17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MAYIS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ /ekonomio cumhurryet.com.tr 13 Riizgâr santrallanna yasa taslağı • ANKARA (AA) - Rüzgâr Enerji Santrallan Sanayii Işadamlan Derneği lRESSİ4.D)tarafindan Rüzgâr Enerjisi Santrallan Yasa Taslağı hazırlandı. Başbakanlık. Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Orman bakanlıklanna gönderilen taslakla. "Yap-lşlet" modeli ıle üretim şirketlerine. rüzgâr enerjisinden elektrik üretecek santral kurma ve işletme ızni \erilmesi ile enerji satışına dair usul ve esaslar belirlenıyor. Cep'te vipüs endişesi • Ekonomi Servisi - Çernobıl vıriisünün bilgisayarlan tahrıp etmesiyle yaşanan endişe şimdi de cep telefonlanna sıçradı. Cep telefonlanna bugün virüs bulaşacağı söylentileri üzerine yazılı bir açıklamada bulunan Telsim yetkilileri, Telsim kullanıcılan için böyle bir riskin söz konusu olmadığını söylediler. ADB'nin knedi politikası • MANİLA(AA)-Asya Kalkınma Bankası (ADB) Başkanı Tadao Chino, Asya'da yaşanan mali krizın ardından ADB"nin kredi politikasınm gözden geçirilebileceğini söyledi. ADB Başkanı Chino, bankanın Asya mali krizi içindeki rolünü savunarak Uluslararası Para Fonu'nun (IMF)krizin sona erdirilmesi konusunda çok fazla sorumluluk yüklendığini söyledi. Chino, " Yeni bir tür acil krediler konusunda çalışmada bulunabiliriz" dedi. 2. Teknoloji Kongpesi • İSTANBUL(AA)- Sanayileşme yolunda büyük adımlar atan Türkiye. 1 Haziran'da bütün yönleriyle teknolojiyi irdelemeye hazırlanıyor. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBÎTAK). Türkiye Teknoloji Gelıştirme Vakfı (TTGV)ileTürk Sanayicileri ve Işadamlan Derneği (TÜSİAD) tarafından ilki geçen yıl düzenlenen Teknoloji Kongresi'nde bu yıl, Türkiye"de ve dünyada teknolojik gelişmeler, başan öykûleri ile eğitim ve yaratıcılığın önemi anlatılacak. Şirketler, küresel bunalımı atlatmak ve ayakta kalmak için bilgi teknolojisine yöneliyor Sağduyunun adı doğrubilgiNİLÜFERŞENSÖZ Küresel bunalımm sürdü- ğü günümüzde, şirketlerin ayakta kalması için kısa sü- rede doğru bilgiye sahip ol- ması gerekiyor. 20O0'e bir kala şirketler, bilgi teknolo- jisine yatınm yaparak can ya- kan rekabet ortamında mü- cadele ediyor. Türkiye"de dün- ya çapında oynamak isteyen şirketler, diğer dünya şirket- ieri ile aynı dili aynı anda ko- nuşmak için kunımsal iş ya- zılımı çözümlerine yöneli- yor. Kurumsal işyazılımı çö- zümlerinde dünyada en yay- gın olarak kullanılan SAP. Türkiye'de de şirketlerin tek- nolojik altyapılannı inşaed'- yor. SAP Türkiye Genel Mü- dürü Behçet Yanmaz. SAP'nin problem başlamadan önlemeyi sağlayan bir yazılım paketi olduğunu belirterek "SAP, şirketlerin karar mekaniznıasını \erimli kılnor. Üretim aşaması- nın her noktasında kontrol olana- ğı veriyor'" açıklamasını yapı- yor. 2000"li yıllarda Türkiye en- düstrisinin standardı olmayı he- deflediklerıni ifade eden Yan- yerini almıyor ama karar me- kanizmasını verimli yapıyor. Şirket yöneticisinin en yeni verilerle karar alması ile iki ay öncesinin bilgileriyle ka- rar alması çok farklıdır. Na- sıl biryönetici olursanız olun sadece altıncı hissinizi kul- sektöriere çözüm ve servisi ve- riyoruz. Koç, Sabancı, Borusan, Anadolu. Zorlu gibi birçok hol- dinge çözüm sağlıyoruz. - Krizdöneminin yaşandığı bir siireçte SAP'nin şirketlere sağla- dığı artı değerler nelerdir? • Türkiye'de dünya çapında oynamak isteyen şirketler, diğer şirketler ile aynı dili aynı anda konuşmak için kurumsal iş yazılımı çözümlerine yöneliyor. Yaygın kullanılan SAP, Türkiye'de de şirketlerin teknolojik altyapılannı inşa ediyor. maz, SAP çözümlerini ve şirket- lerin krizden çıkmalannın nasıl mümkün olduğunu Cumhuri- yet'e anlattı. - Teknoloji ilerledikçe insan faktörü karar mekanizmasının dışında kahyor. SAP vazılımlan şirketlerin karar mekanizmalan- nı etkiliyor mu? - SAP. karar mekanizmasının lanıp bir şeyler yapamazsı- nız. Stratejikkararlan verme- ye kalktığmızda belirli bir göriiş zenginliğiniz önemli. Ama harita olmadan general olamazsınız; önce haritanız olacak ki üzerinde planınızı yapacaksmız. Ondan sonra or- dunuza hükmedeceksiniz. - Şirketler sizden nasıl çözüm- ler bekliyor? -Artık standart çözüm teknik- leri yeterli gelmiyor. Şirket han- gi sektörde aktifse o sektör için hazırlanmış çözümler standart çözümün üzerine ekleniyor. SAP olarak 18 sektörü seçtik ve bu -Krizdöneminde şirketler yap- tıklan üretim, satış ve maliyetle- rin verimli olması için en duyar- lı zamanlannı yaşıyorlar. Kriz kendiliğinden bitip giden bir şey değıl. Eğer krizden önce yaptığı- nız üretimle, verilerle krizden sonra da devam edeceğinizi dü- şünüyorsanız yanıhyorsunuz. SAP öncelikle şirket içerisinde- ki bütün verileri ve akışlan gör- meyi sağlayan gerekli altyapıyı oluşturuyor. Ikincisi de daha ön- ce denenmiş çözümleri sunuyor. SAP'yi bir sözlük veya ansiklo- pedi gibi düşünürseniz o ansik- lopedi içerisinden şirket için ge- rekli olanlar almıyor. - Bugünkü çözüm, teknoloji- nin arkasında kalırsa ne oluyor? Çözümler ne kadara mal oluyor? -Yapılan yatınmın uzun vade- li olması çok önemli. Biz de ge- rek eğitim merkezi gerekse des- tek birimimizle devamlılığı sağ- lıyoruz. SAP'ye başvuran şirket- lerin hemen hemen hepsi bizden önce öyle veya böyle kendi prob- lemlerini çözüyorlardı. Ancak daha iyiye gitme ve dünya ile ay- nı dili konuşmak için SAPalrya- pısını oturtuyorlar. Büyük şirket- ler projelerini 6 ayla 13 ay ve kü- çük şirketlerse 4 ayda tamamla- yabiliyorlar. Çözümün maliyeti ise şirketlerin büyüklüklerine ve istediklerine göre değişkenlik gösteriyor. - Şirketlerin verimli çalışması- nı sağladıgını söylediginiz SAP çözümlerini şirketlerdışında uy- gulamak mümkün mü? - Birkaç belediyeye bu çözüm- lerin kullanılması için teklifte bu- lunduk. Belediyelerin üretim ya- pılan. satın alma. bakım onanm organizasyonlan bulunuyor. En önemlisi de belediyelerde mali- yet kontrolü, bütçe kontrolü var. Bunlann hepsini SAP çözümle- ri ile manipülasyondan uzak ta- kip etmek imkânına sahipsiniz. ATLAR SON 50 YILIN EN DÜŞÜK SEVÎYEStNDE Tarımda tarihiçöküştSTANBULjAA)-Ekonomik lşbirliği ve Kalkınma Örgürü'nün (OECD) 'Ta- nma Bakış 1999-2004' Raporu'nda, tanm sektörünün fiyatlardaki aşın düşüş ne- deniyle larihi bir çöküş' yaşadığı bildi- rildi. Raporda. sektörde ürün fiyatlannm son 50 yılın en düşük seviyesinde oldu- ğu vurgulandı. Sektörde yaşanan krizin iki temel ne- deni olduğu belirtilen OECD raporunda, birçok ülkede geçen yıllarda verilen yük- sek fiyatlara bağlı olarak •aşui' üretim sonrası stok- lann oluştuğu kaydedil- di. Raporda. ithal pazar- lanndaki talebin aşın dü- şüşünün de sektörde fi- yatlarm aştn gerilemesi- ne neden olduSu ifade edıldi. Talebin azalmasının bazı durumlarda ithalat- çı ülkelerdeki iç üretimin artmasından kaynaklandığı vurgulanan raporda, ancak temel nedenin, tanm sek- törünün büyümesinin asıl iticı gücü du- rumundaki Asya'nın hızh sanayileşen ül- kelerinde yaşanan finansal kriz olduğu- na dikkat çekildi. Bazı OECD ülkelerinde tanm sektörü- nü koruma ve desteğin sürdürüldüğu an- latılan raporda, hükümetlerin müdahale etmeme konusunda dirençli davranmala- n ve üretim ayarlamalan yapılması halin- • OECD raporunda, fiyatlardaki düşüşün nedeni, geçen yıllarda 'aşın' üretim sonrası stoklann oluşması ve ithal pazarlanndaki talebin azalması olarak gösterildi. de sorunun geçici olduğu belirtildi. Rusya'da yaşanan kriz ve Brezilya'da yapılan devalüasyonun da sektördeki ta- lebi düşürdüğüne dikkat çekilen raporda, tanm sektöründeki fıyatlann, 2000 yı- lından sonra talebin artması durumunda toparlanabileceği kaydedildi. Raporda, OECD üyesi olmayan ülke- lerdeki büyüme oranının düşmesinin. en azından önümüzdeki 2-3 yıl için OECD ülkelerinde de ticaretin azalması ve fıyat- lann düşmesi yönünde etkili olacağma dikkat çekildi. 'Ümut2004'te' OECD üyesi olmayan ülkelerin ekonomilerin- deki gelişmeyle birlikte tanm ürünlerine talebin artacağı kaydedilen ra- porda, bunun, 2004 yı- lında fiyatlarda istikrar saglanmasma yolaçacağı ifade edildi. Ürün kalitesi ve gıda güvenliğinin, sağ- lık riskini azaltmak ve müşteride güveni saglamak açısından önemli olduğuna dik- kat çekilen raporda, bu konuda yapılacak düzenlemelerin üretim maliyetini değiş- tirecegi ve rekabet ortammı da belirleye- ceği vurgulandı. Raporda. ülkelerin iç üretim ve ihraç ürünleri konusunda uluslararası kriter- lere dayanacaklan da vurgulandı. MUDUR AKBAY: ORTAKLIKLAR ASKIDA TEKEL debeklemedeEkonomi Servisi- Devletin her yıl trih/on- larca lira kâr elde ettiği TEKEL'in özelleş- tirilmesine yönelik çalışmalar başta sendi- kaiar olmak üzere birçok kesımin tepkisi- ne neden olurken, şirketin ortaklık proje- lerinın de yeni kurulacak hükümeti bekle- dıği belirtildi. TEKEL Genel Müdürü Meh- met Akbay. içki ve sigara üretiminde yerli ve yabancı şirketlerle ortaklık kurulması- na yönelik projenin yeni hükümeti bekle- diğini söyledi. Devletin her yıl trilyonlar- ca lira kâr elde ettiği TE- KEL'in özelleştirilmesine yönelik çalışmalann dur- duğunu kaydeden Akbay, "Konu astada, iptal edilmiş değil. Kısaca muallâkta" diye konuştu. TEKEL Genel Müdürü Akbay. seçim nedeniyle bekkmeyegiren özel sek- törlerle ortaklık projesi çerçevesinde bugüne ka- dar kuruma 30 yerli ve yabancı kuruluşun başvuruda bulunduğunu belirtti. Akbay, "Hükümetin gündeminde olmayan bir ko- nuda idarenin kendi kendine bir çaüşma içinde olması mümkün değil" dedi. Proje- nin Yüksek Planlama Kurulu ve Bakanlar Kurulu karan ile kabul görmesı halınde so- nuçlandınlabileceğıne dikkat çeken Ak- bay. "Yenihükümetin kurulmasından itiba- ren bu konuda o hükümetin politikalan doğrultusunda bir şeyler yapılacakveya ya- • Aralannda BAT, IDV, Segram, Pemo Rickards, Efes Pilsen ve Kavaklıdere'nin de bulunduğu 30 yerfi ve yabancı firma, TEKEL ile ortak üretim için bekliyor. pdmayacak" diye konuştu. Yerli ve yaban- cı şirketlerle ortaklık çalışmalannda en bü- yük aşamanın Akhisar Sigara Fabrikası'nda kaydedildiğinı öne süren TEKEL Genel Müdürü, burada British American Tabac- co (BAT) ile ortak üretime mahkemeden de onay çıktığını söyledi. Mehmet Akbay, "Mahkeme, bilindiği gibi sendikanın yü- rütmeyi durdurma talebini reddetmişti. Şimdi ise davayı kökünden reddetti. Bizim idare olarak yaptığımızın doğru olduğu. idare mahkemesi karany- la da teyit edUdi" görüşü- nü savundu. Efes Pilsen, TEKEL bi- rasının ortak üretimi, Ka- vaklıdere ortak şarap üre- timi önenstnde bulunur- ken, Limak ve Çolakoğlu gibi firmalar da kuruma ortaklık önerisinde bulun- du. Aynı şekilde Ingiliz IDV, Kanadalı Segram. Fransız Perno Rickard gibi kendi alanlann- da söz sahibi şirketler de Türkiye'de TEKEL ile ortak alkollü içki üretmek istediklerini bildirdi. Türkiye'de üretim yapan Philıp Morns ve R.J Reynolds dışında Akhisar Sigara Fabrikası için ortaklık karan çıkan BAT ile birlikte Imperial da bu alanda ya- tınma soyunurken. tzmir Çamaltı Tuzla- sı'nı ortak işletmek için de dünyanın tuz ve kimya devi Hollandalı Akzo Nobel ile niyet mektubu imzalandı. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Küçülen Ekonomi Ekonominin en önemli ya da temel göstergelerin- den biri, toplam yurtiçi üretimin yıllık değişimidir. Eko- nominin üretim ve hizmet a(t sektörterinin yarattıklan katma değerin toplamından oluşan yurtiçi üretime, ül- ke dışından sağlanan gelirler de eklendiğinde, katkılı toplam ulusaJ üretime ya da yaygın kullanımıyia gay- ri safi milli hasılaya (GSMH) ulaşılır. Yıllık değişimleröü- yüme hızı olarak adlandınlır. Türkiye ekonomisınin 1998 yılında, katkılı yurtiçi üre- tim olarak yüzde 2,8; GSMH olarak da yüzde 3,8 ora- nında büyüdüğü en son verilerden anlaşılmaktadtr. Geçen yılın ekonomik büyümesinin kimi önemli özel- liklerine değinilmesi gerekiyor. Önce, 1998 ekonomik büyümesi, eğerüçeraylık dö- nemler gözönüne alınırsa, giderek azalan bir eğilim gös- teriyor. Bir başka anlatımla ekonomi, 1998'in ilk çey- reğindeki üretkenliğini, son çeyreğinde gösteremiyor; son üç ayda ortalama olarak, yurtiçi üretim olarakyüz- de 1,7 oranında küçülmüş, GSMH olarak da yalnızca yüzde 0,7 bir büyüme oranı yakalamıştır. Kısaca, üre- tim ve gelir yönünden ekonomi, 1999'a hiç de sağlık- lı büyüyen bir yapı ile girmemektedir. Sonra, ekonominin giderek daha az büyümesinin sek- törel durumu da oldukça ilgınç ipuçlan veriyor. Verile- re göre inşaatsektörü, en canlı olması ya da büyüme- si gereken Nisan-Eylül altı ayında, sırasıyta yüzde 2,0 ve yüzde 2,5 oranında eksi değer alıyor, yani küçûlü- yor. Yani bir önceki yılın aynı üçer aylık dönemlerine göre daha az üretimde bulunuyor. Son çeyrekte ise asıl küçülme, yüzde (-) 5,4 ile sanayi sektöründe ya- şanıyor. Gerek inşaat, gerekse sanayi sektörieri, ekonomi- nin, büyüklükveekonomiye etkileri açısından önde ge- len sektörleridir. İş bulma olanaklan ve sektörierarası mal ve hizmet aktmlan gözönüne alınırsa, bu iki sek- törde üretim gerilemelerinin dogrudan iki sonucu ola- cağınakesin gözüyle bakılabilir. Bunlardan birincisi, in- şaatn ve sanayinın, ürün ve hizmet aldığı sektörierde satışlann azalacağı ve bunun o sektörierde de durgun^ luk yaratacağı; ikincisi de, ışsizliğin daha da artacağı- dır. Kısaca ekonomi, eğer yüzde 2,8 ya da 3,8 gibi bü- yüme oranlan durgunluk sayılmazsa, çok daha düşük oranlı üretim arnş ya da düşüşlerine, daha açığı, zîn- cirieme ve daha ağır bir durgunluk sürecine girebilir. önümüzdeki günlerde kurulacak olan hükümetin önün- deki en büyük sorunlardan biri budur. • • • Anımsanacağı gibi, Türkiye ekonomisini yönetenler, 1980 öncesinde, ekonominin yıllık büyümesinin yüz- de 7-8 dolayında olmasını amaçlıyor; pian ve program- lan buna göre hazırlıyor ve tüm kamu ve özel sektör birimlerinin bu amacın gerçekleşmesi doğrultusunda çalışmalannı istiyordu. Kısaca ekonomi, 1980 önce- sinde yüksek büyüme oranına ulaşılmasını, ekono- mik ve toplumsal sorunlann çözümünde temel betir- leyici etken sayıyordu. 1980 sonrasında büyüme ora- nının yüksek tutulması amacı, büyük ölçüde bir yana bırakıldı. Özellikle IMF'nin önerileriyle, plan ve prog- ramlarda amaçlanan yıllık büyüme oranı yılda yüzde 4,4 dolayına indirildi. Geçen yıl (1998) ulaşılamayan, işie bu amaçlanan yüzde 4,4'lük büyüme oranıdır. Büyüme oranının düşük bir düzeyde amaçlanma- sının ana nedeni, ekonomik büyümenin yüksek olma- sı durumunda fiyat artışlannın da yüksek olacağı, kı- saca, enflasyon korkusudur. Oysa ne ekonomi kura- mında ne de pek çok Uzakdoğu ülkesinin uygulama- da kanrtJadığı gibi, yüksek büyüme oranı, zorunlu ola- rak yüksek enflasyona yol açar gibi bir bağımlılık iliş- kisi kurulamaz. Pek çok ülke yüzde 4-5 dolayında ekonomik büyümeyi yüzde srf/rya da 2-3 gibi enflas- yon oranıyla gerçekleştirmektedir. Kaldı ki, bu olgu 1998 verilenyle de kanıtlanmakta- dır; ekonomik büyümenin, amaçlanan düzeyin altın- da kalmasına karşılık enflasyon oranı hemen hiç düş- memiş, tüketici fiyatlanyla 1998'de, yani bir yıl önce yüzde 85,7,1998'de de buna çok yakın, yüzde 84,6 olmuştur. Bu nedenle, enflasyonun düşürüleceği an- layışıyla ekonominin daha çok durgunluğa ya da da- ralmaya sürüklenmesi çok yanlış olur. Yapılması ge- reken, ekonominin yapısal olarak düzelmesinin plan- lı ve programlı bir biçimde yollannı bulmaktır. e-posta: [email protected] DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGIN YILDIZOĞLL LONDRAerginfrı ergin.demon.co.uk Japonya hâlâ krizde. Avru- pa'da ekonomik büyüme yavaş. Brezilya ve Rusya'da resesyon var (VVashington Post 27/04). Kâr olmadığı için yabancı yatırımcılar Çin'den kaçıyor (In- ternational Herald Tribune 27/04). ABD ekonamisi büyümeye devam ediyor, ama ABD, Almanya ve Japonya'ya, dünya ekono- misinin daha uzun süre tek bir motorla gir- meye devam edemeyeceğini söyledi. ABD Ha- zine Sekreteri Rubin, "ABD'deki bu geniş- leme, ekonomik ve siyasi olarak, sonsuza kadarsürmez" dedi. (New York Times 27/04) Gerçekten de ABD ekonomisinin performan- sı dünyanın geri kalanı açısından kılit birnok- taya gelmiş durumda. iyi ki savaş var! ABD bu işi nasıl yapıyor? Dünya ekonomisinde, ekonomisi yavaşla- makta olan ülkelerde talep daralması yaşa- nırken ABD ekonomisinin büyümeye devam ediyor olması, dünyanın geri kalanına bir ih- racat pazan sunuyor. Bu, dünya ekonomisi- nin daiha fazla daralmasını ve hatta bir reses- yona düşmesini engelliyor. Ancak ABD siya- si ve ekonomik olarak sonsuza kadar büyü- meye devam edemez diyor Rubin. Rubin haklı! Her ne kadar son IMF raporu, dünya ekonomisinin bir resesyon tehlikesini atlattığını söylüyorsa da geçen dönemde ma- li krizlere yol açan temel sorunun, kredi piya- salarını şişmeye zoriayan kapasite fazlasının hâlâ etkisinı sürdürdüğünü görüyoruz. Mor- gan Stanley Dan Witter ekonomistieri tara- fından yayımlanan Global Report'un 23 Ni- san sayısındaki bir çalışma, ABD ekonomi- sinde kapasite kullanımının son 7 yılın en dü- şük düzeyine inmiş olduğuna dikkatleri çek- ti. Buradan hareketlede, haklı olarak, ABD'de böyleyse dünyanın geri kalanında sorun ol- duğu gibi duruyor diyor yazar. Oyleyse ABD ekonomisi nasıl oluyor da hâlâ büyümeye devam ediyor? Daha önce de birçok kere verilerini aktardığımız gibi iç ta- lebe dayanarak! Özellikle de tüketici talebi- ne dayanarak. Bu tüketici talebini destekle- yen kredi mekanizmasının arkasındaki en önemli kaynak ise borsa. Borsada kâğıtlar yük- seldikçe ABD orta sınıfı kendisini zenginleş- miş hissediyor, kredi kartını daha kolay kul- lanıyor, eli cebine daha kolay gidiyor. Tüke- tici harcamaları ekonomiyi büyütüyor, bu da borsayı destekliyor. Borsa ve ekonomi ilişki- Bu Savaşlar Bir Harika!si bir devr-i daim makinesi olmadığına gö- re, bu 'saadetzinciri'ne dışarıdan eklenen bir şeyler olmalı. Son iki aylık gelişmeler, bunlar- dan en azından birinin ne olduğunu bize gös- teriyor. Bu Kosova savaşıdır! Bu savaşlar bir harika! Geçen yılın ikinci yarısından bu yılın mart ayına kadar ABD borsasında adeta bir dur- gunluk içinde dalgalanma vardı. Dow Jones Sanayi indeksi günlük degişme hızı yüzde 2-3 ile yüzde -2 arasında gidip geliyor, genel- de düz birtrend çizgisi sergiliyordu. Rambo- uillet görüşmeleri tıkanıp da, Kosova'da bir NATO müdahalesinin gündeme geleceği an- laşılınca indeks bu ataletten sıyrılmaya baş- ladı, mart başında tırmanışa geçti, savaş çı- kana kadar yaklaşık yüzde 6 deger kazandı. Savaş başladıktan sonra da, nisan sonuna ka- dar yüzde 12 yükseldi. (Bloomberg-Charts). Böylece ABD ekonomisine tüketici talebini destekleyen, buradan da hareketle dünya ekonomisine taze kan gırmiş oldu. Bu, sürecin bir yani. Diğer yanın- da da bu savaş sayesinde açılan kapılardan ABD silah sanayiine akıtılmaya başlanan milyariarca dolar var. Bu, ABD si- lah sanayiine ve buna bağlı yüksek teknolo- ji, elektronik vb. diğer sanayilerin kapasite fazlasını azaltmaya yönelik bir sübvansiyon demektir. Bu sübvansiyonun etkileri de ister istemez bu şirketlerin hisse senetlerine yan- sıyacak. Clinton yönetimi bütçe komisyonu Mec- lis'ten 5.8 milyardolarek kaynak istemişti. Mec- lis'te egemen olan Cumhuriyetçi (muhafa- zakâr) parti grubu bu savaş harcamasının 13 milyar dolara yüksettilmesine karar verdi. Clin- ton bütçe komisyonu başkanına göre bu ek kaynağın Kosova'yia bir ikjisı yok. "KosovaV abartıp silah sanayiine ek kaynak yaratı- yorlar" diyor (New York Times 30/04). Bu arada Pentagon, tanesi bir milyon do- lara malolan Cruise füzeleri stoklannın azal- makta olduğundan (Wall Street Journal'a, 30/04, göre yalnızca 1 milyon Cruise füzesi kalmış) bu koşullarda ABD'nin bir başka böl- gede savaşa girebilme kapasitesinin zayıfla- dığından şikâyet etmeye başladı (Washing- ton Post 30/04). ABD hızla silahlanma harcamalannı arttınr- ken, Rusya da eli boş durmuyor. Nisan'ın 29'unda Kremlin Güvenlik Konseyi çok önemli birtoplantı yapmış ve Yeltsin dört ye- ni karar imzalamış. Dışişleri Bakanı Putin'in açıklamalanndan anlaşıldığına göre bu karar- lar, Rusya'nın kısa menzilli taktik nükleer fü- zeler stoklannın güçlendirilmesini, uluslara- rası anlaşmalara ters düşmeden, bilgisayar simülasyonuyla nükleer deneme yapmayı, bir de "çok gizii" bir karan içeriyor (WP 30/04). ABD silah harcamalarının arttınlması, Yelt- sin'in imzaladığı yeni karariar, Çin'in balistik füze kapasitesini geliştimnesi, yeni bir silah- lanma yarışının da başlamakta olduğunu da bize haber veriyor. Rubin haklı. ABD ekonomisi sonsuza ka- dar büyümeye devam edemez. Ama belli ki Clinton yönetimi elinden geleni yapıyor. Bu savaşlar bir harika doğrusu, yoksa, bu kadar sorun hâlâ ortada dururken dünya ekonomi- si nasıl toparianmaya başlardı. Yatıp kalkıp savaşlara şükredelim ve bu arada Adriyatik'ten atılan bir Tomahawk'ın da yanlışlıkla kafamıza düşmemesi için dua etmeyi unutmayalım. FİYAT DUYURUSU | Ürünlerimizin perakende satış fiyatları 3 Mayıs 1999 Pazartesi gününden itibaren aşağıdaki gibi belirlenmiştir. CAMEL UZUN CAMEL KISA SALEM UZUN SALEM KISA VVINSTON UZUN WINSTON KISA MONTE CARLO UZUN MONTE CARLO KISA EGE UZUN EGE KISA YENİ FİYAT 450.000.-TL 425.000.-TL 450.000.-TL 425.000.-TL 300.000.-TL 275.000.-TL 225.000.-TL 200.000.-TL 185.000.-TL 175.000.-TL ESKI FİYAT 425.000.-TL 400.000.-TL 425.000.-TL 400.000.-TL 275.000.-TL 250.000.-TL 210.000.-TL 185.000.-TL 160.000.-TL 150.000.-TL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle