20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MART 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Yen) gümpiik tarttesi • Ekonomi Servisi - Türkiye ile Avnıpa Topluluğu gümrük tarifesi arasında yapılması gereken yûzde 15 oranmdaki üçüncü gümrûk vergisi uyumuna ilişkin karar Restni Gazete'de yayımlandı. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan Bakanlar Kurulu karanna göre, Tûrkiye ile AT arasında geçiş, dönemini düzenleyen Katma Protokol listesinde yer alan eşyalann üçüncü ülkelerden yapılan ithalatinda. ortak gümrük tarifesi çerçevesinde gereken yüzde 15 oranındaki üçüncü gümrük vergisi uyumu 1 Ocak 1999tarihinden itibaren gerçekleştirilecek. Mutıasebeciler Haftası • ANKARA (AA)- Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Bas,kanı Mehmet Çelik, siyasi partilerden peşin verginin yumuşatılmasını istedi. Çelik, 'Muhasebe Haftası' nedeniyle düzenledıği basm toplantısında, seçimlere girecek siyasi partilerden mesleki ve toplumsal isteklerde bulunurken 'kulak tıkanması' durumunda oy vermeyeceklerini söyledi. Serbest bölge Ekonomi Servisi - tstanbul Deri Serbest Bölgesi'nın isım değişikliğine ilişkin Bakanlar Kurulu karan Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Böylece, tstanbul Deri Serbest Bölgesi'nin adı, Istanbul Deri ve Endüstri Bölgesi olarak değişti. ' Isim değişikliği şirket unvanma da yansıyarak Istanbul Deri Serbest 1 '•BçHge Kurucu v " f Monim Şirketi ' yöfeSBAŞ), Istanbul Deri ve Endüstri Serbest Bölgesi Kurucu ve lşleticisi Anonim Şirketi (DESBAŞ)oldu. Süt alımı dolara bağlanıyor • ANKARA (AA)-Tanm ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir, süt alımlannın dolar bazında yapılması için çalışmalara başlandığını söyledi. Eskişehir'in ilçe ve köylerinde incelemelerde bulunan Erdir. Çifteler ilçesinde de inceleme yaptı. Bakan Erdir, "'Süt üreticileri artık kandınlmayacak. Büyük süt şirketleriyle anlaşma sağlanarak üreticinin mağdur olmaması için süt ahmlannı dolar bazında yapacağız" diye konuştu. LastflrteY belgesi • ANKARA (AA)- Binek otomobil lastiklerinin üretiminde 'Büyük E belgesi' verilmeye başlandı. Belgeyi ilk olarak Brisa alırken Petlas da almak için başvurdu. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Bülent Esinoğlu, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komitesi mevzuatının ilgili düzenlemeleri çerçevesinde, kalite ve standart konusunda kendini ispatlamış sanayi mallanna bu belgenin verilmesinin zorunlu oldugunu bildirdi. Doğalgaz tiiketimi artıyor • ANKARA (AA)- Türkiye'de hızla artan doğalgaz tüketimi ve buna bağlı olarak yürütülen uluslararası gaz temin projeleri çerçevesinde elektrik üretimi üniteleri de her geçen gün büyütülüyor. Doğalgaz arzından fazla büyüyen yatınmlar sonucunda geçen yı\ 2.9 müyar metreküpe ulaşan doğalgaz açığının, bu yıl 3.4 milyar metreküp olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Yeni yasayla getirilen düzenlemeler nedeniyle bu yıl 145 bin yeni ev sahibi devlete gelir bildirdi Ceza ev salupleriın ürküttüEkonomi Servisi - Vergı Yasası'yla getirilen düzenlemeler ve ağırlaştınlan cezalar nedeniyle bu yıl 145 bin yeni ev sahibi gelir büdıriminde bulundu. Ev sahiplerinin ocak ayında vergi dairelerine verdikleri kira beyannamelerine göre. Türkiye'de kiracılar ayda ortalama 61 milyon 659 bin lira kıra ödüyor. Gelirler Genel Müdürlüğü'nün IRS sisteminde değerlendırmeye alınan vergi beyannamelerine göre. yeni Vergi Yasası"yla getirilen ağır cezalar • Türkiye'de kiralann en düşük olduğu il Bingöl olurken İstanbul'da kiracılar ev sahiplerine 1998 yıhnda 81.3 trilyon lira ödedi. Ev sahipleri geçen yıla ilişkin kira gelirleri için ülke genelinde 44 trilyon lira vergi ödeyecekler. nedeniyle gelir bildiriminde bulunan ev sahibi sayısının arttığı görüldü. 147 trüyon lira gelir elde edildi Yasanm yaşama geçmesiyle bidikte beyanname veren 294 bin mükellefin, geçen yıl 146 trilyon 961 milyar tutanndaki gelirleri nedeniyle ödeyecekleri gelir vergisi 44 trilyon 170 milyar 555 milyon lira olarak belirlendi. Kira geliri beyanname sonuçlan üzerinde yapılan değerlendirmelere göre, ev sahiplerinin 1998 yılındaki ortalama kira geliri 499 milyon 866 bin Piyasalanda durgutüuğa çcareindvrim Piyasalarda giyecek fiyatlan Ertek'ak.Ti elbisesL... 78 milyon lira 38mılyonlıra Bayan Tanto 85 mıtyon lira _» 45 milyon tea Bayan ceket _ 56 mıtyon lira ^ 29 milyon lira Ba>arstek, 10 milyon lira 5 milyon lira iJJayan pantolon 13 5 rruiyor. lira „ * 7.5 nmfyon lira tkaban 48mi(yont!ra .... 29mılyonlira ! Erkekgomiek 6 mtlyon lira 4 milyon Bra Erkek pantdon t9 mılyon lira .„«, 12 milyon Bra ErKek palto 62 milyon iıra 40 milyon Bra «jşitk ayakkabt 22 milyon lira 10 milyon lira Ktşlik ayakkabı „.. 9 mılyon lira 5 milyon fra Çocuk kazağı „ 10 mıtyon lıra 8 milyon lira Çocukpattotonu ^ Ömılyon lira 6 5 milyon lıra ANKARA (AA) - Kış sezonunun bitimine doğru. magazalarda yüzde 30'lardan 60'lara varan ındınmler. piyasalarda bir süreden beri durgun giden saüşlan bıraz olsun hareketlendirdı. tndirim öncesi 85 milyon lıra olan bır bayan mantosunun fiyatı ucuzlukla bırlikte 45 milyon liraya düşerken, 78 milyon liralık takım elbıseler 38 milyon liradan satılıyor. Ankara'daki mağazalann çoğunda paltodan kabana, bay ve bayan takım elbiselerinden ceket ve ayakkabılara kadar her türlü giyim eşyasında ortalama yüzde 50 oranında yapılan ındirimler, talebı arttirarak piyasanın hareketlenmesini sağladı. Yüzde 60'a varan indirim Farklı magazalarda yüzde 30-60 arasında değişen ındirimlerin yant sıra özellikle mont ve kabanlarda "1 tane alana 1 tane bedava" ve "etiketin yan fiyatuıa" yapılan satışlar da dıkkatı çekıyor. Indınmlı satılan ürünler arasında. bahar avlannın yaklaşmasının da etkisiyle kaban ve mantolar başı çekiyor. 56 milyon liralık bayan ceketlerinin fiyatının 29 mılyon liraya kadar düştüğü piyasada, 10 milyon liraya satılan bayan eteklerinin fiyatı, indırimle 5 milyon liradan tüketiciye sunuluyor. 856 lira oldu. Bu durumda kıracılann ödedikleri yıllık ortalama kira tutan da 61 milyon 659 bin lira olarak hesaplandı.En fazla kira geliri 91 bin 494 ile İstanbul'da beyan edilirken, bu ilde kiracılann ödedikleri para da 81 trilyon 352 milyar 374 milyon lira olarak bildirildi. tstanbul bu rakamlar ile kiralann en yüksek olduğu il olma özelliği de gösterirken aylık ortalama kira tutan 57 milyon 346 bin lira oldu. Toplam 41 bin 328 kira geliri beyanında bulunulan Ankara'da toplanan kira 18 trilyon 521 milyar olarak beyan edilirken başkentteki ortalama kira tutan da 57 mılyon 346 bin lira oldu. tzmir'de de 28 bin 154 kira bildirimi yapılırken, kira tutan 13 trilyon 925 milyar 116 milyon lira, aylık ortalama kira tutan da 61 milyon 217 bin lira olarak gerçekleşti. En düşük kira Bingöl'de Şırnak 8 bildirim ile kiracılann en az olduğu merkez olarak görülürken Mus'ta 44. Siirt'te 49, Bitlis'te de 50 beyanda bulunuldu. Bingöl. aylık ortalama 24 milyon 592 bin lira ile kiralann en düşük olduğu il olurken Osmaniye. Kilis, Sıirt ve Adıyaman da kira sıralamasında bu ili takip ettı. Trabzon'da 39 milyon 281 bin lira, Manisa'da 33 milyon 213 bin lira olan aylık ortalama kira tutan. Hakkâri'de 40 milyon 345 bin lira olarak hesaplandı. Uzmanlar, sektöre eleman yetiştirecek bir yüksekokulun açılmasının zorunluluğuna dikkat çekiyor Bankacılığın 'bir okulııbttey yokHAZALATEŞÇAK1R ... ..Bankalar Yasası seçim sonuna •ertelenırkert, Banjtacıhk ve Sigor- tacılıkYüksekokulu Mezunlan Der- neği (BANKSİYODER) Baskanı Faruk Güçlü, yasayla birlikte ülke ekonomisine yön veren bankacılık sektörüne personel yetiştirecek bir yüksekokulun kurulmasmın zorun- lu oldugunu söyledi. Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirei'in bu ta- leplerine sıcak baktığmı belırten Güçlü, *Bugün\iş,nerilik>ükseko- kulu bfle var. Bankacılık sektörüne insan yetiştirecekbirokuhın önentf- niYÖkhâlâanlanuşdep" diye ko- nuştu. Son on yılın en hızlı gelışen sek- törlennden biri olan bankacılığın "bir okulu bile yok* diyen BANK- StYODER Baskanı Güçlü, "Vq- necilik. kalorifercilik vüksekokulu açılmasına karşın I ürkişe ekono- misine yön veren bankacılık sektö- rii ünrversiteden mahrum bırakıl- dı. Ziraat mühendisi banka müdü- rü otu>-or.Bankaeılar kendialaıüa- ndışındavetişhor. Bugün birçoközei banka de\ lerJe ilişkilerini sıcak tut- mak için jönetim kurulu üyelikle- rinesiyas'ıkri.emekligenerafieri ge- tiriyor. Kamu bankalan da siyasi- lerin arpalığı durumunda. Sektörü bankacdann yönetmediği ortada" diye konuştu. Ankara lktisadi ve Ticari llımler Akademısı'ne bağlı olarak 1974 yılında kurulan Ban- kacılık Yüksekokulu'nun 1982 yı- lında YÖK tarafindan "gerekçegös- terümeden" kapatıldığını anımsat- tı. Türkiye genelinde Bankacılık Yüksekokulu'ndan mezun 6 bin kişinin bulunduğunu kaydeden Güç- lü, "YÖKbövtebirokıdun hilindn- de dcğil. Cumhurbaşkanı Süle>- man Demirel 30 Ocak 1999 günü BANKStYODER yönetim kurulu üyekrinikabuletti. Demirel. bugü- ne kadar bö>le bir okulun açılma- nuşolmasına hayret ettığını" vebu- güne kadardüşünmediğiniso\'leye- rek, konu\a ilişkin olarak\ ÖK'ten bilgi istedi" diye konuştu. Konuya ilişkin olarak YÖK Bas- kanı'ndan rande\ıı talebinde bu- lunduklannı anlatan Güçlü. ancak bugüne kadarkabul edılmedikleri- nı kaydetti. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA .uk Geçen hafla ABD yönetimi Avrupa kaynaklı 15 malın ithalatına yüzde 100 gümrük vergisi koydu. Avrupa Birliği, ABD'yi "Ciddi bir ticari çatışma nskı ya- ratmakla" suçladı (Le Monde 6/03) ve konuyu Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) götüreceğini açıkladı. (Jnternational Herald Tribune 5/03/99). Wall Street Journal ABD yönetiminı "Muz Cumhu- riyeti kafasıyla" hareket ederek küresel bir ticaret savaşı tehlıkesi yaratmakla suçladı. VVSJ'nin başyazısınagöre. böy- le giderse, dünya ekonomisı yeni yüz- yıla bir "Büyük Depresyon'Ma girebilir- di (Wa« Street Journal 5/03/99). Bu kadar gürultuye ve korkuya yol açan sorun, ilk bakışta oldukça garip. Ani- den herkesın sözünü etmeye başladığı bu ticaret savaşı tehlikesı topu topu 530 milyon dolarlık bir muz ticareti anlaş- mazhğından kaynaklanıyor. 17 ay önce DTÖ, Avrupa Biriiği'nin, es- ki sömürgelerinden ithai ettiği muza uy- guladığı tercihli fiyat ve kota politikası- nın, Avrupa'ya Latin Amerika ülkelerin- den muz getiren ABD şırketlerine karşı haksız rekabet oluşturduğunu saptadı. Bunun üzerine Avrupa Birtiği uygulama- lannda bazı değişıklikler yaptı. ABD ise bunlan yetersiz buldu. Avrupa Birliği, ABD'ye, istiyorsa tekrar DTÖ'ye başvu- rabileceğıni hatırtattı. Geçen hafta sab- n taşan ABD, daha DTÖ karar verme- den, tek yanlı olarak misilleme yaptı, kaşmır kazaktan, kahve makinesine, peynirden kâğıda. pil ve piastik çanta- lara kadar, Avrupa kaynaklı 15 malayüz- de 100 gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı. Işin ilginç tarafı, muz ticareti söz ko- nusu olduğunda, Dole Food Company ve Chiquita Brands International gı- bi muz ihracatçısı ABD şırketleri Avru- pa piyasasının 3/4'ünü zaten kontrol ediyor. Kayınldığı ileri sürülen Karayib Adalan bölgesi muz üreticilerinın, dün- ya muz ticareti ve Avrupa piyasası için- deki paylanysa sırasıyla yüzde 3'ü ve yüzde 7'yı geçmiyor. Buna karşılık, muz bu yoksul ülkelerin neredeyse tek ihraç maddesi; bu kapı kapandığında bir eko- nomik kriz ıçine girmeleri kaçınılmaz. Nihayet, şimdi ABD korumacılığına kurban giden mallarla, ömeğin Iskoç- ya'daki kaşmir üreticisiyle muz ticareti arasında hiçbir mantıksal bağlantı yok (The Guardian 5/03/99). Tüm bu garip- liklere ve görünüşteki önemsizticari hac- mine rağmen, nasıl oluyor da bu muz sa- vaşı, bu kadar korku yaratıyor? The Economist, "Dünya Ticaret Orgütü'nü işlevsiz hale getirebilir", "Küresel tica- reti serbestleştirme eğiliminı tersine çe- virebilir" derken abartıyor mu? (6/03/99). Atlantik'te Gerginlik Anlaşmazlığa yol açan malın ticaret hacmi ufak olmasına rağmen birdenbı- re ortalıkta "ticaret savaşlan" söylemı- nin patlak vermesinin arkasında bir pa- ranoya değil, ilk kez 1930'larda ortaya çıkmış olan önemli bir tarihsel gerçek, deflasyon, depresyon ve ticaret sa- vaşlan arasındaki içsel bağlantı var. Gü- nümüzde de dünya ekonomisi, bu içsel bağlantının bir kez daha kendini hısset- tireceğini düşündüren gelişmelerle do- lu. Dünya ekonomisınin büyük bır kısmı. Japonya, Doğu Asya, Rusya, Latin Ame- rika sert bir resesyon ve mali istıkrarsız- lık içinde. Bu hafta Euro bölgesi ulkele- rinin ekonomik durgunluğa, belki de bir resesyona girmek üzere olduğuna iliş- International Herald Tribune'deki ma- kalesinde de dile getirdiği gibı bu fazla kapasite ortamında rekabet giderek kes- kinleşıyor, fiyatlar gerileme eğilimi gös- teriyor. Özetle deflasyonist bir ortam var. Bu, şirketler açısından bakınca so- run piyasanın daralması. ülkeler açısm- dan bakınca, ıç piyasada ekonomi ya- vaşlarken ihracat olanaklannın azalma- sı olarak kendini gösteriyor. Bu koşullar- da eldeki piyasalan korumak, yenilerinı açmak büyük önem kazanıyor. Yine bu ortamda, 1920'lerde Lenin'in Emper- yalizm kıtapçığında vurguladığı ve 30. ciltte etraflıca ömeklediği gibi, büyük şirketler, diğer bir deyişle tekeller dev- letlen ekonomik rekabette bir araç ola- rak kullanmaya başlıyortar. ABD ve Av- Muz konusu, ABD ile Avrupa arasındakiticaret savaşmda tek anlaşmazlık değil. kin bir seri gösterge açıklandı. Dünya eko- nomisinde metafiyatlannda, 1930'lardan bu yana ilk kez ciddi gerilemeler var. Ör- neğin The Economist meta indeksı ge- çen 12 ay içinde, dolar bazında. bütün mallarda yüzde 17, besin mallarında yüzde 22, tüm sanayi mallarında yüzde 11 geriledi. Dünya ekonomisinde ege- men sermaye biriktm rejiminin temel enerji kaynağı, petrolün varil fiyatı da geçen yıla göre yüzde 22 daha düşük bir düzeyde fThe Economist 6/03/99). Gerek geçen sene dünyayı sarsan mali krizi, gerekse de genel olarak dün- yaekonomisinin durumunu tartışırken bir- çok kez dile getirdiğimiz gibı, dünya eko- nomisinde, 1980'lerde gelışmeye baş- layan ve 1990'larda giderek ağırlaşan birfazla kapasite ya da daha bilimsel bır dille söylersek aşın üretım sorunu var. Ro- bert J. Samuelson'un cumartesi günü rupa Birliği arasında çıkan ve ilk anda önemsiz gibi duran muz savaşlan işte bu ortamın tüm özelliklerinitaşıdığı için hem tarihsel bir anlam taşıyor, hem de geniş- leme eğilimi taşıyor. Muz savaşlan ve ötesi Asya krizinden bu yana, dünya eko- nomisinde en güçlü büyüme odağı ola- rak ABD diğer ülkeler açısından bir ih- racat pazarı olarak önem kazandı. An- cak bu arada ABD dış ticaret açığı re- kor düzeyde artarak 300 milyar dolan geçti. ABD iç politikasında bu, küresel- leşmecilerle, iç pazara öncelik verme eğiliminde olan sanayiciler, sendikalar, korumacıltğı siyasi ekmek kapısı yapmış Buchanan ve Ross Perot, Senatör Trent Lott gibi politikacılar açısından önemli bir kampanya konusu. ABD baş- kan aday adaylannın teker teker piya- saya çıkmaya başladığı şu sıralarda ise bu konu ister istemez giderek önem ka- zanıyor. ABD, Avrupa'dan, ekonomisi- ni Keynesgil politikalarla canlandırma- sını ve ABD'nin ithalat yükünü paylaş- masını istiyor. Ne ki tam bu sırada Eu- ro, dolar karşısında değer kaybederek Avrupa'nın ithalat değil, aksine ihracat kapasitesini arttırryor. Euro'yu güçlendir- mek için faizterin yükseltilmesi olasılığı ise, ekonomik durgunluk kapıda oldu- ğu için söz konusu olmuyor. Avrupa Merkez Bankası hareketsizliği tercih ediyor (WSJ 5/03). Tam bu sırada Latin Amerika'dan muz getiren ABD şırketleri, Avrupa pazannı daha fazla açması için ABD hükümeti üzerinde baskı yapmaya başlıyoıiar. ABD hükümeti ve senatosu, yaklaşan seçim- leri de göz önünde bulundurarak, her iki partiye de yardım yapan bu iki şirketin istekleri doğrultusunda harekete geçiyor (Ljberatjon 6/03). Clinton yönetimi Chi- quita Yönetim Kurulu Başkanı'nın De- mokrat Partiye 500.000 dolar bağış yapmasının üzerinden 24 saat geçme- den, Avrupa'ya karşı, DTÖ'ye başvuru- yor. Avrupa Komisyonu görevlisi Sir Le- on Brtttan da BBC'de yaptığı konuşma- da, Chiquita'nın başkanının senatör Trent Lott'a yakınlığına dikkati çekiyor. Diğertaraftan, muz ABD ve Avrupa ara- sındaki, tek anlaşmazlık konusu değil, Avrupa'nın ithal etmek istemediği hor- monlu sığır, genetik değişime uğratılmış besin maddeleri gibi ekonomik ve siya- si olarak çok daha önemli konular da var sırada. Üstelik, Avrupa, ABD'nin çatıştığı tek blok da değil. ABD, rakip ülkelere yap- tınm uygulamasına olanak veren 301. maddeye dayanarak Japonya ve Bre- zilya gibi demir ihracatçısı ülkelerin mal- lanna da gümrük vergileri uygulamaya hazırlanıyor. özetle, "muzsavaşlan" ya- yılma eğilimi taşıyor. Tüm bunlara ek olarak ABD ve Avru- pa'dabasının sorunu birbirine karştt açı- lardan görmesi de anlaşmazlıklann kes- kinleşeceğini düşündürüyor. Örneğin New York Tımes Avrupa'yı pazarlannı ABD'ye kapamaya çalışmakla suçlar- ken (6/03) Liberation, Brüksel'e atrfla "ABD çokuluslu şirketlerinin Avrupa pi- yasalannı açmak için siyasi araçlan ha- rekete geçirmesinden" yakınıyor. Eu- ropean Voice dergisi "ABD'nin ama- cının muz satmak değil, DTÖ'nün gü- cünü denemek oldugunu" ileri sürü- yor. Bu arada dünya ekonomisi, muz kabuğuna basmış bir çizgi film karakte- ri gibi, yavaşlatılmış hareketlerie tepe takla düşmeye devam ediyor. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Fiyat Ekonomi ders kitaplan ne yazarsa yazsın, bizim kül- türümüzde fiyat kavramı bır türlü gerçek yerine otur- muyor. Fiyat-değer bağı kurulamıyor. Kapitalizmın azgelişmişliğinin, kuşkusuz, bunda bir payı var; bu- na bağlı olarak tarihsel ve toplumsal gelişme süreç- leriyle ilişkili görünüyor. Hızla büyük paralar kazandığı anlaşılan ve senrna- yesinin kaynağı tartışma konusu olan bir holding sa- hibi, bir milletvekili 25-30 milyara alınıp satılıyor an- lamınageleceksözlersöyledi. Bunun üzerineTBMM yönetimi harekete geçti; bu sözleri Meclis'in tüzelki- şiliğine ve onuruna hakaret sayarak yargıya gitme gi- rişiminde bulundu. Milletvekili adaylannın harcama- lannın bu fiyatın birkaç katı olduğu ve TÜSlAD'ın bunlar zengin olmak için milletvekili oluyoriar açık- lamasını yaptığı bir ortamda, TBMM yöneticileri. hol- ding sahibinin açıkladığı bu fiyatı az mı buldular so- rusu haklı olarak sorulur. Aslında, varolan siyasal fi- yatlama ortamında, holding yöneticısi, indinmli fiyat söylemiş olabılir. Milletvekitleri, topluma hizmetlerini, aylık net 1 mil- yar iiranın üzerinde bır maaş karşılığında veriyoriar. Ya seçenlerin, ışçilerin ve memuriann fiyatı. yani uc- ret ve maaşlann durumu?.. Örneğin aylık net 60 mil- yonun altında kalan asgari ücretle mılletvekillerinin ma- aşı arasındaki uçurum, hangi fiyatlama mantığına sı- ğar? TBMM'nin onuru bu bağlamda düşünülürse. çok daha onurlu bir davranış sergilenmiş olur. Aynca, TBMM'nin ilgilenmesi gereken, ancak hiç ılgilenmedıği fiyatlar var. Bunun en somut örneği, özelleştirilen kamu ekonomik kuruluşlannın (KİT) na- sıl fiyatlandınldıklandır. Ülke sanayiinin belkemiği olan işletmeler, çoğu kez gerçek değerierinin çok al- tmda, halkın deyimiyle sudan ucuza ve milletvekille- rinin gözleri önünde yağmalandı; yağmalanıyor. Bu yağmaya göz yuman ya da yer yer katılanlann ger- çek fiyatı nasıl yüksek tutulmak istenir? •*• Fiyatın bir de salt ekonomik olmayan anlamı var. Toplumsal değişimde, üst noktalara ulaşmanın bır fi- yatı oluyor. O fiyat ödenmedikçe, kazanımlann ger- çek değeri bilinmiyor, algılanamıyor. Ömeğin. kimi top- lumlar, ırk aynmcılığının ortadan kalkması için büyük uğraş vermişlerdir. Bunun gibı, toplumlar kendi dil- lerinde dua edebilmek için yıllarca çaba göstermek zorunda kalmışlardır. Ya asıl savaşım; insanın insanı sömürüsünû ortadan kaldırmak amacıyla verilen bu- yüksavaşımlar... Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'dür. Kadın- erkek eşitliğı için verilen savaşımlar yine sürüyor... İşte yeni bir örnek. Fransa'da, 1789 Büyük Devri- mi, tüm insanlann doğuştan eşıt oldugunu, üstelik tüm dünyaya, duyuruyor; bu gerçekten ileri aşamanın bayraktariığını yapıyordu. Ancak bu yetmiyordu. Dev- rimden yaklaşık yüz yıl sonra, 1877'de, kadın-erkek eşitliği sağlanması amacıyla yapılan bir gösteri son- rasıncla, Fransa'nın ünlü sağcı gazetesi La Fıgaro, alay- lı bir dille, kadınlardan sonra inekler de mi oy vere- cek diyeyazmış (The Economist, 27 Şubat 1999. s.15) Dergi bu noktayı belirttikten sonra, Fransa'da kadın- lann 1944'te, oy hakkını elde ettıklerini; Fransız yar- gı sisteminde yer almak için daha on yıl bekledikle- rini ve 1954'te Fransa'nın bir yüksek mahkemesinin, kadınlann yargı gücünü yetkin bir biçımde kullana- mayacaklan ve yargıç olmalannın, yargının saygınlı- ğına zarar vereceği biçiminde görüş açıkladığını ya- zıyor. Taröşma şu sıralarda. Fransız meclislerinde gö- rüşülmekte olan bir yasa ile ilgili; solcu hükümet, se- ç/m/e gelinen yerlerde de kadın-erkek eşıtliğinin bir anayasa hükmü olmasını öneriyor; daha sağda yer alan Senato ise, seçımle gelinen yerler ıçın, kadınla- ra erişim eşitliğı sağlanmasını yeteriı buluyor. Kısa- ca, eşitlik savaşımı sürüyor. Ulkemizde kadınlar, kitlesel bır hak edinme uğra- şı ya da savaşımı vermeden, seçme ve seçilme hak- kını, Cumhuriyetin devnmci kazanımlannın bir par- çası olarak 1935'te elde ettiler. Ancak. yasal olarak elde ettiklerini hakkıyla kullanabıldıkleri söylenemez. Siyasal partilerin aday listeleri, bunun çok somut göstergesidir. Aslında bu sonuç kadınlann, ekonomiye kablma du- rumunun bir aynasıdır. Türkiye'de kentlerde kadın- lann işgücüne katılma oranı yüzde 15 dolayındadır; çalışma çağındaki heryedi kentli kadından yalnızca biri çalışma olanağı buluyor. Kırsal kesimde mi?.. Kadınlann işgücüne katılma oranı rok yüksek, tıpkı Avrupa ülkeleri gibi, çağ nüfusu kadınlann yarıya ya- kını (yaklaşık yüzde 45'i) çalışıyor. Ancak bunlann fi- yatı yok; ücretsiz aile işçisi olarak ömür tüketiyoriar; sömürünün en acımasızını yaşıyorlar. Buna karşın Türkiye kadınlannın bir bölümü, onuriu bir biçimde çağdaşlaşma savaşımt veriyor. Bır de öbür kısım var. Onlar, öğrenci, yargıç, doktor ya da öğretmen ola- rak, başlannı tüihanla sarmak için uğraşıyon tarikat- lann oyuncağı oluyor; kendini köleleştirmeyı, sözüm ona, dinin bir gereği sayıyor, dini siyasallaştırmak gi- bi bir ilkelliğin, bağnazlığın savunucusu kesiliyor. Kısaca. ekonomik fiyatlar alanında olduğu kadar, siyasal ve toplumsal fiyatlar da sağlıklı bir durumu yan- sıtmıyor. e-posta: [email protected] En çok belge Karadeniz'e veriidi KOBİ'lere teşvik 1998'de azaldı ANK.4RA (AA) -Eko- nominin isimsiz devleri olarakkabul edilen Küçük ve Orta Boy Işletmeler'e (KOBİ) 1997 yıhnda 56 trilyon liralık teşvik bel- gesi veriliıken, 1998>ılın- da bu oran 15 trilyon lira- ya geriledi. Yaptıklan ya- tınrrüarla, Türk ekonomi- sinin canlanmasmdaönem- li birrol üstlenen KOBİ'le- re 1997'de 2 bin 249 teş- vik belgesi verilirken, bu oran 1998 yılında 904'e düştü. Hazine Müsteşarhğı \e- rilerine göre, geçen yıl en fazla KOBİ teşvik belgesi alan (3 tnlyon 707 milyar lira) bölge Karadeniz olur- ken, en az alan ise (792 milyar lira) Ege Bölgesi oldu. Aynca. Marmara Bölgesi'ne 2 trilyon 475 milyar, tç Anadolu Bölge- si'ne 2 trilyon 572 milyar, Akdeniz Bölgesi'ne 845 milyar. DoğuAnadolu Böl- gest'ne 2 trilyon 147 mil- yar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne ise 2 trilyon 690 milyar liratutannda teşvik belgesi verildi. Birönceki yıla göre, bel- ge tutan en fazla düşenböl- ge Ege Bölgesi olurken, en az gerileme ise Güney- doğu Anadolu'da görüldü. Istanbul ilk sırada En fazla KOBİ teşvik yanrım belgesi alan il, 1997 yılındaolduğu gibı 1998'de de Istanbul olurken, bu ili Ankara takıp etti. Istanbul KOBl'len. 129 adet bel- geden 1 trilyon 870 mil- yar lıra tutannda, Anka- ra dakı KOBİ "lerde 71 bel- geden 1 trilyon 159 mil- yar lira tutannda teşvik al- dılar. Geçen yıl 4 milyar 800 milyon liratutannda en az yatınm teşvik belgesi alan il de Hatay oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle