23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8HAZİRAN1999SALI CUMHURİYET SAYFA SAGLIK llacın reçete yazma yetkisinin yalnızca ürologlara tanınması hekimlerin tepkisine yol açtı Viagra'da denetim tarüşması• Viagra'nın satışında, "sağlık kurulu" koşulu kalkmasına karşın tartışmalar sürüyor. Doktorlar, Viagra reçetesi yazma yetkisinin tüm hekimlere tanınması gerektiğini belirtiyorlar. Narkotik bir madde olmadığı halde, ilaç için yeşil reçete koşulunun getirilmesi de hekimlerce yanlış bulunuyor. SAADET LSLU Büyük bir bekleyişin ardından Tür- kiye'de piyasaya çıkan Viagra, tartış- malan da beraberinde getirdi. llacın sadeee ürologlartarafından yeşil reçe- teyle verilecek olması hekimlerin tep- kisine neden oldu. Sağlık Bakanlığı, tepkiler üzerine sadeee sağlık kurulu sar- tını kaldınrken Viagra'nın bütün dok- torlar tarafından verilmesi isteniyor. Psikiyatrist Dr. Cem lncesu, ilacın bu kadar kısıtlamalarla satılmasının kara- borsayı desteklediğini söyledi. Karann en önemli sakıncasının hekimler ara- sında aynm yaratması olacağını vurgu- layan lncesu, "Türkiye Cumhuriyeti diptomasuu alan bütün hekimler bu ila- cı yazabilmelL Her np disiplininin, ken- di alanı ile daha yakından ilgili gördü- ğü bir ilacınyazumnı tekeli altına alma- ya kalkışması durumunda olacaklan kestinnek hiç de zor değü" diye konuş- tu. tlacın diğer ilaçlar gibi yan etkileri olduğunu belirten Dr. lncesu, kötûye kullanılmasını önleyecek önJemler alın- masını, sorun yaratacak kısıtlamalardan kaçınılmasını istedi. Istanbul Tıp Fakültesi Iç Hastalıkla- n Anabilim Dalı Diyabet ve Endokri- noloji Uzmanı Prof. Dr. Hüsrev Hate- mi narkotik olraayan ilaçlann yeşil re- çete ile satılmaması gerektiğini savun- du. 6 yıl eğitim almış hekime bir ilacı yazma hakkının verilmemesinin çok büyük yanlış olacağını da ifade eden Ha- temi, "Bu ilaca gereksinim duyan has- talarla endokrinologlar, geriatri uzman- lan ve nörologlarda sıkhkla karşdaşmak- talar. Uzmanlıksınırlaması kakünlma- u, pratisyen hekimlere de ilacı yazabtt- mehakkıverilmeli" dedi. Türkiye'de in- sanlann testosteron (erkeklik hormonu) için bile sıkıldıklannı kaydeden Prof. Hatemi. devletin bu ilaç için güvence- yi kaldırabileceğini de savundu. Uroioji Derneği de karşı Türk Üroloji Derneği Yönetim Ku- rulu adına açıklama yapan Başkaiı Prof. Dr. Sedat TeBaktğhı da reçete yazma yet- kisinin sadeee ürologlara verilmesinin çağdışı bir uygulama olduğunu belirt- ti. "Bu uygulama birçok konuda degi- şik uzmanük alanlannda görev yapan meslektaşlan ve meslek örgütierini kar- şı karşıya getirmek ve bunlar arasında bir dkUşmeyi başlatmak anlamına ge- YALNIZCA UYARILMADA ETKİLt Viagra,, tüm cinsel sonııılan çözmüyor Gündeme geldiğınden bu ya- na büyük bir merakla beklenen Viagra'nın, bütün sorunlann çö- zümü olmadığı vurgulandı. Cin- sel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği Sekreteri Dr. Cem İn- cesu, cinsel birleşme için "is- tek, uyanlma ve orgazm'ın ge- rektiğini belirterek *VIagra,bun- lardan sadeee uyanlma üzerin- de etkilidir" dedı. Erektil dıs- fonksiyon (sertleşme) sorunu olan hastalarda kullanılacak Vi- agra, yanlış kullanımında hem sağlık sorunlan çıkartabiliyor hem de etkili olmuyor. Dr. ln- cesu, özellikle, içinde "njtrat" maddesi bulunan ilaçlan alan- lann Viagra kullanmaması ge- rektiğini vurguladı. Viagra'nın cinselliğin sadeee uyanlma aşa- masında etkili olduğuna dikkat çeken lncesu, "Bunun dışında probtemi olanlarda ise yaranu- yor. Ama insanlar cinsefliği tek bir problem gibi düşünüyor. O nedenle hekim kontrolü şart. Vî- agra doğal sekseenyakın ilaç. Do- ğal süreç var" dıye konuştu. Cinsel sorunlar Türkiye"de erkeklerin en çok hekime başvurma nedeninin sertleşme sorunu olduğunu be- lirten Dr. lncesu, toplumda gö- riilen cinsel işlev bozukluklan- nı ise şöyle sıraladı. • Cinsel istek azlığı: Cinsel ilişki kurmavecınsel fanteziler gibi cinsel etkinlikleri ya hiç is- tememe ya da çok az isteme, kadınlarda daha sık görülür. Top- hımumuzdadaha çok kültürel ve sosyal nedenlerle cinselliğin ya- saklanması ve baskılanmasıy- la. istek dışı evlilikler ve eş red- diyle yakın bağlantılıdır. Me- nopoz dönemınde hormonlar riedeniyle de sık görülür. ' • Cinselliktentiksinme:Cin- sel ılişkı kurmaktan tiksinme, iğrenme ve bu nedenle cinsel ihşkiden sürekli olarak kaçınma. Seyrek görülür. • Cinsel birleşme sırasında ağrı duyma: Birleşme sırasın- da, öncesınde ya da sonrasında cinseL'üreme organında ağn. Be- densel bir nedeni olabıhr. Kadında görülenkr • Uyanlma bozukluğu: Ye- terli bir cinsel istek ve uyan ol- masına karşın bir cinsel etkin- liğin kadın cinsel organlannda yeterli tepkiyi oluşturmaması. Psikolojik nedenlerle ve cınsel- lik konusundaki bilgisizlığe bağ- lı olarak ortaya çıkar. • Orgazm bozukluklan: Ye- terli bir cinsel isteğin ve uyanl- manın olmasına karşın kadının sık olarak ya da sürekli biçim- de orgazma ulaşmada güçlük çekmesi ya da hiç ulaşmaması. Genellikle psikolojik kökenli, sık karşılaşılan bir sorundur. • Vajinismus: Vajina kasla- nnın kontrolsüz biçimde kasıl- ması ve vajina gırişini kapama- sı nedeniyle cinsel birleşmenin gerçekleşememesi. Psikolojik kökenlidir ve cinselliğin baskı- landığı toplumlarda sık görülür. Erkeklerde görülenler • Erektil disfonksiyon (sert- leşme bozukluğu): Cinsel is- teğin olmasına karşın kişinin bir cinsel etkinliği başlatabilmeye ya da sürdürebilmeye yetecek kadar ereksiyon sağlayamama- sı. tleri yaşlarda daha sık görü- lür. Altta yatan bedensel bir has- talık olabılir. Organık ve psiko- lojik etkenler birlikte rol oynar. • Erken boşalma: Erkeğın boşalmasını kontrol edememe- si, istediğinden ya da planladı- ğından önce boşalmasuiır. Süre, erken boşalmayı belirleyen tek ölçüt olmamakla birlikte, peni- sin vajmaya girişinden önce ya da ginşten sonrakı ılk 3 dakika içerisindeki boşalmalar bu tanı- ma girer. Her yaşta görülmesi- ne karşın genellikle yetersiz cin- sel deneyımle ilgılıdir ve cinsel yaşamanın başlangıcındaki genç- lerde daha sık görülür. • Boşalmanın ketlenmesi: Yeterli cinsel etkinliğe karşın erkekte orgazmın gecikmesi ya da hiç olmaması. Vîagra'nm da her ilaç gibi yan etkileri olabDeceğini befirten doktorlar, ilacın kötüye kullanılmasına karşı önlemler alınarak. sorun yaratacak kısırJamalardan kaçınılması gerektiğini dile getiriyoriar. lecektir" diyen Tellaloğlu, şöyle de- vam etti: "tşin ilginç bir başka yönü ise tophunumuzun cüısellik konusuna ba- kışı. suskunluğu ve eğitimsizliğidir. He- kime başvurmakta bile kararsızük için- de olan ve sıkınd çeken bu insanlan sağ- hkkurulunase\ketmek.onlanfışlemek- le eşdeğer bir işlemdir. Bu durumda Türk insanının yine sorunu ile başba- şa kalması ve yasadışı yollardan ilacı temin erme yolunu seçmesi kaçınılmaz- dır. Reçetesiz sabşlann ciddi şekilde de- netlenmesi, yasal müeyyidelerin uygu- lanması gerekmektedir." Türkiye Endokrinoloji ve Metaboliz- ma Yönetim Kurulu da sertleşme so- run unun tıbbın pek çok alanını ilgilen- dirdiğini vurgulayarak ilacın kullanımı- nın bir grup hekime mal edilemeyece- ğini savundu. Iç Hastalıklan Uzmanlık Derneği Başkaru Prof. Dr. DinçerFmtt, sertleşme sorununun iç hastalıklannı ilgilendiren bazı hastalarda görüldüğü- ne dikkat çekerek u tlacın bilinen ölüm- cül olabilen sorunlan iç hastalıklan uz- manlannı ilgilendiriyor. Hipertansiyon gibi ilacın kullanımında sorun yarata- bilecek hastalıklar iç hastalıklan uz- manlannca takip >e tedavi edilmekte- dir. Bu gibi hastaükların sorumluluğu- nun üroloji uzmanlanndan çok iç has- tahktan uzmanlannı flgilendirdiği açık- Or" dedi. lstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Bilim Dah'ndan Doç. Dr. Tank Esen de ila- cın bütün hekimler tarafından verilme- sinin doğru olacağını söyledi. Esen, her gün bırkaç hastaya ilacı verdiklerini be- lirttı. Amenkan Hastanesi Üroloji Uz- manı Doç. Dr. Doğan Başak ise ilacın sadeee ürologlar tarafından verilmesi- nin doğal olduğunu söyledi. İlacı bir- çok hastaya yazdığını belirten Başak, "Sonuç olarak sertleşme ûrologlan ilgi- lendiren bir hastalık. Bu yüzden bizün yazmanuz doğal. Ancak yeşil reçete ve sağlık kurulu gereksiz" dedı. Eczacılar ne diyor? Türkiye'de eczanelerde satışına izin verilmesinin üzerinden yakiaşık bir ay geçmesine karşın birçok engelin aşıl- masının gerekliliği satışı etkiliyor. Ba- zı eczaneler Viagra'yı soranm çok ol- duğunu, ancak yeşil reçete ve yeni kal- dınlan sağlık kurulu şartı nedeniyle al- madıklannı belirtirken, bazılan sanlma- dığı için henüz eczanelerine getirtme- miş. lstanbul Eczacılar Odası Başkanı Erkan Önsel de ilacın bu sartlarda sa- tışının mümkün olmadığmı savTuıüyor. Kendi eczanesinde ilacı bulundurma- dığını belirten Önsel, "Değişikliklerya- ptlmalı. Ne olacağı belli değil. Bu ne- denle ilacı bulundurmuyoruz. Üstelik Viagra yeşil reçete gerektirecek bir ilaç değil. Ruhsat erektil fonksiyonlann bo- zukluğu nedeniyle verilmiş. Yeşfl reçe- te ise narkotik ilaçlar içindir" dedi. Haca 84 ülke ruhsatverdiViagra 'ya şu ana dek 84 ülke ruhsat verdL Bunlardan 65'inde ise ilaç eczanelerde satümaya başlandu 62 ülkede Viagra bütün uzman ve pratisyen hekimler tarafından verilebiliyor. Kuveyt ve Birleşik Arap Emiriikleri 'nde reçete yazma yetkisi tüm uzman hekimlere verüirken, fuhuş sektörünün çokyaygın olduğu Tayland'da ise ilacı ürolog, kardiyolog, endokrinolog ve psikiyatristler reçete edebiliyor. FDA 'in (Food and Drug Administration) verilerine göre Ekim 1998 itibanyla tüm dünyada Viagra için 6 milyon reçete yazıldı ve 50 milyondan fazla tablet kullanıldt 130 ölüm olayı görüldü. Ölenlerin tamamının, \ iagra 'yı, nitrat içeren ilaçlarla birlikte kullandığı belirlendi. Dörder adetlik olarak satüan Viagra 'ntn 25 miligramının satış/îyatı 10 milyon 250 bin lira, 50 miligramı ise 16 milyon 400 bin lira. tlacın aiımında birçok prosedür getirilmesi karaborsanın artmasına neden oldu. Henüz Türkiye 'de ruhsat verümeden önce bile kaçak olarak satüan Viagra'nın Tahtakale piyasasındakifiyatı biraz daha düştü. Ruhsat verilmeden önce tanesi 8 milyon liradan satüan ilaç 5 milyon liraya düştü. İl Sağlık Müdürlüğü su ve besinlerle bulaşan hastalıklar konusunda hastaneleri ve belediyeleri uyardı IstanbuFda yaz hastahklarma öıılemlstanbul Haber Servis - tstanbul 11 Sağ- lık Müdürü Dr. MehmetSalman. yazdö- neminde su ve besinlerle bulaşan, ishal- le seyreden, çok kolay yayılabilme ve salgınlara yol açma özelliklerine sahip bu- laşıcı hastalıklarla ilgili olarak bir dizi ön- lem alındığını belirtti. Salman. yazmev- simi süresince denetimlerin sürdürüle- ceğini kaydetti. 11 Sağlık Müdürü Salman, yaptığı ya- zılı açıklamada, her ay İl Sağlık Müdür- lüğü. Bölge Hıfassıhha Enstitüsü Müdür- lüğü, Büyükşehir Belediye Başkanlığı Sağlık Daire Başkanlığı ve İSKI Genel Müdürlüğü elemanlanyla yapılan İl Umu- mi Hıfassıhha Meclisi toplantısının bi- rinci gündem maddesini, "tlin genel sağ- hk durumufleiçmeve kuüanmasulan ana- liz sonuçlannın değeıiendirflmesi" konu- sunun oluşturduğunu belirtti. Su örneklerine inceleme Salman, ortak yürütülen çalışmalar çerçevesinde, su rezervleri ve şehir şebe- ke suyundan alman örneklerin 3 ayn la- boratuvarda değerlendirildiğini bildirdi. Bu çalışmaların yaz boyunca devam ede- cegini kaydeden Salman, kirli dere sula- n ile sebze bahçelerinin sulanmasının önlenmesi, lstanbul Sebze ve Meyve Ha- li ile Toptancı Gıda Hali'nin sürekli kont- rol altında tutularak örnekler ahnması ve burada çalışanlann portör muayeneleri- nın yapılması konusunda, ilçe belediye başkanlıklan ile Büyükşehir Belediye BaşkanlığVnın da gerekli önlemleri ala- cağını ifade ettı. Salman aynca, işyeri hekimlerinden de çalıştıklan işyerlerin- deki yemekhaneleri sürekli kontrol et- melerinin istendiğini kaydetti. Açıktan gıda satışlannın önlenmesi ve semt pazarlan dağıldıktan sonra bıriken çöplerin toplanması konusunda ilçe be- lediye başkanhklanna uyanlarda bulun- dukJannı belirten Salman, II Hıfzıssıhha Kurulu'nda yapılan programlama ile Sıt- ma Eradikasyon Birimi ve Büyükşehir Be- lediye Başkanlığı'nın başlattıfı çalışma- lann yaz boyunca devam edeceğini bil- dirdi. Sağlık grup başkanlıklannın kireç kay- mağı ve orthotolidin ihtiyaçlannın da karşılandığını anlatan Salman. yaz mev- simi süresince yapılacak çalışmalarla il- gili şunları kaydetti: "Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki mobil ekiplerce deniz, ba- raj, göl ve yüzme havuzlanndan belli pe- riyodarla numuneahnması. plajlarm kont- rolü, ekmek fabrikalan. yemek fabrika- lan, gıda üretim yeıierinin denerimi, su sabs, yerleri, su kaynaklan ve su taşryan tankeıierin denetimL numune almması ve portör muayenelerinin yapılması yaz boyunca sürdürülecektir. YazokuOannın kapanmasından sonra, su deposu olan okullann depolannın temizlenerek de- zenfekte edilmesi, çevre sağhğı önlemle- rinin ahnması sağlanacakür." lstanbul İl Sağlık Müdürü Salman, tüm özel ve resmi hastanelere yazı yazılarak, su ve besinlerle geçen bulaşıcı hastalık teşhis etmeleri halinde, İl Sağlık Müdür- lüğü'nün Epidemiyoloji Şubesi'ne bil- dirimde bulunmalannın istendiğini belirt- ü. Y e n i y ö n t e m l a p a r o s k o p i S i g a r a y l a d o ğ r u o r a n t ı l ı Kasıkfıtığına kansız ameliyat Kadınlarda akciğer kanseri arttt VURALAHI Ülkemizde oldukça yaygm olan kasık fıtıkJan kann alt duvannın çeşıtli nedenle zayıflaması veya yırtılması sonucunda oluşuyor. Oluşumuna neden olan etmenler arasında, ağır yük kaldırma, spor sırasında ters bir hareket yapılması ve yaşın ilerlemesi başta geliyor. 1Ü Cerrahpasa Tıp Fakültesi Cerrahi Bölûmü ögietim üyesi Doç. Dr. Metin Ertem, finğa gûnümüze kadar çeşitli cerrahi tedavi teknikleri uygulandığım ve bugün için hastaya en az zarar veren, geliştirilmiş bir yöntem olan Laparoskopinin kullanıldığını belirterek şu bilgileri verdi: "Kann duvannda oluşan yırtıklardan kannzannın (periton) dısanyu doğru çıkmtı yapmasına ntık diyoruz. Çıkmü oluşturan bu kannzan içinde sıkhkla bağırsaklar bulunmaktadır. Dar bir yırtık bölgesinden geçen bagırsaklann halk arasmda bağn-sak dûğümlenmesi olarak isimlendirilen hastankta şiddetli kann ağrtsu kusma. gaz ve dışkı çıkanlamaması durumu sık görülmektedir.'' Erkeklerde en sık sperm yolunu takip eden endrrekt fitıklar görülürken kadınlarda femoral ve direkt fıtıklann sık gÖTÜldüğünü söyleyen Metin Ertem, "Her Bd dns karşılastınhrsa kasık fiöklan erkeklerde daha çok görülmektedir. Erkeklerde gorülen endirekt kasık fitjklan sperm yolunu takiben gelişerek torbalara kadar uzanabüır'' dedi lstanbul Haber Servisi - Erkeklerin kanseri olarak bilinen akciger kanseri, kadınlarda da sıklıkla görülmeye başladı. 10-15 yıl önce 1 erkeğe karşıhk 13 kadında akciğer kanseri görülürken bu rakam günümüzde 4 kadına düştü. Cerrahpasa Tıp Fakültesi Akciğer Polikliniği'nden Prof. Dr. Mustafa Yaman. "Kanserin en önemli nedeni sigaradır. Kadınlar eşitiiği sigara içiminde göz ardı etsfader" dedi Türkiye Solunum Araştırmalan Demeği'nin 25. ulusal kongresi Çırağan Otelt'nde devam ediyor. Yurriçinden ve dışından yaklaşık bin hekimin katıldığı kongrede akciğer kanseri, tüberkûloz tedavisi, aleriik astım gibi konular hakkında bilgi alışverişinde bulunulacak. Kongrenin en önemli konulanndan birinin akciğer kanseri olduğunu belirten Prof. Yaman, "Özeilflde hastaltğm kadmiarda görfifane sıkuğının artması dikkat çekici" dedi. Bunun nedeninin genç kuşak kadmlardaki sigara ıçiminin artması olduğunu söyleyen Yaman, "Kadınlarda da en öldüriicü kanser akciğer kanseri Hastahğa neden olan sigaraya karşı shü toplum örgütleri ve devlet ciddi olarak mücadele etmelL Geçtiğimiz yıl ABD'de 165 bin yeni vaka tespit edüdi Bu hastalığın yüz binde 150 kişide görülmesi demek. Türkiye'de de durumun pek farkh olduğunu sanmıyorum. Yeni vakalann yüzde 80'i ise 1 yıl içinde fflüyor" diye konuştu. Yaman. akciğer kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekti. DUZYAZI ORHAN BİRGİT ŞehiUere Dua Bugünden sonra son aşamasına girmesi bek- lenilen Imralı'daki duruşmalardan sanırım üçün- cüsünde, bir müdahil avukatının yersız ve densiz sorusunu, mahkeme başkanı sorulmamış varsa- yarak terörist başına da yöneltmedi; tutanağa da yazdırmadı. Ama o soru, çağdaş bir yapı olması ile övündü- ğümûz mahkeme salonunun duvarlannı aştı ve sa- deee duruşmayı izleyen insanların değil; medya mensuplannın mikrofonlanyla bütün ilgi duyanla- rın kayıtlanna geçti. Yersiz ve densiz soru, teröristbaşının babasının etnik kökeni ile ilgiliydi. Kendi kafatasının ölçüle- rini, baro kimliğinin içinde taşıdığını tahmin ettiğim avukat, otuz bin kişinin öjdürülmesine dolaylı, do- laysız izin vermiş olan Öcalan'ın babasının Er- meni kökenli olup olmadığmı öğrenmek istemiş- ti. Birkaç gün sonra, Yalçın Bayer'ın Hürriyet'te- ki köşesinde adını vermeyen Ermeni asıllı bir yurt- taşımızın, çağdışı kalmış bu politik görüşlerini çok önemli bir davada malzeme olarak kullanmak is- teyen o densizlik karşısındaki içten isyanını oku- dum. Askerliğini yapmış, vergisini veren ve bu topraklan sevdiğini söyleyen Ermeni asıllı bir ışa- damının dert yanışıydı, o bir paragraflık mektup- ta yazılanlar. Dün aynı gazetenın bir tam sayfasını boydan bo- ya kaplayan Kayseri çıkışlı bir haberde, kenttekı Surp Kirkor Lussavoriç Kilisesi'ndö yapılan bir pa- zar ayininden söz ediliyordu. Ayini yönetmek için Istartbul'dan gelen Başpapaz Dermiron Ayvaz- yan, yaklaşık 300 kadar Ermeni yurttaşımızın ka- tıldığı ayin sırasında şöyle dua etmişti: "Bu yüce vatanı kurmakta, canlan, kanlan pa- hasına şehitlik mertebesine ulaşmış tüm aziz şe- hiHerimizin ruhlan şad olsun. Rabbimizden, bu hu- zur dolu ülkemize karşı girişilen hain eylemlerin- den ve bu düşünceye sahip herkesten tüm vata- nımızı korumasını diliyorum. Bu benzeri eylemler- de şehit düşenlerimizin yakınlanna yüce Rabbi- mizden teselli etmesini niyaz ediyorum. Tann, devletimize, milletimizezevalvermesin. Yüce Tür- kiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacak, ezan ve çan ses/eriy/e insanlan hep birlikte ibadet etmeye de- vam edecek. Içte ve dışta birliğimizi sağlayan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlenmizin daima mu- zaffer olması için dua edeceğiz." Bu sözlerin, bir kilise ya da camide, ya da bir si- nagogda söyienmiş olması, söyleyenin de hoca efendi ya da papaz, ya da bir haham olması, se- mavi dinlere inanmış bir insan için farklı algılama- lara yol açar mı? O dinlere inanmış herhangi bir Türk yurttaşının, Kayseri'deki Surp Kirkor Lussavoriç Kilisesi'nde- ki Ermeni asıllılarla birlikte ellerini kendi inançları- na uygun olarak Tann'ya yöneltip yüreklerinden ge- len "amin" yanıtlannı vermeleri kadar doğal olan ne vardır? Öyle sanıyorum ki, birbirlerinden ayn yer ve za- manda oluşan iki olaydan ilkinin kahramanı olan müdahil avukatı da, sorusunu yersiz bulduğunu söyleyen Mahkeme Başkanı Turgut Okyay'ın tep- kisinden daha çok, Kayseri'deki ayinden gazete sayfalanna geçen o "Kilisede şehitlere dua" ha- beri yüzünden mahcup duruma düşmüştür. Kime nasıl anlatmalı ki, vatan sevgisinin ya da bu deyişin yüzde yüz karşıtı olan "hıyanet-i vata- niye"nin etnik kökeni de, dini de, mezhebi de yok- tur. Imralı'da yargılanan otuz bin kişinin katjlinın ana- sının benim anneannem gibi Türkmen olması, ona gözünü kırpmadan kan dökme emrini verdirtme- ye de, güç karşısında dizlerinin bağının çözülme- sine de engel değildir. O, dizlerinin bağı çözülmüşterör başının dudak- larından dökülen sahte sözcüklerin başında gel- diği apaçık belli olan Atatürk milliyetçiliğinın "Ne mutlu Türkûm diyene" ilkesini, kimi sözde aydın- lanmızın Türkiyeli" olarak çarprtma çabalan ile Im- rah'daki müdahil avukatının sordurtmak istedigı den- siz ve yersiz sorunun arkasında gizlenmış amaç arasında fark yoktur. öyle görülüyor ki, 1933 yılının 29 Ekim'inde Ata- türk'ün yüreğinin derinliğinden geldiği bilinen o söz, ikibinli yıllarda bizim ülkemizin çimentosu olmayı, belkj ilk söylendiği günden çok daha gereksinme duyduğumuz bir vazgeçilmez olarak sürdürecek- tir. Dermiron Ayvazyan'ın pazargünkü duası. oge- reksinmenin ne ölçüde vazgeçilmez olduğunu göstermiyor mu? Faks:0212 677 07 62 E-Mail:[email protected]. EPİLEPSİ İLE SAVAŞ HAFTASI 'Sarautanılacak bir hastalık değil' lstanbul Haber Servisi - Türk Epilepsi ile Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Esat Eşkazan, epilepsinin (sara) tıbbi ve toplumsal boyutuyla önemli birkonu- ma sahip olduğunu kayde- derek bugün için epilepsi nöbetlerinin tedavisinde kullanılan ilaçlar ile hasta- lann yüzde 70-75' ınde nö- betlerin kontrol altında alı- nabildiğini, hastaların ve ailelerin bundan utanma- masını istedi. Türk Epilepsi ile Savaş Demeği'nin dün tstanbul Tabip Odası'nda düzenle- diği toplanüda, 8-14 Hazi- ran tarihleri arasında ya- pılacak olan "EpOepsi ile Savaş Haftası" etkinlikle- ri hakkında bilgi verildi. Prof. Eşkazan, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde 40 milyon epilepsi hastasının var olduğunu ve yüzde 85'inin gelişmekte olan ül- kelerde yasayan bu hasta- ların dörtte üçünön, ekono- mik nedenlerden dolayı te- davi görmediğini belirtti. Hastalığın, merkezi smir sistemi hastalıkları içinde gerek sık rastlanması \e gerek yarattığı tıbbi sorun- lar, gerekse toplumsal bo- yutuyla önemli birkonuma sahip olduğunu vurgula- yan Eşkazan. "Şu anda yurdumuzda 600-650 bin epilepsi hastas olduğu tah- min edilmektedir. Bu has- tahk bazen doğası gereği çocukhıkve buluğçağında sönme eğüimindedir. Bazı tiplerde ömür boyıı sür- mektedir" diye konuştu Prof. Eşkazan, ülkemiz- de birçok sara hastasının hekime gitmeden önce ya da hastalığının bir bölü- münde üfürükçü, medyoım ya da cinci denen kişilere başvurduğunu ve tedavi- den vazgeçtiğini bunun so- nucunda da ölümle sonuç- lanan vakalar görüldüğünü de söyledi. 8-10 Hazıran tarihleri arasında Cerrahpasa Tıp Fakültesi Oditoryumu'nda "Çocukluk ve Yaşlılıkta Epüepsiler" konulu bir sempozyum düzenlenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle