25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ARALIK1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Jşyaşamında erkeklere göre dahafazla çahşıp daha az ücrete razı olmak^ zorunda kalan kadınlar, aile içişiddet, cinsel taciz ve tecavüz tehdidi altında acbn hareketînde ilk adım HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI HATİCETUNCER " tşteArşimet'erağmenkâ- inaO mihverinden koparacak veni bir manrvela kuvveti da- Faöna Nefıse Hanıın 1911 yılında Istanbul'da düzenle- nen Beyaz Konferanslaı'da 300 kadına güçlerini böyle anlatıyordu ve anımsatıyor- du: "Uçyüzkadu^milyondu- dakdemektir." Her ulus, her sınıf, kısaca- sı tüm dünya, savaştan enflas- yona, küreselleştirmeden yoksulluğa ve açlık tehdidine kadar sorunlar yumağını ye- ni binyıla taşıyor. Dünyayı cinsiyetlere bölersek, kadın- lar cinsiyet aynmından kay- naklanan ve katlanmış zor- luklarla birlikte yeni binyıla "merhaba" diyecekler. Iş ya- şamında erkeklere göre daha fazla çalışıp daha az ücrete razı olmak zorun- da kalan kadınlar, aile içi şıddet. cinsel taciz ve tecavüz tehdidi altında. Dünya kadınlan- nın büyük bir kısmının çalışma alanı hâlâ ev- leri. Çalışan kadınların ise elde ettikleri, eko- nomik bağımsızlıklannda ev ve çocuk temel sorumluluklannı oluştunıyor. Kadınlarınbü- yük çoğunluğu yaşadıklan toplumun kendi- lerine biçtiğı "görev ve sorumluhıklan 7 ' ka- bullenirken, yeni bir yüzyıla girerken daha fazla kadın ise baskılara başkaldınyor. 19. yüzyılda toplumsal rollerini sorgula- mayabaşlayan kadınlar, FatmaNefıse Hanım gibi bir güç olduklannın farkına vardılar ve henüz yanlmamış bir kadın tarihi yarattılar. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Mer- kezi Vakfi'ıun hazırladığı "Kadm Hareketi- ninYüzyüı2000 AjandasT birkadın tarihi de- ğil, ama bir ilk adım belki de. Ajanda kotnis- yonunun gazete, dergi koleksiyonlan, basın bûltenleri, imza metinleri, kitap, broşür gibi •binlerce belgeyi tarayarakhazırladığı ajanda, yalnızca kadınhareketıne değıl toplumsal ya- şamdan kadın portrelerine de yer veriyor. Ajanda komisyonundan Hülya Gülbahar ajandanm amacını şöyle özetliyor. "Kütüphane olarak biz de geride btrakö- ğmuz yüzyüın kadınlar taranndan. kadınlar »çin yaraülan tarihine. bu tarihi yaratan ka- dmlann emeğine, kadın mücadelesine ajan- da suurlan içinde de olsa bir göz atahm ve efi- mizdeki bu ipuçlarmı beUeğimize, benüğûni- ze işle>etim istedik." Necla Akgökçe ise ajandanın hazırlanma- sı süreciyle ilgih şu bilgileri veriyor: "Hikâyeuin bu coğrafyada. bu zaman dü- mindekibötümûnüyaşayan, oluşturanbfa ka- duüar, geçmişteki ve yaJon tarihteld hangi pratikkrm ufkumuzu açöğıuu, \-ar otuşumu- zatanuunbKfağmı gördûk. Zamannmz erkek «nıtMian fiarklndL KendnK özgü bir za- mandt bize aitbirzamandı. Biz farkn coğraf- yahrda benzertflrden yaşam vedirenme pra- tikkrini pa\laşmışük." Türkiye'de 1980'ler- den bu yana 8 Mart'larda alanlara doldular; dayağa, şiddete, tecavûze karşı yürüyüşler, gösteriler, toplantılar yaptılar. Gösterilerinde yeni protesto biçimleri kullandılar. Kimi za- man davulla Istüdal Caddesi'nde yürüdüler, kimi zaman nıor iğne dağıttılar, kımı zaman elde meşaleyle "Geceleri de, sokaklan da is- tiyonız* diye bağırarak "erkekkreözgö" yer- lere girdiler. Kadın hareketi 90"lı yıllarda "Kadm EserleriKütüphanesiveBilgiMerke- n Vakfi, Mor Çaü Kadın Sgmağı Vakfi, K*- dm Dayauşma Vakfi. Kadın Emeğini Değer- lendirme Vakfi. KA-DER" gibi pek çok ku- rum yaraürken toplumsal yaşamın her alanuı- daki direnişlerde de yer aldı. lşçi hareketle- rinin içinde yer almanın getirdiği dayaklara, süngülere gögüs gerdiler. Cumartesi Anne- leri eylemleriyle gözaltında kayıplara karşı seslerini yükseltirken Bergama"da siyanürle altınakarşı mücadeleleriyle çevrelerinin kir- lenmesine göz yummayacaklannı gösterdi- ler. "Kadm Hareketinin Yûz>ıh" ajandasmın son sa>fası kaduılann özel deneyimleri için boş bırakılmış. Kadnılar kendi tarihlerini ya- zacaklarsa işe kendilerinden baslayacaklar. Kadınlarkadınlaraşöytesesleniyörtef: "Ken- di kişisel tarihimizi kendimiz kayda geçire- Km. Doldurup bize göndermeniz için ild say- fa ajırdık. Anılanruzı. umutlannm. her şe>t Kendiniz hakkmda da olabilir. iş arkadaşı, akrabanız hakkmda da. Kabldığuıız bir ka- dın yürüyüşü, beğendiğmiz bir şiir de otabi- Br. Kim bilir. beUd tüm bunlan bir ara) a ge- tirdiğinıizde. gerçek bir tarihten söz edebifi- riz." İdeolojisi ve Kemalizm... Kemalizmt altı ilkenin att alta sıralan- masından oluşan bir dogma sananlar, akıllanna geteni söylüyorlar. Hem de kimisi bilim adına, kimisi de siyasal de- neyimleri adına. "A/t/ oku unutup, sıfırdan başlama- dan CHP büyüyemez" diyenler var. "Milliyetçilik sosyal demokrasiyle bağdaşmaz" diyenler var. "Halkçılık gericiliktir" diyenler var. "Devleti kutsallaştıranlar solcu ola- maz" diyenler var. CHP'nin yeniden doğuşunu umutla bekleyenler ise, bu yanlışlıklar kome- disi içinde şaşktnlar. Bunlan söyleyen- leri ya isimlerine ya da isimlerinin ba- şındaki unvanlanna bakarak ciddiye alıyorlar. Bu savlann sahiplerinin kimisi iyi ni- yetli, kimisi değil. Ama aralarında or- tak bir nokta bulunduğuna kuşku yok. Hepsi de Kemalizmi ancak General Evren kadar anlamışlaıi. • • * Kemalizmin altı oku gökten zembil- le inmedi. Laiklik, milliyetçilik ve cumhuriyet- çilik, Fransız Devrimi'nin etkisini yan- sıtıyordu; halkçılık, devrimcilik ve dev- letçilik de Sovyet Devrimi'nin... Ama bu kavramlara verilen içerikler esnek- ti, tartışılmaz kalıplar değildi. Türki- ye'nin koşullannın ürünüydü ve o ko- şullara bağlı olarak zamanla değişebi- liyordu. Yani Kemalizm, bir anlamda libera- lizm ve sosyalizmin, geri kalmış ülke koşullanndaki bir senteziydi. Tıpkı, demokratik sol ya da sosyal demokrasinin de bir liberalizm-sosya- lizm sentezi olduğu gibi. Bu nedenledir ki, CHP'nin 70'li yıl- larda "demokratik sol" olduğunu programına geçirmesi, aslında bir ni- telik değiştirmesinden çok, Kemaliz- min değişen koşullar içinde, kendini ana doğrultusuna uygun olarak- yeni- lemesinden, geliştiımesinden başka bir anlama gelmiyordu. CHP'nin "demokratik so/cu"luğu, Kemalizmin 1970'lerin koşullan için- deki yorumuydu. Ve bu değişim, aynı zamanda "Ke- malist devrimcilik" anlayışını da yan- srtıyordu. ••* Avrupa'da solun demokratik kesi- mini oluşturan partiler uzun yıllar bo- yu neler istediler? Verginin gelir düzeyine göre alınma- sı, sekiz saatlik işgünü, ilkokullann üc- retsiz olması, belediye etkinliklerinin genişletilmesi, herkese oy hakkı, çalış- ma koşullannın düzeltilmesi, ücretli yıl- lık izin, grev vetoplusözleşme hakkı... Peki altı oklu bayrağın artındaki par- ti Türkiye'de farklı şeyler mi yaptı? Atatûrk "devlet"\ kutsal saydığı için mi örnegin Türk Dil Kurumu'nu, Fran- sız modelinden bile daha demokratik ve daha bağımsız bir yapıda ve de bir devlet kurumu olarak değil, bir özel ku- rum olarak oluşturdu? Kemalizmin -hiçbir zaman özel giri- şime karşı olmayan- devletçilik anlayı- şı, sosyal demokrasinin, devletin top- lum yaran gerektirdiğinde ekonomiye kanşma anlayışından farklı mıdır? Kemalist ulus ve ulusçuluk anlayışı, hangi Batılı demokratik sol partinin ge- risindedir? Dine ve ırka dayalı ulus an- layışını yadsıyan; ulusu, çoğulcu bir kültür sentezinin ürünü sayan bakış açısı mıdır, çağa ve demokrasiye uy- mayan? Atatürk'ün "Halkçılık, toplumsal dü- zenini emeğine, hukukuna dayatmak isteyen bir toplumsal uğraştır" biçi- minde özetlediği mi acaba bazı beyle- re batıyor? Kemalist devrimcilik anlayışının iki yanı vardı: Birincisi, eskimiş kurumla- nn yerine, çağın gereklerine uygun ku- rumlar koymakla ilgiliydi. Ikincisi ise sürekli olarak yeniliklere açık olmayı, değişen koşullara göre değişmeyi, "kalıplaşmamayr gerektiriyordu. Yoksa bu "sürekli devrimcilik" anla- yışı mıdır "çağdışı" kalmış olan? • • • Kemalizmin hiçbir ilkesi, Türkiye'nin ve dünyanın bugünkü koşullanna gö- re yorumlanmaya kapalı değildir 0 ilkeler, bu yüzyılın gelecek yüzyı- la devretmeye hazıriandığı demokratik sol ya da sosyal demokrat sentezi, da- ha 1920'lerde yakalamış olan bir ha- reketin onurudur. CHP, 1980'de bıraktığı noktada ka- lırsa Kemalist olmaz, altı oku bırakırsa da CHP olmaz! Ne Kemalizmi ne de CHP'yi içlerine sindirebilenlerin ise CHP'de yerteri ola- maz! Kemalizmsiz bir CHP isteyenierin, niçin DYP ya da ANAP'ı seçmedikle- rini anlamakta çok zorianıyorum. Kuşkusuz ki Türkiye'de hiç kimse Kemalist olmak zorunda değildir. Ama CHP de, Kemalizme karşı olan- lan kendi içine kabul etmek zorunda hiç değildir!.. (Cumhuriyet, 2 Ağustos 1992) MILLENNIUM KUTLAMALARI TÛfîAY BU ANI SADEÇE 1000 YILDA BİR YAŞAYABİÜRSİNİZ 26 SAAT KESİNTİSİZ CANLIYAYIN www.ntv.com.tr BUGUN TSİ 11:30' DAN İTİBAREN BU YAYINI 102.8 RADYO tOT TAH DA DİNIEYEBİÜRSİNİZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle