22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 1999 CUMA HABERLER Milletvekilleri mazbatalarını alıyop • İstanbul Haber Servisi - 18 Nisan'da yapılan seçimlerde. fstanbul'dan mılletvekili seçılen DSP. DYP ve MHP'li 6 milletvekili dün mazbatalannı il seçim kurulundan aldı. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'ın mazbatasını vekâleten DYP Istanbul Milletvekili Celal \dan alırken 69 milletvekilinden 67'sı. mazbatalannı il seçim kurulundan aldı. Güneydoğu Avrupa İşbirligi' I İstanbul Haber Servisi - Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan, Atina'da düzenlenen imza töreni dönüşü Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada. Güneydoğu \vrupa"nın lOülkesi ırasında imzalanan mutabakat zaptı ile bölgede uluslararası kara taşımacılığını düzenleyici, uyum sağlayacı ve liberalızasyona yönelik önemlı adımlar atıldığını belırtti. İki Kakardeş' adlı kitap • İstanbul Haber Senisi - Ikı kızkardeşın ensest ılışkisinı anlatan ve 1998 tanhınde Burçin Kırant'ın Fransızcadan çevirdiği kitap. "genel ahlakaaykın" olduğu gerekçesiyle İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nce toplatıldı. Halkın ar ve hayâ duygulannı incitici. cinsi arzulan tahrik ve istismar edicı nıtelikte ahlaka aykın anlatımlar bulunduğu öne sürülen kararda, kitabın 5680 sayılı Basın Kanunu'nun ek maddesi uyannca toplatılmasına hükmedildiSi behrtildi. BhJBM'den Almanca öğretim İstanbul Haber Servisi - lstanbul'un özel öğretim kurumlanndan bıri olan BİLFEN Okullan. 2000"lı yıllara BlLFEN Almanca llköğretım Okulu ile girmeye hazırlanıyor. Küçükçamlıca'daki okulun kurucu Genel Müdürü Osman Öztürk, "tstanbul'un Anadolu Yakası'nda önümüzdeki öğretim vılında bır büyük eksikilği BfLFEN olarak gidermeye çalışacağız" dedi. Almanca eğitım verecek ilk öğretim yuvası olmaözellıği taşıyacak okulda. ana sınıfında oyun ve şarkılarla daha sonra da bilgisayar desetğiyle Almanca eğitimi verilecek. PKK operasyomı • İstanbul Haber Servisi - Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, Erzurum Emniyet Müdürlüğü ile yapılan ortak operasyonlar sonucu gözaltına alınan ve PKK üyesi olduklan savlanan 15 kişiden 8'inin çıkanldıklan Nöbetçi 1 No'lu DGM tarafından tutuklanarak Ümraniye Cezaevi'ne konulduğu beürtildi. THY'den eylem • İstanbul Haber Servisi - Hava-lş Sendikası ile işveren sendikası TÜHİS arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görûşmelerinin sonuçlanmamasi nedeniyle bir grup THY çalışanı, dün Atatürk Havalimanı B Kapısf ndan, THY Genel Müdürlüğü önüne kadar protesto vürüyüşü yaptı. Hakh taleplerinin TÜHİS tarafından "sürüncemede" bırakılarak zarara uğratıldıklannı öne süren işçiler. yasal tepkilerini sürdüreceklerini belirttiler. Kan bağışı • İstanbul Haber Servîsi - Kızılaj, tarafından. birçok kez kan verdiği için 2 altın. 1 gümüş ve 1 bronz madalya ile ödüllendırilen Erdal Soysal. kan bağışı kampanyası düzenledi. Cerrahpaşa Spor Kulübü Kompieksi'nde Kızılay tarafından kurulan çadırlarda gerçekleştirilen kampanyada Sosyal, 96. kez kan \erirken insanlan teşvik etmek amacıyla kan bağışı kampanvası düzenlediğini belırtti. Erdogan'ın Yolsuzluk soruşturmasının kilit isimkrinden iki kişinin yurtdışına kaçtığı iddia edilirken bir kişinin de aranmasına devam ediliyor ararayorİstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehır Bele- diyesi'ne bağlı kuruluşlar- daki yolsuzluk soruşturma- smın kilit isimleri olarak aranan Harun Karaca ve Tnfan Mengf nin yurtdışı- na kaçtıklan öne sürüldü. Polıs tarafından aranan Necmi Kadıoğlunun ise yakalarunasına çalışıhyor. Her üç kilit ısmın de halen cezaevinde bulunan eski İs- tanbul Büyükşehir Beledi- ye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da- nışmanlan olması dikkat çekerken sorus- turma kapsamında gözaltına alınanlann sayısı 69'ya yükseldi. Tuzla'dakı bir çöp- lûİcte Albayraklar firmasına aıt çok sayı- da evrakm da yakıldığı ıddia edildi. FP'li İstanbul Büyükşehir Belediye- • Harun Karaca'nın. eski istanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Erdoğan'ın başdanışmanı: Necmi Kadıoğlu'nun başkan danışmanı ve "Belediye Iştirakleri Geliştirme Daire Başkanı", Tufan Mengi'nin ise ihalelerden sorumlu olduğu belirtiliyor. si'nin yan kuruluslanndaki yolsuzluklann incelendiği soruşturmagenişletilerek sür- dürülüyor. Cezaevinde bulunan eski is- tanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Re- cep Tayyip Erdoğan'ın danışmanlığını ya- pan Harun Karaca ve Tufan Mengi'nin yurtdışına kaçtığı öne sürüldü. 18 Nısan Tufan Mengi Harun Karaca Necmi Kadıoğlu seçimlerinde FP'den Tokat milletvekili adayı olan Harun Karaca ve Mazlum- Der'in eski İstanbul Şube Başkanı olan Tufan Mengi. yolsuzluk olayında kilit isimler arasında yer alıyor. Polis. Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanlığını yapan ve iştirak geliştirme daire başkanlığı gö- revını yürüten Necmi Kadı- oğlu'nun da yakalanmasına çalışıyor. İhaleye fesat kanştırdık- lan ve yolsuzluk yaphklan iddialan üzerine gerçekleş- tirilen operasyonlarda gö- zaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube ile Organize Suçlar ve Sılah Kaçakçılık Şube Mü- dürlükleri'nde sorgulanan- lann sayısı, dün 69'ya yük- seldi. Tuzla'dakı çöplükte AlbayTaklar firmasına ait çok sayıdaki belgenin yakıldığı ileri sürüldü. Soruştur- ma kapsamında yapılan incelemelerde, İETT'nin bütçesinde yüzde 40'lık düşüş olduğunun ortaya çıktığı belirtildi. Gözal- tına alınanlann, 3 Mayıs'a kadar DGM'ye çıkanlmalan bekleniyor. Avukat Hikmet Çarboğa 'Çöp ihaleleri, yolsuzluğu ortaya çıkanr' İstanbul Haber Servi- si-Eski CHP istanbul İl Başkan Yardımcısı avu- kat Hikmet Bural Çar- boğa tstanbul Büyükşe- hir Belediyesı'nin tril- yonluk çöp ıhalelerini hep aynı kişi ve grupla- nn almış olmasınm araş- tınlması gerektığmı be- lırterek"1999yüındada belediyenin 5 trihonluk çöp ihalesini avnı kişile- rin almışolması,sistemin a>nı şekilde sürdüğünü gösterir" dedı. Çöp ıha- lesinın yasalara aykın bır şekilde taşeron fırmala' ra verildiğini ve bununla ilgili Içişleri "Bakanlı- ğı'na suç duyurusunda bulunduklannı vurgula- yan Çarboğa. çöp ihale- sindeki yolsuzluk aydın- latıldığında diğer yol- suzluklann çorap sökü- ğü gibi su yüzüne çıka- cağını savundu. Bakanbğasuç duyurusu Çarboğa. 1997 yılın- da, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Öz- kal Yici ile birlikte. çöp ıhalesi ile ilgili olarak Içişleri Bakanlığı'nasuç duyurusunda bulunduk- lannı ve bunun üzerine bakanlık müfettişlerinin soruşturma açtıklannı söyledi. Çarboğa. "19% yüından beri trilvonluk çöp ihalesini hep aynı Id- şiier ve gnıplar kazandı. 1999 vılında da ihaleyi avnı kişilerin kazandığı anla$ılmı$Or~ dedı. 1997 yıhnda, Içişleri Bakanlığı'na iletılmek üzere İstanbul Valilı- gi'ne yazılı başvuruda bulunan Çarboğa, çöp transfer istasyonlannın ışletilmesi ve çöplerin depolama alanlanna ta- şınması ışiyle ilgili ıhale- nın, 2886 sayıiı Devlet thale Yasası'nın 71,2a maddesine aykın oldu- ğunu savunmuştu. Bele- diyenin söz konusu işi, 2886 sayılı yasanın 71. maddesine göre kendı yan kuruluşu olan İS- TAÇ'a, protokolle de\- rettiğini, ancak daha son- ra işin ihaleyle Sıstem lnşaat Turizm Seyahat Ltd. şirketi ile Günaydın Kardeşler Seyahat Ltd. şirketine verildiğini vur- gulayan Çarboğa başvu- rusunda şöyle demişti: "Söz konusu işlemkr yasalara aykındır. Zira, belediye başkanlığı ile tS- TAÇ AŞ arasında vapt- lan protokol gereğince ve de 2886 sayılı Devlet fha- le Yasası'nın 71/2a mad- desi uyannca söz konusu işleri bizzat İSTAÇ'ın kendisinin yapması ge- rekmektedir. Nitekinı bu durum. İstanbul Büyük- şehir Belediyesi, Çevre Koruma ve Geüştirme Daire Başkanlığı İşlet- meler Müdürlüğü'nün 24.09.1997 tarih ve 1919 sayıh yazısında da belir- ülmistir." işı alan söz konusu şırketlerin, TIR'larda ça- lışan şoforlere sadece maaş ödediğini. yurtdı- şından teşvik ile alınan TIR'lara şoför temirr et- menin, büyükşehir bele- dıyesinın yapabileceğı ışlerden olduğunu savu- nan Çarboğa, 7 tnlyon lı- ra cıvanndaki paranın yasal olmayan yollardan RP yandaşı şirketlereak- tanldığını söylemişti. Tayyip Erdoğan. ts- tanbul Büyükşehir Bele- diyesı'nin 1998 yılı büt- çesinin görüşülmesi sı- rasında yaptığı açıkla- mada, ihalelerin RP'liler tarafından alınmış olma- sının hukuka uygun ol- duğunu savunarak "RPTilerin belediyeiha- lelerini almalan suç mu " dedı. Su havzalan imara açıldıkça F P \ e oy destegi de katlanarak artmaya başaladı. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) Âkbil ve 'harita'yolsuzluklan, imaryolsuzluklanyla birlikte örgütlendi Seçüni 'imarrantı dağıtamk'aldılar OKTAY EKlNCİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin eski RP'li, yeni FP'li yöneticileri tara- fından gerçekleştinlen "trihonluk yol- suziuk'' haberlen 18 Nisan 1999"se- çimlerinden önce Cumhuri> r et'te yer almasına rağmen. hem kimi "yetldH- ler" hem de "büyük medya", her ne- dense işi ancak şimdı ciddiye almaya başladılar. Oysa aynı türden haberler sadece Cumhuriyet'in öğrendiği "gerçekkr" de değildi. Örneğin CHP İstanbul İl Başkanı Mehmet Bölük, seçim- lerden bir hafta önce ve üstelik bır "basın toplannsı" da düzen- leyerek "Akbil yoisuzluğunu" kamuoyuna açıkîamıştı. Ne var ki seçim stratejilerini "tstan- bul'u kurtarmaya" değil. bazı partileri iktidara taşıyıp bazıla- nnı da "etkisiz kdmaya" dönük olarak belirleyen büyük medya, CHP'li il başkanınm haykınşını da bu stratejinin hedefleri doğrultusunda görmezlikten geldi... Peki, büyükşehir belediyesindeki şimdi manşetlere tırmandınlan yolsuz- luklar. sadece "AkbiT ya da yandaş şirketlere aktanlan trilyonlarla mı sı- nırhdır? Elbette ki hayır. Yine Cumhuriyet'te. neredeyse 1994'ten bu yana hemen her hafta sa- yısız kez yazdığımız ve bir çoğu da Mımarlar Odası'nca dava konusu ya- pılan "imar yolsuzluklanndan" elde edilen haksız kazançlar. belki de yiiz- yıhn en yüksek "rant geürterini* oluş- tunıyor. Dahası bu imartalanı gelirleriyle es- ki RP'nin, yeni FP'nın "o> veörğütkn- me tabanı" olan kesimler de sürekli "beslenerek" Istanbul'un koruma alan- lan üzennde yaratılan spekülasyonlar- la Ali.VlüfitGürtuna'ın seçimi kazan- masına neden olan *oy desteği" de gü- venceye alınmış oldu 'İmar ve oy' oranlan Nitekım, FP'nin İstanbul'daki "en çokoy akhğı'' ilçe ve beldelerin bulun- duğu bölgelen de ışte bu "imar oytıo- JK.rn.ecep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla sxı havzalartnı imara açan ÎSKİ Yönetmeliği'ne bağlı ilçe ve beldelerde FP'ye verilen oylar "katlanarak" artarken yapılaşma konusunda kısıtiayıcı kurallar getirilebilen ilçelerde ise FP oy kaybederek azınlıja dü§ni_.. larnun" doruğa çıkartıldığı "suhavza- lanm" içeren kesimler oluşturuyor. Örneğin. "vapılaşma yasağı" olan Adalar'da FP'nin oy oranı yüzde 5.8 iken. arazi yağmasının yoğun olduğu Ümraniye'deki oy oranı yüzde 21.52_ Benzer şekilde yine imar kurallannın belli bir planlama disiplini ıçınde uy- gulandığı Çataka'da yüzde 6.63, Siliv- ri'de yüzde 6.87, Bakırköy ve Beşik- taş'ta yüzde 5.88 kadar oy alabilen FP. inşaat ve yapılaşma konusunda tam bir "talan örgüdenmesini" gerçekleştirdi- ği Esenler'de yüzde 25.80, Bağcüar'da yüzde 22.35. Gazosmanpaşa'da yüzde 24.47 oy desteği sağlayarak bu sürecin "simgesi" olan Sultanbeyli'de de yüz- de 38.6'lık oyla adeta rekor kınyor... FP'nin ve AliMüfitGürtuna'nınbu "siyasal başanlanna" dayanak oluştu- ran "ekonomik uygulamalannın" en önemlisi ve "etküisi'" ise İSKİ yönet- meliğinde yapılan değişiklikle içme suyu havzalanndaki ilçe ve beldelere yüksek imar rantlan elde etme ve da- ğıtma olanağı sağlanması. Yine Cumhuriyet'te hemen her aşa- ması hakkında kamuoyunu bilgılen- dirdiğimiz bu "hukuk dışı" süreç. 1995 'te nâzım plan onaylanırken baş- latıldı. Havzalardaki koruma kurallan belirlenmeden. imar haklan "yönetmeBğe" bırakıldı. Derken, aynı yılın sonunda İS- Kİ Yönetmeliğı değiştirilerek 18 Nisan 1999'da FP'ye "oypat- latan" hemen tüm ilçe ve belde- lerdeki su hav zasında giren ara- , _- ziIereimaroIanağısağlandı.Bu yönetmeliğe Mımarlar Oda- sı'nca açılan dava sonucunda mahke- me 2 yıl sonra durdurma karan verdi- ğinde ise trilyonluk rant planlan çok- tan de\Teye sokulmuştu. Dahası. mahkeme karanndan sonra da aynı yönetmeliğin yeniden aynı şek- liyle yürürlüğe sokulmasına karşı da ne yetkililer ses çıkardılar ne de büyük medya bu büyük talana karşı cıddi bir tavır aldı... Evet. Şimdi bir seçim sonrasında, biryandan İstanbul yeniden 5 yıllık FP yönetimine (yani imar ve inşaat tala- nına) hazırlanırken öbür yandan yol- suzluk haberleri manşetlen süslüyor... Ne diyelim bilmem ki?.. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.nei Ehliyetimi ve nüfus cüzdanımı kaybettim. Geçersizdir. HALtL K.4YA Anayasa Mahkemesi Baş- kanı Ahmet Necdet Sezer'in, bir yargıç duyarlığı ve sorum- lu biryurttaş olarak yaptığı ko- nuşma, Türkiye'yi uygar ve çağdaş bir ülke olarak göımek isteyen herkesin yüreğine su serpti. Sezer'in dile getirdıği konular; yıllardır ülkemizi ıçe- ride ve dışarıda ikinci sınıf sa- yılmaya mahkûm eden gerilik- lerimiz. Sezer, en yüksek yargı kuru- munun başkanı özelliğiyle, özenle hazırlanmış konuşma- sında, hem siyasilere hem de idarecilere ciddi bir hukuk der- si verdi. Siyasilere, artık "Düşünce- nin önündeki ilkelliğe varan engelleri kaldınn" dedi. Bu en- gelleri de somut, madde, madde sayarak dile getirdi. Mesajının en anlaşılır olan kıs- mı siyasilere yönelikti. Ancak Sezer'in konuşmasında yar- gıçların, savcılann ve bürok- ratların da dersler çıkarması Herkesi Birleştiren Konuşma gereken ciddi uyarılar vardı. Neydi bunlar? Türkiye'de ve hatta dünyada kanunları mec- lisler hazırlar ve kabul eder. A- ma yasalara asıl hayat veren yargı kurumlan. Yargıyı yasalar yönlendirir, ancak savcı, avu- kat ve hâkim, hatta sanıktan oluşan kurum ve kişiler de, bu yasalann oluşup gelişmesine katkıda bulunurlar. Yaşadığımız son 30-35 yıl içinde Türkiye iki askeri dar- beden geçti, genellikle tutucu iktidarlar tarafından yönetildı. Bu nedenle, sürekli düşünce- yi kısıtlayan kanunlar yapıldı. Daha da önemlisi, yargıçlar ve savcılar muhafazakâr bir ge- lenekle yargılamalan sürdür- düler. Solcular ve demokratlar devletin gözünde "suçlu" ola- rak görüldüğü için, yargıçlar da bu havanın etkisiyle birçok demokrasi ve özgürlük aleyh- tan karara İmza attılar. Yargı, siyasi gelişmelere bağlı olarak tutuculaştı ve bas- kıcı rejimlerin önemlı dayanak- larından bıri haline geldi. Tür- kiye'de bir muhalif için yargı önüne çıkmak, sonu tehlikeli bir yolculuğa çıkmak olarak kabul edildi. En son Muzaffer Erdost'un aldığı mahkûmiyet bunun tipik bir örneği. Geriye doğru yüzlerce örnek sayabi- liriz. Anayasa Mahkemesi Baş- kanı'nın konuşması bu açıdan yargıçlar için de uyarıcı mesaj- lar içeriyor. Yargıçlarla yaptığı- mız çeşitli sohbetlerde. onlar hakh olarak, Türkiye'deki ka- nunlardan ve yargı kurumları- nın giderilemeyen sıkıntıların- dan şikâyet ettiler, etmeyi de sürdürüyoıiar. O sohbetler sırasında bizler de, yargıçlann ve savcılann ya- saları yorumlama biçimlerini eleştirdık. Bir çete mensubu- nu, yeterti delil yok diye ser- best bırakan bir hâkimin, sırf duvara yazı yazdığı için bir üni- versiteli genci, henüz kesınleş- memiş bir yargı süreci boyun- catutuklu bulundurmasını an- lamak ve kabul etmek müm- kün mü? Bir üniversiteli genç muhalif düşünceleri nedeniyle tahliye edilırse, serbest bırakı- lan çete üyelerinden daha mı zararlı olur? Yargıçlann bu uy- gulamaları, evrensel hukuk normlanna vurarak, ellerini vıc- danlarına koyarak yeniden gözden geçirmeleri gerekir. Ahmet Necdet Sezer'in ko- nuşması, ömrünün önemli bir kısmını yargı önünde geçirmiş bir gazeteci, bır aydın olarak beni umutlandırdı. Umarım, o- nun mesajı yargı kurumlanmı- za da ulaşır, Türkiye'nin yargı alanındaki makûstalihinin de- ğişmesi için bir başlangıç olur. Izleyebildiğim kadarıyla, Se- zer'in konuşması hemen her kesimde büyük bir kabul gör- dü, bir anlamda heyecan ya- rattı. O zaman, bu konuşmanın verdiği mesajlann hayata geç- mesi için birşeyleryapmalıyız. Siyasiler, yeni kurulacak hükü- met, artık kangren halini alan "düşünce düşmanı" yasaları ve anayasanın tüm mantığını değiştirmek için harekete geç- meli. Çok zor, biliyorum. Yargıç- ların, yazarlan-çizerleri yargı- larken. yasalan daha demok- ratik ve evrensel hukuk norm- lanna uygun bir şekilde yo- rumlamalarını diliyorum. Çok zor biliyorum, ama im- kânsız değil. Ahmet Necdet Sezer'e te- şekkürler ediyorum. Bu ülkede bazı şeylerin de- ğişebileceğinin mesajını verdi. BIRBAKIMA SERVER TANÎLLİ CHP'nin Yeniden İnşa'sı... 18 Nısan seçimlerini değerlendiren kimi uzman- ların altını çizdikleri asıl olgu şu: "Sağ kutupta top- lanma!" Önde gelen ve birlikte hükümeti kurabi- lecek iki parti sağlı-sollu "milliyetçi". Arkalarından gelen üç parti, FP, ANAP ve DYP, sağda çöreklen- miş haldeler. Bu blok karşısında, sosyalist bir par- tiden vazgeçtik. asıl sosyal demokrat bir parti yok. DSP'nin MHP ile kuracağı bir hükümetin yolun- da gitmemesi halinde dönüp ortaklık edeceği, yi- ne sağ bataklıkta yüzen partiler. Söz konusu hü- kümet niçin yolunda gitmeyecekmiş, demeyiniz. Bunun daha bugünden ipuçları da var: Geçen haf- ta, 23 Nisan günlü Cumhuriyet'te, MHP'nin eği- timden sorumlu bir yetkilisinin, 8 yıllık kesintisiz eğitime karşı düşünceleri yer alıyordu. Onlan, vak- tiyle Refah Partisi savunuyordu; bugün FP bile o biçimiyle dile getirmeden önce durup düşünür herhalde. Daha başka ayrılık konulan da bulabilirsiniz. Ama asıl önemlisi şu: Söz konusu bloktan çıka- rabileceğiniz hiçbir hükümetin, Türkiye'nin temel sorunlarına getireceği kalıcı bir çözüm olamaz. Çünkü bu sorunlar, hamurunu solun yoğurabile- ceği, ya da onun katkısının elzem olduğu sorun- lardır; o olmazsa olmaz, işin doğası bu. Işte, CHP'nin geleceği bu bağlamda önem ka- zanıyor: Parlamento dışı kalmış olsa da muhale- fette ve gelecek bır seçimde de iktidara adaylığı- nı koyarak... • Önce nedir CHP? CHP, Milli Mücadele, yani o "haklı vehalklı" kav- gada temelleri atılmış bir kuruluştur; o yüzden "bağımsızlık" kadar, "Mazlûm Millet"\n özlemle- rine de tanıklık etmiştir. Başta laiklik olmak üzere, Cumhuriyet'i Cumhuriyet yapan ilkeleri, herkes- ten fazla o bilir, çünkü çatısı altında doğdu onlar. Şu kör topal da yürüse üzerine titrediğimiz demok- rasinin doğuşunda pay sahibi. Çağdaş tarihimiz- de yeri doldurulmaz halde kalan 1961 Anayasa- sı'na en başta onun hizmeti geçti. 27 Mayıs'tan sonra, toplumda "sola açılış" zorunluluğu baş gösterdiğinde, Türkiye Işçı Partisi elinde sancak önde yürürken, o da "ortanın solundayız" deyip, gelişmenin dışında kalmadı. Bana sorarsanız ka- lamazdı da, çünkü hamuruna, ilerici ve devrimci bir maya çalınmıştır daha doğarken. 70'li yıllarda, Sayın Ecevit'e "Toprak işleyenin, su kullananın" dedirten de, budur. CHP'nin kimliği işte bu süreçte yoğruldu. Gelip durduğu çizgi, "sosyal demokrat" bir çiz- gidir. Ama CHP'yi, sosyal demokrat bir kimliğin içi- ne de hapsedemezsiniz. Bu kimlik, aynı zaman- da bir "misyon "la beraberdir: Laik ve demokratik bır zemin üstünde "emekten yana", bağımsız bir hukuk devletini kurmak! CHP'yi, önümüzdeki dönemde muhalefette, parlamentoya girdiğinde ve iktidarda bekleyen program budur. Her şey gözlerimizin önünde oldu: Partiyi par- lamento dışı bırakan hazin gelişmenin taşlannı dö- şeyen ekip, en başta bu kimliğin bilıncinde değil- di. Sonra aynı ekibin, partinin yapısını bir "yârân partisi" anlayışıyla dondurması, giderek halktan ve bu arada samimi CHP'lilerden de koparması ge- liyor. Yenilgide bunlann büyük payı var elbette. Şimdi partinin yönetimine gelecek kadro, yep- yeni bir yapılanma ile işe koyulmalıdır. Partide iş- leri daima tökezletecek eski kalıntılar uzaklaştın- lırken, onu bir yârân partisi halinde tutan, uzman- ların "delegeağalığı" dediği gelişmeye son vere- rek, sağlıklı bir üye ve delege yapısı da kurmalıdır. CHP'ye yakışan ılerıci, devrimci, demokrat kad- rolarla donanmanın yolunu açacak olan onlardır. ilk akla gelenlerden biri bu olmalı! Buna daha başkalarını da ekleyebilirsiniz, ekle- melisiniz de. Orkestra şefine gelince... Bir parti, hele hele CHP için bu pek önemlidir. Partinin "kimliği"n\ en başta o temsil edecek ve herkesten önce o çe- kim merkezi olacaktır. Öte yandan, hizipçi, kav- gacı ve uzlaşmaz lider tipi, hangi partiye kazan- dırmıştır ki? Şu sırada, doğal olarak bir lider aranışı içinde de herkes. CHP'li değilim, ama o partinin Türki- ye'nin siyaseti içinde -olumlu yönde- bir yer tut- tuğuna, daha doğrusu misyonuna inandığımdan, benim de gönlümden geçenler var. İlk aklıma ge- lenler de, Sayın Mümtaz Soysal la Fikri Sağlar oluyor. Önümüzdeki günler, CHP'yi yeniden "inşa" et- menin günleri de. Şu ya da bu partiyi kurup onar- maya benzemez bu. Herkes, olanca dikkat ve uz- görüyle girmeli işin içine; çünkü sadece bir parti- nin geleceği değil, bir bakıma Türkiye'nin gelece- ğidir söz konusu olan... Belediyenin paraları KİPTAŞ'ta yok oldu IVflYASE İLKNUR İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Recep Tay- yip Erdoğan'ın başkan- lığı dönemınde gecekon- du önleme bölgelerinde sosyal konut üretme' ıd- diasıyla yola çıktı. Bu amaçla belediye bünye- sinde kurulan KÎPTAŞ'a belediye kasasından tril- yonlarca lira kaynak ak- tanlmasına rağmen şir- ketin zararda görünmesi açıklanamıyor. Yasalara göre beledi- yeye ait gecekondu önle- me bölgelerindeki arsa- lann, sosyal konut üreti- mine katkıda bulunmak amacıyla kooperatiflere tahsis edilmesi gerekir- ken Recep Tayyip Erdo- ğan, Ikitelli ve Kâğıtha- ne'deki bu arsalan bele- diye şirketi KİPTAŞ'a sattı. KİPTAŞ arsalan aldı. ancak karsılığını hâlâ be- lediyeye ödemedi. Sos- yal İconut yerine lüks ko- nut üretılen bu arsalarda, konutlann yapımı da KİPTAŞ'a verildi. Daha temelleri atılmadan 2 bin konutun parası KİP- TAŞ'a peşin ödendi. Ko- nut paralannı peşin alan KİPTAŞ 'tan, büyükşehir belediyesinin sattığı ar- salann bedelini alma ko- nusunda girişimde bu- lunmaması anlaşılamı- yor.Belediyenin zarar e- den şirketleri arasında KİPTAŞ da bulunuyor. Peşin aldığı konut bedel- lerini faize yatırması ha- linde bile kâr etmesi ge- reken şirketin zararda ol- ması akla yatkın gelmi- yor KİPTAŞ'ın belediye- ce Adapazan'nda hacze- dilen bir gayrimenkulün satış işini gerçekleştir- mek üzere gazetelere i- lan vermesi de yasalara aykın bulunuyor. İstan- bul Belediyesi sınırlann- da hizmet üretmek ama- cıyla kurulan bir şirketin, nasıl olup da başka bir şehirdeki konutun sahşı- nı üstlendiği bilinmiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle