Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 ARALIK 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
YUZYILDA EKONOMIPOLITIKALARI 13
Kapitülasyonlarla başlayan 20. yüzyılın sonunda Türkiye ekonomisi, büyük zorluklann ardından AB adayhğına kavuştu
Osmanlı'dan AB kapılaruıa
ÖZLEMYÜZAK
20. yüzyıla ağır kapitülasyonlar ve
büyük bir dış borç yükü ile giren
Osmanh Imparatorluğu, son
dönemlennı, tarih sayfalanndan
silınişıne değin Avrupa ülkelerinin
deneümi ve egemenliğınde geçirdi.
1909 yıhnda Fransa, Almanya, îngiltere,
Belçika, Avusturya, ttalya ve
Hollanda'dan oluşan alacaklılara ödenen
para, tüm devlet gıderlerinin yüzde
31.2'sine yükselmışti. Zaten 1881'de
kunılan ve yabancı ve Osmanh
temsilcılerinden oluşan Düyun-u
Umumiye Idaresi dış borç anapara ve
faızlerini karşılamak üzere vergi
geürlenne el koyabilıyordu. Anadolu'ya
ilk girişlerinden ıtıbaren Türklerin
tıcaret alamndakı zayıflıklan Osmanlı
döneminde de süregeldi.
Kurtuluş Savaşı'nın külleri üzerine
kurulu genç Türkiye Cumhuriyeti,
Osmanlı'mn ağır borç yükünü de
devralmış oldu. Kapitülasyonlar Lozan
Banş. Antlaşması ile kaldınlmıştı, ancak
yeni Cumhunyet gümrük duvarlannı
1928 yılma kadar yükseltemeyecekti.
Bunun yanı sıra Türkiye Curnhuriyeti,
Osmanlf nın dış borçlannın da yeni
devletin topraklan ile orantıh bir kısmmı
ödemeyi taahhüt etmişti. Bu meblağ
1924 yıimda bütçenin yüzde 7.56'sından
1930'da yüzde 17.8'ine kadar yükselen
bir orandaydı. Aytu dönemde Milli
Eğitim BakanlığVrun bütçesi ise
bütçenin yahuzca yüzde 3 ü idi.
Türkiye'nin izleyeceği ekonomik
politıkalann ilk kez tartışılmaya
başlanması, 17 Şubat 1923'te Izmir
tktisat Kongresi'nde gerçekleşti. Çiftçi,
köylü, tüccar, sanayici, işçi, bankacı her
kesimden temsücinin çağnldığı
kongrede, temel çizgısi "özel
gûişimcinin destekknmesine" ve
"BberaT diye tanımlanabılecek bir
anlayışa dayalı bir ekonomi siyasetinin
uygulanmasına başlandı. tşçi
temsılcilerinın özellikle ücretlere ve
çalışma koşullanna yonelık ıstemleri
kongrede etkin olan tüccar ve sanayici
gruplan tarafından benımsenmez, toprak
reformu ve grev hakkı gıbi konular
tartışılmazken özel girişimciliğin
canlandınlması ve bunun içın kredi
olanaklannın, eğitim, ulaştırma,
haberleşme gibi altyapı ve teknik ^.;-,-,
. hizınetlenn hükümetçe
A ydınlanma ve sanayi devrimini
/ [ gerçekleştirmeden kapitalizme geçen Türkiye,
JL JL. darbeler ve kötü yönetimler arasında, yüksek
enflasyon ve giderek artan dış borç kamburu altında
ekonomikgelişimini mehter adımları ile sürdürdü.
öngörüldü. Bir açıdan kongre,
Osmanlı'dan devrabnan toplumsal ve
ekonomik yapının onaylanması anlamıru
taşıyordu. Ote yandan, yabancı
sermayenin çağnlmış olmasuıa karşın
kongre, Türk ekonomısınin yabancılar
tarafından sömüriilmesine de kesınlikle
karşı çıkıyordu.
Cumhuriyetm ilk 10 yüı ekonomik
onanm ve kununlann oluşturulma
dönemi oldu. Yabancılann elinde
bulunan demiryollannın
mülıleştirilmesinı, Tütün Rejisi'nin ve
Aşar Vergisi'nin kaldınlması, kabotaj
hakkının (karasulannda ulaşım) elde
edilmesini, Sümerbank'ın öncusü olan
Sanayi ve Maadin Bankası'nın
kurulması ve Sanayiin Teşviki
Yasası'nın çıkanlması izledi. Türkiye tş
Bankası'nın kuruhışu, bir bakıma kamu-
özel sermaye işbirlığınin ilk somut
öraeği oldu.
Ulusal bir ekonomi yaratılması
çerçevesınde ulusal kredi örgütlerinın de
geliştinlmesine çalışılıyordu. 11 Haziran
1930'da Türkiye MeTkez Bankası'nın
kurulması da bankacılık sisteminin
gelışmesinde öncü oldu. Merkez
Bankası o dönemlerde hem Batı'ya karşı
ekonomik bağımsızhğın
gehştırilmesinde hem de Atatürk'ün
isteği doğrultusunda Batı tipi bir
ekonomi modelinın yaratılmastnda araç
oldu.
Pevletçllik döneml
Özendirme ve destekleme dönemi
1930'lara kadar sürdü. 1929 yılında
dünyayı etkisi altına alan "Büyük
Buhran", birçok ülkede olduğu gibi,
genç Türkiye Cumhuriyeti'ni de
devletçiliğe yöneltti. Buhran döneminde
ülkede başta pamuk olmak üzere tanm
ürünlerinin dışsatımmda büyük
güçlüklerle karşılaşılırken, başta şeker
ve dokuma olmak üzere büyük ölçüde
dışalıma bağlı temel tüketim ürünlerinin
sağlanmasında da zorlanıldı.
1930'lardabaşlayıp 1950'lere kadar
süren döneme "devtetçL" dönem adı
verildi. Ancak devletçiliğın ardında
yatan amaç, içinde özel kesimin egemen
rol oynayacağı bir ekonominin
gehşmesine yardımcı olmaktı. Zaten
Osmanlı'dan devralman toplumsal ve
ekonomik yapı da Türkiye'yi bu yöne
zorluyordu. Batı liberalizmi ekonomik
uygulamalann temel çizgisı idi.
Cumhunyet tarihinin ilk kalkınma planı
1933 yılında uygulanmaya başlandı. •
Yeni sanayilerin kurulması
hedefleniyordu. Ancak dünyadaki
ekonomik bunalım ve tkinci Dünya
Savaşı Türkiye'yi de etkiledıği için
öngörülenlerin hepsi
gerçekleştirilemedi. 1938-1944 yıllan
arasında bedelleri ödenerek 22 yabancı
işletmenin ulusaüaştınlması, kayda
değer gelışmelerden biri oldu.
Savaş sonrası donem
2. Dünya Savaşı sonrasında dünyadaki
rürkiye 21. yüzyıla, özel sektörepeşkeş çekilen
halkın onlarca yıllık birikimi olan KtT'ler,
kapalı kapılar ardında Amerikan şirketleri ile
yapılan pazarlıklar, ülke kaynaklarını sömürüye
açan yasal duzenlemeler ile giriyor.
gelişmeler Türkiye'yi de etkıledi.
Bunlann ıçınde önemlilerinden biri,
tarihe "MarshaD Yardınu" diye geçen
Amerikan dış yardımlan oldu. 1950'de
iktidara gelen Demokrat Partı,
programında "Ozel teşebbüs ekonomik
yaşanun temenni oluşturur" dese de
farklı bır siyaset
izleyemedi.
Bunun ana
nedenlerinden
bin, kapitalist
sınıfm henüz
tam gelişmiş
olmamasıydı.
Artan nüfus ve
buna paralel
olarak iç talepteki
artış, KlT'len
yeniden
sanayıleşmenin itici
gücü halıne getirdi.
Dönemin Başbakanı
Adnan Menderes'in ekonomi
polıtikalan "Bberal" obnaktan çok
"müdahakcT nitelik taşıdı.
Demokrat Parri yönetimi, savaş
sonrasında ABD ve Dünya Bankası
çevrelennin önerdiğı, demir-çelik, ağır
kimya, kâğıt ve petro-kimya tesısleri
"kurulmamasr yönündeki önerilere
koşut bir sanayıleşme sürdürmeye
çalıştı. Döneme damgasmı
vuran en önemli unsur ise
"planh ekonominin
yadsınmasr ve bunun
sonucu yaşanmaya
başlayan "ekonomik
kargaşa" oldu. Demiryolu
politikasının bır yana
bırakılarak
karayollannın ana
ulaşım aracı yapıhnası,
"-"• traktöriin tanm
kesımine hızla girişi,
bunlan ızleyen "göç
datgalan" sonucu
kentlileşme ftrtınası sonraki
yülann ekonomik, siyasal ve toplumsal
gelişmelerinin giriş kapısı özelliğini
taşıdı.
Batılı kapitalist ekonomilerde uygulanan
liberal planlama anlayışı bile kabul
edihtııyor, ekonomi, hükümetin aldığı
günlük kararlarla, özel girişımin doğal
eğılimlerine göre şekilleniyordu. Sonuç
"enflasyon" bıçiminde ortaya çıktı ve
Türk halkını yüzyılın sonuna kadar
"enflasyonlu yaşama"
alıştıracak süreç başladı.
1958 yılında hükümetin
aldığı önlem paketi Türk
Lirasrnın değerinin
düşürülmesini de
kapsıyordu.
Ekonomik bunahmın
ağırlaşmasıyla
birleşen siyasal
baskı ortamı,
1960'tatanh
sayfalanna "27
Mayıs darbesi" diye
yazılan Cumhunyet tarihinin
ilk askeri müdahalesi ile sonuçlandı.
Sendlkal haklar verildi
ve gerl alındı
Ekonomi, 196O'lı yıllarda sendikal
haklann işlerlik kazandığı bir ortamda
hızlı bır büyüme gösterdi ise de iç ve dış
etkenler demokrasi-ekonomik gelişme
ıkılemıru yeniden gündeme getirdi.
1971 'de yeni bir askeri darbe ile
demokratik hak ve özgürlüklenn
sınırlandınhnası yoluna gidildi. 60'h
yıllara danıgasuıı vuran ve yüzyıhn
sonuna kadar defalarca gündeme
gelecek iki önemli
gelişmeden biri,
1963 yılında
imzalanan
Ankara Anlaşması
ile Avrupa Birliği
ılişkilerinde ilk
adımın atıhnası;
diğeri ise
Türkiye'nin IMF ile
1961 yılında ilk stand-
by anlaşmasını
yapması oldu.
Hızlı sanayileşme
özlemi 1970'li yıllarda
yeni bır niteliğe büründü. Ucuz kredi
olanaklan, aşın değerli kur pohtikası
gibi faktörler yatınm ve üretım için
uygun koşullan ortaya çıkardı. Italyan
FIAT ortaklığı ık Tofaş Otomobil
1
1900
1910
1920
1930
1940
1950
1960
1970
1980
1990
MTrfiK
(MUyon)
-
14.440
17.714
20.903
27.506
35.605
44.438
56.203
.63.451
!& *w
(MilyonS)
-
-
-
802.61
1.849.32
3 462.36
9.864.89
19.030.97
68,390,10
150.758 93
204.592.00
4 Osmanlfdan günümüze temel ekonomik göstergeler
Kisİ Bas
GSMH,$
-
-
-
55.2
103.8
166.4
358.6
538.8
1.539.0
2.682 4
3224%
Deflatönj
-
-
-25 4
22.5
-2.1
3.3
8.5
89.6
57.6
73.8
-
Hm, %
-
-
-
2.2
-4.9
94
3.4
4.4
-2.8
9.4
3.8
GSMH Sektöf Paytan ve Büvüme Hızlan, %
Tanm
-
-
46 8 (-3.9)
44.8 (-1.2)
40.9(10.9)
37.5(24
30.7 (2.8)
245(1.3)
162(7.0)
13.1 (7.4)
Sanayi
-
-
-
100(12.7)
14.6 (-105)
13.1 (9.3)
15.7 (0.4)
17.5(0.5)
20.5 (-3.6)
25.9 (9 3)
27.6(1.8)
Hizmet
-
43.2 (7 2)
40.6 (-6.8)
45.9 (81)
46.8(5.4)
51.7(7.3)
55.4 (-4.1)
57.9(10.1)
59.3 £.5)
Byat Artışlan, %
TEFE
9.7
5.0
-17.9
-25 4
4.8
-10.2
5.4
6.7
1075
52.3
71.8
TÜFE
-
-
-1.5
9.6
-4.4
55
8.1
115.6
60.3
84.6
Ihrarat
(MityonS)
85.26
97.15
714
85.7
263.4
320.7
588.5
2.910
12.959
26.974
(MilyonS)
136.37
187.25
-
69.5
53.0
285.7
467.5
948.0
7.909
22.302
45.921
(Mılyon $|
-51.11
-90.10
-
1.9
32.7
-22.3
-146.8
-359.5
-4.999
-9.343
-18.947
(Mılyon $)
-
7.53
-
-
-
268
611
1.891
13529
49.035
103.956
Istihdanı^
-
-
6.372
7.745
9.363
11545
13.768
16.523
19.323
21.594
i> */-n Kıwn
YılSonu
0.17
0.23
056
2.13
130
2.80
4.74
14.85
8955
2.927 13
313.7000
Demirel'den incilerUzun yıltardır devletin zirvesinden inmeyen 8.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yapüklan
kadar söyledikleriyie de konuşuldu. Işte
Demirel'den siyaset incileri...
• Kim bizimle yarışacaksa avans veririz.
Bu iş futbol gibi olacaksa 3 gol, 2
kilometrelik bir koşu gibi olacaksa 1
kilometre avans verip, evelallah
haklanndan geliriz.
(15 Ekim 1976)
• Ben ipten bile korkmam. (25 Ekim 1977)
• Başbakanlık için aşeıiyor değilim.
(16 Kasım 1987)
• Açık kapanrnadığı sûrece borç almaya
devam edeceğiz. Buna mecburuz.
(25 Haziran 1965)
% Her kuruş itina ile harcanacak.
(1 Mart 1967)
• Meseleler köylûye kaside yazılmak suretiyle
halledilmez. (7 Mart 1977)
• Trilyonlan telaffuz etmeye alışmayınız.
(5 Mart 1977)
• Ne yok? Ne zamandan beri yok? Yok olan
maddeyi bildirin, istediğiniz kadar hemen
göndereyim. (1 Eylül 1977)
• Asılmış iki maliye bakanı varken maliyeci
çalışamaz. (24 Mart 1979)
• Paramız paçavraya çevrildi.
(12 Haziran 1979)
% Bu fıyatiarı öpüp başımıza koyatım.
(1 Şubat 1980)
• Mal bulamayan bana başvursun.
(8 Mart 1980)
• Benzin vardı da biz mi içtik?
(1980)
• Memleketin iktisadi
vaziyetini kapkaranhk
göstemne hevesleri her
zarnan olmuştur, ama
hiçbir işe yaramamıştır.
(19Arahk1968)
• Türkiye'de iki
yıldır büyük bir
rejîm bunalımı var.
(3 Şubat 1973)
• Sıkıntılan büyütmek
yanlışür.
(8 Mart 1973)
• Türkiye karnı tok
sırtı pek bir ülkedir.
(5Aralık1977)
• Memleket kibrit
çaksan yanacak halde.
(26 Mart 1977)
• Dün dündü, bugün başka
bir gün.
(15 Mart 1973)
• Ecevit hükümetini biz düşürmedik. Paniğe
kapılıp kendi düştû.
(7 Mart 1975)
• Bazı insanlar kendileriyle uyumsuzduriar.
Sabahleyin başka, öğlenleyin başka,
akşamleyin başka söyierter. (29 Aralık 1977)
• Yalınayak, başıkabak 35 yıldır demokrasinin
peşinden koştum. (30Ağustos 1994)
• Türkiye Cumhuriyeti devletinin
möesseseleri vardır. Memleketin önü
açıktır. Binaenaleyh önü açık değilse neyi
açıktır? (1995)
Banker krizi ve KasteDi hikâyesi
Türtdye 1981 yılma gektiğinde
45 bin kişiye bir banker
düşüvordu. Bu
bankerlerin en
ünlülerinden biri
Kastelli adıyla tarunan
Cevher Özden'dL
Türiciye 1980'lerin başlannda yüksek faiz vaadiyle mevduat
toplayıp ortadan kaybolan bankerlerin yarattığı skandal ile
sarsıldı. Kamuoyunun Banker Kastelli adıyla tanıdığı
Abidin Cevher Özden, Banker Bako ve diğerleri 1977-78
krizinin yarattığı yüksek enflasyon ortamında bankacılık
sektörünün kaynak gereksinimlerini karşılayamadığı bir
dönemde ortaya çıktılar.
Daha çok ikinci el piyasada faaliyet göstererek gelişen
bankerlerin sayısı kısa sürede öyle hızlı arttı ki 1981
yılına gelindiğinde 45 bin kişiye bir banker
düşüyordu.
Serbest bırakılan faize dayalı olarak piyasadan
büyük paralar toplayan bankerler bir süre sonra
hükümetin getirdiği kısıtlamalann da
etkisiyle finansman sıkıntısına düştüler.
Ya kaçtılar ya da tasfiye istediler.
Ancak ülkede artık sancılan uzun
yıllar sürecek bankerzede krizi
başlamış oldu. Kriz, dönemin
DPT Müsteşan Turgut Özal'uı
istifasına yol açtı.
fabrikasımn kurulması, Keban Barajı'
run hizmete ginnesı bu dönemlerde
oldu. Ne var ki, aşın ve sürekli
korumacılık ile kurulmuş olan sanayınin
verimlilik, maliyet, kalite ve ürün
çeşitliliği açısından uluslararası rekabet
gücü yok denecek düzeyde idi. Ve bu
durum Türkıye'nin yapısal
sonmlanndan bırini daha oluşturmaya
başladı. Dünyadaki gelişmeler de
olumsuz etkilerini gösterdi. 1974 yıimda
OPEC tarafından ham petrol fiyatlannm
hızla arttınlması ve Kıbns sorununa,
Türkiye'nin yoğun ekonomik ilişkilerde
bulundugu ülkelerdekı durgunluk ve
A\Tupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık
ilişküerinde Türkıye'ye tanınan
ayncalıklann yıpranması eklenince
Türkiye'de enflasyon ve işsizliğın iyıce
arttığı yıllar yaşanmaya başladı.
12 Eylül'iin desteklediğl
Ozallı yıllar
Tarihe "24 Ocak Kararlan" diye geçen
ekonomik önlemlenn mıman ise
Demirel hükümetinın bürokrat-teknokrat
kanattaki mıman Turgut Ozal'dı. 24
Ocak Kararlan'ndan 8 ay sonra
gerçekleştınlen 12 Eylül darbesi Özal'ı
ekonomi politikasının sorumlu mevkıine
oturttu. Özal, askeri bir yönetim ile
desteklenme şansına enşen 24 Ocak
Kararları'nın mantığını geruşlettı. Türk
ekonomısının "serbestleşmesiııi'' ve "dış
dünya ik bütünleşmesini'* amaçlayan
Özal modeli, gördüğü desteğe karşın
büyük sıkıntı yarattr. Banker krizi.
Serbest bırakılan faıze dayalı olarak
piyasadan büyük paralar toplayan
bankerler bir süre sonra hükümetin
getirdiği kısıtlamalann da etkisiyle
finansman sıkıntısına düştüler. Ya
kaçtılar ya da tasfiye istediler. Bu
çalkantı Özal'ın istifasına yol açsa da
1983 yılında yapılan genel seçimlerde
Anavatan Partısrnı kurarak ve başbakan
olarak yeniden iködara döndü.
1983-1984 yıllan arasında güçlendirilen
ekonomik polıtıkalarla Türk ekonomisi
uluslararası rekabet ortamına uygun bir
yapıya kavuşturulmaya çalışıldı. Katma
Değer Vergısi uygulamaya konuldu.
Vergi yapısı dolaylı vergılere kaydınldı,
vergi oranı düşürülerek tasarrufun
teşvikine önem venldi. 1985 yüı
sonunda Istanbul Menkul Kıymetler
Borsası, 1986'da Bankalaraıası Para ...
Pıyasası, 1989 yıluıda da Altıh Piyasası,
Merkez Bankası öncülüğünde hizmete
sokuldu. Aiınan bu kararlann da
etkisiyle 1985-1988 döneminde hızlı bir
büyüme gerçekleştirildi. Uzun süre 100
milyon dolar düzeyinde kalan yıllık
yabancı sermaye gırişlen 1988'de 352
mılyon dolara ulaştı. Türkiye-Avrupa
Topluluğu ılişkılen canlanma sürecine
girdi. Türkiye, Nisan 1987'de tam üyelik
içın başvııruda bulundu.
Türkiye hayall ihracatla
tanı$tı
Benzinkuyruklanbugünartıkunutulantabtolararasında.
Ancak Özal ekonomisinin iki yüzü
vardı. "Ekonomi>i serbestleştirrvonun"
adı altında, "'devleti ekonomiden çekmek
ve alanı uluslararası güçlere terk etmek".
Bu çerçevede, "adam kayırma",
"rûşvet" ekonomik yaşamm aynlmaz
bir parçası haline gelirken, Türk insanı
"kara para", "hayali ihracat" gibi
sözcüklerle değıl tanışmak, içli dışlı hale
geldi. Bir yandan ekonomide dışa
açılma ve özelleştirme süreçleri
başlatılırken, öte yandan rekabetçı
ekonominin kurallan hiçe sayılarak
bireyler ya da kuruluşlar zengin edildi.
Özal politikalan cumhurbaşkanlığı
döneminde de devam etti.
Nisan 1993'te ölümünün arduıdan
haziran ayında iktidara gelen Tansu
Çiller hüicümeti de bir nevi Özal
politikalannın takipçisi oldu. Çiller
döneminde malı piyasa operasyorüan
Özal dönemindeki hızıyla sürerken,
bıreysel çıkarlar uğruna serbest rekabet
kurallarmm çığnenmesi de aynı
"utanmazhkla" devam ettirildi.
Çiller 1994 yıimda uygulamaya aldığı
"5 Nisan Kararlan"nın yanı sıra gözü
kapalı ımzaladığı ve *tek tarafn bir
teslim oluş" niteliği taşıyan gümrük
bırhğı anlaşması ile tarih sayfalarındaki
yerini aldı.
Refahyol koalisyonu ve Çiller-Erbakan
ikilisinin geliştiıdikleri "sıyasal tslama"
dayah siyaset, ülkeyi "28 Şubat
kararlan"nın ahnmasına götürecek
süreci iyice besledi.
21. Yüzyıla taşan
rant ekonomisi
Türkiye bugün içinden çıkamadığı
sorunlarla karşıya karşıya.
Doğu ile batı arasındakı gelir
uçurumumın son yıllarda 11 kat
derinleştiği, dış ticaret ve bütçe açığınm
giderek büyüdügü, üretimden çok haksız
kazancuı toplumsal değerleri altüst ettiği
ülkede yüksek enflasyon, işsizlik gıbi
sorunlar da varhğını sürdürüyor.
ISO'nun 1999 yılı araştırması,
Türkiye'run en büyük 500 şirketinin,
gelirlerinin yüzde 88'ini üretim yerine
faizcilikten elde ettiğini ortaya koydu.
Uzun ugraşların ardından
AB adaylığıru elde eden Türkiye 21.
yüzyıla peşkeş çekilen KlT'ler,
kapalı kapılar ardında Amerikan
şirketleri ile yapılan pazarlıklar, ülke
kaynaklannı sömürüye açan yasal
duzenlemeler ile giriyor.