Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr 15
53. AVİGNON TİYATRO F E STİVALİ BAŞLADI
Shakespeare'dençağdaş dmmlam
UĞURHÜKÜM
PARİS - Öncelikle 2. Dıinya Sava-
şı'nın getırdiği ısyancı huzünle, 'dünya-
ya açdan' kültür adamı. tıyatrocu Jean
VTlar ve sonra. günün birinde 'kaybola-
bileceğine" asla ihtimal vermedigı 'ide-
allerin' toz pembe kanatlannda 'dünya-
laraçan'partisızmılıtan, oyuncu Gerard
Philippe, 1947'de, altın çağlannı yaşa-
maya aday olan Tiyatro'ya bir 'dünyasah-
nesi' kazandınyorlardı. Zeytınhklenn
ağustos böcekleriyle 'güney huzunı'nu
paylaştıklan Akdeniz kasabası, tarihte
papalara bıle kucak açmış 'hoşgörülü'
Avıgnon kentı, 'değerii mevsimlik göç-
merüeriyte\eşı bulunmayan bır deneyi-
mı başlattı...
Avignon Tiyatro Festıvali bugün 53 ya-
şında. Belkı büyük çoğunluk ıçin 'toz-
pembe kanatlı idealter' kayboldu. 01-
gun Kral Vilar ve Asi Prens Philippe
terk-i dünya edelı 'asıriar' geçtı. Hatta
yeni kral, festıval yönetıcısı Bernard
Faivre d'Areier (BFdA). 'ENAnıue'da
(ENA, hemen hemen tüm Fransız poli-
tikacılannın, özelhkle de en üst kademe-
lere yükselenlerinin, en önemli şırket
yönetıcilennin mezun olduğu ulusal ida-
recılik okulu ve buradan mezun olanla-
ra 'Enarque' denıyor, biz enark diye
okuyabılıriz) olsa, Avignon büyük birtı-
yatro sahnesi kadar. dev bır reklam pa-
nosu veya panayınnı da andırsa, Vilar
ve Philippe mezarlannda 'henüz' ters
dönmüyorlar. Şimdılik 'ümif hâlâ ağır
basıyor. Hem de yalnızca 'ofTuyla de-
ğil 'in'ıyle de...
Slftah anti-Fransız bir
Shakespeare'le: 'V. Henry'
'İn'le girelım. Tiyatro sanatının kı-
milerine göre ilk ismi. VVUUam Shakes-
peare'in bir klasiği var ki, Fransa'da hiç
oynanmamış, daha doğrusu oynanama-
mış . MS 1415'te 'Azincourt Meydan
Muharebesi'nde Kral V Henry'nin In-
gıliz ordusu önünde fecı bir hezımete uğ-
rayan Fransızlan, Shakespeare o denli
küçük düşürüyor kı, Fransa'da pek kim-
se 'V. Henry' piyesini sahnelemeye ce-
saret edemiyor (Bu duygu sizlere bir
şeylerhaürlatmıyormu?). Eserdepekbir
'milliyetçiBgi tutan* Shakespeare'e gö-
re, ömeğın sa\ aşta lngilızlerden 25 ölü.
Fransızlardan 10 bın ölü var. Tarihçiler
bile "Bu kadanfazla" diyor. Gerçek sa-
yı bine karşı. 10-15 bin arasında deği-
şiyor(!). Fransız Tiyatrosu'nun, selefı
kadar tozpembe idealleri' olmasa da ye-
ni asi Prensi Philippe Torreton, şimdiye
kadar Avignon'da hiç sahneye çıkma-
mış. (Niçın biliyor musunuz? "Oynar-
sam, ancak papaiann şeref avlusunda
oynarun", dediğı için.) Torreton, geçen
yıl BFdA'ya. bu yılki festivali 'V.
Heııry'yle açmayı önerince, ortak dost-
lan rejisör Jean- Louis Benoitda düşün-
ceye olumlu bakınca proje ete- kemiğe
bürünmüş. Ve 9 Temmuz'da papalar sa-
rayının şeref avlusu. Shakespeare-V.
Henry ve Benoit- Torreton dörtlüsüne
sahne oldu. Cuma gecesi oyun bittiğin-
de yükselen 'utangaç ve ölçülü' alkışla-
nn ne kadar oynanan oyunun kalitesi
üzerine değerlendirmeden. ne kadar açı-
lış gecesini 'şereflendiren seçkin seyirti
topluluğu' arasında bulunan, Fransız
devlet ve hükünıetını temsıl eden Kül-
tür Bakanı Bayan Catherine Trautman
gibi kişiliklerin varlığından kaynaklan-
dığını anlamak şimdilik zordu.
Bugün 37 yaşındaki Torreton. 1990 'da.
dönemın genel müdürünün 'kaprisleri-
ne dayanamadığuu' ıstifa mektubunda
belirtıp 1987'de kavuştuğu ömür boyu
garantili 'Comedie Française' tiyatrosu
kadrosunu terk edıvermiştı. Tiyatro y ıl-
dızlığı kanıtlanmış sanatçı, Bertrand
Tavernier'nin 'L627','YüzbaşıConan'
'Berlin Schaubühne'nin yeni etdbi Thomas Ostmeler'in yönettiği üç oyıınu sahneüyor. 37 yaşındaki Philippe Torreton,Jean-Louis Benoit'run yönettiği 'V. Henry 'de.
ve 'Bugün Başhyor' adh fılmlerinde de
yeteneklenni sergilediği gibi 1996yılın-
da da, 'Yüzbaşı Conan'la en iyi erkek
oyuncu Cesar'ına hak kazandı. (Fran-
sa'nın Oscar'ı).
Festivalde geçen seneki kadar olma-
sa bile (1998'de 7 tane) 3 Shakespeare
daha var. Fransızca 'VI. Henry' ve 'ÜL
Rkhard' v e ltalyanca Giorgk) Barberio
Corsetti'nın sahneye koyduğu 'Fırüna.'
Bugüne kadar Shakespeare 5 kez fes-
tivali açmış, 15 kez de şeref avlusunda
oynanmış Jean Vilar 1947,48,49,53 'te
'İl.Richard'ı, 1950de de 'VLHenry'yi
sahnelemış. Aynı oyunu 1984'te yine
aynı sahneye taşıyan Arian Mnouchki-
ne 1982 ve 84"te'de yine 'II. Rkhard'ı
sahneye koymuş. *VL Henry' tam me-
tin yöneten Stuart Seide olmuş. Patrice
Chereau 1988'de aynı mekâna 'Ham-
let'le gelirken geçen sene Laurent Pelly
'Kral Jean'm Hayatı ve Ölümü'nü. Ro-
meo Castelluci de 'Jül Sezar'ı getirmiş-
ler. 'm. Rkhard'da 1966'da Pİanchon,
1972'de Terry Hands ve la Comedie
Française ve 1984'te Georges Lavaudant
tarafından şeref avlusunda sahnelenmiş.
Haftalık le Nouvel Observateur der-
gisinde yapılan bir söyleşide BFdA'ya
soruyorlar:
"Hayal gücünüz bu kadar mı darahh
ki, hep Shakespeare seçiyorsunuz?"" Ce-
vap: "Ben değiL, yönetmenler seçiyor.
Shakespeare dünyanın en çok sahnele-
nen tiyatro yazan. Hatuiatahm, bu sene-
ki oyunlanmız arasında -henüz külleri
tûten- çağdaş dramlar da var. Örneğin
Bosna-Hersek'ıçin>apüm]ş,OfivierPy'nin
'Srebrenıca İçin Requıem". BelçikahJac-
ques Delcuvellene'nin yönettiği ve du
Groupov'un sahnelediği "Ruanda-1994"
gibi."
Kaldı ki, söz gelırru. Alman tiyatro ya-
şamını derinden etkilemiş. 3 yıldır 'De-
utsches Theater-Baracke'nin yöneticisi,
politık radikallığıyle tanınan, 30 yaşının
tüm körpeliğıne karşın dünyanın en pres-
tijli sahnelennden bıri olan •Berlin Scha-
ubühne'nin 1 Ocak 2000'den ıtibaren
ortak müdürlüğü görevinı de üstlene-
cek Thomas Ostmeler 3 oyunla geliyor.
Fransızca altyazılı. Bertolt Brecht'in
'Mann istMann- Adam Adamdır', Ric-
hard Dresser'in 'Unter der Gürtellinie-
Kemer Hizasından Aşağı' ve Mark Ra-
venhiU'ın 'Shopping&Fucldng»'
Festıvalin merakla beklenen oyunla-
nndan biri de. başanlı bir sinema oyun-
cusu da olan Didier Bezace'ın sahneye
koyduğu. çağdaş bır Bulgar yazar Hris-
to Boytchev'ın siyasi taşlaması. 'Kuş Al-
bay". Bulgar Mikhail Bulgakov klasiği
'l sta ve Margarita'nın Stefan Moskov
tarafından yapılan uyarlaması da ilk kez
•Vvignon'da izlenecek
Bu yıl sıra Latln Amerika'da
2000 yılında aynı zamanda Avrupa'nın
kültür başkenti unvanını alacak Avig-
non ve muhteşem kutlamalara hazırla-
nan festivali, 20. yüzyılın son 'randevu-
sunda'. diğer konuklann yanı sıra ayn-
calıklı olarak Latın Amerika'yı ağırlı-
yor. 1980'li yıllarda dünyaya 'farkh'
açılmaya karar veren festıval (sanınz
'ilk BFdA devrine' denk gelıyor 1980-
1984. 'tldnci BFdA devri' 1992'de baş-
ladı. Halen sürüyor. 20001de bıtecek), ge-
çen yıl 'Asya'yı konuk etmişti. Bu kez
Arjantin. Brezilya ve Şili 'Amerikalıla-
nn Güneyi' başlığı altında 10 oyunla
Henry ile
başlayan
festivalde
Olivier Py'nin
'Srebrenica
Için
Requiem', du
Groupov'un
'Ruanda-
1994',Hristo
Boytchev'in
'Kuş Albay'ı
gibi oyunlar
yer alıyor.
Avignon'da bu
yıl Latin
Amerika
oyunlan
ağırlıkta.
(6'sı Arjantin damgalı) Latin Ameri-
ka'nın renk ve lezzetlerini Avignon ve
tıyatroseverlere sunacaklar.
Bu yıl festivali, bir süredir Avignon bu-
luşmalannın aynlmaz parçası haline ge-
len dans göstenlen. Arjantin'den kore-
ografisını Ana Maria Steketanan'a borç-
\u olduğumuz 'Tango, vals y tango'yla
kapatacak. Elbette yine çok sayıda kon-
ferans, sergı, film gösterisi, vb. faali-
yet, festıvalin aynntısı biçiminde para-
lelde ızlenebilecek.
Başıyla sonuyla 24-25 gün sürecek
festivalin biraz da perde gerisine baka-
cak olursak:
1999'un toplam bütçesı, 52.2 milyon
frank (yaklaşık 3.5 trilyon TL). Bunun
19 milyonu bilet satışından, (festival
başlamadan önce bıletlerin yansmdan ço-
ğu satılmıştı), 2 milyonu sponsorlardan.
18 milyonu devletten. 7.4 milyonu be-
lediyeden. 2 9 milyonu il. 1.7 milyonu
da bölge idarelennden geliyor. 480 gös-
terinin programlandığı festivale 600 ga-
zeteci katıhrken. teknik personelin sa-
yısı500'übuluyor. 130'u Latin Ameri-
ka kökenli, 100 Avrupalı ve 400 kadar
da Fransız oyuncunun katılımıyla sa-
natçı sayısı 630'u aşıyor. Yüzde 4O'ı
yöre halkından oluşan biletli seyirci sa-
yısı 100 bın tahmin ediliyor. Festival, ön-
cesi ve sonrasıyla tahminen bin kişilik
bir istihdam alanı yaratırken bölgeye
katkısının ölçülebilir kısmının 100 mil-
yon frank olduğu düşünülüyor. Bu ışin
'in' fash.
KMT faslmı kestirmek daha da zor. Bu
sene 'ofTa kahlacak sanatçı ve teknik kad-
ro 3 binle 3 bin 500 arası öngörülürken
1998 yılında festivalin 'ofT kısmını iz-
leyen meraklı sayısı 450 bin kişı olarak
açıklanıyor. Bu yılın tahminlen de aynı
merkezde.
2000 yılında beklerlz
20O0'ın 'kurlamaları' ıçin festival dü-
zenleyıcileri, Avignon'u yalnızca Avru-
pa'nın 'kültür' başkenti değıl, 'güzeJ-
Hk' başkenti de yapmayı amaçladıkla-
nnı duyurdular. Gelenekselleşmış faali-
yetlere ek konserler, moda göstenlen,
Starck, Mondino, Lynch, Boltanski gibi
isimlerin eşliğınde 'rüya, arzu, ayart-
ma-baştan çıkarma...' gibi temalar çev-
resinde çok sayıda 'eylem' hazırlanıyor.
Üstelık gelecek yılın 'konuk bölgesi:
Doğu Avrupa»'
Hani bize, hanı bıze demeyın, siz de
buyrun... Sevgili tiyatroperverler, ge-
çen yıl bu sütunlardan seslenmiştik.
Avignon'da hiçbır zaman Türkıye gör-
medik, göremedik. diye. '75. yıl' treni-
ni 1998'de kaçırmışUk. '700.>il' trenıni
1999'da da -başanh bır kültür müşavi-
rinin geçmiş varlığına rağmen- yakala-
yamadık. 2000'den de geçtik, (Geçme-
yelim de ne yapalım? Isterseniz birile-
ri Sayın Jacques Chirac veya Jack
Lang'dan rica etsın!) bari 2001'de say-
fayı çevirin. Buralarda 'mazf bıldiği-
niz gibi büyük oranda Shakespeare,
Brecht, Moliere. vb. arasında paylaşıl-
mış. Geçmişin yolu çok uzun, oradan çı-
kanlacak 'katma değer'e daha epeyce var,
ama gelecek pek yakın.
Âcizane ve naçızane bir sesle hatır-
latalım, 'dünya sahnesine' çıkmak isti-
yorsanız, tıyatrocular, sız de (başanh) si-
nemacı kardeşleriniz gibi yapm, 'Tür-
kiye'nin çağdaş ve gelecek dram'lan-
nı(!)' pazarlayın, pardon sahneleyin...
Bugay Yapım, 'Bizimkiler' dizisinin kadrosuyla 'Duruşma' adh bir film çekiyor
Medyatîk ve gülünç bir bekâret öyküsüKültür Senisi - 'Bizimkiler',
'Yazükçılar', 'Saygüar Bizden',
'Oğlum Adam Oİacak', 'Komşu
Komşu' gibi dizılerle TV yapım-
cılığında adını duyuran Bugay
Yapım. bu kez 'Duruşma' adh
filmle sinema alanına adım atı-
yor. Duruşma, Istanbul'un ke-
narmahallesınde yaşayan sade ın-
sanlar arasında şok etkisi yara-
tan ilginç bir bekâret öyküsünü
konuediniyor. Öykü, mahallenin
alımlı kızı Nazan'ın. mahallenin
yakışıldılan Selami ve Cavit'le
ıkı evlilık geçırmesine karşın ba-
kire kalmasını. Selami ve Ca-
vit'in Nazan için kjyasıya kapış-
malannı. Nazan'ın annesi Nec-
la'nın çevirdiği dolaplan, bu ge-
lişmeler karşısında mahallelinin
şaşkınlan ve sade yaşantılannın
bir anda medyatik bir hale gel-
mesi komedi tarzında beyazper-
deye taşınıyor.
Filmin senaryosu, 1972 yılın-
dan bu yana pek çok tiyatro oyu-
nu, TV dizısi ve sinema filminin
yazar ve senaristi olan Umur Bu-
gay tarafından yazıldı. Filmin yö-
netmenliğinı ise Yalçın Yelence
üstleniyor. Yelence, yönetmenli-
ğini yaptığı pek çok belgesel fil-
• Umur
Bugay'ın
senaryosunu
yazdığı, Yalçın
Yelence'nin
yöneteceği
'Duruşma'nın
oyuncu kadrosu
33 kişiden
oluşuyor.
Başlıca rollerde
Meltem
Cumbul, Zafer
Algöz, Güven
Kıraç ve Rutkay
Aziz var.
(Fotoğraf: UĞUR
DEMtR)
min yanı sıra Perihan Abla, Ya-
n Şaka Yan Ciddi, Can Teyze, Bi-
zimkiler, Yazlıkçılar, Oğlum
Adam Oİacak gibi dizi filmler-
den tanınıyor.
Filmde alımlı ve dnncsi tara-
fında kaset çıkartmaya aday gö-
rülen kızı Nazan' ı Meltem Cum-
bul, Nazan'ın tutkulu âşıklan ve
daha sonra kocalan olan Selami
\c Cavn'ı Zater Algöz vc Gü-
ven Kıraç canlandınyor. Rutkay
Aziz ise Nazan'ın boşanma da-
valannı üstlenen becerikli avu-
katı rolünde çıkacak izleyıcilerin
karşısına. Filmdekı bütün kom-
pozisyon rolleri de Mehmet
Akan, Ercan Yazgan, Ali Uyan-
dıran, Meral Çetinkaya, Savas
Yurttas, Selçuk Liuergüven, Ok-
tay Sözbir, Güzin Çorağan, Gü-
zin Özipek. Erdoğan Tuncel'in
de aralannda bulunduğu Bizim-
kiler dizisinin oyunculan tara-
fından canlandınlacak. Filmin
oyuncu kadrosu 33 kişiden olu-
şuyor.
Meltem Cumbul, projede ay-
nca Melih Kibar'ın film için ha-
zırlayacağı müzıkleri yorumlaya-
cak. Fılmden önce, Filmin gö-
rüntülerinden oluşan klıbin te-
levizyonlarda gösterime girme-
si bekleniyor. Kibar, bu film için
müzik hazırlarken Hababam SH
nıfl'ndan sonra ilk kez bir film
müzağınin kendisinı bu kadar he-
yecanlandırdığını fark ettiğini
söylüyor. Senarist Umur Bugay
da filme Duruşma adıyla başla-
dıklannı, ancak arkadaşlannın
bu adı bir komedi Fılrru ıçin faz-
la yakası kapalı bulduğundan çe-
kimler sırasında filmin adının
değişebileceğini belirtiyor.
Duruşma filminin dağıtım or-
ganizasyonu ve yurtdışı satışla-
n Umut Sanat Filmcilik Sine-
macılık tarafından yapılacak.
Film sesli olarak çekilecek, ses-
ler dolby stereo olarak hazırlana-
cak.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Altan Eşsizoğlu'nun
Öğrettikleri
Altan Eşsizoğlu, bu yıl üniversiteyi brtiren genç-
lerimizden. Adana'da tıp fakültesinden derecey-
le diploma almış.
AJtan Eşsizoğlu, kep giydiği gün törende sıra
dışı bir mezuniyet konuşması yaptı. Başka deyiş-
le, ülkemizdeki eğitim sisteminin on yıllardır he-
deflediği "uslu çocuk" imgesinin ve simgesinin
biraz dışınaçıktı.Konuşmasında yalnızca büyük-
lerinin ellerinden, küçüklerinin de gözlerinden öp-
mekle yetinmedi. Türkiye'de tıp eğitiminin genel-
de ne kadar kusursuz olduğundan falan da söz
etmedi.
Peki ne yaptı?
Altan Eşsizoğlu, kimi tıp hocalannın tıp gibi
sonuna kadar insancı olması gereken bir uğ-
raştan "sektör" diye söz etmelerine karşı çı-
karak sitem etti.
Bu sitemiyte genç doktorumuz, aslında Batı'nın
ilertemiş ülkelerinde yıllardır çok ciddi düzeyde tar-
tışılmakta olan bir soruyu, "Çağımızdaki teknik iler-
lemelerin ötesinde, tıp insancı niteliğini acaba ne
ölçüde koruyabilmektedir" sorusunu ülkemizde
de -bır nebze olsun- gündeme getirmekten baş-
ka bir şey yapmadı.
Gelgelelim, yukanda da belırttiğim gibi, böyle
bir mezuniyet konuşması alışılagelmiş kalıplara
uymuyordu; bu nedenle de içeriği -kimi üniver-
site hocalanna ve yöneticilerine göre- hiç önem-
li değildi.
Altan Eşsizoğlu kendi rektörünün deyişiyle, "çiz-
meyi aşmıştı."
Hangi çizmeyi?
Yıllardır giyile giyile aşınmış, ama yenilenmesi
hâlâ düşünülmeyen bir çizmeyi. Ya da ülkemiz-
deki üniversite ve üniversiteli kavramlarını!
Günümüzde ülkemiz ve geleceği bağlamında
yeniden tartışılmayı ve akılcı bir değerlendirmeyi
gereksinen kavramlardan birinin de üniversite
kavramı olduğuna daha önce de birkaç kez de-
ğinmiştim.
Bız, üniversrteliden ne anlıyoruz?
Yalnızca liseden sonra bir diploma daha alan-
lan mı? Yoksa düşünmeyi, araştırmayı ve bilginin
rehberiiğinde eleştirmeyi, yaşamının onsuz olu-
namaz parçasına dönüştürenleri mi?
"Sektör" sözcüğü, günümüzde bütün dünya-
da temelinde şu acımasız "tüketim toplumu" ül-
küsünün yattığı küreselleşmenin temel göster-
gelerinden biridir. Tek tip duşünmeye alıştırmayı
"başanlan" açısından temel araç sayan küresel-
leşmenin anlayışı doğrultusunda artık insanın ya
da bireyin yerini sektör, insancılığını yitinneksi-
zin insan uğruna çaba harcamanın yerini de "sek-
törel başan" kavramlan almıştır.
On yıl kadar oluyor; Istanbul'da, dünyaca ün-
lü bir tıp adamının konferansına gitmiştım. Bu tıp
adamı, konuşmasını hâlâ unutamadığım şu söz-
lerte noktalamtştı: "Ameliyathanelerimızde ame-
liyatlanmızı bundan on beş, yirmi yıl önce belki
hayal bile edilemeyen aygıtlarla ve tekniklerie
yapmaktayız; ama acaba masada yatanın bir in-
san olduğunu da eskisi kadar dûşünüyor mu-
yuz?"
Tıptan "sektör" diye söz edilmesine karşı çıkan,
mesleğe atılmak üzere olan bır gencin itırazları ile,
dünyaca ünlü bir uzmanın yukanda alıntıladığım
sözü arasında içerik bağlamında ne fark var?
Eğer yok dersek, o zaman bir soru daha sorma-
mız gerekiyor: Bu sözlerin bir diploma töreninde
dilegetırilmesi neden "çizmeyiaşma/c" sayılıyor?
Yeni bir bınyılın eşiğinde üniversite kavramını da
tartışacaksak eğer -ki mutlaka, ama mutlaka tar-
tışmamız gerekiyor!- o zaman bazı tutumlanmızı
da bir an önce değiştirmek zorundayız.
Her şeyden önce kendimizi artık öğrencilerimi-
zin konuşmalanna alıştırmalıyız. Konuşanın -
eğer varsa- üslup yanlışlannın düzelmesi kolay-
dır. Konuşturulmayanın düşüncelerindeki yıkımı
sonradan onarmak ise genellikle olanaksızdır.
Aynca kendimizi öğrencilerımizin, hocalanna
hak ettikleri kadar teşekkur borcu duymalanna
da alıştırmalıyız. Üniversite hocalığı, teşekkur bor-
cunu kendiliğinden doğuran bir makam değil-
dir; öğrencilerine verdiğiyle, verebildiğiyle varlık
kazanabilen bir uğraştır.
Tıpkı saygı bekleyebilmek için, önce onu gös-
termenin şart oluşu gibi!
e-posta: ahmetcemak« superonline.com
acem20(â hotmail.com
BUGUN
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZt'nde saat 10.00-12.30 arasında Sonja
Bohlander Tannse\er'ın katıldığı atölye, saat 14.00-
16.30 arasmda Gazi Selçuk-Şener Yıküz'ın katıldığı
atölye ve saat 17.30'da Stravinsky'nın 'tlkbahar
Ayini' adh yapıtmın Leonard Bernstein
yönetımindeki provalan yer alıyor. (292 06 55)
• İFSAK'ta saat 19 30da HalukÇobanoğiu'nun
katıldığı 'National Geographk Fotoğrafçılan
Nasıl Çalışıyor' başlıklı video gösterisi ve söyleşi
yer alıyor. (292 42 01)
• CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ Taksim
Sergi Salonu'nda saat 15.0O-18.O0'de Giacomo
Puccini'nin 'Madama Butterfly' adh yapıtını
videodan sahnelenecek.
6. ULUSLARARASIİSTAPJBUL CAZ FESTİVALİ
BUGUN
• Kenny Garrett Quartet Courtney Pine saat
21 .OO'de Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'nda konser verecek.
• Ayşe Tütüncü Piano-Perküsyon Grubu saat
19.30'da AKM Büyük Salon'da konser verecek.
• CoH Hause saat 23.30'da Roxy'de dinlenebilir.
• Slut's Strings saat 23.00'te Dulcinea'da
dinlenebilir.
YARIN
• Mafly Falay Quintet saat 19.30'da AKM Büyük
Salon'da izlenebilir.
• Bugge WesseHoft'un New Conception of Jazz'
başlıklı konseri saat 23.30'da Roxy'de
gerçekleşecek.
• tlhan Erşahin's VVonderland saat 22.OO'de
Babylon'da izlenebilir
• Erik Trufliaz saat 23.00'te Dulcinea'da
dinlenebilir.