Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 MART 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
TYS'nin 11.
genel kuruhı
• tstanbul Haber Servisi -
Türkiye Yazarlar
Sendi'kasf nın (TYS) 11.
olağan genel kurulunda
yapılan seçtmlerde
yönetim, disiplin ve
denetleme kurullan
beliriendi. Yönetim kurulu
üyeliklerine Cengiz
Bektaş. Kemal Özer,
Bedrettın Aykın, Güngör
Gençay, Şennur Sezer.
Ayşe Kjlimci, Gülsüm
Cengiz, Hasan Öztoprak
ve Aydın Hatipoğlu
seçildi
BEKSAV'dan
açddama
• tstanbul Haber Servisi -
Bilim, Eğıtım, Estetik,
Sanat Araştırmalan Vakfı
BEKSAVın yaptığı
açıklamada "Vakfimız
müzik grubu Vardiya
Müzik Topluluğu'ndan
Emine Kral. 'Tiyatro
imge' oyunculanndan
Nevim Doğan, Ember
Yılmaz, Denız Salman,
Yaşar Aktaş. BEKSAV
Yönetim Kurulu üyesi
Haydar Gök. Sinema
Seksiyon Sorumlusu Sedat
Yılmazla birlikte toplam
16 kişi gözaltına alınmıştır.
Vakfımıza, yasadışı
örgütlerle ilişkilendirmeye
çahşan her türlü anlayışı
ve uygulamayı şiddetle
reddedivoruz" denildi.
Yenimahalleye
kadm aday
I Haber Merkezi - Kartal
Yenimahalle muhtar adayı
. Yeşim Cam, göreve
geldiğınde hiçbir zaman
9S*yat>t-<ikarlan ve
yiJhıtmşenciIiği düşünmeden
mahalleye hizmet
•' edeceğini belirtti. 1963
lstanbul doğumlu ve iki
- çocuk annesi olan Yeşim
• Cam, yurttaşlara çağnda
bulunarak "Nereden
geldiğımizi değil, nerede
yaşadığımızı düşünürek
oylanmızı verelim'" dedi.
otobusune
saldırı
• İstanbul Haber Servisi -
Ümranıye Kazım
Karabekir Mahallesi
Atatürk Caddesi'nde
sefetıni tamamlayarak
garaja dönen belediye
otobüsünü durduran
yüzleri maskeli bir grup,
siirücüvü silah tehdidiyle
etkisız hale getirdikten
sonra otobüse
motofkokteyli attılar.
Otobüs tatnamen yanarken
saldırganlar polis
gelmeden olay yerinden
kaçtılar.
Emiiönü'nde
yangm: 1 ölü
• tstanbul Haber Servisi -
Eminönü Küçükpazar
Küçükdolap Sokak 17
numarada bulunan 3 kath
ahşap bir binamn ikinci
katında henüz
belirlenemeyen bir
nedenle yangm çıktı.
Yangmın kısa sürede diğer
katlara da sıçraması
sonucu üçüncü katta
alevler içinde kalan Şevki
Zorlu (50) yanarak öldü.
Yangın itfaiyenin
müdahalesiyle çevredeki
bınalara sıçramadan
söndürüldü.
Düzettme
• 4Mart 1999Perşembe
günü gazetemizde
yayımlanan "Yûzyılın
defınesi yurduna dönüyor'
başlıklı haberimizde,
Elmalı defînesinin geri
verilmesine ilişkin törende
VVTlKam Kock'a rozeti
Türk büyükelçisi Baki
tlkin değil, Anıtlar ve
Müzeler Genel
Müdürvekili Kenan
Yurttagül takmıştır.
Düzeltir, özür dileriz
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
CEMtL ÖZDEMİR
Tüm Yargı-Sen Genel Başkanı Tekin Yıldız: Meslektaşlanmız çetelerin vereceği birkaç kuruşa muhtaç
Cezaevlermemafya lıakim• Yıldız: Cezaevleri mafyaya cennet haline getirilmiş durumda.
îskenderun ve Bayrampaşa'da 2 arkadaşımızı tabancayla ateş
ederek katlettiler. İşlerinin bozulmaması için meslektaşlanmızı
sürekli tehdit ediyorlar. Bizim 'paralı mahkûm' dediğimiz infaz
koruma memurları kendini dahi koruyamıyor.
•Çağdaş Hukukçular Deraeği (ÇHD) Genel Başkanı Murat Çelik
ise devletin cezaevlerindeki sorunlan çözebilmesi için imza
koyduğu uluslararası anlaşmalan yerine getirmesi gerektiğini
söyledi. lstanbul Barosu Başkanvekili Osman Ergin ise
cezaevlerinde insanca yaşama olanağmın bulunmadığmı söyledi.
OZKAN GUVEN /
ALPERTURGUT
Tüm Yargı-Sen Genel Başkanı Tekin
Yıidız, cezaevlerinde çalışan persone-
lin çetelenn birkaç kuruşuna muhtaç
hale geldiğini ileri sürdü. Çetelerin.
uyuşturucu tacirlerinin \e mafya baba-
lannın, cezaevlerini hâkimiyetleri altı-
na aldıklannı söyleyen Y'ıldız. "Ceza-
evleri çetelere cennet, siyasüere andan
haline getirildr dedı. Çağdaş Hukuk-
çular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı
MuratÇelikde devletin cezaevlerinde-
ki sorunlan çözebilmesi için imza koy-
duğu uluslararası anlaşmalan yerine
getirmesi gerektiğini söyledi. lstanbul
Barosu Başkanvekili Osman Ergin ise
cezaevlerinde insanca yaşama olana-
ğının bulunmadığım öne sürerek "Ce-
zaevine6ayhğuıa girmiş bile olsamzölü-
nüzçıkabilir dedı. Tüm Yargı-Sen Ge-
nel Başkanı Tekin Yıldız. "hiçbir gü-
venceleri otanayan" ınfaz koruma me-
murlannın organize suç örgütlerine tes-
lim edildiğini belırterek sözlerini şöy-
le sürdürdü:
"Cezaevierinde 29 bin infaz koruma
memuru görev yapryor. Tam 12 bin Id-
şilik kadro açığı bulunuyor. Üstûne üst-
lükAdalet Bakanlığı. infaz koruma me-
murlannı adliyelerde sa\cılann em rin-
de hizmetli olarak da çalışunyor. Polis
ve askeriere verilen 5 yıllık fiöi hizmet
tazminatını alamıyorlar. Boş yere işten
atılıyoriar, iş güv enceleri yok. Ğünde 12
saatçahşan bir memurun eüneaydaor-
talama 125 nıilyon lira geçiyor. Çetele-
rin vereceği birkaç kuruşa muhtaç olan
meslektaşlanmız var. Örgütlü okluğu-
muz verlerde bunu kırdık. Ama insan-
H u k u k c u l a r ı n c e z a e v c o z u m u
1 - înfaz sistemi değistirilmeli, siyasi-
adli aynmı yapılmaksızın aynı infaz
rejimi uygulanmalıdır.
2 - Tutukluların orîak ve tek tek
savunmalarını hazırlavabilmesinin
koşulları sağlanmalıcfır.
3 - Avukat gorüşlerindeki her türlü
hsıtlama, dinlenme uygulamalanna
son verilmeli, avukat göriişü uygun
mekânlarda her zaman serbestçe
yapüabilmelidir. Avukatın görüşecegi
müvekkil sayısımn sımrlanmasından ya
da ayrı ayrı görüştürülmesinden
vazgeçilmelidir.
4 - Düşünee ve ifade özgürlüğünün
temel gereği olarak tutuklu ve
hükümlülerin her türlü yayını ve
medyayı takip edebilme, yazı yazabüme
olanakları ve gereçleri sağlanmahdır.
5 - Cezaevlerine hastaneler ve
donanımh revirler açılmalı, diğer
hastanelerde tutuklu koğuşları
hazırlanmalıdır.
6 - Hasla tutttklulann tedavilerine bir
an önce başlanmalıdır.
7 - Oda sistemi adı verilen hücre tipi
cezaevleri (F tipi cezaevleri)
açümamalıdır.
8 - Ceza İnfaz Yasası, Tüzüğü ve ilgili
mevzııat tümden değiştirilmelidir.
9 - Cezaevlerini şehir dışma taşıyarak
sorunlara çözüm yolu bıılunamaz.
Baskı ve zor uygtılamalarından
vazgeçilmelidir.
10 - Her tutuklu, davalanmn
görüldüğü yerlere yakın cezaevlerine
gönderilmelidir.
11 - Gerek anayasada tanınan hak ve
özgürlüklere. gerekse imzalanan
uluslararası anlaşmalara uygun
hareket edümelidir.
12 - Mahkemeye gidiş-geliş sırasında
ve sevklerde uygulanan şiddete son
verilmelidir.
13 - Tutuklu ve hükümlü ailelerine
yönelik güvenlik güçlerinin saldınları
engellenmelidir.
14 - Dış güvenliği sağlayanjandarma,
içeriye silah. uyuşturucu ve cep
telefonu sokutmaması için cezaevi
yöneticilerini de aramalıdır.
15 - Devlet, kişiliksizleştirme ve
itirafçtlaştırma politikalanndan
vazgeçmelidir.
lar mecbur bırakılıyor."
Cezaevlennin 70 yıldır aynı kanun-
la yönetildiğmi söyleyen Yıldız. şunla-
n söyledi:
-Adalet bakanlanmn her değişimin-
de cezaevlerine gönderilen genelgeler
de değjşir. Eski Adalet Bakanı Şev ket
Kazan döneminde 450 arkadaşımız
sürgüne gönderildi. Cezaevleri çift baş-
lıdır. İçerde infaz koruma memuru. dı-
şandajandarma,bu böyleolmaz. L Ikü-
cü mafya lideri Kürşat Y ılmaz ve uyuş-
turucu mafyast başı Nejat Daş'ui jan-
darmalaryardımrylakaçüğı ortava cık-
ü. Cezaevlerine sokulan silah, uyuştu-
rucu vecep telefonlanıu engellemek için
Adalet Bakanlığı personeli olan 1. ve 2.
müdürler ile jandarmalar da aranma-
lıdır. Sıkı kontrollerden geçirilen infaz
koruma memurlan cezaevine bir şey
sokamayacağına göre mcydana gelen
olaylardan cezaevi yöneticikrive dışgü-
venlik sonımludur. Bir süre önce Bay-
rampaşaCezaevi'ndebirjaıtdarma eri-
ni aramak isteyen infaz koruma me-
murlan dövüklü. Erin üzerinden uyuş-
turucu çıkbğmı daha sonra öğrcndik."
Yıldız. cezaevlennin, eroıncilenn.
kokaincılerin ve çete liderlennın hâkı-
miyetinde oiduğunu iddia etti. Yıldız.
bu konuda şunlan söyledi.
"Cezaevleri mafyaya cennet haline
getirilmiş durumda. İskenderun ve
Bayrampaşa'da 2 arkadaşımızı taban-
cayla ateş ederek katlettiler. İşlerinin
bozulmaması için meslektaşlanınızı sü-
rekli tehdit ediyorlar. Bizim 'paralı
mahkûm' dediğimiz infaz koruma me-
murlan kendini dahi koruyamıyor. Si-
yasi tutuklulardan. özellikle düşünee
suçlulanndan yana hiçbir arkadaşımı-
nıı sorunu vok. tnfaz koruma memur-
lannı tehdit etmedikkri gibi anlayışh
da davramyoriar. Siyasiler arada sıra-
da rehin alma eylemleri yapıyorlar. ,\n-
cak muhataplan meslektaşlanmız ol-
madığı için infaz koruma memurlanna
yönelik şiddete başv^ırmuyxtriarr
ÇHD Genel Başkanı Murat Çelik ise
cezaevlennin içler acısı bir durumda
olduğunu, mafya liderlerinin cezaev-
lerini "'beş.yıldızlıoter gibi kullandık-
lannı söyledi. Çelik, çözümün devletin
elinde olduğunu, uluslararası standart-
lann uygulanması halinde cezaevlenn-
deki sorunlann kalkacağını kaydede-
rek şöyledevametti:
"De\1etin, herkesin insanca yaşaya-
bilmesinin koşullannısağlanıası gereki-
yor. Cezaevlerinde, kendi kuğuşlanna
kokoreç makinelerini dahi sokabüen,
her türlü yaşamsal konforu paraylasağ-
layabilen insanlarolduğu gibi bir ilaç ve-
ya bir kitabı bileiçerisokamay an tutuk-
lu ve hükümlüler var. İnsanlann ortak
olarak rahat edebileceği ba/ı standart-
lar var. Bu standartlar zaten belirlen-
miştir. Örnegin tutuklu ve hükümlu-
nünyaşadığı yerin büyüklüğü, pencere-
lerin yüksekliği» Ancak Türkiye'de en
temel sorunlar dahi sağlanamjyor."
lstanbul Barosu Başkanvekili Os-
man Ergin de devletin hukuka uygun,
uluslararası standartlara sahip bir ceza-
evi polıtikasının bulunmadığmı ileri
sürdü. Ergin. u
Alü ayuğına da olsa ce-
zaevine girseniz ölünüz çikabflir" diye
konuştu.
Cezaevindeki tüm personelin iyi bir
eğitimden geçirilmesinın zorunluİuğu-
na dikkat çeken Ergin, şu görüşleri sa-
vundu: "Mafya liderleri devletin gözû-
nün içine baka baka içeriye silah,cep te-
lefonu sokabiliyor. Ve devletin gözü
önündedışandaki kanunsuzhıklan cep
telefonlan ile yönetebiliyoriar. Devlet
bunlan görmezlikten geliyor. Parası ol-
mayan tutuklu ve hükümlülerin insan-
cayaşama oianağı kısıtianıyor. Devletin,
cezaevlerindeki sorunlan çözmesi için
imza koyduğu uluslararası anlaşmala-
ra uyması gerekiyor. l lu&lararası an-
laşmalarda cezaevleriyle ilgili tüm çö-
zümler ay nnülanna kadar verilmiştir.
Bununla birlikte Türkiye'deki cezaev-
lerinde görev yapan tüm personelin iyi
bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor."
Hürriyet gazetesinin yöneticisi veyazarı, 9yıl önce evinin önünde öldürülmüştü
ÇetinEmeç veşoförü törenleanıklıtstanbul Haber Servisi - Hürriyet
Gazetesı Yönetun Kurulu üyesı ve
yazan Çetin Emeç ve şoforü Ali
Sinan Ercan katledilişlennm 9.
yıldönümünde mezarlan başında
amldılar. TBMM Başkanı Hikmet
Çetin yayımladığı anma
mesajmda, Emeç'in basına
kazandırdığı eserlerin ve
değerlenn her zaman yaşayacagını
ıfade ettı. Çetin Emeç'in
Zincirlıkuyu Mezarlığı'nda
bulunan kabri başındakı anma
törenınde konuşan Hürriyet
Gazetesi Genel Yaym Yönetmeni
Ertuğrul Özkök. Türkıye'mn
önemli günlerden geçtiğmi.
Abdullah Ocalan'ın ve daha
birçok çetecinin yakalandığını
belirterek "Ancak Türk basınının
katilleri yakalanmıyor" dedi.
Uğur Mumcu, Abdi tpekçi ve
Emeç cınayetlerinin hâlâ
aydınlatılamadığını ifade eden
Özkök "Türk basınına sadece
maddi sakknlar değil, mesleğine
yönelik başka saldınlar da var.
Siyasetçiler kendi
başansızhklannın gerekçesi
olarak hep basını gösterir oldular"
diye konuştu.
Türkıye Gazeteciler Cemıyeti
Başkan Yardımcısı ve gazetemiz
Genel Yayın Yönetmeni Orhan
Erinç. Çetin Emeç'in babası
Zinciriikuy u'daki anma törenine kaülan yegenleri, kabrine çiçekler bıraktılar. (HATİCE TUNCER)
Selim Ragıp Emeç'm sahıbi
olduğu Son Posta gazetesinde
mesleğe başladığını ve gazetecilık
ahlakını babasından aldığmı
söyledi. Hayat ve Ses
dergilerinden sonra Hürriyet
gazetesinde çalıştıgı dönemlerde
Emeç'le birlikte çalışma fırsatı
bulduğunu ve örnek bir
gazeteciyle birlikte çahşmaktan
mutlu olduğunu anlatan Ennç bir
anısını şöyle aktardı:
"Çetin Emeç, gazeteciliği bir
yaşam biçüni olarak aJgüanuşn.
Knı Mehveş Emeç, 1984'te
Türkryc'de ilk kc/ resital verecektL
Resital 18.00'de başbyordu ve
1830'da hâlâ sayfa başındaydı."
Emeç'in kızı Mehveş Emeç ise
üzüntülerinin hiçbir zaman
geçmediğini belirterek "Hiç bir
zaman 'katillen yakalanırsa
kendimi daha iyi hissederim' diye
bir düsüncem olmadı" dedı.
Okunan dualarla sona eren anma
törenine eşı Bilge Emeç, kızı
Mehveş Emeç, yakınlan, gazetecı
arkadaşlan ve dostlan katıldı.
Çetin Emeç'e yapılan suikastta
hayatını kaybeden şoforü Ali
Sınan Ercan da Karacaahmet'teki
mezan başında düzenlenen
törenle anıldı. TBMM Başkanı
Çetin de yayımladığı mesajda
Emeç'ı saygı ve sevgi ile andığını
belirterek "Gazetecilik anlayışı,
eserleri ve basınımıza kazandırdığı
değerler ile ulusumuzun
gönlündeki yerini daima
koruyacakur" dedi.Çetin Emeç, 7
Mart 1990 günü Suadıye'deki
evinin önünde maskeli iki kişınin
saldınsı sonucu yaşamını
yitirmişti Olayda Emeç'in şoförü
Ali Sinan Ercan da ölmüştü.
Olayla ilgili olarak tslami Hareket
Orgütü lideri İrfan Çağna ve
arkadaşlan daha sonra polis
tarafından düzenlenen
operasyonla yakalanmıştı.
OR UŞ I Prof. Dr. NECLA ARAT tstanbul Kadm Kuruluşları Birliği Kaordinatörü
Her yıl "Dünya Kadmlar Günü" kutla-
malarında 8 Mart'ın genelde ataerkilliğe,
bağnazlığa, cinsiyet aynmcılığına, kadın-
lara yönelik hertürden eşitsızliğe, adelet-
sizliğeve şiddete karşıçıkmanın, "kadın-
lık durumunu" yeniden ve yenideYı sor-
gulamanın simge günleri olduğunu dile
getiriyoruz.
Bu simge günlerin kökeninde bilindiği
gibi 1857'de New York'ta çalışma süre-
lerinin kısaltılmasını, ücretlerinin arttınl-
masını (yani eşit ve hakça iş koşullannı)
istedikleri için greve gıden ve polisle çı-
kan çatışmada yanarak ölen 129 kadının
anısı var. Bu anıya saygtnın kurumsallaş-
ması için nerede ise yanm yüzyıl geçmış
ve 1910'da Kopenhag'da toplanan II. En-
temasyonal'de Alman Sosyal Demokrat-
lan, Clara Zetkin'in öncülüğü ile 8 Mart'ı
emekçi kadmlaranısına "Uluslararası Ka-
dm Günü" ilan etmışlerdir. Dünyanın, da-
ha doğrusu Birleşmiş Milletler'in bu anı
gününü bütün dünya kadınlannı kapsa-
yacak bir gün olarak kabul etmesi için de
bir yanm yûzyılın (hatta daha fazlasının)
geçmesi gerekmiştir. Birieşmış MilletlerS
Mart'ı 1977'de "Dünya Kadmlar Günü" ı-
lan etmiştir.
Ülkemizde de tüzüklerinde "Kadm
Demeği" yazılı kadın kuruluşları, çeyrek
yüzyıldır kadın konusuna duyarlı kamu-
oyu oluşturmak amacıyla 8 Martlan pa-
neller, konferanslar, sempozyum, sergi
ve şenliklerle kutlamaya çalışmakta ve
çeyrek yüzyıldır her 8 Mart'ta "olması ge-
rekenleri" ama bir türlü olmayanları, ol-
durulmayanlan istemeyi sürdürmektedir-
ler. Kadın örgütlerimiz, özellikle 9O'lı yıl-
Bir 8 Mart Protestosu
lardayurdun heryöresindeö;rf/We/; plat-
forrnlar ya da şemsiye örgütler halinde
dayanışma içine girmişlerdir. Dile getir-
dikleri ortak söylem ise "eşitlik, laiklik, ka-
dınlann insan haklan, barış, erdem, aile-
de ve toplumda katılımcı demokrasi" ol-
muştur. Kadınlanmız, bütün ödev ve yü-
kümlülüklerin paylaşıldığı, sevgi ve say-
gının egemen olduğu bir ülke ve dünya
istemektedirler; aynca "Kadına Özgü-Er-
keğe Özgü" ayrtmcılığını ve bölücülüğü-
nü içeren ve doğrudan kadınlan tehdit e-
den dınci ideolojiyi büyük bir kaygı ve
dikkatle gözlemekte ve tehdidin önlen-
mesini beklemektedirler.
Kuşkusuz bu isteklerin gerçekleşebil-
mesi güçlü ve gerçek anlamda demok-
ratik bir sıyasal iradeye bağlıdır. Bu ne-
denle, kadınlarımız yüzde 51 'inı oluştur-
duklan nüfusun sıyasal sistem içinde
hakça temsil edilmesini de bir "olmazsa
olmaz koşul" olarak görmektedirler.
Bu 8 Mart, bir erken yerel ve genel se-
çimin hemen öncesine rastladığı için si-
yasi partilerimizin artık "seçilen" de ol-
mak isteyen kadın seçmenlere yönelik il-
ginç yaklaşımlanna tanık olduk. Ömeğın.
partisini "en feminen" parti, Sosyal de-
mokrasiyi ise "özü ve değerleriaçısmdan
feminen birkavram" olarak niteleyen bir
lider "Bız kadına mecburuz, kadın doğ-
ru siyasete mecburdur. Bazı siyasetler
kadınlan kullanır; bazı siyasetlerkadınlar-
la birlikte ortak siyaset yaparlar... Biz ka-
dmlann siyasetteki yerine Türkiye sorun-
lannın çözürnü için bakıyoruz" soylemi ile
yola çıktı. Ama gerek önseçim sonuçla-
nnda gerekse kontenjan kullanımında
partisi bu söylemin baştan sona retorik
olduğu ve hiç de öyle "ortak siyaset" f\-
lan yapmak istemedikleri görüntüsünü
verdi. Çünkü, önseçimlerde kadın aday-
lar, liderin sözcükleriyle "Erkekler Cum-
huriyetil
"nin delegelerini aşamadılar. Kon-
tenjan kullanımında da sıralamalar ne ya-
zık ki (yine liderin kullandığı bir sözcükle)
ancak partinin "maço" eğilimini yansıttı.
Kadmlar bir çelişki örneğini de şimdi-
ye dek görünmez kılınmış olan "sessiz
çoğunluğun" sesini duyacağını ve de du-
yuracağını öne suren bir liderin partisini
aday listelerinde açık seçik olarak gördü-
ler. überal (ama aynı zamanda muhafa-
zakâr) olduğunu vurgulamaya özen gös-
teren bu liderin partisi de önseçimde de-
lege barajlannı başan ile aşan kadın
adaylann önüne başansız erkek adayla-
n geçirerek gerçekte seçmenlerin yansı-
nın sesini hiç de duymadığını ve liberal ol-
mak yerine erkekler iktidannı korumayı
yeğlediğini kanıtladı.
Daha çok insana ve insan haklanna iş-
lerlik kazandıracak şekilde çalışması ge-
reken bir "Sosyal Demokrat" parti ve ola-
nın olduğu gibi durmasını istediği halde
değişmeye de yönelik olduğunu öne sü-
ren bir "muhafazakâr" parti örneğinde
kadınlanmız, siyasal yapımızın çelişkıle-
rini ve hâlâ tam demokratik, özgürlükçü,
eşitlikçi konuma gelmediğini bir kez da-
ha kavramış oldular. Oysa onlar, çağımı-
zın geçiımekte olduğu büyük dönüşüm
ve değişimlere ayak uydurmayı istiyor ve
bu konuda çok karariı görünüyoriar. Ne
var ki genelde yöneten rolü oynayan er-
kek siyasetçilerimiz, bu değişim ve dönü-
şümden yüzeyde etkilenmiş gibi görün-
meye çalışmalanna karşın özde hiç etki-
lenmeden ve paylannı almadan kalmayı
sürdürüyorlar. Onlar, kadınlara hâlâ ele
geçirilmesinde yarar görülen bir oy de-
posu olarak bakıyorlar.
On yıl öncesi bir yazımızda "Yetki, so-
rumluluk ve güç (ıktidar) paylaşılmadık-
ça, kadm-erkek eşitliği sözde kalır" me-
sajını iletmiştik. On yıl sonra bugün yani
8 Mart 1999'da yetki, sorumluluk ve ikti-
dar paylaşımında değişen bir şey yok.
Işte bu nedenle Istanbul'daki 45 kadın
kuruluşunun oluşturduğu bir şemsiye ör-
güt olan lstanbul Kadın Kuruluşlan Birli-
ği, son on yıldır ilk kez 8 Mart'ta Kadın
Şenliği'ni "şenlikyapılacaknedenlerbu-
lunmadığından" yapmamakta ve her yıl
binlerce kadının katıldığı bu etkinliği son
anda iptal ederek siyasetçilerimize pro-
testosunu iletmektedir.
Siyasetçiler seslerini giderek yükselten
bu "sessizçoğunluğun" sesini duyuyor-
lar mı dersiniz? Şimdi duymuyor ya da
duymak istemiyorlarsa da kadmlar,
2000'lerde bu kez siyasal olarak örgüt-
lendiklerinde, siyasetçilerimiz bu güçlü
sesi duymak zorunda kalacak ve "de-
mokratik feminen ıradenin" önünde eği-
lecektir.
Bir konu-İki görüs
Cezaevi
etmeni
aıılatıyor
tstanbul Haber Servisi - Edirne Kapalı Ceza-
evi'nde 5 yıl süreyle öğretmenlik yaptığını söy-
leyen Enver Baydar. bu görev nedeniyle ceza-
ev len yöneticilerini yakından tanınıa fırsatı bul-
duğunu belirterek şunlan söyledi:
"Biz Cumhuriyetlc büyüdük. Gazetede yer
alan 'Cezaevinde büyük çelişki' başlıklı haber-
le gerçeklerin altı bir kez daha çizildL Cezaevi so-
runuy la ilgili benim de gözlemlerim var. Edirne
Kapalı Cezaevi'nin 1. müdürüyken tanıdığım
Halil Uygun çok iyi bir yöneticidir. Namuslu ve
onurludur. Daha sonra Mustafa Duy ar'ın öldü-
ğü, Selçuk Parsadan'ın yaralandığı Afyon Ceza-
evi'nin I. müdürü oldu. Ancak suçsuzluğu 2. Mü-
dürNecmettin Ateş'in tutuklulara silah verdigi-
nin ortava çıkmasının ardından kanıtlandı. Edir-
ne Yanaçık Cezaevi"nden çıkarak Şarkıcı Muaz-
zez Ersoy'un konserine giden ve Ersoy 'a ateş e-
den 2 tutuklu nedenryte bir yanlışhk yapılıyor.
Kapalı cezaevinin müdürü Uygun'un skandalla
ilgisi yok. Olaylara neden olan Yanaçık cezaevi-
nin 1. müdürü Zekı Caba ve 2. müdürü Orhan
Arıkan zaten tutuklandılar. O dönem Edirne Ka-
palı Cezaevi'nde görevli olan idare memuru Ah-
met Kantar pek sevilmezdi. Kendisine güventtme-
diği için yıllarca terfi edemedi. İlk kez Nev şehir
E Tipi Cezaevi'nde 2. müdürlüğe getirildi. Ve
Kantar, ülkücü Ibrahim Cici'ye para ve cep tete-
fonu vennek isterken yakalandL"
Açlık grevi 24. gününde
Hükümlü Bülent Karakaş ve 5 arkadaşı. kötü
koşullar altında mtulduklannı öne sürdükleri
Amasya Cezaevi'nde, başka bir cezaevine sevk
edilmek isteğiyle 24 gündür açlık grevi yapıyor.
Oğlunun yaşamından endişe ettiğini vurgulayan
baba Ayiekin Karakaş, Bülent Karakaş'm Istan-
bul'a yakın bir cezaevine sevk edilmesini iste-
mek için Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlü-
ğü'ne gittiğini belirterek şunlan söyledi:
"Genel müdürlük yetkilileri, bana 'oğlun si-
yasilerin arasında kalmak istemediğine dair bir
yazı yazsın. Bız de onu Afyon Cezaevi'ne gön-
derelım' dediler. Ben de tekliflerine karşılık,
' Mustafa Duy ar gibi öldürülür o zaman' diye ce-
vap verince kapı dışan atıldım."1
Oğlunun eline hiçbir zaman silah almadtğın»
söyleyen baba Karakaş. "O da bu yurdun eviadı
değü mi? Cezaevleri yetkilileri bütün siyasitutuk-
lulara tepkili dav ranmak zorunda mıdır? 24gün-
dür açlık grevinde ancakbir Allah'ınkulunuııha-
beri yok" diye konuşuyor.
YakupSüfün açıklamaları
Cezaevleriyle ilgili yaptığımız haberden son-
ra Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi'nden gazete-
mizi "cep telefonuyla" arayan organize suç ör-
gütü liderlerinden Yakup Süt ise cezaevlerinde
çamaşır, buzdolabı gibi acil ihtiyaçlann karşılan-
masının doğal olduğunu ifade etti. Yakup Süt,
şunlan söyledi:
"2000'li yıllara yaklaştığımız şu günlerde ceza-
evlerinde buzdolabı, çamaşır makinesi gibi acil
ihtiyaçlann bulunmasından doğal bir şey yok.
Cezaevine alrndığı soylenen kokoreç makinesiy-
le ilgili bilgiye Lse sahip degiüz. Cezaevleriyle ilgi-
li haber yapan kişilerin biz ruruklularla da görüş-
mesi gerek. Bizler soruna çözüm bulunmasın de-
miyoruz, ancak 'bazı tutuklular' hedef gösterU-
mesin."