23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 1999 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Terörle Mücadele Yasası'nın 8. Maddesi AYTAÇ T O L A Y Emekli Cumhuriyet Sdvası T ürkiye'de çok tartışılan ve leri) yürürlüktedir. Bizim anayasamız- uygulanmasında da durak- da da aynı hukuk esaslan yer almıştır. samalara(tereddütlere)yol İnsan kaynaklı bu demokratik hukuk açan bu maddenin yazılış anlayışı, Birleşmış MilletlerÖrgütü'nün bıçimi de çok eleştirilmış- kuruluşu ile evrensel olarak kurumlaş- tır. Maddenin ele alınma- mıştır. Insanlann ırk. renk. cınsiyet, dıl samalara (tereddütlere) yol açan bu maddenin yazılış bıçimi de çok eleştirilmış- tır. Maddenin ele alınma- sındanönce, maddede ver alan kavram- lann aydınlığa kavuşturulmasına. hem bu kavramlartartışıldığı içın hem de de- mokratik bır yorum getirilebilmesı için gerek görülmüştür. Tartışmalarda, ülke ve ulusun bölün- mezlıği ilkesı. ulus-devlet olgusu ve ül- kenin bu bütünlük içinde bağımsız bir yapıda varhğını sürdüıme sorunu öne çık- maktadır Ulus-devletin bır biitün olarak bağımsızlığını koruyup gözetmesi gerek- liliğıni savıınmanın tersı (antitezi) ise bu tûr düşüncelerin döneminı doldurdu- ğu. öne sürûlen bu kavTamlann artık gö- receli gerçekleri ıfade ettiklen biçimin- dedır. Yani bir çeşit "enternasyonalist1 " bırgörüşün dile getınlişidir. Günümüz- de buna "küreselleşme" adı verilmekte- dir. Elbette insanlann özgürlük ve eşitlik temeline dayalı tek bir yasa ile yönetil- diği. sınırlann bulunmadığı tek bir de- mokratik devlet yönetimı içinde toplan- dığı. banşın ve kardeşliğın egemen ol- duğubirdünyaen ıyi veen ülküsel (ide- al) dünyadır. Doğal hukuka dayalı sto- isyen felsefe böyle bırdünyayı öngörü- yordu. Ama Bati'da burjuva devrimi ve Fransızdevriminden (ihtilalinden) son- ra ulus-devlet anlayışı dünyayı biçimlen- dirmıştir. Bununla birlikte, günümüz "uygar ülkeleri" olarak adlandınlan ül- kelerde insan kaynaklı ve insan aklına dayalı, özgürlük ve eşıtlık temelinde ge- lişen: insan haklanna dayalı, laik, demok- ratik ve sosyal hukuk dizgeleri (sistem- ve din farklılıklan gözetilmeksizin öz- gür ve hak yönünden eşit v e kardeş ol- duklan kabul edilmiştir. Uluslann, eşit- lik temelinde birbirlerinin içişlerine ka- nşmadan uyumlu (ahenkli) bır işbirliği içinde banş ve adaleti egemen kılmala- n esası anlaşmalarla öngörülmüştür. Bu gelişmeler. her ne değin tüm ülkeleri ve insanlığı kucaklayan bir insanlık ve hu- kuk anlayışınıdıle getirmekteyse de uy- gulamada böyle olmamıştır Güçlüdev- letlerin egemen olduğu. onlann eşitler arasında daha eşıt (!) olduklan, kendi çı- karlanna göre davrandıklan bir dünya orta> a çıkmıştır. Günûmüzde, "küresel- leşme" adına zengin Batılı ülkeler çıkar- lan ıçın en insancıl değerlen ıleri süre- rek büyük bir bencıllık ve ikiyüzlülük- le başka ülkelere karşı silahlı yaptınm- lar uyguluyorlar. Etnik ve dinsel farklı- lıklan öne çıkanp, ülkelenn parçalan- masma. insanlann kıtleler halinde göç etmelenne. ölmelerine, acı çekmelerı- ne yol açacak. silahlı ya da sılahsız po- lıtiİcalar uyguluyorlar. Inanılır mı. böy- lesine bir küreselleşme ve evrenselleş- me savlanna?! Türkiye Cumhunyeti devletı. her şeye karşın dahil olduğu uluslararası kurum ve anlaşma ilkeleri- ne uymak durumundadır. Anayasası, uygar bır ülke olmak ve yaşamak isten- ci (ıradesi) böyle gerektirmektedir. Hukuk ve yargı alanındaki uygula- malann da aynı ılkeler gözetilerek ya- pılması yasal bir zorunluluktur. Bu ne- denle Birleşmiş Milletlerçerçevesinde kabul edılen uluslararası anlaşmalardan bazılannı anımsatmak yararlıdır. Bun- lardan birinde sömürgecilik yasaklan- mış, tarih içinde sömürgeleştırilmiş ül- ke halklannın kendi kaderlerini kendi- lerinın belirleme hakJan tanmmış ve ba- ğımsızlık isteklerinin desteklenmesi ön- görülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti, sö- mürgeciliğe karşı verilmiş bır kurtuluş savaşı ile kurulmuştur. Sömürgeci bir ül- ke değildir. Topraklannda sömürge yok- tur. Çeşitli anlaşmalarla her türlü ırk ay- nmcılığı, kışkırtıcıhğı ve kurumsallaş- mış ırkçılık. yine Birleşmiş Milletler çerçevesinde yasaklanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti ırkçı bir devlet değildir. Irkçılık anayasal ve yasal olarak yasak- lanmıştır. (Anayasanın 14. ve TCY'nin 312'2. maddeleri) Türk ulusçuluğu, ana- yasanın 10. maddesinde yazılı bulunan, evrensel demokratik ilkelere uygun bir anlayışa dayalıdır. Irk. dil. din, cinsiyet, siyasi düşünce. felsefi inanç gibi farklı gnıplara mensup yurttaşlann yasa önün- de eşit olduklan İcabul edilmiştir. Tûrk ulusu kavramı bir üst kimlik nıteliğin- dedir. Uluslararası bir başka anlaşma. böJ- gesel bir uluslararası kuruluş olan ve üyesi olduğumuz Avnıpa Konseyi çer- çevesinde kabul edilen Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'dır. lç hukuk mev- zuatımız açısından uygulanması zorun- lu olan bu sözleşmenin düşünceyi dile getirme (ifade) özgürlüğü ile ilgili 10. maddesi, konumuz açısından önemlı- dir. Maddenin birinci fikrası.görüşaçık- lamave anlaüm özgüriüğünü bir hak ola- rak nitelemekte, kanı (kanaat) özgürlü- ğünü, haber ve fîkir alıp verme özgür- lüğünü de içermektedir. Maddenin ikin- ci fıkrasında ise demokratik bır toplum- da zorunlu olacak biçimde bu özgürlü- ğün kısıtlanması düzenlenmektedir. Bu özgürlüklerin nitelikleri ile kısıtlanma- sı, genelde anayasamız ile büyük çeliş- kiler göstermemektedir. Bununla bir- likte katı hukuk normu niteliğindeki bu anlaşma hükümlerini (anayasanın 90. maddesi) anayasa ile birlikte yorumla- mak gerekir. Yasal zorunluluk Bu yorum biçimi, kısaca belirtelım, yasal ve anayasal bir zorunluluktur. Özel- likle Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) 8. maddesinin değiştirilmesinden önce- ki durumu nedeniyle böyle bir tartış- ma, bir iddianame ile yargı alanına ta- şınmıştı (İstanbul DGM Başsavcılığı'nın 1995 yılı 5. ayında açtığı bir kamu da- vası). Bu ve buna benzer tartışma ve eleşnriler yoğunlaşuıca 8. madde TBMM tarafından değiştirildi. Yazım biçimi ve hukuka aykın içeriği ile daha çok ken- dini gösteren, maddenin başlangıcında- ki "hangi yöntem, maksat ve düşüncey- leoiursa olsun" biçimindeki hüküm kal- dınldı. Maddenin sonrasında yer alan "•Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülke- si ve millethle bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef alan vazüı ve sözlü pro- gaganda ile toplanü ve gösteri yürüyü- şü yapılamaz" hükmü aynen bırakıldı. Yasa koyucunun tüm eleştirilere karşın anayasanın yazım biçimini aynen koru- duğu görülmektedir. Böylesine bir ti- tizlik gereksizdi. Maddenin, ülke ve ulus bütünlüğünü koruyacak şekilde, bu bü- tünlüğü bozmay ı açıkça hedefleyen, bu amaç ve kasıt ile propaganda yapanla- nn cezalandınlmalannı sağlayacak, suç öğelerini daha açık ve belirgin kılacak biçimde kaleme aluiması. demokratik hu- kuk açısından daha uygun ve tutarlı olur- du. Bütün bu uzunca süren girişten son- ra Terörle Mücadele Yasası'nın 8. mad- desinin son durumuna göre bile, mad- denin özünü ve amacını oluşturan, ülke bütünlüğünün ve ulus bütünlüğünün bo- zulmasını hedefleyen propagandanın cezalandınlmasını öngören hükmü, Av- rupa insan Haklan Sözleşmesi'nin 10. maddesinin 2. fikrasına uygundur. Çün- kü 2. fikra, toprak bütünlüğünün korun- ması ve ulusal güvenliğin bozulmasının önlenmesi bakımından yasal kısıtlama ve düzenlemelere açıktır. Bu da doğal- dır. Her ülke ve devlet için bu, bir var- lık nedenıdir. Her olayın özelliğine gö- re demokratik bir yorumla yasanın ama- cına uygun olarak suç kastı açık ve ke- sin olarak saptandıktan sonra mahkûmi- yet karan verilmelidır. Özellıkle basın özgürlüğü yönünden sözleşmenin 10. maddesinin birinci fıkrasında yer alan kamu otoritelennin müdahalesi ve ülke sınırlan söz konusu olmaksızın haber ve- ya fıkir alma ve verme özgürlüğünde bu- lunan öğelerin ve mesleğin özellikleri- nin tıtizlikle gözetilmesi. ayn bir önem taşımaktadır Gazetede yayımlanan bir haber ve haber niteliğindeki röportajlar, kamuoyunu bılgilendirmede vazgeçilmez demokratik bir işleve sahiptir. Bu neden- le gazetecilik meslek kural ve ilkeleri- ne uygun şekilde nesnel (objektif) ve doğ- ru olarak verilen bir haber veya röpor- tajda yer alan görüş ve düşüncelerden dolayı gazete ve gazetecinin ilke olarak sorumlu olmadıklannın kabulü gerek. Bu konuda çok özel bir dikkat ve inceleme yapılmalıdır. Gazete ve gazetecinin suç öğesi taşıyan haber ve düşünceleri, mes- lek ilkelerini çiğneyerek kasıtlı bir dav- ranış içinde hazırlayıp yayımlamış olduk- lannın kesin olarak saptanması gerekir. Bunun için yayının yapıldığı basın or- ganımn genel yayın politikası da değer- lendirmede önemlidır. Ancak böyle so- rumlu tutulabilirler, suç kastının varlı- ğı kabul edilebilir. Önce Onur! Dr. ALPER AKÇAMs,™ • • nıversiteye hazirlığın, herkesın gö- U zünün önünde olup bıten, kımsenin de üstünde durmadığı, aslında toplum olarak kişiliğımizı yansıtan bir bü- yük parçası var: Asüsızokul raporta- n... Üniversite gıriş yanşı ve karma- şası içinde, ilkbaharla birlikte. özellikle de lise son sınıf öğrencileri hastanelere. sağlık ocaklanna, he- kimlere koşuyorlar; RAPOR! Sınıfta kalanlara da öğretmenler sesleniyorlar: Gidinraporalın! Han- gi yanından bakarsanız bakın. toplumumuzdaki, tek tek bireyimızdeki. öğrencimızdekı, onlardan önce de hekimımizdeki, öğretmenimızdekı yozlaşmanın, çürümenin güzel bir yansımasıdır. kişiliğimizin aynasıdır rapor.. Rapor. hastalık nedeniyle verilen iş göremezlık bildirimidir. lşe, okula sağlık nede- nıyle gıtmenin sakıncasını gösteren belgedir. Bız- deki raporu alan ögrencilerimizin, binlercesinın, on binlercesinin, hatta yüz binlercesinın rapor gerek- tirir bir durumu, bir rahatsızlığı olmadığını kendi- si de bilmektedır, raporu veren hekim de, raporu dosyalayan okul yöneticisi de, öğretmeni de... Bir- bırimızi kandırmaktayız kısacası ve kendimizi kan- dırmaktayız. Çünkü işimize de sa> guıuz yoktur, ki- şiliğinıize de, toplumumuzun geleceği genç kuşak- larada! Onursuzluğumuzu. yalancılığımızı belge- lemekte. birbirimizin yüzüne bakarken de gülmek- teyiz! "Toplumdaki saygınbğunız yok oldu!" diye bağıran hekimimız, hasta olmadığını bıldiği ögren- ciye, mesleğıni kötüye kullanıp raporu imzalar- ken ve çok büyük bir iş yapmaktaymış gibi gülüm- serken aslında kendi ipini çekmekte, kendi saygın- lığını ayaklar altına almaktadır! O raporu alan öğ- rencı, daha gencecik yaşta yalan bildirimde bulun- maya, yalanla iş yapmaya alışmaktadır! O raporu kabul eden yönetici ve öğretmen de oynanan oyu- na ortak olmakta, öğrencisini rapor almaya yön- lendirmektedir. Yıllann, aylann hazırlığını gerek- tiren. koca bir ortaöğrenimi sorgulayan üniversite giriş sınavına gecikmiş hazırlığın üç beş günlük, bir iki haftalık raporla tamamlanamayacağını bile bile bu çirkin oyunu sürdürmekte, pişkinliğimizi yere göğe sığdırmamaktayız! Çok da yadsımamak gerek. Binlerce yıldır antika medeniyetlerin, tefeci-be- zirgân egemenliğin cirit attığı; yalanın, hilenin, dalaverenin baş tacı edildiği Doğulu terbiyeliyiz ne yazık ki. Doğu kafası bir türlü kapitalizme sıçra- yamamıştır. Uzak Asya'da, Kuzey Avrupa'da an- tika medeniyetin, tefeci-bezirgânlığın insan özü- nü kirletemediği yörelerde dogmuştur kapitalizm. Yalan söylemenin, onursuzluğun ayıp sayıldığı yerler, yeryüzûnün en gelişmış yerleri de olmuş- tur. Amacımız, bugün emperyalist aşamaya gel- miş; savaşın, doğa yıkımının, trafik terörünün, pet- rol kavgasının, soykınmlann sorumlusu kapitaliz- me övgüler düzmek değildir! İnsan özümüzü sor- gulamaya çağınyorum... Ve anımsamamız gereken başka şeyler de var! Türkiye topraklan bir sentezler karmaşasıdır. O kar- masada, yalanı. dolanı, hileyi. dünya malına tut- kunluğu; yoldaşına, komşusuna tepeden bakmayı elinin tersiyle itmesini bilmiş sosyalist özlü göçe- be alpler, gaziler de vardır. Ve o sentez içinde ken- disine uzatılan rütbeyi, parlak geleceği fırlatıp at- mış, çıplak elle emperyalizmi bu topraklardan sö- küp çıkarmış Mustafa Kemaller de... Yalanı, hile- yi günlük yaşamının parçası yapmış çirkin politi- kacılann, çıkan için yaşayanlann, yaşadığı toplu- ma, kişiliğine, onuruna saygısı olmayanlann, mey- danlarda o büyük devrimcinin adını anmaya hak- lan yoktur, olmamalıdır! MustafaKemal Atatürk'tenllk öğrenmemiz ge- reken, onurlu olmaktır! PENCERE MHP Değişti mi?.. Medyada MHP hesabına bir tartışma başladı: MHP değişti mi?.. Kimı "değişti" diyor, kimi "değişmedi" diyor, bir kördövüşü gidiyor... MHP değişti mi?.. Ne bileyim ben!.. Ama bildiğim bir şey var: lç ve dış koşullar değişti, dünya değişti, zaman ve uzam değişti. Nasıl?.. 1) MHP'nin çekirdeğini geçmişte "Komünizm- le Mücadele Dernekleri" oluşturmuş, MHP'nin mayası solla savaşım üstüne tutturulmuştu. MHP'li gençlik, komünistükle suçladığı kişileri nasıl yuha- lardı: "- Moskova'ya, Moskova'ya!.." Bugün Moskova'da yan gelip yatanlar, sağcı- lar. dinciler, işadamlan, müteahhıtler, ülkücüler, seımayeciler değil mi?.. Komünizmle mücadele bitti. 2) MHP geçmişte 'Turancılık' bayrağını taşırdı, 'Türkçülük' ile Turancılık özdeştir, 'Pantürkizm'in ta kendisidir; MHP "Esir Türkler'^ kurtarmayı he- def belleyen bir polıtikaya bağlanmıştı. 1991'de Sovyetler dağıldı; Orta Asya'da ba- ğımsız Türk cumhuriyetleri kuruldu, "Es/r Türk- ler" kurtuldu. "Esir Türkler" artık Orta Asya'ya köşeyi dönüp voliyi vurmak için giden "Anadolu Türkleh"nĞen yaka silkmeye başladılar. Turan ülküsü sizlere ömür; MHP nasıl Turancılık yapacak?.. 3) Türkçülük, kaynağında laikti, Islamcılığa kar- şıydı; çok partili rejimden sonra MHP -merkez sağ partilergibi- ırticaya göz kırptı; "Milliyetçi-Mukad- desatçı" oldu; dincilerie işbirliği yaptı; 'Türk-ls- lam Sentezi'n'm bayrağını yükselttı; kırmızı bayra- ğın yanına yeşili de koydu; 12 Eylül'ün askeri ba- kışı bu görüşün yanındaydı. Ancak 28 Şubat'taTürk Silahlı Kuvvetleri kesin gönüşünü açıkladı: Irtica ülke için en büyük teh- like, laik Cumhuriyet için birincil tehdittir. Yan askeri yapıda olduğu söylenen MHP bir iki- lem karşısında: Irticanın yanında mı olacak?.. 28 Şubat'ın yanında mı?.. • Komünizm tehlikesi bitti.. Irtica ile işbirliği tıkandı.. Turancılık sizlere ömür.. Soruyortar: MHP değişti mi?.. Ne bileyim ben? Paşagönlü bilir, MHP isterde- ğişir ister değişmez... Benim bildiğim, eski MHP'yi oluşturan koşulla- nn tümüyle değiştiğidir. KMn:r:Ui!-.ı.: A k b a n k ' t a n Ş u b e D ı ş ı B a n k a c ı l Görünen havale ve EFT annenizin kızlık soyadını istemez! AKBANK TMKSFER LÜTFEN İŞLEH NUHARASINI TUŞLAYINIZ b i l g i i ç i n , A k b a n k Şube Dışı Bankacılık ürünü Aktel'de aracı yoktur! Havalenizi kımseye anlatmadan, kımse tarafından da sorgulanmadan anında yaparsınız. Evinizden ya da işyerinizden... Üstelik, hiçbir masraf ve komisyon ödemeden! Aktel'le Akbank'taki dilediğiniz hesaba ya da isme görerek havale, sısteme dahil tüm bankalardakı tüm TL hesaplara da görerek EFT gönderebilirsiniz. Aktel'de işleminızin başlamasıyla bitmesi bır olur. Aynca, Aktel'le Akbank'taki hesaplannız arasında virman yapar, yatınm hesabınıza transfer yapabilır, mevduatınızın müsaıt olup olmadığını görebılirsınız. Aktel'le sadece transfer yapılmaz. Aktel sahipleri, repo yapabilır, hazine bonosu, devlet tahvıli alabılir, hısse senedı, döviz alıp satabılır, ödemelerinı yapar, tüm hesap bılgilennı anında görür, kredı kartından avans çekebilirler. Görerek, güvenle, hızla... Ve, hiçbir masraf, komisyon ödemeden... Siz de duyduğunuza değil, gördüğünüze inanın. Aktel'le geleceği içeri alın. Akbank teknolojisinin farkını görün. AKBANK G ü v e n i n i z i n E s e r i www.akbank.com.tr M e r k e z i ' n i a r a y a b i l i r s i n i z . ( 0 2 1 2 2 8 2 4 4 4 4 )
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle