19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NİSAN 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] enter .netMEHMET SUCU AltaVista Türkiye'de yuperonline, dünyanın en büyûk arama mo- toru sitelerinden Alta Vista ile yaptığı işbir- liği sonucu hazırladığı "tamme- tin" arama motorunu 27 Mart 2000 Pazartesi günü hizmete sun- du. Artık Ingilizce bilmeyenlerbi- le Türkçe kelimeleri kullanarak bu arama motoru sayesinde Al- ta Vista'nın 250 milyon sayfa- dan oluşan indeksi ile Internet'te aradıklan herşeyi bulabilecekler. Superonline, Alta Vista'nın ba- şansı kanıtlanmış arama motoru- nu kullanarak global indekslen- meyi gerçekleştirmenin yanı sı- ra dünya üzerindeki tüm Türkçe siteleri de indeksliyor. Superonline Genel Müdürü Sa- vaş Unsal, konuyla ilgili açıkla- masında, "Uzun zamanlar Alta Vista ile bu büyiik çalışmanın ha- arlığı içindeydik. Ancak bu yeni hizmeti online etmeden açıkla- mak istemedik. Superonline, şu an ülkemizde kuilanıJan kategorik dizinlerin İnternet kullanıcüan- nın ihtiyaçlannı karşılamakta ye- tersiz olduğuna inanarak sektö- rün Kder fîrması olarak Türk kul- lanıcılara bu hizmeti sunmak için Alta Vista'} la bu dev işbiriiğini yapö" diye konuştu. Superonline'ın bu önemli hiz- meti için seçtiği Alta Vista, 1995 yılında Internet'in ilk web indek- sini ve ardından ilk multimedya tabanlı arama teknolojisini ger- çekleştiren şirket olmasıyla ta- nıruyor. Alta Vista, 250 milyonun üzerinde doküman ile dünyanın en kapsamlı indeksine sahip. Superonline, web üzerindeki içerigin en hızlı ve en kolay biçim- de kişiye özel hale getirilmesine de olanak tanıyan Alta Vista sayesinde kullanıcılarına çok yakında başka özel hizmetler de vermeye başlayacak. Superonline, teknolojisi çok sık yenilenen Alta Vista'nın avan- tajlarını her kademede anadili Türkçe olan kullanıcılara yan- sıtıyor olacak. En iyi Java En iyî web En iyi flash > En iyi dîrektör Web tasarım yarışması Turkcell'in. "Yeni Yüzyılda lletişim" konulu web tasanm yanşması Webwiz2000'i ka- zananlar belli oldu. Yeni yüzyı- lın hayatımıza getireceği ileti- şim teknolojilerinin günümü- zün web tasanm araçlan kulla- nılarak tasarlanmasını amaçla- yan yanşmada kazanan eserler Turkcell'in web sayfasında gö- riilebilir. Webwiz 2000'de tasanmcı- lar; "En İyi Web Sitesi", "En İyi Director Uygulaması", "En İyi Flash uygulamasr ve "En İyi DHTML, Java Uygulama- sr kategorilerinde yanştılar. "En lyi Web Sitesi" kategori- sinde birinci olan katılımcıya bir GSM modemli taşınabilir bilgisayar, bir cep telefonu, bir yıllık tntemet bağlanüsı ve Turk- cell faks-data hattı hediye edil- di. Webwiz 2000 yanşmasını kazananlar şöyle: En lvi WfebSitesi: llker Uzuner En İyi Director Uygulaması: Turan Aşan En tyi Flash Uygulaması: Faruk Korkmaz En tyi DHTML, Java Uy- gulaması: Onur Çömlekçi. Internette KDV uygulamalan rınternet üzerinde web sitesi açarak Sanal Dünyada bir adrese sahıp ol- manın ilk adımı, kendinize ya da şir- ketinize ait bir domain name yani alan ismine sahip olmakla başlıyor. Daha sonra kendi adınıza tescil ettirdiğiniz alan ısmı ile hazırlayacağınız web sayfasını Hostıng (Sayfanızı kendı server'ında bulundurma ) hiz- meti veren, bir firmaya hosting için belirli bir üc- ret ödenmesi ile sona enyor. Yani alan ismi belir- li süre için bir yıldan başlamak üzere satın alını- yor. Bu işlem için ülkemizde ODTÜ (Ortadogu Microsoft-ABD uzlaşamadı Dış Haberier Servisi - Amerikan bilgisayar devi Microsoft ile ABD hükümeti arasında, şirketin anti-tröst yasalanna aykırı olarak hareket ettıği suçlamasıyla açılan davada, taraflann kendi aralannda bir uzlaşma sağlayabilmeleri için >apılan görüşmeler herhangi bir anlaşmaya vanlamadan sona erdi. Mıcrosoft'un anti-tröst yasalarını ihlal ettiğı savıyla açılan davaya bu haftadan itibaren devam edileceği açıklandı. Microsoft hakkındaki dava 1998 yılında ABD hükümeti ve 19 Eyalet savcısı tarafından açılmış, geçtiğimiz yılın sonunda. mahkeme taraflara kendi aralannda bir anlaşmaya varmalan için dört aylık bir süre tanımıştı. Teknik Üniversitesi) yetkili olarak (tr) uzantılı alan ismini vermekte, diğer alan isimleri ise Ame- rika'da yerleşik fırmalardan alınmakta. Bu satın alma işlemi Türkiye'de yapıldığında ODTÜ sa- tın alma işlemi ile ilgili olarak faturanızı düzen- lemekte ve geliri elde eden kurum olarak hem ge- lirini belgelemekte hem de KDV hesaplayarak tahsil edip ödemekte. Bu açıdan bir vergi kaybı söz konusu olmamaktadır. Ancak alan ismini In- tenıet üzerinden aldıgınızda işler biraz karmaşık- laşmakta, sanal dünya üzennde bir yerlerde satış- lar gerçekleşmekte ve kullanıcının bulunduğu ül- ke açısından bazı vergisel kayıplar ortaya çık- maktadır. Konuyu örnekleyecek olursak; ülkemizde ver- gi mükellefi olan bir gerçek kişi veya kurum ken- di adına bir alan ismi satın alarak tescil ettirmek ve internet üzerinde web sayfası oluşturmak iste- diğinde, bu ış için internet üzennden işlem yapan Amerika'da yerleşik kuruma basvuruda buluna- rak bedelini Kredi Kartı ile ödediğini düşünelim. Bu işlem aslında Amerika'daki firmadan ülke- mizde ve tüm dünyada kullanılmak üzere bir hak- kın satın ahnması işlemidir. Bu kazancın, Dar Mü- Son günlerde kampanyalann iyice artması ve taksitlerin düşmesi pek çok eve bilgisayar girmesine neden oldu. Artık çocukJanmız çok küçük yaşlarda bilgisayarla tanışıyorlar. kellef(Gelir Vergisi Kanunu Md. 6) sayılan Ame- rika'daki firmanın Kurumlar Vergısı Kanunu 12.madde 5.ve 7. bent hükümlerine giren gayri- menkullerin, hakların ve menkul mallann Türki- ye'de kiralanmasından elde edilen iratlar ile Tür- kiye'de elde edilen diğer kazanç ve iratlar dan sa- yıîması gerektigi açıktır. Bu işlem sonucu karşı- mıza Kurumlar Vergisi Kanunu Md.24 hükümle- ri çıkmakta ve bu madde hükümlerine göre; dar mükellefiyete tabi kurumlann ticari,ziraı ve di- ğer kazanç ve iratlan dışında kalan kazanç ve irat- lan ile telif. imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret ünva- nı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakla- nn satışı, devir ve temliki mukabilinde alınan be- deller % 25 oranında kurumlar vergisi tevkifatı- na tabidir. Bu durumda aynı madde hükümlerine göre; Web sayfası alan ismi alma ve hosting işlemi için eğer Türkiye'de kurulu bir firma seçilirse ODTU ömeğinde olduğu gibi, tevkifat sözkonu- su olmayacaktır. Ancak internet üzerinden bu iş- lemi yapar ve ömeğimızde olduğu gibi Amerika'da yerleşik firmadan aynı hizmeti alırsak Kurumlar Vergisi Md.24 hükümleri uyannca Tevkifat yapa- rak bunu muhtasar beyanname ile beyan edip öde- memiz gerekmektedir. Eğer sözkonusu hizmeti; yani alan ismi alma ve hosting işlemini vergi mü- kellefi olmayan gerçek kişiler olarak yaparsak , münferit beyanname ile sözkonusu tevkifatı ya- parak beyanda bulunup ödeme mükellefiyetimiz doğmaktadır. Burada göz önünde bulundurulma- «ı gereken bir husus; Çifte vergilendirmeyi önle- me anlaşması bulunan ülkeler açısından kabul edilen vergi oranı üzerinden tevkifat yapılacağı- dır. Bu işlemin ikinci aşaması da; Katma Değer Vergisi Kanunu açısından vergisel boyutudur. Ay- nı örneği bir de KDV Kanunu açısından inceler- sek karşımıza başka vergisel yükümlülükler çık- maktadır. KDV'nin konusu vergi kapsamına alın- mış bulunan mal teslımleri ve hızmet ıfalandır. KDV Kanunu'nun 1. madde hükmüne göre: bu işlemlen yapanlann yabancı uyruklu olup olma- malan. ikametgahlannın. işyerleriran kanuni mer- kezlerinin Türkiye'de olup olmaması işlemin ma- hiyetini değiştirmez ve KDV'nin doğuşunu orta- dan kaldırmaz. (* Hayri Göre) Kokoreççi-Kestaneci Reklamları SON KULLANICI Endernet(a cumhuriyet.com.tr Ben şu kokoreççiyle kestaneciye sinir oluyorum. Yok "Sana i-meyl attıydım al- dın mı" falan... Yalanın bu kadan olur ya- ni. Geçen hafta maçta bizim stadın daimi kokoreççisine, "Sana i-meyl attıydım al- dın mı" diye takılayım dedim. Bi küfür bi kıyamet... Zor sakinleştirdim. "Yahu bari sen yapma" dedi. "Herkesin diline düş- tük. Dalga konusu olduk" diye dert yan- dı. Adam haklı diil mi yani? Hangi kokoreç- çiyle kestaneci birbirleriyle i-meylleşir ki? Keşke o düzeye gelsek... "Aman canım reklam işte" demesin kimse. Gerçekten de kokoreççi camiasıyla açıkça dalga ge- çiliyor. Zaten başlan Avrupa Birliği'yle dert- te. Avrupa'da kokoreç yasak ya... Hem sadece kokoreççi camiasıyla da degil, Türk LJrası'yla da dalga var. Hani diyor ya, "Ben dolar molar anla- mam" diye. O da, "Haaaa o zaman şu ka- darmark" diyo. Yani Türk Lirası'ndan ba- his yok. Sanki öyle bi para yokmuşmuş gibi... TPKK, Türk Parasını Koruma Kanu- nu yok mu bu memlekette? Aynca siz hiç kokoreççinin kestaneciy- le öğlen tatili yaparak soya filizi yediğini gördünüz mü? Saçma... Karides cipsi ye- selerdi bari... Reklamı böyle palavraysa, ürünün kendisi ne kadar güvenilir olabilir ki? Süperonlaynın reklamınadataktım val- la. Onda da, yani kız sevgilisinin resmini ters çevirirken o esnada bir ses duyulu- yo ya... "Hatta sevgiliniz sizi terk ettiyse yeniarkadaşlar..." falan diye... Servis sağ- layıcı mı, yoksa çöpçatanlık şirketi mi, belli diil. Sırf süperonlaynın bu kışkırtmasıyla ay- sikumdan bi sürü abuk and sabuk mesaj- laraldım. Biri gecenin bi vakti guguuuuuk diye girdi listeme. "Selamyakışıklı!.." Nik neymine baktım, Gülbeyaz... Hah dedim, sevgilisi tarafından terk edilmiş ve süperonlaynın gazına gelmiş biri beni tah- rik etmeye çalışıyor. Şimdi ben ne diye- yim bu "Selam yakışıklı" lafına. "Sensin yakışıklı" dedim. Bir lüzumsuz diyalog. Tamamen cinsellik üzerine. Yüzüm ve mo- nitörüm kıpkırmızı oldu. "Ben sizin bildi- ğiniznikneymlerden diilim, biokuyan olur" dedim. Bakın görüyosunuz bi reklam ne so- nuçlara yol açıyo. Herkes benim gibi diil tabii. Böyle bir olayın üstüne atlayacak o kadar çok son kullanıcı var ki... Ben yap- mam öyle şey. Sanal sevgili olur mu? Sa- nal sevgili banal sevgili. Kelime oyunu yaptım.:-)) Ama ne yalan söölim Vebbinin rekla- mında Teoman'ın şarkısı acayip güzel. An da sidi sürücüsüne giriyo ya. Şimdi siz inanmıycaksınız ama bi kere benim de başıma geldi. Sidi sürücüsüne koca bi karasinek girdi. Içerde mınldanıp durdu uzunca bi süre. Paniğe kapılıp hemen Fa- ruk'u aradım. Önce "ristart yap" dedi. Her durumda bunu söylüyo. Sonra sidi sü- rücüye "şeltoks sık" dedi. Koray'ı ara- dım, "şeltoks sıkıym mı?" diye. "Deli mi- sin ya" dedi, "ne şeltoksul.. "Ama" de- dim, "içerde çok güriıltüyapıyo karasinek". "O" dedi, "sidinin kendi normal gürültü- südür". Sonra ne oldu nasıl çıktı ordan bil- miyorum. Yani oluyo böyle şeyler, çok gerçekçi bi reklam. Bu arada ayın altın mausları için bir- birinden güzel siteler geliyo. Onlan her ayın sonuncu haftası tanıtmaya karar ver- dim. Siz göndermeye devam edin kendi sitelerinizi. Öte yandan sırf "Mehmet Sucu'ya gös- tehrsin" diye bana meyl atanlara çok teşekkür ederim. Gösterdim valla. O da bilsin artık bana da bi sürü meyl geldiğini. Benim de ciddi bir sevgili okurcukum ol- duğunu. Hadi hadi gelsin meyller, gelsin güzel güzel siteler... Bekliyom burda. endemet_2000(a yahoo.com GÖRÜŞ MITHAT MELEN Anlamak ABD Başkanı Bill Clinton, Hindistan ve Pakis- tan gezisine başlamadan önce Smith ve VVesson silah üretim şirketi ile bir anlaşma yaptı. Bu anlaş- mayı, dünyayı bilmiyorum ama, Türkiye'de hepi- miz atladık. Anlaşmanın önemi ABD'de silahlarla gelen şiddeti önlemek için yönetim ile silah sana- yii arasında benzeri olmayan bir işbirliğine gidil- mesi. 1994 yılında silahlı şiddeti önlemek ve toplumu rahat ettirmek için geçirilen Brady yasası aynı za- manda silahlanma için bazı yasaklar getiriyordu. özellikle, yasadışı silah tacirlerinin gençlere ve suçlulara silah satışını önlemek için geçirilen bu ya- sa konusunda aralık ayından beri silah üreticileri ile yakın temasta olan Clinton yönetimi, sonunda ABD'nin en büyük silah üreticisi olan Smith ve VVesson şirketi ile bir anlaşma imzalamayı başar- dı. Bu anlaşma silah üreticilerinin dizayn, dağıtım ve pazarlama konularında yönetim ile ışbirliği yap- masmı içeriyor. Özellikle yeni üretilecek bütün silahlann daha gü- venli ve kaza atışları yapmasını önleyecek biçim- de olması gerekiyor. Güvenlik kilitlerinin yeniden gözden geçirilerek işler hale getirilmesi, büyük cephane mağazalarının kapatılması, güvenlik ve standart testlerin düzenli yapılması ve en geç 1 yıl içinde "dolu" silahı gösteren bir mekanizmanın mevcutlara eklenmesi gerekiyor. Ayrıca üreticiler "iyihal" kodlarına uymayı taahhüt eden yetkili sa- tıcılara silah verebilecekler. Bölgelerinde sattıkla- rı silahlardan üç yıl içinde ölüm vakalarının artma- sı görülen satıcıların lisansları iptal edilecek. Silah shovvlarında açıkça satış yapılamayacak, bütün sı- lahlar için balistik dosyalar tutulacak. Güvenli bir şekilde silahları kullanmayı bilmeyenler için egıtim verilecek, eğitimde başarılı olamayanların ruhsat- ları iptal edilecek. Silah hırsızlarına karşı önlem al- mayanlara silah satılmayacak. Büyük miktarlarda silah ve cephane satışı yapılamayacak. Çok sayı- da yapılan satışlar için ilk teslim tarihinden itiba- ren 14 gün geçmesi gerekiyor. Ayrıca üreticiler, ye- rel ve federal yöneticilerin de içinde olduğu bir ku- rum kurularakyasanın veanlaşmaların işlerliğı de- netlenecek. Clinton, Hindistan ve Pakistan yetkilileri ile ko- nuşurken de herhalde yola çıkmadan önce bu yaptıklarından söz etmiştir. Çünkü iki ülkeden de nükleer silahlar açısından ve şiddet konularında dik- katli olmalarını Clinton açıkça istemiş bulunuyor. Nükleer silahları sınırlayan anlaşmalara dahil olma- lannı birçok ülkeden ABD zaten istemiş durumda. 50 yıldır ABD ile arası çok iyi olmayan Hindistan şimdi 4 milyar dolarhk ABD fonlanna ulaşabilecek. Kaplanların korunmasından kadınların sağlık ko- nusunda eğitimine ve ticarete kadar Ex-lm başta olmak üzere kredi ve insani yardım kaynaklarına, Hindistan, biraz da şiddetten kaçarsa kavuşaca- ğa benziyor. Ayrıca Pakistan'daki askeri yönetime de bir an önce en azından yerel seçimlere hazır- lık yapması öneriliyor. Koşullar hep aynı; ş]ddet- ten kaçmak. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın mi- marlarının, savaş yapmamak ve barış içinde bir- likteyaşamak için silahlanmayı durdurmak istedik- lerini hep biliyoruz. Çok başarılı oldukları söylene- mez ise de ABD'yi silahlann serbest satıldığı bir ülke olarak görmelerine bu anlaşma artık bir set çekeceğe benziyor. Marcel Lipmann, Gorielli, Dahrendorf, Manshort, Eva Hirch gibi Avrupalı sosyalistlerin akıl hocaları Avrupa mimarları pro- fesörler, esas kalkınmanın insan kalkınması oldu- ğunu, kendilerinden ders aldığımız sıralarda, 30 yıl önce ısrarlasöylüyorlardı. Bunun için ise savaş eko- nomisinden barış ekonomisine geçmenin gerek- liliğini vurguluyorlardı. Şimdi dünyanın en büyük jandarması olan ABD yönetimi, silahlann satışının azaltılması için silah üreticileri ile anlaşma yapa- biliyor, Biz ise 1980 yılına kadar Avrupalılar gibi düşü- nüp sonra 20 yıl içinde inanılmaz ölçüde silahlan- dık. Yılda resmi kanallardan nerede ise 300 mil- yon dolarlık tabanca ve tüfekTürkiye'ye giriyor. He- le Güneydoğu ve Doğu'daki çatışmalar yüzünden son 20 yılda herhalde en az 10 milyar doları ufak silahlara yatırdık. Gayrı resmi rakam ise 20 yılda en az 150 milyar doların silah ve savaş işıne gittı- ğini gösteriyor. Bu silahlanmadaen büyük payı olan ise yine Ba- tılı silah üreticileri.. yaklaşık bir hesaplamaya gö- re Ortadoğu'dan silahlanmaya 20 yılda çıkan pa- ranın 4 trilyon dolar olduğu düşünülüyor. Bunun yüzde 75'i ise silahlara gitmiş. Çatışmadan kurtu- lamayan Ortadoğu'nun yanında Balkanlar'ı da bu istatistiklere katarsak rakamın ne kadar büyük ol- duğunu görürüz. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en az o savaş- taki kadar insanın silahlı çatışma sonrası öldüğü görülüyor. Bunu durdurmanın yolu ise silah satış- lanna bir kural getirmek ve önce üreticilerle işbir- liği yapıp, ABD içindeki sorunları çözmek. En azın- dan ABD yönetiminin görüşünü değiştirmesi ve ar- tık insanlık için harekete geçmesi bence dünya- nın en dikkat çeken olayı. Unutmayın, Bill Clinton, Vietnam'a gitmeyi red- deden bir başkan. 1968 kuşağının barışçı genç ku- şağı şimdi Avrupa'nın da yöneticileri. Ayrıca Karl Manc'ı da çok iyi özümsemiş bir takım. Klasik ik- tisat bilmeden Marx anlaşılamayacağı için, Marx'ın da kapitalizm hakkındaki eleştirilerini ancak çok iyi iktisat ve felsefe bilenler anlıyor. Çünkü en iyi iktisatı Marx bildiği için kapitalizmi eleştirebiliyor- du. Belki bugün Maoc'ın sentezi küreselleşme ve demokrasi olarak ortaya çıkıyor. Ancak dünyada hâlâ 5 milyar insani yöneten ve bu gelişmelere di- renen bir sürü de soğuk savaş ve kapalı ekonomi taraftan var. Dünya nüfusunun yarısı nerede ise gün- de 2 doların altında bir para ile geçinmeye çalışı- yor. Silah üreticilerinin bile anlamaya başladıkları gerçekleri görmemiz lazım. Insanları sömürmek için yönetimlere silah satmak ve potansiyel alıcıları kaybetmek yerine birim maliyeti düşük herkesin alabileceği malları üretip satmak ve burada alıcı- ların refahlarını yükseltmek artık yeni benimsenen yol. Hayatı anlamak ve dünyayı okumak sanıldığı gi- bi kolay degil. Heledeğişimi kabullenmekçokzor. Bu satırlar yayımlandığında belki umulmadık başka bir değişım olacak ve biz onu anlamaya ça- lışırken yine vakit geçecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle