25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MAY1S 1999 PERŞEMBE :4 HABERLER DÜNYADA BUGUN - ALt SİRMEN Laiklik Nedir? ~^~ Oturup şöyle bir düşünelim: Merve Kavakçı, "llla , başımı örteceğim!" diye tutturmayıp TBMM'ye, ada- - bına erkânına uygun bir biçımde gelseydi, ne deği- '. şecekti? Tehlike, Kavakçı'nın başının etrafınasardığı çaput- ta mı, yoksa laık Cumhuriyeti yıkmaya yönelik; bu- - nun için ıçerde olduğu gibı, dışarda da karanlık güç- lerie işbirliğı yapmaya hazır olan kafasının içinde mi? -> Kavakçı ıle llıcak, Kırtan ve Erbakan arasında ne fark var? Bizim aslında birzihnıyeti, bütün çıplaklığıyla mey- dan okuyarak ortaya seren Kavakçı'ya bırçok gerçe- ği kafamıza dank ettırdiğı içın teşekkür etmemız ge- - rek. Öyle ya! Refahsız Refah dönemlerinı yaşadık; or- -f ta sağ denen, ne menem şeyse onunla, her yaptık- larına mazeret olarak "Refah'ı engellemekistiyoruz" 'diyorlardı, yiyorduk. Refah'ın devamı kuruldu. "Yokcanım" dedik, "Ku- tan ılımlı, rejimle barışmaya yönelıyor". Eğer Merve Hanım Kız, bunları yapmasaydı, boyle boş avuntu- "terla çok vakıt geçırırdik, iş ışten geçene kadar. r Merve tipik bir kafa; gerçeğı saptırmak, değıştir- mek, doğruyu söylememek, kavramların ıçinı boşalt- mak üzere elinden geleni yapıyor, tıpkı öbür Refahlı- *•terveya aynı şey olan Fazıletliler gibi... Onlara göre, yüzde 15 alan partı her şeye mukte- " dir; gerekçeleri de milli iradenin temsılciieri olmalan. Aldıklan yüzde 15'ı göruyorlar da, alamadıklan yüz- de 85'ten hiç söz etmiyorlar. Kaldı ki yüzde 85 bile alsalar. inançlar üzerinde egemenlik kurmaya hakla- rı yok. Ama onlar demokrasının kuralını bilmıyorlar. Laikliğı de bilmiyorlar ve bıze yanlış bir tanım su- nuyorlar. Öbur sağ partıler de farklı degıl. " Hatta, Türkiye'de laıklikten yana olanlann kimileri de, yanlış ve eksık tanımlar venyorlar. Çok şaşırtıcı a- ma ne yazık kı böyle. Laikliğin bir pasif (edılgen) bir de aktif (etken) tanı- mı var. Genetlikle bu kavramı orasından burasından kemırmeye çalışanlar, onun edilgen tanımıyla yetini- yorlar. Yani dıyorlar kı "Laiklik, din ile devlet işleri- nin birbirinden aynlması, toplumsal yaşamın, ka- munun alanının din kurallarına göre değil, laik çağdaş kurallara göre düzenlenmesidir". Bu amaca yonelık olarak hukuk reformu yaprtır; ka- nunlar, tuzükler bunlara gore düzenlenır. Bu tanım doğrudur doğru olmasına ama aynı za- manda da eksiktır. Çünkü, kavramı tamamlayan öbür tanımı da yap- mazsanız mugalataya yol açarsınız. "Arkadaş" der adam, "ben devletin işine kanşmıyorum, devlet de benim kılık kıyafetime karışmasın"! Oysa laikliğin aktif tammını da yapınca olayın böy- le olmadığı çıkar ortaya. "Çünkü bir devletin laikol- ması için yalnızca din ve dünya işlerini ayırması, toplum yaşamını bilimin, sivil hukukun kurallan- na göre yönetmesi yetmez; ama aynı zamanda devlet, inançların birinin öbürleri üzerinde baskı kurmasına engel olmak için aktif olarak müda- hale eder." Yanı, eğer mezheplerin birının gözü dönmüşlen, bir başka mezhebe görüşünu zorla kabul ettirmek is- tiyorsa, devlet buna müdahale edıp engeller. Yoksa Sıvas'taki gıbı, ınsanlann din dırı yakılmasına seyırci ^kalan devlet, laik devlet olmaz. Avrupa insan Haklan Komisyonu, üniversrteler- de türban yasağı dolayısıyla iki Türk kızının yap- tığı müracaatı reddetmiş ve inançlardan birinin öbürü üzerine baskı kurmasını önlemek için tür- ban yasağı getirilebileceğini karara bağlamıştr. Ama malum takım ile onların ardına takılmış numa- racı cumhuriyetçıler bu gerçekleri görmez, herkese de unutturmak ısterler. . - Merve, bu oyunu bozmuş, gerçekleri gözümüzün ,,jçine sokmuştur. l c Thank you Merve. Bozkurt Nuhoğlu : 'Empery alizme karşı tam bağımsızlık' -• Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nin idam karannı radyodan Cihan Alptekin'in de aralannda bulunduğu koğuşta 240 kişi dinliyorlar. Sessizliği Alptekin'in haykınşı bozuyor: "Ulan aşağılık empery alizm, adam asmak o kadar •kolay mı?" ozkurt Nuhoğlu. 1968 işgallerinın önderlerinden. Türkıye Millı Gençlik Teşkilatı Başkanı Nuhoğlu kendisinın 1968-1970 hareketleri içindeki yerini şöyle değerlendıriyor: -1969'unsonlannda gençlik hareketinin önderleri akademik, [: faşizme karşı demokrasi Kve emperyalizme karşı ^ m bağımsızlık • çizgisinden küçük tSruplann oluşturduğu »jptahlı eylemlere *\ öneldiklerinde ben demokratik mücadelede kaMım." DenizGezmiş'i THKO'nun vanhşlığı konusunda ıkna etmeye çalıştığını, uzun uzun tartışmalar yaptıklannı anlatan Nuhoğlu, Che Guevara'nın bir sözünü anımsatıyor: "Bir ülkede kâğıt üzerinde de olsa bir anayasa \arsa gerillanuı şansı yoktur."1 Fakat Deniz devrime inanmıştı vebırgün ! Bozkurt Nuhoğlu'nun da • dağa çıkacağına i inanıyordu. ' Denız ıkna gücüne i güveniyordu. Denız'in ı samimı olduğu ancak j Nuhoğlu'nun i hoşlanmadığı bir 1 "lümpen" cezaevinde »Siuhoğlu'na akıl danıştr "Deniz'le birlikte Amerikan DestnjyerTni kaçırma planı yapük. Kafama yattı ama destroyeri küne satanz abi?" Devrimcı Öğrenci Birlikleri'nin Samsun yürüyüşü sırasında Ankara"da sol cunta denilen kesimin Deniz'i yüreklendirdığinı bir gözlem olarak aktanyor Nuhoğlu Ancak 9 Mart'a ayarlanan sol cunta hayalleri, Kara Kuv\etleri Komutanı Orgeneral FarukGürier ve Hava Kuvvetlen Komutanı Muhsin Batur'un son anda Genelkurmay Başkam Memduh Tağmaç'ı desteklemelenyle sona erdi.Nuhoğlu'na göre "ihtilakilik" kararlılık gerektirİTdı. "Onlar karar \eremediler ve 12 Mart'a mahkûm oldular." Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesı'nın Denızler hakkındaki idam karannı radyodan Cihan Alptekin'in de aralannda bulunduğu koğuşta 240 kışı dinliyorlar. Uzun sessizliği Alptekin'in hay kınşı bozuyor: "Llan aşağılık emperyalizm, adam asmak o kadar kola\ Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin înan 26 yıl önce bugün idam edildiler Devrnmci efsane yaşıyorHATtCETUNCER Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan \ e Hüseyin İnan ın "Anayasayı zorla değiştinne'' suçlamasıyla T- CY'nin 146 1. maddesine göre idam edilişlerinin ve neredeyse bir efsaneye dönüşlerinın bugün 26. yıl- dönümü. Deniz'lerin yargılanma süreçlerinin adli hatalarla dolu olduğu ve idam hükmünün de siyasi bir karar olduğu, başta avukatlan Haüt Çelenk ol- mak üzere pek çok hukukçu tarafından yıllardır tar- tışılıyor. 18Temmuz 1968 de "Akınvar akm/GüneşeaknV Güneşi zapt edeceğiz/Güneşin zapn yakın" şiirini okuyarak Amerikan Altıncı Filosu'nun demirledi- ği Dolmabahçe sahilini gösteren Deniz Gezmiş'in parmağı, öğrencilenn akademik istemlertemelinde- ki gösterilerinın iktidara karşı yönelişinı ifade ediyor- du. Gençlik önderleri, 1969'da yavaş yavaş. öğrenci- likten aynlıp sınıfsal temelde örgütlenmeyi tartışma- ya, legal mücadele yollannı terk edip silahlı müca- dele temelinde gerilla hareketlerine yöneldıler. 12 Mart 1971'dekı askeri muhtıra sonrasında her kesime ve aydınlara yönelen gözaltı v e tutuklanma- lar yaşandı' TKP-ML TtKKO kurucusu İbrahim Kaypakkaya gözaltında işkencede ölümlenn ilkle- Hasan Ataol Deniz'e kimse 'pişmanım' dedirtemedi rindendi ve"ser verip sır vermeyen yigjt'* olarak anı- lır oldu. Türkiye Halk Kurtuluş Partisi - Cephesı (THKP-C) önderlerinden Mahir Çayan ise 12 Mart sonrasındaki yeni sol örgütlenmelere fikirleriyle kay- nak oldu. Çayan, bir operasyonla aralannda Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) önderleri Cihan Alp- tekin \ e Ömer Ayna'nın da olduğu 10 arkadaşıyla bir- likte 30 Mart'ta Kızıldere'de öldürüldü. Ancak hiç- birinin ölümü "yargüanarak" ölüme giden Deniz*- ler kadar kamuoyunda etkili olmadı. Deniz'lerin '68'in simgesi haline gelmesinin ne- deni beîki de coşkulu, atak ve cesaretli önder kişilik- lerinin yanı sıra, tartışmalı bir yargılama sürecinden sonra asılarak "öldürulmeleriydi''. Avukat Halit Çe- lenk, yıllarca Deniz'lerin eylemlennin "silahh çete oluşturmak" suçunu ıçerdiğini ve TCY'nin 168'ın- ci maddesinın uyduğunu savundu. Çelenk, Deniz- ler'in "Anayasayı değiştirnıe'' suçunu ıçeren ve idam cezasını öngören TCY'nin 146. maddesine göre yar- gılanmalannın "'yargıyadoğnıdan müdahalenin* ör- negi olduğunu söyledi. Yıllar sonra Deniz, Yusuf ve Hüseyin'i yargılayan mahkeme savcısı Baki Tuğ'un "Türk Ceza Kanu- nu'nda 59. maddeye göre iyi hali görünen sanığın ce- zasında indirinı yapılır. Onlar mahkemeye iyi dav- raıisalardu bu indirim uygulanır, cezalan müebbede çevTİlebilirdi'' sozleri şaşkmlıkla ızlendı. Kana kan isteği Adalet Partılilenn Genel Başkam, günümüzün Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel y ıllar sonra ıdam- lar için "O günkü şarüar onu gerektiriyordu" derken biraz mahcuptu. Eskı Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu kuruculan ara- sında yer alan Emeğin Partisi Genel Yönetim Kuru- lu üyesi Mustafa Yalçmer, bir takım akademik v e de- mokratiköğrenci sorunlannınzamanla antıemperya- list ve iktidara yönelik mücadele ile çözülebıleceğı- ni anladıklannı ve bu düşüncenin 1968 'de yerleştiği- ni anlatıyor. 1969, gençlik hareketlerinin kendısinı koruma ih- tiyacı ile silahlanma sürecinin başladığı yıl oluyor. Aynı yıl iktidar değişikliği fikn tartışılıyor. 12 Mart yaklaşırken kitleselleşme, iktidar fikn öğrencı hare- ketlerini aşıp sımfsal hareketlere yönelme düşünce- leri gelişiyor. 1970'te Anadolu'da yerel ihtiyaçlara yö- nelik olarak düzenlenen mitinglere cıddi katılımlar sağlanıyor. Yalçıner'ın anlatımlanna göre THKO ey- lemlerinde Hüseyin ve Sinan Cemgil beyin, süriikle- yici isim Deniz olarak önde duruyor. 3! Mayıs 1971 "de Nurhak Dağlan'nda Sınan Cemgil, Kadir Manga \e Alpaslan Ozdoğan'm öldüğü çatışmada yaralı yakalanan Mustafa Yalçmer, Ankara'da Ma- mak Cezaevi'nde Denız'lerle birlikte kaldı. Ve Yal- çıner, Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in yargılanma süre- cinı yakından izledi. O günlerde TBMM'de AP'li milletvekılı ve senatörler arasında Deniz'lerin asıl- ması, eski başbakanlardan Adnan Menderes, bakan- lar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Pülatkan'ın idamla- nnın rövanşıydı. Üçe üç intikamcı düşüncesini açık- ça ifade etmekten kaçınmayanlar vardı. Deniz, Hü- seyin, Yusuf ise bir seneye yakın yargılanma sürecı sonunda asılacaklannı biliyorlardı... Onlar idam edı- leceklerinı biliyordu, ancak cezaev inde kalanlar için- se gende kalmak daha zordu... 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece, Deniz'lerin hücrelerinin açıhşı ve zin- cır şakırtısı ve hücredeki arkadaşlanna "Eyvallah" di- yen Deniz'in sesı... Denız, Yusuf ve Hüseyin'in in- fazlarda avukatlan Halit Çelenk ve Mükerrem Erdo- ğan bulundu. 20"lı yaşlann başındaydilar ve hiç pış- manlık göstermediler... İdam sehpasında "Marksist- Leninist" olduklannı haykırdılar... Sözleri sansürlenerek tutanaklara geçti... Cebeci Mezarlığı'nda yatan Taylan Ozgür'ün ya- nına gömülme isteklen ise uygun görülmedi... H asan Atool eskı THKO üyesi. şimdi Deniz Çevirmenlik Bürosu'nun sahibi. Deniz'lerin asılmasını engellemek ve ellerinde koz olarak tutmak amacıyla 4 mayıs 1972'de Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Kemalettin Eken'i kaçırma girişimi sırasında çıkan çatışmada yaralı olarak kaçtı. Yurtdışında bir süre yaşadıktan sonra 1974'te yakalandı ve 1984'e kadar cezaevinde kaldı. 'Komutan Hüseyin İnan'dT Ataol, öncelikle 9 Mart'ta planlanan sol cuntadan beklentilerine ilişkin tartışmalara şu anısıyla yanıt vermek istıyor: "Bizim komutan Hüseyin Inan'dı. Akvi dedesiydi. 'Dede' derlerdL Bir gün 'ya dede. sol cunta gelirse biz ne yapacağız" dh'e sormuştum. Hüseyin İnan 'Kızılay'da toplanıp silah toplayacağız. dağa göndereceğiz' demiştL O sıralar Mustafa Yalçmer ve diğerteri dağdaydı. O dönem ODTÜ'de askeri bursla okuyordum. Cuntacılarla merhabanuz v^ardı. Bizler yolumuzu bilinçli seçtik. Oysa yolumıu açıkn. Bugün Mesut Yılmaz'm yerinde de olabuirdik, bir şirkette genel müdür de. Bilinçli tercihleri nedeniyie "pişmanım' diy-en çıkmadı. Deniz'e kimse 'pişmanım' dedirtemedi.1 ' Ataol'a göre Deniz Gezmiş, Türkiye'de o dönem en deli dolu insanlardan biriydi ve onun gibi 4-5 bin kişiyi anlık tavırlanyla götürebilecek bir kişilikte bir önder gelmedi. Ataol şöyle devam ediyor: "Hüseyin İnan da onu zapt edebilen bir kişiliktL Gerçek lidertik oydu işte. Meçhul askerler vardır, birçok iş yapar, o işi yapüğını kimse bilmez. Yusuf. davanm hamalıydı. Yaşlan 20'lerdey di ve Deniz, Yusuf, Hüseyin savunamayacaklan hiçbir şey yapmadılar." İDAMA GİDEN YOLLN KRONOLOJİSİ 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece 7 6 Mart 1971 Deniz Gez- miş \e Yusuf Aslan bir motosikletle Sıvas'a doğ- ru giderken Şarkışla'da durum- lanndan kuşkulanan bır bekçı tarafından karakola davet edil- di. Yusuf Aslan kasığından vu- rularak yakalandı. Bırastsuba- yı rehin alarak cıple kaçmaya ., , A , çal.şan Deniz Gezm.ş Geme- Y u s u f A n l a n rek'te yakalandı. Kayseri Emnıyet Mü- dürlüğü'nde ilk ifadesı alındı. • 24 Mart 1971 Hüseyin İnan Kayse- ri'nin Pmartıaşı ilçesınde yakalandı. • 16 Temmuz 1971 Ankara Altındağ Veteriner Okulu bınasında Tuğgenerel Afi Eherdi başkanlığındaki Ankara Sıkıyö- netim Komutanlığı 1 Numaralı Mahke- mesinde yargılanma başladı. • 9 Ekim 1971 Ankara 1 Numaralı Sı- kıyönetim Mahkemesi Denız Gezmiş ve 17 arkadaşının "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını >vya bir kısmını tağyir,tebdilveilga>ateşebbüsetriklerini sabit görerek" haklannda TCK'nın 146/1. maddesi uyannca idam cezası ka- ran verdi. Mahkeme Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi, duruşma yargıcı Albav ,\h- met Tetik üye yargıç Mehmet Turan ka- ran imzayıp kalemlerini kırdı. • 16 Mart 1972 TBMM'de idam kara- nnın ınfaz edilmesıne ılişkın yasa 283'e karşı 53 ret oyuyla onaylanarak senatoya gönderildi. Senatoda oylamaya katılan 141 senatörden 105'i Denızlerin asılma- sına "Ewf* dedi. • 24 Mart 1972'de ölüm ceza- lannm ınfaz edilmesıne ilişkin yasa Cumhurbaşkanı CevdetSu- nay tarafından onaylandı ve 25 Mart 1972 günü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdı. İTHP Genel Başkanı İsnıet Inönü "17 Mart 1972 tarihüw 1576sa- yılı Ölüm Cezaknnın YerineGe- tirilmesine İlişkin Yasa^nın usul ve esas yönünden ıptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Bu istem 7'ye karşı 8 oyla kabul edildi ve iptal karan ve- rildi. • 30 Mart 1972'de idamlan engelle- mek için Ünye Radar Üssü'nde görevli üç teknısyenı kaçıran MahirÇayan ve 10ar- kadaşı Kızıldere'de öldürüldü. 24 Nisan 1972'de idamlann yerine ge- tirilmesine ilişkin yasa yeniden TB- MM'de onaylandı. • 2 Mayıs 1972'de yasa senatoda da onaylandı. • 3 Mayıs 1972 THY'nin Boğaziçi uçağı. idamlan engellemek için Bulgaris- tan'a kaçınldı. • 4 Mayıs 1992 THKO'nun Denizlere karşılık Jandarma Genel Komutanı Ke- malettin Eken'e saldın girişimi başan- sızlıkla sonuçlandı. •5 Mav ıs 1972'de gece yansından son- ra Deniz. Hüseyin, Yusuf, Mamak Ceza- evi'nden alınarak Ankara Merkez Ceza- evı'negetinldı. 5 Mayıs'ı6Mayıs'abağ- layan gece saat 01.25'te Deniz, 02.25'te Yusuf, 03. 25'te Hüseyin idam edildi. Cemü Gezmiş: Bütün devrimcileroğlum Hüseyin İnan A nne Mukaddes Gezmiş, / I gibi ilkokul öğretmeni -£± olanbabaCemilGezmiş, bugün 83 yaşında. 26 yıldır her 6 Mayıs erkenden "oğunan"nın yattığı Ankara Karşıyaka Mezarlığı'nagidiyor. Deniz'in. Hüseyin'in, V\ısuf un mezanna karanfıl bırakıyor. Denızler idamla yargılanırken yurtıçinde ve yurtdışında başlatılan kampanyalar sırasında Cemil Gezmiş, Hıdır tnan ve Beşir Arslan idamlan engellemek için koşuşturdular. Cemil Gezmiş, Hıdır tnan ve Beşır Arslan, 15 Mart 1972'de Cumhuriyet Senatosu üyelerine tek tek mektup gönderdiler. Ve, üyelere "siyasi görüşleri ne olursa olsun üç genç insanın ölümüne e\et demeden önce iç muhasebe yapma çağnsında" bulundular. Ancak çağnlan karşılıksız kaldı. Cemil Gezmiş son bir çaba ile idamlan önlemek için Cumhuriyet Senatosu'ndan 31 üyenın Anayasa Mahkemesi'ne dava açması için 4 Mayıs 1972 gününe dek 28 imza topladı. Orgeneral Kemalettin Eken'e suikast girişimi üzerine dilekçeye imza koyan senatörlerden 6'sı imzalannı geri aldı. Cemil Gezmiş, "Hoşçakal Yann" filminden dolayı kırgın olduğunu belirtıp fazla konuşmak istemiyor. Baba Gezmiş, Hoşçakal Yann filmi çekimleri başlamadan önce şartlar koyduğunu ve bunlan 68'liler Birliği Vakfı'nın onayladığını anlatıyor Cemil Gezmiş. filmde Deniz'in bir masal kahramanı haline getirilmemesi ve yalnızca Deniz'in değil. bütün devrimcilerın fılmi olması dileğını belirtmiş. Ancak sonuçtan hoşnutsuzluğunu "Ben sinema teknolojisi bttmem. Belge olsun yararlı bir iş yapılsın istedim, böyle olmadı" sözleriyle dile getirıyor. Cemil Gezmiş için Deniz artık oğlu olmasından çok öte anlamlar taşıyor. Baba Gezmiş. oğullannı şöyle anlatıyor: "Deniz benim oğlum olmasaydı da onun ayn bir yeri olacakn. Sadece Türkiye için değiL bütün insanlıgın mutluluğu adına canım ortaya koy masmdan onur duyuyorum. Bir tek Deniz değiL Cihan da Mahir de İbrahim Kaypakkaya da benim oğlum. Varhklarmdan gurur duyuyorum. Cihan Alptekin'in Ardeşen'deki mezannı da ziyaret ettim. Bütün insanhğın mutluluğu için mert, dürüst kendilerine en ufak bir çıkar sağlamadan ölen gencedk insanlardan onur duv-uvorum." 1 8 N i s a n s o n r a s ı n d a n b a z ı k e s i t l e r - 2 MHP Fazilet tabarandan da beslendi ERHAN KARAESMEN Apo rüzgân ve bu milliyetçılik bayra- ğı DSP'ye klasik sağdan bir miktar oy getırmiştir. Ama hâlâ ezeli rakibi CHP'den ya da tamamen ortadaki bazı yurttaşlardan da oy desteği alabilmiş ise bunun arkasında DSP'nin sakın, dingin ve dengeli bir toplum ve devlet yönetimi- ne yönelebileceği bekleyişi bulunmak- taydı. Aynca, çok maalesef artık biraz soyut kalmaya başlamış olan Atatürkçü düşün- ce ve Kemalist kıvılcımdan, hâlâ biraz esinlenebilecek bir yapıya sahip bulundu- ğunu düşünen ileri özlemlere sahip yurt- taşlarda DSP'yi desteklemişlerdir. MHP ve DSP'nin tabanlannın beklentıleri ile bu yukanda özetlenen düşüncelerin gör- selleşmiş bazı kanıtlanna, geçen günler- deki çeşitlı TV ekranlan görüntülerinde rastlanmış bulunuyor. Orta irisi medya- nın ve iş dünyasının MHP'yi aguşuna ba- sarak ve eski tartışmalı geçmişınden ann- dırarak, yeni hizmetlere lanse etmeye ça- lışmasına karşın; araya yine de sızan ba- zı ekran görüntülerinde MHP'nin genç erkek yandaşlan "ADah-ü Ekber" çeker- ken. epeyce bir kere gözlendiler. Buna karşılık DSP'nin klasik bir tabanı olma- makla birlikte bu seçimdeki destekçileri. kamuoyunun ve hatta basının nerede ol- duğunu pek bilmediği Genel Merkezi'nin önünde kadınlı, kızlı. çocuklu gruplar ha- linde 10. Yıl Marşı söyleyerek, se\'gi gös- terisinde bulunuyordu. Rastlantısal da olsalar bu görüntülerde- ki nitelik farkı, sadece bir mıllıyetçilik çizgisinin üst yönetimleri biraz birleşti- riyormuş gibi olsa da tabanlar arasında önemli benzersizlikler. özlem ve beklen- ti farklılıklan bulunduğunu göstermeye yetiyordu. Klasik anlamda örgütsüz ve sürekli yandaşsız bir parti olmanın, mer- kezi otoriteyi sürdürmede kolaylık sağla- masına rağmen, DSP 1999 destekçileri- ne galiba bir miktar kulak vermek duru- munda olacaktır. DSP, toplumun sadece dörtte birine yakın bir bölümünden oy ve destek alarak, iktidara yönlendirilmiş bu- iunmaktadır. Ancak toplumun diğer bazı kesimlerinde de kendisinden düzenleyi- ci uç eğilimleri törpüleyici bir koalisyon ortaklıgı ve hatta yöneticiliği beklendiği neredeyse açıktır. Kimler oy verdi MHP'yegelince, önemlicebirbölümü FP'nin 1995 tabanından, bir diğer anlam- lı kesimi üniversite girişi yapamamış ve askeriik görev ı adayı umutsuz erkek >'urt- taşlardan olmak kaydıyla, sağladığı bü- yümede yine de daha yaşlı kentsel klasik sağ tabanından da bir miktar kaydırma yapmış bulunduğu yine sayılann incele- mesiyle görülmektedir. Belli bir yaşın üzerindeki yurttaşlardan da MHP'ye bir eğilim yönlenmesi olduysa, bunun ana sebebinin yxırttaşın umutlanna yanıt v e- rememiş ve gayri ahlaki çizgilere düş- müş, klasik sağ yerine daha zınde ve ge- lecekte muhtemelen bu tür güvensizlik uyandıncı, bezdiricı ilişkilerden uzak ka- labilecek bir yeni ses bulunduğunu tasar- lamak tavn yatmıştır. Bunun sonucu ola- rak, MHP'ye de yeni destekçılennin ya- şını başını ahnış ve biraz daha durmuş oturmuş bölümünden (Daha ortada, da- ha dengeli, daha sakın ve toplum içinde sevgisizlık tohumlan ekmemeye çok da- ha dikkatli) bir tavır sergılemesi mesajı bulunmaktadır. Bu partiye oy vermemiş yüzde 82'lık (yani 26 milyonluk) seçmen kitlesi için, bu mesajlann gereğınin yen- ne getırilmesinı umutla beklemek düş- mektedir. Ancak bu 26 milyonluk kitle- nin en azından bir yarısı ve hele başkala- nndan daha yurtsever ve mılliyetçi oldu- ğu hiçbir şekilde karutlanamayacak uya- nık bir bölümü, bu umutla beİdeyiş için- de aynı zamanda çok dikkatli ve duyarlı bir gözlemleme sürecine de girmek zo- rundadır. (Kımin kimden daha milliyetçi olduğu; kimin kimden daha fazla yurt ve yurttaş sevgisı taşıdığı; kalbe, beyne ya da adalelere takılacak ölçme aletleriyle sayısal olarak ölçülebilme durumunda değildir. Türk olmanın onurunu ve guru- runu yoğun şekilde taşımanm en ileri mil- liyetçilık olduğuna inanan ve denn bir yurt sevgisini, gerçek kanıtlarla gösterme şansına sahip olabılecek başka milyonlar- ca Türk yurttaşı da bu ülkede mevcuttur. Dolayısıyla, yakın geleceğin çok muhte- mel koalisyon ortaklanndan da yurt ve yurttaş sevgisini. ulusal onuru ve gururu, ön planda tutan kanıtlamalar beklenecek- tir.) SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle