25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 ARAUK 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Tjjrkiye'nin yüzkarası Bir vatandaş, 65 yaş üstündeki vatandaştara verilen ücretsiz otobüs kartını almak için lETTnin Beşiktaş'taki bürosunun önünde şırada bekliyor. Önündeki vatandaşa sıra geldiğinde, bürodaki görevti nüfus cüzdanına bakıyor ve aynen şöyie diyor "Artık gayrimüslimlere kart verilmiyor." Türkiye Cumhuriyeti Devteti'nin verdiği nüfus cüzdanını 75 yıldırtaşıyan gayrimüslim vatandaş hiç sesini çıkartmıyor ve sıradan çıkıp gidiyor. Olaya tanık olan vatandaş görevfiden bu karann "yukandan alındığı"nı öğrenip gayrimüslim vatandaşın peşinden koşuyor ve 'Belediye çöp vergisi, emlak vergisi alırken gayrimüslim olup olmadığınıza bakmıyor. Belediye böyle bir aynm yapamaz. Lütfen bir dilekçe verip hakkınızı arayın. Niye sesinizi çıkartmadınız?" diyor. Gayrimüslim vatandaş, "Bilmiyorum" diyor ve yoluna devam edip gözden kaybduyor... Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronik posta: som@posta.cumhunyetcom.tr - Türk nükleer pazan iştah kabartryormuş... "Yedikten sonra patlama kacınılmaz olacak!" nlaşıian acelemiz var... Bu gece saatler 00.00't gösterdiğinde 20. yüzyılı kapatıp 21. yüzyıla giriyor ve ikinci binyılı geride bı- rakıp üçüncü binyılı başlatıyoruz... Oysa 20. yüzyılı brtiımek ve üçüncü binyıla girmek için önü- müzde daha 365 gün duruyor... 20. yüzyıl 31 Aralık 2000'de bitecek ve 21. yüzyıl 1 Ocak 2001 'de başlayacak ama kimin umurun- da... Yaşasın 1 Ocak 2000! 2000'in cazibesi belki de üç sıfınndan... önümüzdeki üç sıfırlı en yakın yıl 3000'de! 3000'e kadar kim öle, kim kala! 2000'i bulmuşken kıymetini bilmeli... Aslında zaman, göreceli bir kavram... Dünyanın hem kendi çevresinde hem de güneşin çevresinde dönmesinden yola çıkılarak bir dakika- nın 60 saniye, bir günün 24 saat olması ve bir yılın 365 güne sığması da göreceli... Kaldı ki, Araplar'a bir yılda 365 gün fazla gelmiş! 2000 Araplar'ın amcaoğlu Yahudiler ise 5000 yılı çoktan geride bırakmış... Zaman göreceli bir kavram ama görecesi aynı kalsa da ilerleyen teknoloji zamanı kısaltıyor. Insanoğlu suyun gücünden yararlanıp su değir- meni yapmayı Isa'dan 200 yıl önce akıl etmiş... Ege kıyılannda bulunan "su değirmeni teknoloji- si" Almanya'ya ancak 500 yıl sonra ulaşmış... Bugün, hemangi bir teknolojiyi herhangi bir yere ulaştırmak için bilgisayarın bir düğmesine basmak yetiyor... Bilgisayarın düğmesine basmak ise göre- celi olarak saniyeden daha kısa bir zaman alıyor. Ancak, bilgisayann düğmesine basmak ne kadar kısa olsa da düğmeye basacak duruma gelebilmek olabildiğince uzun... Her şeyden önce aklın süzge- cinden geçmiş bilgi ve yüzyıllann birikimi gerekiyor... Zaten günümüzde, kimsenin yarattığı teknolojiyi başkalan ile paylaşmak gibi bir niyeti de yok! Amaç, üretmek ve ürettiğini satmak. insanoğlunun buğday öğütmek için kullandığı su değirmeninden yel değirmenine geçişi 1000 yılda ger- çekleşiyor. Buhar gücü ile çalışan motoru yapmak ise günümüzden ancak 200 yıl öncesine dayanıyor. 20. yüzyılın başında insanoğlu yaşamını hâlâ kendi kas gücünü ve yanı sıra doğanın su ve rüzgâr gücü ile kontrol altına aldığı buhar gücünü kullanarak sür- dürüyordu. 20. yüzyılın sonunda başka bir gücün var- lığı "aklın süzgecinden geçmiş bilgi" ortaya çıktı ve 20. yüzyıla "bilgi çağı" dendi. Akıllı ve bilgili insantarın 1 Ocak 2000'de 21. yüz- yılı başlatma acelesini anlamak mümkün... 21. yüzyılda insanoğlu kimbilir neler üretecek... Biz de neler tüketeceğimizi bilebilsek! lyi 2000'ler... SESSÎZSEDASIZ(J) NURİKURTCEBE Kapalıçarşı'mn paraları ne oluyor? Faziletli Eminönü Belediyesi, Kapaltçarşı'da başlattığt "ruhsat operasyonu"nu sürdürüyor. Zaten ilgili yasaya göre tüm dükkânlann işyeri açma ve çalışma ruhsatı olması gerekiyor. Esnafın buna itirazı yok.. Belediye, işyeri açma ve özellikle daha önce açılmış işyerlerine çalışma ruhsatı vermek için yangına karşı önlemleri ya da sağlıkla ilgili koşullan öyle ince eleyip sık dokumadan dericilerden 72 milyon, kuyumcu ve halıcılardan 272 milyon lira istiyor. Şu sıralar işleri iyi gitmeyen Kapalıçarşı esnafı bu paraya da itiraz etmiyor. Fakat esnafın çoğu belediyenin istediği parayı ödemiyor... Çünkü paranın nereye gittiği bilinmiyor... örneğin, bir butik sahibi çatışma ruhsatı almak için Eminönü Belediyesi'ne 72 milyon lira ödüyor... Parayı alan belediye 22 milyon liralık ruhsat harcı kesiliyor; 50 milyon lirayı ise "çeşitli gelir" olarak tahsil edip karşılığında makbuz vermiyor. Belediye de gözdağı vermek için ruhsatsız dükkânlan üç günlüğüne, beş günlüğüne mühürleyip kapatıyor. Esnaf makbuzsuz para vermemek için direniyor, belediye ruhsat parasının bir kısmını makbuzsuz toplamak için dayatıyor... Içişleri Bakanlığı müfettişlerinin Kapalıçarşı'da ($> dolaşıp esnafı dinlemesi gerekiyor! AB Adaylığı Sendikal Hareket İçin Neler Getirecek? AHMET ASENA (DÎSK Başkanlık Damşmam) Ülkemizin AB adaylığının ka- bulü sonrasında ekonomik, sos- yal ve politik alanlarda bir dizi değişiklik yapılması zorunlu ha- le gelmiştir. Bu değişikliklerle AB müktesebatı olarak anılan çerçeveye uyum sağlanması amaçlanmaktadır. Bu değişik- likleriR, ernekçileri doğrudan ve dolaylı bir biçimde etkileyece- ği açıktır. Sendikalann, adaylık süreci- ni ve bu sürecin dinamiklerini iyi kavrayabilmeleri için ciddi bir bilgilenmeye ihtiyacı yandır. En küçük işyerinin temsilcisi dahi sendikal mücadeleyi bugüne kadar sürdürdüğü şekilde de- vam ettiremeyeceğini bilmeli- dir. Konfederal düzeydeoluşan bilgi birikiminin yaygınlaştırıl- ması ve tüm kadroların, yeni olanaklann ve olumsuzluklann farkına varması zorunludur. Uyum sürecinde sosyal hak- laralanında yapılacak düzenle- meler bakımından uyulması ge- reken normları birkaç ana kate- goriye ayırmak mümkündür. Bunlann birincisi evrensel kural- lardır. Bu kurallann başında ILO sözleşmeleri gelmektedir. İkinci olarak tüm Avrupa'yı kapsayan araçlar söz konusu- dur. Avrupa Konseyi kararian ve sözleşmeleri bu grupta yer almaktadır. Bu grupta emekçi- leri doğrudan ilgiiendiren üç sözleşme vardır. 1. Avrupa Insan Haklan Söz- leşmesi(1953) 2. Avrupa Sosyal Şartı (1965) ve 5 Mayıs 1988 tarihli ek pro- tokol 3. Avrupa Sosyal Güvenlik Kodu(1996) Üçüncü grup ise AB'nin ken- di hukuksal mezuatıdır. Bu mey- zuat esas olarak tüm ülkeler için doğrudan geçerii olan regülas- yonlar ve ulusal uygulama ön- lemleri gerektiren direktrflerdir. Direktiflerin kapsadığı başlı- ca alanlar şunlardır: 1. Işçilerin Serbest Dolaşımı 2. Yaşama ve Çalışma koşul- lan 3. Eşit muamele 4. Işçilerin Bilgilendirilmesi ve danışma 5. Işçi Sağlığı Iş Güvenliği Ayrıca Avrupa Sosyal Şartı (1989) 12 temel ilkeyi tanımla- yarak uyulması gereken asga- ri müşterekleri belirlemiştir. Bugün yeni yeni hayata geç- mekte olan dördüncü kategori ise sınır ötesi sözleşmelerdir. Işçi ve işveren örgütleri arasın- da Avrupa düzeyinde imzala- nan bu sözleşmeler, bu örgüt- lerin üyeleri için bağlayıcı ol- maktadır. Ebeveynlik hakkı ko- nusundaki sözleşme buna ör- nektir. Bu hukuksal çerçeve ülkemi- zin yıllardır iç hukukuna uyarla- madığı bir dizi ILO sözleşmesi- ni hayata geçirecek adımlar at- masını gerektirmekte (iş güven- cesi gibi), buna ek olarak Sos- yal Şart hükümlerinde toplu ola- rak dile getirilen bir dizi ilkenin kabulünü ve uygulama meka- nizmalarının yaratılmasını zo- runlu kılmaktadır. Bu adımların kendiliğinden atılacağını düşünmek gerçekçi biryaklaşım değildir. AB'nin ka- bul ettiği kurallar bir yana ilke- lerin kabulünde dahi sorunlar ortaya çıkacağı açıktır. Örneğin işçilerin bilgilendirilmevedanı- şılma hakkının bugünkü siyasi- ler ve kimi işverenlerce bir zor- lama olmaksızın kabul edilece- ğini düşünmek mümkün değil- dir. llkelerin kabul edilmesi uy- gulanması anlamına da gelme»- yecek, "ülke koşullanna" göre düzenleme yapılması doğrultu- sundaki tavırlar gündeme gele- cektir. Bunun ömekleri günü- müzde hayli fazladır. Örneğin AB'nin en önemli kurumlann- dan olan EŞK'nin ülkemizdeki oluşumu ve işleyişi AB prensip- lerine aykırıdır. Hükümetler ve ESK'ye katılan kimi sivil kuru- luşlar toplumsal muhalefetin kendilerince uygun görmedik- leri kesimlerinin ESK'de bulun- masını istememektedir. Bir diğer örnek kamu çalışan- lannın toplusözleşme ve grev hakkı konusundaki yasal dü- zenlemedir. Mevcut tasarıda hakkın özünü ortadan kaldıran kısıtlamalar söz konusudur. Oy- sa gerek AB normları gerek ev- rensel ilkeler bakımından, ulu- sal düzenlemeler hakkın özünü ortadan kaldıramaz. Işverenlerle en önemli sorun- lar danışma, bilgilendirme vb. konularda çıkacaktır. Işçilerin haklannı ayak bağı olarak gö- ren ve saygı göstermeyen zih- niyetlerin sendika kurma ve seç- me özgüriüklerine, işçilerine da- nışmaya ve onlarla bir kurulda birlikte çalışmaya kolaylıkla kat- lanacaklannı düşünmek çokzor gözükmektedir.. ama bu kaçı- nılmazdır. Asgari ücretin altında, sigor- tasız işçi çalıştırmaya alışan ki- mi işyerenlerin bu konulardaki değişikliklere uymalannı; en mo- dern işyerlerinin dahi çalışma sürelerinin kısaltılması doğrul- tusundaki eğilim ve kararlara olumlu bakmasını beklemek ha- yalcilik olacaktır. Işverenler bu süreci kendi gündemleriyle de- ğerlendirmek, örneğin esnek- lik vb. uygulamaları kendi doğ- ruttulannda hayata geçirmek is- teyeceklerdir. Özetlenirse AB adaylık süre-- ci tüm topluma olduğu gibi emekçilere de yeni bir çerçeve sunmaktadır. Bu çerçevenin olumlu yanları olduğu kadar olumsuz sonuçlar doğurma ih- timali de mevcuttur. Bize dü- şen bunlan emekçiler lehine de- ğerlendirebilmekiir. AB adaylık sürecinde bir di- ğer önemli nokta müktesebatın statik olmamasıdır. AB içinde mevcut hakların geliştirilmesi doğrultusunda her düzeyde önemli çabalar söz konusudur. Ülkemiz emekçileri, bugüne ka- dar ilgilenmedikleri bu müca- delenin, artık kendi yaşamlan- nı doğrudan etkileyen bir un- sur olduğunu algılamak zorun- dadır. Bu nedenle sendikalar uyum çalışmalarına aktif olarak katıl- makzorundadır. Kendi dışlann- da gelişecek bir sürecin sonuç- lanna katlanmak yerine etkile- meleri ve haklannı geliştirerek çı- kabilmeleri ancak böyle müm- kün olacaktır. HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ V APoiufcı mto*w. töoiD KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Aralık DINOZOR YUMURTALARI.. 19Z6'M BueÜN, AMEZlKAU glÜM AMML/l&NtfJ ModOUSTAN'M Û/A/020Ç yUMURITILAei gDĞ AÇtKlANMtÇn. NEW YOGK DOĞA •4AVV/7 GOSİ ÇÖLÜNOE EK/P, SO TBŞLAŞMtŞ YUMl/G7HO4RfHf £L£ GEÇİZMİŞ- Tt. ÜMUJ FOSİL UZMAA/f GOY CtHPMAM <4MPR£IUS, ÖNCE Ç PAfJ KALMff OU>U6UMÜ StÇ/KOIM/fn. SÖZ. KO- NUSU YUMuemiAÇSPRomcE&ıroPS"'/&>' veni- L£N 8OYNUZCM PİNOZO&4 AfTTf. JYfJt YEBOE AY/e/CA, SU C/MS OİNOZoeuN K£MiKL£&Jhl£ DE TURHALİCRA DAİRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜ AÇIK ARTTIRMAİLANI DosyaNo: 1999/1207 Satılmasma karar verilen gayrimenknlnn cinsi, laymeti, adedi, evsafı: Turhal ilçesı Yeşılınnak Mah.sınde bulunan 79 ada, 9 No'lu parsel üze- rinde 10.00X11.10 ebatında iki katlı kârgir ev ve 21.20X7.00 ebatmda ahır 6.45X5.50 ebatlannda samanlık mevcut olup müştemılau ile birlikte 17.162.500.000 TL. bedelle açık arthrma suretiyle sanşa çdcanlmıştır. Satış şartlan: 1- Satış, 7.2.2000 gûnü saat 10.10'dan 10. 15'e kadar Adliye karşısı kah. öniinde açık arttırma suretiyle yapılacaktıı. Bu arttınnada tahmin edılen hymetin % 75'ini ve rûçhanlı alacakulaı varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflanm geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedel- le alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 17.2.2000 günü aynı yerde ve aynı saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktu*. Bu arttır- mada da bu miktar elde edılememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artbrma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edılecektır. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malm tahmin edılen kıymetınin % 40'ını buhnası ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevinne ve paylaştırma masraflanm geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmaz- sa satış talebi düşecektir. 2- Artürmaya iştiıak edeceklerin, tahmin edılen hymetin % 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanm teminat mektubunu venneleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı ıstediğinden 20 günü geçmemek üzere mebil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve mas- raflan ahcıya aıttir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3- tpotek sahibi alacakhlarla diğer ılgilılenn (*) bu gayrimenkul üzenndeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayarjağı belge- ler ile on beş gün içinde dairemize bildinneleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelıni yatırmamak suretiyle ihalenin fesbine sebep olan tüm alıcılar ve kefıllen, teklıf ettikleri bedel ile son iha- le bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temenüt faizinden müteselsılen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temenüt faizi aynca hük- me hacet kalmaksızın daırerruzce tahsil olunacak, bu fark. varsa öncelikle teminat bedelinden ahnacaktu. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebihnesi için dairede açık olup masrafi verildiği takdirde isteyen ahcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştiıak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak ısteyenlerin 1999/1207 sayıb dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 17.12.1999 (*) îlgüiler tabirine ırtıfak hakkı sahıplen de dahildir. Basın: 67817 ANKARA...ANKA... MUŞERREF HEKİMOGLU Güneşler İçinde Bu gece yansı yeni bin yıl başlıyor dünyamız- da. 2000'li yıllann ilk yüzyılı, ilk yüzyılın ilk yılı ve ilk günü, kutlu ve mutlu olsun! Biraz önce Lond- ra'dan birarkadaşım aradı, sesi gülüyor, buradan Türkiye çok güzel görünüyor, 3000'li yıllann yıl- dızı biz olabiliriz, diyor. Çankaya tepesinde, par- lamentoda, başka çevrelerde de benzer konuş- malar oluyor, ama bir de gerçekler var! Aydınlığı değil karanlığı çağrıştınyor, geride bıraktığımız yüzyılın utancını yeni bin yıla da taşıyor o gerçek- ler. Başka bir ükede yaşar gibi yabancılaşıyoruz kimi zaman. Soygun, vurgun cinayet haberleri büyük yer tutuyor TV kanallannda, arkası yeni yılda! Çarpıcı görüntüler, gelişmeler karşısında şaşkına dönüyor insan. Halkın tepkisine, sivil top- lum örgütlerinin, bilim adamlarının uyarısına kar- şı nükleer santrallar kurmaktan geri kalmıyor ül- keyi yönetenler. Istanbul Boğazı'nda bir Sovyet tankeri batıyor, 800 ton akaryakıt dökülüyor de- nize, mavi yeniden kararıyor, çevre kirlenmesi tehlikeli boyutlara vanyor, ama köklü önlemlere başvurulmuyor! Kuduzdan ölüyor çocuklar, kö- pekler öldürülüyor sokaklarda, acımasız sahne- İer yaşanıyor. Dört yaşında bir bebeğin dramı günlerce yer alıyor ekranlarda. Başka ölümler de var, deprem bölgesinde. Yaşam savaşına direne- meyenler var. Çağdışı koşullarda direnme gücü- nü yitirenler var. IMF'nin istekleri doğrultusunda yapılan zamlann yükü de emekçilerin ve emekli- lerin omuzlarında. Özveri onlardan bekleniyor, geniş gelirliler gündeme gelemiyor! özveri de eşitlik olmazsa inandıncılığını yitiriyor, tepkiye yol açıyor belli uygulamalar. Bu gerçekleri değiştir- mek için belli değişimler, dönüşümler gerekiyor. O dönüşümler, değişimler de gerçekleşecek kuşkusuz. Nasıl derseniz, geride kalan yüzyıl ka- nıtlıyor örneklerini. Olumsuz örnekler de var, in- sanlık onurunu yücelten olumlu örnekler de. ge- çen akşam Inönü belgeselini izlerken yitik değer- lerin güzelliğini yeniden hissettim yüreğimde. 1900'lü yılları yaşamak mutluluk mu, mutsuzluk mu diye düşündüm. Güç koşullara karşın dikti ba- ştmız, özgüvenimizleçarpıyordu kalbimiz, devrim- leri yaşıyorduk. Yerli malı giysilerle oluşuyordu şıklığımız, markalarla değil! Yeni bacalar, demir ağ- lann genişlemesiyle övünüyorduk. Oysa demir ağlar sökülecek neredeyse. Zarar eden kamu ku- ruluşlannın başında geliyor demiryolları! Yük ta- şımacılığı da, yolcu taşımacılığı da geriliyor. Cum- huriyet treni Ankara Garı'na geldiği gün açıklanı- yor bu gerçekler. Bir yandan da akaryakıt ücret- lerine yapılan zamlar açıklanıyor kaçıncı kez! 1900'lü yıllann sevinci de soluyor elbet. Devrim- ler var, karşı devrimler var. Çokseslilikten söz ederken teksesliliğe yönelenler, tekelciliği tırman- dıranlar, tarihten ders almayanlar. Unutulanlar var unutulmayanlar var. Bilimin ışığında insanlığı onur- landıran olaylar. Doğan Avcıoğlu'nu anımsadım birden, aya ayak basan ilk yolcuyu büyük coş- kuylaselamladık, nerdeyse ellerimizi çırptık. Ola- yın çok dışında, çok uçta biryerde kalmanın ezik- liği de var, ama bilimin ulaştığı başarıyı kutlamak da büyük mutluluk. Aydan sonra uzay yölculuk- lan başladı, yanş da denebilir, hâlâ sürüyor. Yeni bin yıla da yeni sorunlarla giriyor uzay yolcuları. Kimi zaman akıl duruyor, nedir bu yanşlar, bi- limin ışığında öldürücü, yok edici niteliği tırma- nan silahlar, barışa mı katkıda bulunuyor, sava- şa mı? Silah üretimi uğruna ne milyonlar gidiyor. O milyonlar barışçı amaçlara yönelse daha mut- lu olmaz mı insanlar. Ayrıca o silahlann caydıncı niteliği ne ölçüde? Kan ve gözyaşı niçin bitmiyor dünyamızda? Bu akşam kaç kişi can veriyor cephelerde, 2000 yılına ulaşmadan kaç kişi yitiriyor yaşamını? Bir yanda miîenyum şenlikleri, ışık selleri, öte yanda kan ve gözyaşı, ocağı sönenler, karanlığa gömü- lenler. Kolay değil insan olmak, yazar olmak da güç bir iş. Yılın son yazısında hayli zorlandım. Daha güzel seslenemedim okurianma. Üzgünüm, ama böyle hissediyorum. Bu ayıp bana yeter derken Melih Cevdet Anday'ın dizelerini anımsıyorum. Bütün iş bu gelen günde, Içim titriyor sevinçle, Bir an, bir an daha Derken Ortalık güneşler içinde Işteşiiringizemi. Okurken soluk veriyor. 2000'li yıllan güneşler içinde yaşamak umuduyla... B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7SOLDANSAĞA: 1/Binyıllıkdö- nem. 2/ Köyde- ki işlerin elbir- liğiyle bitirilme- si... Şarkımn 3 sert bir biçimde vurgulandığı disko müzik üs- lubu.3/Özelgi- rişime dayalı, devletin müda- hale etmediği bir ekonomik 8 düzenden yana g olan. 4/ "Seni düşündükçe / —'lara su veriyomm"(llhan Berk)... Divan edebiya- hnda manzum bilmece. 2 5/ Şenliklerde caddele- 3 re kunüan süslü kemeT.. Bir nota... Ilkel bir si- lah.6/1938'deTürkhü- 5 kümetince satın alına- 6 rak Atatürk'e armağan edilen, 195l'den sonra ise eğitim gemisi olarak kullamlan ünlü yat. 7/ ' Bir meyve... iki tarla arasındaki sınır. 8/ Japon lirik dra- mı... Bir nota... Osmanlı devletinin Kuzey Afrika'dakı son topraklannı da yitirdiği antlaşmanın adı. 9/ Anado- lu'nun kuzeydeki en uç noktası olan burun. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Isa Peygamber'in doğduğu gün.... Kars'ın doğusun- daki ünhî antik kent. 2/ Taklit, sahte. 3/ Eski dılde du- dak... Şarap mahzenı 4/ "Vaktinize hazır olun / — var- dır gelir bir gün" (Yunus Emre)... Iskambilde bir kâğıt. 5/ "Pablo —": Şilili şair... Evrensel alıcı olan kan gru- bu. 6/ Eski Yunan kentlerinde pazar yeri. II kmir'in bir ilçesi.. lnsanın kendıne karşı diıyduğu saygı. 8/ Eski dil- de su... Briçte roberi oluşturan iki bölümden her biri... Bir gösterme sıfatı. 9/ Çemberin çevre uzunluğunun ça- pına oranı... Küçük, kapalı ve özel bölme. Cumhuriyet okurlanna ve bulmacaseverlere sıkıntılar- dan, acılardan annmış bir yıl dilerim Sedat Yaşayan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle