Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
»HAZİRAN1999SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Fadıl Akgündüz'ün "Değirmenin suyu Almanya'dan geliyor" sözü yetkilileri harekete geçirdi
Jet-Pa'ya Almanya'da sıkı denetimMETÎN GÜR
FRANKFURT - Jet-Pa"nın Frank-
furt'ta bulunan Avnıpa şirketinin, Ber-
lır'deki Federal Banka Kredi Işlen Kont-
ro Dairesi tarafından yakın takibe alın-
dığı belirtıliyor.
Yapılan bır şikâyet sonucu harekete ge-
çen daire, geçen yılın 10. ayında Jet-
Pa'ya bir yazı yollayarak Almanya'da pa-
ra yatıranlann tam listesını istedı. Uzun-
cabir süre bu yazıya yanıt vermeyen Jet-
Pa'ya, Federal Banka Kredi lşleri Kont-
rol Dairesi ikinci bir yazı yollayarak
uyanda bulundu. Edinılen bılgılere gö-
re, geçen ay içinde Jet-Pa'nın Frankfurt
sorumlulan yaklaşık 7 bin kişinin yer al-
dığı listeyi. Federal Almanya'nın bu
alanda tek sorumlu kurulus.u olan Ber-
lin Banka Kredi lşleri Kontrol Dairesi'ne
teslim etti. Uzmanlar, kontrol dairesinin
7 bin kişi üzerinde inceleme yapması-
nın en az dört yıl süreceğini belirtiyor-
lar. İnceleme sonucunda eksiği ya da
yanlışı bulunan kişilerin doğrudan otur-
dugu bölgede yerel savcılığa verileceği
ileri sürühjyor.
Hatrrlanacağı gibi Jet-Pa'nın kurucu-
su ve sommlusu Fadıl Akgündüz 30
Ocak 1999 da basına yaptığı açıklama-
da, A\Tupa'da 7 bin ortaklannın oldu-
ğunu söylemış. "Değinnenin suyu Al-
manya'dan gefiyor" demişti.
Bu gehşme üzerine görüşünü sordu-
ğumuz Frankfurt Barosu avukaflann-
dan Abdurrahman Ulger, adı geçen da-
irenin bu listeyi tetkik ederek önemli
sonuçlarçıkarabileceğini belirtti. Ülger
şunlan söyledı:
-Vergi mükeUefi olan bu kişilerin ver-
gi vasasına aykın hareket ettikleri görii-
lürse Malhe cezalı şekilde vergi taJep
eder. Eğer bu kişfler şimdkten kendi ken-
dilerini vergj dairesineşikâyet ederek, 'biz
Jet-Pa'ya ödedığımiz paralan vergi be-
yanında göstermedik' derterse cezadan
kurtulabiKrier. Ama mutlaka o paranın
vergisini öderler. Aynca para yaüranlar
arasında sosyal yardım alanlar varsa,
sosyal daire bunu ögrendiği takdirde ve-
rilen sosyal yardımlan geri ister, savcıb-
ğa dolandıncüıktan dolayı suç duyuru-
sunda bulunur. Ahnan sonuca göre Jet-
Pa'nın Almanya'daki para toplama fa-
aüyetinin de durdurulabileceği ileri sü-
rülüyor."
Jet-Pa'nın Almanya'da özellikle cami
cemaatleri arasında para toplamayı sür-
dürdüğü, Frankfurt'taki merkeze günlük
bir milyon mark girdiği söyleniyor.
Jet-Pa'ya kapısını kapatan en son ban-
ka Postbank Frankfurt oldu. Jet-Pa'nın
hesap açma başvurusunu, gazetelerde çı-
kan haberler nedeniyle bankanın geri
çevirdiği belirtiliyor.
Bizans sarnıcını 'kapalı çarşı' yapan proje, tarihe 'arsa' muamelesi yapıyor
Binbirdirek'te ^korunıa' tahribaü• Benzersiz olması ve 1600
yıllık yaşı nedeniyle özgün
kimliği gözetilmesi gereken
Binbirdirek Sarnıcı'nı kapalı
çarşıya dönüştüren proje, Kültür
Müdürlüğü'nün 'kaçak inşaat'
gerekçesiyle açtığı davada,
koruma ilkeleri açısmdan da
sorgulama konusu oluyor...
OKTAYEKtVCİ
tstanbul "daki Bizans sarnıçlan ara-
sında Constantinus dönemine takvim-
lenen. Sultanahmet'teki "Binbirdirek
Sarmcı". tarihsel yapılann "işlevlendi-
rilerek korunmalan" konusunda tartış-
ma yaratan bir uygulamanın gerilimini
yaşıyor.
tnşaatına "kaçak" başlandığı için so-
rumlulan hakkında Kültür Müdürlü-
ğü'nce dava da açılmış olan uygulama-
nın Koruma Kurulu'nca "sonradan"
onaylanan projesı "çarşı ve lokanta dü-
zenİemesi" şeİdinde.
27.05.1998 tarihli kurul onayını taşı-
yan bu düzenlemede, 224 sütundan oFu-
şan sarnıç mekânı içinde zemine oturan
yakJaşık 30 dükkân. açık satışstandla-
n, WC grubu, dığer hızmet mekânlan
ve asma kat şeklindeki restoran bölümü
yer alıyor. Böylesi bir kullanım için ge-
rekli giriş-çıkışlar ile havalandırma te-
sısatı nedeniyle bazı duvarlan da "yıkı-
tarak" sürdürülen uygulamada, sarnıcm
üzerindekı yeşil alana ınşa edilen "kli-
fnâ, Jcneraİör ve asahsör Için makine
dairesi teknik merkez binası" da. park
düzenlemesini ve kentsel peyzajı boz-
duğu için yoğun tepki topluyor.
Yaklaşık "1600yüdır" sağlamlığını ve
özgünlüğünü önemli oranda koruyarak
Bizans kent kültürünün altyapı uygar-
lığını günümüze taşıyan bu "anrtsaT
yapı, çağdaş koruma hukuku açısından
ilk talihsizliğinı. aslında "üzerine inşa
edilen yeni binalaria" yaşadı.
Adliye Sarayı'nm karşısında 4300
m2 'lik bir alana yayılan sarnıç, Klodfa-
rer Caddesi, Şevki Bey Sokak ve tmran
Öktem Caddesi'ne cephe veren apart-
manlann "atünda" kalıyor. Aynı adada
İS 4. yüzyılın mimarük ve kentsel altyapı uygarhgını sergJUeyen Binbirdirek SarnKa. müze gibi korunması gerekirken dükkânlaria dolduruluyor. (MEHMET DEMİRKAYA)
Işık Sokak'la Şevki Bey Sokak arasın-
dakı 2280 m2'Hk park da "Bfabirdkek
Meydanı" adıyla, yıne sarnıcın tam üze-
nnde bulunuyor...
Tarihi Yanmada'ya 1950'lerinîkirici
yansından itibaren egemen olmaya baş-
layan bu imar duyarsızlığına rağmen
güçlü tonozlanyla hem varlığını, hem de
"taşıdığı binalan" koruyabilen Binbir-
direk Sarnıcı. acaba nasıl bır koruma
projesiyle yaşatılmalıydı? VakrflarGe-
nel Müdürlüğü'nün "restoreet-işlet-dev-
ret" modeliyle
a
Bulvar İnşaat" adlı bir
şirkete 10 yıllığına ihale edip, bunun
sonucunda sarnıcın çarşıya dönüştürül-
mesine de izın vermesı. koruma ilkele-
ri karşısında doğru bir "restorasyon"
yöntemi olabilir mi? .
Busorulann "bilimsel yanıtlan", in-
şaata kaçak başlanmasından ötürü Kül-
tür Müdürlüğû'nce açılan davada bilir-
kişi incelemesini yapan Prof. Dr. Zey-
nep Ahunbay'ın raporunda özetle şöy-
Je yer alıyor:
"Çarşı islevindeki tkari amac nedeniy-
le çok sayıda dükkânın v apılması \ e ese-
rin bütünlüğünü tahrip edici müdaha-
lelerle ender ve eşsiz bir yapı örselen-
mekte. anrtsal değerinden ödün veril-
mektedir. {...) Dünyada eşi olmayan bir
iç mekânuı bütün özgünlüğü ve etkisiy-
le görülebtlnıesini de engelleyen boyle
bir işlev; tarihi eserin yaşına ve kimliği-
ne de uygnn olmayıp, koruma ilkeleri-
ne aykındır_~
Benzer sekilde, Prof. Doğan Kuban
da aynı tartışmayla ilgili bir soruyu ya-
nıtlarken, ticari yaklaşımlann bu tür
anıtsal yapılardaki en "rasyonel" dav-
ran\ş biçimini şu şekilde vurguluyon
••Binbirdirek, bütünlüğünü bozmaya-
cak çok az müdahaleyle ve çevre düzen-
lemeshle, uzun vadede adi bir çarşıdan
daha fazia gelir sağlar_
T
'
Prof. Ahunbay da. Prof. Kuban da yıl-
larca Koruma Kurulu üyeliği yaptilar. ts-
tanbul'un zengin kent ve uygarlık tari-
hini belgeleyen Bizans sarnıçlan ara-
sında Yerebatan'dan sonraki ikinci bü-
yük su yapısı olarak "özel bir değer" ta-
şıyan bu 1600 yıllık anıtsal eserin "çar-
şı'' yapılmasım uygun görmüyorlar. Yi-
ne her ikisi de, mimari özgünlüğünün ko-
rundugu bır "tarih vesanatgösterisT' için-
de çok daha zengin bir kullanım türü ya-
ratılacağı görüşündeler...
Duyarlı kamuoyundaki tepkiler ve
Kültür Müdürlüğû'nce açılan davanın
"kültürel gerekçesr de aynı yönde ge-
liştiğine göre, acaba bu büyük yanlıştan
daha geç kalınmadan dönme olgunluğu
gösterilebilirmi? öncelikli görevi anıt-
sal yapılan korumak olan Vakıflar, ta-
rihe geçecek bir "jest" yapabilir mi?
Samıcı çarşı yapmak üzere kiralayan-
lar da -gerektiğinde maddi zararlan bi-
le karşılanarak- "bu ülkenin insanlan"
olduklannı benzer bir jestle kanıtlaya-
bilirler mi?..
Bu sorulann yanıtını sadece bizler
değil, asıl Binbirdirek Sarnıcı bekliyor.
Alacağı yanıtı da gelecek kuşaklara an-
latacak ve 20. yüzyılın sonuna doğru
ülkeye egemen olan kültür anlayışının
"düzeyi" konusunda bir fikir edin-
melerini sağlayacak...
Cenaze töreninde yuzlerce gözaltı
Cem SelçukAkgün
toprağa verildi
İstanbul Haber Servisi -
Tarlabaşf ndaki ABD İstan-
bul Başkonsolosluğuyakın-
lannda 4 gün önce polisler-
le silahlı çanşrnaya girerek öl-
düğü belirtilen Cem Selçuk
Akgün'ün Alibeyköy Me-
zarlığı'ndaki cenaze töreni-
ne katılan 100'ü aşkın kişi
gözaltına ahndı. Gözaltına
alınanlar arasında Akgün'ün
aılesı ve sosyalist basın ça-
lışanlan da bulunuyor. İHD
lstanbul Şubesi. Cem Sel-
çuk Akgün ve Sadık Mama-
ti'nın "Sağ yakalanmaları
mümkünken öldürüldükle-
rxsn" ıddia etti.
Adlı Tıp Kurumu morgun-
dandünsaat 12.00 sıralann-
da ahnan DHKC üyesi ol-
duğu savlanan Cem Selçuk
Akgün'ün cenazesı, polis
konvoyuyla Alibeyköy Ce-
mevi'ne götürüldü. Ceme-
vınde düzenlenen cenaze tö-
reninin ardından "Kahrol-
sun ABD cmpenalizmi" \ e
"DevTİm şehitJeri ölümsttz-
dür" sloganlannı atan toplu-
luk, Akgün'ün tabutunu al-
kışlarla cenaze arabasına bin-
dırdi
Pankart gergiıüiği
Panzer ve zırhlı taşıyıcıla-
nn kontrolünde Alibeyköy
Mezarlığı'na getirilen Ak-
gün'ün tabutuna DHKC bay-
rağı sanlması ve DHKP-C
pankam açılması üzerine po-
lisle grup arasında gerginlik
çıktı. tstanbul Çevik Kuvvet
Şube Müdürlüğü polislenn-
ce topluluğun etrafinın çev-
nlmesi üzerine grup. "SeJçuk
Akgün ve Sadık Mamati' nin
katilleri ABD uşakiandır"
yazıh pankart ile Akgün ve
Mamatfnin fotograflannı
açtı. Akgün'ün cenazesinin
toprağa verilmesinin ardın-
dan, Akgün'ün ailesi ve sos-
yalist basın muhabirlerinin de
aralarında bulunduğu
100'den fazla kişi zorla ken-
di otobüslerine bindirildi.
Terörle mücadeleden sorum-
lu Emniyet Müdür Yardım-
cısı Atilla Çınar'ın emriyle
gözaltına ahnan grup, Vatan
Caddesi'ndekı Güvenlik Şu-
be Müdürlüğü'ne götürül-
dü. Otobüslere polislerin gir-
memesi için direnen bazı ki-
şiler ıse tartaklandı
'Istenerek öldürüldtT
Akgün'ün kardeşı SeKm
Akgün, ağabeyinin güven-
lik güçlennce 2 "sı omzunda,
6'sı ölüm bölgesinde 8 kur-
şunla "istenerek" öldürül-
düğünü iddia ederek **Ağa-
beyimi öldürenler.ABDtara-
findan ödülkndirilecek mi?
Yargısız infaz nedeniyle po-
lisler hakkında suç duyuru-
sunda bulunacağız. Avrupa
tnsan Haklan Mahkemesi'ne
de başvuracağız" dedi.
tHD tstanbul Şubesi "nden
yapılan yazıh açıklamada.
Cem Selçuk Akgün ve Sadık
Mamati'nin polisler tarafın-
dan Tarlabaşf ndaki bır inşa-
atın bodrumunda öldürül-
mesinin yargısız infazlann
yeni bir örneğı olduğu öne
sürülerek "Ola> yerine gön-
derdigûniz gözİemcinin izle-
nimlerine göre sag yakala-
yabilecek iken oldürmeyi ter-
cih etmekve adına silahlı ça-
ttşma diyerek kendini haklı
çıkarmak yaşama hakkına'
>önelik bir saldındır. Yargı-
sız infaz >^pan görev liler j-ar-
p önüneçıkanimalıdır" gö-
rüşüne yer venldi.
Cankurtaran, Türk Ticaret Bankası davası olayıyla ilgisi olmadığını söyledi
'Kanunsuz hiçbir şey yapmadım'
lstanbul Haber Servisi
Türk Ticaret Bankası (TTB)
ihalesıne fesat kanştınldığı
iddıasıyla ılgılı açılan dava-
da işadamı Emin Cankur-
taran, Türkiye'nin ilk sana-
yıcisı olduğunu belirterek
"Bugüne kadar kanun dışm-
da hiçbirşey yapmadım. Ne-
den Alaattin Çakıcı'nın biri-
lerine ulaşmasını sağlaya-
yun"dedı.
lstanbul 6 No'luDGM'de
dün görülen davada. daha
önceki duruşmalara kaülma-
dığı için bu celse kımlık tes-
piti yapılarak sorgusuna baş-
lanan sanık işadamı Emin
Cankurtaran, dava konusu
olayla bir ilişkisinin bulun-
madığını savunarak sadece
DuranAkbulut ile Yapı Kre-
İşadanu Hayyam Garipoğhı da Türk Ticaret Bankası davasuıa kaüldı.
di Bankası'nda yaptüdan birgörüş-
me sırasında, banka yetkililerinden
Osman Berkmen ile .^kbulut'un nu
konuda bir konuşmasına tanık oldu-
ğunu anlattı. Cankurtaran, "Banka
mevzuunda.bankanın adınıbfle ağ-
zuna almadım" dedı.
20 fabrikasının bulunduğunu ve
yanında 5 bin kişinin çahştığını be-
İirten Cankurtaran. mahkeme heye-
ti başkanı Sedat Karagül'ün. "Ala-
attin Çalaa, bazı Idşilerle görüşmek
için sizi kuDanıvormuş" sözü üzeri-
ne de, Çakıcı'nın kendisme gelince-
ye kadar bin kişiyi kullanabileceğı-
ni söyledi.
Çakıcf nın kendisine bazen tele-
fon ettiğini. ama bu telefonlara çık-
madığını iddıa eden Cankurtaran.
başkan Karagül'ün, "Sümerbank
ihalesinde hakem oldun mu" soru-
su üzerine bu konuda hakem olma-
sı için Çakıcı'nın ve Erol Evcü'in ara-
dığını, ancak görüşme yerine Erol
Evcil"in gelmemesi nedeniyle ha-
kemlık yapmadığını belirtti.
Görüşme yerine sadece Hayyarn
Garipoğlu'nun geldiğıni açıklayan
Cankurtaran, kendısınin ona "Na-
muslu ve pınl pınl bir insan olarak
bu ticari ilişkide kün QQİ hakedivor-
sa ona verileceginden emin olduğu-
nu'" söylediğini anlattı.
Tanık olarak dinlenen, Çukurova
Holding AŞ Yönerim Kurulu üyesi
Osman Berkmen, Duran Akbulut
ve Emin Cankurtaran'm kendisine
yaptıklan bir dost ziyaretinde iha-
leye girip girmeyeceğini sordukla-
nnı söyledi. Berkmen, bu sorunun
yurtdışmdan arayan Çakıcı vasıta-
sıyla sorduruldugunu belirtmesi üze-
rine söz alan sanık Emin Cankurta-
ran, Berkmen'in odasında bir saat
kaldıklannı, ihracat ve piyasa gibi
konularda konuştuklannı belirterek
söz konusu sorunun 2 dakikalık bir
süre içinde sorulduğunu söyledi.
Taruk olarak dinlenen Ercan Er-
dem. olay tarihinde Devlet Bakanı
GÛJKŞ Taner'in özel siyasi danış-
manlığını yaptığıru ve bu görevde 17
ay kaldığını belirtti. Erdem, Vedat
Yelkend'nin arkadaşı olduğunu ve
bazı televizyonlardaki hisselerini
KorkmazYiğit'e satüğını ve Yiğit'in
ismini ilk defa bu dönemde duydu-
ğunu anlattı. Erdem şöyle devam et-
ti :u
Vedat bir gün vanıma geldi. Ça-
kıa'dan tehdit aldiğını söyledi. Teh-
dkün konusunun \lgit'le olan ticari
Oişkisi olduğunuanlato. Ve bana ba-
kanla görüşmek istediğini söyledi.
Ben de bakanın bu gibi şeylerle ilgi-
lenmeyeceğini anlarmava çalışüm."
Taner'mtavırlanndan. "Yigitko-
nusunda olumlu düşündüğünü an-
iadığmı" söyleyen Erdem, bunun
dışında bir bilgisi olmadığını savun-
du. TTB Munzam Sandığı Vakfı Yö-
netim Kurulu üyesi olduğunu belir-
ten tanık .AB Rıza Adaş da, Yiğit'in
sandığı arayarak bankayla ilgili 6il-'
gi almak istediğini söyledi.
Görüşmeler sırasında, Alaattin
Çakıcı olduğunu söyleyen birinin
telefonla aradığını belirten Adaş, bu
sesin "Bu işi uzaflp durmaym. Sa-
tacaksanız saon" dediğini savundu.
'600 milyon dolar etmez'
Celal Balabanlı ıse TTB Küçük-
yalı Şube Müdürlüğü ve amatörola-
rak Munzam Sandığı Vakfı Yöne-
tim Kurulu Başkanlığı yaptığını be-
lirterek kendisine göre Alaattin Ça-
kıcı konusunun ihalede bir teferru-
at olduğunu söyledi. Balabanlı, "Bu
banka 600 milyon dolaretmez. Ken-
di parasıy la kimse bankav a bu para-
)i vermez. Bu sivasikrle işadaînlan
arasındaki bir anlasmadır" dedi.
Olay tarihinde TTB çalışanlannın
oluşturduğu bir sendikanın
genel sekreterliğini yaptığı-
nı belirten tanık Alptekin
Sağlanmak da, sendika baş-
kanının isteği üzerine o dö-
nemde toplusözleşme gö-
rüşmelennden birine katıl-
dığını, bu görüşmede banka-
yı almak isteyen Yiğit'in de
hazır bulunduğunu söyledi.
Sağlanmak. mahkeme
başkanı Sedat Karagül'ün,
"O dönem sendikanın genel
başkanı Celal Bey ifadesin-
de. Alaattin Çakıcı'nın. ban-
kanın sanşı konusunda Erol
Evcil aracüığı ile tehdit etti-
ğini söylemiş. Bu doğru mu"
şeklindeki sorusunu, "Böy-
le bir şey söz konusu değfl"
diye yanıtladı.
Yurtbank'ın sahibi ve yö-
netim kurulu başkanı olduğunu be-
lirten AB Balkaner de Yiğit ile 2-3
yıldır görüştüklerini kaydetti. Bir
yemekte ihale konusunun gündeme
geldiğüıi belirten Balkaner, Yiğit'in
kendisine, "Alaattin Çakıcı faktörü
nedeniyle ihaleye girmekten çekin-
diğjni" söylediğini anlattı.
Tanık işadamı Yüksel Çağlar da
"Çakta'mn ihaleyi kazanandan 30-
35 müyon dolar para alacağı söyle-
niyordu. Erol Evcil. Yiğit'in Çakı-
cı'ya 1 mihon dolar verdiğini söy-
ledi" dedi.' Sanık Yiğit. "Kimseye
kapora ya da başka anlamda para
vermedün. Ancak. Çakıa istemiş ol-
sa büyük bir ihtimabe bu parayı ve-
rirdim" diye konuştu. Tanık işada-
mı Hüseyin Bayraktar da olay tari-
hinde Egebank'ın sahibi olduğunu
belirterek TTB ihalesine girmeyi
hiç düşünmediğini kaydetti.
Yiğit'in yurtdışına çıkış yasağını
kaldıran mahkeme heyeti, Emin Can-
kurtaran' ın duruşmadan vareste tu-
tulma istemini yerinde buldu. Mah-
keme heyeti, eski DYP milletvekili
işadamı Cefi Kamhi' nin, davada ta-
nık sıfatıyla dmlenmesmi kararlaş-
tırarak duruşmayı diğer tanıkların
dinlenmesi amacıyla erteledi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Atatürk Ulusçuluğu
ve Ermeni Olmak...
Imralı'daki duruşmalar sürdükçe, yüreğim hep ağ-
zımda olacak. "Acaba ciddi bir hata yapar mıyız?"
korkusundan birtürlü kurtulamayacağım. Zira, zaman
zaman işin ucunu kaçınyoruz gibime geliyor.
Öcalan davası, bir "ceza davası" değil, "siyasalbir
dava"ö\r. Nasıl ceza davası olabilir ki? Binlerce ka-
mu görevlisinin ve on binlerce masum insanın şehit
olmasından ve ölümünden sorumlu bir örgüt lideri-
nin "suçu", zaten "sabittir". Yapılan duruşma, bu su-
çun "uluslararasıdüzeyde" "teşhiredilmesı"^veTür-
kiye'nin "uygar" bir devlet olduğunun kanrtlanması
amacına yöneliktir ya da yönelik olmak zorundadır.
Fakat "müdahil avukatlannın" vekimi "mağduria-
nn" bazı davranışlan, beni müttıiş ürkütüyor. O in-
sanlann oradaki vartıklan; biraz yukarda değindiğim
gibi, olayı "teşhir" içindir. Müdahil avukatının duruş-
ma salonunda slogan atması, nerede görülmüştür?
Bu tür sorumsuz davranışlar, bizi "yûzde bir milyon
haklı dduğumuz" davamızda zora sokmaz mı? Tüm
dünyanın gözü üzerimizde. "Şu adamlar bir hata
yapsalar da üzerterine çöksek" diyorlar.
Zaten duruşma öncesinde yeterince hata yaptık.
Avukatlann üzerine saldırmak, bindikleri arabalan
tekmelemek, bu işleri yapanlara ne kazandırdı aca-
ba? Bu türden görüntüler, duruşmalann "sağlığı"açı-
sından kuşku uyandırmaz mıydı?
Herzaman "medya"y\ suçlamak da doğru değil ama,
bizim medya bu kez de yanlış yaptı. Toplumu fazla
gerdi. Istanbul'da ve Anadolu'da nerede bir konuş-
ma yapsam, bana ilk sorulan soru, "Hocam bu da-
va ne olacak" sorusu oiuyor. Çok zor bir soru bu...
öcalan'ın idama mahkûm olmaması düşünüle-
mez. Fakat idam edilmesi de çok zor. Peki şimdi ne
yapacağız?
Kamuoyu karannı verdi ve idam hükmünü onay-
ladı. Hükümet ortaklanndan binnin yan kuruluşu olan
Ülkü Ocaklan, lstanbul sokaklannı afişlerie donattı bi-
le. Hükümetin büyük ortağı, idama karşı olduğunu
açıklıyor ama, bu konuda seslerini çıkartabilecekle-
rini sanmıyorum. Zira toplum koşullandınldı. Baka-
lım bu işin içinden nasıl çıkacağız.
Son duruşmada; öcalan'ın "Atatürkmilliyetçisi"o\-
duğunu açıklaması. daha doğrusu. Atatürk'ün dile
getirdiği biçimde "etnik ve ırksal kökenlerden ba-
ğımsız" bir ulusçuluk anlayışma sahip olduğunu di-
le getirmesi, ilginç gelişmelere yol açtı.
Islam şeriatçısı kimi gazeteler, "Öcalan da Ata-
türkçü" gibisinden başlıklar atarak, akıllan sıra Ata-
türkçülüğe çamur atmaya çalıştılar. Bunlardan birka-
çı beni de arayarak, öcalan'ın söyledikleri hakkında
düşüncemi sordular. Tümüne aynı yanıtı verdim,
"Söyleyen kişiyanlış ama söyledikleri doğru" dedim.
Öcalan oyununu iyi oynuyor. Salonu bazen şaşır-
tarak, bazen siniriendirerek. "mesa//n/"aktarmayaça-
lışıyor. Aynı zamanda ustü kapalı tehditler savurmak-
tan da geri kalmıyor. "Geçmişi unutalım, el ele vere-
lim ve daha fazia kan dökülmesıni engeileyelim" di-
yor.
Bu sözde "öanşç/'tutum karşısında, bizim hiç si-
nirtenmememiz gerek. Yapılması gereken şey, buna
benzer mesajlann daha önce de verildiği ve gene ken-
dileri tarafından ihlal edildiğini dünyaya ıspat etmek.
Bunun o kadar çok örneği var ki...
Eğer dünya kamuoyuna; öcalan "gûvercin", Tür-
kiye "şahin" imajını verirlerse, inanın çok zorianınz.
Bu nedenle "müdahil avukatlannı" ve "mağdurian-
mızı" denetlemek zorundayız. Aslında, o mağdurlar
yüreğimi dağlıyor, içim eziliyor. Fakat korkanm yüre-
ğimize taş basmak zorundayız...
Bu arada münasebetsiz bir avukat, Öcalan'ın "Er-
menı olup olmadığını" soımuş. Duruşmanın yargıcı;
çok isabetli bir biçimde, böyle bir soru sorulamaya-
cağını bildirerek, avukatı yerine oturtmuş.
Ne biçim bir zihniyettir bu? Bu ülkede yaşayan
tüm vatandaşlanmız, hangi kökenden gelirlerse gel-
sinler, "eşittirler'ye "birinci sınıfvatandaş"t\r\ar. Öca-
lan Ermeni kökenli olsa ne olur, Rum kökenli olsa ne
olur, Gürcü kökenli olsa ya da bir başka etnik köken-
den gelse ne olur? Başka bir kökenden gelmesi. su-
çunu mu ağırlaştıracak? Ülkemizde Ermeni kökenli
bunca vatandaşımız var. Bir kısmı ülkemize onur ka-
zandınyor, yüzümüzü ağartıyor. Birilerine yaranmak
için, bu vatandaşlanmızı rencide etmenin âlemi var
mı?
Öcalan'ın Kürtçe bilmediği hep söylenir. Zaten
PKK'nin yazışmalannın da Türkçe olduğunu duyu-
yorduk. Aslında bu durum, bizim için büyük bir koz.
PKK hareketinın "niteliği" hakkında kendi açımızdan
çok yarartı sonuçlar çıkartabıliriz. Fakat "Sen Erme-
ni misin?" gibisinden münasebetsiz bir soru, tüm
"kozfann" karşı tarafa geçmesine neden olur.
Yukarda da vurguladığım gibi medya, toplumu çok
geriyor. Yaralann kabuğunu kaşımanın ve yaralan
mızraklamanın "dozunu", çok iyi ayariamak zorun-
dayız.
"Sorumlular", "sorumluluklannı" bilmeli.
TCC'nin mayıs ayı raporu
Gazetecilere
saldınlar arttı
tstanbul Haber Servisi-
Gazetecilere saldınlar ma-
yıs ayında artn. Mayıs ayın-
da toplam 8 ayn olayda
10dan fazla gazeteci saldı-
nya uğradı. saldınlardan
ikisi sanatçılar tarafından
gerçekleştirilirken gazete-
cilerden ikisi rapor aldı.
Türkiye Gazeteciler Ce-
miyeti'nin (TGC) yaptığı
araştırmaya göre, mayıs
ayında aralarında gazete-
miz yazan Oral Çahşlar' ın
da bulunduğu gazeteci ve
yazarlar aleyhine açılan 4
dava da 3 yıl 9 ay mahkû-
miyetle sonuçlandı. tki da-
vada 2 milyar 5 milyon li-
ra tazminata hükmedildi.
3 gazeteci için 6 yıla varan
hapis cezası, 2 gazeteci hak-
kında da 35 milyar lirayı
bulan tazminat istemiyle
dava açıldı. RTÜK, geçen
ay 3 televizyona 4 gün ek-
ran karartma cezası verdi.
4 televızyon kanalı_ ile 3
radyoyu uyaran RTÜK, bir
radyo için 1 ay yayın dur-
durma karan aldı.
Cemiyet, yeni hüküme-
te düşünceyi açıklamanın
suç olmaktan çıkanlması
çağnsında bulunurken
Cumhurbaşkanı Sük>Tnan
Demirel. "düşünceji yay-
ma özgüriüğünün sınırlan-
ması gibi bir olayın" olma-
dığını söyledi. Gazetecile-
ri Koruma Komitesi, "ba-
sın düşmanlan" lislesınm
ilk sırasuıa Sırp liderMilo-
şeviç'i getirdi. Suur Tanıma-
yan Gazeteciler Orgütü ise
Yugoslavya'da 80 yabancı
gazetecinin gözaltına alı-
narak sorgulandığını, bır
düzine gazetecinin de po-
lis tarafından dövüldüğü-
nü açıkladı. NATO'nun
bombardımanlan sırasında
2 gazeteci öldü, çok sayıda
gazeteci de yaralandı.