkuzdaydı. Türke göre lngiliz, tngiliz'e göre de Türk, 'gerçek düşman'dı. Her ne kadar öğle saatlennde bar ve kafelerin önünde kadehler tokuşup, iki takım taraftarlan birbirlerinden yazışmak için Internet adresi aldıysa da saat 16.00 buluşması kanh bitti. Belediye Meydanı, savaş alanına dönmüştü. Orta yerdeki Türklerle 4 koldan gelen îngilizler, "ADah auah" ve "Fuckkk" sesleri ile birbirlerine girdiler. Tezgahlar dağıldı, Kafelerin camlan kınldı, üzerinde San-Kırmızı ya da Kırmızı-Beyaz forma olanlar, 'rakip' tarafından tekmelendi. Sandalyeler, Danimarka'run sembolü bisikletler, bira şişeleri havada uçuştu. Yerde yatan ve tek suçu kırmızı gömlek giymek olan bir Türk gazeteci (Aykut Işıklar) ölesiye dövüldü. Bir tngiliz'in başmda şişe kınldı. Vahşet sahneleriydi yaşananlar. Polisin göz yaşartıcı bomba atması bile etküi olmadı. Ambulanslann biri gelip öteki gidiyordu stadm yanmdaki hastaneye doğru. 'Testi kmldıktan' sonra önlemleri arttıran Danimarka polisi, ath ve köpekli ekipleriyle ortalığı yatışörmaya çalıştı. Bılanço kanlıydı. Yüreği dayanmayan bir Danimarkah kalp krizınden ölmüş, 5'i ağır 36 ) kişi yaralanmıştı. Eli yüzü J düzgün bir Türk'ün, "Ağabey öfcn tngfliz mrymiş. Bhden \ ofanasm da" sözünü, : "Vahşetin miDeti ohnaz" • diyerek tersledik. .' , Bu kötü izlenimler ve 1 .-, , ardından büyük zafer. 1 Galatasaray'ın kaptanlan Bûlentve HakanUEFA Kupası'm omuzladığında unutuverdik her şeyi. Parken Stadı, Türk gecesine dönüşmüştü. Atladık taksilere ver elini havaalanı. Bızden mutlusu yoktu. Alana girdiğinüzde, "Yîne knyrak % --i bekfcyeceğiz'' diye düşündük. Ama hiçbir . * Danimarkah yüzümüze ', bakmıyordu. Elektronik aramadan geçip, pasaport kontrol noktasını aradık. Çıkış damgasını vurduracaknk. Görevli, "on^ way" diyerek stantlar arasmdaki yolu gösterdi. Bu kez uçağa binmek için gereklı boardingkart peşine düştük. Kontuar görevlisi, "Gerek yok. Hemen geçin gkfin" dedi. tstanbul'a şehir hatlan vapuruna binerken bile bu kadar rahat değılız diye düşünürken, bir başka görevlinin sözü ağınmıza gitti: "Ülkenize döoOn ve bir daha da gdmeyin—" Madrid'de Santana fırtınası . Ünlü müzisyen^Carte Santana, 18 MayısW İspanya'nın başkenti Madrid'deki stadyumda verdiği kooserk binlerce tspanyola coşkulu bir gece yaşattL Geçen şubataymda, Supernatural albûmüyie 9 ayn dalda Grammy Ödülü kazanan yıDann sanatçısL, Avrupa turnesine çıkb. (Fotoğraf: REUTERS) Eski ve yeni zamanın buluştuğu kent GreenwichIşte mayıs ayı, her şeyi yücelten meltem, genç kızlar yepyeni, en açık ve en asi giysilerini giymişler, çıplak kollannı açmışlar dünyaya, her şeye gülerler, yayarlar dört bir yana çıçek açmış sevınçlerinı. Ben ve arkadaşlanm ıslık çala çala keyifle çıkıyoruz sokağa mayısın bu güzel gününde. Gezeceğiz ezici adımlarla Londra denilen bu şehri. Her 24 saatte bir suyu yaklaşık 2 metre kabaran ve yine her 24 saatte bir suyu yaklaşık 2 metreçekilen bir nehri gönnek için güneşli bir ilkbahar gününü yakalamak epeyce zor. Yağmurlu İngiltere'de yaşadıysanız bunu olağan sayarsınız, ama bir Akdenizliyseniz, dışan çdap doğayla buluşma hedefinizi gerçekleştirmek için günler ve belki de haftalarca beklersiniz. Aylanngülü olan mayısı 2 günlüğüne Londra'ya uğramışken değerlendirmek istedik. tlk durak, adınaThames nehrindenilen 0 büyük kanalın üzerindeki tarihi Tovver Bridge oldu. Hani, Thames'in üzerindeki o tarihi gerdanhk var ya, gece 12'den sonra karanlıklan yırtan gemilere kucak açan Tovver köprüsü, Londra'yı anlatan her kartpostala konuk olan ve Japon turistlerin boy boy aile fotoğraflan çektikleri o köprü. Köprüye bakan eski limanı görmemek olur mu? Thames'in üzerindeki eski Londra limanını,yenı binalardan görmek neredeyse ımkânsız. Liman, yüzlerce yatın uzun süreli bekleme bahçesine dönüşmüş. Oysa Charies Dickens her gün abonesı olduğu lımandakı handa, dünyanın her yerinden konuklarla buluşurdu. Nice yazılar yazmışu, nıce kitabına son noktayı koymuştu hanın bahçesinde. Eski mimansı korunan han şimdi pub ve restoran. Üç katlı hanın ismini ise Dickens hın koymakla, Charies Dickens'ı yeni kuşaklara tanıbyorlar. Liman, Thames nehrini, ülkenin kuzeyinden gelen ve 17. yüzyılda yapılan sanayi devriminde kullanılan kanalla birleştirmiş. Yüzyülar önce Manş Denizi'nden alınarak Londra'nın ortasına götürülen deniz suyu bugün batıdakı Tvvickenham'da noktalanmış büyük bir kanalın ismidir. Thames River. îngiltere tarihini neredeyse tek elde toplamış bir nehir artüc Kıyısına demirlemiş ve 2. Dünya Savaşı'nda Hhkr"e ilk kurşunu sıkmış, savaş yülannın izlerini taşıyan Belfast gemisi, bugün müze. Yolumuz Eastender üzerinden Greenwich'e uzanıyor. Eastender, doğu Londra'nın sonu, her sabah uyandığında karşısında Greenwich'i görüyor. Şimdi ise Millennium Dome'a komşu olmuş. Eastender'i Greenwich'e bağlayan ve Thames nehrinin altında yayalar için yapılmış tüp geçitten geçmek insana başka bir LONDRA KADtM LAÇtN duygu yüklüyor. Suyun altında amatör sanatçılardan müzik dinlemenin ayncalığını yaşıyorsunuz. El ele tutuşan, belli ki yeni aşklara başlamış gençlerin sualtı coşkulan... Enküçük fısıltılar bile yankı yaparak gürleşiyor kulaklarda. Ekvatoru dik olarak kesen, kuzey ve güney kutup noktalanndan geçerek dünyamızı çevreleyen dairenin ortası sayılan meridyenin sıfir kesişme noktasındayız.. Greenwich. Eski ile yeninin bir arada yaşatüdığı ve dünyadakı zaman ayannın yapıldığı nokta Greenwich. 1884'te Washington'daki Uluslararası Meridyen Konferansrnda meridyen noktası seçilen Greenwich'in Thames'e bakan tepesinde kundmuş büyük saat, zaman biriminin ana merkezi olmuş ve her gün yüzlerce ziyaretçiye o bilinen tik-tak'ı tekrarlıyor. Greenwich'in merkezinde Thames'e 50 metre uzaklıkta ömür boyu hapse mahkûm edilen HMS Hermes gemisi 17. yüzyılı günümüze taşıyan en canh tanık. Müzeye dönüştürülen geminin içindeki bar ve restoran, ziyaretçileri ağıriıyor. Restorasyon için kurulan, 4500 üyelı HMS Hermes'in Dosüan kulübü, 650 bin sterhn bagış toplayarak Hermes'i yenilemiş. Kral2. Chaıies'ın 1675'te kurdugu Greenwich Rasathanesı, 1676 doğumlu Flamsteed House, 1850 yapunı 7 astronomi binası ve 8 tiyatro binası, Greenwich'i tarih ve kültür beldesine dönüştürmüş. Denizciük müzesi, kraliyet ailesinin tarihi sarayına komşu. Greenwich'in tarihini 21. yüzyılla buluşturmak için yapılan Millennium Dome (Binyılın Kubbesi) ise Greenwich'in eteğindekı yanmadaya kuruhnuş. Dome, dünyanın en büyük ışıklı çadın şeklinde, Eastender, Thames ve Greenvvich'i selamlıyor. Birazdan, eski binyıldan yeni bınyüa adnn atacağız. Millennium Dome, yeni binyıh anlatmaya çalışıyor...tlk karşımıza çıkan McDonald's, cafeler ve barlar olunca içimiz burkuluyor. Çadınn her gün 15 bin ziyaretçisi var, son 5 ayda 6 milyon ziyaretçiyi konuk etmiş. Oyun alanlan, sirkler derken yolumuz teknoloji fuanna çıkıyor. Bugün kullanılan ve gelecekte kullanılacak teknolojınin ürünleri sergüeniyor. Dome'dan dışanya Jubile Line isünh metroyla Çikıyorsunuz. Jubile Line'ı özel şirkete yapnran hükümet 2.5 milyar sterlin harcayıp 1 yü gecikmeli teslim aldığında Avam Kamarası'ndafirtınakopmuştu. Metrodan yeryüzüne adim attığımızda yağmur çiselemeye başlamış ve Thames nehrinin kabaran dalgalan gel-gıt olayının müziğini çalıyordu. Thames'in Londra'ya girişıne ilk izni veren Greenwich'in meridyeni, Thames sevdasına şimdi Millennium Dome'da eklenmiş parklan, tüp geçitleri, gemileri, üniversiteleriyle, krahyet sarayıyla, müze ve kütüphaneleri, Blackwell tüneli ve Jubile Line metrosuyla tablo tamamlanmış. Kasaba şimdi mutlu! Rıhtımında ele ele tutuşan gençlerin sevda Şarkılan, bezden kubbenin rengârenk ışıklanyla gecenin karanlıklannı yırtıyor! ACI KAYBIMIZ Merhum Içel Mıllervekılı Hafız Emın tnankur ile merhume Seyıde lnankur'un kızlan, merhum Ziya - lnankuı, ıııeılıuıııe Sûheyta Ceşmebaşı, merhum Ihsan Inankur, Zahlde Gökberk ve Semiye tnankur'un ablalan, merhum Dr Ertugrul Saltuk, Nezahat Saltuk. Kerem Saltuk ile merhum Anf Saltuk, Jale Saltuk, Ismaıl Saltuk'un yengelen. Türkan tnankur. Yüksel tnankur'un görûmcesı. Zeynep lnankur'un halası, Nılüfer Tapan, Olker Gökberk, Banu Brand, Emuı Çeşmeba$rmn teyzelen, merhum Mactt Gökberk, merhum Mehroet Çeşmebaşfnın baldızı, Sedal Kılıççı ve Ceylan Saltuk'un kayınvalıdesı, Cem Kılıççı'nın anneannesı, Emır ve Ozan Saltuk'un babaannesı. Seyhun Saltuk ve Selen Kılıççf nın annesı, merhum Orhan Saltuk'un eşi Ankara Kız Lisesi Emekli Tarih öğretmenlerinden vefat etmışiır. L'enazesı 11 Mayıs IVUO Pazar günü Ankara Kocatepe Camü'nde kılınacak öğle namazmdan sonra Cebecı Asn Mezariıgı'nda topraga venlecektır. AİLE! Arzu edenlerin T.EV.'na bağışta bulunmalan rica ohjnur. Htop kulûMil IMZA GUNU ADANA SERGİ SALONU'NDA 23 Mayıs Saiı NEVZAT ÇELİK JHtfc Aoıes.Çmarli Mah. 5. Sok Cınariı Ishanı No.2 Kat: (Sabancı İs Merkezi Arkası) Adana Tel: 363 12 11 Romaniannaveansddopedilerinzyernzdenalınır T«fc5640S04 Nâztm Hikmet Kültür ve Sanat Vakft NÂZIM HlKMET'i 3 Haziran 2000 (Cumartesi) günü Moskova'da mezan başında, _ 4 Haziran 2000 (Pazar) akşamı Moskova Konser Salonu'nda MÜŞFİK KENTER ve İ_zffîEMLİN ODA ORKESTRASL- _ - eşfiğinde ZÜLFÜLtVANEÜilebirlikte Moskova ve Moskova S t Petersburg (Leningrad) gezisine ilişkjn bitgı ve rezervasyon: Tur Bemo): (216)4740315/115 -119 ^«zım Hıkmd Vakfc (212) 252 6314 -15 • Satış ve pazarlama konularında bilglli • En az 2 yıl deneyimli j^ı^derecede Fransızca ve İngilizce bllen • MS Office programlarını kullanabilen • Endüstri veya Makina Mühendisi Mühendisi aranmaktadır y 5n. HilaJ ÜLJCER' denteteft»4a randevu alafak tojjraflı özgeçmişleri ile başvumMüan gerekmektedtf. Mcrkez :Bağletrbaşı Kısıklı Cad. Oymaa Sk. 8t 190 Altunizade / İSTANBUL Fax 702*6^2122*= : 0216 492 12 23 TekersanJant Sanayi A.Ş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle