Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15ARALIK2000CUMA
O - L A l L ı A R \hj l x O K U ŞLJjiIl. olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Olüm Oraçûi Ozkıyım, Insan Haklan ,4
Prof. Dr. M. Orhan ÖZTÜRK Turkıye Bıhmler Akademm
Onursal Uyesı
tzofrenı hastahğı yuzunden
yurtdışındakı tanınmış bır
tıp fakultesınden aynlarak
kyıllarca evmde aşın derece-
"db ıçıne kapanık yaşam sur-
duren bır hastayı ammsıyo-
rum~Hastalığının başlangıcmda bır-
kaç kez hastaneye yatınlmış, sağaltım
(tedavı) denemelen yapılmış ve yıllar
boyunca her turlu sağaltıma tümden
karşı gelır olmuş. Bır dönem yemez,
içmez, konuşmaz olunca aılesı çare-
sızhk ıçınde hastanenuze yatırmıştı
Hasta hastanede kımse ıle konuşmu-
yor, hemşırelenn ıçırmeye çalıştıkla-
n sütu, ayranı tumden reddedıyordu
Hemşıreler, hastanın bırkaç kez tuva-
letın dışkılama yenndekı (kubur) su-
dan ıçtığını gözlemlemışlerdı Hasta
kendını ınsanlara karşı öylesıne yaban-
cılaşmış algılıyordu, öylesıne bırkar-
şı çıkmagereksınımı ıçındeydı kı soz-
lerıyle olmasa bıle davranışlanyla
"Ben sizin sütünüzden, a>Tanmızdan
içeceğkne, tuvaJet çeşmesindeki suyu
içerim" dıyordu Ağır bır ruh hastası
olduğu ıçın onu kendı özgür ıstencı-
ne (ıradesme) bırakamazdık Kendı-
sıne şunlan söyledım "Senin kisfliği-
ne. hatta hastahğma kansmaya niye-
timiz yok. Ama gözûmûzün öoûndebu
tür karşı çıkmanaveöhnenedeizin ve-
remeyiz. Yemezsen içmezsen, eDerini,
ayaklannı bağlayarak seni burundan
besleyeceğiz."
Bu sozlenm uzenne, hasta yemeğı-
nı yemış, ılaçlannı alır olmuştu
Ozkıyımlann (ıntıhar) büyıik ço-
ğunlugu ağır ruhsal çökkünlük (dep-
resyon), şızofrenı, alkolızm gıbı has-
talıklar nedenıyle olur Bu hastalann
çoğu uygun sağaltım ıle düzelır Bu
hastalarda ozkıyım olasılığı ortaya çı-
karsa hastanın hastaneye yatınlarak
sağaltımı gerekebılır Hekımkk bıle
bıle özkıyuna ızın veremez Her öz-
kıyımın temehnde bılınçdışı saldır-
ganlık durtülen de vardır Ölüm oru-
cu ozel bır ozkıyım gınşımıdır Özel-
lıgı, ıçınde çoğu kez toplumsal, siya-
sal bır ıleü, birprotesto olmasıdır Sey-
rek olarak sesını, protestosunu duyu-
rabılmek ıçın kışısel bır amaç üe de
yapılabıhr Ancak bu,yalnızcabırıle-
tı değıldır Içınde, "Istediğimizi yap-
mazsamzbiaötöürenlersizlerolursu-
nuz" turünden saldırgan bır tehdıt de
vardır
Olüm orucunu tutanlann ruh sağlı-
ğının yennde olup olmadığı ıyıce ın-
celenmeden, daha çok ortaya koydu-
ğu ıleüye (mesaj) dayanarak bu kışı-
lenn ruhsal yönden sağlam oldukları
kabul edılır Sağlam olduklan kabul
edıldıklen ıçın de bır dava uğruna
olüm orucunu sürdürmek ve ölmek
haklan olduğuna inanılır tnsanın, bır
devlet uygulamasına, bır yasaya, bır
sıyasal görüşe, ışkenceye, aynmcılı-
ğa karşı başkaldırmak, protesto et-
mek, gerektığmde de ölüm orucu tut-
mak hakkı olduğu kabul edılır Protes-
to amacı ıle kendını yakarak ozkıyım,
Budıst dın adamlannda görulur Da-
ha yaygın olanı açhk grevıdır Açlık
grevının en tanınmış kahramanı Gan-
dü olmuştur Gandı edılgın (pasıf) dı-
renışın, bır başka deyışte yıkıcı olma-
yan savaşımın gucüne ınanmış, ama-
cına ulasmak ıçın açlık grevlennı ba-
şan ıle kullanmıştı. Ama hıçbır za-
man yaşamını gen dönülmez bır nok-
tayageürmemıstı Baü ülkelennde aç-
hk grevı nadırdır Açlık grevı ıle olum
orucunu ayırt etmek gerektığını sanı-
yorum
Ben konunun ne sıyasal, toplumsal
yanlan ne de cezaevlen üzennde dur-
mak ıstıyorum. Bu eylemlerdekı ka-
muoyu yaratmak, kıtlelen uyandır-
mak amacını anlayışla karşılarnak, bu
protestoyu ıncelemek ınsana değer ve-
ren her ıyı yonetımın görevı olmalı-
dır Ama her ıyı ve anlayışlı yöneömın
de olum orucu yoluyla belırtılen her
ısteğı kabul etmesıkolay değıldır Kı-
mı ıstekler kabul edılemeyecek nıte-
lıkte odunler olabılır.
Insan haklanna saygı ıdeolojısıne
dayanarak ınsanlan bıle bıle ölüme
bırakmak toplum ve hekımlık açılann-
dan çok onemlı ahlak (etık) sorulan-
nı gundeme getırmektedır
Bu etık sorulann doğru yanıtlannı
kımserun tam açıklıkla bulabıldığını
sanmıyorum Şunu çok ıyı bılıyoruz
kı bu olüm oruçlannda bellı bır nok-
tadan sonra hekım geç kalmış olur
Hekım, gen dönülmez noktaya gelın-
ceye dekbekleyerek ınsan haklan ko-
nusunu evrensel tıp etığının üstüne çı-
karabılır mı?
Ölüm orucu tutan ınsanlann ruh
sağlıklannın gerçekten yennde oldu-
ğunu, bu nedenle de ölme haklannı sağ-
lıklı bıçımde kullanabıleceklennı ke-
sınlıkle söyleyebıhr mıyız^ Kaldı kı
bellı bır aç kalma süresınden sonra
ınsanın algılama, anlama, yargılama
gıbı bılışsel yetılennın tümden sağhk-
lı kaldığını, beyınlennın buzüşmedı-
ğını savunabılır mıyız
7
Ruhsal viyesiziik (anoreksıa nervo-
za) dıye bılınen bır hastalık vardır. Bu
hastalıkta hasta bılınçlı olarak bır de-
n bır kemık kalacak, hatta ölecek de-
recede aç kalmayı başanr Ancak, bu
hastalann toplumsal, sıyasal ıletılen,
savaşımlan yoktur, onlann savaşım-
lan kendılenyledır Bu hastalarda bey-
nin büzüştüğü, kuçüldüğü bılınmek-
tedır
Bu yazımdan, ınsanlann ıdeolojıle-
n ıçın savaşmalannı, ölmelennı has-
ta bır eylem olarak gördüğüm anlamı
çıkanlmasın Ben bu yazıda toplum-
sal ya da sıyasal bır dava ıçın bıle ol-
sa ınsanın göz göre göre kendısını öl-
dürme hakkının yalnızca bır dava ve
ınsan haklan verçevesınde ele ahn-
masının yeterlı ohnayacağını vurgu-
lamak ıstedım. Kaldı kı önemlı olan,
bir ıdeolojıyı, bır amacı gerçekleştır-
mek ıçın yaşamayı surdurmektır
Örgüt Sömürüsü!
M. Emin DEĞER«,,fa*P,
D
eniz Som, köşesını, şu gûnlenn
önemlı bır sorununa parmak ba-
san, mesleğınınbılıncıyle çırpı-
nan ıkı hekıme bırakmış Dr AK
Rıza Üçer ve Dr Cihat Oğan, sıyasal mu-
cadelede yaşama hakkının bılınçsızce ko-
tüye kullarumına, ıçlennde her meslekten
aydınlann da bulunduğu kımılennın destek
çıkmalannın ınsan olmanın sorumluluğuy-
la bağdaşmayacağının altını çtzıyorlar!
Hıpokrat yemınıne bağlılığın verdığı so-
rumluluk ve bilınçle, üp mesleğının sıya-
sal savaşımda boylesme yanlış anlamlara açık
kullanırnırun sonuçlanna ışaret edılen ya-
zıda,"_ hekimler ve bekiın örgütJerinin, ne-
denine ve niçinine bakmaksızın, karşüann-
daki insaıun önceiikle yaşamını tehdit ede-
bflecek hatalar yapmasını engeUemeye, oau
bu konuda ikna etmeve çaltşmasının" gere-
ğı vurgulanmaktadır Kı bu, yalnız hekım
olmanın değıl, ınsan olmanın da gereğı de-
gil mıdır''
Bu açıdan bakıldığında kımı hukukçu ve
ınsan haklan savunuculannın, ınsanın ya-
şam hakkını sıyasal savaşım aracı olarak kul-
lanmalannın ne denlı yanhş bır yol olduğu
anlaşılmaktadır
Hem de başkalannın yaşamını tehlıkeye
atarak, başkalannın sırtından kazanç sağ-
lamak gıbı ınsan onurunu ayaklar altına ala-
rak
Bunlann ıçınde hak savunuculannın da
bulunması, onlann meslek etığıne verece-
ğı zaran sorgulamalan gerekmez mı
7
Çün-
kü hekım nasıl ınsan yaşamını korumakla
yükümlü ıse hak savunuculan olan avukat-
lar da ınsanın once yaşam haklnm guven-
ce altına almakla yukumlüdurler
Kaldı kı sozu edılen y azıda da değınıldı-
ğı gıbı, "cezaevinde örgüt hherarşisi için-
deki insanın özgür iradesinden de söz edi-
lemez". Mesleğım gereğı ızledığım sıyasal
davalarda, eylemıne göre az bır ceza ıle
kurtulacak kımı müvekkıllenmın, orgütsel
baskı sonucu, daha agtr ceza almalannı on-
leyememenın sorumluluğunu taşıyorum
Dahası orgutun baskısıyla ozgürce avukat
bıle seçemeyenler vardı Sıyasal savaşım-
da ınsan yaşamının ortaya konulması, an-
cak bır başka yaşamın kurtanlması ya da
vatan savunması gıbı yüksek ülküler ıçın dü-
şunulebılır, dahası gerekulığı tarüşılamaz
Bu olaya toplumsal destek venlmesını de
doğru bulmadığımı söylemelıyım
Buradan çıkarak genlenndekı yaşam ere-
ğını, amacını hıçe sayan ınsanın, ıçınde bu-
hınduğu koşullar ne olursa olsun, ölumune
ya da sakat kalmasına göz yummak ve he-
•İfe'fielc ettun ölûmüaden şu ya da bu amaç-
la çıkar sağlamak, ınsanlıgın yüz karası sa-
yılmaz ım^ - - - - - -
Pekı, hekımlenn meslek orgutunun bu
olayı desteklemesıne ne demelı'' Yanın yı-
ne hekımlerden alalım
Bunun yalnız bırey olarak değıl, toplum-
sal sonuçlanna da değınılen yazıda, bu so-
rumluluğun Tabıp Odalan Bırlığı Meslek
Konseyı'nce desteklenmesınm, meslek etı-
ğıne verdığı zarara da ışaret edılıyor ve *ya-
saik befirienmiş en temd görevi insanve top-
lum vaghgının krtnınmagnın da Ötesinde
gettştirmek olan kurumun_" bu sorumsuz-
luğa ortak olmasının, yanlışın otesınde öp
etığıne vereceğı zarara değınılerek. "kışi
özgür iradesiyle ölümü seçse bile tıbbi yar-
dımdan yaraıiandınlmasını önlemenin"
yanlış olduğu vurgulanıyor
Bırlığın kuruluş yasasında yapmakla yu-
kümlü olduğu hızmetler sıralanmış \ e dk
sırada, "Halk sağhğma \c hastalara fedakâr-
bkvefengatle hizmeti ideal bilen meslek ge-
lenekkrini muhafaza ve geliştirmeye çahs-
mak" yukumluluğu yer almıştır Yasa ko-
yucu aynca bu amacın gerçekleştırümesı ıçın,
"Halk sağbğı ve np mesleklerryle ilgüi me-
sekterde resmi makamlaıia işbirüği yap-
mak"la da yükumlü kılmıştır
Dr Ah Rıza Uçer ve Dr Cıhat Oğan'ın
feryatlanndan anlaşılıyor kı örgut bu gore-
vı yapmadığı gıbı, 'öKim orucu' adı venlen
eylemı destekleyerek yalnız meslek yuküm-
lülüğünun değıl, ınsan yaşamından çıkar
sağlayarak ınsan onurunun hıçe sayılması-
na alet olunmasmın altı çızüıyor. Bu ıkı he-
kımm yalnız bır kesıme, yalnız meslek or-
gütüne değıl, heptmıze, ınsan olmanın so-
rumluluğunu taşıyan herkese seslendığının
bılıncıyle duşunelım, dıyorum Duşunelun
ve soruıüara başkalannın yaşamını basamak
yaparak değıl, çağdaş ınsan olmanın bılın-
cıyle çözüm arayalım.
CHP Tabanı Ayakta
Dr. Abmet GULÇUBUK
S
ayın Baykal; ben sıradan sa-
de bırvatandaşını, sıyasetle fe-
lan hıç ılgılenrnem, anlamam
da Ancak kendımı topluma karşı
sorumlu hısseden ve aydın olma
yolunda çaba gosteren bır ınsanım
Toplum ıçındekı konumumu da
"Cumhuriyet dûşnıanlannm düş-
manı" olarak tanımlamaktayım
Benım sorunum, şu olaganustü ku-
rultaydan ben rahaumın kaçmış ol-
ması HanıbırzamanlarOzalcum-
hurbaşkanı olunca ona bır teğmen,
"Sizeahşamadnn" dıye bırmektup
yazmıştı ya, ışte benım derdım tam
da oyle bır şey Sıze alışamadım
ve alışamayacağım Aslında benım
derdun de ne sızsınız ne de CHP
Benım derdım bızzat kendımun
Ben ne yapacağım, ne edeceğım,
eğer genel seçımler geurse kıme
oy vereceğım dıye kara kara duşü-
nuyorum lnanın kı gerçek bu, ne
sızı ne de CHP'nızı duşünuyorum,
kendımı duşunuyorum Benım ıçın
CHP dışında oy verecek partı yok,
ama orada da sız varsınız
Şımdı benım bu yanm yamalak
bılgılenmle demokrasıden anladı-
ğım bır şey vardı Demokrasının
bırçok tanımı var, ancak bana go-
re en guzel tanımı "Çoguniulda-
nn karşısında azmlıkl&ruı da hak-
lannın korunduğu yönetimin adth
duf Işte en çok da bu tanımı an-
yorum Şımdı bu tanıma gore sız
ve 520 delegenız (bunlan da çok
merak edıyonım, kunlerdır, ne yer
ne ıçerler), çoğunluk ısemz ben ve
benım gıbı muyonlarca CHP seç-
menı (yanlış anlamadınız, mılyon-
larca) azınlık oluyorlar Eğer sız de
demokratsanız ve azınlığı çoğun-
luğa ezdırtmek ıstemıyorsanız ken-
dnn v e mılyonlar adına dıyorum kı
sızı ıstemıyoruz ve sızın yüzünüz-
den CHP'ye oy veremeyeceğız
Başka partılere de oy veremeyece-
ğunız ıçın bızun uademız Mec-
lıs'te temsıl edılemeyecek (Zaten sa-
yenızde şu anda temsıl edılemı-
yor) Ne olur buna bır çare bulun,
artık ne yaparsanız yapın, madem
demokraüm dıyorsunuz, bu da de-
mokrasının cılvesı Aslındasızve
520 delegenız benım gıbı mılyon-
larca CHP seçmenını temsıl etme-
dığınızı bılıyorsunuz Lütfenhırs-
lannıza yenık düşün Eğer bunu
yapmazsanız sıze şunu gonul rahat-
hğıyla soyleyebılınm kı, bır meteor
aracılığıyla dunyada tesadüfen
yaşam başlamadığı gıbı, sız de
CHP'nın başma tesadüfen gel-
medınız Ancak böylede\'ameder-
se bırmeteor gıbıCHP 'yeçarparak
baüracağınız da gun ışığı gıbı or-
tada Bırakın, göreceksuuz üerde
bır gun, tabanın da sızı sayacağı
günolur
PENCERE
Duğme!..
Eskiden duğme yoktu.
Ortaçağ Avrupası'nda 13'üncu yüzyıla değın
duğme ılığı bılınmezdı; bırısı ılık açmayı akıl ettık-
ten sonra duğme çağı başladı.
Tahtadüğmeler, bakırduğmeler, demırduğme-
ler, altın duğmeler, sedef düğmeler, gümüş duğ-
m©ı©r...
Kışının soyuna sopuna, zengınlığıne yoksullu-
ğuna, sınıfına gore gıysılennı donattığı duğmeler
giyım kuşama bır süs vermek için de kullanıldı.
•
Benım çocukluğumda pantolonun onü düğ-
melerie ılıklenırdı.
Zahmetlı bır ıştı; pantolonu ayağına çektıkten
sonra düğmelen ılıklemeye başlardın, bır, ıkı, uç,
dort, beş, altı... Çışın geldığı zaman düğmelen ace-
le açmak zorundaydın; bir, ıkı, üç, dört, beş, al-
tı...
Bereket fermuar çıktı.
Pantolonu gıydın mı zırt yukarı doğru çekiyor-
sun, kapanıyor; zırt aşağıya doğru çekıyorsun
açılıyor; ıcat eden vallahı cennet mekân!..
Ama ne yazık kı fermuan 1891 'de ıcat eden, Jud-
son adında bır Hınstıyan...
Pekı, gâvur olduğundan ötüru bu buyuk ada-
ma Cennet'in kapılan açılmayacak mı?..
•
Fermuar her yerde düğmenın ışıni göremez;
Başbakan Bülent Ecevrt, ortalık toza dumana bu-
lanıp Turkıye hop oturup hop kalkmaya başlayın-
ca ne dedı:
"- Sankı bınsı bır düğmeye bastı..."
Fermuara basılmaz. ' Z •
Fermuar açılır kapanır; sozgelimı güzel bir ka-
dınla akşam bır yere davetlısınız, kadın ayna kar-
şısında susleniyor; gozlerını suzüyor, kırpıklenne
nmel suruyor; dudaklannı büzuyor, rujuyla boyu-
yor; sırtı belıne kadar çıplak; çünkü fermuannı
kapayamamış. Bırden farkına vanp arkasını dö-
nüyor:
- Feımuanmı çeker mısın!..
Demek kı fermuar yalnız açılıp kapanmıyor, kı-
mı zaman çekılıyor. Düğme çekılemez, düğme-
ye basılır.
Basılan düğme ıle ılıklenen düğme arasında da
fark vardır.
Basılan düğmenin ışlevı başkadır; bır d'mam'ıti
patlatabilir, bir bombayı ateşleyebılir, bir eylemi
başlatabılır, bır ulkeyı allak bullak edecek komu-
tuverebılır. f t B
Başbakan Ecevıt dedi ki:
"- Birisı düğmeye bastı.."
Bastı kı duman olduk.
Demek ki bu memleketin basılacak bir düğme-
si varmış...
Başbakan'ın açıklamasından sonra herkes bır-
bınne sormaya başladı.
- Kim düğmeye bastı?..
Basılacak düğmesi olan bır devlette başba-
kanlık yapanın ağzına fermuar takması gerek-
mez mi?.. Ecevrt'ın sözterinden sonra beri bıte aç-
tım ağzımı yumdum gozumu
- Utan, ben duğmesıne basılacak devletın dev-
letlığıne turp sıkayım!..
**L
Yunus Nadi Armağanı Yarışmast,
1946'da kuruldu; hem geçmişe, hem
geleceğe dönük olan anlamı, gazete-
mizin kurucusu Yunus Nadi'ye saygı
ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız
Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşunda büyük
emeği bulunan Yunus Nadi 'nın anısını
her yıl tazelemek bizim için bır görev.
Devrimci ve demokrat Cumhuriyet'in
Ulusal Bağımsızhk Savaşımızla ve
Türkiye Cumhuriyeti 'yle zamandaş ve
eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var.
Yunus Nadi, gazetemizin temel taşları-
nı bu doğrultudc koydu. Yunus Na-
di 'nin ölüm yıldönümünü geçmişe dö-
nük bir acı olarak değil, geleceğe yö-
nelik bir kültür olayına dönüştürmek
amacıyla bu yarışma düzenlendi.
Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda
Türkiye de sanat alanında hiçbır özel
ödül yoktu; îek parti dönemiydi ve yal-
nız CHP 'nın koyduğu bir şiir ödülü var-
dı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat,
bilim ve edebiyat ödüllerı ün yapmışlar-
dı. îsveç 'te Nobel, ABD 'de Pulitzer, Sov-
yetler de Lenin, Fransa 'da Goncourt
ödüllerinin sonuçları Türkiye de de izle-
niyordu; ama ülkemiz bu alanda da geç
kalmıştı. Cumhuriyet gazetesi bu öncü-
lüğü üstlendi, elli beş yıl önce düzenle-
nen Yunus Nadi Armağanı 'yla sanat ve
kültür yaşamımızda bır yarışma coşkusu
oluşturdu.
Daha sonraki yıllarda Türkiye 'de de
yanşmaların ve ödüllerin sayısı çoğaldı,
yirmiyi aştı. Bugün belkı ödül enflasyo-
nundan söz açılabilir; eleştirel bir yak-
laşımla sakıncaları gündeme getirilebi-
lir, ama yine de kültür, bilim ve sanat
konularında yapılan yatırımların çok
yararlı olduğu rahathkla söylenebılir.
55. YIL
YUNUS NADİ
ÖDÜLLERİ
2001
Zamanla ödüller arasında aynmlar or-
taya çıkar; bir yarışma kurumsallaştık-
ça, amacı, niteliklen, karakteri belırgin-
leşir.
Bu arada kimi holdinglerin kendi
amaçlarına yönelik yanşmalar düzenle-
meleri ve ödüller dağıtmaları da bu
alanda kaçınılmaz çoğulculuğu yansıtı-
yor. Kimi bankaların, şirketlerin, ticari
tekellerin reklam amacıyla düzenledik-
leri yanşmaların ödüllerı, parasal açı-
dan ne kadar büyük olursa olsun; özü,
maddi çerçevenin dışındaki anlamda
odaklaşıyor.
Ödüller, Yunus Nadi Armağanı Ya-
rışması adıyla arahksız olarak kırk yılı
aşkın bır sürede düzenlı olarak gerçek-
leştirildi, kültür ve sanat hayatımıza
amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini
duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan
ödüllendırmenin kapsamı 1990 yılından
ıtibaren genişletildi ve Yunus Nadi
ödülleri adıyla sürmeye başladı.
Ülkemizin kültür ve sanat yaşamı bü-
tün baltalanmalara ve olumsuz yatırım-
lara karşın süreklı gelişiyor ve yaygınla-
şıyor.
Fikir ve sanat özgürlükleri Türkiye de
tam değil, sıyasal ıktidarlann baskılan
hâlâ sürüyor ve çağdaş demokratik or~
tamdan henüz yoksun sayılıyoruz. Buna
karşın fikir, sanat, bilim, kültürde çaba-
lar sürüyor. Tarihsel gelişim sürecinde
elbette 'aydınlanma'nın önüne hiçbir
güç geçemez. Cumhuriyet, çağdaş uy-
garlığa giden yolun fikir, sanat, kültür,
bihm yolu olduğunu kuruluşundan beri
savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları
desteklemek ve özendirmekte Yunus Na-
di ödülleri'nin işlevi sürecek.
1999 yılında başlanılan iki anabaşlık
altında dört ödül verilmesi yöntemi, bu
yıl da sürdürülmekte. 2001 Yunus Nadi
Ödüllerı Edebiyat Ana DalVnda; öykü,
roman, şiir, Görsel Sanatlar Ana Da-
h 'ndafotoğraf olarak belirlendi.
Önümüzdeki yıllarda ödül ana dallan
ve dallannda gereksinimlere göre deği-
şiklikyapılabilecek.
Adaylara başarılar diliyoruz.
Y K U
Ödüle 1 Nisan 2000 ile 31 Mart 2001 tarih-
leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya-
yına hazır bir 'kitap dosyası'yla aday olu-
nabilir.
Yayımlanmamış yapıtlann, beyaz dosya kâ-
ğıdına makine yazısı ile çift aralıkh yazıl-
mış olması gereklidir. Adaylar yapıtlannı al-
tı adet olarak göndereceklerdir.
Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü,
kitap ve kitap dosyası arasında paylaştıra-
bilir.
Seçici Kurul: Mehmet Başaran, Vedat Gün-
yol, Selim 1leri, TankDursunK., SamiKa-
raören.
R O M A N
Ödüle 1 Nisan 2000 ile 31 Mart 2001 tarih-
leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya-
yına hazır bir 'kitap dosyası'yla aday olu-
nabilir. Yayımlanmamış yapıtlann, beyaz
dosya kâğıdına makine yazısıylaçift aralık-
lı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıt-
lannı altı adet olarak göndereceklerdir.
Ödül bir yapıta verilir. Seçiti^ttptl, ödülü,
kitap ve kitap dosyası arasıntra paylaştıra-
bılır.
Seçici Kurul: TalıpApaydın, Ahmet Cemal,
Konur Ertop, FethiNaci, Muzaffer Uyguner.
Ş İ İ R
Ödüle 1 Nisan 2000 ile 31 Mart 2001 tarih-
leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya-
yına hazır bir 'kitap dosyası' ile aday olu-
nabilir.
Yayımlanmamış yapıtlann beyaz dosya kâ-
ğıdına makine yazısı ile çift aralıkh yazıl-
mış olması gereklidir. Adaylar yapıtlannı al-
tı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir ya-
pıta verilir.
Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası
arasında paylaştırabilir.
Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Prof. Dr.
Cevat Çapan, Doğan Hızlan, Şükran Kur-
dakul, Kemal Özer.
F O T O Ö R A F
Ödüle, en çok 4 adet siyah - beyaz fotoğraf
ile aday olunabilir. Gönderilecek siyah-
beyaz fotoğraflann en az 18x24, en çok
30x40 cm. boyutlannda ve daha önce başka
yerde ödül almamış olması gerekmektedir.
Seçici Kurul: ha Çelik, Şakir Eczacıbaşı,
Orhan Erinç, Ara Güler, Paul McMillen.
H E R D A L İ Ç İ N
C E Ç E R L İ
G E N E L K O Ş U L L A R
Ödüller, her dalda amatör-profesyonel her-
kese açıktır. (Cumhuriyet mensuplan hiç-
bir dalda ödüle aday olamazlar.) Adaylar
gerçek ad ve adreslerini ve telefon numa-
ralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak
adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulması-
nı isteyebilirler.
Ödül koşullanna uymayan yapıtlan yanş-
ma dışında tutmak zorundayız. Adaylann
yapıtlanyla birlikte adlannı ve soyadlan-
nı arkasına yazacaklan iki fotoğraflannı,
açık adreslerinin de yer aldığı katılma bel-
gesini ve yaşamöykülerini 13- Nisan 2001
Cuma günü saat 17.00'ye kadar 'Cumhu-
riyet Gazetesi, Yunus Nadi Ödülleri, Ca-
ğaloğlu 34334 Istanbul' adresine iadeli ta-
ahhütlü olarak postayla ulaştırmalan ya da
alındı karşılığı elden teslim etmeleri ge-
rekmektedir.
Yayımlanmış yapıtlann daha önce herhan-
gi bir ödül almamış olması gerekmektedir.
Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile
ilgili olduğunun (Şiir, roman, öykü vb.) ya-
zılması zorunludur.
Ödül dallannda konu sınırlaması yoktur.
YapıÜar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül
alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden
geçirilen yapıtlar, genel yaym ilkelerimiz
doğrultusunda gazetemizde yayımlana-
bilir.
Ödül sonuçlan 28 Haziran 2001 günü açık-
lanacaktır.
Ö D Ü L
Her dal için: 1.000.000.000 TL.
K A T I L M A BELGESİ
ADIM, SOYADIM:
ADRESİM:
TELEFONUM:
KATHDIĞIMDAL: