19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 NİSAN 2000 CUMA HABERLER DUIVYADA BUGUN ALİ StRMEN Yazarımız Ali Sirmen yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılanna ara vermiştir. Tekfircilerin davası sürüyor Yargıç,şeriatçı sanıldaraAy'a gitmeleriniönerdi ANKARA (Cıunhu- riyct Bürosu) - Şeriatçı "Tekfir" örgütüne men- sup 4 sanığın yargılan- dığı davada, mahkeme başkanı MehmetOrhan Karadeniz, Suudi Ara- bistan'ı "İslam devleti" olarak görmeyen sanık- lara "Ay'a gftmelerini", savcı da "uzayda güzel bir yer bulmalannı" önerdi. Sanıklar, nüfus cüzdanı taşıyanlann "devletin kulu" olduğu- nu, kendilerinin ise "Al- lah'tan başkasımn kulu olmayacakları" içın cüzdanlannı yırttıklan- nı söylediler. Aıikara 1 No'lu DGM'de görülen dava- nın dünkü oturumuna, tutuklu sanıklar Mu- hammetAtay, ÂbduUata Atay, Hatice Ata> r ve Havva Topçu katıldı. Mahkeme başkanı Karadeniz, sanıklann nüfiıs cüzdanlannın ol- madığını anımsatarak "Pohs kontroUerinde ne yapiyorsunuz" diye sor- du. Sanıklann, polis kontrolüne hiç rastla- madıklannı söylemele- ri ûzerine de Karadeniz, sanıkJara Suudi Arabis- tan kimliğine sahip olup olmadıklannı sordu. Sanıklann "Orası tslam devleti değü" sözleri üzerine Karadeniz, "Siz o zaman Ay'a gidin. Siz ruh olmuşsunuz. Sizpa- ra taşımıyor musunuz? Ondadaresim var" tep- kisini gösterdi. Cumhuriyet Savcısı Dilaver Kahveci de sa- nıkJara "Astronomiyiivi öğrenin, uzaya çıkın, siz orada güzel bir yer bu- lursunuz" dedi. Sanık Muhammet Atay, üzerine atılı suçu işlemediğini belirterek "İddianamede belirtilen konuşmalan, eşinıe ve yakın arkadaşlanma anlattun. Elbette ağzı- ma fermuar çekecekdu- rumum yoktur" dedi. Atay, Karadeniz'in "Hizbullahla ilginiz var mı" sorusuna "Ku- ran'da adının geçtiğini biüyorum. Ancak bir il- gimiz yok" karşılığıru verdi. Mahkeme başkanı Karadeniz, savcının is- tcmı doğrultusunda, sa- nıklann tutukluluk hal- lerinin devamına karar verildiğini açıklayarak duruşmayı erteledi. Iddianamede, Abdul- lah ve Hatice Atay'ın, TCY'ninl55.maddele- rine göre 2'şer aydan 6'şar yıla; Muhammet Atay'ın da TCK'nin 313/2-3-4 ile 155. mad- deleri uyannca 2 aydan 8 yıla kadar hapis cezasına çarptınlması isteniyor. Webel rapor hazırlayacak îşkence ve taciz iddiahm mercek altına alındı AKINBODUR İSKENDERUN - Uluslararası Af Orgütü Türkiye Masası Şefı Dr. HeköVVebel, Türkiye'de düşûncenin bir suç ola- rak sayılmasının, insan haklan savunucularına baskı yapılmasının ve ölüm cezasının kaldınl- mamasımn kendjjerini kaygılandırdığını belir- terek bu konularda ay- nntılı önerileri olduğu- nu bildirdi. Webel, tskenderun Emniyet Müdürlü- ğü'nde gözaltındayken "cophı tecavüz, cinsel ta- ciz ve işkenceje" uğra- dığını öne süren N.CJS. (16) ile Fatma DenizPo- lattaşın iddialannı in- celemek üzere dûn Is- kenderun'da görüşme- lerde bulundu. Webel, iddialarda bulunan kız- lann babalan tbrahim Polattaş ve Temim Sal- manoğlu, avukatlan BülentAkbay, İHDŞu- be Başkanı Sadullah Çağlar, emniyette iş- kenceye uğradığını ve kulak zannın patladığı- nı öne süren HADEP îl- çe Başkanı Nurettin Yağmur ile görüşmeler yaptı. Görüşme sonrası so- rulan yanıtlayan Webel, Türkiye"de insan hakla- n ihlallerinin devam et- tiğini söyledi. Webel, Türkiye'nin değişik yerlerinde "tnsan hak- lan UılaUeri". "însan haklannı savunanlara yönetikbaskT, "Düşûn- ce suçhılan ve işkence" konulannda hazırladık- lan araştırma raporlan- nı Türkiye Cumhuriye- ti hükümetine, basına ve uluslararası ka- muoyuna sunacaklarını söyledi. Bahcelievler katliamı davası Olüm cezasınaV onama istemi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcdı- ğı, Türkiye Işçi Parti- si'ne(TlP)üye7öğren- ciyi, Ankara'nın Bahce- lievler semtinde 8 Ekim 1978'de öldürdükleri gerekçesiyle, Ünal Os- manAğaoğlu ve Bünya- min Adanalı hakkında 7'şer kez ölüm cezası- nın onanmasmı istedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sanık avu- katlannın yaptığı tem- yiz istemine ilişkin teb- İiğnamesini tamamladı. Başsavcılık, sanıklara verilen cezayı usul ve yasaya uygun bularak onanmasını istedi. Da- va dosyası, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne gönde- rildi. Daire, temyiz iste- mi duruşmalı istendiği için gelecek günlerde duruşma gününü belir- leyecek ve daha sonra temyiz istemini karara bağlayacak. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Serdar Al- ten, Osman Nuri Uzun- lar, Latif Can, Salih Ge- venci, Faruk Ersan, Ef- raim Ezgin ve Hürcan Gürses'i Ankara'nın Bahcelievler semtinde 8 Ekim 1978'de öldürdük- leri gerekçesiyle, sanık- lar Ağaoğlu ve Adana- lı'yı 7'şer kez ölüm ce- zasına mahkûm etmişti. Prof. Şebnem Fincancı, adli tıp uzmanlannın baskı ve ağır koşullar altında çalıştıklannı ileri sürdü 'Hepimîz baskı• IÜ Tıp Fakûltesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Fincancı, adli tıp uzmanlannın 'Tükenme' adı verilen bir tür depresyon yaşadıklannı söyledi. Fincancı, meslektaşlannın şiddete maruz kalmış kişilerle sürekli iç içe yaşadıklannı belirterek iş yüklerinin çok ağır olduğuna dikkat çekti. istanbulHaberServisi-lstanbul Tıp Fakûltesi Adli Tıp Anabilim Dalı Baş- kanı Prof. Dr. Şebnem Fincana, polis- le karşı karşıya değil, yan yana çalış- mak istediklerini belirtti. Adli np uz- manlannın çok yönlü baskı ve ağır ko- şullar altında çalıştıklannı vurgulayan Fincancı, "Meskktaşlanmızuı önem- ti bir çoğunluğu 'Tükenme' adı veri- len bir tür depresyon yaşıyor" dedi. Adli tıp alanındakı aksaklıklar ve sorunlar konusunda sürekli uyanlar- da bulunan Prof. Şebnem Fincancı, "Rapor yazarken poüs sflahmı masa- ya koyuyor" ya da "Beğenmediği ra- poru yırüp aöyor" yönündeki açıkla- malannın kendisinin doğrudan yaşa- dıklan değil, meslek içi seminerlerde meslektaşlannca aktanlan olaylar ol- duğunu söyledi. Kurul olarak verdikleri bir rapor ne- deniyle Istanbul Emniyet Müdürlü- ğü'nün ve Istanbul Valisi'nin kendisi hakkında suç duyunısunda bulundu- ğunu anımsatan Prof. Fincancı, "Bu olayla ben de baskıyı doğrudan yaşa- dım" dedi. Adli tıp uzmanlannın şiddete maruz kalmış kişilerle sürekli iç içe yaşadık- lanna dikkat çeken Prof. Fincancı şöy- le devam etti: "Meslektaşlanmız bunun sonucu olarak önemli bir çoğunluğu 'Tüken- me' adı verilen bir tür depresyon geçi- riyor. Bu psikolojik rahatsızlık, haya- ta umutia bakamamak. isteksizlik, ye- ni projekr üretememek gibi beürtikr veriyor. İş yükümüzçokağn; biruzma- nın baktiğı vaka sayısı günde 150'yi bulabihyor. Günde 10 otopsiye giren meslektaşlannıız var." Prof. Fincancı, adli ttp uzmanlannın yaşadığı en büyük sıkıntının raporla- nn bir nüshasının muayene sonrasın- da doğrudan polise ve hastaya veril- mesinde yaşandığını belirterek bu du- rumun hekim üzerinde ciddi bir bas- kıya yol açtığrnı vurguladı. Hekimin bu baskıdan kurtanlması gerektiğini söyleyen Fincancı, bunun için raporlann taraflara verilmeyip doğrudan cumhuriyet savcılanna giz- li ve kurye ile gönderilmesı gerektiği- ni kaydetti. Bu şekilde raporlann ve gizliÜğinin de sağlanacağını ifade e- den Fincancı, raporlann bir nüshası- nın da aralannda Türk Tabipler Birli- ği temsilcilerinin de olacağı bağımsız bir bilimsel kunıla gönderilmesini is- tedi. Fincancı, bağımsız denetim orga- nı niteliğindeki bu kurulun oluşturul- masıyla, tartışmalann azalacağını ve rüşvet ortamının ortadan kalkacağını savundu. Fincancı'nın dile getirdiği diğer sorunlar şöyle: Eğitlm Tıp fakültelerinin yaklaşık yansında adli tıp eğitimi verilmiyor. Sayı yetersiz olduğu için uzmanın yapması gereken işi pratisyen hekim- ler yapmak zorunda kalıyor. Uzman olmayan hekimler hastalar ya da gü- venlik güçlerince rahatlıkla yönlendi- rilebiliyor. KadrOla$ma Adli Tıp Kurumu sonuç olarak siyasilerin tayinleriyle oluşan bir kurum. Bu sakıncalı. Bura- sı önemli bir bilimsel kurum, yapılan- ması da örneğin rektörlük seçimi gibi o alanda çalışan kişilerce seçimlerle belirienmeli. P0İİSİ6 l$blrllğl Polisle karşı karşıya değjl, yan yana çahşmak isti- yoruz. Adli Tıp Enstitüsü'nde polis öğrencilerimiz var. Bu zamanla çok sağlıklı bir işleyiş içine girecek. Polis, jandarma, Adli Tıp Kurumu, üniver- siteler ve delil toplama sürecine kat- kısı olan tüm birimlerin birlikte çalış- ması ortak bir dil oluştuıması, ortak standartlar geliştirmesi gerekir.Gere- ken önemin verilmesi halinde huku- kun üsrünlüğü ilkesine çok katkı sağ- layacağını düşünüyorum. GM Savcı, Kuüular 9 m hapsini istedi ANKARA (ANKA) - Yeni Asya gazetesi sahibi Mehmet Kutlular'ın Sa- id- i Nursi mevlidinin ar- dından Kocatepe Ca- mii'nde gazetecilere yap- tığı açıklama nedeniyle Ankara 1 No'lu DGM'de yargılandığı davada Savcı Dilaver Kahveci, sanığın halkı din farklılığı gözete- rek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği gerekçesiyle TCY'nin 312/2-3'üncü maddeleri uyannca 6 yıla kadar hapis cezasına çarptınlmasını istedi. Kutlular'ın katılmadığı davada iki avukatı hazır bulundu. Mahkeme Baş- kanı Mehmet Orhan Ka- radeniz. Kutlular'ın Istan- bul'da talimatla aiınan ıfa- desinin geldiğini söyledi. Savcıhk ve sanık avu- . katlannın, soruşturmanın gcnışletilmesi yönünde istemlerinin olmadığını açıklamalan üzerine Kah- veci esas hakkındaki gö- rüşüde 10 Ekim 1999'da Kocatepe Camii'nde Nur- culuk hareketinın başlatı- cısı olan Said-i Nursi adı- na Kutlular tarafından bir mevlit düzenlendiğini anımsattı. İĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN Amerika'daki Fethullah Gülen'i FBrnın kovduğu iddia edildL CHP'nin hazırlıklannı tamamladığı etkinlikte 1500 mezun bir araya gelecek Köy Enstitüleri şeııliğiANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-CHP, Köy Enstitüleri'ninku- ruluşunun 60. yıldönümü nede- niyle düzenlediği "Köy Enstirü- leri ve Çağdaş Eğhün Şenüği n nin hazırlıklannı tamamladı. Şenliğe Türkiye'nin çeşitli yerlerinden gelen 1500'e yakın Köy Enstitü- lünün yanı sıra çok sayıda genç kanlacak. CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Mustafa Gazakı, bugün Köy Enstitüleri sistemin- den çıkanlacak dersler, çağdaş eğitim anlayışına temel oluştura- bilecek ilkeler bulunduğunu be- lirtirken "Ancak buçağdaş eğitim flkeleriııi uygulamak bir iktidar sorunudur. Bu anlayışı benimse- yecek, uygulayacak, emekten ya- • CHP'nin Köy Enstitüleri'nin kuruluşunun 60. yıldönümü nedeniyle düzenlediği Çağdaş Eğitim Şenliği, 16 Nisan 2000 Pazar günü Ankara'da Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda başlayacak. Şenlikte belgesel, müzik dinletisi, sergi ve halkoyunlan gibi etkinlikler düzenlenecek. na bir iktidar gerekn*" dedi. CHPnın Köy Enstitüleri'nin kuruluşunun 60. yıldönümü ne- deniyle düzenlediği çağdaş eği- tim şenliği 16 Nisan 2000 Pazar günü Ankara'da Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda gerçek- leştirilecek. Türkiye'nin her yerinden 1500'e yakın Köy Enstitütüleri öğretmen, eğitmen, sağlık me- munı ve teknisyenin şenliğe ka- tılacaklannı bildirdikleri, sağlık nedeniyle katılamayacak olan pek çok Köy Enstitülü' nün de telgraf gönderdikleri belirtildi. Köy Enstitüsü kuşağının yanı sıra çok sayıda gencin de katıla- cağı şenlik, 16 Nisan günü saat 11.00'de Genel Başkan AltanÖy- men başkanhğında topluca Anıt- kabir'in ziyaret edihnesiyle baş- layacak. Belgesel de haarlancb Köy Enstitüleri'ni anlatan fo- toğraflar ve enstitülü ressamlann eserlerinin de sergileneceği Ah- met Taner Kışlalı Spor Salo- nu'ndaki şenlik ise 13.00'te baş- layacak. Altan Öymen'in konuş- masının ardmdan, Can Dün- dar'ın hazırladığı "Köy Enstitü- leri Belgesdi", Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu, müzik dinletisi, halkoyunlan ve çeşitli etkinlikle- rin gerçekleştirileceği şenlik, ve- rilecek kokteylle sona erecek. CHP MYK Yönetim Kurulu üyesi Gazalcı, 1940'h yıllarda uygulanmış ilerici, üretken, bi- limsel Köy Enstitüleri ilkelerini bugüne taşımak istediklerini, bu çağdaş eğitim sistemini yaşamış, Köy Enstitüleri'nde yetişmiş in- sanlarla bugünün gençliğıni bu- luşturmak "bir çeşit bahar *şsF yapmak istediklerini söyledi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR ARLAMENTERLER ANTALYA 'DA 21. yüzyılda azmlıklar semineri ANTALYA (Cumhuri- yet) - Osmanlı Imparator- luğu'ndaki gerileme döne- minin yabancı tüccarlara vergı konulmasından sonra başladığı öne sürüldü. Avrupa Güvenlik ve lş- birliği Teşkilatı Parlamen- terler Asamblesi (AGtT- PA) tarafından TBMM'- nin ev sahipliğinde, Antal- ya'nın Kemer ilçesine bağ- lı Çamyuva'daki Ceylan bı- ter Continantel Oteİ'de ön- ceki gün başlayan "Yeni Riskler ve Meydan Oku- malar 21. Yüzyıkla Azm- üklar" konulu seminerin dün sabahki ilk oturumun- da, "Aznüık Gruplan ve EkoDomik tfişkflerin Güç- lendirilmea" konusu ele alındı. Fransız Parlamenter Jacanes Floch'un başkan- lığını yaptığı otummda ko- nuşan Kanadalı Parlamen- ter Jerenûah Grafctein, se- minerin yajnldığı bölgenin, "Irklann lHkesi" anlamına gelen "Pamfîlya'' olarak anıldığını söyledi. Pamfıl- ya'da değişik ırklardan bın- lerce kahraman bulundu- ğunu anlattı Türk parlamenterlerden Mehmet Kaya, Grafste- in'in son sözleri üzerine "Bir bölgenin ekonomik imkânlannın doğuştan ye- tersiz olması, o bölgedeki azmuklann baskı alanda olduğunu göstermez. Bu bir insanhksuçudur" dedi. Kaya ve daha sonra söz alan Bursa Milletvekili Ha- yati Korkmaz'ın konuşma- sı esnasında otelin elektrik- leri sık aralıklarla 7 kez ke- sildi. Oturum Başkanı Jac- ques Floch, Korkmaz ve Kaya'ya, "Daha hızü konu- şun, çünkü elektriklerin ne zaman kesileceğini bflmiyo- ruz" dedi. T ÜLEN'ÎN MESAJIOKUNDU Fethullahçı vakıftan • - 'hoşgörü sempozyumu9 ÖZCANGÜNEŞ ŞANLIURFA-''Kültür- kraras Diyalog Platfor- mu" adıyla Fethullahçı- lar'ın kurduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nca or- ganize edilen "Musevüer, Hıristiyanlar ve Mfisln- manlar için Diyalogda Bir Sembol ve BirBk Bağı Hz. tbrahim" sempozyumu Harran'da başladı. Sem- pozyumun açılış töreninde Fethullah Gülen'in mesajı okundu. Fethullahçılann devlet desteğiyle kalkındığı, fark- lı inanışlann kültürlerinin yok edildiği, kiliselerin ca- mi ve halı atölyelerine dö- nüştürüldüğü Şanlıurfa'da düzenlenen "Hosgörü Sempozyumu" Harran'da- ki tarihi kale kalıntılan önündeki törenle başladı. Hıristiyan Mardin Süryani Kilisesi, Musevi Istanbul Korosu ile Kültür Bakanlı- ğı Devlet Türk Halk Müzi- ği Şanlıurfa Korosu'nun ilahiler okuduğu açıhş tö- renini Fethullahçı Saman- yolu Televizyonu'nda program yapan Engin No- yan sundu. Söz konusu te- levizyondan canlı olarak yayımlanan törene ruhani İiderlerden Fener Rum Pat- riği Bartholomeos, Rusya Federasyonu Başmüftüsü Tolga Tacutdin, Vati- kan'dan Thomas Micheal, Ermeni Patrik Vekili Kir- korDamatyum, Hahamba- şı Vekili Row tshak ile çok sayıda din adamı katıldı. Sempozyuma Devlet Bakanı MHP'li Sadi So- muncuoğlu, Şanlıurfa mil- letvekilleri ANAP'lı Meh- met Güneş, DYP'li Nec- mettin Cevheri, MHP'li Muzaffer Çakmak, Vali Şahabettin Harput Bele- diye Başkanı Ahmet Bab- çrvan ile kentteki diğer ka- mu görevlileri de hazır bu- lundu. Açılışta konuşan Somuncuoğlu, organizas- yonu gerçekleştirenlere te- şekkür etti. [email protected] Eşber Yağmurdereli'yi Çankın Kapalı Cezaevi'nde, geçen pazar günü ziyaret ettim. Eşber 1968'li yıl- lardan arkadaşım. 12 Eylül sonrası Bursa Cezaevi'nde 1.5 yıl birlikte yattık. Eşber 1978 yılında, bir gru- bun kuyumcu soygununda onun da adını vermesi sonrası tutuklanmış- tı. Eylem bir kuyumcu soygunundan ibaretti. Bursa'da gerçekteştirilmiş- ti, Eşber ise o sırada Samsun civa- nnda avukatlık yapıyordu. Onun ey- lemin plancısı olduğu iddia edilmiş- ti. Ne ölüm ne de yaralamantn oldu- ğu bu olay nedeniyle Eşber, Sam- sun Ağır Ceza Mahkemesi'nde yar- gılandı. Eyleme katıldığı bile iddia edilmemesine karşın, 12 Eylül aske- ri darbesinin hemen ardından ve o hava içinde idama mahkûm edildi. Idam kararını veren mahkeme, Eşber'in kör olduğunu söyleyerek idamı müebbet hapse çevirdi. Eş- ber, 1978'den 1991 yılına kadar 13 yıldan fazla hapis yattı. O yıl çıkan- Eşber'le Çankın Cezaevi'nde lan Terörle Mücadele Yasası'nın In- faz Yasası'nda yaptığı değişiklikten yararlanarak tahliye oldu. Serbest kaldıktan bir süre sonra bir toplan- tıda yaptığı konuşma nedeniyle yar- gılandı ve Terörle Mücadele Yasa- sı'nı ihlal ettiği gerekçesiyle 10 aya mahkûm edildi. Bu 10 aylık mahkûmiyet, Eşber'in infazının yanmasına neden oldu. Bir konuşma nedeniyle 10 ay yatması gerekirken, infazı yandığı için tam 22.5 yıl cezaevinde yatmak üzere tutuklandı. İki yıldır Çankın Ceza- evi'nde yatıyor. Bütün bunlan, Tür- kiye'deki hukuk sistemini ve mantı- ğını göstermek için yazdım. Bir ay- dın, bir soi örgütle ilişkisi iddiasıyla bundan 23 yıl önce yargılanıyor ve cezaevine giriyor. Hakkındaki iddi- alar, normal bir dönemde olsa bir- kaç yıl mahkûmiyetle sonuçlanacak iddialar olmasına rağmen idama mahkûm ediliyor. Müebbete çevri- len bu cezayı da büyük ölçüde ya- tıyor, ama devlet yakasını birtüriü bı- rakmıyor. Devletin kurumları, solcu- lardan intikam almaktan bir türlü vazgeçmiyor. • • • Eşber, aradaki yattıklan da ekle- nince 17 yıldır içeride. İlk tutuklan- dığında 33 yaşındaydı şimdi 55 ya- şında, bu dönemin tamamına yakı- nını hapiste geçirdi. İki yıldır görüş- mediğimiz Eşber, gülen yüzüyle bi- zi içeride karşıladı. Çektiği bütün acılara rağmen hoşgörülü, esprili tavrını değiştrrmemişti. Ülke sorun- larından kişisel dertlere kadar birik- miş konuları konuştuk. Eşber, kişisel dertlerinden söz et- meyi sevmez. Örneğin, onun gör- meyen gözleriyle cezaevinde yat- ması, hele de kapalı bir cezaevinde son derece olumsuz koşullarda yat- ması kabul edilir gibi değil. Konuş- mamız sırasında söz cezaevlerinde çok yaygın olan Hepatit-B salgının- dan açıldı. Çankın Cezaevi'nde de çok sayıda hükümlünün Hepatit-B olduğunu söylediler. Cezaevinin sınıriı olanaklan tçin- de, böylesine bulaşıcı bir hastalığın engellenmesi çok zor. Hele kalaba- lık koğuşlarda, temizliği sağlamak ve kiıiilik nedeniyle yaygınlaşan böyle bir hastalığı önlemek müm- kün değil. Durumu ağırlaşanlann za- man zaman Ankara'ya gönderilip aynı gün geri döndüğünü anlattılar. Giderek durumu ağııiaşanlardan söz ettiler. Bu koşullarda bir insa- nın korunması çok zor. Çankın Cezaevi'ndeki adli mah- kûmlar ise af tedirginliği içindeler. Sürekli verilen sözler, onlarda öfke yaratmış. Günlerce açlık grevi yap- mışlar. Çanakkale'deki mahkûmlar- dan dördü, açlık grevi nedeniyle hastaneye kaldınlmış. • • • Çankın Cezaevi'ni terk ederken, derin bir hüzne kapıldık. Hepatit-B tehdidi altında yüzlerce tutukluyu geride bıraktık. 168. maddeden hiç yoktan uzun yıllara mahkûm olmuş üniversite ögrencilerini dinlerken yü- reğimiz sıkıştı. Bir konuşması nede- niyle bir aydını, Eşber'i 22 yıl daha cezaevinde yatmak üzere içeride bı- raktık. Eşber, bir derviş tavnyla içeride yatıyor. Onun içeride olduğu birTür- kiye'de hep birlikte yaşıyoruz. Hep birlikte, Türkiye'nin değişip geliştiği- ni sanıyoruz. Eşber içeride yatıyor. Anadolu'nun ıssız bir yöresinde Çankın'da Eşber'i geride bırakarak Ankara'ya doğru yol alıyoruz. Türkiye, kimin cumhurbaşkanı olacağını tartışıyor. Eşber içeride, 22 yıl yatacak. Devletimize, milletimize hayırlı uğurlu olsun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle