23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 1999 CUMARTESİ HABERLER Metin Cöktepe davası Yargıtay temyiz karannı 2000'de açıklayacak , ANKARA(AA)-Yar- gıtay 1. Ceza Daıresı, ga- zetecı MetinGöktepe'nin öldüriilmesıne ilişkin da- \ada 7 yıl 6'şar ay ağır hapis cezası alan 6 pohs hakkındaki temyiz iste- rnıne ilişkin karannı, 20 Ocak 2000 tarihinde açıklayacak. Yargıtay 1. Ceza Daire- si'nde dün yapılan tem- yiz duruşmasına sanıkJar Seydi Battal Köse, Murat Pobtt ile avukatlan Ah- metÜlgerkatıldılar. Gök- tepe'nin annesi Fadime Göktepe ile ağabeyı tb- rahim Göktepe ve müda- hıl avukatı Kamil Tekiıı Sürek de ızleyıcı sıfatıy- la oturuma katıldılar. Daire Başkanı Tiirkan Güven, geçen temyiz du- ruşmasında savunma için süre isteyen sanık avukat- lan Necdet Küçüktaşkı- ner ile Ömer Yeşflyurt'un bu otunıma gelmedıkle- ıinın tespitını yaptı. Du- ruşmaya gelen sanıklar Köse ve Polat ile avukat- lan Ahmet Ülger, geçen duruşmadakı savunmala- nnı tekrarladıklannı be- lirttiler. Daıre Başkanı Güven, savunma için süre isteyen avukatlann gelmemesı nedeniyle dosyanın du- ruşmasız ıncelenmesine karar verdığini bildirerek dosyanın ıncelenıp kara- nn açıklanması için du- ruşmanın 20 Ocak 2000 tarihine bırakddığını kay- detti. Gazeteci Metin Gökte- pe'yi öldürdükleri gerek- çesıyle Aiyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan ıkınci yargılama sonunda emniyet amiri Seydi Bat- tal Köse, polis memurla- n Şuayip Muthıer, Murat Polat. Saffet Hrzara, Me- tin Küşat ve Fedai Kork- maz7'şeryıl 6'şar ayağır hapis cezasına çarpönl- mışlardı. Davada 5 polis memuru da beraat etmiş- ti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı tebtiğname- sinde, 6 polis memuru hakkındaki mahkûmiyet kararlannın onanması is- tenirken emniyet amın Seydi Battal Köse hak- kındakj karann bozulma- sı yönünde görüş bildiril- mişti. Kardesinin kararı bozuldu Sakık'ın ölüm cezasına onamaANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Yargıtay 9. Ceza Daıresi, Diyarbakır 1 No'lu DGM'nın PKK yönetıcisi Şemdin Salak hakkında verdığı ölüm ce- zasını onadı. Daire, Şem- din Sakık'ın kardeşı Arif Sakık hakkında verilen ölüm cezasına ılışkin hük- m8 "eksik sonışrurma" gerekçesiyle bozdu. Yârgtfay 9. Ceza Daire- sj, Sakık kardeşler hakkın- da, Diyarbakır 1 No'lu DGM tarafından verilen ölüm cezasına ilişkin hük- mün temyiz ıncelemesıni tamamladı. Daire, dosya üzerinden yaptığı incefe- me sonucunda. Şemduı Sakık hakkında verilen ölüm cezasını "usul ve ya- saya uygun bularak" ona- dı. Daire. Sakık'ın "Piç- manhkYasasrndanvarar- tanmam gerekir" gerekçe- lı temyiz istemıni yerinde görmedi. Dairenin buna gerekçe olarak Sakık'ın "güvenlik kuvvetieri men- suplarını öldürmesi ve te- rör örgütünde > önetici kadrosunda bulunmasınT gösterdiğı öğrenıldi. Daire, Arif Sakık hak- kında verilen ölüm cezası- nı ise "eksik sonışturma" gerekçesiyle bozdu. Da- irenin, Arif Sakık'ın birkı- şınin öldürülmesi olayuıa katüıp kanlmadığına iliş- kin ılgilı mahkemeden celp ıstenmemesinı ve bu konunun araştınlmaması- nı "eksik soruşturma ne- deniyle bozma" gerekçesı saydığı öğrenıldi. Daıre, Arif Sakık'ın "Pjşmanhk Yasası'ndan faydalanma" yönündeki istemınin değerlendirme- sını de bu eksikliklerin gı- derilmesınden sonra Di- yarbakır 1 No'lu DGM'ye bıraktı. Yargıtay 9. Ceza Daire- sı, onama ve bozma karar- lannı oybirliğiyle verdı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcüığı, hazırladığı tebJignamede, Sakık kar- deşler hakkında Diyarba- kır 1 No'lu DGM'ce veri- len ölüm cezalannın onan- masını ıstemiştı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcüığı, Yargıtay 9. Ceza Daire- si'nin Arif Sakık hakkında verdiğı "usulden bozma" karanna ıürazda bulunabı- lecek. Bu ıtıraz yapümaz ya da reddedılirse Arif Sa- kık Diyarbakır 1 No'lu DGM'de yeniden yargda- nacak. Şemdin Sakık'ın ise "olağanüstü kanunyo- lu" olarak bihnen "karar düzehme" isteminde bu- lunma hakkı var. Bu iste- min, öncelikle cezanın onanmasını isteyen Yargı- tay Cumhuriyet Başsavcı- lıgYnca kabul edılmesi ge- rekiyor. Bu kabul edilırse "karar düzehmeistemini" Diyarbakır 1 No'lu DGM'nin karannı onayan 9. Ceza Dairesi ınceleye- cek. Dıyarbakır 1 No'lu DGM, Sakık kardeşlen "devletin hâkiıniyeti amn- daki toprakkrdan bir k»- mını devlet idaresinden ayırmaya yönelik eyletn- lerde bulunduklarT ge- rekçesiyle TCK'nın 125. maddesine göre ölüm ce- zasına çarptırmıştı. Ankara 1 No'lu DCM Sıvas davasında gizli duruşmaANKARA(Cmnhıııi>«t Bürosu) - Sıvas davası sa- nıklanndan Ali Knrt ile Mevlüt Atalavın. pışman- Uk yasasından yararlan- mak ıstediklerini behrtme- si üzenne mahkeme heye- ti, "girii cebede" söz konu- su sanıklan dinlemeyi ka- rarlaşürdj. Ankara l No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü du- ruşmasına Orhan Karade- niz ızınli olduğu ıçın Sû- reyya Gönûl başkanlık et- ti Sanık avukatı Hüseyin Ayan, esas hakkındaki sa- vunmasında, CMUK'un 251. maddesinin "Söz, sa- nık ve vekiDerinden önce müdahfl tarafa verilir'' hükmünün çiğnendiğinı öne sürdü. Savcı Hamza Keieş, da- ha öncekı celselerde mü- dahil tarafa söz verildiğinı ve daha sonra da sıranm sa- nık avukatlanna geldiğinı kaydetti. Dava dosyasmın ikinci kez Yargıtay'da bu- lunduğu sırada Abduflah Öcalan'ın da îtalya'da bu- lunduğunu ammsatan Ayan, "Böyle birdönemde ölüm cezaJannm onanma- smın Türkiye'yi dünya ka- muoyu ÖDÜsdezor durum- da bırakacağının düşünül- mesi nedeniyle karar siya- si ve konjonktürel olarak bozulmuştur. Söyk*ükfc- rim hukuki değjklir,çünkü bozma hukuki değüdir" dıye konuştu. Söz aian savcı Hamza Keieş, pişmanlık yasasın- dan yararlanmak istedikle- n konusunda dilekçe veren ıki sanığın bu yöndeki açıklamalann beUrlenme- sıne ve tutukhı sanıklann tutukluluk hallerinin deva- mına karar verilmesini is- tedı. Mahkeme başkanı Sûreyya Gönül, sanıklann tutukluluk hallerinin deva- mına karar verildiğini açıklayarak durusmayı 21 Ocak 2000'e erteledi. Aslıtürk'ün İstanbul'da "kalıcı kentsel tahribat yaratan" suçları sorgulanmıyor bile!.. s Gülay Haıınıı^nı<t iınar geçınîşi' OKTÂYEKtNCİ "Ha>aBmdeki görev Şişfi Bekdiye Baş- kanhğı idL.. Bunu elde ettiğim için ne ka- dar muaiıysam, ŞişiihaDadao kâdar nut- luolacak_" Belki kelımesi kelimesine böyle değil- dı ama Gübv Ashtürk 1994 yüı yerel se- çimlerinde Şişliyı kazandığinda, ilk ko- nuşmasını buna benzer sözlerle yapmış- tı. Sıyasal başansını neden "millenekiffi- ğineyönleııdirmediğini'' soran gazetecıle- re de manşetlerden düşmeyen şu tür ya- mtlar veriyordu: u Kentimi\chaDamıçoksevTyorum.tki- smden de kopamam-" Çatafca'nm 'bereketi' Şişh Beledıye Başkanlığı'na ışte böy- le başlayan, şımdı ise Ingıltere'nın baş- kenti Londra'dakı Bovv StreetMagistraten Mahkemesi'nde Türkıye'den kaçmasına neden olan suçlanndan ötürü "yargdan- ma süreciniıı" başlamasını bekleyen Gü- lay Aslıtürk, acaba neden hep "ŞişM'yi ha- yaJ etnuşti" ve onun için "kenti sevmek" ne anlama gehyordu?.. Bu sorulann yanıtı, aslında 1994 önce- sindekı "Çataka Beiedhe Başkanhğı" sı- rasındaki "icraatiannda" bıle açıkça gö- rülebılıyordu. O yülarda soyadı "At^" olan Gülay Hanım'ın sadece "nnajma" önem veren ve kamuoyuna tanıtırken de "çağdaş ve gûzel bir ba>an başkan" gö- rüntüsünü göklere çıkarmanın dışında he- men hiçbir davTanış sergilemeven "med- ya" ilgilenmemış olsa bile, îstanbul'daki "mimar ve mühendk odalan" Çatalca'yı yakından izlıyorlardı Çünkü bu "a>dm" görünümlü, yüksek eğıtimlı ve yabancı dıl bilen, şık ve zarif bayan beledıye başkanı, özelhkle "imar" ve "kent hakbn" konusunda en cahıl ve en kaba-saba erkek belediye başkanlan- nın bile cesaret edemeyeceğı düzeyde "radüuü karariar" alıyordu Çoğunluğu Istanbul'un nâzım planına aykın, imar hukukuyla da çehşen ve şe- hircilik ilkelerine ise tümüyle ters düşen bu kararlan ise yine medyada "övgûyie" duyurulmasına rağmen, aslında sadece Çatalca için değil, bütün tstanbul ıçın "kente karşı suç" nıtelığındekı proje ve yatınmlara yol açan ve sadece 'imar ran- amaçlı spekülatıf uygula- • Şimdi Londra'da yargılanmayı bekleyen Gülay Aslıtürk'ün, hem Çatalca'da, hem de Şişli'de belediye başkanıyken ayncalıklı "imar rantı" armağan ettiği tüm yatuımcılan da hiç değilse "tanık" olarak dinlemek gerekiyor; bu rantlann imar yasasına uygun kararlarla elde edilip edilmediğini öğrenebilmek için. Çataka'daki tanm alanlan ve su havzası üzerinde oynanılan imar oyunlanmn, ranü doruğa çıkara- cak örnekleri Şişli'de yaraülryordu... . . malardan başka bir şey değıldı. Örneğın, yine Gülay Hanım'ın büyük "teşviki'' ve yardımlanyla ıçme su\ıı hav- zasuıdakı "tanma bfle vnsaklanmış otan" tarlalan köylünün elınden bedava denile- bilecek bir parayla toplayan "özel serbest bölge'' yatuımcılan, dönemın ANAP'lı hükümetinin karanyla aynı tarlalarda "özel imar hakkı'' elde etmişler ve daha- sı "Büyükçekmece Golü koruma kuşa- ğmdaki'" ıçme suyu mevzuatını açıkça çiğneyen ınşaatlanna da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın katıldığı "terod at- ma törenryte" başlamışlardı... Gülay Hanım'm işte bu "imar rantraa sevdah bdediyeciiik ashvışr için Çatal- ca daki "bereketfi denevim sürednden" sonra îstanbul'daki en ıdeal bölge ise hıç kuşkusuz ŞişH ılçesiydı Özellıkle u gök- dekniefme'' salgını açısından Şışli o den- li yüksek bir "Ktikbale" sahipti kı Istan- ÎĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN Ölümünün 26. yılı İsmetİınönü törenletieanütyor Haber Merkezi- Türkiye'nin tkinci Cumhurbaşkanı ve Atatürk'ün yakın si- lah arkadaşı tsmet tsönü. ölümünün 26. yıldönümünde törenlerle anılıyor. Ankara Yenımahalle Belediye BaskanJı- gı'nca düzenlenen törenoen önce top- lantı salonunda "Fo- tograflarla tnönü Serg^si" açıldı. An- ma toplantısında ko- nuşan Atatürkçü Dü- şünce Demeğı ADD Genel Başkanı Yekta GângörOzden,Ata- tfirk ve Ismet lnö- nü'nün birbirini ta- mamlayan iki insan olduğunu belirterek "Buböyükinsanlar, böyk> < ridöaümkrİD- desadece teigraf çe- kierek ve gösterme- ükvaklaşımiaHaaııı- lamaz. Bu insanlar, biz gercekten onlan değerleri 3e yaşatö- ğumzsurece anılır" dedi. Inönü Vakfi Başkanı tsmet Inö- nü'nün kızı Ozdea Tokerde babasuu yi- oreli 26 yıl olmasma karşın sevenleri sa- yesınde onu yasat- maya devam ettikle- rini söyledi. CHP GeneJ Baş- kanı ARan ÖymeB de tsmet tnönü'nün yaşamında tek değil, bırçok yaşam oldu- ğunu ve onun vasıf- lannı anlatmanm bu tür toplantılarla sı- nırlandınlamayaca- ğını vıırguladı. CHP, Inönü için bugün anma etkinlikleri gerçekleştirilecek. CHP yöneticileri sa- at 11.00'de Anıtka- bir'e giderek, Inö- nü 'nün mozolesini ziyaret edecekler. Saat 12.00'deyapıla- cak törenle partıye yeni katıhmlar ger- çekleşecek. Bu tö- renle, tnönü'nün to- nınu Gûbnn Bflge- han Toker departıye katılacak. bul'un "ııhtslararası finans merkezi ya- primaa'' hedeflerine de bağlı olarak "Me- ckJi>-ekö>-Zinciı1ikıı>Ti-L«\ent-Maslak'' kuşağında 'imar yetkismi eie geçjrmek" demek, sadece Türkiye'nin değil, dünya- nın sayüı "emlak ranO" merkezlerinden birinde inanılmaz çıkarlann "tek karar veridsf olmak anlamına geliyordu. Nite- kım Aslıtürk, yine "med)anm açık deste- ğiyle" Şişli Belediyesi'nı yönetmeye baş- lar başlamaz, bu ilçenin artık "Istan- bul'un Manhattan'r olacağı "müjdesi'' yatınmcı çevTelenn ağzı kulaklanndaki "hayranlddanyla'' dile getırilmeye baş- landı. Hemen ardından ise Şişli Belediye Mec- Ka'nin bile çoğu üyesinın ancak "basm- dan" öğrenebıldiği "Şişli-2020 projesT büyük kampanyalarla kamuoyuna tanıtıl- dı. Gülay Hanım'ın, "gecekondu dönö- şüm projesj" de diyerek sosyal bir imaj vermeye çalışOğı Şişli-2001 planlan, ilçe- de yüksek yapı yapılabılecek ne kadar boş alan varsa hemen hepsının "yüksek imar haldarıyla'' yağma projelerine açılmasın- dan başka bir şey değildi. Ömeğin, tstanbul'aait 1/50.000 ölçek- li Nâzım Plan'uı 1995 yılında anakent meclisinde onaylandığı oturumda, "bû- tûn kentte 3 emsal anırtamag getiıüerek gökdelenleşmenin dizginlenmesi'' karan üzerine Gülay Hanım'uı "sinirleııerek'' meclis salonunu terk etmesi de aynı bele- diyecilik anlayışının artık gizleyemediği "reflekslermdeD"bınydı KaMte aMinödadır' Aslıtürk, 'imar rantmı çoğaltma" ko- nusunda öylesine "çahşkandı" kı bu yön- de "ay-rmtkanı'' bile iner ve bizzat kendi- si iigılenırdı. Sözgelımi, tarihi MaçkaPa- bn apartmanının restorasyon projesinde, yaönmcılar tarafından teklif edilen "ar- ka bahçeye ek btok" ınşaatı için Koruma Kunıhı'nun izin vermesıni doğrudan ta- lep eden, hatta üşenmeyip Süieymani- ye'dekı Koruma Kurulu bınasma gelerek toplannya "belediye temsfla»" olarak ka- tılan ve ricasuıı kurul üyelerine aracısız aktaran belediye başkanı da Aslıtürk'tü. Koruma Kurulu, bu "üst düzey âyare- te" rağmen Maçka Palas'ın arka cephesi- nin kapatılmasına ızin vermeyince de dö- nemın Büyükşehır Beledıye Başkanı Re- cep Tayjip Erdoğan'uı (benzer nedenler- le) dılınden düşûrmedığı; "KuruDar bde- di>ekre bağUnsın" sözünü destekleyen yine Gülay Hanım'dı... ~ Şunu da belirteumld bugun Şişli ilçe-' sınde inşaatlan sûrmekte olan ve bazılan da tamamlanma aşamasına gelen "kentsd dokuya ve imar dengekrine aykrn" yapı- lann büyük çoğunluğu Aslıtürk dönemı- nin mirasıdff. Ne var ki Türkıye'de "ken- te karşı suç" kavramı önemsenmediğin- den, yüzeysel bır incelemeyle bıle "imar yas.asmın ihbıii'*ileyükseldiklen anlaşıla- bilecek bu suç abıdelennin sorumlulan hakkında hemen hiçbir yasal işlem yapıl- mıyor. Aynı suçlardan "başsommlu" ola- bilecek Ashtürk ise sadece "yobuzüık, zünmet ve trtikaptan" sorgulanıyor. Oysa imar suçlan. bir kentte ve üstelik tstanbul gibi tarihi bır "dünya miraa" ni- teliğindeki kentte "kahatahribatiar" ya- ratıyor Böylesı bu- suçun. topluma ve in- sanlığa "sürekli zarar" vermesınden ötü- rü, yolsuzluk-rüşvet gibi "tazmin edüebi- i r " (yani zarann giderilebileceğı) suçlar- dan çok daha "agff" olduğunu ve sadece şimdiki değil, gelecek kuşaklann da yaşa- ma ve kültürel haklannın "gaspı" anlamı- na geldığini ka\Tayamadığımız sürece, da- ha çok Gülay hanîmlar, bıhnem ne beyler üretır dururuz. Bence Londra'dakı savcılar ve yargıç- lar, sadece önlerindekı dosyaya bakmak- la yetınmesınler. "Bizimkilerüı önemse- medigi'1 bir insanhk görevini de yaparak, Şişli-2020 projesini ve hatta Şişli'de 1994'ten sonra verilen ruhsatlar ile imar planı tadılatlanm da incelesinler Böylece tstanbul'un neden Londra gi- bi tarihsel kımliğıni koruyamadığını da görecekler ve emınün ki Gülay Hanım'la birlikte ona bu "suç özgürlüğünü" sağla- yan imar politikanuzı da yargılamamız gerektiğiai anımsatacaklardır... SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turfc.net Herkes, 5 bankayı devletleştiren hü- kümetin cesaretini kutluyor. Cumhur- başkanı Süleyman Demirel ise karde- sinin ve yeğeninin sahibi oiduğu banka- nın da operasyona dahil edılmesine ses çıkarmadığı ve kararnameyi onay- ladığı için övülüyor. Anlaşıldığı ve uz- manların söylediği kadanyla bu banka- lann devtetleştirilmesi artık zorunlu ha- le gelmiş. Çünkü, sürekli içleri boşaltı- lıyormuş, birisinin onlara dur demesi gerekiyormuş. Türkiye, bir süredir bir özelleştirme arayışı içinde. Birçok ekonomici, temel sorunun özelleştirmenin yavaş yürüme- sinden kaynaklandığını söylüyor. Bazı işadamlanna göre, kamu açıklannın en önemli nedenlerinden biri, devletin elin- deki işletmeler. Bu söyledikleri, siste- min kendi mantığı içinde büyük ölçüde doğru sayılabilir. Ancak gelin görün ki, o çok istenen özelleştirme hiç de söy- lendiği sonuçları yaratmıyor. örneğin el konulan bankalardan Sümerbank daha önce özelleştirilen bir devlet bankasıy- dı. Sümerbank özelleştirildi ve devletin böylece bir yükten kurtulduğu söylen- di. Sonra, sonra bu özel banka devlet güvencesinde olduğu için bu bankada toplanan paralar banka sahiplerince • • •• Once Ozelleştir Sonra Devletleştirtam anlamıyla "iç edildi" ve ardından devleteteslim edildi. Şimdi devlet, yurt- taştan aldığı vergilerle bu açıklan kapa- tıp bu bankalan "rehabilüe" edecek ve sonra yeniden özelleştirecek. Sonra, sonrasını bilmiyoruz... Böylece gele- neksel ekonomi siyaseti sürüp gidecek. Nedir bu geleneksel ekonomi siyase- ti: Devlet eliyle zengin yaratmak. Türki- ye'de iş dünyasına bir bakın, büyük ço- ğunluğunun devlet ihaleleri alan müte- ahhitlerolduklannı görürsünüz. Devletin ihalelerinden nasıl zengin olunur? Aldı- ğın ihaleden aşın kâr yaparak. Aşın kâr nasıl sağlanır? Ihalenın bürokratlartara- fından ayarlanarak yüksek kâr marjryla söz konusu müteahhide verilmesiyle. ••• Avrupa'yla birteşme sürecinin bir par- çası olarak, banka operasyonunun ger- çekleştirildiği söyleniyor. Umanz, böyle olur. Ancak burada, Avrupa ve uygar dünya standartlannı gözden geçirmek- te yarar var. Ömegin ne ABD'de ne de Avrupa'da medya patronlan, banka sa- hibi olamaz, devlet ihalelerine giremez- ler. ABD'de holdinglerin banka sahibi olması da yasaktır. Avrupa'da ise hol- ding sahipleri herhangi bir bankanın an- cak yüzde 15'ine sahip olabilirier. Faz- lası mümkün değildir. Bu sniırtamanın da bir amacı olduğu- nu unutmamak gerekir. Bu sınırlamayo- luyla medya patronlannın ve holding patronlannın, ülkenin tüm hayattna el koymalannın önü kesilmiş olur. Alman- ya'da bir medya patronu oğlunu kulla- narak medya alanında kartel kurmaya kalktı ve yer yerinden oynadı. Bizdeki durum nedir? Medya patron- lan, ülkenin en büyük holdinglerinin sa- hibidirier. En büyük holdinglerin sahip- leri olan medya patronlan aynı zaman- da banka sahibidiıier. Bu büyük güçle- riyle kanunlann uygulanmasına bile en- gel olup istedikleri gibi hareket edebili- yoriar, kimse de sesini çıkaramıyor. Çok tipik bir örneği aktarabiliriz: RTÜK Ya- sası'na göre, herhangi bir TV kanalının yüzde 10'undan fazlasına sahip olan herhangi bir kimse, devlet ihalesine gi- remez. Gerçek durum tam tersidir. Bü- tün medya patronlan devlet müteahhi- didiıier. Hatta daha da ötesi, elektrik enerjisi özelleştirmelerinin ve eneni iha- lelerinin tamamını medya patronlan kaptılar, bölge bölge bütün enerji özel- leştinmesi TV patronlannın elinde kaldı. Bu gerçeği de hiç kimse dile getireme- di. Çünkü bunu kamuoyuna yansıta- cak, bağımsız etkili medya kuruluşu kal- madı. Kalanlann da kori<udan bunlan aktarması çok zor. ••• Bankalaroperasyonuyla cebimizden çıkan paranın haddi hesabı yok. Parça- sı olmakla övündüğümüz Avrupa Birli- ği ülkelerinde bankalarla ilgili devlet gü- vencesi 20 milyon dolarla sınırtı. Bizde 5 banka için 1.5 milyardolann yetip yet- meyeceği tartışılıyor. Hani Avrupa stan- dardı? Avrupa'da olsa devlet bu 5 ban- ka için en fazla 100 milyon dolar harca- yabilirdi. Bizde ise bunun 15 katı para bir kenarda duruyor ve yetip yetmeye- ceği tartışılıyor. Bu sistemin en güzel açıklaması: "önce özelleştir, sonra devletleştir" sonra yine özelleştir... Sonra, sonrası Avrupalı oluyoruz ya.. Gerisi Allah ke- rim!J! Şantaj Sahte Çakıcı yargdandı tstanbnl Haber Servi- a - Ülkücü mafya lıderi Abattin Çaloa'mn ye- ğeni olduğunu söyleye- rek ünlü kişilerden şan- tajla para isteyen Böİent Tirker'ın yargjlanması- na de\ ı am edildi. tstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndekı du- ruşmaya tutuklu sanık Bülent Türker getirilme- di. Müştekilerden MüJ- dat Kerimcan Kamal, Ceytaalnal,GörbizYi- ğk,MehmetL««ıtAto- aay ve Mehmet Engia Keflsef durusmadahazır bulundular. Tanıklar Türker'in kendilerinden santajla para sızdırmaya çalıştığını anlatülar. Mahkeme heyeti, he- nüz delillerin toplanma- mış olmasmı dikkate ala- rak sanık Bülent Tür- ker'in tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle