18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I MAYIS 1999 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 stanbul A 24 Sınop A 23 Adana A 27 zdırne A 26 Samsun PB 21 Mersin A 25 <ocaelı A 25 Trabzon ^anakkale A 24 Gıresun PB 19 Şanlıurfa PB 18 Diyarbakır A 24 A 27 zmır A 28 Ankara A 23 Mardın A 25 Vianısa A 28 Eskişehır A 24 Siirt A 24 <\ydın A 29 Konya A 23 Hakkâri A 16 Denızli A 26 Sıvas A 21 Van PB 16 Zonguldak A 23 Antalya A 28 Kars PB 12 Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı bulutlu, ötekı yerler Oslo az bulutlu ve açık geçecek. Hava sı- caklığı Doğu'da değişmeyecek, Ba- tı'da artacak. Rüz- gâr, güney ve batı yönlerden hafrf ara sıra orta kuvvette esecek. Münih DIS MERKEZLE PB 11 Berlin PB 17 Moskova Y 16 Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn PB PB PB PB PB Y Y 11 10 19 16 17 21 17 Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB Y PB Y PB PB 21 17 19 25 24 21 26 Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahıre PB A A PB A A A 26 18 25 19 24 16 32 Y 18 Zürih PB 21 Şam A 31 Açık Parçalı bulutlu Bulutlu k Çok buluttu Yağmuriu ''İMMP Kartı GOK gürultülü GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Bu öğeler, siyasette ciddiyeti ön planda tutan- lara özgü davranışlar. Ne ki, koalisyona girmesi olası partilerde aynı davranış gözlenmiyor. Son günlere kadar DSP ile ortaklığı gerçekleş- tıımek için her türiü özveriyi gösteren MHP'den bir- den garipsenecek sesler gelmeye başladı. Örneğin, MHP'nin -üstelik- Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şevkat Çetin'in son de- mecindeki üslubu yadırgamamak olanaksız. Partisinin hükümet dışında kalması durumunda ortaya çıkacağını varsaydığı tablo; gerçekten ya- dırgamaktan öteye şaşırtıcı da.. Şevkat Çetin, "MHP'nin iktidar dışında kalması rejim bunalımı doğurvr. 129 milletvekili çıkarmış bir partiyi yok sayarsanız, kargalar bile güler" diyor. Kargaların ne yapacağmı bilemeyiz ama, bu de- meç kimi çağrışımlar yapıyor. Koalisyonlar çeşitli seçeneklerle oluşuyor. Genel kurala göre, ilk başta koalısyonu oluşturan parti- ler arasında "asgari müşterekler"de uzlaşma, an- laşma geliyor. MHP'nin düne kadar DSP'yi, tabii kamuoyunu rahatlatacak iyiniyet gösterilerine gölge düşüre- cek çıkışı partinin iki numaralı sorumlu kişisi yapı- yor. MHP, hükümette yer almazsa "rejim bunalımı doğacağım" söyleyen Şevkat Çetin, acaba neyi duyurmak istıyor? Ustelik bu vurgulamayı yapan, söylediği önem- senmeyecek bir kişi de değil. Partinin "örgüt so- rumlusu", MHP hükümet dışında kalırsa Türkiye "allak bullak olur" diyor. Şevkat Çetin'in başka sözleri de aynı kıvamda: Örneğin, "milletin arzusu dışında zora dayalı bir şey telkin ederseniz, toplumun sizi boğacağını" öne sürüyor. MHP'yı yok sayanı toplumun silkeleyeceğinden söz ediyor. Boğmak, silkelemek. allak bullak et- mek?.. Bütünüyle sözleri hükümette yer almanın koşul- larını saptamaktan çok, partisi adına "olmazsa ol- mazı" tarif eden bir kimlik taşıyor, hatta tehdit iz- lenimi veriyor. Ne yazık ki bu demeç ister istemez "eski gün- lerdeki MHP'yi" anımsatıyor. Sinen parti Bir başka söylem, bir başka partinin baskılar karşısında sindiğinı gösteriyor. FP Genel Başkanı Recai Kutan, hükümetin DSP-MHP ekseninde kurulmaya çahşıldığını, bu hükümette yer almalan iştenirse y^îtkiK kurullarda görüşeceklerini söyledikten sonra.. ™" "Ama, ortalığa çıkıp illa hükümet olacağız şek- linde bir mücadele içerisinde değiliz" diyor. Böylece Kutan, parti olmanın birinci koşulunu reddediyor. Neredeyse FP'nin iktidar olma, hükümete gele- rek hizmet verme ihtirasını yitirdiği gibi bir havaya girdiğini duyumsatıyor. Koşullar ne denli olumsuz olursa olsun, bir par- tinin iktidar yolunda dirençten yoksun görünmesı -en azından- kendi kamuoyundaonaylanır mı aca- ba? Zaten bızim siyaset dünyamızda komedi türün- den olaylar yaşanıyor. Bakınız olan bitene: Necmettin Erbakan FP'yi, Deniz Baykal CHP'yi. Özer Çiller DYP'yi "dışar- dan ıdare ediyor". Partileri "içerden idare etmek" isteyenlerden de beklenen girişimler ya da çıkışlar gelmiyor. Örneğin, DYP'yi bugünkü genel başkandan kur- taracağı sanısıylaadı etrafında bırleşilen Necmet- tin Cevheri'nin, Çiller'e "istifa et" demediği açık- lanıyor. DYP'nin "iç dinamikleri" diye adlandırılan eski MHP'lilerden şimdi milletvekili Celal Adan ıle es- ki vahlerden Hayri Kozakçıoğlu neyle uğraşıyor- lar? Bilemezsiniz. Çiller'in doğum tarihini saptamakla... 1946 mı yoksa 1944 mü? Adan kazanıyor. 1946! Çiller 53 yaşında. Bu, bir kadın için çok şey ifade ediyor. w w Ocalan duruşmasmda olay 1977 kıyımı içîn suç duyıırusu İstanbul Haber Servisi - 1 Mayıs 1977 katliamının faillerini aradan geçen 21 yılda yargı önüne çıkara- mayan tüm içişleri bakan- lan ve emniyet yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunuldu. 1 Mayıs'ta "toplu kıyım'" gerçekleşti- rildığı için "süreaşımının 7 " söz konusu olmavacağının belirtildiğı dılekçede katli- amı gerçekleştirenlerin "Susurluk çetelerinin ağa- beyleri'" olduğuna dikkat çekildı. DİSK Genel Sekreteri Murat Tokmak ve davanın avukatlarından Rasim Öz, dün İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na \erdikleri di- lekçede. katledilen 34 kişi ile yaralanan 126 kişinin sorumlulannın olaylann mağdurlan arasından seçil- diği belirtildi. Dilekçede DİSK yöneticileri ile ras- gele toplanan 526 kişi ara- sından seçilen 98 kişinin olayın faili gibi gösterildi- ği bildirildi. Davayı açan savcılann, bu tertibin farkına vardık- lan ve olayın gerçek faille- rinin bu kişiler olmadığını belirttikleri ifade edilen di- lekçede şöyle denildi: "Bu faciayı yaratan, kararlılıkla uygulayan, planlayan. > urt ve insanhk düşmanı gerçek suçluların \e olay sırasında silah atan noktaJardaki suç- lulan yakalamak yerine şaşkınhğa düşen. topluluk üzerine panzerieriyle su sı- kıp, siren çalarak, bomba atarak ve ateş ederek 34 ki- şiden 29'unun ezilerek öl- mesine sebebiyet veren em- niyet güçleri olduğunu ha- zırladıklan iddianamede açıkça beHrtmişlerdir." ANKARA (Cumburiyet Bûrosu) - PKK lideri Abdullah'Öcalan ın. Imralı Adasfndaki duruşmasının 31 Mayıs 1999 Pazartesi günü ya- pılmasına karar verildi. Öcalan'm Ankara'da dün gıyabında yaptlan duruşmasmda yine olaylar çıktı. Duruşmayı izlemeye gelen şehit ya- kınlan, mahkeme koridorunda sa- nık avukatlarından trfan Dündar'ı linç etmek isterken, yargılama sıra- sında da diğer avukatlara küfürler yağdınp demir para ve eşya fırlat- tılar. Şehit aileleri ve avukatlan en çok, Öcalan'ın avukatlarından Er- can Kanar' m, yargılamanın Diyar- bakır DGM'de yapılmasını isteme- sine tepki gösterdiler. Sık sık uya- nda bulunan Mahkeme Başkanı TurgutOkyay'ın, salonun boşaltıl- ması istemi yerine getirilmedi. Sanık Öcalan'ın Ankara 2 No'lu DGM'de, "vatan hainliği yaptığı. devletin ûikesine ve egemeıüiğine karşı suç işledigT gerekçesiyle "i- dam" istemli duruşması dün saat 09.30'da başladı. DGM içinde ve çevresinde yoğun güvenlik önlem- leri alındı. Öcalan'ın güvenlik ne- deniyle getınlmedıği dünkü otu- rumda, Ahmet Zeki Okçuoğlu ve Hasip Kaplan ın da aralannda yer aldığı 17 sanık avukatı, 60 dolayın- da müşteki ve müdahil avukatı, 300'e yakın şehit yakını hazır bu- lundu. Mahkemeye gelenler sıkı aramadan geçirilirken. duruşmaya foto muhabirleri ve kameramanlar alırunadı. Kimlik tespiti yapüdı Savcılık makamında DGM Baş- savcısı Cevdet \blkan ile savcı L- nal Haney'in yer aldığı duruşmada Başkan Okyay önce taraf avukatla- n ile dilekçe sahibi müdahillerin kimlik tespitini yaptı. Bu sırada söz alan Öcalan'ın avukatlanndan Er- can Kanar. CMUK uyannca suçtan doğrudan zarar gördüğü tespit edil- meyenlerin müdahil olamayacakla- n * söytedtr v •- «• . » i Kanar, u Tüm PKKolaylanndan zarar görenler müdahillik talebinde bulunamaz" dedi. Müdahiller tara- fından tepkiyle karşılanan Kanar'ın bu istemi heyet tarafindan oybirliği ile reddedildi. Müdahil avukatlanndan Mehmet Cehd Nacar. CMUK'un 223. mad- desi uyannca sanığın yokluğunda yapılan yargılamalarda sanık avu- katlannın bulunamayacağını savoı- nurken söz alan Hasip Kaplan şun- ları söyledi: "Türkiyeçokacıçekti, işimiz zor. Yalnızbizim defiL hâkim ve savcılann da zor. İ Ikemizi sevi- yorsak dışanya yansı>acak görüntü için sağduyulu da\ranmalı> IA Keş- ke bütün anneler burada olsa\dı da her şey konuşulsav dı. Keşke ilk gün sanık da getirilseydi de, müdahillik için yanıt verseydi. Biz burada ne kadar i>i görev yaparsak Türkiye o kadar yüceBr." Şehit yakınlan bayıldı Bu sözlerinın tepki görmesi üze- rine Kaplan, salonda baro kıyafeti- ne aykm cüppeli avukatlann bulun- duğunu ileri sürdü. Sanık avukatla- n söz alırken sürekli olarak müda- halede bulunan şehit yakınlanndan bayılanlar oldu. Omuzlanna ve gö- ğüslerine Türk bayragı sararak du- ruşmaya gelen ailelerden bazıları yanlannda, çatışmalarda şehit dü- şen yakınlannın resimlerini de ge- tirdiler. Yargılamanın yapılmasını güç- leştirmeye çalışan şehit yakınlan, uyanlara karşın susturulamadılar. Zaman zaman zor durumda kalan Başkan Okyay sinirlenerek, "Siz böyle yaparsanız biz burada yargı- Kiıienen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLA.ND1R.MA VEEROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Ankara'daki duruşmaya gelen şehit aikterini polis durdurmakta zorluk çekti. (AA) lama yapamayız. Siz bu davanın se- nelerce sürmesini mi istiyorsunuz?" dedi. Bu sözler üzenne müdahiller hep bir ağızdan. "Hayır bir an ön- ce bitmesini istiyoruz" diye bağırdı- lar. Yeniden söz alan avukat Ercan Kanar, mahkemeye sunduğu 4 say- falık dilekçesinde istemlerini sıra- larken. müvekkili Abdullah Öcalan ıle Imralı Adası'nda şimdiye kadar sağlıklı bir şekilde görüştürülme- diklerini, sa\Tinmayı özgürce yapa- madıklannı ileri sürerek, bu konu- da gerekli önlemlerin almmasını is- tedi. Kanar'a tepki Kanar. dava konusu eylemlerin yargılamanın Diyarbakır DGM'de yapılması gerektiğini söyledi. Bu sırada tepki gösteren müdahiller, "Sizler Apo'nun yandaşlansınız, da\^ arkadaşlansuuz. Sizler bir va- tan hainisiiHz. Burada yeriniz yt>k- tur. Sizin yeriniz Yunanistan. Bu mahkemeye güvenmiyor musunuz ki Diyarbakır'ı istiyorsunuz? Orası sizin başkentiniz olduğu için mi ora- yı istiyorsunuz? Türk bayrağı size ağır mı geliyor? Gidin PKK bayTa- ğuıa sahip çıkın" diye bağırdılar. Mahkeme Başkanı Okyay'ın, Imrah'daki duruşma salonunun dar- lığı ve güvenlik nedeniyle sınırlı sa- yıda şehit yakını ile 12'şer kişilik taraf avukatının alınacağını söyle- mesi de tepkilere neden oldu. Koridorda dövüldû Yargılama sürerken, duruşma sa- lonuna giremeyen şehit yakınlann- dan bazılannın mahkeme korido- runda sanık avukatlanndan trfan Dündar'a saldırması, içerideki ha- vanın iyice gerilmesine yol açtı. Ço- ğunluğu MHP'li olan ve sloganlar atan saldırgan kalabalığın elinden polislerce güçlükle kurtanlan Dün- dar, apar topar kaçınlarak polis ka- rakoluna sokuldu. Saldınya uğra- dıgı sırada Dündar"ın yanında bu- lunan bir bayan avukat ise güçlük- le duruşma salonuna kaçabildi. Olaylar üzerine, çevik kuvvet poli- si DGM içinde ve dışında koridor oluşturdu. Okyay, kısa bir aradan sonra, Im- ralı Adası'ndaki duruşma için ah- nan kararlan şöyle sıraladı: • Sanık avukatlannın 24 Nisan 1999 tarihli dilekçelerinde belirt- miş olduklan hususlar idarenin gö- revine girdiğinden, bu konuda Ada- let Bakanlığı'na başvurmakta muh- tariyetlerine, • Sanık avukatlanndan Hasip Kaplan'ın muhakemenin durması- na yönelik talebine gelince. yürür- lükte bulunan Türkiye Cumhuriye- ti Anayasası ve 2845 sayılı yasa göz önünde bulundurularak muhake- menin durdurulmasına karar veril- mesine yer olmadığına. • Adanın durumu. duruşma salo- nunun kapasitesi, ulaşım imkânla- n ve güvenlik önlemleri göz önün- de tutularak duruşmayı izlemek is- teyen yerli ve yabancı ızleyiciler, yerli ve yabancı basın mensuplann- d9h BmleıitHcatüacağinm'Ankara DGM Başsavcılığı'nca saptanması- na, • Bağımsız Türk yargısına gölge düşmemesi açısından gözlemci sı- fatıyla duruşmalara katılmak iste- yenlerin duruşmalara alınmamala- nna ve duruşmanm imkânlan ölçü- sünde ara verilmeksizin sürekli ya- pılmasına, • Mahkememize sunulan ek id- dianamenin adadaki duruşma gü- nüyle birlikte sanığa tebliği için id- dianamenin bir örneğinin ivedi ola- rak DGM Başsaveılığf na sunulma- sına, • Müdahil ve sanık avukatlannın tespiti açısından kendilerine 5 gün- lük mehil verilmesine, isimleri bil- dirdiklerinde gerekli güvenlik ön- lemlennın alınması ve adaya gidiş geliş güvenliginin sağlanması için başsavcılığa yazı yazılmasma, • lsimlerin taraflarca bıldinlme- diği ve uzlaşılmadığı göz önünde tutularak mahkeme heyetince tespi- tine ve başsavcılığa bildirilmesine, • Sanığın üzerine atılan suçun ni- teliğine göre tutukluluk halinin de- vamuıa ve lmralı Adası'ndaki yar- gılamanın 31 Mayıs 1999 günü sa- at 10.00'da başlanmasına oybirliği ile karar verilmiştir. Duruşma bittikten sonra sanık avukatları sıkı önlem altında DGM'nin arka kapısından çıkanl- dı. DGM önünde toplanan MHP'li bir grup ise sürekli sloganlar attı. Daha sonra bir araya gelen şehit ai- leleri ve avukatlan. tmrairdaki du- ruşmaya herkesin alınması ve du- ruşma salonunun buna göre yapıl- masını istemek için Adalet Bakan- lığı'na yürüdüler. Avukatlara polis saldınsı Duruşmaya katılan Abdullah Öcalan'ın a\ ukatları Ercan Kanar, Hasip Kaplan, Refık Ergun, Mük- rime Tepe, Turgay Kaya. Hatice Korkut, Fehim Güneş, M. Sait Ka- rabakan, Ahmet Avşar, Zeynel Po- lat, Doğan Erbaş ve Fatma Kara- kaş. şehit yakınlannın yoğun tepki- si üzerine çevik kuvvet polisleri ta- rafindan DGM'nin arka kapısından gizlice çıkanlarak zırhlı araca bin- dirildi. Avukatlan Sıhhiye'deki Ye- nişehir Pazan'na götüren polisler, daha sonra araçtan indinp tartakla- maya başladılar. O bölgeden kaça- rak Kizılay'daki Mülkiyeliler Birli- ği'ne kadar koşan avukatlar, daha sonra özel bir doktora gidip rapor aldılar. Yapılan muayenede avukat- lardan Mükrime Tepe, Fatma Kara- kuş, lrfan Dündar, Niyazi Bulgan, Ahmet Avşar ve Derya Bayır'ın vü- cutlannda çeşitli darp izlerine rast- landığı bildirildi. Yaralanan avukat- lardan Ahmet Zeki Okçuoğlu ile Refık Ergun'un doktor raporu al- madıklan belirtildi. Çağdaş Hukukçular Demeği Ge- nel Başkanı avukat Aydın Erdoğan, olay nedeniyle yaptığı açıklamada saldırıyı kınadıklannı belirterek "Hiçbir aMikat savunduğu sanık nedeniyle suçlanamaz, kınanamaz. Savunma haklo, yasalarla güvence alüna alınmıştır. Suçlama ne kadar ağır olursa olsun, herkesin sa\un- ma hakkı vardu*. Devlet yetkili ve görevlilen, bu olaylara ortam haar- ladıklan, önlem almadıklan için so- rumlu ve suçludur" dedi. tnsan Hakları Demeği İstanbul Şubesi'nden yapılan açıİdamada da saldın kınandı. Açıklamada, "Bu saldın direkt olarak savunma hak- kına yapdmışür. Bu saldınnın alün- daki neden halka linç psikolojisini empoze eden anlayişür. Savunma hakkına yönelik bu saldınnın so- rumluları, saldırganlar olduğu ka- dar günler öncesinden bu saldınla- nn yapüacağmın bilinmesine rag- men gerekli önlemleri almak yerine gerginliği ürmandıncı ve saldınyı özendirici açıklamalar yapan gü- venlik gûçleri yıe devkttir" denildi. tstanbul Barosu da saldınyla il- gili dün akşam baro başkanlığı bi- nasında bir basın açıklaması ya- parak olayı kınadı. Uşak hahsı dünyamn gözdesi • Baştarafı 1. Sayfada Iran Tebriz hahsı 206 bin dolarla (yaklaşık 82.5 milyar lira) liste başı oldular. Daha sonra Londra Sotheby's müzayedesin- de yine bir Iran Tebriz hahsı 250 bin dolarhk (yaklaşık 100 milyar lira) satışla bu rakamlan aşarak öne geçti. Ancak bu satıştan bir gün sonra Christie's'in Londra müzayedesinde, 16. yüzyılda yapılnuş 'Lotto tipi Uşak halı'ya, kıran kırana bir çekiş- meden sonra adı açıklanmayan bir özel kolek- siyoncu 267.5 bin dolar (yaklaşık 107 milyar li- ra) ödeyince Uşak hahlan birinciliği korumuş oldu. Özellikle Venedikli ressam Lorenzo Lot- to'nun tablolannda görüldüğü için dünyada bu adla anılan bu Uşak hahsı, müzayedede başa güreşen ötekiler gibi taban hahsı büyüklüğün- de olmayıp (259 cm x 150 cm) boyutunda. Bu halıya 96-130 bin dolarhk bir ön tahmin yapıl- mıştı. Londra Christie's temsilcisi VVUliam Robin- son, "Daha önce hiç yayımlanmamış bu Uşak Lotto halısuun böytesbie çok güçlü bir fiyata u- laşmasu tarihsel ve iyi korunmuş halüara pazar- daki ilginin artüğuu göstermesi açısuıdan sevinç- Uyiz" dedi. New York Christie's Müzayedeevi'nin halılar- dan sorumlu yöneticisi Elisabeth Poole da, "Sa- üşlann sonuçlanndan,hele40-60 bin dolarhkfi- yat beklediğimiz Uşak halısuun 74 bin dolara abcı bubnasuidan çok memnunuz" açıklaması- nı yaptı. Son yıllarda uluslararası alanda. koleksiyon- culann ve bazı zenginlerin "yaünm" amacıyla antik halılara ve özellikle Uşak, gumüş simli ipek Istanbul-Kumkapı ve tran Tebriz hahlan- na yöneldikleri dikkati çekiyor. Sotheby's halı sorumlusu Judith Glass "Saüş- lar özellikle özel koleksiyonculan çekmesi açısuı- dan Hgüıç" derken bir başka uzman şu yorum- da bulundu: "Nasü ressamı ölen resimlerin de- ğeri arüyorsa, bir daha yapılması olanak dışı es- ki hahlar da antika pazannda önemli sıçrama göstermeye başladı. Çünkü bu tür hahlann sa- yısı ghtikçe azahyor. Azakukça da fiyatı aröyor. Özel koleksiyon ve yaünm aracı oluyor." Nevv York Christie's Müzayedeevi'nce düzen- lenen açık arttırmadaki 250 Avrupa ve Doğu halı ile kilimleri arasında 24 Uşak hahsı dikka- ti çekerken bunlardan beşi ilk on halı arasına gi- rerek özellikle halı tüccarlannca önemli rakam- lara satın alındı. 16. yüzyılda dokunmuş deseninden ötürü a Yıkhz Uşak" denilen 30-40 bin dolar öngörü- len bir halı ise 34.500, aynı tarihlerdeki bir baş- ka "Yüdız Uşak" da 32.400 dolara satıldılar. Ötekilerini halı tüccarlan alırken bu son ikisin- den birincisini bir Amerikalı, ikincisini ise bir Avrupalı özel koleksiyoncunun aldığı belirlen- di. New York Sotheby's müzayedesinde ise daha çok Iran hahlan öne geçti. En fazla 60 bin do- lar beklenen Tebriz taban hahsı olağanüstü bir çekişmeden sonra 206 bin dolara satıldı. Bu mü- zayedede ikinci sırayı Sultanabadhahsı 123.500 dolar ve bir başka Tebriz 122.500 dolarla ikin- ci ve üçüncülüğü aldı. Londra Sotheby"s'de Teb- riz halısı 250 bin dolara ve Heriz ipek halısı 91 bin dolarla ilk iki sırayı aldı. Nevv York Sotheby's müzayedesinde bir Uşak 54.5 bin, Istanbul-Kumkapı ipek 46 bin, Berga- ma 22 bin dolara satılan en yüksek Türk hahlar oldu. Buna karşıhk Londra Christie's'te Lotto Uşak'tan sonra ikinciliği 1910 tarihli Istanbul- Kumkapı sirrdi ipek hahsı 117 bin dolarla aldı. Ünlü Zareh Penyamûıs ustanın eseri olan ben- zeri iki Kumkapı ipek halı da 64 bin ve 59 bin dolarla en yüksek fiyat sıralamasında 7 ve 8. ol- dular. Bu müzayedede 11 Uşak halısı satışa sunulmuştu. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada bul ediyoruz. Ancak, siyasetin zemini ekran olun- ca, olmuyor! Salt '/cana/'izasyon sistemi sonuç vermiyor, hat- ta tıkanmaya bile neden olabiliyor! Kanal sosyal demokrasisinin başsolistlerinin bu yaptığını, diş hekimliğinden esinlenerek yorumlar- sak şunu söyleyebiliriz: Sökülmüş dişe kanal tedavisi uyguluyorlar! Görünüm de bize ister istemez şu soruyu sor- duruyor: Solistler, yeniden yapılanmayı mı planlıyor, yeni- den kapılanmayı mı? Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere büyük şehirlerdeki sosyal demokrat iklimlerde metreka- reye iki-üç "Ne olacak partinin hali" toplantısı dü- şüyor. Bu toplantılara katılanlann hemen tümü bü- yük bir iyi niyetle çözüm önerilerini ortaya koyu- yor. Kimileri düşüncelerini Cumhuriyet'e ulaştınp, değerlendirilmesini istiyor. Geçen gün Sami Ka- raören'le sohbet ediyorduk. İkinci sayfaya nor- malde günde 25-30 yazı geldiğini, Türkiye günde- minin yoğunlaştığı dönemlerde rakamın 50'ye ka- dar çıktığını söyledi. Bugünlerde sadece CHP ko- nusunda günde 10-15 yazı ulaşıyormuş. Karaören, "Yazılann büyük çoğunluğu basılacak nitelikte. Hele gençlerin yazılannda değişik önerilehe dolu dinamizm var" diyor. Geçen gün gazeteye bir grup CHP'li geldi. Ka- falanndaki "CHP'yi kurtaracak" kadronun listesi- ni yapmışlar, "Çözüm budur" deyip gittiler. Sözün kısası, yeri geldikçe vurguladığımız "göv- de" kaynıyor. Buna karşın tepeye oynayanlar hep solist. Koroyok. CHP kadrolanna "çözüm şu kişi- lerdedir" gibi bir öneri götürmeye hakkımız yok. Bi- ze düşen, görüneni olabildiğınce yapıcı biçimde kamuoyu önüne getirmek. CHP kadrolannın hep solist değil, koro olabilmeyi de kabul etmeleri ge- rekiyor. Tıpkı "çoksesli müziğin uyumu, çekiciliği, canlılığı, renkliliği" gibi bir arada olabilmeyi başar- maları gerekiyor. "Genel başkan kim o/ma/ı" sorusuna bu yakla- şım ışığında yanıt ararsak şunu söyleyebiliriz: Baykal ekibinin ve bu ekibe muhalif olanların be- nimseyebileceği bir aday. Baykal'ın 350-400 dolayında kemik oyu var. Yanılmayı dileyelim; iki liste girer, Baykal kaza- nırsa, öteki ekip partiden aynlır. Baykal ekibi kay- bederse, kazananlann başarı sağlaması için çaba harcamaz! Bu yorumu açmaya dilim varmıyor. 'Ben yoksam güçsüz biri olsun!' Herkesin üzerinde uzlaşacağı aday konusunda ise ciddi bir "hastalıklı bakış" var. "Güçlü" aday- lar, "Ben yoksam ne olsun" sorusuna içlerindenşu yanıtı veriyorlar: - Çok güçsüz biri olsun. Güçsüz olsun ki önü- müzdeki seçimler öncesi yapılacak kurultayda ben kazanayım! Oysa CHP'de devir, "zayıf emanetçilik" devri değil. CHP'nin, parlamentoda olduğu günlerden daha güçlü olması gerekiyor. Bunu da başarabile- cek zemine sahip. Önümüzdeki dönemde arzu et- mediğimiz gelişmelerin yaşanması halinde, buna karşı duruşun adreslerinden biri CHP olabilir. Ama CHP'de bu yönde bir hazırlık, kamuoyuna güven verme arzusu hissetmiyoruz. Baykal genel başkanlıktan istifa edip, yönetimi Baykalcılara bıraktı. Baykalcılar da "Yerimizden aynlmayız" diyor. Bu tutumu eleştirince de şunu söylüyorlar: "Yaralıya bıçak çekiyorsunuz." Ne güzel bir tanım! Bıçak kısmı değil de yaralı kısmı... Bu tanımdan yola çıkarsak, bugünkü CHP yöneticilerinin görünümü şuna benziyor: Araç kaza yapmış. Içindekiler yaralı. Çevreden yetişenler bir an önce aracın düzettilip yola çıka- nlması için çabaharcıyorlar. Bizimkiler içerden ba- ğınyor. - Çıkmayız... "Kardeşim çıkın, araba takla atmış. Düzeltelim. Yine binersiniz!" - Çıkmayız, biz içindeyken düzeltin! Çetin, Başbakan 'a veda etti PaMstan Başbakam Ecevitilegörüştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Biilent Ecevit, Italya ve Arnavutluk'u kapsayan gezisinden Pakistan'a dönerken Ankara'ya uğrayan Pakistan Başbakam Navaz Şerif ile de bir araya geldi. TBMM Başkanlığı görevi sona eren Hikmet Çetin, Ecevit'e veda ziyaretinde bulundu. Görev süresi dolan Çetin, dün Ecevit'i makamında ziyaret etti. Ecevit, ziyaretin veda gibi bir anlamı olsa da her zaman birlikte olmaya devam edeceklerini belirtti. Ecevit, "Sayın Çetin, Meclis Başkanlığı döneminde çok başardı oldu. Demokrasüıin gereğJ olan uzlaşmacıhğm krvanç verici örneklerini verdL Bundan sonra da iilkeye çok yararlı hizmetleri olacağuıa inanıyorum" dedi. Ecevit, ltalya ve Arnavutluk'u kapsayan gezisinden ülkesine dönerken Ankara'ya uğrayan Pakistan Başbakam ile bir süre görüştü. Esenboğa Havalimam'ndaki görüşmeden önce bir açıklama yapan Ecevit, iki ülke arasında her zaman iyi ilişkiler olduğunu, bu ilişkilerin siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda geliştirilmesi amacında olduklannı bildirdi. ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Mark Parris, Ecevit'i makamında ziyaret etti. Parris, görüşmenin özel bir gündemi olmadığını, Ecevit'le iki ülkeyi ilgilendiren konularda görüş alışverişinde bulunduğunu söyledi. Parris'in, pazartesi günü de seçimlerden ikinci parti olarak çıkan MHP'nin genel başkanı Devlet BahçeH ile bir araya geleceği öğrenildi. EhJiyetimi, pasaportumu, nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ADtLE ÇAM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle