Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 MAYIS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Yann başlayacak 2. Uluslararası Kukla Festivali'nde 10 ayn mekânda 12 gösteri sunulacak
Her yaşa ktdda ve gölge oyunu
estivale katılacak
yabancı topluluklar
arasında Fransa'dan
Velo TheatTe Tostacı",
Japon kukla-gölge
tiyatrosu Akebi 'Taro.
Japon Halk Öyküsü".
'Yengeç. Bir
Zamanlar". 'Japon-
Türk Şarkıları,
Portekizlı topluluk
Trule 'Müzik ve Kukla
Üzenne Çeşitlemeler'i
sunacak.
Kültür Servisi - Kukla ve göl-
ge oyunu devınce küçük portatıf
bır sahnenın karşısına toplanmış
küçuk cocuklar gelır akla ilk ön-
ce. Kukla oyunlanyla cocuklar
özdeşleştınlır. Karagöz'lerİbiş'ler.
ellere geçınlen havvan kuklalan
hep cocuklar ıçındır. Oysa yetış-
kınler de kukla ve gölge oyunla-
rını ızlerler; üstelık bundan zev k
de alırlar. C'engiz Özek \e Selen
Korad Birkiye'nm kışısel cabala-
rıyla bu yıl ıkıncısı duzenlene-
cek olan l luslararası İstanbul
Kukla Festivali kuklanın cocuk-
lar içın olduğu kadar büyükler
içın de bır sanat olduğunu anlat-
mayaçalışıyor. Yann başlayacak
festival. her ülkenın gösten sa-
natları geleneğınde çok önemli
bıryen olan kukla \e gölge tıyat-
"Postacı" (Velo Theatre), Fransa.
rosunun farklı ülkelerdeki tek-
niklerini ve lezzetlerini buluştu-
racaksanatseverlerle. 12Mayıs'a
kadar sürecek festivalde on ayn
mekânda toplam on ıkı gösteri
sahnelenecek.
'İçindeki İçindedir'
Festıvalın ılk gününde ızleyıci
karşısına çıkacak olan oyun Fran-
sa'dan gelen VetoTheatre'ın 'Fos-
tacı" adlı oyunu. Saat 19.00'da
Fransız Kültür Merkezı'nde -Kül-
tür Merkezi'nin katkılanyla- sah-
nelenecek olan oyun. bırpostacı-
nın çantasından fışkıran orman-
lar. vanardağlar. denızler. gemi-
ler ve sırkle egzotik bır serüvene
sürüklüyor ızleyıcıyı. Velo The-
atre, 5 Mayıs günü 15.00 ve
19 00"da vıne avnı verde ovunu-
*Üç kısa öykü", (Akebi Gnıp), Japonya
nu sahneleyecek.
Festivaltn resmi açıhşı 5 Ma-
yıs günü Mehpare Aksoy Yiğit
Gölge Tiyatrosu'nun sunacağı
'İçindeki İçindedir' adlı gölge
oyunuyla gerçekleşecek., Saat
21.00'de Kenter Tiyatrosu'nda iz-
leyici karşısına çıkacak olan oyun,
grup üyelerinin kendi geliştirdik-
leri birteknikle sunuluyor. Çok bo-
yutlu izlenimler bırakarak dönen
renkli ve resimli gölgeler ve göl-
gelere eşlık eden renk denizleri
kullanılarak Akdeniz. Ortadoğu
ve Balkan kültürlerinin bileşke-
si olan Osmanlı sanatından bir
çeşitleme sunuluyor oyunda.
'İçindeki İçindedir'de Mehpa-
re Aksoy Yiğit'ın yanı sıra Gûlin
Hayat. Halil Kınş. Serdar Aksoy,
Fahreddin V iğit. Yavuz Göktürk
ve Güneş AvniYiğit görev alıyor.
Mehpare Aksoy Yiğit'in 7 Ma-
yıs'ta açılacak olan 'SonOsman-
hlar' adlı gölge sergisı ıse, festi-
vahn en ilginç bölümlerinden bi-
rini oluşturuyor. Sergi, festivalin
dığer günlerinde 9.00-17.00 ara-
sında görülebilecek.
12 Mayıs'a dek sürecek
Festivalin üçüncü günü, 6 Ma-
yıs"ta, Japon kukla-gölge tiyat-
rosu Akebi saat 11. 30'da Yunus
Emre Kültür Merkezi'nde 'Taro,
Japon Halk Öyküsü'. 'Yengeç,
Bir Zamanlar' ve 'Japon-Tiirk
Şarkılan" olmak üzere üç kısa
oyun sunacaklar küçük izleyici-
lere. Müzik ve dansın çok önem-
li bir yertuttugu oyunlanndarenk-
li gölge kuklalan kullananan Ja-
pon grup, 8 Mayıs'ta 14.00'te
Arel Koleji'nde oyunlannı tek-
rarlayacak.
6 Mayıs'ta izlenecek diğer iki
gösteriden biri 5TaşÇocukTîyat-
rosu'nun 'Hact- vat-vat ile Kara-
gözüm" adlı oyunu. Saat 13.00'te
Bahçelievler Belediyesi Tiyatro
Salonu'nda sahnelenecek göste-
ride Karagöz'ün ortaya çıkış ef-
sanesi anlatılıyor. Saat 19.30'da
Muammer Karaca Tiyatrosu'nda
ise Portekizli topluluk Trule'nin
Müzik ve Kukla Üzerine Çeşit-
lemeter'i sahnelenecek. Sözsüz
ve müzikli oyananacak olan oyun
ipli kuklalann değişik teknikler-
le oynatılmasına dayanıyor. Por-
tekizli grubun gösterisi her yaş-
tan izleyiciye yönelik olarak ha-
zırlanmış.
8 Mayıs'taki ilk gösteri saat
12.00'de Banş Manço Kültür Mer-
kezi'nde sahnelenecek olan 'Bü-
yücü'. Kara Tiyatro'nun sahne-
leyeceği oyun, gülmece motifle-
ri taşıyor. Festivale Nâzım Hikmet
ve Nasreddin Hoca'nın kültür
dünyamıza kazandırdığı zengin-
likleri aktaran bir programla ka-
tılan İzmitŞehir Tiyatrosu 8 Ma-
yıs'ta 12.00'de Yunus Emre Kül-
tür Merkezi'nde 'Sevdah Buhrt'
adlı oyunu sahneleyecek. İzmit
Şehir Tiyatrosu aynca 9 Mayıs'ta
saat 12. 00'de Banş Manço Kül-
tür Merkezi'nde 'Nasrettin Hoca"
ve 12 Mayıs'ta 19.30'da Küçük
Sahnede 'Kuvayı Milliye' adlı
göstenlerini sergıleyecek.
9 Mayıs'ta sahnelenecek bir di-
ğer oyun ise Tiyatro Tempo'nun
'Cadûar ve Hint Fakiri" adlı gös-
tensı. Geçen yılki festivalde bü-
yük ılgi gören Tiyatro Tempo bu
yıl farklı bir tarzı deniyor. Gele-
neksel gölge tiyatrosu Karagöz'ün
ipli kuklaylabirleştirilerek sunul-
masına dayanan oyun, Deniz
Bank'ın katkılanyla gerçekleşe-
cek.
11 Mayıs Pazartesi günü saat
12.00"de Show Tiyatrotarafından
sahnelenecek olan 'ÇöpCanava-
n' ise. çevre kirlıliğını konu alan
modern bır Karagöz uyarlaması.
Aynı gün saat 19.00"da Küçük
Sahne'de izleyici karşısına çıka-
cak oyunun adı 'Çizdüşüm: Fer-
had Ue Şirin'. Feyza Zeybek'in
yetişkinlere yönelik hazırladığı
oyun, camaltı çalışmasını sahne-
ye taşıyor.
Suzy? Hug Levi 'Gazeteden' sergisinde İstanbul 'un dünü, bugünü ve geleceğini sorguluyor
Çarpıkkendeşme ve kcıos
Levi. galeri mekânınıntarihi dokusunu dasergisinekatmış.
ESRA ALİÇAV UŞOĞLL
198O'lı yıllardan itıbaren çalışmalannı de-
neysel çerçevede sürdüren Suzy Hug Levi'nın son
işleri Galeri Apel'de sergılenıyor. Sanatçının
'Gazeteden' başlıklı sergisinde gazete kâgitla-
nndan gerçekleştinlmiş bazı eskı ve yenı yapıtlar
yer alıyor.
Galennın üst kat ginşınde sergilenen eski iş-
ler. tuval etkılı... Gazete kâğitlanndan, boyakul-
lanılmadan gerçekleştinlen ışler, sanatçının o
dönem etkilendiğı olaylarla baglantılı olması
bakımından önemli. Yenı çalışmalardan daha
mımmal özellık taşıyan bu ışlerde. tükehlmiş nes-
nelere yeniden yaşam verme amacı da güdülü-
yor. Tüketılmış nesnelere yeniden hayat veren.
bunlan metal ışlerindede sürdüren sanatçı, baş-
langıç noktasmı atık malzeme olarak belırliyor.
Sergınin bu bölümünde Lev i. bir dönem Hürri-
yet v e Millıy et gazetelen arasında sayfalanna da
yansıyan 'savaş'ı. sanatın dıliyle. onlann mal-
zemelerinı kullanarak ele alıyor.
Suzy Hug Levı bu süreci "Gazeteler arasın-
daki savaş, onlan okunmaz hale getirmişti. Eve
giren gazeteler. yığılı bir biçimde dumyordu.
Kimse okumuyordu, çünkii onlar kendi arala-
nnda konuşuyorlardı. Gazetesayfalannı keserek
onlan birer sanat yapıtı haline getirmeyi amaç-
ladım. Sonra düşündüğümde gazetenin aslında
ne kadar çok anlam ifade ettiğini gördüm. As-
lında gazete çok çabuk tüketiliyor. Hepsi geçen
zamaın gösteriyor. Bugünkü gazeteyi eiinize al-
• Sanatçı, Galeri Apel'de
gazete kâğıtlanndan
gerçekleştirdiği işleriyle
İstanbul'un kozmopolitliğini ve
karmaşasını yansıtıyor.
Gazetelerin baskıdan önceki
sayfalannın yer aldığı albüm,
çanak içine yerleştirilmiş harfler
ve rakamlarla sergiye gelenlerin
îstanbul'un geleceği için düşünce
üretmesine olanak veriyor.
dığuıızda da dünün haberleriniokuyorsunuz. Ve
giderek olaylan anımsamaz oluyorsunuz. Bel-
lekten hemen siliniveriyor
r
şeklınde açıklıyor.
Suzy Hug Levi'nın 1999'da mekânı gördük-
ten sonra gerçekleştirdiği işler ise İstanbul te-
ması üzerine odakJanıyor. Galeri Apel'ın tarih-
sel dokusu da serginin içeriğine katılarak İstan-
bul'un geçmişi, bugünü ve geleceğe bakışı sor-
gulanıyor bir anlamda.
Kalan güzel mekânlara gönderme
Büyük salonda her bıri rengârenk, adeta to-
temleşmiş. gazete işlerle karşılaşıyoruz. İstan-
bul silüetinın renkli bir betimlemesi, kavramsal
birmanzarası olan bu çalışmalar, mekânın cam-
la aynlmış bölümüne yerleştinlen yıne gazete-
Bizim Tiyatro, Zafer Diper'in oyunlaştınp yönettiği 'Yitik'i sahneliyor
Eğitiııı emekçîsi Nasreddin Hoca
NLRDAN CİR\NŞÜMtL
Bizim Tiyatro. Zafer Diper'in oyun-
laştınp yönettiği Yitikadlı oy unu her cu-
martesı saat 18 00 ve her pazar saat
15.00'te Beyoğlu Muammer Karaca Ti-
yatrosu'nda sahneliyor. Oyunda Nazan Di-
per. Zafer Diper v e Ali Rıza Özfoilgiç rcl
alıyor.
Zafer Diper'in uzun süredir üzennde ça-
lıştıği 'Yhik* bır yol öyküsünü anlatıyor.
Siyasal nedenlerden dolayı Hoca (öğ-
retmen) v e Hatun (eşu uzak bir köy e sür-
gün edılırler. Ağır yaşam koşullan nede-
niyle ek ış. yapmak zorunda olan Hoca.
elinde kalan mallan büyük bir kasabada
oturan arkadaşlanna birakmak üzere eşıv-
le birlikte yaya olarak yola çıkar. Hatun
ıse bu olaylann etkisivle Hoca'yla aynı
görüşlen paylas^a da yol boyunca sürek-
lı sorun çıkanr. Oyun içinde oyunlarla
hem geçmışte hem de günümüzde yaşa-
nan çarpıklıklar. tanık olduğumuz ancak
müdahale edemediğimız yanlışlıklar su-
nuluvor seyırcıye. Hoca ve Eşı birbirle-
rine küçük oyunlar oynayarak aslında
içinde bulunduklan durumun acizlığıni
yansıtıyorlar
Yoi boyunca Hoca ile Hatun'un karşı-
sına süreklı kılık değıştıren bır Adam çı-
kar. Hoca ile Eşı varmak ıstediklen yere
asla varamazlar. Hoca ile Hatun'un o>-
nadıkJan oyunlara Adam da katılır bır su-
re sonra. Gerçekte kım olduğunu bılme-
dığımiz Adam. Hoca ve Hatun'un kade-
rinı belirler
Gelışen olaylar sonunda Adam eşyala-
nnı tek başına kasabaya götürmeye karar
*Yitik'te Nazan Diper. Zafer Diper ve Ali Rıza Özbilgiç ovmıyor.
verir. Hatun evıne dönerken yine Adam'la
karşılaşır \e ortadan kaybolur Hoca ise
bu kayboluşun bir oyun olduğuna inanır
önceleri ve eşıni aramaya başlar. Oysa
eşı artık bir yiriktır. Zafer Diper bu yol öv -
küsünü anlatırken geniş bir alanda dön-
meleri kullanmayı tercih ettiklerini ve
sahnenin bir köşesinde duran ağacın ama-
ca uygun süreklı yer değıştirdiğinı söy-
lüyor
Zafer Diper, bu kez Yargı'dan farklı bir
oy unculukla çıkıy or izleyıcinin karşısına
Yitik'in çıkış noktası Zafer Diper'in
bundan yillar önce sahnelediği 'Nasred-
din Hoca ve Eşeği' adlı çocuk oyunu. Ge-
leneksel Türk seyirlik sanatı öğeleri kul-
lanılarak sahnelenen oyun büyüklerden de
çok fazla ilgi görmüş. ancak kısa bır sü-
re sonra komünızm propagandası yapıl-
dığı gerekçesiyle engellemelerle karşı-
laşmış. Benzer öğeleri ele alan bir oyun
yapmayı uzun süredir düşündüğünü be-
lirten Zafer Diper bireysel çalışmalan-
nın yanı sıra Nadire Mater'in 'Potansiyel
İtirafçıÇantam' adlı yazısından yararla-
narak 'Yitik'i oyunlaştırdı: "Bu kez Nas-
reddin Hoca bir eğitim emekçisi oldu. Ha-
tun ise yaşam koşuUanmn ağırlığıyla Ho-
ca'yla birlikte sürgüne gönderilerekbir şe-
kilde ödüllendirilİNor. Hatun, Hoca'dan
daha bilinçli olsa da sürekli Hoca'ya lo-
zan ve sorun çıkaran biri."
Oyun sırasında seyirciyle bire bir ile-
tişıme geçiliyor ve oyunun bazı bölüm-
leri seyırcilerin arasında geçiyor. Diper en
çok seyırcinin tepkisini merak ediyor:
"İkinci sahnede Hoca politikacı kılığına
girerek bir konuşma yapıyor ve konuş-
mada "Demokrasi nedir" sormunuyöneİ-
tryor.'Demokrasiyı bilmeyenlerel kaldır-
sm, şimdi de bilenler' diyor. Sonra da
'Evet evet siz demokrasiyi bilenlerden-
siniz. biraz anlatır mısınız, demokrasiyi'
diyor. İşte burada seyirci nasü tepki vere-
cek bilmiyorut Buna benzer çok fazla
sahne var. Her şey inee bir çizgjde."
Aslında hepimizin bildiği öyküleri ye-
niden bir araya getirerek yeni bir çerçe-
veye yerleşürdiğinı söylüyor Zafer Di-
per. Böylelikle yeni ilişkiler ve bağlantı-
larla öykülere yeni boyutlar ekleme ola-
nağı yaratıyor kendisine. Oyunun gelenek-
sel ortaoyunu biçimiyle sahnelendiğim
ve 'güncelden evTensele ulaşdğuu' söylü-
yor Diper.
Zafer Diper'in 'kara güMürii' olarak ta-
nımladığı oyunda hem günümüze hem
degeçmişegöndermeleryapılıyor •'Oyun-
da toplumun yozlaşan yönleri, ezilenle
ezen,haklıyla haksız bazen Hoca'nuı yap-
nğı esprilerde bazen de kadın erkek iliş-
kisi çerçevesinde Hatun'un davranışla-
nnda ön plana çıkıyor. Toplumsalçarpık-
lıklar,günümüze uyartanarak anlatılıyor.
Hatun değişik kdıklaragiriyor. Bazen eşek
oluyor bazen padişah."
den, ay ve yıldızlarla tstanbul'un kozmopolitli-
ğini ve karmaşasını gözler önüne seriyor. Şehir
maketinin elemanlan tek tek, İstanbul silüetinin
vazgeçilmez görüntüleri olan minareleri ve gök-
delenleri anımsattığı kadar karmaşıkhğı da vur-
guluyor.
Galerinin diğer bir salonunda ise Peter Elsen-
mann'ın felsefi içerikJi, dikey ve yatay çizgile-
rin dışındadiagonelleri de kullanarak gerçekleş-
tirdiği mimari yapıtlanndan ve 'BlurredVision'
teorisinden yola çıkılarak gerçekleştinlen çalış-
malar yer alıyor. Perspektife aykın bır mimari
tasanm uygulayan Elsenmann'ın teorisi, Le-
vi'nin bu salondaki ışini yakından ilgilendiriyor.
tnsanlar arasındakı ilişkiler, iç ve dış mekân
kavramlanna değinen bu yerleştirmede, günü-
müz metropollerinde birbirinden habersiz. ko-
as içinde yaşayan insanlann hayatı sorgulanıyor.
Bundan önceki birçok işinde de kaos olgusunu
irdeleyen sanatçının, salonda yer alan aynanın
hemen önüne yerleştırdiği çalışmasmda da iz-
leyicinin kaotik labirentte kaybolması amaçla-
nıyor. Bu bölümdeki çalışmaya tstanbul'un geç-
mişini düşünerek başlayan sanatçı. elimizde ka-
lan sınırlı 'güzel' mekânlaragöndermelerdebu-
lunuyor. "Günümüzde bozulmadan kalan yer-
ler çok kısrtlı. Bunlann dışında kalan yerler hep
bir labirent, karmaşıkhk ve kaybolmuşluk hissi
uyandırryor. İnsanlann bugün apartmanlannda
tek tek hücrelerde yaşıyorolmalanıu. hiç kimse-
den haberdar olmadan kendi iç dünyalanna ka-
panmalannı. bu pencerelerie ve aynalaria sağla-
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ma> a çahştun.'"
^"~^"~"^"™ Elsenmann'ın tstanbul'da
kendiliğinden gelişen bu kar-
maşıkhğı ve asimetrikliği bi-
linçli bir biçimde. şehirlerinde
yaşanan düzeni bozmak için
yapmış olduğunu söyleyen Suzy
Hug Levi, 'aranan' ve 'olan'
karrnaşaya dikkat çekıyor. tstan-
bul'daki çarpık kentleşmeyi ve
kaosu ayna yardımıyla destek-
leyen sanatçı, izleyiciye de için-
de bulunduğu durumu göster-
miş oluyor böylelikle.
Gazeteyi, zaman kavTamını
ele almak amacıyla kullanan
sanatçı, aynca bıraktığımız iz-
ler üzerinde de özelhkle duru-
yor: "Okuduğumuz yazarlar,
okuyanlann el izkri, okurken
düşündükkrimiz, kaüama bi-
çimlerimiz - hemen herkesin
kadamabiçimifarkb- bunlann
hepsi benim için çok önemli. Bu
sergide kullandığım bütün ga-
zeteler tanıdıklanmdan toplan-
dLBOiyorum ki sevdiğirn ve oku-
duğum pek çok yazı bu işlerin
içinde ölüntsüzleşryor.''
Galerinin alt katı izleyici için
özellikle önemli... Çünkü bura-
da tstanbul'un geleceği 'yara-
tdıyor- 'Gizemü Yazı Tabteti' ad-
lı yerleştırrne. Freud'un 'Mystic
Writing Tablet' adlı kitabına
gönderme yapıyor. Gazetelerin
baskıdan önceki sayfalannın
yer aldığı albüm. çanak içine
yerleştirilmiş harfler ve rakam-
larla sergiye gelenlerin İstan-
bul'un geleceği üzenne düşün-
celer üretmesine olanak veri-
yor. Suzy Hug Levi bu bölüm-
de ortaya çıkan çalışmanın da-
ha sonra aynca sergileneceği-
ni ve tstanbul'un geleceğinin
bu katılımla sağlanacağını be-
lirtiyor.
BUA$AMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Milliyetçi Akımın Öncüleni:
Yusuf Akçura (I)
Çöküş dönemınde imparatorluğu kurtamna olanak-
lan arayan "Osmanlı münevverieri" Batt'dan da esin-
lenerek yeni akımlann oluşumuna katkıda bulunacak
düşünsel hareketlere öncü oldular.
Bu akımlann ikisi günümüzde de etkilerini sürdü-
rüyor:
Milliyetçilik, Islamcılık...
Yüzyılımızın başında çoğu, gizli Ittihat ve Terakki
Cemiyeti'nin üyeleri olan kimi düşün adamlan, ülke
dışında çıkardıklan gazete ve dergilerde "millet, mil-
li, milliyet" kavramlan üzerinde görüşlerini yazdılar
Hüseyinzade Ali Turan (1864-1942), Yusuf Akçu-
ra (1876-1935). Necip Türkçü (1871 -1951), II. Meş-
rutiyetten sonra Ahmet Ağaoğlu (1869-1939), Zi~
ya Gökalp (1876-1924) bu alanda ilk akla gelen dü-
şün adamlandır.
"Türk kültürünün kaynağını, hümanizmadan aldı-
ğt için, yirminci yüzyılda da çağdaşlaşmanın gerek-
tirdiği koşullara uymakzorunda" olduğunu yazan Hü-
seyinzade, II. Abdülhamid döneminde memleketi
Azerbaycan'akaçarak "Hayat" ve "Füyuzat" (1906)
dergilerini çıkarmıştı.
Tevfik Nevzat'ın Izmir'de yayımladığı Hizmet ga-
zetesinde (1901) çıkan dizi yazılanyla Necip Türkçü,
Ittihat ve Terakki ıdeolojısine temel olan "Birey yok,
toplum var" ılkesine karşı çıkarak Durkheim'cı ulus
anlayışından aynlır.
Andığım düşün adamlan arasında milliyetçi akıma
sistem gücü kazandırmaya çalışan ilk önemli isim Yu-
suf Akçura'ydı kuşkusuz.
II. Abdülhamid döneminde Harp Akademtei'nde
oğrenciyken Ittihat ve Terakki Cemiyeti'yle ilgisi po-
lisçe saptandığı için Fizan'a sürülen Kazanlı Yusuf
Akçura, üstlerinin yardımıyla Fransa'ya kaçma ola-
nağı bulmuştu. Göçmenlik yıllannda Pariste Ecole
des Sciences Polıtique'de okudu. II. Meşrutiyetin
ılan edildiği 1908'e kadar Rusya'da öğretmenlik, ga-
zetecilik yaptı. Şarkıyatçılar arasında tanınmasını
sağlayan Turk gazetesınde yayımladığı (Üç Tarzı Si-
yaset- Kahire, 1904) başlıklı yazılandır.
Amerikalı tarıhçi Charies W. Hostler'ın "Türk mil-
liyetçi çevrelerinde, Komünist Manifestosu'nun
Marksçılar üzerinde yarattığı eskiye benzer rol oy-
nadığını" belirttıği bu yazılarda (Turkism and the So-
viets Londra, anan Doç. Dr. Ercüment Kuran, Türk
Kültürü Dergisi, Nisan 1966) Ahmet Rıza ve yandaş-
lannın Osmanlı Birliği (Pen-Ottomanizm), Mehmet
Murat'ın Islam Birliği (Pan-lslamizm) görüşlerine kar-
şı Türk Birliği (Pan- Türkızm) ülküsünü savundu.
Çağdaş Türk Edebiyatı Meşrutiyet Dönemi'nde
Yusuf Akçura'nın eleştiri ve önerilerini şöyle özetle-
miştir:
"1- Islamhk ve Hıristiyanhkarasında önlenemezdüş-
manlıklar belirmiş, daha önemlisi Osmanlı İmpara-
torluğu bünyesindeki azınlıklarözellikle 1870 'lerden
sonra Almanya'da güçlenen ulusçu akımın (Pan-
Germanizm) etkisinde kalmışlardır. Bu nedenle pa-
dışah II. Mahmud'un özlediği Ali ve Fuatpaşalann
da yandaş olduklan bu görüşe dayanarak Hıristiyan
öğelerin Amerika Birieşik Devletleri'ndekigibi bir si-
yasal birliğe kendi isteklehyle katılmalan olasılığı
beklenemez. Zortama ise XX. yüzyılm güçlü Avru-
pasının tepki ve müdahalesini doğurvr. Yeni çağ
Osmanlı Imparatortuğu'nun elinden Müslüman ol-
mayan uluslann özerklik ve bağımsızlık kazanma/a-
rını önleme gücünü aldığına göre Osmanlı Biriiği'nin
pratik bır değeri düşünülemez.
2-1. Abdülhamid'in de benimsediği Islam Birliği
ülküsünün de Islam dinine bağlı kavimlerin kendi 'mil-
liyetleri'n/ duymalan nedeniyle hocalan, şeyhleri, es-
ki tarikatlan desteklemekle gerçekleştirme olanağı
yoktur.
3- Türkleri aynı amaç ve ü/kü evresınde biıieştir-
me sorunuysa imparatoriuk sınırian içinde ırk ve din
birliği olduğu için kolay çözülecektir. Sınıriann dışın-
da kalan Türklerin birieştırilmesinde de Din Birii-
ği'nin rolü olabilir."
Bir yönüyte ırkçı veTurancı ideolojiye kaynaklık ede-
bileceğini düşündüren bu görüşlenn Ziya Gökalp, Ah-
met Ağaoğlu gibi kendisinden sonra gelen milliyet-
çilen dennden etkilediğini biliyoruz.
Mehmet Emin (Yurdakul), Ahmet Ağaoğlu, Hü-
seyinzade Ali Turan, Dr. Âkil Muhtar ile birlikte ör-
gütlediği Türk Yurdu Cemiyeti'nin organı olarak çı-
kan derginin amaçlannı belirten yazısında Yusuf Ak-
çura "Türk ırkının muhtelif kavimlerden doğan ede-
biyatlannın tanıtılması, Türk âleminin siyasal ve eko-
nomik çıkahannın savunulması" gerektiğini vurgu-
layarak iktidardaki Ittihat ve Terakki Fırkası'nın ide-
olojisine yandaş tutum alır. Ama aynı dergide çağ-
daş devletlerin bağımsızlığının önkoşulu olarak "Mil-
li Iktisat" politikasının vazgeçilmezliğini savunmuş ve
Batı ülkelerinin toplumsal/siyasal yapılannm analizi-
ni başarmıştır.
Akçura'ya göre Türkiye'nin çağdaşlaşması için bi-
rincil koşul yerii bun'uvazinın oluşmasıdır. Çünkü çağ-
daş devletler, sermaye adamlannın, burjuvazinin
omuzlannda yükselmiştir.
I. Dünya Savaşı yenilgisınden sonra birtür "durum
muhakemesi" yaparak kendıni eleştiren Akçura, bu
ırkçı ve Turancı ideolojinin "Osmanlı emperya/ızm/"
hevesi olduğunu ileri sürerek savaşa karşı olduğu-
nu belirtmiştir.
Gelecek hafta Yusuf Akçura'nın 1915ten sonraki
çalışmalannı sergileyerek yazıyı sürdüreceğim.
Hüpmüz Aslantürk'ün bakır
rölyef sergisi
• Kültür Servisi-
Hürmüz Aslantürk'ün
bakır rölyef sergisi
Pimapen
Kültürevi'nde
sürüyor. Duvar
rölyeflerinin yanmda
mutfak gereçleri de
yapan Aslantürk.
Samsun 19 Mayıs
Üniversitesi Grafik
Bölümü mezunu.
Sanatçının 1994
yılından beri
sürdürdüğü bakır
rölyef çalışmalan daha çok Osmanlı-Selçuk
ağırlıkh. (296 90 36)
John Ash yazdı, Petep Hristoff
resimledi
• Kültür Servisi - Şaır John Ash ile ressam Peter
Hnstoff'un ortak kitabı "The Anatolikon'
(Anatolikon) YKY''den çıktı. tstanbul'da yaşayan
John Ash'in İstanbul ve Türkiye konulu şiirlenni
resımleyen İstanbul doğumlu Hristoff, böylece
ilginç bir işbirliği örneğı sergüiyor.