23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 NİSAN 2000 PERŞEMBE Depremzedelerin kaldığı çadırkentte yine yangın 'Eksik kahcı konut yapıhyor' TOKTAMIŞ ATEŞ YiırtHaberleri Servisi - Gölcük'te Marmara depremının ardından yurttaşlann kendi ımkânlanylakur- duklan çadırkentte dün yangın çık- tı. Yangında 1 kişı yaşamını yitirdi. Bolu'da 5 bin 822 kişinin kahcı ko- nut için başvurmasına karşın dep- remzedeler için 4 bin 988 konut yaptınlacağı açıklandı. Kocaeli'nm Gölcük ilçesi Mer- kez Mahallesi'ndeki Pirireis Ilkög- retim Okulu'nun yanında, yurttaş- lann kendi imkânlanyla kurdukla- n çadırkentte kalan Osman Yücel'e ait çadırda, elektriklı sobanın dev- nlmesi sonucu dün sabaha karşı yangın çıktı. Kısa sürede kül olan çadırda uyuyan Ali Yücel (16), ya- şamını yitirdi. Depremden sonra ça- hşmak için Şırnak'tan oğluylaGöl- cük'e gelen baba Osman Yücel'in, yangın sırasında arkadaşına aıt baş- ka bir çadırda olduğu ögrenildi. Bolu'da 5 bin 822 kışı depremde ev ve ışyerlerinın oturulamayacak hale geldiğinı bıldirerek kalıcı ko- nut talebinde bulundu. Yapılan in- celemelerin ardından kentte dep- remzedeler için 4 bin 988 konut ya- pılması kararlaştınldı. Yetkililer, kalıcı konutlann yapılacağı alanla- nn istimlak edildiğini ve bedelleri- nin de, Ziraat Bankası Bolu Şube- si'ne, arazı sahiplennin adlanna bloke edildiğini büdırdiler. Bolu'da, Kara Kuvvetleri Komu- tanlıgı'nın 160depremzedeçocuğu 23 Nisan Çocuk Bayramı nedenıy- , Kara Kuvvetleri Komutanlığı 160 depremzede çocuğu 23 Nisan Çocuk Bayramı nedeniyle Ankara, Istanbul ve Izmir'de subay ve astsubay ailelerinin yanında misafir edecek. le Ankara, îstanbul ve Izmir'de su- bay ve astsubay ailelerinin yanında misafir edeceği bildinldi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sek- reterliği Bolu Basın Irtibat Büro- su'ndan yapılan açıklamada, 21 ile 24 Nisan tarihleri arasında misafir edilecek olan çocuklann 7-11 yaş arasında olduklan belirtildi. Bu projenin çocuklann normal yaşama dönmelerim kolaylaştıracağının ifade edildığı açıklamada şöyle de- nildi: "Bu amaçla Bolu, Düzce ve KaynaşlTda tespit edilen 160 dep- remzede çocuğun isimleri Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bikhril- di. Tespit edilen çocuklar, kendileri- ni misafir edecek aileler ve çocukla- nyla büükte adı geçen illerde bayra- mı kutladıktan sonratekrardeprem böigesine dönecekler." Marmara depremının ardından Düzce depremiyle bır kez daha sar- sılan Bolu'da, gönüllü olarak dep- remzedelenn yardımına koşan ünı- versite öğrencilenne, Sıvıl Inısiya- tıf tarafından "Teşekkür BdgesT verildi. Abant Izzet Baysal Oniver- sitesi (AİBÜ) Kültür Merkezı'nde düzenlenen törende konuşan AlBÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat Bügen, dep- rem sonrası çadırlarda yaşayan in- sanlann yardımına koşan üniversi- te öğrencilenne teşeldcür etti. Daha sonra, Valı Yardımcısı Mustafa Yü- dız, Sivıl Inisiyatıf tarafından ha- zırlanan teşekkûr belgelerini üni- versite öğrencilenne verdi. ÖzdEnkaÜköğretimOkulu2.suııföğrencfleri,gazetemizizi- y a r e t ederek Cumhuriyet gazetesinin hazırlanma aşamalan- nı yerinde gördüler. Haber servisi çahşanlanmıza, haberlerin toplanıp yazümasından sayfalann yapımı, baskı ve dağıtıma dek geçen aşamalara flişkin çeşhü sorular yönelten minik öğrencikrden bazüan, "Büyüyünce biz de ga- zeteci olmak istrvoruz" dediler. Minik öğrenciler gazetemizin "maskot kedi'si Bekir'e de Ugi gösterdiler. Alman Türkolog Prof. Christoph Neumann'dan değerlendirme 4 Türk toplumu deprem gerçeğinden kaçıyor' ALİER ITÜ Fen Edebiyat Fakültesi "tn- san ve Toplumbilimleri Bölümü" Öğretim Üyesi Alman Prof. Chris- toph Neumann, Marmara'da bekle- nen depremin sonuçlannı tasavvur etmek istemeyen Türk toplumunun deprem gerçeğinden kaçtığını söy- ledi. Prof. Neumann, Türkiye'nin, tarihı, "geçmişten ders alma, kendi- sivfc yüzfcşme" yerine, "meşrulaş- tirmanın, haktı çıkmanın" araci ola- rak kullandığmı öne sürdü. Türk toplumunun dindar, ancak seküler oldugunu ifade eden Neumann, Fa- zilet Partisi'nin Osmanlı'daki gibi şeri bir devlet biçimini savunmadı- ğını, ancak demokratik bir parti de olmadığını söyledı. İTÜ'de 1.5 yıldır misafir öğretim üyesi olarak görev yapan ve Os- manlı tanhinın çeşitli dönemlerine ilişkın araştırmalan bulunan Os- manlı tarihçisi Prof. Neumann, 1995-1996 yıllan arasında da Boğa- ziçi Oniversitesi'nde "GeçOsman- uDönemT dersi verdi. Türkiye ge- zisını anlattığı bır de kitabı bulunan Neumann, Türk toplumuyla ilgili izlenimlerini Cumhuriyet'e anlattı. Türk halkının depreme ilişkin tepkisini değerlendiren Neumann, bilimsel verilerin Marmara'da cıd- di bır deprem riskine işaret etmesı- ne karşın, hummalı bir hazırlık ya- pılmadığına dikkat çekti. Neumann bununnedenlerini şöyle yonımladı: "Bu çeüşkrvi bir zihniyet konusu olarak açıklamak gerekiyor: Top- lum büyük ölçüde dindar olmasma karşın seküler düşünüyor. (Neu- mann laîkfik yerine seküler kavra- mını kullanmayı tercih ediyor.) Os- manh döneminde, Hicri Milen- yum'da kıyametin kopacağına ina- nıhrdı. Ama, 2000 yıhnda en dindar- lar bile böy le bir varsay ımda bulun- muyor. Yani insanlar arük kıyamet beklentisi içinde yaşamıyor. Istan- bul da belki 2000 senesinde, belki daha ilerde kopacak olan aslında küçük bir tayamet gibi gözüküyor. Ama kimse herhangj bir kıyamete düşünsel olarak hazuiıklı olmadığı için bunu tasavvur etmek istemiyor. tnsanlara umut gerekiyor. Bu ne- denle deprem büyüklüğünü 6.9'a in- diren, fay hattmı 5 km güneye kay- dıran habetier istiyor. Ancak umu- du avuntuda değil, hazırhklarda • Prof. Christoph Neumann "Türkiye'de çok güçlü bir sivil toplum potansiyeli var, ancak son derece hantal, engelleyici Dernekler Kanunu nedeniyle bu potansiyel yeterince açığa çıkamıyor" dedi. üretmek gerekir. Depreme her ha- zırlık kendi içinde umut da yarata- cak. Ama bu hazuiıklar için büyük yannmlar gerekli. Bunun finansma- nı ya yeni vergilerle ya da bazı hiz- metleri yapmayarak örneğin kültür hizmetkrinden vazgeçerek,yol yap- mayarak karşılanabiUr. Yetküiler her iki şekilde de oy kaybedecekle- rini bütyorlar. Bu nedenle'hıçbır şey yapmama alternatifini' kullanıyor- lar." Toplum engeDeniyor Türk toplumunun çok dınamık ve dayanışmaya çok yatkın oldugunu ifade eden Neumann şöyle devam etti: "Türk devleti hiçbir zaman tam teskilatu, çok iyi çalışan bir sosyal sisteme sahip ohnadL Bu boşluk kü- çük ölçeklerdeki dayanışmalarla doldurulmaya çahşılıyor. Bunu Ba- n toplumlannda bulrnak zor. Türk insanı kendi canıisini, kendi okulu- nu kendisi yapıyor, deprem hazır- hklannı da kendi yapacak, ama o ümkü, o dinamiği yakalanıası lazun. Türkrje'de çok güçlü bir shil top- lum potansiyeli var ancak, son dere- ce hantal, engelleyici Dernekler Ka- nunu nedeniyle bu potansiyel yete- rince açığa çıkamryor. Sivil toplum örgüüerinin azolmasının aranda bu neden yatryor." Toplumun büyük oranda seküler oldugunu vurgulayan Neumann'ın FP'ye ilişkin değerlendirmesi de şöyle: "FP,Osmanhtarzışeridüze- ni savunan bir parti degiL Ama bu onun demokratik olduğu anlamına gelmiyor. Hınstiyan demokrat par- tilerie de bir benzerüği yok. Şöyle ki: tldnci Dünya Savası'ndan önce Ba- ti'da Katolik partiler \ardL Onlar küisenm ve kendi insanlarmuı siya- setini yapardı. Savaştan sonra ise mezhep partisi olmaktan çıktüar. Kilise ile aralanndaki bağı çok ge\- şettiler; kendileri dışmdaki toplum- sal gruplann haklannı, işçi haklan- nı savundular. Ve din vicdani bir ol- guya dönüştü. Hınstiyan demokrat partiye dönüşümleri böyle oldu. Fa- zilet Partisi ise SünnOerin partisi ol- maktan çıkıp Alevilerin de partisi olmayı, mezhep üstü olmayı başar- dığı ve kendisi dışmdaki gruplann haklannı gerçekten sanıimi olarak savunduğu zaman demokratik bir partiye dönüşebilir." Anlatamamak Öyle sanıyoaım ki; bir insan için en ciddi so- runlardan biri, yaşadığı toplumda "anlaşılama- mak" ve bildiklerini "an/atamamafc"tır. Doğru- su, benim bu konuda çok ciddi bir sıkıntım yok. Toplumun önemli kesimleriyle diyalog ku- rabiliyorum ve doğaı bildiklerimi anlatabiliyo- rum. Fakat benim derdim, sesimizin pek du- yulmaması. Türidye'de, büyük bir "kandınvaca"yaştyo- ruz. Toplumumuz, hâlâ unutamadığı anarşi ve terör korkusuyla ve "aman tekrarhortlamasın " diyerek, gözlerinin içine bakarak yalan söyle- yen siyasetçileri, elleri kızarana kadar alkışlı- yor. Sözde, "ekonomi iyiye gidiyor". Yalan, bin kere yalan. Ve bunun yalan oldugunu bile bile; bir dizi yetkili, bu yalanı yinelemek zorunda kalıyor. Zira ekonomik göstergeler kötüye giderken, buna bir de "psikolojik faktör" eklenirse, "te- petakSak" gidileceğinden çekiniyorlar. Şimdi- ki durumu düzeltme umudu ve olasılıgı var. Te- petaklak olursak hiçbir şansımız kalmaz. Ama ekonomi iyiye gitmiyor. Göstergelerin hiçbirinde, ekonominin iyiye gittiğinin işareti- nı görmüyoruz. Gayri safi milli hasılamız yüz- de 6,4 küçüldü. Haftalardan beri bilinen ve ekonomi uzmanlannın bir bölümünün görmez- den gelmek istedikleri rakamlan yinelemek is- temıyorum, ama savaş dönemleri dahil (1945 hariç) Cumhuriyet tarihimizin hiçbir dönernin- de yıllık 6,4 düşüş görülmedi. Fakat etkili ve yetkililere sorarsanız, "Işler düzeliyor". Fert başına yıllık gayri safi milli hasıla payı da, 3224 dolardan 2878 dolara düştü. Yani yüzde 11,6 geriledi. Memleketimizdeki gelir paylaşı- mını dikkate alırsak, tanm kesıminde ve emek- çilerdeki gerilemenin bunun da üstünde oldu- gunu görürüz. Fakat birileri hâlâ, "Işleriyiye gi- diyor" diye kandınyor halkımızı. Bir ekonominin iyiye gitmesinin göstergele- ri vardır. örneğin "yatınm" ve "üretim" artar, "istihdam" gelişir ya da ne bileyim "ihracat yükselir". Bunlann hiçbiri yok. Devlet, borçla- nnı ve faizlerini ödemekten ve özelleştimne adıyla elinde avucunda ne varsa satmaktan başka bır şey yapmıyor. Fakat nasıl oluyorsa, "işler iyiye gidiyor"... Ve biz de buna inanmak istiyoruz. • • • Borsanın ekonomi için bir "gösterge" oldu- ğuna ınanılır. Aslında bana sorarsanız borsa, ekonominin yüzde 1 'ini bile göstermez. Zaten son gelişmeler de beni doğrular nitelikte. Cumhurbaşkanlığı görev süresinin 7 yıl de- ğil, 5 artı 5 olarak 10 yıla çıkartılmasına yöne- lik anayasa değişikligi çabalan, gereksiz bir tartışma süreci ve çok büyük zaman kayıpla- nndan sonra reddedildi. Bu değişikligi "istik- nann" temel koşulu olarak nitelendiren ve eğer gerçekleşmezse "çok kötü" şeyler olabilece- ğini uzun süre gündemde tutan hükümet, Tür- kiye'yi anlamsız gerginlıklere soktu. Oylarna önoesinde borsamız da ciddi dü- şüşler gösterdi. önergenin reddedilmesinin daha ciddi düşüşlere yol açacağını bekleyen- ler fena halde yanıldılar. Önergenin reddedil- mesinin sonrasında borsa yüzde 7 yükseldi. Buyrun bakalım... Hani bu önerinin reddedilmesi istikran teh- likeye sokacaktı? Hani "iki adım sonrasını" da düşünmek gerekiyordu?.. Cumhurtıaşkanlığı görev süresinin uzatılma- sının reddedilmesınden sonra borsada yaşa- nan yükseliş, bırkaç "yalanı" bırden gün ışığı- na çıkardı. Bunlardan birincisi, bu seçimin is- tikraıia falan birebir bağlantısının olmamasıy- dı. Ikincisi, borsadaki değişikliklerin, siyasal ya- pıdan oldukça bağımsız olduğu ve birkaç "spekülatörûn" yaptığı "manipûlasyonlann" borsayı belirtemesinin gözler önüne serilme- siydi. Üçüncüsü de, borsanın "yatınm yapılan" bir ekonomik kurum değil (en azından küçük ya- tırımcılar için), bir tür "kumar" olma özelliğinin ön plana çıkmasıydı. Zaten Türkçemizdeki "borsada oynamak" fiili de, bu durumun gös- tergesi olmuyor mu?.. • • • Ekonomi iyiye gitmiyor. Bunu herkes görü- yor, ama garip bir aldatmaca içinde "gönül eğlendiriyonız." Aslında "birileri için" işler iyi gidiyor. Devlet- ten ihale kapanlar, hayatlanndan memnun. He- le özelleştirme çerçevesinde "batan tüccann malı" misali yağmaya katılanlann durumu da çok daha iyi. Bu arada bankasını "hortumla- yarak" şirketlerini zengin eden ve batan ban- kanın zarannı millete ödetenlerin keyfine hiç di- yecek yok. Rantiyelerin faiz gelirieri azaldı, a- ma şimdiye dek toparladıklan yaza da yeter, kışa da. Kaldı ki şu anda düşen faizler, yeni pa- ra yatıranlar için. Parasını eskiden yatırmış olanlar hâlâ yüzde 100'lerin üzerinde faiz alı- yorlar. Benim birtürlü aklımın almadığı konu, para- sını "off-shore"a yatıranlann ve batıranlann, şimdi bu parayı devletten istemeleri oluyor. Galiba devletimiz de bu "mağduriann" zarar- lannı ödeyecek. Eh, ne diyelim, devlet onlann devleti... Birileri çıkar, "Verdimse ben verdim, ne olmuş..." der ve mesele kapanır. • • • Ve bu arada binlerce ve binlerce işçi işinden çıkartılıyor. Memuriar yüzde 15 maaş artışıyla enflasyonun çok gerisine düşmüş durumda. Tanm kesimi de, artan maliyetleri karşılayacak bir fiyat bulamamanın korkusu içinde. Büyük kentlerimizde her kavşak bir çocuk yuvası gibi. Kimi cam silmeye uğraşıyor, kimi- si sakız ya da kâğıt mendil satmaya. Aslında yazacak çok şey var, ama yerim çoktan bitti. Ve "istikran yakalayanlar" işleri bozulmasın istiyorlar, "aman bu düzen bozulmasın" diye çırpınıyoriar... Sivil toplum gündemi • Çocuk Vakfi "Çocuğun Cinseiliğinin Sömürül- mesine Karşı Hukuksal Koruma" konuhı panel dü- zenleyecek. Konuşmacı Prof. Dr. Rona Serozan. V*- kıf binası- NisantâşL 17 J0. • 1Ü Rektörlüğü ve Türk Gençlıği'ne Hizmet Vakfı'nca düzenlenen, Prof. Dr. Tanguç Görker'in konuşmacı olarak katıldığı "Aydınlanma Eğitim Se- miner Programı" konulu panel. IÜ Fen Fakültesi Konferans Salonu. Saat: 15.00. • • . ; •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle