Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İnıtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordınatöru Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıışlen Müdürii tbrahim
Yıldı/ O Sorumlu Müdür Fikret tlklz
O Haber Merkezı Müdurü Hakan
Kara # Görsel Yonetmen. Fikret Eser
tstıhbarat. Cengiz YUdırım 0 Ekonomr Özlem
V üzak 0 Kültür Handan Şenköken 0 Spor
Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler Sami
Karaören 0 Düzeltme Abdullah Y azıcı 0
Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge
Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın Kurulu: tlhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç.
Hikmet Çetinkaya. Şükran
Soner, tbrahim YÎkbz, Orhan
Bursalı. Mustafa Balbay,
Hakan Kara.
Ankara Temsılcısr Mustafa Balbay Atatürk Buhan No
125,Kat:4.Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks
4195027 0 tzmır Temsılcısı. Serdar kızık. H Zıya Blv.
1352S 23Tel:4411220. Faks-44191 P0AdanaTemsılcısı
Çetin Yiğenoğlu, lnönü Cd. 119 S. No 1 Kat 1, Tel 363
12 11, Faks 363 12 15
Müessese Müdürü Cstün
Akmen 0 Koordınatör
Ahmet Korulsan 0
Muhasebe Bülent Yener
0 İdare Hüsevin Gürer
0 Satış Fazilet Kuza
MEDYA C: • Yönelım Kurulu
Başkanı - Genel Müdûr Cölbin
Erduran 0 Koordınatör Reha
Işıtman 0 Genel MüdurYardımcısı
SetdaÇoban Tel 514 07 53 -
5l3">580-51384«Wl.Faks 5138463
W>ıntla>an \e Ba&an: >cnı üun Haber \ıansı. Basın ve Vaymcılık A S
TOAocaâı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 Istanbul PK 246 - Sıkecı 34435 Islanbul
Tel (U212I 51205 05 (20 hal I
Faks (O'2i:ı5I3 85 95 www. cumhurivet.com.tr 13NİSAN2000 Imsak: 4.48 Güneş: 6.21 Öğle: 13.12 Ikindı: 16.51 Akşam: 19.48 Yatsı: 21.15
Depremzedeler
Rorya'da
kalacak
• tstanbul Haber Servisi -
Avcılar Kaymakamı Yusuf
Özdemir, Avcılar
Belediyesi'nce Banş
Manço Kültür
Merkezi'nde düzenlenen
"Güvenli Yapı Üretimi ve
Hasar Tamirlerinde
Teknik, Yasal ve
Ekonomik Boyut" konulu
panelde yaptığı
konuşmada, Florya Sosyal
Tesisleri'nde banndınlan
depremzedelerin buradan
çıkartılmasının söz konusu
olmadığını söyledi.
Memup
başvuruları
• ANKARA (AA)-
Devlet memurluğu
sınavında başanlı olan
adaylann Devlet Personel
Başkanlığfna merkezi
yerleştirme için yaptığı
başvurular, yann saat
18.00'desonaerecek.
Devlet Personel Başkanı
Nedim Kurdoğlu, sınavda
70 puan barajını aşan
toplam 391 bin adayın
bölüm bölüm
yerleştirileceğini
belirterek yann saat
18.00'den sonra gerek
elden gerekse posta ile
yapılacak başvunılann
kabul edilmeyeceğini
ifade ettı.
Everest de
kirlentfi
• PEKtN(AA)-
Dünyanın en yüksek tepesi
Everest'te arsenik ve cıva
oranının yükselmesi
doğayı tehdit ediyor.
Çin'in su kaynağı olan
Tibet Yaylası'nın ekolojik
ortamı gün geçtikçe
kötüleşirken ozon tabakası
da inceliyor. Yetkililer,
ozon tabakasının
incelmesinin, Güneydoğu
Asya'nın ikliminin
degişmesine ve dünyadaki
hava dolaşımının olumsuz
etkilenmesine yol açacağı
uyansını yapıyor.
Zayıflama Hacı
yasaklandı
• LONDRA(AA)-
Piyasada "Ionamin" ya da
"Duromine" adlanyla
satılan zayıflama ılacı,
sağlık otoritelerinin
"kalbe zarar verdiği"
uyansı üzerine tngiltere
hükümeti tarafından
yasaklandı. Şu ana kadar
Ingiltere'de 100 bin kadın
tarafından kullanıldığı
tahmin edilen ilacın, kalp
kapakçıklannda sızıntı
yaptığı iddiası
yasaklamayı getiren neden
oldu.
Üniversrte
CD-ROM'u çıkn
• tstanbul Haber Servisi •
Türkiye ve Kuzey Kıbns
Türk Cumhuriyeti'ndeki
tüm üniversite
tanıtımlannı, meslekler,
puan hesaplamalan,
deneme sınavlan, yurtlar
ve burslar konusunda
ıhtiyaç duyulan bilgileri
içeren llk Adım Üniversite
2000 CD-ROM'u çıktı.
Bilgiler sesli ve videolu
tanıtunlarla interaktif
ortamda sunuluyor.
Tahir Ersoy öldö
• Istanbul Haber Servisi -
tstiklal Marşı'nın yazan şair
Mehmet Akif Ersoy'un oğlu
Tahir Ersoy, Istanbul'da
öldü. Kadıköy'deki Esma
Harun Hastanesi'nde bir
süredir tedavi gören Ersoy,
bugün Marmara
Cniversitesi Ilahiyat
Fakültesi Camii'nde ikindi
namazının ardından toprağa
verilecek.
Mamak çöptiijjü
• ANKARA (AA)-
Büyükşehir Belediyesi
Sağlık Sosyal Hizmetler
Daire Başkanı Fatih
Hatipoğlu, Mamak
Çöplüğü'nün kapatılması
konusunda son iki yılda
ciddi anlamda hiçbir şey
yapılmadığmı beîirtti.
Hatipoğlu, çöplüğün insan
sağlığını tehdit ettiğini ve
başkente yakışır bir
görüntüsü olmadığını
söyledi.
Sporculanbekleyen ağnlarVURALAHI
Günümüzde spor. başta futbol ol-
mak üzere yığınlann büyük ilgisi-
ni çekerken sporun bu denlı rurul-
ması izleyici açısından biranlam ta-
şıyor. Öte yandan sporcu salt yanş-
mak ve önder olmak amacını hedef
alıyor. izleyici de taraf olduğu kişi
veya takımının kazanmasından bü-
yük heyecan duyuyor... Ne var ki,
spora duyulan geniş ilgi sporcunun
sağlığına da duyuluyor mu? Ama-
tör olsun profesyonel olsun, spor-
culann kaçınılmaz olarak uğradık-
lan sportif kazalara nasıl bir teda-
vi yöntemı uygulanıyor ve ağn du-
rumlannda nasıl bir yol izleniyor.
Bu konuda bilgiler veren Marma-
ra Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Re-
habilitasyon Anabilim Dalı Başka-
nı Prof. Dr. Onder Kayhan. sporda
karşılaşılan ağn sorunlannı ıki grup-
• Her spor dalında var olan o kahreden ağnlar, ilgisizlik ve bilgisizlik yüzünden kişinin spor yaşamını
sonlandırabiliyor. Günümüzde ağnya yol açan nedenlerin ciddiyeti göz önünde tutulmadan ağnlı alanlara lokal
anestezik enjeksiyonlar yapılıyor. Bu durum tıbbi etik (ahlak) açısından bir sorun yaratmaktadır.
ta topluyor ve şu görüşleri ileri sü-
rüyor: "Birinci grupta sporun ken-
dine özgü felsefesi, hırsu başlama
azmi veinsanın kendikendini aşma
isteği gibi faktörier ve bunun bede-
liolarakortaya çıkan ağnlar vardır.
İlginç ve çok incelenmesi gereken
bir alandır bu». İkinci grupta ise
spor travması sonucu ortaya çıkan
ani veya süregen ağnlar söz konu-
sudur. Bu gibi durumlarda doktor
ne yapmaudır? Sporcunun sporu
veya yanşmayı sürdürmesine izin
verecek midir. yoksa yasakiamalar
mı getirecektir? Zamanımızda he-
kinılerin ve antrenörlerin yanıt ara-
dıklan tıbbi ve etik (ahlaki) bir so-
rundur bu_
Bir maratoncuyu elealahm. Uzun
yıllar boyunca maraton koşanlann
ortak vurguladıklan nokta, belli bir
kilometreden sonra ağn duymaya
başladıklandır. Bu ağn öncegöğüs-
lerinden. akciğerierinden yükselir.
Sonra bacak kaslan. kalça grubu ve
nihayet tüm vücut bir ağn kaynağı
haline gelir. Ayağuı yere her tema-
suida sporcunun bütün vücudu ağ-
n ile ritrer. Sporculann ifadelerine
göre. yirminci kilometre civannda
ağn davanılmaz noktava ulaşıyor
ve bırakanlar genelükle burada bı-
rakıyor.Devam edenler, ağnnm son-
ra azahnaya başladığuu. sanki ab-
şıldığuıı veya artık hissedilmez ya
da dayanüırolmaya başladjğını söy-
lüyorlar. Otuzlu kilometrelerden
sonra ise arOk ağn ne demek, küni-
si garip bir zevk aJdığını itiraf edi-
yor ve yanşın sonu da böyle getiri-
Kyor™"
Ünlü maratonculann yanında bi-
sikletçiler, mukavemet kayakçılan.
yürüyüşçüler ve uzun mesafe yüzü-
cülerinde de benzer olaya sıklıkla
tanık olunduğuna ışaret eden Prof.
Dr. Önder Kayhan, "Büyük oran-
da kişisel faktörier devreye giriyor
busporiarda başanholabiİmekicin"
diyor ve şu gözlemini dile getiriyor:
*Bu birazda kişüik meseleskiir. Dik-
kat ederseniz, bu tip sporcular da-
ha çok içe dönük. sakin. çok kont-
rollü ve azkonuşan insanlardır. Ra-
kipleri kendileridir sanki Skandal-
lara kanşbklan pekgörülmez. Spo-
run sessiz ve saygın kahramanlan-
dır bunlar... Boksta da ağn sporun
aynlmaz, kaçınılmaz bir parçası-
dır. Ağnya duyarlı bir kişinin iyi
boksörolmasıolanaksızdır. 'llk baş-
larda yumruklar canını yakar, bir sü-
re sonra duymaz olursun ve daha sa-
kin dövüşürsün' derlerveeklerler:
'Canın yansa bile sinirlenmeyecek-
sin, yoksa yandm. Canın daha çok
yanar ve kaybedersin, ağnyı unut-
malısın'-."
Nasıl bir tedavi?
Sporcunun ağnsı ne zaman onun
spor yapmasını engeller? Bunun
yanıtını şöyle veriyor Kayhan:
"Sportif aktiviteyi sürdürmede
anahtar, sporcunun ağnsının ani ve
kronik olup olmaması degil nede-
ninin ciddiyetidir. Ağn yakmmala-
nnda bilinen tedavi yöntemleri baş-
ta gelir. Buz veya kimyasal sprej ler
anestezi sağlar ve şişliği azalür. Di-
ğer tedaviler çeşitli fizik tedavi ilaç-
lan, yüzeysel ve derin ısı yöntemle-
ri ve koruyucu bandaj ve dopingler,
nadirendekortizonenjeksi>onJarye-
rine göre yararbdır... Ağrilı alanla-
ra lokal anestezik enjeksiyonlan ar-
tık geride kalnuştır.
Hatta profesyonel sporiarda bile
uygulanması ahlaki bir sonındur.
Sporculann kendisi ve çevresi hak-
kındaki algılamalannı sekteye uğ-
ratacak hiçbir ilaç verUmemetidir.
Birçok spor hekimi bugün ağızdan
verilen ağn keskilere bile karşı çık-
maktadır."
Kumadam LeonardoDış Haberler Servisi - lşte bütün dünyanın beklediği buydu_. Bir Leonardo Di Caprio ve Danny
Boyle filmi. Kulağa çok hoş gelivor. Sanki bir sinema cenneri gibi. "Leo'da insanui kanını kay-
natan bir şeyler var." Trainspotting ve A Life Less Ordinary adlı fUmlerin alkışlanan yönetme-
ni Danny Bovle, The Beach adlı fılminde oynayan Leonardo Di Caprio'yu böyletammhyor. FOm,
AJex Garland'ın aynı adlı romanından uyarlanmış. "Filmin her karesi sanki Leo'nun özbenB-
ğinden parçalan içeriyor. Bu inaıuimaz. Oynadığı Rkhard karakterinin pek sempatik olduğu
söylenemez, her bakımdan tatminsiz bir karakter. Ancak Leonardo gibi biri böyle birini daya-
nılmaz ve insaru çepeçevre etkileven bir konuma getirebüirdi." Di Caprio'nun kendisine tam
olarak uygun gördüğü bir senaryo arayışı bir yıhnı almış: 'Açıkçası üzerimde Titanik'in
yakaladığı ihtişamı tutturabihneye dair bir baskı yoktu. Bu filmin hiçbir zaman Ti-
tanik gibi ounayacağını ben de yönetmenim de bUiyoruz." Yonetmen
Boyle,Di Caprio'nun sözlerini tamamlıvor: "Zaten be-
nim de yeni bir Titanik yaratmak gibi bir ni-
yetim yoktu." Di Caprio ve Dav id Boyle fil-
mi henı hi İjejn de kötü eleştiriler akü.
Titanik'in grâit^i şöhretten sonra 4
Leonardo'nun hayabnda da bü-
tün ampuOersönmuştü. Daha
önce çekilen ve beyaz per-
dede sunulan fümleri pek
başanlı bulunmuyordu
vehavaOnın sadece maga-
zin bölümü etrafı ilgilendi-
riyordu. Arkadaş grubuyla
gittiği birgezkleuzaktan pat-
layan flaşlann kendisini delirte-
cek halegetirdiğini söyleyen Leonar-
do, "Son iki yıhm kendime bilgi ve bi-
linç yüklemesi yapoğun birdeğişim dö-
nemi olarakdüşünükbilir" diyor. Di
Caprio, bundan sonra 1850'lerde
New York'taki gangsterlerin ara-
smdaki üişkilerin ve etki alanla-
nnm konu alındığı The Gangs
of Nevv York adlı filmde yo-
netmen Martin Scorsese iİe
çauşacak.
Yerli halktan çocukların zorla misyonerlere verildiğinin açıklanması gözleri Avustralya'ya çevirdi
Aborcinler îlgî çekmeyi başardı
ÖZENÖZÜNER
SYDNEY- Avustralya'nın yerli halkı
Aborcinler'in Sydney Olimpıyatlan'nı
protesto etme ve tüm dünya basınının il-
gisini üzerlerine çekme planlan, bir ba-
kanın söylediği sözlerle daha şimdiden
gerçekleşmiş oldu.,
Amerika ve Avrupa'nın çeşitli ülkele-
rini temsil eden gazeteciler, günlerdir,
kendi ülkelerine bu haben geçtikleri gi-
bi, buradada manşetten verilen haber ol-
du. Aborcin Işleri Bakanı John Her-
ron'ın, 1900 ile 1970 yıllan arasında ev-
lerinden zorla alınarak bir beyaz gibi ye-
tiştirilmek üzere misyonerlere verilen
çocuklann sayısının, söylendiği kadar
yüksek olmadığını belirtmesi, haftalar-
dır süren tartışmalan iyice alevlendirdi.
Avustralya tarihinın en karanlık ve
utanç verici dönemi diye adlandınlan bu
süre içinde, genellikle melez olan Abor-
cin çocuklar. o zamanki yasalar çerçeve-
sinde, zorla pikaplara atılarak evlerin-
den kaçınlmış, yani resmen çalınmış ve
anne babalara nerede olduklan bile söy-
lenmemiştı. Bu inanılmaz acılan yaşayan
aile fertlerinin bir kısmı bir daha hiç gö-
rüşememiş, bir kısmı ise ancak yıllar
sonra yeniden birlikte olabiünişti.
Buradaki Insan Haklan Komisyonu
tarafından üç yıl önce yapılan bir araş-
tınnada, bu zoraki aynhğı yaşayan ço-
cuklara, "çahnnuş nesil" adı verilmişti.
Bu kişilerin başından geçenler, psikolo-
jik dunımlan ve ne istedikleri bu rapor-
da dile getirilmişti. Bu isteklerin başın-
da, başbakanın hükümet adına, geçmiş-
te yapüanhatalardan dolayı özürdileme-
si yer ahyordn. Ancak Başbakan John Ho-
vvard, özür dilemeyi reddediyor.
Bunun üzerine bir de Aborcin olma-
yan Aborcin Işjeri Bakam, sayılar konu-
sundaki şüphesini dile getirince, nere-
deyse kıyamet koptu. Bir Aborcin lider.
olimpiyatlarda arabalann yakılacağını
söylerken Aborcin bir sanatçı da kendi-
sine verilen nışanı hükümete iade etti.
Böylesine büyük acılar yaşayan hal-
kın sorunlan da büyük oluyor. Işsizlık
oranı Avustralya genelinde yüzde 10 ci-
vanndayken Aborcinler arasında yüzde
30'u buluyor. Eğitim ve sağlık sorunla-
nnın yanı sıra hapis cezasına çarptınlan
yerlilerin sayısı daha yüksek. Hükümet.
Aborcinler için yılda 2 milyar dolar har-
cıyor, fakat yaralar ağır olduğu için mer-
hem olmuyor. Özellikle kirsal kesimler-
de yerlilere aynmcılık yapıldığı söyle-
niyor.
Kadının Yüzyılı Sempozyumu
'Kadın örgütleri
daha aktif
rol oynamalı'
Istanbul Haber Servisi - Boğaziçi Üniversitesi
(BÜ) Rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, 20. yüz-
yılda kadınlann birçok alanda hak ettikleri konu-
ma gelmek için mücadele verdiklerini ve başanlı
olduklannı söyledi.
BÜ Batı Dilleri ve Edebiyatlan Bölümü ile Ka-
dın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi tarafın-
dan Boğaziçi Üniversitesi Kültür Merkezi'nde dü-
zenlenen uluslararası sempozyumun ilk gününde
"Türkiye'de Kadının Yüzyıh" konusu ele alındı-.
Sempozyumun açıhşında konuşan Ergüder, sem-
pozyumun amacının, Osmanlı tmparatorluğu ve Tür-
kiye Cumhuriyeti'nde yaşamış olan kadınlann top-
lumda oynadıklan rol ve katkjlannı ortaya koymak
olduğunu söyledi. Ergüder, tt
20.yüzyıldakadınlar
çeşhli alanlarda, edebiyat, bilim ve akademik kari-
yerde,hakettiği konumagetmenin mücadelesiniver-
miş ve başanh olmuştur" dedi. Ergüder, toplum-
sal alışkanlıkların değişmesinin, gelenek ve göre-
neklerle mücadele etmenin kolay olmadığını, bu
yönde radikal kararlar verilmesi gerektiğini belirt-
ti. Prof. Dr. Üstün Ergüder, "Türk kadmı toplum-
da önemli aşamave kazanımlarelde etti. Atatürk'ün
sağladığı devrimler,olavı resmi bazda gerçekleştir-
miştir. Ancak, sosvolojü\ olarak vapüması gereken
çok iş var. Kadınlann bir kısmırun sosval kültürel
alanda oynadıklan role karşıhk, normal Türk aile-
süıdeki kadın çok güç durumda" dedi.
BÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ay-
şe Soysal da 1980'li yıllardan sonra Türk kadın
profesörlerin akademik kariyerdeki oranının yüz-
de 20'yi geçtiğini söyledi. Batı ülkelerinde kadın-
lann daha çok sosyal alanlan tercih ettiğini, buna
karşın Türkiye'de kadınlann üçte birinin matema-
tik ve fizik alanında hizmet verdiğini vurgulayan
Prof. Dr. Soysal, Türkiye'nin kadın konusunda te-
zat bir ülke olduğunu, akademik kariyerdeki bu ba-
şanya karşın kadınlann büyük bir bölümünün hâ-
lâ okuma yazma bilmediğini beîirtti. Kadın Eser-
leri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Yönetim
Kurulu Üyesi Ash Davaz Mardin de geçen yüzyı-
lın kadınlar açısından geniş ve köklü değişimlerin
yaşandığı bir dönem olduğunu beîirtti.
Londra Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. De-
niz Kandiyoti de kadın haklan konusuna bir mu-
halefet bulunduğunu, bunun kadm haklannı insan
haklan olarak görmemekten kaynaklandığım kay-
detti. BÜ Uluslararası îlişküer Bölümü Öğretim Üye-
si Prof. Dr. YeşimArat da Türkiye'de kadınlann si-
yasetin içinde de yer aldıklannı kaydederek "Ka-
dmlarAtatürk'üngerçekteştirdiği devrimleriberüm-
seyerek, sistemin yerteşmesine yardmıcı olmuşiar-
dır" diye konuştu. ,
BENCE CUMHURBAŞKANI AOAYI;
KAUN GÖaÜKLÜ VE KIR SAÇU OLMAU
BİR EÜ CEBİNDE, DİĞERİ ARKASINDA BULUNMAU,
SAĞ EĞhjMÜ OLMAU, SOL AYAĞI ÖNE ÇIKMALI,
KRUVAZE CEKET GİYMELİ, ÇİZGİLI KUMAŞ KULLANMALI,
KRAVATI DÛRÜST BAĞLANMALI, SERT BAKMALI
AĞZI LAF YAPMAU, GERDANI BULUNMALI...
RASGELE / RAİFERTEM
Lodosla Gelen Yangın
e-posta : tan (d prizma. net. tr
Hava esiyor. Sert esiyor. Lodos!
Lodos bu. Ne yapacağı belli olmaz.
Denizcilerin korkulu rüyası!..
Koca gemileri sallar. Yolculann korkusu.
Kaptanların telaşı. Ya küçük tekneler. Balıkçı
tekneleri. Sığınacak bir adacık ararlar. Bir burun
kuytusu.
Karadakilerin korkusu yok. Yağmur getirir.
Bitkileri sular. Ormanlar büyük, çoğalır. Besi
kaynağı ICKJOS. Getirdiği yağmur.
Bu da ne? Dumanlar. Yangın. Alev ormanlan
sarıyor. Lodos yangın mı getiriyor. Olmaz,
olamaz. Lodos getirdiği yağmurlarla yangınlan
söndürür.
Yangın! insanoğlunun hüneri. Lodos da
şaşırdı. Esinti birbirine kanştı.
insanoğlunu yaratan doğa. Kendisini yaratan
doğayı yok eden de insanoğlu.
Manzara ne güzel. Oturdu. Bir ateş yaktı
ısındı. Yemeğini ısıttı yedi. Ufacık ateş. Ne
olacak dedi.
Bıraktı gitti.
Belki de bilerek yaktı. Esinti var. Şu kenarcığa
ufak bir ateş yakayım. Esintiyle birlikte büyür.
Orman yanar.
Ben de tarla yapanm...
Ekin ekerim, biçerim. Yerim, satanm.
Doyunurum, para kazanınm.
İnsanoğlu için doğa nedir?
Doyunma aracı. Doyuran da tarlalar...
Kafalardaki düşünce. Uygulamadaki yanılgı...
Ormanlar kesiliyor, yakılıyor. Tarla yapılıyor.
Sonra da bu tarialara sanayi kuruluyor. Orman
ölüyor. Tarla ölüyor.
Sanayi. Sanki kurulacak başka hiç yer yok.
Hep en verimli tarım alanlanna kunjluyor.
Sanayi sanayi de olsa. Montaj. Dışa bağımlı.
Trakya baştan aşağı ormanmış. Kesilmiş,
yakılmış tarla yapılmış. Sonra da getirdiler araba
montaj fabrikalarını hep Trakya'ya kurdular.
Ormanlar bitti. Tarlalar yitti. Araba montajıyla!
Teneke uygarlığını getirdiler...
Marmara, Ege. Teneke uygariığına kurban
gitti. önce ormanlar yakıldı. Tarla yapıldı.
Tarialara fabrika adı altında inşaatlar yapıldı. İş
bulmak amacıyla göç eden Doğu, Orta Anadolu
insanlan. Evler apartmanlar doldurdu.
Ne orman kaldı ne de tarla.
Fabrikalar fabrika mı acaba?
Montaj sanayi. Dışa bağımlı.
Ülkemizde sanayi kurulmasını da önledi.
Nedir sanayinin amacı. Tarımdan daha çok
ürün almak için, insanoğlunun konforunu
sağlamak için araç yapmaktır.
Ülkemizde aynı fonksiyonlan yaptı mı acaba?
Kendi olanaklarıyla doyunan yedi ülkeden
biriydik dünyada. ikinci Dünya Savaşı'nda tüm
Avrupa'yı doyurduk. Şimdi unumuzun, etimizin
yarısı dışardan geliyor. Kendi tarlalanmızdan
doyunamıyoruz.
Dışa bağımlıyız.
Sanayi. Hadi canım sen de. Araba montaj
fabrikaları. Teneke uygariığıyla yolcu, yük
taşıyan çok az ülkelerden biri kaldık. Otobüs
minibüsle yolcu, kamyon kamyonetle yük
taşıyan...
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde deniz
yolculuğu kaldınldı. Demiryolları ağıraksak...
Otobüs minibüsle yolcu, kamyon kamyonetle
yük.
Teneke uygarlığı.
Dışa bağımlı, pahalı. Getirmeyip, götüren.
Politik kadrolarda yok hiç düşünen.
Siz ne dersiniz Sayın Altan Öymen?..
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran siyasi partinin
başkanı!
Gözler sizde.
Rasgele...