Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2000 SALI
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt StRMEN
23 Nisan-17 Nisan
Bilmem dikkatinizi çekiyor mu? 23 Nisan
Bayramı her yıl, daha geniş, daha uluslararası,
daha renkli törenlerie kutlanırken anlamının en
önemli bölümünden de soyutlanarak çarpıtılı-
yor.
Önceki gün de öyle pldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışı olan 23
Nisan 1920'yi andığımız Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı'nda, yıllar geçtikçe çocuklan
daha çok görür, ulusal egemenlikten ve ulus
kavramından.daha az söz eder olduk.
Türk Kurtuluş Savaşı, kendi benzeri savaşlar-
dan bazı nitelikleriyle ayrılır. Her şeyden önce,
bu savaş bir parti ya da sınıf önderîiğinde de-
ğil, önce yerel, sonra bölgesel ve sonra da ulu-
sal kongre olan TBMM lideriiğinde yürütüldü.
TBMM yasama, yürütme ve de yargı yetkile-
rine sahip, o günkü Türkiye'nin siyasi mozaiği-
ni oldukça yansıtan bir yapıya sahipti.
TBMM demokratik yapısı ile iktidarı hanedan
veya aristokrasiden halka geçiren kurumdu.
Ama, 23 Nisan'ın 80. yılında, bütün bu ger-
çekler, egemenliğin ulusa ait olduğunun simge-
si TBMM'de bile algılanıp yeterince dile getiril-
medi.
• • •
Türk Kurtuluş Savaşı ile Türkiye Cumhuriye-
ti kendine özgü koşulların sonucunda ortaya çı-
kıp şekillenirken önemli bir sorun da kendini
gösterdi.
Güçlü sosyal sınıflan, burjuvazisi, sanayısi ol-
mayan bu toplumda ulusun ve cumhuriyetin ta
kendisi, demokrasinin ise ilk adımı olan ulusal
irade, hangi dinamiklerte oluşacaktı.
Kulu, tebaayı, önce vatandaş sonra birey
yapmanın motoru ne olacaktı?
Yalnızca seçim, belirli aralarla sandığa git-
mek, kulu vatandaş haline sokmaya, ümmeti u-
lus yapmaya yeter miydi?
Sanayiyi geliştirene kadar uluslaşma süreci
duracak mıydı?
Hareketin önderi, içinde bulunulan güç koşul-
larda, aydınlanmanın insanlığa getirdiği kaza-
nımlan bu topluma da benimsetmekle bir ulu-
sun oluşum dinamiğini yaratmaya çalışıyordu.
Sakarya Savaşı'nın en kritik günlerinde, cep-
heye hareket etmeden önce, artık başkomutan-
lık yetkileriyle donatılmış olan önderin, öğret-
men şûrasını toplaması, hareketin içinde, eği-
timi savaşın sonucu kadar önemli bulduğunun
göstergesiydi.
Egemenliğin ulusa geçişi ancak geniş toplu-
mun, eğitimin getirecegi aydınlanmanın kaza-
nımlannı edinmesiyle mümkün olacaktı.
• • •
Anadolu'yu bütün tarihinde görmediği çok
büyük bir değişimin içine atan ilk 15 yıl aynı za-
manda eşi görülmemiş bir eğitim seferberliği-
nin yaşandığı dönem oldu.
17 Nisan 1940'ta kurulan Köy Enstitüleri, bu
yoğun eğitim seferberliğinin doruk noktasıydı
ve aydınlanmanın ışığını, büyük bir bölümü köy-
lerde yaşayan ülkenin tamamına yaymanın ilk
adımıydı.
Köy Enstitüleri'nin yetiştirdiği değerli eğitim-
ci ve yazarianmızdan biri olan Mehmet Başa-
ran'ın deyimiyle 17 Nisan, 23 Nisan'ı tamam-
layıp onun ihtiyaç duyduğu vatandaşı yaratma-
ya yönelik bir hareketti.
20 yıl arayla birbirini izleyen bu iki kurumun
birincisinin gerçek işlevini yeterince yerine ge-
tirebilmesi, ikincinin ve onun kaynağında yatan
eğitim seferberliğinin başarısına bağlıydı ki bu
da olamadı.
Belki de 17 Nisan'a yeterince sahip çıkılma-
dığı içindir ki 80. yıldönümünde 23 Nisan tam
anlamıyia algılanamamış ve son yıllarda oldu-
ğu gibi, bir azınlık dışında, yalnızca folklorik bir
çocuk bayramı olarak kavranmıştır daha çok.
Oysa ulusal egemenlik gününün eğitim ça-
ğındaki çocuklara armağan edilmesindeki a-
maç, onun ancak eğitilmiş aydınlanmanın ka-
zanımlarına sahip olmuş insanlar tarafından
gerçekleştirilebileceğini daha iyi vurgulamak
içindi.
MİT Müsteşarı Atasagun
'Basuıla gizli ve
kirli üişkimiz yok'
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu)-Mil-
li tstihbarat
Teşkilatı
(MİT) Müste-
şarı Şenkal
Atasagun.
teşkilatta gö-
rev aldığı sav-
lanan gazete-
cilerkonusunda "Basın-
la görüşüyor, onlann bil-
gi taleplerini karşüama-
ya cahşıyoruz. ancak hiç-
birzaman gjzli ya da kir-
li ilişkiler içinde olma-
dık" dedi.
Atasagun, Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti
(TGC)BaşkanıNailGü-
reli'nin, "basında
MÖTle ilişki içinde oldu-
ğu öne sürülen gazeteci-
lerle ilgili bilgT ısteminı
ıçeren başvuru mektu-
buna dün yanıt gönder-
di.
MÎT'in web sayfasın-
da da yayımlanan açık-
lamasına, "19 Nisan
2000 tarihli mektubu-
nuz,bana kurumumla il-
gili bazı konularda dü-
şûncelerimizi net bir şe-
kflde belirtme
imkânıverdiği
için size teşek-
kür ederim"
diye başlayan
Atasagun. ba-
sın-MIT ıliş-
kisiyle ilgili
ıddiaların sa-
hibi eskı MİT
Kontrterör
Daıre Başkanı Mehmet
Eymür ü suçlayarak
şöyle devam etti:
"tçlerinden birisi,
uzak bir iilkede halen
mülteci durumunda bu-
luııan iddia sahibi kişile-
rin ortaya atüklan ma-
gazin haberierini, kendi
ideolojisi ve kişisd kav-
galan için malzeme ya-
pan çok az medya orga-
nı ve mensubu olduğunu
müşahadeediyoruz. Ka-
nımca problemin ana
noktası da buradadır.
Bir dönemde kendi ira-
deleri ve felsefeleri doğ-
rultusunda. bazı illegal
örgütler içerisinde, ille-
gal çauşmalara girmiş ve
mücadelelerini kaybet-
miş kişiler halen basın
camiasında nıe\ cuttur." '
Prof. Dr. Mehmet Haberal aday olmayacağını açıkladı. îsmail Cem'in adı gündemden düştü
DSP'de hesaplardeğiştiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Bülent Ecevit'in "kafasın-
daki" isimlerden Prof. Dr. Mehmet
Haberal, dün liderler zirvesi sürerken
yaptığı açıklamada, "cumhurbaşkaıu-
nın partamento kânden çıkmasının uy-
gun otacağuu" vurgulayarak aday ol-
mayacağını ortaya koydu. Hükümet
ortaklannın zirvesinde Anayasa Mah-
ketnesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer
üzerinde uzlaşılması ile Ecevit'in "ka-
fasmdakT diğer isim Dışileri Bakanı
tsmail Cem adı gündemden çıktı.
Adayhğa hazırlanan Aydın Milletveki-
li Ertuğrul Kumcuoğlu'nun da Sezer
adı üzerinde geniş bir uzlaşma sağlan-
ması durumunda karanndan vazgeçe-
bileceği belirtildi.
DSP'den bugüne dek Eskişehir Mil-
letvekili Mail Büyükerman ile Anka-
ra Milletvekili Oğuz Aygün adaylık
başvurusunda bulundu. İki milletve-
kiünin adaylığı "bireyseT olarak de-
ğerlendirilirken, parti yönetimi bu baş-
vurulara sıcak bakmadı. Kulislerde,
DYP kökenli olan Aygün'ün adaylı-
ğıyla ilgili olarak "Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel Güniz Sokaga gi-
dince parti kunıp Mecfiste grup sahi-
bi ohırsa Oğuz Aygûn de bu partiye ge-
çer.Hattaopartininhükümetortağıol-
ması durumunda kabineye girer. Bu
beklentiyle hareket ediyor" yorumu
yapıldı. Parti yönetinünde, DSP Parti
Meclisi üyesi de olan Aygün'ün parti-
sinin karan kesinleşmeden adaylık
başvurusunda bulunması tepkiyle kar-
şılandı.
Başbakan Ecevit, dün liderler zirve-
si öncesinde, yaklaşık yanm saat Dı-
şişleri Bakanı Îsmail Cem'le görüştü.
Liderlerzirvesinin ilk bölümütamam-
landıktan sonra Ecevit'in önerdiğı
isimlerden Prof. Dr. Haberal'ın yazı-
lı bir açıklama yaparak aday olrnaya-
cagını bıldirmesi dikkati çekti. Habe-
ral, Ecevit'in adaylık için kendisini dü-
şünmesinin büyük bir onur olduğunu
vurgulayarak "Llkemin,demokrasinin
geieceği ve bu konudaki düşünce ve
inanclanm,cumhurbaşkanının paria-
mentoiçrödençıkmasmınenuygundu-
rum otacağı yönündedir. tnanıyonun
kipariamentokendi içinden bir adaym
seçimi konusunda iradesini gösterecek
veûlkemizyenibircunıhurbaşkanına
kavuşacaknr" dedı
Başbakan Ecevit'in kamuoyunda
adı öne çıkan Dışişleri Bakanı îsmail
Cem'in adını ortaya atması, parti için-
de çeşitli değerlendirmelere yol açtı.
Bazı milletvekilleri, Ecevit'in Cem'i
gündeme getirmesinin "taktik" oldu-
ğunu vurguladılar. Liderler zirvesinde
alınan kararla Îsmail Cem'in adaylık
olasıhğı sadece iki gün gündemde kal-
mış oldu.
Kumcuoğlu da bugün adaylık baş-
vurusunda bulunmaya hazırlanıyordu.
Ancak muhalefetın katkıda bulunma
olasıhğı bulanan Sezer adı üzerinde li-
derlerin uzlaşması, Kumcuoğlu ve
yandaşlannın hesaplannı altüst eti.
Kumcuoğlu'nun adaylık karanndan
vazgeçebileceği bildirildi.
Türk ve Yunan işadamlan iş hacminin geliştirilmesi konusunda anlaştı
Tîcaret için ilk aclıııı atddı
OZANYAYMAN
İZMİR - Dostluk ve banş temelleri üzerin-
de yeniden şekillendirilen Türk-Yunan ilişki-
lerinde iki ülkenin işadamlan birlikte ticaret
yapmanın ilk adımını attılar. Izrnir Ticaret
Odası'nın (İZTO) 19-23 Nisan tarihleri arasın-
da Yunanistan'a gerçekleştirdiği iş ve incele-
me gezisininde Türk ve Yunan işadamlan, iki
ülkenin ticaret hacimlenni arttırmalan gerek-
tiği görüşünde birleştiler. tzmir Ticaret Odası
Başkanı Ekrem Demirtaş, "İki ülkenin işa-
damlan birlikte iş ortakuğı yaparak mevcut
potansijeü yakalayacaklar ve halklann refah>
na katkıda bulunacaklardır" dedi.
İZTO, 2-4 Haziran tarihleri arasında Iz-
mir'de düzenleyeceği, J
Kıyı Ege Belediyeteri
veEge AdalarT toplantısı öncesinde Yunanis-
tan'da Atina ve Selanikli işadamlanyla bulu-
şarak Izmir'deki toplantının zeminini hazırla-
dı. İZTO böylece ortak iş yapmanın sürecini
başlattı. llki bu yıl 19-23 Nisan tarihleri ara-
smda Atina'da açılan "Tûrk-Yuııaıı Dostiuk-
tşbüüği Fuan ve Kogresi"ne de katılan Izmir-
lı işadamlan fuar süresince kendilerini tanıt-
ma olanagı buldular.
IZTO'nun 175kişilikbirheyetledüzenledi-
ği Yunanistan iş ve inceleme gezisinde Atina,
Pire ve Selanik'te ticaret odalan, belediyeler
ve valiliklere gidilerek yetkililerle görüşmeler-
de bulunuldu. Her iki ülkenin işadamlan kalı-
cı banşın sağlanması için siyasilere karşı bas-
kı aracı oluşturulması gerektiğini bildirdiler.
tki ülke arasındaki ticari ihşkilenn artması ve
bu anlamda kurulacak ortaldıklann halklann
refahını sağlayacağı kaydedildi.
İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş, Türkiye ve
Yunanistan'ın iş yaşamından kültürel ve sos-
yal yasama değın paylaşabilcceğı pek çok un-
sur olduğunu bildirerek "Atina ve Seianik'e
düzenlediğimiz gea öncesindeUgiyle karşılanır
mıyız diye bir şüphemiz vanb. Burada bizlere
gösterilenflgiyigördûkten
sonra birlikte haraket et-
mek için daha fazla valdt
kaybetmemenin gereguıe
inamyoruz" dedi.
Karşıhkh güven
Organize suç örgütü lideri Ayvaz Korkmaz, 'özel belgeyi yok etmek', tehdit
1
ve 'nıhsatsız tabanca bulun-
durmak' sucbuından toplam 3 yıl 10 ay hapis cezasma çarpûnkh. (Fotoğraf: ECEVİT KILIÇ)
Ayvaz Korkmaz9
a hapis cezasıistanbulHaberServisi-Ukray-
na'dan Türkiye'ye iade edilen or-
ganize suç örgütü lideri Ayvaz
Korkmaz' ın sonuçlanan ilk dava-
sından mahkûmiyet karan çıktı.
Korkmaz, "özel belgeyi yok et-
mek", "tehdit" ve "ruhsatsız ta-
banca bulundurmak" suçlann-
dan toplam 3 yıl 10 ay hapis ce-
zasına çarptırıldı.
lstanbul 5. Asliye Ceza Mahke-
mesi'ndeki duruşmaya katılan tu-
tuklu sanık Ayvaz Korkmaz, "Be-
nim yutöğım belge, tamamlan-
maımş bir belgeydL Hakkımdaki
suçlamayı kabul etmiyorum. Ay-
nca müdabil avukatı, dosyaya
koyduğu dilekçesinde hakarete
varan sdzler etmiş. Bana 'mafya',
'çete lideri' demiş.Kimsehakkın-
da, hüküm grvmeden böyle şeyler
söyfcnemez" dedi. Korkmaz, Are-
na Programı'nda yayımlanan ka-
setin ise gözaltında emniyet tara-
fından çekildiğini belirtti. Kork-
maz'ın avukatı Ekrem Marakoğ-
lu da yıröldığı iddia edilen proto-
kolün, dosyada aslının değil, fo-
tokopisinin bulunduğunu belirte-
rek, söz konusu belgede Uğur ft-
ker'in de imzasının taklıt edilmiş
olduğunu kaydetti. llker'in imza-
sının ohnadığı bir evrakm belge
niteliği taşımadığmı ifade eden
Marakoğlu, belge niteliği taşıma-
yan bir kâğıdın yırtılmasının, ce-
zai işlem gerektirmeyeceğini an-
lattı. Marakoğlu, olayda tehdit un-
surunun bulunmadığını belirtti.
Duruşma sonunda mahkeme,
Korkmaz'ı "öszd belgeyi yok et-
mek" suçundan 1 yıl 7 ay 24 gün,
"şartfa tehdit" suçundan 8 ay 24
gün ve "ruhsatsız tabanca tap-
mak" suçundan da suç konusu si-
lahın yerini güvenlik görevlileri-
ne bildirmesini göz önünde bu-
lundurarak 1 yıl 5 ay 15 gün ha-
pis cezasına mahkûm etti. Kartal
Özel Tip Cezaevi'nde bulunan ve
tutuklulukhalinin devamına karar
verilen Korkmaz, toplam olarak 3
yıl 10 ay 3 gün hapis cezası aldı.
lstanbul Cumhuriyet Başsavcı-
hğı'nca hazırlanan iddianamede,
müşteki Ömer Akkoyun'un, Şiş-
li Ergenekon Caddesi 89 numara-
da bulunan mülkün kiralanması
için Uğur Ilker'le birprotokol im-
zaladığı belirtiliyor.
Demirtaş, Yunanis-
tan'da bulunduklan süre
içinde gerçeklerin dile gi-
tirildiğini ve iki ülke hal-
kının da birbirine karşı son
derece samimı olduğunu
gözlemlediklerini belirte-
rek şunlan söyledi:
"Bundan sonra daha et-
kin ve sektör bazmda te-
maslara yöneunek gereld-
yor. Başta turizm, deniz ta-
şnnacıhğı, inşaat, bankao-
hk, sigortacüık ve fınans
sektörlerini potansiyel is-
biritgi alanlanolarakgörû-
yonız, İkiH görüşmelerin
başlaûhnası konusunda
Türk ve Yunan işadamlan
tam bir anlaşmaya vardı-
lar. Birbiriyle bu denB ben-
zerügi olan iki ülkenin her
alanda işbuüğine gttmesi-
nin gerektigi kaçmıhnazbir
gerçek. Biz işadamlan ola-
rak yapacağnnız ticari or-
takhklara sosyalvekültürel
etkinlflderideeklemeyidü-
şünüyoruz,"
Demirtaş, 1998 yıluıda
gerçekleştirilen ekonomi
zirvesinin bu yılki toplan-
tısının konusunun "Kıyı
Ege Bekdiyeferi ve Ege
Adalan" olacağını ve h-
mir'de yapılacagını, Yuna-
nistan'dan çok büyük katı-
lım beklendiğini de kay-
detti. Demirtaş. "Yunanis-
tan Dışişleri Bakanı Yorgo
Papandreau ve ekonomi-
den sonımlu bakanı da
toptanoya katüacak. Hazi-
ran aymdaTürk-Vünan ti-
cari iüşkilerinde önemli
kararlarm ahnacagı bir
dönem yaşanacak" dedi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Son dakika adayı
SezenFP'de
denge/eti
altüstetti
! • Kendi adaylan dışında
yalnız Akbulut'a umut
veren FP lideri Recai Kutan
telefon görüşmelerinın
ardından milletvekilleriyle
Anayasa Mahkemesi Başkanı Sezer
üzerinde değerlendirme yaptı.
ANKARA (Cumhuriyet Burosu) -
Cumhurbaşkanı adayı konusunda tavır
belirlemek üzere dün gece toplanan FP
grubunda, koalisyon ortaklanndan gelen
uzlaşma mesajlan üzerine dengeler
değişti. Kendi adaylan dışında yalnız
TBMM Başkanı Yıknnm Akbulut'a umut
veren FP Genei Başkanı Recai Kutan,
telefon görüşmelerinin ardından
milletvekilleriyle Anayasa Mahkemesi
Başkanı Ahmet Necdet Sezer üzerinde
değerlendirme yaptı. Toplantının
başlangıcındaki tabloyu tamamen
' değiştiren bu sürpriz üzerine Sezer'in
... adaylıgına destek karan çıkarken Kutan'a
yetki verildi. Iktidar ortaklannın uzlaşma
durumuna göre "anahtar parti" olarak öne
çıkacak olan FP'de dün hareketli bir gün
yaşandı. TBMM Başkanı Akbulut ile
DSP'li Oğoz Aygûn ve ANAP'lı Agâh
Oktay Güner, dün FP Genel Merkezi'nde
Kutan'la görüserek destek istediler.
Akbulut'a olumlu yaklaşan Kutan,
partisinden, tsmail Cem'e ve aday olursa
ANAP Genel Başkanı Mesut Yıimaz'a oy
çıkmayacağını belirtti. Akbulut'a "Mevcut
adaylar arasında bize en yakm olan
sizsjniz" diyen Kutan, "TBMM Başkanhgı
secimindede size destek vermiştik. Biz Ok
iki turda kendi aâayiarmnza destek veririz,
3. turda taUoya bakar yeni bir
değeriendinne yapanz" görüşünü dile
getirdi. Partmin kesin tavnm behrlemek
üzere toplanan FP grubundaki dengeler ise
koalisyon ortaklannın görüşmelerine göre
değişiklik gösterdi. Başbakan Bülent
Ecevit'in Ahmet Necdet Sezer'in
adaylıgına ilişkin önerisi, parti hakkmdaki
kapatma davası ve Sezer'in kişisel
özellikleri çerçevesinde değerlendirildi.
FP yönetimi, ilk turlar için partiden tek
adayla seçime girme planında ise başanlı
olamadı. Parti içinde yapılan
değerlendirmelerde Kocaeli Milletvekili
Vecdi Gönül'ün önplana çıkması üzerine
lstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş dün
sabah adaylık başvurusunda bulundu.
Partinin yetkili organlannda alınmış bir
karar sonucu başvuruda bulunmadığını
vurgulayan Nevzat Yalçıntaş,
özyaşamöyküsünü anlatırken sağlık
durumu hakkında "kalp, şeker gibi bünyevi
bir hastahğı buhınmadığınr belirtti.
oralcalislar@yahoo.com
Cumartesi gecesi, Tarsus'taanne-
min evindeydim. Annem, benim ge-
leceğimi bildiği için benim de tanıdı-
ğım eski dostlanmızı çağırmıştı. Na-
ciye Hala, Güzide Teyze, Ziynet Tey-
ze ve annemle eski Tarsus günlerine
yolculuk yaptık. Amcamın oğlu Ni-
hat'la eşi Tülay, Güzide Teyze'nin
oğlu Tezcan'la eşi Aygiü'ün de ka-
tıldıklan sohbet gece yansına kadar
sürdü.
Naciye Hala, aslında benim halam
değil, ama ona hep hala derim. Rem-
ziye Teyzemin eşi Sabri Amca'yla
hala çocuğuydular, bu yüzden hepi-
miz ona hala derdik. Naciye Hala 84
yaşında. Bizim çocukluğumuzun ün-
lü bir kabadayısı vardı; Acem oğlu
Galip. Hayal meyal hatırtadığım Ga-
lip'i Naciye Hala'ya sordum. Acem
oğlu Galip, eski Tarsus'un bitişik ev-
lerinin damlanndan atlaya atlaya ka-
çardı.
Çocukluğumuzun Tarsus'u 20 bin
kişilik bir kasabaydı. Bu küçük kasa-
banın her bir köşesinde farklı bir kül-
tür yaşardı. Acemler, yani Iran'dan
gelenler bir mahallede otururlardı.
Araplar, birkaç mahalleydi. Şimdi de
Tarsus'ta Eski Kabadayılar
öyle. Giritli mahallesi, Afgan mahal-
lesi, Ermeni mahallesi, Kürtlerin yo-
ğun olarak yaşadığı mahalleler, Tar-
sus'taki renkli kültürü yansıtırdı.
Ermeni mahallesinde çok az Erme-
ni kalmıştı, o mahallede daha çok
"Vanlılstr" otururlardı. Vanlılann ne-
den topluca Tarsus'a gelip yerleştik-
lerini bizim eski kuşak da pek açıkla-
yamadı. Bunu daha sonra öğrenmek
için bir kenara not ettim.
Acem oğlu Galip, Türkiye'ye
Iran'dan gelen topluluğun birüyesiy-
di. Acem oğlu Galip kabadayıydı. An-
laşıldı ki ilkokuldaannemin sınrfarka-
daşıymış. Acem oğlu Galip'le ilgili 40-
50 yıl öncesine ilişkin hoş bir öykü
anlattılar. Anneannemlerin Tarsus'un
merkezinde Tabakhane mahallesin-
de evleri vardı. Ermeni yapılannın yo-
ğun olduğu bu mahallede annean-
nemin evi iki katlıydı. Birinci kat alt ev
olarak kullanılırdı. Oraya ineğimiz
bağlanırdı. Tuvalet oradaydı. Ahşap
merdivenlere konmuş gaz lambalan
ışığında alt eve inerdik.
Anneannem, dedem ölünce ve ço-
cuklan evlenip gidince evi ikiye böl-
müştü ve bir bölümünü kiraya ver-
mişti. Bir gün yolda Acem oğlu Ga-
lip'in annesi ile karşılaşırlar. Hoş beş-
ten sonra anneannem kiracının kira-
yı ödemediğinden yakınır. Galip'in
annesi Nadire Hanım, anneanneme
şunlan söyler "Dursun Hanım, stk-
ma canını, bizim Galip'e söyleriz, he-
men halleder." Anneannem, duyduk-
lan karşısında şaşkına döner ve kor-
kuya kapılır. "Aman, aman sakın hal!
Istemem" diye cevap verir.
Acem oğlu Galip, asker kaçağıydı.
Bir süre askere gider, oradan da ka-
çardı. Dönüp dolaşıp Tarsus'a gelir-
di. Bunun üzerine polisler onun peşi-
ne düşerier, günler süren kovalama-
ca başlardı. Yakalanır, götürülür, yine
kaçardı. Güzide Teyze, onun cebi sır-
malı şalyar giydiğini, elinde üç tane
demir yüzük takılı olduğunu anlattı.
Yüzükleri kavgada kullanırmış. Acem
oğlu Galip'in birkaç yıl önce öldüğü-
nü söylediler. Gariban bir adammış
öldüğünde. Htç bugünün çetelerine
benzemiyor.
•••
Pazar sabahı, amcamın oğutlan Ni-
hat ve Nuri ile birlikte Tarsus'ta geç-
mişe yolculuk yaptık. Biz üç amca
oğlu, çok iyi arkadaştık; neredeyse
20-30 yıldır doğru dürüst bir araya
gelmemiştik. Çocukluğumuzda bağ-
da buluşurduk. Babam ve iki amcam,
o yıl üzümden kazanacaklan paranın
hesabını yapariardı. Biz de onlann
düşterine ortak olurduk. Ancak her
bağ mevsimi hüsranla sonuçlanır,
üreticiler üzümden para kazanamaz-
lardı. Biz onca olanaksızlıklara karşın
yine de iki ay kadar süren bağ mev-
siminde çok mutlu olurduk.
Bir amcamın 7, diğer amcamın 8
çocuğu vardı. Biz de 3 kardeştik; top-
lam 18 çocuk ederdik. 18 çocuk, o
sessiz dağ başlannı, tepelerini gürül-
tüye boğardık. Oyunlar oynar, yanş-
malar yapardık. İki saat öteden, eşek-
lerle su getirmek bile bir eğlence
olurdu bizim için. En güzel inciri kim
bulup yiyecek, en lezzetli üzüm ki-
min bağında bulunacak, koşturur du-
rurduk.
O günterin üzerinden 35-40 yıl geç-
ti. Babam öldü, îsmail Amcam ve
DOrdane Yengem öldü. Aii Amcam,
artık bağa gelemiyor. Çocuklann hiç-
birinin köyle ve bağlarla ilişkisi kalma-
dı. Üç amca oğlu, pazar günü köye
gittik. Köydeki eski arkadaşlanmızla,
çocukluk günlerimizi yâd ettik. Konu-
şurken fark ettim, köyde hiç eşek kal-
mamıştı. Üzüm yine para etmiyordu.
Top oynadığımız, türkü söylediğimiz
çocuklar ak saçlı, göbekli yaşlı insan-
lara dönüşmüşlerdi.
Nihat ve Nuri'yle tepelere yöneldik.
Kekiklerbahan karşılıyordu. Dağ çay-
lannın kokusu vadiyi kaplamıştı. Ak-
şama kadar, dağ çayı, kekiktopladık.
Yüreğime bir hüzün çöktü. Geçmişe
dalıp gittim.
Tarsus'un renkli küftürü, bugün çok
gerilerde kalmıştı. Şimdi Tarsus'a,
"Ey Türk Tıtre ve Kendine Dön" ya-
zılı heykelleryön veriyordu. Ne Acem
oğlu Galip vardı ne de dedemin orta-
ğı Ermeni Agop Göceroğlu... Hepi-
miz titreyip kendimize dönüyorduk.