Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 NİSAN 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
MİT/CIA
Ş sıralar medyada
tvangi gazetecilerin
MİT'e bağlı çalıştoğı
speküiasyonlan
yapılryor. Milletvekili
gazetecilerden Fazilet
Partili Nazlı llıcak da,
Meclis Başkanlığı'na
verdiği bir önerge ile
MlT'le bağlantılı
gazetecilerin
açıktanmasını istiyor.
ABD'ye gizlice bağlılık
yemini ederek
Meclis'e türbanıyta
girmeye kalkışan
Merve'nin hamisi
Itıcak önergesini eksik
vermiş: CIA hesabına
çalışanlar da
açıklanmatı!
Nopmal
Bir grup j
milletvekili, Leeds-
Galatasaray maçına
bilet bulamamalannı
"milli sorun" yaptılar
fakat Ingiltere'ye
gidebilmek için vize
formu doldurarak bir
anlamda iltica
etmeyeceklerine ilişkin
gövence göstermeyi
normal karşıladılar!
Kymkm
Şebinkarahisar'ı
başlığa ancak
Şbnkrhsr olarak
sığdırmıştık. Bu kez
başlıktaki Kymkm'yi
kaymakam olarak
sığdırabilirdik ama bir
mülki amirin iki eşli
olabileceği aklımıza
sığmadı!
Bektronft posta: som0posta.cufnhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Fazilet kapatılırsa
Azimet kurulurmuş...
"Azimle mermeri
bilecatlatırtar!"
adem bugün 23 Nisan, ulusal egemenlik-
le birlikte çocuklann bayramı ki neşe do-
luyor insan ve madem Aziz Nesin'in oğ-
lu AJi Nesin, Nesin Vakfı'ndaki çocuklar-
Çocuklar ••#•-
la ilgili bilgi vermek ve vakfın durumunu anlatmak
gereksinimi duymuş; umut doluyor insan:
"Nesin Vakfı'nın bugün 27 çocuğu var. Önder üni-
versiteyi bitirdi; Ulaş, Emine, Süleyman, Tarkan,
Mehmet Ali, Kamuran universitede okuyor; Çayan,
Esengül, Mesut, Ali üniversiteye hazırianıyor; Tür-
kan, Seçkin, Serdar lisede, Hüseyin, Tayfun mes-
lek lisesinde, Barbara, Sema ortaokulda, Aynur, Ay-
fer, Aysun, Erdal, Ferman, Ferhat, Gurbet, Mu-
hammed, Sevgi ilkokulda okuyor. Vakıfta beşi gö-
nüllü, onu maaşlı 15 kişi çalışıyor."
"Nesin Vakfı'nın aylık gideri 4 milyar lira. Bu pa-
ranın 1.5 milyarı Aziz Nesin'in kitaplanndan geliyor.
O kadarına yakın bir miktarı da vakfa ait evlerin ki-
ralarından elde ediyoruz. Geriye kalan miktan ba-
ğışlarfa bulmaya çalışıyoruz."
"ölümünden sonra Aziz Nesin'in sekiz yeni kita-
bı çıktı. Bu kitaplara benim yazdığım Aziz Nesin'in
fotoğraflı yaşamöyküsünü de ekleyebiliriz. Gelecek-
te Aziz Nesin'in notlanndan yedi kitap daha çıkar-
tabiliriz. Ancak ne yazık ki Türkiyemizde kitap geli-
rine güven olmuyor."
"Vakfın 22 dönümlük bir arazisine 230 ceviz ağa-
cı diktik. Ceviz ağacı yavaş büyüyor ama büyüdü-
ğünde geliri de büyük oluyor. 15-20 yıl sonra ceviz-
lerden yılda 20 bin dolar gelir elde edeceğiz."
"Bir de Aziz Nesin llköğretim Okulu'nu kurabilsek.
Bugüne dek 50 bin dolar topladık. Okulun maliye-
tinin 1 milyon dolan aşması bekleniyor. Eğer 300 bin
dolan bulursak, alacağımızı sandığım inşaat malze-
mesi bağışını da hesaba katarak okulun inşaatına
başlayabiliriz."
"Birkaç ay önce Sezai ve Nuran Güngör, Nesin
Vakfı ailesine katıldı. Sezai Bey müdürlük görevini
üstlendi. Nuran Hanım da çocuklaria ilgileniyor. Şim-
di artık gönül rahatlığıyla vakfa yeni çocuk alabili-
riz. Bildiğiniz gibi vakfa alacağımız çocuklann 5 ile
8 yaş arasında olması gerekiyor."
Ali Nesin, matematik profesörü... Bilgi Üniversi-
tesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde Matematik ve Bil-
gisayar Programcılığı Bölüm Başkanı. Hem bir dü-
şün adamının oğlu, hem de bir bilim adamı olmanın
sorumluluğu ile Nesin Vakfı'nın bugünü ve gelece-
ğine ilişkin bilgi veriyor.
Bugün 23 Nisan...
Çatalca'daki Nesin Vakfı'na katkıda bulunarak bi-
raz daha neşelenmek isterseniz vakfın telefon nu-
marası: 0. 212. 783 60 49-50-51; elektronik posta
kullanıyorsanız: nesinvakfi@turk.net
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Gureba; modera übbtn geleceği dua
Vakıf Gureba Hastanesi'nin 10 yıl-
lığına Istanbul Üniversitesi'ne devre-
dilecek olması üzerine şeriatçılar hop
oturup hop kalkıyor.
Şeriatçılar, son dönemde "Atatürk
Köşesi" açılarak "çağdaş"laşan has-
taneyi yönetimde olmasalar bile elle-
rinden bırakmak istemiyor.
Malum kadrolann son icraatlannı
yine şeriatçı gazetelerden öğreniyo-
ruz. Gureba'dan bir pskiyatri uzmanı
katıldığı bir konferansta "bilim" adı-
na açıklama yapıyor
"İki AIDS'li gruptan biri için ha-
berleri olmadan dua ediliyor. Di(
ğeri için dua edilmiyor. Dua edi-
len grupta hastalığın daha ya- -
vaş ileriedigi, hatta iyileşme görülü-
yor. Dua, hiçbiryan etkisi, riski olma-
yan bir metottur. 2000'li yıllarda mo-
dem tıbbın içinde daha fazla yer ala-
caktır."
Pofis yakalar ve hapisten kacmazsa
Eski ülkücülerden Şeref Yüce, cina-
yete teşebbüsten 1981 yılında Istan-
bul'da 4.5 yıl hapse çarptınlırken Is-
viçre'ye kaçmış; 1998'de de Isviç-
re'de evlendigi Kanadalı eşini öl-
, dürdükten sonra Türkiye'ye dön-
müştü. Kanada polisi, Yüce'nin
Istanbul'daki adresini saptamış
ancak Türk polisi gittiğinde ev bo-
şaltılmıştı. Bu aradalsviçre'deki cina-
yet davası da Yüce'nın gıyabında ge-
çen hafta sonuçlandı. Eski ülkücüye
17 yıl hapis cezası verildi.
Türk polisi yakalarsa, Şeref Yüce
Türkiye'de 4.5 yıllık hapis cezasını çe-
kecek; bu süre içinde cezaevinden
kacmazsa ardından 17 yıllığına Isviç-
re'ye gönderılecek!
ÇED KÖŞESt
OKTAY EKtNCt
Bir insan.. bir insan daha...
"Kim demiş dünyayı de-
ğiştiremezsiniz diye?.. Bir
tek insan bile dünyayı değiş-
tirebilir!.."
ABD'de Harvard Hukuk
Fakültesi öğrencisi Denis Ha-
yes'in bu seslenişi, 1970'ten
bu yana her yıl 22 Nisan'da
kutlanan "Dünya Günü"nün
de temel sloganı.
"Yeryûzünü paylaşan" ve
sayılan sûrekli katlanarak ar-
tan milyarlarca insanda, ön-
celikle güçlü ve etkin bir "ge-
zegen bilinci" oluşmasının,
yaşamın sürekliliği için "ön-
koşul" olduğunu, yılda bir
gün bile olsa yaygın bir ile-
tisimle anımsamak ise Dün-
ya Günü'nün temel amacı.
Ulusiararası Dünya Günü
Komitesi. ülkemizdekı 2000
yılı kutlamalan için ÇEKÜL
Vakfi'nı "Türkiye koordi-
natörü" olarak belirledi.
Çevre ve kültür değerleri-
mizi koruma ve tanıtma ko-
ıusundaki çahşmalannı ka-
nu, yerel ve sivil kuruluşlar
ırasında üretken bir "daya-
uşma ve işbirliği" anlayı-
ıyla yaşama geçirmeyi hedef-
eyen ÇEKÜL'ün, 22 Nisan
!000 için hazırladığı yayın-
arda Denis Hayes'in 30 yıl
»nceki sloganı şöyle sürdürü-
iiyor:
"Bir insan.. bir insan da-
ıa~ bir insan daha.. el ele ve-
erek dünyayı değiştirebi-
iriz..."
Demek ki yeryûzünü bu
ahşi ve insafsız kirleticiler-
en kurtarabilmek için, "ge-
egen bilincinin" tek bir ön-
ü insanda değil, milyonlar-
a, belki de milyonlarca du-
arlı insanda kök salması ge-
^lciyor.
2000'deki 22 Nisan Dünya
îünü, ÇEKÜL'ün işte bu
anlamlı katkısı" ve güç-
irliği çağnsıyla, yeni birbin-
üı çok daha inançlı bir "dün-
aü" yani "dünya yurtta-
ı" kimliğiyle karşılamamı-
tB da tarihsel başlangıcını
luşturuyor...
Ulusiararası Komite, 2000
yılının Dünya Günü konusu-
nu "Temiz Enerji" olarak
belirlemiş. Sanki birileri ko-
mite üyeleriyle "kuiis" yap-
mış da onlara: "Aman bu yıl
bu konuyu seçin, çünkü yer-
yüzflnan uygarbklar beşiği
olan Anadolu kirli enerji
politikalarıyia elden çık-
nıak üzere..." demiş gibi...
Nitekim, dünyada ne kadar
"aklıbaşında insanlarla yö-
netilen" ve aklıbaşında bir
halkın da yöneticileri başına-
buyruk bırakmadığı ülke var-
sa, hemen tümünde "nükle-
er santrallardan" artık vaz-
geçilmesi: buna karşılık Tür-
kiye'de ise "onlar bir yana
biz bir yana" denip "nük-
leer kirlenmede" hâlâ ısrar
edilmesı yukandaki şüpheyi
güçlendirmiyor mu?
Benzer şekilde onca mah-
keme kararına rağmen Ke-
merköy (Ören) Temizlik
Santralı'nı çalıştırmakta
"inat" edip cen-
net Gökova'yı
zehire bulayan;
yine mahkeme
kararlarını hiçe
sayarak Berga-
ma'daki siyanür
tesislerini hâlâ
geri çekmeyen
Eurogold'a sesi-
ni bile çıkartma-
yan, ya da Fırtı-
na Vadisi'ndeki
santral tahribatı-
na karşı bu eşsiz
doğa zenginliği-
ni SlT ilan eden
Koruma Kurulu'na sürekli
baskı yapan: hele dünyanın
kültür başkenti Hasankeyf i
yok edecek ilkel ve eskimiş
bir baraj projesinden bir tür-
lü geri adam atmayan yöne-
ticilerimiz ve politikacılan-
mız...
Ulusiararası Dünya Günü
Komitesi'nin "dünyanın dik-
katini Türkiye'ye çekmek"
için bu karan almasına "il-
ham vermiş" olamazlar mı?
Sadece "gezegen bilinci"
içinde değil, bunun da önko-
şulu olan "ulusal sorumlu-
luk" duygusu taşıyan herke-
sin, 22 Nisan 2000 Dünya
Günü'yle adeta bizlere "ar-
mağan" edilen bu temaya
dört elle sarılması ve hem
Türkiye'nin hem de yeryü-
zünün geleceği için "kirli ve
yok edici enerji politikala-
rına karşı" mücadeleyi da-
ha da yükseltmesi gerekiyor...
Nasıl mı?.. ÇEKÜL'ün çağ-
nsını şöyle de anlayarak:
"- Bir insan.. bir insan
daha.. bir insan daha.. el
ele vererek ülkemizin yaz-
gısını da değiştirebiliriz..."
HAYVANLAR tSMAtL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇlZGtLtK KÂMtL MASARACI
KEDt LEVO APTÜÜKA
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 23 Nisan
COCUK YILDIZ SMRLEY T£MPl£..
23HISAU 1328'DE, 0WJJ ÇOUJK. SIMEMA Y/UHZt SHIKLET TBMH£
Çföeı.1 TBUPO.) ABD'PEpogoa. ö
İNEMA OYUNCLU6UUA BAÇUYA•SİNEMA OYUNCULUSUHA gAŞUYAN TEMPtE, Sİ£-
KAÇ YIL İÇJNDE, PÜNyAUIN EN TANfHMIŞ VE EN ÇOK PARA
KAZANAN YILDIZLAR! ARASINDA YERALACAKTlR.
ÖZEC SİK OSCAR ÖOÛOJ VE&İLEN SHIKLEY TBMPtE,
FİLML£RİNP€ ŞAKKILAR SÖyÜYECEK, OAA/S EDECEJC-
TİR. 54- BUKLEU SAÇI, GAMZEU SEVİMLİ YÛZÛYL£,
'SKOUOMİK. KSİZ ıÇİMPEKJ AMEf&İKAN HALKIHI 3ÛU>ÜR£
SİISM PEK AZ K/fİDeU SİRİ S&Y/L4G4/eriiÇ. 'KÜÇÜK BAYAN
MAe/cee', "HEIDI', "KÛÇÛK. pee/jsesn
G/*r ÇOKTUTUIAN
FILMLERD6 BAÇ&OL. OYNAYAH TBMPLB, ZO YAÇlARlH'
SİHEMAYt 8m/U&CAZrt£. PAUA SONISALAe.1 POLİTİ-
KAYA ATILACAK, 19?4'TE İSE 8ÜYÛ/CELÇI OLACAIC-
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Teşekkürler Galatasaray
Ingiltere'deki Leeds United maçı Galatasaray'ın
aynı tumuvada oynayacağı onuncu maçtı. Milan'la
başlayan karşıiaşmalar dizisinde sırasıyla Hertha
Berlin, Bologna, Mallorca ile ikişer kez oynamış, en
sonunda da Istanbul'da Leeds United ile karşılaş-
mış, bu maçı 2-0 kazanmıştı. Ulusiararası birtûmu-
vada peş peşe oynadığı dokuz maçın dokuzunu da
yenilgisiz kapatan ilk Türk takımı olmuştu Galata-
saray. Insanlann bu karşıiaşmalar sonrası yaşadık-
lan sevinçlerini birer "ulusal şölen"e dönüştürme-
teri, sokaklara, alanlara taşırmalan bu yüzdendi... Ulus-
iararası alanlarda bu tür "dizizaferierin özlemini çe-
ken toplumumuz genci yaşlısı, erkeği kadınıyla sa-
n-kırmızırenklerebürünmüş, en sonunda birfutbol
takımıyla gelen bu ortak sevinci kutluyordu...
Istanbul'daki Leeds United maçı öncesi, stad-
yum dışında yaşanan ve iki Ingilizin ölümüyle sonuç-
lanan tatsız oiaylar sonrasındaki gelişmeler bir kâ-
bustu sanki. Avrupa Futbol Birligi, Ingiliz medyası-
nın çığırtkanlığına prim vererek, Ingiltere'de oyna-
nacak ve kupa finalistini belirieyecek onuncu ma-
ça Türk seyircisinin alınmaması karannı vermişti.
Avrupa kupalan tarihinde benzer nedenlerle bir ma-
çın seyirctsiz oynanması, maçın başka bir ülkeye alın-
ması, maçın tekrarlanması, suçlu görüten takımın tur-
nuvadan çıkanlması ya da belli bir süre katıhmının
yasaklanması gibi caydıncı önlemlere çok kez ta-
nık olunmuştu. Ama bir takımın seyircisine yasak ko-
nulmasına ilk kez rastlanıyordu... fnsanın isyan duy-
gulannı kabartan bir haksızlıktı bu!.. Hepimiz bir an,
"Artık her şey bitti" diye duşünmüştük. Tribünlerle
saha arasında alışılageldik bir atletizm pistinin ol-
madığı, seyircilerin sahaya ınmelenni önleyecek tel
örgülerin bulunmadığı ve kırk beş bin "öfkeli Ingi-
liz")n dolduracagı stadyumda sahaya çıkacak Ga-
latasaraylı futbolculartribünlerde herzaman görme-
ye alışık olduklan san-kırmızı renklerden, bayraklar-
dan, yandaşlanndan yoksun bırakılmışlardı bu kez.
Karşılaşma başlayana kadar gergindik hepimiz
televizyonlann karşısında... Taffarel'den Hakana
kadarfutbolcularımız da gergindiler kuşkusuz. Tür-
kiye'den giden özel tim görevlıleri tarafından ko-
runmak zorunda kalmak bile tek başına bir "gergin-
lik" nedenidir, diye düşünüyorduk. Hiç bu kadar kö-
şeye sıkışmış, sıkıştınlmış hissetmemiştik kendimi-
zi... Futbolculanmız için tek bir şey kalmıştı: Saha-
ya çıkıp, bildikleri gibi oynamak! Onlar da öyle yap-
tılar... Beşinci dakikada penaltıdan Hagi'nin golü
geldi... Gözlerimize inanamryorduk. Tüm olumsuz-
luklar, aleyhte hazırlanan tüm senaryolar geri tep-
mişti sanki... Takım enfes biroyun sergiliyordu umut-
suzluğa inat!.. Sonra Hakan Şükür'ün o unutulmaz
golünü izlemiştik... Galatasaray bu dizideki onun-
cu maçını da yenilgisiz bitirdi. Yine bağırış çağırış
sokaklara döküldük... Bir "zaferi daha kutladık Ga-
latasaray sayesinde...
Yanm yüzyıllık bir Galatasaray yandaşı olarak bir
yandan sevinçten dans ederken, bir yandan da "Bû-
tün buntarnasıl oluyor" diye soruyordum kendi ken-
dime. Nasıl bir "organizasyon", nasıl bir "strateji",
nasıl bir 'motivasyan", nasıl bir "uygulama"yd\ bu?
Fatih Terim, bu korkusuzluğu, bu özgüveni, bu di-
renci nasıl aşılamıştı takıma? Ekonomiden siyase-
te her şeyin, her an "çarşafa dolanabildiği", en ba-
sft anayasal işleyişterin bile her an beklenen "bek-
lenmedikler
n
\e içinden çıkılamaz sorunlara dönüş-
tüğü bir ülkede nasıl oluyordu da bir adam çıkıyor,
ulusiararası futbol endüstrisinin devlerine böylesi-
ne meydan okuyabiliyordu? Hep dillendirdiğimiz, hep
özlediğimiz, ama hiçbir zaman yerine oturtup kul-
lanamadığımız "akılcılık" denilen şey buydu gali-
ba...
Fatih Terim, aklı ayağa egemen kılmıştı. Onun ta-
kımına aşıladığı "s/stem"de fiziği de kondisyonu da
bireysel becerileri de "afe/'yönetiyordu. Onunla bir-
likte, futbol dünyamızda "sahakötüydü", "havabo-
zuktu", "hakem düşmandı", "sakatımızçoktu", "se-
yircimizyoktu" gibi safsatalar son bulmuştu. Gala-
tasaray; dört yıldır en kötü sahalarda, en bozuk ha-
valarda hakemlerin dostluğuna düşmanlığına, sa-
katlannın azlığına çokluğuna, seyircisinin varlığına
yokluğuna bakmadan takır takır oynuyor, içeride de
dışanda da rakiplerine kök söktürüyordu... Aylar
öncesinden, "Hedefimiz final oynamak" deyip, bu
hedefi "sahı kılmak" her babayigidin harcı değildi dog-
rusu... Ve kimsenin aklına "Avrupa, Avrupa duyse-
simizi!.." diye bağırmak gelmiyordu artık. Asıl bü-
yük dönemeç de burasıydı galiba...
Teşekkürler Galatasaray... Teşekkürler Fatih Terim...
Teşekkürler çocuklar...
(Faks:0212-723 84 97)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Osmanlı ..
devletinde ka-
dılara ve mü- 2
derrislere ve-
rilen ad... Ni-
ne. 2/ Yahudi-
liktebirnesne-
nin dinsel
amaçlara uy-
gunluğu...
"Yaz bahar 8
ayında bir od g
verdiler/Yan-
dım gittım ala karlı -
— iken" (Karacaoğ- 1
lan). 3/ Yemen'de bir 2
kent... Ilkçağa özgü 3
kent devleti. 4/ Harf- 4
leri dizen ve saürlan 5
blok durumunda dö-
ken dizgi makinesi. 5/
tki tarla arasındaki sı-
nır... Temiz... Nazi par-
tisininhücum kjtasını
1 2 3 4 5 6 7 8 9
simgeleyen harfler. 6/Tombul ve iri yapüı. 7/Avuç...
Ekmek ufağı. 8/ Inişli yer, bayır... "Süt içtim dilim
yandı / Döküldü ~ yandı" (Türkü). 9/ Karakter...
Sesin kısılıp yok olması.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Bilgiçliktaslayan kımse... Kimi hastalıklara kar-'
şı bagışıklık sağlamak için vücuda verilen eriyik,
2/ Bir orman ağacı... Kimi kâğıt oyunlannda aynı
cins iki karta verilen ad. 3/Akdeniz Bölgesi'nin ba-
tısında bir çay... Kireç kanştınlan tekne. 4/ Kadın-
larda doğurma yeteneğinin sona ermesi. 5/ Hicap...
Halk müziğine özgü tellı bir çalgı... Eski Mısır'da
insanoğlunun yaşamsal dayanağı olan üretici güç.
6/Çabuk kurumasını sağlamak amacıylaboyayaka-
ülan madde. II"— Cansever": Şairimiz... Ege De-
nizi'nde, ünlü Venüs heykelinin bulunduğu ada. 8/
Kurşun borulann agzını açmakta kullanılan ucu
sivri takoz... Hareketsiz, sessiz. 9/ Metalleri yont-
makta kullanılan çelik araç... Kansızlık.