25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1S ŞUBAT 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Claire Cantais'in 'Kendi Olma Denemeleri' başlıklı fotoğraf sergisi Dulcinea'da Eıı doğal haliyle kacbıı yücuduESRA ALİÇAYUŞOĞLU Çağdaş sanatlar ıçın özgür mekân Dul- cinea bu kez Fransız kadın fotognfçı ClaireCantais'tnfotoğraflannae% sanip- ligi >apıyor. 28 Mart tarihıne dek sûre- cek olan sergide kadın vücudu tüm yön- lenyle Cantaısin objektıfınden ızleyıcı- lere aktanlı>or. 1997'delstanbul'dadüzenlenen l.Öğ- renciTrienah'ne "Körier' adlı ışiyleka- tılan sanatçı, Pans. Lizbon gıbı şehirler- de de çalışmalannı sergıledi. "Fotograflarımda kadın vücudunun en doğal halini yansıtma> a çalışrvonınT diyenCantais'insergısındesıyah-beyaz ve renkli fotoğraflar yer alıyor. Foto£ra- fi, kişiliğin ve sanatsal ifadenin özgüruy - gulama alanı olarak gören Claire Can- tais'ın sergisinin başlığı ise 'KendiOW ma Denemeleri'. Estetik de ön planda Cantais'in fotoğraflan kadın v ücudu- nu tiim ıçtenlığiyle yansıtırken. estetiği de ön planda tutuyor. Kadın yüzünün ve bedeninin doğal ortamında zaman ve mekân belırtmeksızin tüm gerçekligiy- le sunulduğu fotoğraflar. güzel ile ger- çegin birleşimi olarak nitelenebilir. Çıp- laklık gibi geleneksel bir fotoğrafik üs- lup kullanan sanatçı. fotoğraf aracını olanaklan ve sınırlanyla düşünen çağ- daş bir ifadeyi dile getıriyor. Sergide hem siyah-beyaz hem de renk- li fotoğraflann kullanılmasının nedeni, sanatçınm ışığı en iyı biçimde yansıt- mak istemesiyîe bağlantılı. îkı bölümden oluşan sergının ilki. 1998 yazinda ger- çekleşmiş renkli fotoğraflardan. ıkincı bö- lüm ise 1998 sonbaharında gerçekleşti- rilmiş olan siyah-beyaz fotoğraflardan oluşuyor. Cantais'in fotoğraflannda kadın bede- ninin yanı sıra kadını destekleyıci unsur olarak erkek bedeni de kullanılıyor. Er- kek vücudunu kadını ilgılendirdiği ıçin kullandığını söyleyen Cantaıs. gerçek ilgi alanının kadın olduğunu vurgulu- yor. "Fotoğraflanmda erkeği de kullan- mamın nedeni tamamrv la kadın ile olan üişkisryle bağianhİL Fotoğraflannıda ka- dın vücudu çok önemli bir yer tutuyor. Ama onun ilişkide bulunduğu her şey be- nim için önemli, erkek de bunun bir par- çası. Erkek bedeni tek başına fotoğrafla- nmda bir şey ifade etmezken, kadın vü- cudu üzerindeld her etkisi çok önemli." Fotoğraflar stüdyo ortamında değil, çoğunlukla modellerin kendilerini en ra- hat edeceği ortamlarda gerçekleştirili- yor. Nedeni ise modellerin vücut dille- nni en iyi şekilde ortaya koymaian."Mo- deUerimle çok uzun zaman çalışıyorum. çiinkü onları anlamam ve onlatia duy- gusal bir yakınhk kurmam gerekiyor. Bu da uzun bir zaman gerektiriyor. Mode- lin de bana kendisini bütünüylebırakma- sı için gerçekten uzun bir zamana ihtiy a- cımız var. Çalıştığım modellere özel ha- yatjmda büy ük bir sev giy le bağhyım. Bu- nun da fotoğraflara yansıdığını sanıyo- rum. Fotoğrafın en iyisini ortaya çıkar- mak için uzun zaman gerekli." Bazen yüz, bazen de vücut dili Sanatçı anlann getirdiği sürprizlerden de etkileniyor. u Bir günün her anı bir- birinden çok farklı. Bu yüzden karşılaş- üğım sürprizleri en iyi şekilde değerlen- dirmeye çalışıyorum.'" Claire Cantais'in fotoğraflannı çektı- ğı kışılenn kimlikleri yok. sadece vıi- cutlanyla \ar oluyorlar. Fotoğraflarda dıkkat çeken bir dığer nokta ise kişile- rin bulunduğu mekâniann belli olma- ması. Cantais, kadın vücudunun içtenliğini araştırdığı gibi, dışılığin beşeri efsane- sini de, bazen alaycı bazen eleştirel, ba- zen de yeniden uy gunlaştıran zıtlıklar ile irdeliyor. Işe, kadın üzenne pek çok anlam yüklemekle başlayan sanatçı bu- nu başanyor. Fotoğraflarda gördükleri- miz salt güzellık ve estetik değıl. Claire Cantaıs'in fotoğraflannda ka- dın yüzünün detaylannın da büyük bır yen var. "Kadınlann üzerinde bir izle- nim yakalamaya çauşırken bazen yüzle- otoğrafîanmda erkeği de kullanmamın nedeni tamamıyla kadın ile olan ilişkisiyle bağlantılı. Kadın vücudu çok önemli yer tutuyor fotoğraflanmda. Ama onun ilişkide bulunduğu her şey benim için önemli, erkek de bunun bir parçası. Erkek bedeni tek başına bir şey ifade etmezken, kadın vücudu üzerindeki her etkisi çok önemli. rini dçarda bırakıyorum, bazen ise sa- dece vücut dili çok önemli ohıyor. Bura- da tamamen estetik ka> gılar söz konusu. Bazen hem yüz hem de vücut çok estetik olabiliyor. Bazen ise direkt olarak yüzü öne çıkaracak biçimde çauşryorum." Kadın vücudunun farklı görünüşleri- ni ortaya çıkaracak ışık çok önemli sa- natçı için. Bunu da doğal ışık kullana- rak aktanyor ızleyicılere. Çağdaş fotoğraf tekniklen yenne ge- leneksel yöntemleri kullanan Cantais. fotoğrafta samimiyetten yana Kaynağı- nı gerçek yaşamınbasitliğinden alan sa- natçı doğal olmaya çalışıyor, bunu da başanyor. İü Edebiyat Fakültesinde Akşit Göktürk Anma Toplanfısi 25-26 Şubat'ta Kültür Servisi - ts- tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi In- giliz Dili ve Edebiya- tı Anabilim Dalı, 25- 26 Şubat günlerinde •I. Akşit Cöktürk An- ma ToptantisT düzen- liyor. Toplantı kapsa- mındalcı oturumlar IC Edebiyat Fakültesi Kuyucu Murat Paşa Medresesı'nde gerçekleştirilecek. Toplantı, 25 Şubat günü saat 10.00'da ÎÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Ede- biyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süha Göney ve Prof. Dr. TahsinYücel'in açılışkonuşma- lanyla başlayacak. Açılış konuşmalannın ar- dından gün boyunca sırasıyla: Prof. Dr. Bfi- tent Bozkurt'un katılacağı ve Prof. Dr. Oya Başak'ın başkanlık edeceği "VVilfred Thesin- ger: Okunından Kaçamayan Gezgin' başlık- lı oturum, Prof. Dr. Himmet Umunç"un kaü- lacağı ve Prof. Dr. Cevza Sayan"ın başkanlık edeceği 'Vergünıs Örneği: Rönesans İngiliz Edebiyatı'nda Tür ve Üslup Sorunu' başlıklı oturum, Prof. Dr. Nflöfer Kuruyazıcı mn ka- blacağı ve Prof. Dr. Bülent Bozkurt'un baş- kanlık edeceği 'YanndaSüTgün-BilimdeSür- ffin' başhklı oturum, Prof. Dr. Betül Çotuk- söken'in katılacağı ve Prof. Dr. Dilek Dol- taş'ın başkanlık edeceği 'Felsefe Bağlamında Söylem-Metin îlişkisi' başlıklı oturum, Prof. Dr. Cengiz Ertem'in katılacağı ve Prof. Dr. Himmet Umunç'un başkanlık edeceği 'Yazm Eleştirisi Kuramına Genel Bir Bakış' başlık- lı oturum, Nazmi Ağıl'ın katılacağı ve Prof. Dr. Nazan Aksoy'un başkanlık edeceği 'V^ Henry:Yap)bozucuBirYaklaşım'veSemaBu- Iutsuz'un katılıp Prof. Dr. Ayşe Erbora'nm başkanlık edeceği 'Yazın ve Bilim 7 başlıklı oturum yer alacak. Toplantının ikinci gününde ise sırasıyla: Erendiz Atasü'nün katılıp Prof. Dr. Tülin Po- lat'ın başkanlık edeceği "Bir Çevirmen Ota- rakYazar'. Doç. Dr. tsmaflfşcen'in katılıp Prof. Dr. Nilüfer Tapan'ın başkanlık edeceği 'Ya- zuısal Metinlerin Çe\iri Olanaklan Bağlamın- da Çeviri veYaranmSüreçleri', Yard. Doç. Dr. AlevBuhrt'un katılıp Prof. Dr Şeyda Ozilm başkanlık edeceği 'Değişen Dil Yaklaşımla- nnda Çeviri'. Dr. AymflDoğan'ın katılıp Prof. Dr. Osman Senemoğhı'nun başkanlık edece- ği 'Konferans Çevirikrinde de Çeviri: Dilie- rin Mli', Araş. Gör.Betiil Parlak'ın katılıp Doç. Dr. Esra MeHkoğJunun başkanlık ede- ceği 'Lo ZibaMone ve G. Leopardi'nin Ç«i- ri Anlayışı'. Doç Dr. Turga> Kurultay'ın ka- ölıp Prof. Dr. Nilüfer Kuruyazıcf nın başkan- lık edeceği 'Çe\irrye Bilimsel Bakış ve Türld- ye'dekiGelişroeier'. Doç.Dr. NDıat Akbulut'un katılıp Prof. Dr. Nilüfer Kuruyazıcı'nın baş- kanlık edeceği 'Çeviri EğitimindeKuram' ve Ok. Sakine Enızun katılıp Prof. Dr. Erdim Öztokat'ın başkanlık edeceği 'Çeviri Eğiti- minin Amacı Olarak Lzmanhk Çevirmeni Ye- tistirmek' başlıklı oturumlar düzenlenecek. Ülkemizin kanayanyarası AST, 'Kâyiplar 'da düzeyli ve duyarlı bir oyunculuk sergiliyor. MUSA AYDOĞAiN .4nkara Sanat Tiyatrosu. Şilili yazar Ariel Dorfman'ın 'Dullar' ro- manından uyarlanan "Ka>ıplar"da ülkemiz adına da bir utanç olan ka- nayan yarayı sergiliyor. Demokrasi ve ınsan haldanndan yoksun herhan- gi bır ülkede. erkeklerin tümü gözal- tına alınmış herhangi bir köy... Ka- dınlar yıllardır yaslı ve suskun. er- keklerinin ölü ya da din. dönüşünü beklemekte umutsuzca. Korku çem- berinı kırmış yaşlı bir kadın ne za- mandır ırmağı gözlemekte. Yaşamın \e umudun simgesine dönüştürdüğü ırmağın, bir gün babası. kocası ve oğullannı geri getireceğine inanıyor. Öte yanda, karşıtlannı yok ederek ülkeyı dikensiz gül bahçesine dö- nüştürdüklerini sanan zorbalar. kal- kınma hamlesı başlatarak bu kan gö- lü üzennde refah ıçinde yaşayan bir banş toplumu yaratma düşünde. ,\n- cak maskeleri çabuk düşüyor. Irmak- tan gelen cesetler gerçek yüzlenni or- taya çıkanyor Kadınlann gömmek için cesetleri sahiplenmeleri. zaman- la başka korkulan doğuruyor: •katil- ler bulunsun, hesap sorulsun" çığlık- lanna dönüşüyor kısa sürede. Ve bu korku. zorbalan daha da zorbalaştı- nyor. Ancak hiç bir baskı kadınlann \adide yaktıklan ateşi söndüremi- yor. tersine, gıderek büyiiyor ateş; tıp- kı Arjantin, Şili. Türkiye vb. kayıp- lannı arayan ülkelerde olduğu gibi. Yapıün özüne uygun Sosyalizmin tarihinde ilk kez se- çımle iktidara gelen Deviet Başka- nı AUende'nin katledıldiği. dünyaca ünlü ozan. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Nenıda'nın gözhapsınde kah- nndan öldüğü ve on bınlerce soyda- şının yok edildiği Şili'nin sürgünde bir yazan Ariel Dorfman. Ancak ki- mı çağnşımlara karşın. hem sansür kaygısı hem de sorunu evrenselleş- tırmek için -Nazi işgalindeki Yuna- nıstan'dageçtiğisöylensebile-yerve zaman belirtmekten kaçınıyor. "Biz kün oluyoruz da, "böylesi bir öykü gerçekten olmadı. şu anda dünyanın hiç bir yennde yaşanmamaktadır" dryebiliriz!'' sözleriyle ulusaldan ev- rensenle taşıyor acılannı. Aynca öykü içinde öyküyle. yapı- tın nasıl oluştuğunu. yurt ve aile öz- lemıni anlatıyor. Gerekülkesi. gerek- se dünyanın değişik yerlerinde yaşa- nan onca vahşete karşı edilgen kal- manın çaresizliği ve en önemlisi, in- san haklan şampiyonluğu y apan Ba- tı'nın ve ınsan haklan örgütlerinın du- yarsızlığını da yansıtıyor. Rutkay Aziz. yapıtın özüne uygun sahneliyor oyunu. Arjantin. Yugos- lavya. Türkiye vb aynı yazgıyı pay- laşan ülkelerdeki kayıplann adlan- nı ekleyerek sorunu daha da evren- selleştiriyor. Evlenn talan edılmesi. kıtaplann toplatılması. gece baskın- lan v b. diktatör rejımlerin bıldik uy- Ankara Sanat Tiyatrosu. 'Kayıplar'ı bu hafta İstanbul'da Kadıköy ve KartaTda sahneleyecek gulamalanyla ortak paranoyalannı yansıtıyor. Masa. koltuk ve sandal- yelere yapıştınlmış örümcek ağını andıran kıtıklarla da çürümüşlüğü- nü sergıliyor. Anlatıcıyla. bır yan- dan duyarsız kalan Batı'yı ve ınsan haklan örgütlerinı eleştinrken. öte yandan yanılsamayı kınyor ve izle- yiciyı düşünmeye zorluyor. Oyunu salona da taşıyarak onlan daha du- yarlı olmaya çağınyor. Finalde, kadınlann yaktığı büyük ateşle suskunluğun çözüm olmaya- cağıru ve katiller bulunup cezalan- dınlmadığı sürece de ateşin sönme- mekle kalmıyor, ortak acılannı da başanyla yansıtıyor. Özellikle Nur- şum Demir. yaşlı kadınla yaşayan birtarihi sergiliyor; umudu. sevinci. acıyı, hüznü, en önemlisi cesareti ve dırencı sarmallaştırarak insan olma- nın onurunu ustaca vurguluyor. An- cak ikilem içinde bocaladığından, oyunda önemli bir ışlevi olan Cecil- lia"da BaşakUlaşerçizgıyi tutturamı- yor. Hep saf, sessiz ve ezik insan rol- lerınde gördüğümüz Altan Erkekli, Yüzbaşı'yla oldukça farklı bir tipi canlandırarak yumuşak görünümü- nün altındaki acrmasız katili çarpı- ayıplar' ülkemizin de utancı ve kanayan bir yarası olan bu sorunun yansıtılması, sanatın işlevi adına yerinde bir seçim. 35. yılında sanatın banş, demokrasi, insan haklan, özgürlük ve emekten yana olmasmı ilke edinen AST'a yaraşan bir oyun. yeceğini vurguluyor. Ancak oyun- culann yeniden sahneye çıkanlıp fı- nalin uzatıhnası dramatık etkıyi azal- tıyor. Kadınlann yaktığı ateşin yük- selen alevleri ve askerlerin silahla- nna mermi sürmeleriyle bitirilseydi oyun, çok daha çarpıcı ve işlevsel olurdu. Bır başka eksik. askerlerin yokluğu. Birkaç kişiyle bu sorun çö- zümlenir ve cuntanın varlığı daha belirgin hissedılirdi Aynca dekor, ışık. efekt. aksesuvar vb. teknik öğe- lerden de yetennce yararlanılmamış. Günün değişen saatleri doğrultusun- da değişik ışıklar ve fonda çok hafif efektle ırmağa daha bir canlılık ka- zandırılabilırdı örneğin. Birlikte, düzeyli ve duyarlı bır oyunculuk sergileniyor 'Kayıplar'da. Başta Serap Kıran ve Cavidan Polat- kanolmaküzere. köyiükadınlar fark- lı karakterleri renkli bir biçimde v er- cı bir biçimde yansıtıyor Aynı başa- nyı Teğmen'de SerhatKüıçda yaka- lıyor ve iyi bir ikili oluşturuyor. Emi- reri'yle de Mete Ayhan üçgeni ta- mamlıyor. Kerim Avşar ise hüzün ve sıtem yüklü tavny la bir köprii ku- ruyor ve izleyiciyi daha duyarlı kı- lıyor. Dekor yorumu desteküyor Tasanmını Metin Deniz'in yaptı- ğı dekor; hem görsel zenginlik katı- yor oyuna hem de yorumu destekli- yor. Kahverengi ağırlıklı koyu renk- lerin hâkım olduğu fon perdesinden yarattığı sarp dağlarla ınsanlann sı- kış(tınl)mışlığını çarpıcı biçimde yansıtıyor. Köprüler de öyle, umu- da, sevince. hasrete, kavuşmaya de- ğil, zebanilerin kol gezdiği sırat köp- rüsüne açılıyor adeta. Öte yanda mekânı genişleterek de- vinim kolayhğı ve zenginliği sağlı- yor. Sahnenin darlığına karşın aynı başan ırmakta da gerçekleştinliyor. Ancak ışık ve efekt aracılığıy la da- ha canlı ve akıcı kıhnamaması, oyun- da çok önemli yeri olan ırmağın iş- levini azaltıyor. Aynca sahnenin bir köşesinde Yüzbaşı için küçük, ama göz alıcı ba- ğımsız bir mekân oluşturabilseydi, iki ayn dünya görsel olarak da yansıtı- lırdı. Bu mekân aynı zamanda küçük değişikliklerle toprak ağası Kasto- ria'lann evine dönüştürülür, böyle- ce ordu ile ağalar arasındaki ilişki- nin altı görsel olarak da çizilmiş olur- du. Giysiler oyunun yorumuna uygun seçilmiş. Bu yüzden yerel çağnşım- lardan olabildigince kaçınılmış. Her- hangı bir ülkenın herhangi bır dağ kö- yündeki kadınlara özgü giysiler. Renkler ve desenler ise bir yanda sert iklimin zor koşullaruıı. öte yan- da geri kalmışlığını. yoksulluğunu, ezilmışliğini ve acılannı yansıtıyor onlann. Subaylann parlak. göz alı- cı üniformalan. içlerindeki çürümüş- lükle çarpıcı bir zıthk oluşturuyor. Dünyaya bakış açılannı simgeleyen kara gözlüklen tamamlıyor bu çürü- müşlüğü. Ama aksesuvarlan yeter- siz. Tabancadan başka silahlarının olmaması büyük eksiklik. Ülkeyi di- kensiz gül bahçesine çevirseler de korku onlann gölgesidir; öldürdük- çe korkulan artar, daha çok silahla- nırlar. Birçok enstrümanla çoksesli çağdaş bir müzik yaratarak sevinci, umudu, acıyı, korkuyu ve ölümü sar- mallaştınyor Kemal Günüç. Latin Amerika'nın hüzün yüklü halk ez- gileriyle; Şili'de darbe sonrasında toplama kampına dönüştürülen San- tiago Stadı'ndaki binlerce tutukluya, bileklerinin kesilmesine aldırmak- sızın gitanyla direnci aşılayan Vlc- tor Hara'yı çağnştınyor sanki. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Edebiyatçının Yapıtlarını Değiştirme Özgürlüğü Hangi dalda çalışırsa çalışsın, birey olarak -Yah- ya Kemal'e söylendiği gibi "Tanrı Şair" benzeri ya- kıştırmalarla- olağanüstü niteliklergörenlerden de- ğilim sanatçıda. Olsa olsa yaratma sürecindekı sabıriarıyla olağanüstüdür onlar. Sanatın ilk koşulu bu süreçteki varsayım zengin- liğine bağlı gibi görünse de sonucu, seçmedeki ye- rindelikler belirieyecektir. Yapıtlann oluşum sürecinde bu varsayım zen- ginliğine uzaktan bakabilme nesnelliğine erişen sanatçılar az da olsa var edebiyatımızda. Ahmet Haşim'in şiir serüvenini düşünelım. Piyale döneminin çoğu günümüze ulaşan şıir- leri, ilk kitabı Göl Saatleri'nde gördüğümüz dağı- nık öğeleri seçerek yeni yapılara kavuşturmasının sonucu değil midir? Sonuca vardığına yüzde yüz inanmadan Dergâh'ta (*) bileyayımlamadı Piyale'de yer alan şiirlerini Ah- met Haşim. Bir de 1940'lardan bu yana her ay bir iki edebi- yat dergisine sanki şiir yetiştirmeye görevliymiş gibi yazanları düşünüyorum. Uzun süre ben de korunamadım bu hevesin et- kisinden. Nerden geliyordu bu çoğaltma hevesi?! Çağdaş Türk Edebiyatı'nın Ahmet Hamdi Tan- pınar bölümünde, dergilerde çıkmış çoğu şıırinı yıl- lar sonra kitabına kimı dizeleri değiştırerek aldığı- nı belirtmiştim. Ünlü Bursa'da Zaman şiirinde de görürüz bu değiştirmeleri. İlk kez Istanbul dergisinde (sayı 3, Ocak 1944) çıkan bu şiindeki değiştirilen dizeler şöy- le: - Sanki bir hatıra serinliğinden Yüzlerce çeşmenin sessizliğinden (8. dize) Çınlıyor bu eskı zaman vehmıyle Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle (16. dize) Şanlı menkıbesi binlerce erin Canlı hikâyesi binlerce erin (21. dize) Sesi arşa çıkan hengâmelerin Sesi nabzım olmuş hengâmelerin (22. dize) Bir bahar uykusu olur elbette Bir ilâh uykusu olur elbette (41. dize) Ahmet Muhip Dıranas'ta da çokça rastlanır bu türden değiştırmelere. Örneğin. 1974'te yayımla- dığı tek kitabına aldığı şiirlerden "Portre"nin ilk dörtlüğü hemen hemen yeniden yazılmış gibidir. "Sonsuz bir bahara açık penceresinde Belki bir an gelir, kayıp günleri arar Diyerek bu portreyi çizdi sanatkâr, Bir akasya ağacının loş gölgesinde." (Varlık, sayı: 6, 1 Ekim1933) "Bir bahara açık duran penceresinde Belki bir gün gelir geçmiş zamanı arar Diyerek bu portreyi çizdi sanatkâr, - Bic oda.işininaştk ve gölgesinde." (Şiirier, 1974) Sözcüklerin Arapça, Farsça ya da Türkçe ol- malanna bağlı değil bu örneklerde gördüğümüz de- ğiştirmeler. Beğeniye bağlı kaygılardan kaynakla- nıyor. Genç Kalemler hareketinden sonra dilde sade- leşmenin getirdiği değişim, düzyazıda kullanılan Arapça ve Farsça sözcüklerden yapılmış ikılı üç- lü tamlamalardan arınmaya zorladı kimi yazarları. Halid Ziya gibi biçeminin gücünü tamlamaların- dan alan bir yazar bile değişimin ayırdına vararak kendi eliyle Mai ve Siyah ve Aşk-ı Memnu'nun di- lini değiştirme gereğini duydu. Doğru bulunacak haklı bir rahatsızlığın gideril- mesı çabasıydı bu bence. Ama 1940'tan sonraki hızlı değişime uyarak ki- mi şairlerimizin daha önce çıkmış kıtaplannı oluş- turan şiiıierdeki Arapça ve Farsça sözcükleri yeni baskılarda değiştırmelerini anlamak güçtür sanı- yorum. Tümcenin yapısı başka, dizeninki başka. 0 Dergâh (15 Nisan 1921 - 5 Ocak 1923, 42 sayı) Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Mustafa Şekip'in (Tunç) yönetimine katkıda bulunduklan derginin ilk sayısında Yahya Kemal, (Üç Tepe), Ismayıl Hakkı (Baltacıoğlu), Mustafa Şekip, Rezzan Arıf, Abdül- hak Şinasi, Halide Edib, Yakup Kadri, Emin Re- cep, Ahmet Hamdi, Necmettin Halil, Ahmet Ha- şim, (Bir Günün SonundaArzu) yer aldı. Yahya Ke- mal'in ilk şiirleri Ses (sayı 6), Yeniçeriye Gazel (sa- yı 36), yazılannın yanı sıra Ahmet Haşim'in (Bül- bül, Şafakta, Merdiven vb.) şiirleri yayımlandı. e-posta:skurdakul@ superonline.com Ingiltere'nin en büyük tablo kopyacısı suçlu bulundu • LONDRA (AA) - fngiltere'de tarihın en büyük 'tablo kopyacısf ve sanat eserlen dolandıncısı John Drevve önceki gün çıkanldığı mahkeme tarafından suçlu bulundu. Drevve'un Londra'daki iki müze ve iki büyük sanat organizasyonunu da, kayıtlannı bozarak suça ortak ettiği anlaşıldı. En az 10 yıllık birhapis cezası ile karşı karşıya olan Drevve'un. 19. ve 20. yüzyıla ait ünlü Ingiliz ressamlannın tablolannı John Myatt adlı bir ressama kopyalattığı ve bu tablolan kayıtlanyla oynayarak gerçekleriymış gibi piyasaya sürdüğü ortaya çıktı. Drevve'un bu yolla sahtekârhk yaparken Londra'daki Tate Gallery, Victoria and Albert gibi resim müzelerinin koleksiyonlanyla İlgili kayıtlan bozduğu, aynı şekilde iki büyük antika ve sanat eserleri müzayede kuruluşlan Christie's ve Sotheby's'i de satışlanna alet ettiği anlaşıldı. Giordano Bruno'yu anma toplantısı • Kültür Serviâ - Ünlü filozof Giordano Bruno. 399. ölüm yıldönümünde Yeni Yüksektepe Kültür Derneği tarafından düzenlenen bir konferansla anılıyor. Yeni Yüksektepe Kültür Demeğı Şişli Şubesi'nde 17 Şubat Çarşamba günü saat 16.00'da 'Giordano Bruno ve Simyacı Romanı Üzerine' başlıklı bir konferans gerçekleştirilecek. Ertan Şengül'ün konuşmacı olarak katılacağı konferansta Bruno'nun yaşadığı dönem, evren, insan, yaşam konusundaki düşünceleri ve çağın bir filozofa nasıl yabancılaştığı aktanlacak. (230 71 46)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle