19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14NİSAN2000CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] Olamazdı, Olmadı.. Yekta Güngör ÖZDEN D ünyanın üç güzel anayasasından biri olan 1961 Anayasa- sı'nın kötü bir kop- yası ancak olabile- cek 1982 Anayasa- sı'nda cumhurbaşkanlığı süresini de- ğiştirmek için yapılmak istenen deği- şiklik, kimi milletvekillerinin sergi- ledikleri kişisel olumsuzluklara, si- yasal partilerin tutarsızlıklanna kar- şın sağduyunun utkusuyla, gerçek- leşmeyeceği anlaşılınca geri çekil- mek zorunda kahnmıştır. Jktidardaki koalisyonun "uzJaşma" savıyla ka- muoyundan saklamaya çahştığı dev- let olanaklaraıı kullanma, kadrolaşma, iktidara gelip iktidarda kalma amaç- lı "ödün" yöntemi, Cumhurbaşkan- lığı seçimi konusundaki "geri çevir- me" ile ilk uyanyı almıştır. Gerçek- te Cumhurbaşkanlığı değil, cumhur- başkanı ve o yolla kendi konumlan gö- zetiliyor, siyasal varlıklan ve iktidar koltuklan güvenceye bağlanmak is- teniyordu. Cumhurbaşkanlığı süresini içeren kuralı halkoylamasına gitmeden de- ğiştirmenin güçlüğûnden kurtulmak için başka anayasa ve yasa kurallan- nı değiştirmek oyunlanna girişilerek hazırlanan paket bir *siyasal rüşrcf görünümüne bürünmüştü. Bu ola- mazdı ve olmadı. Gerekenleri ve öz- lenenleri yapmak yerine, siyasal he- saplara öncelik ve ağırlık verildi. ll- kelerin kurumlaşması, kurumlann güçlenmesi yeğlenecek yere, yıkılma ve yozlaşma seçildi. Amaç, erek ve yöntem, tümüyle çelişkili, aykın ve tartışmalı idi. Zamanlama yanlıştı. Demokrasiyi koruyup güçlendirme- leri gerekenlerin, demokrasiyi yık- mak, şeriat düzeni kurmak isteyenle- ri özendirme görünümlü çabalan, ana- yasayı birkaç kez birden delmek gi- rişimleri bağışlanacak türden değildi. Hiçbir kişisel amaçla değil, salt hu- kuk yönûnden konuyu irdeleyip ger- çeklen kendi kanımıza göre vurgula- mak istiyoruz. Demokrasiye en yarar- lı katkınm özde açık, sağhklı ve bi- linçli bir uygulama olduğu inancm- dayız. 1950 den bu yana kimilerinin kendi adlanna ve temsil ettikleri ku- ruluşlar adına söylediklerini, yaptık- lannı geçerek, günümûzûn olayını ir- deleyeceğiz. "Çağutmadım, çağnl- dım. BeniUgOendirmez, benim dışım- da" sözlerini de bir yana bırakıyo- ruz. Herkes, her şeyin nasıl döndüğü- nü, oluştuğunu, kimin neyi, ne için yaptığını çok iyi biliyor. Sokaktaki çocuklar bile yıllardır neye hazırlanıl- dığını, kimlerin önceleri nasıl iken şimdilerde nasıl olduklannı da biliyor. Ancak hukuksal bağlamda özetle de- ğinmeyi yararlı bulduğumuz kimi yönler var: 1. Bir ulusal yaşam andı olan ana- yasayla benimsenen yöntem, tek yan- lı değişemez. Sûre 7 yıl olarak öngö- rülürken bir daha seçilmemek koşu- lu da getirilmiştir. Biri değiştirilerek öbürü geçersiz kıhnamaz. Değişik- lik, yeniden seçilecekler için uygula- nır. Geçici değil, asıl maddeyle de yü- rürlüğe konulsa bu anayasa olmaz. Kişiler için anayasa değiştirilmez. Ye- ni ikili sürenin ilk diliminden yarar- lanan ikinci diliminden de yararlana- bilir, böylece 7 yıl, 17 yıla çıkabilir. Görevdeki cumhurbaşkanını kapsama- sa yeni sûre belirlemenin başka sakın- cası yoktur. Gerçekte, yan başkanlık sistemindekinı de aşan yetkileri par- lamenter sisteme uyarlanarak ilgili maddelerdeğiştirilmelidir. 101. mad- de değışikliği bu doğrultuda ele alın- malıdır. 2. 3iyasal partilerin aykın eylem- lerin odağı olmalan nedeniyle kapa- nlmalanna ilişkin anayasanın 69. mad- desini değiştirmek, demokrasi anla- yışıyla, anayasanın özü, ruhu ve ama- cıyla bağdaşmadıgı gibi Anayasa Mah- kemesi'nin özgörü (takdir) hakkını bir ceza mahkemesinin açılması ola- sı ve yıllar sürmesi olağan davasına bağlı kılmak sakıncasını taşır. Ayn- ca 1995'te üçüncü kez yapılan anaya- sa değişikliğine uyum adıyla 1999'da Siyasal Partiler Yasası'nda anayasa- ya aykın biçimde gerçekleştirilen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ta- rafından anayasaya aykınhğı nede- niyle iptali istenen kuraldan daha kö- tüsü, anayasa kuralı olarak önerilmiş- tir. Oysa, yasalar anayasaya göre ya- pılır, anayasalar yasalara göre değil. 3. Milletvekillerinin ödenek ve yol- luklannın saptanmasını yargı deneti- minden kaçırmak için Anayasa Mah- kemesi'nin dokuz kez iptal ettiği ku- ralı, anayasa kuralı biçimine dönüş- türmek de ağır anayasa çiğnenmesi- dir. 4. Anayasa değişikliklerinin ardm- dan gündeme getirileceği söylenen Türk Ceza Yasasf nın 312. maddesi- nin değişikliği de ülke koşullannı göz ardı etmeye bağlanabilir. Etnik ve din- sel terörûn hiçbir gerileme duymadı- ğı, kışkırtıcılarıyla bölücü ve yıkıcı- lann hiçbir ûzüntü, pişmanlık ve özür açıklamadığı, tersine zıtlaşma, inat- laşma ve direnme sergiledikleri gün- lerde değişiklik yapılsa inanç sömü- rüsûnü düşûnce özgürlüğü altında da- yatıp insan haklannı ve demokrasiyi kötüye kullananlar karşısında, ulus tümlüğünü-birliğini korumak güçle- şecekti. Salt düşünceye ilişkin yanlış uygulamalar ıçtıhatlarla giderilir. Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesinin kalk- masından sonra doğan hukuksal boş- luğu dolduran 312. madde de yürür- lükten kaldınlırsa irtica eylemlerini iz- lemek ve önlemek olanaksız kalabi- lir. Kaldı ki sıyasette sınırlı yasaklı- hk bu kuralla değil, anayasanın 76. maddesindeki milletvekili seçilme yeterliğiyle uygulanmaktadır. Ceza Yasası'nda nice eylemler için daha ağır cezalar öngörülmüşken sonucu çok ağır eylem için üç yıl sonra kal- dınlacak yasağı getiren ceza önemli değildir. Bu da olmazsa kötülükleri ön- lemek, kötüleri engellemek, demok- rasiyi korumak sorun olur. Atatûrk milliyetçiliğini yadsıyan ırkçı tutumlar sürüyor. Paracılann da- yanışması, aydınlarda yok. Eğitim, hukuk, bilgi ve bilim, laiklik, devrim yasalan, iş ve siyaset dünyasında ye- terli ilgiyi görmüyor. Ekmeksiz kaluıır, onursuz kalına- maz. Susuz kalınır, hukuksuz kalma- maz. Halkına güvenmeyip halkoyla- masından kaçan, milletvekiline gü- venmeyip gizli oylamayı açık oylama- ya dönüştürerek anayasayı hiçbir çe- kinme ve sakınma duymadan çiğne- yen siyasal iktidar, demokrasiye ya- raşmaz. Özlenen dunımda ve düzey- de değilse de Türkiye Cumhuriyeti eşitlikçi yurttaşlar düzeni, bir halk demokrasisidir. Cumhurbaşkanlığı için Atatürk ve tsmet lnönü gibi üs- tün nitelikli, benzersız kişileri, örnek kahramanlan. vatan kurtanp devlet kuranları, demokrasiyi kazandıranla- n düşlemek ve düşünmek çözüm de- ğildir. Karizmatik kişi yerine ilkeli, tu- tarh, "kişiBJdikişi''yeğlenmelidir. De- mokrasi, kahramanlar değil, bilinçli yurttaşlar düzenidir. Bilgili, ahlaklı, çalışkan, özetle nitelikli ve yetkin ol- ması yeter. Duygusal, partizan, siya- sal ağırlıklı, yanlı kimseler beklen- memelidir. Birleştirici, yol gösterici, içte ve dışta güven duyuran, banşçı, yenilik- çi, devingen, laik, yaşamının her yö- nüyle uygar, çağdaş, bılimden yana, hukukun üstünlüğüne içtenlikle bağ- lı, Türk devrimi ve Atatürk ilkeleri ko- nusunda ödün vermeyen, öncekilerin yaptığı yanlışlardan kaçınan, yapa- madığı doğrulara koşan, çevresine çı- karcılan yaklaştırmayan, söz ve dav- ranış gösterisine girmeyen, devleti "simge" özelliğiyle temsil eden bir yurttaş aranmalıdır. Öncelikle TBMM üyeleri arasından, bu olmazsa Türki- yemizin TBMM'den oluşmadığı gö- zetilerek yurttaşlar arasından biri se- çilmelidir. Partiye, TBMM'ye değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne başkan aran- dığından siyasal tutkular bırakılıp yurtseverlik öne çıkanlmalıdır. 1leri- ye, aydmlığa gideceğiz. Geriye ve ka- ranlığa değil. Yeter ki gelen gideni aratmasın. Yeter ki tahkımde, özel- leştirmede olduğu gibi aldatmacalar ve yeni dayatmalar gündeme gelmesin. Gündemdeki Sorunlar Yoğun, Ama... Prof. Dr. Leziz ONARAN T am. 'l luslararası Sanal Mahkeme Yanşması' Türkiye elemelerinin bi- rincisi olan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Kulübü öğrencilerini, onlann 2-6 Ni- san 2000 günlerinde Washington"da yapılacak duruşmada 65 ülke arasında Türkiye adına bu- lunacaklarmı düşünüyordum (Cumhuriyet, 23 Mart 2000, 5. s. Tırmık). Ancak gerekli yojlu- ğu bulamamışlardı. Kendi Üniversiteleri, YÖK, Dışişleri ile Tunzm bakanlıkJan. Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı (olumlu) yanıt vermemişler- di (olümsuz yarut yçrdiler mi, bilmiyorum).. . Yine tam, hukuk öğrencileri konusunu açtığım çevreci bir hukuk insanı arkadaşımla, kendini eği- îime adamış bir dostumdan aldığım ortak yanı- tı düşünüyordum: "Gündemdeokadarçoköoem- li konu var kL." Çevreci dostum "nükleer sant- rallar"; eğitimci, "üniversitelerin durumu, pa- rasız eğitinı"' diyor "enerjimizi dağıtmak olur" diye tamamlıyorlardı sözlerini. Haklan vardı. Işte tam bunları düşünüyordum ki, bir de ne göreyim! Bir gün sonra 'Çizmeden Wıkan' çı- kan MusaKart, dört sayın, değerli, kellifelli bü- yüğümüze numaralı pankartlar taşıtıyor 5+5,312, 69,86... En sonda bir kız çocuğu da, sağlam eliy- le tuttuğu kesik sol kolunun elinde 185 yazılı bir pankart taşıyor. Bu insanlar bir haberin altında- lar: "Küçük Aysen'in 5 yıl süren davası sona er- dL Yanbş tedavi sonucu kesilen kolun cezası 185 bin lira". (Buna hukuk diliyle 'tazminat' denı- yorsanınm. Bunun da sözlük tanımı: "Zararkar- şılığı olarak ödenen para, ödence"). Musa Kart bundan sonra patlatıyor! 86 sayıh pankartı taşı- yan 'sayın', sağ elinin işaret parmağını uzatarak "Çekil çocuğum! Med>anın dikkatini dağrtma" diyor (Cumhuriyet, 24 Mart 2000, 5. s. Çizme- den Yukan). Yine o günkü gazeteyi okumayı sürdürüyorum. Aydın Engin, "Kara Mizahın hjyısmda" dolaş- tırıp kara bir batağa sürüklüyor insanı: Hukuk öğrenciLşrıne destek vermenin yasal yolları ü- kalıymış. 'Ne olacak şimdi" diye düşünürken hafta sonu geçiyor. Hafta başında gazetede se- vindirici bir haber: "Tûrkiye Eghinı Gönûllüle- ri Vakfi" çocuklanmızın (artık bizim oldular) ka- lan hesaplannı üstlerüyormuş. Ertesi gün, gaze- teden çözüme ulaşıldığı müjdesini alıyor, bu kez 'kaç kişiyiz?' diye düşünmeye başhyorsunuz (Cumhuriyet, 28 Mart 2000 Salı). Bakın nereden nereye geldik: Bireysel, gör- mezseniz yerel kalacak bir konu toplumsal olu- verdi. Bundan sonra neler mi oluyor? Bankaya gidiyorsunuz. Öğrendiğiniz hesap numarası yanlış. Gışedeki görevli kadın "Gaze- teden mi öğrendiniz bu numara\i? Bir bey gel- di, o da yaüramadı" diyor. Dönüyorsunuz. Ga- zeteden doğru numarayı öğreniyorsunuz. Takıntı bu ya, hemen çağnşım yapıyorum: Ya nükleer santralda böyle yanlışlıklar olur da, iş- leme yanlış bilgi konursa! -Canım nükleer sant- ralı eğitilmiş özel elemanlar yürütecek. Böyle şey olmaz.- Peki, rahatladım (!) Ve... yine bankanın yolunu tutuyorsunuz. He- sap doğrulanıyor. u l dolar karşıliğı Türk para- sı yabracağun" diyorsunuz, "şu hesap numara- sma". Görevli şaşkın bakıyor; bın dolarlar gön- dermeye alışkın olduğu için 1 dolann karşılığı- nı şaşınyor. Artık sıkılmaya başladınız, değil mi? Ben de sıkıldım. Ama daha bitmedi: - Yollama ücreti olarak 3.5 milyon lira yatıra- caksınız? Evet, soru imini (işaretini) yanlış koymadım. Çünkü görevli biraz utangaç; - Gene de göndermek istiyor musunuz? der gi- bi bakıyordu. Evet, tutumum kesindi. Laf aramızda, orada bir de toplumsal dayamşma üzerine söylev çek- tim. Yeniden telefonun başına döndüm. Bu kez 'Tınnık'çıyı anyorum. Daha gelmemiş. Santral görevlisüıe açıyorum konuyu. Sözlerime önem verdiği için mi, tam o sırada geldiği için mi, be- ni Aydın Engin'e bağlayıveriyor Konuyu kısa- caözetliyorum. Aynca, "Cumhuriyet Kadmla- n Derneği''mizin deprem bölgesı öğrenci burs- lannı başka bir bankayla ücretsiz gönderdiğini de ammsatıyorum. Küçük bir olay deyip geçmeyelim. Sağır bir toplumda değil, duyarlı bir toplumda yaşıyo- ruz. Kimi sonuçlar, çözümünü de bırlikte geti- riyor: 1. Çocuklanmız, Marmara Üniversitesi Hu- kuk Fakültesi öğrencileri, "Uluslararası Sanal Mahkeme Yanşması"nın Türkiye aşamasını ka- zandıktan sonra ABD yolunda. 2. Onlara destek vermenin yasal yolunu açan "Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfi", böyle du- rumlarda kullanmak, başka amaçla harcama- mak koşuluyla yeni bir fon kurdu. 3. Küçük Ayşen medyanın dikkatini dağıta- madı. 4. TBMM, 5 artı 5, 312,69, 86 pankartlannı t görmedi. 5. Nükleer santral yânşmâsı k'ızıştı." Fazla ile- ri giden bilim adamlannı. bazı lobi merkezleri- nin "Biraz geri çekilin!" diye uyardıklarını duy- duk. (Evrim sonucu kulaklann duyarhğı artıyor). 6. Çeşitli ana konulan olan 75 demokratik toplum örgütü, "parastz eğhinı'' kampanyasını destekliyor. Kendi çözümüm: Kendimi hiç, yetmişime ka- dar, akıllı uslu, profesyonel biri olarak algılama- dım. Hep amatör, hep lise öğrencisi gibi duydum. Bundan yakindığım da yok. Izlencemi şöyle ya- pıyorum: Bugün tarih dersi var. Yann cebir, ge- ometri. Öbür gün edebiyat, beden eğitimı... Böylece kendimi daha genç buluyor, bilme- diklerimi öğrendikçe seviniyorum. Bütün dostlara bunu öğütlerim. Ön hazırlık! Arçelikten çok uygun koşullaria ön ödemeii kampanya! Buzdolaplan, çamaşır ve bulaşık makineleri, fınnlar ve elektrikli süpürgeler... Hepsi 4 ayrı tesJim avantajıyla. Haziran teslimli ürünlerde 5 veya 15 taksit. Temmuz teslimli ürünlerde 16 taksit Ağustos teslimli ürünlerde 17 taksit. Eylültestimli ürünlerde 8 veya 18 taksit. İstediğiniz teslim ayını seçin, çok uygun taksitlerle ödeyin. ^ Bu mükemmel fırsatlan mutlaka , ^ — değerlendirin. 18 aya varan cazip seçenekler, ön ödemeii kampanyada! PENCERE İş Bankası'mn Başarısındaki Sır?.. İş yaşamında güven nasıl sağlanır?.. Kolay mı?.. Eskiden çokbilmişler "Asılacaksan Ingiliz sici- miyle asıl" derlerdi. Alman malına da güven!.. ' Ya Türk malı?.. Cumhuriyet'in coşkulu dönemlerinde "yeriima- lı" haftaları yapılırdı. Devlet ekonomiye el attıktan sonra bir rüzgâr esmeye başladı; Sümerbank ku- maşı ya da ayakkabısı "sağlamdı", gözünü kapa- yıp alabilirdin.... 1924'te Atatürk "İş Bankası"n\ kurdu. Banka sermayesinin mayası, Hindistan'daki Müslümanlann Ulusal Kurtuluş Savaşı'nayolladık- ları yardımdan oluşuyordu; Cumhuriyetin ilk ulu- sal bankasıydı; ekonomik kalkınma seferberliğini desteklemek amacıyla kuruluyor, yeni Türkiye'nin umudunu taşıyordu; babaların çocuklarına "İş Bankası kumbarası" aldıklan yıllardı. • önceki gün yapılan cep telefonu ihalesini 2.525 milyar dolaria İş Bankası kazandı; medyada ko- nuya ilişkin çeşitli yorumlar yayımlanıyor; çoğu olumlu içerik taşıyor; iyimseriikaşılandı piyasaya... Ancak olayın çarpıcı anlamına hiç kimse do- kunmuyor, ilişmiyor. Türkiye İş Bankası, Cumhuriyet döneminin "özel sermaye" ile kurulan ilk bankasıdır. Ancak bankayı kuran devletin başındaki Ata- türk'tür; ilk yönetim kurulunda Siirt Milletvekili Mahmut Soydan, Salih Bozok, Ali Kılıç gibi bankacılıkla ilişkileri bulunmayan, ama, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda ve cumhuriyet devriminde önemli yerleri olan adlar vardı. İş Bankası zamanla büyük gelişme gösterdi, bugün de ülke ekonomisinde bir kaledir.. Ozerk bir kale!.. • İş Bankası'mn sermaye yapısı ilginç bir karma- yı gözler önüne seriyor fş Bankası Emekli Sandığı Vakfı'nın sermayede- ki payı yüzde 45... Atatürk'ten CHP'ye kalan pay yüzde 28... Geriye kalan hisseler halkın ve çok küçük bir pay da kamunundur. İş Bankası'mn "iştirakleri" çok sayıdadır. Türkiye Şişe ve Cam Fabrikalan'ndan başlaya- rak çeşitli alanlarda, İş Bankası ortaklıklan geniş bir yelpazeye yayılıyor. Ve artık cep telefonu ve petrol dağıtımı alanın- da da Türkiye İş Bankası etkinliğe girişiyor. • Peki ama, bir soru boşlukta kalıyor: - İş Bankası 'nın patronu kim?.. Yanıt: - Patronu yok!.. Öyleyse Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte te- meli atılan 1924 doğumlu İş Bankası'mn uzun sü- reli başan çizgisindeki gizem nedir?.. İş Bankası KİT değildir, tarnjair özel kuruluş da sayılamaz... t _^.t ^ t ._ _ a , Ûginç bir modeldir.. 'j.'^.^'.i. -,. ., Ornektir.. Türkiye gibi çalkantılı bir ülkede, kûreselleşme ve özelleştirme sürecinde, İş Bankası'mn başan- sı ve oynadığı rol üzerine düşünmenin zamanı de- ğil midir?.. TMMOB-ELEKTRİK MÜHENDİSLERİODASI 37. OLAĞAN CENEL KURULU Odamız 37. Olağan Genel Kurulu; 29 Nisan 2000 Cu- martesı günü saat 10.00'da "Ihlamur Sokak No: 10/1 KJZI- lay/ANKARA" adresindeki "EMO Hizmet Binası"nda aşağıdakı gündemle toplanacaktır. Seçimler ise 30 Nisan 2000 Pazar günü 09.00-17.00 saatleri arasında yine aynı adreste yapılacaktır. 29 Nisan 2000 Cumartesi günü gerekli çoğunluk sağlanamazsa, Odamızın 37. Olağan Genel Kurulu, 6 Mayıs 2000 Cumartesi günü 10.00-17.00 saatleri arasında "1. Cadde No: 8 Yücetepe/ANKARA" adresindeki TODAİ Genel Müdürlüğü Konferans Salonu'nda gerçekleştirilecektir. Seçimler ise 7 Mayıs 2000 Pazar günü 09.00-17.00 saatleri arasında "Ihlamur Sokak No: 10/1 Kızılay/ANKARA adresindeki "EMO Hizmet Binası"nda yapılacaktır. GÜNDEM: 1. Gün Saat 10.00-17.00: 1. Açılış ve saygı duruşu, 2. Divan Başkanlığı ve Divan Heyeti seçimi, 3. Anıtkabir Çelenk Heyetinin seçimi, 4. Oda Yönetim Kurulu Başkanı'nın konuşması, 5. Konukların konuşması, 6. Komisyonlann seçimi, 7.36. Dönem Çalışma Raporunun sunulması, 8. Oda Denetleme Kurulu Raporu'nun sunulması, 9.36. Dönem Çalışmalannın görüşülmesi, lO.Aklanma, 11. Komisyon Raporları'nın görüşülmesi ve karara bağlanması, 12. Tüzük değişikliği önerisinin görüşülmesi ve karara bağlanması, 13. Oda ve TMMOB Kurulları'na seçilecek Asıl ve Yedek Adayların belirlenmesi, 14. Dilek ve temenniler, 15. Kapanış. 2. Gün Saat 09.00-17.00: 16. Seçimler. . ^ HAŞEREI'EKEMİRGENLEREKARŞI * KESİN ÇÖZÜM • Etkisi kalıcı, güvenli, kokusuz, lekesiz, ekonomik, çevreye saygılı ilaçlama. • Her türiü işyeri ve apartmanlar için ortamın özelliğine uygun çözümler. • Evcil hayvan, aşı ve ilaç temini. Çekırge Cad. DuduoğluApt. No: 50/13 ÇekirgelBURSA Tei: 0224 -234 61 55. Faks: 0224 - 232 05 28 H a y a t a A73664W Seri nolu 7.65 mm çaplı Baretta marka silahım çahnması yoluyla zayi olmuştur. METİN MARABA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle