Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MAYIS 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLEH
Che ile Güney Amerika'yı motosikletle turlayan Alberto Granado, bugün Havana'da yaşıyor
"^'
4
Qıe'yi ben keşfettim'...
9
7 6 yaşmdaki milyarder kızı Chichina'ya âşıktı. T^rnesto henüz iki yaşındayken, bir Mayıs
JLJ'Erkeksen, biz motosiklet turuna çıkmadan altın JLJ sonbahar günü annesi onu birkaç saat sahilde
bileziğini uğur olarak ödünç al" dedim. Kız çok bırakıp yüzmeye gitti. Che kendisini ömür boyu
ağladı, ama Che'yi reddetti. bırakmayacak astım hastalığma o gün yakalandı...
C
he'nin yaşamını ıncele>en her-
kes en iyi öze) arkadaşının AJ-
bertoGranado oldugunda hem-
fikırdir. Guevara hakkında her
kitapta adına ve anılanna rastladığım bu
insanın hâlâ hayatta olduğunu nereden
bilebilirdim? tşte şu anda, hem de eşiyle
berabertüm babacanlığı ve sempatikliğıy-
le sergiyi geziyorlar. Biraz önce onlan
evlerinden arabayla aldık. Yalnız coğraf-
yalann değil, zamanlann kanşıp üst üste
binmesi yaşanıyorkafamda... İşte Che ile
beraber bundan yanm asır önce "moto-
sikktleo meşhurGünev Amerikatunı *na
çıkanenıyı sırdaşı. enkeyıflı "derinsota-
bet" arkadaşı. kımlığinin oluştuğu yılla-
n onunla beraber geçiren adam karşımda
durup benimle sohbet ediyor, resimleri-
me bakıyor. Neredeyım? Hangi yıldayız?
Sanki birroman kahramanıyla berabermi-
şim gibi bir duyguya kapılıyorum.
Ya da karşımda Jack Kerouac veya Ne-
alCassady fİlan mı var? İşte 1960'lardan
önce. 1960'lara rengini veren Beat kuşa-
ğının "On the Road" (YbMa) maceralan-
nı, edebiyat ve serserilik ruhunu en az bu
simge isimler gibi yaşayan iki genç Ar-
jantinli'den biri burada. Tatlı bir dede ol-
muş, eşiyle hâlâ birbirlerine âşık olduk-
lan belli. "Yaşanuşhk" her halinden dış-
lanna taşıyor. Aynca sevecen, dikkatli.
güleryüzlü, kendiyle banşık üzerinden
onca yıl akmış olmasına hiç mi hiç kız-
mamış... . ,_•
Nasıl arftadaş oldular?
Ernesto Guevara de la Serna, kendı-
. sinden altı yaş büyük olan Alberto ile na-
sıl bu kadar yakmlaşmıştı? Önce Cordo-
ba'da okuduğu kolejde Tbmas Granado
ile tanışmış, sonra da onun rugby takımı-
nı çalıştıran ağabeyi Alberto antrenörü
olmustu. Alberto,
M
EIPtfao"(Kel) lakap-
lı bu gence. takımında topu eline alınca
çılgın bir cesaretle dalıp gittiğı için "EI
Furibondo (Kızgın) de la Serna" demeye
başlamış., sonra bu, kısaca "Fuser" ol-
muşru. AIberto"nun kendisi ise "Petiso"
(Ufaklık) veya Ernesto'nun deyişiy le "Mi-
al" (Benim Albertom) idi. "MtaT, bu
gencecik çocuğun Baudelaire, Faulkner.
Steinbeck, Freudgibı yazarlann kitapla-
nna her gün bir köşede dalıp gidişine şa-
şınyordu.
1943'te Buenos Aires'te aşın muhafa-
zakâr bir askeri darbe ile General Pedro
Ramirez başa geçınce gençler sokakta
Cordoba'da protestolara başlamış, Alber-
to Granado da bu gösterilere katıldığı ıçın
hapse atilmıştı. Kendisini ziyaret eden
Ernesto'ya "Bizim içinyapdacaksokak gös-
terüerine kadl" demiştı Alberto. Ernes-
to" nun "Hayır, olmaz" yanıtı şu ince de-
tayla beraber geliyordu- "Yapanm ama bir
tabancaveriürse; aksi takdirde eşek sudan
geBnceye kadar dayak yeriz" (!)
Nazılere ve faşıstlere olan düşmanlığı-
nı, 1944'te Paris'in Alman işgalinden kur-
tuluşunu çılgınca kutlayarak da dışa vur-
muştu. Genç Ernesto aynca gittikçe be-
lirginleşen yakjşıklılığını, karşı cinse olan
doyumsuz bir iştahla kullanma yolunu se-
çecekti. Onu ilgilendiren dans filan değil.
1950'K yıllarda Che. Gregorio ve Alberto Granado ile yoilarda.
direkt olarak seksti. Irlandalı ve Ispanyol
kansıyla gurur duyan, ailesine çok bağlı
Ernesto, babaannesinin ölümünden son-
ra mühendislik yenne doktorolmayı seç-
mişti. Hippi gibi giyinen. yıkanmayı hiç
sevmeyen, satranç oynayan. bol okuyan,
başkaldırmayı seven. ucuzluktan aldığı
seri dışı ayakkabılan "ayn çifHer" halin-
de giymekten çekinmeyen. eksantnk bir
genç zampara vardı artık. "Burjuva" ve
köklü bir aileden gelmışti.
Astım hastalığı
Annesi CeBa de la Serna da aristokrat
bir aileden geliyordu. Ailesinin bir seya-
hati sırasında Celia hamileyken ''Ernes-
to'' birden acele etmiş. kadın bir ay erken
gelen doğumu Rosario'da yapmak mec-
buriyetinde kalmıştı. Küçük Ernesto ai-
lesinden de gelen genel havayla dinle hiç
ilgilenmemiş, "küfae"yi birticaretedönüş-
türenlere ise hiçbir zaman sıcak bakma-
mıştı. İki yaşındayken bir mayıs "sonba-
har" gününde dört ay önceki son doğu-
mundan sonra zayıflamay a çalışan anne- .
- • ' ' < • ' ' ' ~ '
J
- • ' ' • , >
"Ferreyra aflesyieben dostolamazdım.biz
daha halk tabakasındavdık, ama Ernesto
olabüirdi*" diyor Alberto bana, çok ciddi
bir ifadeyle.
Ferreyra ailesi bu genç, dağınık ve aca-
yip kıyafetli. kirlı adarna sofralannı açmış-
tı. Ama babanın bu soru işaretli ilişkiye
karşı duyduğu şüpheler bir gün Ernes-
to'nun yemekte Churchill'e karşı ileri ge-
ri konuşmasıyla doruğa çıkmış, işler sar-
pa sarmıştı. İşte tam o sıralarda Alberto
Granado ona yıllardır konuştukJan moto-
sikletle Güney Amenka'da büyük tur tek-
lifıni yapınca Fuser'e düşen, Siu dansı
yapıp bunu delice kutlamaktı.
Artık Alberto ile Ernesto'nun önleri
açılmış ve "La Poderoso 2" isimli 1500
cm3'lük bir motosikletle yola düşmüş-
lerdi. Daha önceki yıllarda mobiletle da-
ha küçük yolculuklara tek başına çıkmış
olan Ernesto bu sefer ailesine "tıp tahsi-
linin bftirme imtihanlanna geri dönme"
sözü vererek en iyi arkadaşıyla serüvene
başlamıştı. îşte hikâyenin bu kjsmı inarul-
maz ilginç, komik veya tarihi sahneleriy-
ite.zenginleşiyordu.
sahne* o anda yıkılıp gidıyor.
Bu uzun ve sihirli, binbir macerayla
dolu seyahatın üç anekdotunun Che'nin
hayata sosyalist bakışını şekillendirdiğı-
ni düşünüyonım.
Üç önemli olay
Bunlann binncisi durakladıklan bir
otelde ölmekte olan çaresiz bir yaşlı hiz-
metçiye karşı hıssettiği çaresizlik, ikıncı-
si komünist bir madenci çifti işsiz ve so-
ğuktan titrerken bulup onlara bir örtü ver-
meleri ve ibretle hıkâyelerinı dınlemele-
n. üçüncüsü de misafır edildikleri bir mo-
telden bol paralı Amerikalı turistler tara-
fından atılmalan. Alberto beni dinledık-
ten sonra ilk ikisine kesin "Evet" diyor ve
onaylıyor. Ama Amerikalılarolayının baş-
ka bir seyahatte olduğunu söylüyor. Ona
göre üçüncü hikâye tedavilerine katıldık-
lan San Lepro cüzam evinin hastalannın
onlara düzenlediğı göz yaşartıcı veda par-
tisinin bıraktığı iz: "Bize veda ermek için
cüzamhlar bir orkestra kurdular. Akorde-
öncnmusağeimmDarrnaklanyoktuv'ebi-
'elki çok zengin değillerdi ama ailesi saygındı ve hep iyi yaşamışlardı. Büyükbabası
ABD'de California'da yaşamıştı. Babası gemicilik ve müteahhitlik yaparak kimi gün çok,
kimi gün az kazanan serbest bir işadamıydı. Babası, bir gün otelde gerçekleşen bir
doğum günü partisinde oğlu ile "kirli, pasaklı" diye dalga geçilince, onun için herkesle
kavga etmiş, beraberce o davetten atılmışlardı.
si. ona uslu durmasını tembih etmiş, son-
ra birkaç saat yüzmüştü.
İşte küçük Ernesto ömrü boyunca onu
terk etmeyecek olan agır astım hastalığı-
na o gün sahilde titreyerek annesini bek-
lerken yakalanmıştı.
12 yaşında Freud okumaya başlayan
Ernesto. canı gibi sevdiği ailenin yaşlı
köpeği ölünce ona şehirde cenaze töreni
düzenleyip. mezan başında anma konuş-
ması yapacak kadar duygusal, ama diğer
çocuklarla kurduğu çeteye başkan olup,
grevdeki aydmlatma işçilerine destek ver-
mek için Alta Gracia'da sapanlarla sokak
lambalannı kıracak kadar da çetin ceviz-
di.
Ekim 1950'nin bir "flkbahar" günün-
de Ernesto 22 yaşındayken yine köklü ve
çok zengin bir ailenin kızı olan (Maria del
Carmen Ferreyra)
u
Cbichina"ya âşık olu-
verdi. Hızla gehşen bu ilişki, genç play-
bo>oı aniden başka kararlara itmişti: Bu
kızla e\lenip balayında "cara\
r
an''la Gü-
ney Amerika turuna çıkmak istiyordu.
Genellikle tanıştıklan ınsanlann ikram-
lanyla geçinıyorlardı. Ana taktikleri "Yo-
la çıkışın birinci ayını kutluyoruz ama pa-
rarruz yok" demekti. Insanlar önce bir,
sonra iki ıçkı ısmarlıyor, daha sonrası için
de "Söyiemesi a>ıp, mktemiz boş, içemi-
yonızarük" deyince yemek ikramı geli-
veriyordu. Her şey büyük bir aktörlük
dengesiyle yürütülürken gidilen yerlerde
yerel basına uğrayıp "cüzamla savaşan
iki genç doktor" olarak röponajlar veri-
yorlardı.
Seyahatlerinin en tatlı hikâyelerinden
biri de, bir gün Şili'de yine bozulan mo-
tosikJeti tamir ettikleri bir ortamda bir eğ-
lenceye davet edilmeleri ve orada evli bir
kadına Che'nin biraz (karşılıldı) fazla il-
gi göstermesi. Elinde şişeyle koca onlan
kovalayınca bu film de orada kopuyor.
u
Peki bari kadın kavgaya değecek kadar
güzrimiydi?'*dıyorumXlberto'ya. "Ala-
kası>ok, çok çirkindJ'" diyor Alberto. Yi-
ne çok gülüyoruz ama benim yıllardır bu
konuda kafamda oluşturduğum "küçük
leğinebagladığı küçük çubuklarlaonlann
\erini doldurmuştu. Şarkıcı kördü ve ne-
rede>se hepsinin suratı hastalıktan dar-
madağındı. Bütiin bunlan d lambalan ve
meşaleler a>dınlaüyordu. Sanki bir korku
filminde>dik, ama öte yandan hayabmın
en güzel haüralanndan biri olarak kala-
cako bu sahne." Fakat bu Güney Ameri-
ka maceralannda Alberto'nun görmedi-
ği için doğrulayamadığı çok ı Igınç bir baş-
ka isimsiz kahraman var. Bu adam sanki
Ernesto'nun içindeki devrimcilik ateşini
körüklemek için kader tarafindan karşısı-
na çıkanlıyor. Andes Dağlan'nın bir kö-
y ünde bir gece "sessirtik ve soğuk karan-
İıgı maddeseüiğinden anndınrken" Gu-
evara bir Avnıpa ülkesinden kaçıp gelen
isimsiz bir adamarastlıyor."Gelecek hal-
kındır. tüm diimada halk iktidan ele ala-
cakür" dıye kesın ıfadelerle konuşan bu
esrarengiz adam, o anda yüzyılın en bü-
yük devrimcilennden bırinın şekillenme-
sine katkıda bulunduğunu bilemez tabii.
"Devrim ona katkıda bulunan berke-
sin hayatmı alabilir, siz bfle dişlerinizi SH
karak, vıımruğunuz sıkünuş, kin ve mö-
cadek ruhunu en iyi gösteren şekflde öte-
bilirsiniz" diyor bu bilinmeyen kişi. Er-
nesto kalıcı şekilde etkılendiği bu ada-
mın sözJerini de hatıra defterine geçiriyor.
Che. bu film sahnesıne benzeyen andan
çok etkileniyor. Aynı dönemde bu karşı-
laşmadan önce sol fikırlerin derinliğine
onunla teorik tartışmalaryaparak inen Pe-
rulu Marksist doktor Hugo Pesce'den de
ızler taşıyor. Çıkmaya çalıştığı dağlarda
büyük ölüm tehlikeleri geçiren Emesto.
aynca Alberto'nun tüm itirazlan \e tep-
kısine rağmen 1200 merrelik denn bir
noktasından Amazon Nehri'ni yüzerek
geçiyor.
"Ortalık piranha bahğı kayruyordu"
diyor Alberto. Letıcia'da da yine futbol-
culuk yaparak yollannı bulan ikili, niha-
yet yedi ay sonra Caracas'ta yollannı ayı-
nyorlar. Hem de Eva Peron'un ölümüyle
bütün Arjantin'in ağladığı 26 Temmuz
1952 günü yaşanıyor bu olay.
Ernesto. Caracas'tan bir uçakla Mi-
ami'ye giderek "atlan teslim etme" işini
yapıp. Buenos Aires'e dönecekken uça-
ğın motoru bozuluyor ve bir ay Miami 'de
kalıyor. Böylece geleceğin "Che"si, öm-
rü boyunca aleyhine mücadele vereceği
ABD'yi yakından tanıma fırsatı buluyor.
Chichina'nın Miami'deki kuzeni Roca,
onun aç kalmamasını sağlıyor. Aynca Er-
nesto ne yapıyorsa yapıyor, daha o gün-
lerden FBTm kendisi aleyhine birdosya
açmasına neden oluyor. ICumlu plajlarda
top oynarken bunu nasıl başardığı da tam
olarak bilinmiyor.
BMye gldeceğini söylemiyti
"Peki devrimden sonra, 1960'ta Kü-
ba'va onun daveti üzerine geldtğinizde ne-
ler düşündüniiz? 'Bizim delioğlan neler
yapmış, böyle' gibi şaşkınlıklar mı geçir-
diniz?" diye soruyorum. "Küba'da o ar-
nk başka bir adamdı, ama yine aynı sami-
mi arkadaşü" diyor Alberto, "Bizim ora-
da herkes Pelao'nun önemn' birisi olaca-
ğını düşünüyordu, ama tabii hiç künse bu
kadannı beklemiyordu." Onun her yerde
•"görünüyor" olmasını soruyorum. "Şu
t-shirt işine önce kızıwrduın. ama şbndi
onunla dayanışma>ı açıkça gösterdiği için
seviyorum" diyor.
Birbirlerini son gördükleri gün Da Tre-
vi lokantasında Pizza yediklerini hatırla-
tıyorum ve o gün Che'nin Kongo'ya yö-
nelik seyahat ve eylem planlan konusun-
da hiçbir açık verip vermediğıni soruyo-
nım. "Hayn*" diyor Alberto. "baaa Bir-
leşmiş Miîleder'e gideceğini sö>1emişti
n
.
Belki de Che o anda kendisine göre ya-
lan söylememiş diye düşünüyorum. Bir-
leşmiş Güney Amerika için çarpıştığı kı-
sa hayatında bir yol doğal olarak sosyal
devlet dayanışmasında birleşecek birleşık
dünyadan, yani "BirleşmişMilletler
J
""den
geçiyordu. Eminim Cordoba'nın dilbazı
yine kelime ovıınu peşindeydi." 'Ben on-
dan farklı düşünüyordum ve bunu ona
söylüyordum' diyorsunuz, biraz açar nu-
suuz?" diyonım. "Sosyahzm bence za-
manla bUinçkndirnıe ve eğitim yoluyla
gelmelklir'" diyor. "OzeHiklebugünede ba-
kıidığuıda banş kav ramının ön planda o4-
duğu bir dünyada bu Che'nin fikirierinin
aktüeUiğini ka> bettiği anlamına mı geli-
yor?'" dı\orum. Tercüman Ispanyolca ola-
rak Alberto'ya sorumun "polemico'' ya-
nı olduğunu ikaz ederek söze başlıyor.
Ama zaten Che'nin motosikletli yoldaşı
hemen savunmaya geçip
u
Çokzamangeç-
ti, Che'de bugün yaşıyor olsa neter söyle-
>eceği, neler yapacağı bilinmezdi" diyor.
SÜRECEK
Cumhuriyet
kitap kulübû
24
SAAT KESİNTİ8İZ HİZMET
SAAT ADRESE KİTAP TESÜMf
SAAT ÜYEÜK KABULÜ
SAAT KİTAP SİPARİŞ OLANAÖ
SAAT TAKSİTLE KİTAP SATIŞ1
Dilediğiniz kitabın adını. kredi kartınızın numarası ve son kullanma tarihi ile bırlikte
bıldinn, kitap evinizde olsun. Adınızı, soyadınızı ve telefon numaranızı da bildirmeyi
unutmayın. Üye değılsenız, dilersenız üye de olun ya da üyeliğinizi yenileyin.
HER İŞLEM BİRTELEFONLA:0212 514 01 96
VEFAULARA
DUYURU
Geleneksel BOZA GÜNÜ'müz
09.05.1999 Pazar günü saat
14.00'te
okulumuzda yapılacaktır.
Tüm Vefa Lisesi mezunlan
davetlidir.
VEFA LİSESt-VEFALILAR
DERNEĞİ
.\ol: 1$M -14.00 arası tanışma ve sohbet
için aynlmışttr.
KIRŞEHİR STJLH HUKUK
HÂKİJVILİĞİ'NDEN
1999 6"'Esas
Kırşehır ılı Aşıkpaşa Vlahallesı'nde kam
1007 ada 13 parselde Mustafa Ildınşık ve
arkadaşlan adına kayıtlı 353 m2'hk taşın-
maz ıçın davacı Elfide Dağdevnren vekıli
A\ Ercan Şenyuz tarafindan davalılar
Mustafa Ildınşık ve arkadaşlan adına ızale-
ı şuyuu davası açılmış \e davalılardan bın-
nın adresı tespit edılemedığınden kendisine
ılanen dava dılekçesının tebligı gerekmıştır
Bu ıtıbarla taşınmaz maliki Alı kızı Fat-
ma'nın adresı tespit edilemediğınden, du-
nışmanın bırakıldığı 02.06.1999 gunü saat
09.30'da bızzat mahkememızde hazır bu-
lunması, duruşmaya gelmedığı veya geçer-
li bir mazeret de bıldırmedığı takdirde du-
ruşmanın yokluğunda sürdürüleceğı ve ka-
rar venleceğı hususları da% a dılekçesı yen-
ne kaım olmak uzere îızere ilanen teblığ
olunur. 15 04 1999 Basın: 18332
MÜDAFAA-İ HUKUK DERGİSİ
9. sayı çıkü
1. Müdafaa-i Hnkuk Kurultavı;
Org. (E) Kemal VAVUZ: 1 Müdafaa-ı Hukuk Kurulta)! Açış
Konuşması:
Org. (E) Kemal YAVUZ: Ne Yapmalı? (Kurultay'a sunulan
bildin).
Bugündcn Y arına Vapmımız Gerekenler:
I. Mûdafaa-i Hukuk Kurulta>ı Bildirisi.
* * * ' ,
Güneş Ece AKALIN: Çocuklar Gururlanın Atatürk (Şıır);
Prof. Dr. lnal Cem AŞKUN: 80 Yılında Yenıden 'Müdafaa-ı
Hukuk";
Mebmet BAŞARAN: Eğınm Sorunu;
Prof. Dr. Aaıl ÇEÇEN: Yınnıbınncı Yüzyılda Kemalızm;
Emin DEĞER: Fethullah Gülen - Bir Cumhun>et Düşmanı.
Dr. Necdet EKİNCİ: 2. Cumhuriyetçılenn •Resmı îdeolojı"
Savlan ve Emperyalızm,
Selm» ERDAL: Ham Müdafaa Yok. Sathı Mûdafaa Var:
Musa SEYlRCl: 'Fotoğnınarla Türki>e" (Kitap);
S. T.: Oltaya Yakalananlar:
TEKİNALP: Dı'lın Türkçeleştırilmesi;
Sej-fettin Tl'RHAN: Sıvası Enflas>on;
Yunus VAŞAR: Bu Roman Sende Kalsm (Şiır):
Maharrem Y AZICIOĞLL": Halkın Ozanmdan - Halkın Sesınden.
Pror. Dr. Çetin YETKİN: 312 ve 8 Maddelen Kaldırarak Ne
Yapmak lstiyorlaı? / Osmanlı'nın "00 Yılı,
• * •
Belge: Nurculuk ile llgilı Yargıtay Ceza Genel Kurul Karan.
Basından: Prof. Dr. Uçarer'tn Intihan
* • •
P.K. 15, lCızıltoprak Postahanesı - Antalya
TeLvefâks: 0 242 441 3146
•••
Abone Koşullan: (7. sayıdan başlamak üzere)
3 ayhk. 2.250.000 TL. 6 aylık 4 500.000 TL. - Abone bedelının
Ziraat BankaM Antalya. 1 Çeön Yetkın 0036 0003 0003 0552 413
no. lu hesaba yatınlıp makbuzun bir ömegının açık ad ve adres ile
bırlikte posta veya faks ile ulaştmlması gerekmektedır
Derginin salın alınabileceği kilabevleri:
Bilgi Kitabe\i, Sakarya Cad No 8, Yenısehır - ANKARA,
Kabakı Kitabevi, Ortabahçe Cad No- 22 4. Beşıktaş - İSTAN-
BUL,
Kibele Kitabevi, tsmet lnonü Cad. No. 64 - ESKİŞEHİR
Dergımızı satışa sunmak ısteyen kıtabevlen P.K 15 ICızıltoprak
Postanesi - Antalya adresme yazabılirler veya telefon ya da faksla
bızı arayabılırler
T.C.
SAYIŞTAY BAŞKAMJĞI'NDAN
Sayıştay'da halen boş bulunan beş (5) üyelık ile se-
çim tanhine kadar boşalacak üyelikler için, 832 sayılı
Sayıştay Kanunu'nun degişik 4'ûncü maddesinde belir-
tilen niteliklen taşıyan ısteklılar arasından aynı kanu-
nun değişık 6'ncı maddesi hükmü gereğınce seçım ya-
pılacaktır.
Boş bulunan üyelıklerden beşte üçü Sayıştay meslek
mensuplanndan; geriye kalanlannm en az yansı Maliye
Bakanlığı meslek mensuplanndan olmak üzere, aynı
Kanunun değişik 4'üncü maddesinde sayılan dığer
adaylar arasından seçilecektır.
Seçime katılmak isteyenlerin ilk du>Tiru tarihinden
itıbaren bir ay içinde aşağıda yazılı belgelen de ekleye-
cekleri bir dilekçe ile "T. C. Sayıştay Başkanlığı 06 l'OO
Ulus/ANIC'MIA" adresine bizzat veya postayla başvur-
maları gerekmektedir. Postadaki gecikmeler kabul edil-
meyecektir.
Duekçeye Eklenecek Belgeler:
1. Özgeçmiş.
2. En az dört yıllık yûksek öğrenim bıtınldığıne ılış-
kin bclge (832 sayıh Kanun'a 4149 sayılı Kanun'la ekle-
nen Geçici 3'üncii Madde hükümleri saklıdır.)
3. 832 Sayılı Sayıştay Kanunu'nun değişık 4'üncü
maddesinde belirtilen niteliklere sahip bulunduğunu
göstenr belge.
4. tlgilinin Daıresince onaylanmış sicil özetı.
5. Yeni çekilmış (6x9) ebadında 4 adet fotoğraf.
Ilgihlere duyurulur. Basın- 19901
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
(Ahkâmı Şahsiye)
Haîen Kadıköy. Erenköy, Fınn Sk. Gökay Apt. 23 '2
d: 6 sayılı adreste ikamet eden Öktem Özdemır'in va-
sisi Perihan Özdemir bu görevden alınarak, yenne. ay-
nı adreste ikamet eden 1965 doğumlu Oras Özdemir
vasi tayin edilmiştir.
Keyfiyet ılan olunur. Basın: 19577
PERŞEMBE %
ORHAN BURSALI
Yaparak Öğrenme
llköğretim okulu öğrencilerinin araştırma proje-
lerini sundukları sergiyi geziyorum. Deneme Bilim
Merkezi'nde, bugün ögleden önce Cumhurbaşka-
nı Demirel'in açılışını yapacağı ve herkesin davet-
\\ olduğu Ulusal Bilim Şenliği çerçevesinde sergi-
lenen projelerde, kimi öğrenciler, söz olarak bildi-
ğimiz ve duyduğumuz, ancak genellikle bir kula-
ğımızdan girip diğerinden çıkan basit konulan araş-
tırmışlar.
Örneğin toprağın içinde plastik, meyve, bitkj1
,
cam vb. farklı özellikteki maddeleri gömmüş ve orv
ların çürüme ve yok olma süreçlenni izlemişler.
Meyve sebze gibi organik maddelerin kısa süre-
de yok olup toprağa kanştığını, ancak pet şişe vb.
gibi maddelere ise çok uzun sürelerde bile bir şey
olmadığını gözlemlemişler.
Örneğin, bir başka projede, kanncalann toprak
altındaki yaşamlannı gösteren basit birdüzenek kur-
muşlar. Onlann yaşamlannı incelemişler.
Örneğin, kurum gibi maddelerden mürekkep eJ-
de etmişler. Isınan havanın yükseldiğini göster-
mişler. Bir periskopun nasıl çalıştığını örneklemiş-
ler. Gazlı içeceklerde karbondioksitin korunması için
yöntem önermişler. Ayın 28 günü boyunca çeşitii
evrelerini kaydetmişler. Iğneada'nın bitkisel özej-
liklerini araştırmış ve yeni bitkiler keşfetmişler.
Başka şeyler de var:
Yoldan aldığı enerjiyle hareket eden araç; hırsız-
lara karşı alarm sistemi, gürültüyü önleme maki-
nesi; camda ani genleşme olayı; görme özürlüler
için beyaz baston yerine geliştirilmiş özel bir ayak-
kabı; kendi kendini silen yazı tahtası vb.
Aynca çok iddialı bilimsel çalışma denemeleri de
var: Yavru sıçanların öğrenme ve davranış süreç-
lerindefarklı annelerin etkileri. Kozmik ışınların so-
ğurulmasının incelenmesi; göçe neden olan sos-
yoekonomik nedenler; atık sularda bakmn geri ka-
zanımı vb.
•••
Sonuçta, ögrenciler, birincisi, kitabi bir bilgiyi, ken-
di deneyimleriyle edinmiş oluyorlar. Ikincisi, bu ça-
lışmalar içinde yeni bilgi ve bulgulara ulaşıyoriar.
Diyeceksiniz ki keşfedilen şeyleri yeniden keş-
fetmenin ne anlamı var...
Bütün bilgileri yeniden keşfederek öğrenmek, ta-
bii ki ne mümkün ne de gerekli. Ama gerçek şu ki
insanın, doğrudan, kendi deneyimleriyle elde et-
tiği bilgileri unutması çok zor.
Çocuklar, bilgiyi kaynağından edinmenin yönte-
mini, bir araştırma düzeneğinin nasıl kurulması ge-
rektiğini, doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ayırt etmeyi,
doğa olaylanna bakmayı, çevrelerini incetemeyi, öğ-
reniyorlar. . ~a'-
Özetle, öğrenmeyi öğrensyoriar. ""''
Zaten bütün okullann temel görevinin de bu ol-
ması gerekmez mi? öğrencilere, birincisi nasıl öğ-
reneceklerini, ikincisi bilgileri belirti bir sistematik
ve yöntem dahilinde edinmeyi, üçüncüsü en ya-
kın çevreden en uzak çevreye kadar yaşadığımız
uzay ve mekânı bütün ilişkileri içinde öğretmek.
Ülkece yoksunluğunu çektiğimiz araştırmacı bir
gençliğin yetişmesi başka türiü nasıl olacak?
Özel okullann, öğrencilenn çeşitli deneyleryap-
masını teşvik ettiği görülüyor. Bu fıkir, giderek özel
okullar arasında yaygınlaşıyor. Ancak devlet okul-
lannın bu alanda geri kaldıklannı belirtmek gerek.
Araştırma yaparak öğrenmek, zoaınlu bir ders
olmalıdır.
TEŞEKKUR
Başanlı bir amelıyatla benı sağlığıma kavuşturan,
değerlı bilim adamı. gönül dostu
Sayın Doç. Dr.
DOĞAN BAŞAK
başta olmak ûzere. sevenlere, sevdıklerime,
Amerikan Hastanesi çalışanlanna, minnet ve
şükran duygulanmla teşekkür edenm.
M. ZEKİAKDAĞ
VEFAT
Erzincanlı merhum Rasim ve AJiye Karul'un kızlan
Ortıan Karul, Nahide Ipek'in ablalan, Seyhun
Karul'un biricik görümcesi-ablası, Esen Tanju'nun
halası, Zahide Tunca. Cahide Ulusoy ve Ayşenur
Kanuni'nin teyzeleri, Yurdagün Gülümser'in
kayınvalıdesi, Gülşah Gülümser ve Bülend
Ceylan'ın sevgili anneleri, Hande ve Ahu
Gülümser'in anneanneleri
A.Hilmi Ceylan'ın Eşi, Sevgilisi
BEHİCE CEYLAN
5 Mayıs 1999 Çarşamba günü hakkın rahmetine
kavuşmuştur. Cenazesi bugün 56 Mayıs 1999
Perşembe) Teşvikiye Cami'inde kılınacak öğte
namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki
ebedi istirahatgâhına defnedilecektir.
AİLESİ •
Celenk gönderilmemesi arzu edenlerin T.E. Vakfı'na
bağtşta bulunmalan rica olunur.
COSTERI
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME
DERNEĞİ / VAKFI
ÇYDD'nin 10. Yıl Kutlama Etkinlikieri
Tarih : 9 Mayıs Pazar
Yer : Mimar Sinan Üniversitesi - Tophane-i
Amire binası
Saat : 20.00
Davetiye için tel: 0212 -2524433
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ
Çadaş Türkiye'nin Gelecek Güvencesi