Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MAYIS 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Yoichiro Takahashi'nin ilk konulu filmi 'Ağustosta Balıklar' bir dostluk ve tutku öyküsü
Japonlar konuşmadan sevdalanır
ASLISELÇUK
Japonyönetmen YötchiroTaka-
hashi'nin ılk konulu fılmi '"Ağus-
tosta Bahklar" (1997) bir dostluk
ve tutku öyküsü. Senarist Masa-
to Kato, fılmin öyküsünü Natsuo
Sekikavva'nm romanından senar-
yolaştırmış. Öykü. üç okul arka-
daşının arasındaki ilişkilere ve
onlann çocukluktan ergenliğe
geçtikleri o zorlu dönemde bir
şeyler olacağına dair kesin bek-
lentilerini konu alıyor Takahas-
hi. iki arkadaşın. Kenjive Araf nin
aynı kızdan Reiko'dan hoşlanma-
lannı şiirsel bir dille ışlemiş. Za-
yıf olan Kenji, giderek kendini
balık gibi hissetmeye başlıyor.
1986 yılmda Japon televizyon
kanalı HHK'de çalışmaya başla-
yan Takahashı bir dizi belgesel
çektikten sonra televizyonun dra-
mabölümünegeçti. 1997'deçek-
tiğı ilk konulu uzun filmı" Ağus-
tosta Bahklar". San Sebastian İlk
Filmleri Festıvah (165 bin dolar)
ve 39.Uluslararası Selanik Film
Festivali'nde (40 bin dolar) en iyi
ilk film ödüllerinı kazandı.
- Filminizde suyu bir simge ola-
rak kuUanıyorsunuz. Su. yalnız-
Iıgın simgesi mi yoksa sonsuzlu-
ğunsimgesi mi?
TAKAHASKİ - Filmımde su-
yyn bırçok anlamını kullandım.
Ölüm ve yaşam için. Ölüm ve ya-
şamın ortasındaki birnoktayı an-
larmak için de kullandım.
- Filminizde kentli insanlara de-
ğinmissink. \aşama cinsel bir bağ-
la bağlanmışlar. Kentli insanın
hayanndaki tek çıkış volu cinsei-
likten mi geçiyor?
Japonya'da evler küçüktür, aı-
leler de küçüktür Küçük aile için-
de geçen, cereyan eden gündelik
olaylan anlatmaya çalıştım. Her-
kes kendi yaşadığmı aktanr. Fil-
• 'Ağustosta Balıklar' ile San Sebastian ve
Selanik Film Festivali'nde en iyi ilk film
ödüllerinı kazanan Yoichiro Takahashi, filminde
cinsellikten çok aşkı yansıtmak istediğini
belirtiyor: "Herkes kendi yaşadığını aktanr.
Japonlar yaşamlannda duygulannı fazla dışa
vuramazlar. Seni seviyorum demezler
birbirlerine. Aşklarını kalpleriyle ifade ederler.
Aşk iletişimini konuşmadan kuranz."
mimi çekerken benbu şekilde dü-
şünerek çekmiştim. Ilk defa böy-
le bir yorumla karşılaşıyorum,
ama çok doğru anlamışsınız fil-
mimi. Cinsellikten çok aşkı yan-
sıtmak istedim. Insanlann haya-
tında aşkm önemli bir yeri var. Ja-
ponlar yaşamlannda duygulannı
fazla dışa vuramazlar. Seni sevi-
yorum demezlerbirbirlerine. Aşk-
lannı kalpleriyle ifade ederler.
Japonlar böyledirler.
Filminizdebir intihar olayı var.
Gençlerin antrenörü ve genç fa-
hişe kız birlikte intihar ediyorlar.
Ikisi de toplum tarafindan anJa-
şılamayan, toplum dışı kalrruş \a-
şfler.Japon toplumunakarşı bu bir
başkaldın, bir isyan rm?
Japonya'da bir kadınla bir er-
keğin intihar etmesi birlikte mut-
luluğa ulaşmalan demektir. Mut-
luluğu öldükten sonra buluyor-
lar. lnsanlar intiharettıkkri zaman
onlann intihar sebepleri genel-
likle pek anlaşılmaz. Ben öğren-
ciyken lisedeki arkadaşlanm in-
tihar ettikleri zaman onlann ne-
den canlannakıydıklannı anlaya-
mamıştım. Japonya'da böyle ga-
rip şeyler vardır, bu bir nevi geç-
mişin konuşmasıdır.
- Filminizde saıurun özd bir
teknik kuDandınız. Bunu açıklar
nusınız lfitfen.
Filmimi yüksek aynşımh bir
elektronik kamera ile çektim. Vi-
deo olarak çekilen fılmi daha son-
ra 35 mm'lik sinema pelikülüne
aktardık. Renkli baskıda biraz
zorlandık. Kırmızı, mavi ve ye-
şil renkleri filtreler kullanarak el-
de ettik. Bu filmimı çok küçük bir
bütçeyle çektim. Her planı en çok
20 kez tekrarladım, Profesyonel
olmayan amatör oyuncularla ça-
lıştım. Başrolde oynayan 3 arka-
daş amatör oyunculardı.
- Füminizbir roman uyarlama-
SL Bu romanı ilk okuduğunuzda
szi etküeyen neydi?
On yıl önce yayımlanan bu ro-
manı ilk okuduğumda gençliği-
mı hatırladım, gençliğimde kur-
duğum arkadaşlıklan. Roman be-
ni çoketkilemişti. Fihne aktarmak
için on yıl bekledim.
- Japon siDemasuıın bugünkü
durumu nastl sizce?
Akira Kurosawa'dan başlaya-
rak bu güne dek Japon sinemasvn-
da geleneksel bir gelişme oldu. Ja-
pon sineması biraz serttir. Japon-
lar, Japon filmleri seyretmeyi sev-
me2İer, Amerikan filmleri sey-
rederler. Birçok Japon yönetme-
ni yüksek bütçeli film çekemez.
- Ağustosta Bahklar Japonya'da
gösterime çıkö mı? Japon fümle-
rinin sinemalarda gösterimi ko-
lay mı?
Hayır, filmım sadece televiz-
yonda gösterildi. Sinema çok pa-
hah. 3000 yen civannda (9.765.
000 TL.) Pahah olduğu için Ja-
pon halkı ünlü yönetmenlerin po-
püler fılmlerini seyretmeye gidi-
yor. Japon filmleri yerine ticari
Amerikan fılmlerini tercih edi-
yorlar. Ben filmimi ancak festi-
vallerde gösterebiliyorum. Japon-
lardan daha çok festival seyirci-
leri gördü filmimi.
- Beğendiğiniz yönetmenler
kimfer?
Jean Renoir, Theo Angelopo-
ulos, Abbas Kiarostami.
-Hiç Tûrkfihnigördûnûzrnü?
Yol'u yirmi sene önce görmüş-
tüm ve çok etkilenmiştim.
'Ödünsüz sanatçı' tenor saksofoncu Dewey Redman îstanbul 'da
Babylon'da cazın binbiryüzü
HÜLYATUNÇAĞ
rjewe\ Redman 55 yıldır müziğin içinde.
"Tını_. Ulaşüğun ilk sey~ Teknik..
Bümryorum, teknik nedir?"
Günümüzün kendisine özgü ve
ödünsüz sanatçılanndan tenor sak-
sofoncu Dewey Redman. 'Jazztimes'
dergisine yaptığı bir söyleşide kendi-
sini kısaca böyle tanırrüıyor. Aslında
Redman için teknik, doğaçlamalann-
da duygusal gel-gitlerini, anlatmak
istediİderini iletmek için yalnızca bir
araç... Yakaladığı trnı ise bu aracın tüm
ruhsal boşluklannı dolduruyor...
17 Mayıs 1931 'de Texas Forth
VVorth'te dogdu, Albert Dewey Red-
man... Müziğe on üç yaşında Baptist
kilisesüün orkestrasında klarinet ça-
larak başladı. Çok ders almadan bu
çalgıda tekniğini geliştirmeye çalış-
tı. Tuskegfe Enstitüsü'nde elektrik
mühendisliği eğitimi aldıktan sonra,
yeniden müzik yapmak üzere Tek-
sas'a döndü. Bu arada klarinetten al-
• Devvey Redman'ın net, ustaca ve dinamik iletisini,
bu gece ve yann Babylon'daki konserinde almak olası...
Redman'ın repertuvannın büyük bölûmünü 'Thu
Struggle Continues' albümündeki parçalar oluşturuyor.
to saksofona, ardından tenor sakso-
fona geçti. Bando ve swing orkestra-
lannda çaldı. Hiçbir caz kursuna ka-
tılmadan, yalnızca ustalan dinleyerek
tarzını oluşturmaya başladı. Kısa bir
ziyaret için gittiği San Francisco'da
yedi yıl kaldı. Burada Pharoah San-
ders, Don Garrett, Smiley Vrtnters,
Wes Montgomery ile çalıştı. Monty
V/aters Big Band'in ikinci şefliğini
yaptı.
Joshua'yı caza kazandırdı
Bu dönemde ılk albümü 'Look For
TbeBtockStar' gerçekleşti. 1967 yı-
lında New York'a yerleşmesiyle mü-
ziğe bakış açısı değişti. Önce, davul-
cu Sunm Murray'le çalıştı. Ardından,
eski okul arkadaşı alto saksofoncu
OmetteColemanilekarşılaştı. Cole-
man, Redman'm yeteneğini biliyor-
du. Böylece birlikte, Coleman'm 'Har-
moiodic' kuramı üzerinekurduğu mü-
ziğini yorumlamayabaşladılar. Avru-
pa turuna çıktıklan sırada Redman
ikinci albümünü yaptı: 'Tank'. 1960
yılıydı ve albüm, Redman'm yeni do-
ğan oğlunun adını taşıyordu. 1970'le-
rin sonuna doğru bu kez piyanist Ke-
ith Jarrett'ın müzik düşüncelerini
paylaştı. Jarrett'ın Fransız kökenli
'musique repeter' (yinelenen müzik)
düşüncesini yansıttığı bazı albümle-
rinde yer aldı.
Yine piyanist Carla Blev'in 'Jaz
Composers Orchestra'sıyla Leroy
Danimarka Yeni Dalgası'nın iki örneği gösteriliyor
Festivalde 'Dogma95' günü
CUMHUR CANBAZOĞLL
Chantal Ackerman'ın başkan-
lığında görev yapan Mtm Lale
uluslararası jürisi bugün birinciyi
açıklarken dığer yanda yanşma
filmlerinın göstenmi sürüyor. Bu
bölümden \lkazar"da AtejYutan
ve BülbüUerin Teri var. Finlandı-
yalı yönetmen Pirjo Honkasa-
lo'nun Ateş Yutan'ı. 2. Dünya Sa-
vaşı atmosferinde ve bir sirk de-
korunda iki kız kardeşın renkli.
coşkulu ve trajık öykülerini çarpı-
cı ve büyüleyici tonlardayansıtır-
ken Ispanyol Juan Corelo da, ek-
mekparası için tspanya'ya giden
ve ayakta durmakiçin çellosundan
başka bir çıkışı olmayan bir Ru-
men göcmeninin trajedısini işliyor.
'Ozgûriük TrenT
17 Nisan"dan bu yana Alkazar'da
gösterilen Hitchock fılmlerinden
bugün programda Lekeli Adam
var. Bir dergi haberinden hareket-
le çekilen film, sıgorta şirketine gi-
den kontrbas sanatçısı Christopher
Emmanuel Balestrero'nun önce-
ki gün orayı soyan bınyle kanştı-
nlmasıyla gelişiyor. Ustanın. me-
lankolik bir yapıya oturttuğu Le-
keli Adam'da, toplumdaki şartlan-
malann nasıl kâbusa dönüşebil-
dıği ana mesaj. Filmin ılkkarele-
rinde bu kez anlatıcı rolünde göl-
gesiyle gözüküyor Hitchcock.
Atlas'ta bugün, AvTupa'da kal-
mış tek yeni dalga "Dogma95"ten
iki örnek. Şölen ve Geri Zekâlılar
gösterilecek. Dogma 95 üyelerı
bırtakım temel kurallar uygulu-
yorlar yapıtlannda; örneğin dış
1B.UIUSURARASI
İSTKHBUL
FİIM RSTİVALİ
çekimlerde kesinlikle bir senar-
yoya bağımlı kahnmıyor ve omuz
kamerası kullanıhyor. Müzik, çe-
kimler sırasmda üretiliyor: filtre-
ler kesinlikle yasak. Zarnan ve me-
kân atlamalan yapılamıyor, yapay
aksiyon sahnelerine başvunıhnu-
yor. Bir de. yönetmenin ismijene-
rikte geçmiyor. Son Cannes Film
Festivali'nde tutucukesimin büyük
protestolanna rağmen jüri özel
ödülüne layık görülen Thomas
VTnterberg'in Şölen'i, liderliğini
Lars Vbn Tryer'm yaptığı. Chris-
tianLevring, Soren Kragh-Jacob-
sen'in katılımıyla'gelışmiş, birey-
sel smemaya karşı Danimarka çı-
kışlı Dogma 95 akımının en uç ör-
neklerinden bin kabul ediliyor.
Vintenberg'in aile yapısmı ayak-
lar altına alıp çiğnediği Şölen'de,
ailenin reisi Helge Klingenfert'ın
60. yaşını kutlamak üzere bir par-
ti düzenleniyor. Bir yıl önce ikizi
Linda'nın intihar ertiği Christian
öne çıkıp klasik bir tören konuş-
ması yerine tüm değeTİeri yerle
bir ediyor... Von Tryer ise Geri Ze-
kâlılar'da insanlan bılincin zincir-
lerinden, yaşamı zehir eden oto-
kontrol duygusundan kurtulmaya
davet ediyor. Toplumsal disipli-
ne, konformizme saldın şeklinde
değerleTKİinlebilecekfılmde "nor-
mal yaşadıklanna'' inanan insan-
lann arasında bir grup Danimar-
kalı genç aptallığın erdemini or-
taya koyabilmek amacıyla hare-
kete geçiyor ve özürlü rolü yapa-
rak hiçbir otokontrol mekanizma-
sı olmadan yaşamaya başlıyor.
Omuz kamerasıyla toplanmış
görüntüler karşısrnda midenizin
bulanması ihtimaline hazırhkh
olarak izlemenizi önerdiğimiz film
Avrupa'nm birçok yerinde, oyun-
culann çıplak göründüğü ve seviş-
tiği sahneler kesilerek yayımlan-
dı. Bu sahnelerde başrolü bir por-
no yıldızına veren Von Tryer, oyun-
culan etkilemek için çekimlerde
kendisi de soyunmuş.
Emeksinemasının ilkfihni,Ru-
men Radu Mihaifcanu'nun ikin-
ci uzunmetrajlı çalışması Ya^un
TrenLBu yılm en iyi yabancı fîVm
Oscan'nı alan HayTitGüzekür'in,
Yaşam Treni'nin senaryosu çalı-
narak yapıldığmı iddia eden Mi-
haileanu, 2. Dünya Savaşı sırasın-
da katliamdan ve toplama kamp-
lanndan kurtulmak amacıyla Na-
zi kıhgrna giren Yahudi köylüle-
rin drammı komedi unsurlanyla
bezeyerek anlatıyor.
Potter'dan tango dersi
tki hafta önce Saura'nın Tan-
go'suyla açılan festivalde yine me-
rakîa beklenen bir başka tango fil-
mine geldi sıra: Tango Dersi.
1992'de Vırginia VVbolf un yapın
Orlando'nun uyariamasıyla önem-
li çıkış yapan Sally Potter, bu kez
de bir sinema yönetmeniyle tan-
go hocasınm aşkını yansıtıyor.
Tangonun gücünü, atmosferini bir
kez de Potter'in diliyle keşfetmek
Vbn Tryer, 'GeriZekâhlar'dakiçıplaksahnekri soyunarakyönetmiş.
ilginç olacak.
Beyoğlu sinemasının fılmlerin-
den Evlatiıkiyön: Aktan Abdika-
Bkov)küçük bir çocuğun, anne ve
babasının "gerçek" olmadıği kuş-
kusuyla neler hissettığini, Kırgız-
lar arasında hâlâ yaygın olan. kı-
sır kadına bebek verme geleneği-
ni anlatıyor.
tkinci film Add House ise Tra-
inspotting'in senaristi Irvine
Weîsh'iyapıtı. Welsh'in gerçeküs-
tü romamndan alınma Add Ho-
use'da (yön: PaulMcGuigan) Kaf-
ka, kara mizah ve şiddetin har-
manlandığı üç öykü ile Vferve ve
Oasis'in müzikleri de var...
Moda sineması, programı Sa-
ura'nın fılmi Minik Kuşla açı-
yor. Annesinin yanmdan aynlıp
baba tarafındaki dünyaya giren
Manu'ya yeni yaşamm getirdiği he-
yecanlı sürprizleri anlatıyor Sa-
ura. New York Üçtemesi, Leviat-
han'ın yazan olan, Smokeve Blue
inTheFace'in senaryolannı hazır-
layan Paul.Auster ilk yönetmenlik
denemesi Köprfideki Lulu'da bir
cazcıyla artist adayı kız arasında-
ki aşkı çiziyor...
Kostüm fılmlerini ve de Susan
Sarandon u sevenler bu yüzyılın
başına, New York'a doğru bir yol-
culuğa hazırlansınlar. Amerikan
sinemasınm en yetenekli genç isim-
lerinden Turturro, Mac'ten 6 yıl
sonra kameranın ardına geçip bir
tiyatro kumpanyasında yaşanan
aşklan, çekişmeleri, yaşamla sa-
natın ilişkisini. Brandon Cote'un
komedisı Imperfect Love'dan ya-
rarlanarak Dhuninata'da degerlen-
diriyor.
tdeolojik tartışmalara ginne-
mek, günlük haberlerin getirece-
ğı polemikle yıpranmamak için
genellikle bugünle fazla uğraşma-
yan Paokv-VittorioTavianikaıdeş-
ler. son filmleri Gülüyorsunla
Kaos'tan 14 yıl sonra yine Piran-
dello'ya gidiyorlar. İki öykü anla-
tıyor Tavianiler. Birincisi, kalbiy-
le ilgili sorunlar nedeniyle bir da-
ha opera yorumlayamayacak ba-
ritonun öyküsü; ikincisi de, maf-
yayla ilgili polise bilgi veren biri-
nin 13 yaşındaki oğlunun kaçınl-
ması...
Jenkins, DOB Cberry-RosweD Rudd
ve piyanist-arpçı Alfce Coltrane'le
çahşmalan, caz yelpazelerinde baş-
ka renkleri keşfetmesini sağladı.
Caz dünyasma. oğlu tenor sakso-
foncu Joshua Redman'ı da armağan
eden Dewey Redman, üzerindeki us-
talann etkilerini yadsımıyor... Bird
ya da Cottrane... Onlargibi olunamaz.
ancak onlann açtığı yoldan ilerlenır...
Redman, bu bakış açısıyla caz sana-
nnı, her dönemde kendi mantığıyla ye-
rine koyuyor... Işte bu nedenle gün-
celi de kolayhkla yakalayabiliyor.
Klarinetle müzik seTÜvenine başla-
yıp, alto ve tenor saksofonla sürdü-
ren sanatçı, aynca iki çalgıya daha me-
rak sarmıştı... Tenor saksofonda ise
parlak bir ton elde eden Dewey Red-
man, sesini çalgıyla unison kullan-
masıyla biliniyor. Bu denemeyi ilk
kez, ilk albümü 'Book For The Black
Star'da yapmışn.
Devvey Redman'ın net, ustacave di-
^ ^ ^ namik iletisini, bu gece ve
" " " ' yann Babylon'daki konse-
rinde almak olası...
Piyanoda. 1959Romado-
ğumlu Rita Marcotulli var...
1980'lerden beri caz sahne-
sinde... Kimlerle çalmamış
ki... Chet Baker, Jon Chris-
tensen,PaDe Daniefeson,Pe-
ter Erskine,SteveGrossman,
Joe Henderson, Francoise
Jeanneau. Joe Lovano, Mic-
hd Portal,EnricoRavn, Ma-
rüyn Mazur, Pat Metdeny,
SalNBtico,Ton(Wey,Keımy
VVheeter,AkJo Romano-Bu
liste böyle uzuyor.
Davulda, New York'tan
genç bir müzikçi: M»tt Wi-
son. Asıl lüinois Knoxvil-
te'li... 1964 dogumlu. Okul-
lu bir davulcu... Cectı
McBee's McBee Band, Kirk
Lightsey, Jimmy Heath, John
Tchicai, Fred Hersch, Lee
Konitz. Kenny Werner, Joe
Pass, Atilla Zoller, Charlie
Rouse gibi ustalara eşlik et-
miş. Ertner/Orchestra'nın,
Grammy ödüllü 'Cakulus
of Pleasure' albümünde de
katkısı var... Eğitimci ve ay-
nı zamanda Zildjian zilleri-
nin caz kliniklerini yöneti-
yor.
Basta ise yine genç ku-
şaktan, ama cazın gelene-
ğinden gelen bir sanatçı yer
alıyor. John Menegon-
Dewey Redman'm kon-
ser repertuvanrun büyük bir
böîümünü, bu son dörtlü-
süyle yaptığı, 'The Strugg-
le Continues' albümündeki
parçalar oluşturuyor.
Büyük bir konser salonu
yerine Babylon'un atmos-
ferinde Dewey Redmandört-
lüsünü dinlemek büyük bir
zevk... Tıpkı diğer etkinlik-
ler gibi...
Muhsin Ertuğrul
Darphane'deanıldı
Kûltür Servisi - Şehir
Tiyatrolan. Muhsin Er-
ruğnıl'u ölümünün yir-
minci yılmda anma etkin-
lerine önceki gün bir per-
formans ve bir enstalas-
yonla kahldı.
İlk kez Dünya Tiyatro-
lar Günü'nde Şehir Tiyat-
rolan Tiyatro Araştırma
Labaratuvan tarafından
sahnelenen 'Ölüm ve
Oyun' adh performans
bir kez de 'usta'nm anı-
sına oynandı Darphane'de.
90'ı aşkın yaşırta rağmen
hâlâ dimdik, hâlâ coşku-
lu Necdet Mahfı Ayral
'koşa koşa' gelmişti per-
formansta oynamak için.
Ayla Algan. Kenan Işık,
Erdal Qe\"ağcdar, Şehir
Tıyatrolan ve TAL'ın genç
oyunculan.. ve izleyici-
ler rol aldı 'Ölüm %e
Oyun'da. Ölüm ve sanat-
çı, ölüm ve insan, insan ve
oyun, sanatçı ve oyun ara-
sındaki sarsılmaz ilışkive
çelişkiler vardı perfor-
mansta."Sahne"nın büyuk
ustasına ise, imitasyon bir
mezar ve beyaz karanfıl-
lerle selam verildı.
Performansın ardından.
ŞakirEczacıbaşı'ntn ob-
jektifinden vansıyan
'Muhsin Ertuğrul' port-
relen ve Metin Deniz'in
'Küçük Muhsin Ertuğrul
Müzesi' başlığı altında
gerçekleştırdiği enstalas-
yonun bulunduğu mekân-
da Beklan Algan. Sc\gi
Sanlı ve Mücap Ofluoğ-
lu'nun kaleme aldığı
Muhsin Ertuğrul Bıldin-
si okundu.
BBSO ve Buhıtsuduk Özlemi'nin
Bursa konseri
• Kültür Servisi - Bursalı müzikseverler yann
21.00'de Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda Bursa
Bölge Senfoni Orkestrası ve rock grubu Bulutsuzluk
Özlemi'ni bir arada dinleme olanağı bulacaklar. 2.
Lale Festivali çerçevesinde düzenlenecek konseri şef
Orhan Şallılel yönetecek.
Ayşe Erkmen'ln 'choo-choo'
sergisi rUmanya'daydı
• Kühür Servisi - Ayşe Erkmen'in "Bir Yol' başlıklı
sergisinin ardından 'choo-choo' başlıklı sergisi de
Almanya'nın Göppingen Stadische Galensi'nde yer
aldı. îki bölümden oluşan galerinın yan bölümünde
izleyıciye sunulan Bir Yol'da sinema tarihmin dört
önemli fılminden, tren raylan üzerinde geçen dört
kısa sahne, aralara giren farklı parlak renklerle
süslenerek yineleniyordu. Erkmen'in 21 Mart-25
Nisan tarihleri arasında sergilenen 'choo-choo'
çalışması bu video yerleştirmesinin devamı
niteliğinde. Sergi salonu boyunca yan yana konan
daire şeklindeki tren raylan üzerinde dört ayn parlak
renkli düzlem, görünmeyen oyuncak rrenlerin üstünde
sürekli dönüyor. Oyuncusu bir boyuta sahip işin itıcı
gücünü ve canlılığmı bu hareketli parçalar
oluşturuyor. Aynı canlılık bir başka boyutta renklenn
duygusal gücüyle tekrarlaruyor. Oyuncak trenlerin
üstüne konan ve sütunlar arastnda hiç durmadan
dönen renkli düzlemler aynı zamanda mekânı da
harekete geçiriyor.
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin,
doğumunun 200. yılmda amlıyor
• Kültür Servisi-UNESCO, 1999 yılını. Aleksandr
Sergeyeviç Puşkin'in doğumunun 200. yıldönümü
dolayısıyla Puşkin Yılı ilan etti. Şiırden romana.
öyküden tiyatroya kadar yazının değişik türlerinde
ürünler veren ve Rus ulusal şiir dilinın kurucusu olarak
kabul edilen Puşkin, yıl boyunca dünyada çeşıtli
etkinliklerle anılacak. Etkinlikler çerçevesinde Îstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesı Rus Dili ve Edebiyatı
Bilim Dalı, 7 Mayıs'ta saat 10.00'da Veznecüer
Kuyucu Murat Paşa Medresesi'nde bir anma toplantısı
düzenliyor. 'Doğumunun 200. Yılında Aleksandr
Sergeyeviç Puşkin' başlıklı toplantıda şair Ataol
Behramoğlu 'Puşkin ve Rus Şiiri", Raisa Petroçenko
'Roman ve öykü Yazan Olarak Puşkin', Türkan Olcay
'Bir Eleştirmen Olarak Puşkin' ve Emine tnanır
'Puşkin'de Doğu ve Türk Motifleri' başlıklı
konuşmalanyla yazan çeşitli yönleriyle ele alacaklar.
Toplantının açılışında ise Şiir Okuma Yanşması'nın
ödülleri verilecek.
BUGÜN
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZİ'nde saat 15.00-16.00 arasında Ada
Gentüe'ın katılacağı 'Türk Besteciieriyie Buluşma'
başlıklı bir söyleşi gerçekleştirilecek. (292 06 55)
• RUHİ SU KÜLTÜR MERKEZİ nde saat
19.00'da Emin tgüs'ün hazırladığı 'Ruhi Su Sanatı
ve Yaşamı' başlıklı seminer gerçekleştirilecek.
İSTANBUL FİLM FESTİVALİ'NDE BUGÜN
• EMEKStNEMASI'nda saat 12.00 ve 18.30'da
Yaşam TrenL saat 15.00 ve 21.30'da Tango Dersi
adh filmler gösterilecek. (293 84 39)
• ATLASSt>iEMASI'nda saat 12.00 ve 18.30'da
Geri Zekâhhır, saat 15.00 ve 21. 30'da Şölen adlı
filmler izlenebilir. (252 85 76)
• ALKAZARStNEMASI'nda saat 12.00'de Ateş
Yutan, saat 15.00 ve 21.30'da Lekeh" Adam. saat
18.30'da BülbüUerin Teria dlı filmler yer alıyor.
(293 24 66)
• BEYOĞLU SİNEMASI'nda saat 12.00 ve
18.30'da The Acid House, saat 15.00 ve 21.30'da
Evtathk adh filmler ızlenebilecek. (251 32 40)
• MODA SİNEMASI'nda saat 12.00'de Minik
Kuş, saat 15.00'te GüKiyorsun. saat 18.30'da
IDuminita. saat 21.30'da Köpriideki Lulu adlı
filmler gösterilecek. (337 01 28)