Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 7 EKİM 1999 PERŞEMBE
HABERLER
: ve Cezaevi Reform Paketi'ni hazırlayan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay
iicre altertıatifle gelmiş hükümetlerde Adalet Bakanlığı koltuğuna
le ismi en çok tartışılan bakanlarm başında
YPSHP koalisyonu döneminde Adalet Bakanı
ryfı Oktay, göreve gelişinin ikinci gününde çok
ezaevi'ni kapatmasınm ardından CMUK'u çıkararak
>e emniyetin şimşeklerini üzerine çekti. Hakkında hemen
'fetpartüeri tarafindan gensoru önergesi verildL
indan çok şahsı, kadrolan ve mezhebi nedeniyle hedef
alınan Oktay'ın hazırladığı adli kollukyasası
7yü TBMMgündeminde beklemesine karşın engellemeleıie
karşılaştığı için yasalaşamadu Oktay'ın hazırladığı adli kolluk yasasının,
MGK 'de ele alınıp Adalet Bakanlığı 'nca üzerinde çalışılarakyeniden
gündeme getirilmesi istendi. Bakan Hikmet Sami Türk, tasanmn bazı ufak
değişiküklerleMeclis'ingündeminesunulacağını açıkladu Oktay'la
cezaevlerindeyaşanan olaylann nasû önleneceği, güvenliğin nasıl
sağlanacağı üzerine konuştuk.
neminde
ığınızCe-
tvasalaş-
di,önün-
skili ola-
nı yakın-
eri siste-
me, kök-
ormage-
yordum.
kinci gû-
i'niziya-
j cezaevi
yoğun il-
:lemeso-
Bakanlar
;ezaevini
ülkemiz-
5kten de-
kerini ol-
ğlayarak
: hazırla-
"az siste-
mi deiçi-
'önetimi.
lannı bü-
zenleyen
n taslağı
lar Kuru-
ı bazı ce-
. Firarlar
daha acil
üen 220
tmasının
nfazla il-
ıvlecekı-
sunuldu.
ıunu çık-
ayanarak
ieKarar-
koyduk.
u Anaya-
edilince,
ilı olarak
isteşarlı-
ptali için
• başvur-
•vi refor-
ıayasaya
ntaşıma-
rdi. Mü-
ıdahaçı-
na daya-
üğekoy-
ilefet ta-
\ tasansı
an ceza-
radanta-
ırildi. Bu
I gûnde-
Göriilü-
.e yoğun
stümde-
:k teşkil
steminin
;li ve ıs-
niştir. Bu
,et adam-
ılann öl-
ne cesa-
karakce-
j bulunu-
nlayamı-
nbaşan-
jset ada-
ız ediyor-
nak yeri-
lyorlardı.
îdenlerle
nızakar-
et 7 yılı
ndemin-
ı kadûk
a, ülke-
ınman-
enmed-
ya, büyük sorunlan kökten çözü-
me kavuşturacak reform paketle-
rinin gerçekleşmesine ilgi duyma-
maktadır. Ancak bu reformlann
gerçekleşmesi çabasında olanlan
da gerçek dışı isnatlarla karala-
maktan hiç kaçınmıyor.
- Siziıı hanriadığınızreformpa-
keti cezaevlerine huzur ve güveni
sağlamaya yeterli olacak ımydı?
Bu reform tasanmız sorunu
kökten çüzüyordu. Cezaevi gü-
venliği ve cezaevinde insani uy-
gulamalar birlikte gerçekleşecek-
ti. Cezaevinde etkin ve egemen
olan hukuk olacaktı. Oluşturula-
cak eğitim merkezlerinde mesle-
ki eğitime labi tutulmuş yönetici-
ler ve personel eliyle bu sistem en
uygun biçimde işleyecekti. Ceza-
evierine girenler rehabılıte edile-
rek topluma yeniden kazandınla-
caktı. Ülkemiz cezaevi sistemi di-
dedir. Bu reform paketiyle her il-
çede bir cezaevi yapımına son ve-
rilerek büyük kurumlar halinde
bölge cezaevleri gerçekleşecekti.
Gayretli çalışmalarla Türk ceza-
evi modelini oluşturarak bunun
projesini çizdirdik. Çizilen bu ce-
zaevi projesi Adalet Bakanlı-
ğı'nda mevcuttur. Bu büyük ku-
rumlar halinde oluşturulacak. böl-
ge cezaevierine işletmeler ve iş-
yurtlan entegre edilerek, rnari-
kûmlann buralarda çalışmalan,
para kazanmalan, üreten insan
konumuna gelmeleri, bu yolla
suçluluk psikozundan kurtularak
topluma uyum sağlamalan ger-
çekleşecekti. Bu paketle her ilde
koruma kurullan oluşacaktı. Bu
kurullar, cezaevlerinde beceri ka-
zanan bu insanlara cezasını çekip
çıktıktan sonra iş bulmakta yar-
dımcı olacaktı. Bu cezaevleri tek-
ğer demokratik ülkelere örnek
teşkil edecek bir yapıya ve işleyi-
şe kavuşacaktı. Bu nedenle bu re-
form, cezaevlerinde huzur ve gü-
veni sağlamakta tam anlamıyla
yeterli olacaktı.
- Ceza ve tutukevierinde ne za-
man tutukhı ve hükümlüler isyan
etseleryönetim tarafindan önce bu
isyanlar kanb bir şekilde basünb-
yor, ardından da siyasi mahkûm-
larla masaya oturulup pazarhkya-
pılryor. İsyanı basörmanın başka
yohı yok mu ve isyanlan kan dök-
meden sona erdirmek mümkün
olamıyor mu?
Kan dökmeden sorun çözüle-
bilirdi. Eğer hazırladığım taslak
yaşama geçirilseydi, hemen her
yıl tekrarlanan ölüm oruçlan, is-
yanlar ve ölümlere sebebiyet ve-
ren baskınlar gerçekleşmeyecek-
ti. Bugün ülkemizde her asliye
mahkemesinin bulunduğu her il-
çede bir cezaevi mevcuttur. Bu ce-
zaevi binalannın çoğunluğu gü-
vensiz, yetersiz fıziki koşullarda
yapılardır. Teknik donanımdan
yoksun olup yönetim zafiyet için-
nik, elektronik donanıma sahip,
az personelle işi yürüten, perso-
nelle mahkûmu veya tutukluyu
zonınlu hallerdışında muhatap et-
meyen bir yapıda olacaktı. Ceza-
evlerinde yönetim çok başlıdır.
Dış korumayı sağlayan ve bazı
hallerde içeriye de müdahale e-
den jandarma, Jandarma Genel
KomutanlığYna, oradan Içişleri
Bakanlığı'na bağlı; cezaevi yöne-
timinin diğer iki unsuru cumhuri-
yet savcısı ve cezaevi müdürü ise
Adalet Bakanlığı'nın denetimi al-
tındadır. Bu yapı uyumsuzluğu.
zıtlaşmalara. yetki bölünmesine
ve eşgüdümsüzlüğe neden olarak
önemli bir yönetim zafiyeti do-
ğurmaktadır. Bu reform paketi ile
çok başhhğa son veriliyor; ceza-
evinin iç yönetimi ve dış koruma-
sı Adalet Bakanlığı'na bırakılı-
yordu. Dış koruma ise silahlı in-
faz koruma memurlannca gerçek-
leşecekti. Bazı siyasiler dış koru-
manın silahlı infaz koruma me-
murlannca gerçekleştirilmesi ko-
nusundaki düşüncemize "Seyfi
Okta>kendisinesflahlıgüçoluştu-
ru>OT,ibtibl yapacak* diyerek gü-
lünç ve ciddiyetsiz beyanlarda bu-
lunuyorlardı.
-Sizin hazıriadığınız adli kolluk
yasa» MGK'de ele ahndı. Adalet
Bakanı Türk de yasayı tekrar
Medis'e sunacağuıı açıkladı. Bu
konuda sö\le\ecekleriniz vardır
herhalde?
Basından okuduğuma göre, ba-
kanlık, bizzat hazırladığım adli
kolluk tasansını ele alarak adli
kolluk kurulmasını sağlamak ve
cezaevlerinin dış korumasını adli
kolluk mensubu polis memurlan-
na vermeyi tasarlamaktadır. Ce-
zaevlerini bu yolla çok başlılıktan
kurtarmayı amaçlamaktadrr. Bu-
nu da çok olumlu karşılıyorum.
Adli kolluk yasa tasanmız da
özellikle zamanın Emniyet Genel
Müdürü'nün direnişine muhatap
olmuştu. Şimdi hiç olmazsa bu
"Kamuoyunda ve
bir kısım medyada
kağuş sisteminin
alternatifı hücre
sistemi olarak
ifade edilmektedir.
Oysa ki koğuş
sisteminin
alternatifı hücre
değiloda
sistemidir.
Eskişehir
Cezaevi iç
bölümleri
izinsiz olarak
yıkılnuş, hiçbir
resmi
tadilatprojesi
olmaksızın, adeta
gecekondu
misali
yapılandırma ile
tümü hücreler
haline
dönüştüriUmüştür.
Reform
paketimizde
cezaevlerinin oda
sisteminde
düzenlenmesi
öngörülmüstün"
münasebetle adli kolluk sistemi
geTçekleşecektir. Hem adli kolluk
tasansı yasalaşacak, hem de ceza-
evlerindeki çok başlılık kalkacak-
tır. Bir taşla iki kuş vurulacak.
- Cezaevleri yönetimine getiri-
lenler başta çete ve maf>a men-
suplan tarafindan her isteğini ye-
rine getiren kişilerden mi seçili-
yor? Yöneticiler, mahkûmlaria
nasıl işbirtiği y^pabiliyor?
Cezae\i bir açıdan bakıldığın-
da bir eğitim ve rehabilitasyon
merkezi olmak durumundadır.
Cezaevi hukukunun eksiksiz uy-
gulanmasını gerektirmektedir.
Bu nedenle cezaevi personeli
yöneticilerinin yüksek tahsilli ol-
malan ve mesleki eğitimden ge-
çirilmeleri gerekir. Reform pake-
timizde gerek yeni göreve başla-
yan ve gerekse hizmette bulunan
personelin mesleki eğkimi önem-
li bir yer tutmaktadır. Personel
eğitimi için eğitim merkezlerinin
kurulması ve bu merkezlerde, po-
liste oldugu gibi 9 ay süre ile eği-
tim yapıhnası öngörülüyordu.
Eskişehir Cezaevi modern bir
yapıya kavuşturulacak ve burası
uygulamalı eğitim merkezi ola-
caktı. Kayseri, Sinop ve diğer ba-
zı illerimizde de eğitim merkezle-
ri oluşturulacaktı.
- Cezaevlerinde her isyan çıkö-
ğında hemen gündeme tek kisüik
hücreler getirfliy'or ve hücre siste-
mi savunularak bunun asa\işi sağ-
layacağı belirtili>or. Siz Eskişehir
Cezaevi'ni kapatmış bir bakan
olarak hücre sistemine geçilmesJ-
nin getireceği sakıncalan anladr
mısmız?
Bugün cezaevleri 1930'larda
çıkanlmış 10 maddelik bir yasa-
ya göre yönetilmektedir. Bu yasa-
da cezaevi kurallan yeralmamış-
tır. Cezaevleri emirler, talimatlar,
yönetmelikler ve kişisel inisiya-
tiflerle yönetilmektedir. Bunlann
da çoğu eskimiş. birbirine aykın
hükümler taşımaktadır. Iktidarlar
yıllardan beri yargıya ve cezaev-
ierine yeterli ödenek ayırmaktan
hep kaçınmışlardır. Ödenekleri oy
getirecek hizmet alanlanna aktar-
mışlardır. Bu nedenledir ki, ço-
ğunluğu ilkel koşullarda olan ce-
zaevi ve adliye binalan çağdaş bir
yapıya ve teknik donanıma, araç
ve gerece kavuşturulamamıştır.
Hücre değll oda
slrtemi1
Burada bir hususu açıklığa ka-
vuşturmak isterim. Kamuoyunda
ve bir kısım medyada koğuş sis-
teminin altematifi hücre sistemi
olarak ifade edilmektedir. Oysa
ki, koğuş sisteminin altematifi
hücre değil oda sistemidir. Eski-
şehir Cezaevi iç bölümleri izinsiz
olarak yıkılmış, hiçbir resmi tadi-
lat projesi olmaksızın, adeta gece-
kondu misali yapılandırma ile tü-
mü hücreler haline dönüştürül-
müştür. Reform paketimizde ce-
zaevlerinin oda sisteminde düzen-
lenmesi öngörülmüştür.
- Son olaylann ardından basın-
da CMLKn çıkanüğmız için sizi
suçlsyan yayınbr yapıldı.
CMUK'un ve Eskişehir Ceza-
evi'nin kapaühnasımn son olay-
buia Dgisi nedir?
Cezae\ lenndeki olumsuzluklar
şimdiki sistemden kaynaklan-
maktadır. Oysaki bakanlığım dö-
neminde bu ilkel yapıdan kaynak-
lanan olumsuzluklann faturası
şahsıma çıkanlarak bu reformun
gerçekleşmesi engellenmiştir.
1989 yılında ve 1991 yılmda
Eskişehir Cezaevi Başsavcısı'nın
ve o zamanki Diyarbakır Başsav-
cısı'nın o günkü cezaevlerinin du-
rumunu aynntılı biçimde ortaya
koyduklan raporlar mevcuttur.
Beni suçlamaya kalkanlar ceza-
evlerinin benden önceki durumu-
nu bu raporlardan öğrendiklerin-
de acaba utanacaklar mıdır?
Üzüntüyle ifade edeyim ki kendi-
lerinden sırf siyasal prim yapmak
için gerçek dışı beyanlar, iftıralar,
saçmalıklar beklemediğimiz li-
derler "Cezaevleri SHP'li bakan-
lar zamanında yol geçen hanına
dönmüştür" diyebilmişlerdir.
Biz bir taraftan bu reformlann
gerçekleşmesi için yoğun çaba
harcarken diğer taraftan güvenli-
ği sağlamak için dar imkânlarla
birçokönlemleridealdık. Buön-
lemler nedeniyledir ki, o günden
bu yana cezaevlerinde önernli sa-
yılabilecek fırar olaylan gerçek-
leşmemiştir. EHIeğim odur ki, var
olan siyaset kadrolan safsatayı bı-
rakarak hazırlamış olduğumuz re-
form paketlerini yaşama geçirsin-
ler.
S7/ORALÇALIŞLAR oraicalislar@turk.net
grup içinde çı-
ı\odu dergilerini
îri için, 'cemiyet
ebaşladı.örne-
nül maceralarını
a, gazetelerden
?in gözüm takıl-
ıtctan sonra çöp
3 kafam takıldı.
ıelerimizin çap-
sun'aoyunoy-
kutusundan al-
)ğrafianyla süs-
okumaya baş-
nbueklerdeçı-
jnun uydurma
Elindeki fotoğ-
uyduran gaze-
abıâli'de.
ığı söylenen
doğrusu pek
T önemli olan
tğildi. Önemli
zetenin tirajını
$ki 'sosyaliçe-
koca gazete-
ıppullayıpsu-
tirajını arttın-
Mahsun'a Yapılan Oyun
yordu.
Şimdi gelelim, günümüzün ve hafta-
mızın önemli haberine: Ece Erken ve
Seren Serengil isimli iki kadın, bir
başka kadın adına Mahsun Kırmızı-
gül'e telefon ediyorlar. Bu kadın da,
sosyetenin tanınmış güzellerinden De-
rin Mermerci imiş. Yine haberimize
göre Derin Mermerci, Ender Mermer-
ci'nin kızıymış. (Ender Mermerci anla-
şılan daha ünlü birisi). Telefon eden ka-
dınlardan Ece Erken, Mahsun'un pe-
şine düştüğü kadınlardanmış. Ece Er-
ken, anlaşıldığı kadarıyla Mahsun'un
'bağlılığını' test etmek amacıyla bu
oyuna katılmış.
Beklendiği gibi, capkın ve de yiğit
Mahsun Kırmızıgül, Mermerci'nin bu
davetini kırmayıp randevuya icabet et-
miş. Yani kurulan tuzağa düşmüş ve
Mermerci'ye olan eğilimini açığa vur-
muş. Ve de bu oyunu yapan kadınlar
da Mahsun'un haline çok çok gülmüş-
ler. Bizler de gazete okuyuculan ola-
rak, bu önemli 'cemiyet haberini' oku-
muş bulunduk. Dedim ya, bu türden
haberlerin doğru olması çok önemli
değil. Okuyucunun ne kadarına inan-
dığı da çok tartışmalı. Burada toplum-
sal kültürümüzün ve merak alanımızın
ne olduğunu tartışmak daha ilgi çeki-
ci. Özetle durum şudur: Mahsun bey
çapkın bir erkektir. Çapkın erkekleri-
miz, gelen kadın telefonlarına koşarak
giderler. Onlar için, her yeni kadın
önemlidir. Onlar çapkınlık yaptıkça
toplumun gözünde etkileri artar, halk
nezdinde itibar sahibi olurlar.
Mahsun gibi son dönemde yıldızı
parlayan birçok erkegimiz, aynı za-
manda çapkın olarak da ünlerini arttı-
nyorlar. Sevgililerini aldatıp yeni aşklar
peşinde koştukça, onlann erkeklik gra-
fıkleri yükseliyor. Itibarları artıyor, ta-
raftarlan çoğalıyor.
Aynı ünlü ilavemizin bir başka say-
fasını çeviriyoruz. Çapkınlık yapan bir
kadından 'yuva yıkan kadın' diye söz
edildiğini görüyoruz. Kadınlar, bir er-
kekle aşk yaşamaya başladıklannda,
hemen 'yuva yıkan' damgasını yiyor-
lar. Halbuki, karşı taraftaki erkegin bu
konuda, varsa eğer, günahı olup ol-
madığı düşünülmüyor bile.
Bu ilavelere bakarak, kadın-erkek
ilişkilerini tartışmak bile abes. Yine de
kendimi tutamayıp düşündüm: Bir er-
kekle bir kadın, birlikte bir şeyleri pay-
laşıyoriarsa esas olarak bu onlann so-
runu. Bedenleri ve beyinleri kendileri-
ne ait ve kiminle paylaşacaklanna ken-
dileri karar verirler. Ama erkek ege-
menliğinin çok yoğun yaşandığı ülke-
mizde bu tür ilişkiler çoğunlukla ka-
dınlann aleyhine işliyor. Suçlanan ve-
ya 'aldatılan' genellikle kadınlar olu-
yor. Mahsun Kırmızıgül'e ilişkin habe-
ri okurken, birden kafamda kadmlarla
erkekleri yer değiştirdim. Örneğin
Mahsun'un sevgilisini sınamak için bir
telefon tuzağı kurduğunu düşündüm.
Mahsun'un sevgilisi bir telefon rande-
vusuyla bir başka erkeğe^itse acaba
Mahsun bu durumu nasıl karşılardı?
Seren Serengil ve Ece Erken gibi, gü-
lerek mi karşılardı?
•••
Günlerin hayhuyu içinde; ölümler,
acılar, deprem sarsıntıları arasında
Mahsun beyin durumu doğrusu deh-
setli merak uyandıncı. Ne dersiniz?
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Sorumlu ve Sorumsuz
Davramş Üzerine
Istanbul'u önemli ölçüde etkileyecek bir deprem
beklentisi içinde olan ve buna yönelik önlemler alın-
ması gerektiğini belirten bilim adamlanna karşı, çe-
şitli çevreler tarafindan bir hava yaratılmaya, kötüle-
me kampanyası sürdürülmeye başlandı.
Bu çevrelerin başını, depremin yarattığı ekstra eko-
nomık sıkıntıdan, reklamlann azalmasından rahatsız
olmaya başlayan başta bazı TV'ler ve gazeteler çe-
kiyor.
Bunlara, üniversitelerden de destek gelmeye baş-
ladı! Bazı ögretim üyeteri, deprem bilimiyle ilışkıli araş-
tırmacılann toplum önünde değil, kapalı kapılar ar-
dında tartışmasını istiyor. Bunlara göre, varsa bile !s-
tanbul'da deprem beklentisi, halkın psikolojisi düşü-
nülerek "sorumlu" bir davranışla, daha hafif sesle ve
korkutmadan dıle getırilmeli.
Bu istek, Çernobil kazasından sonra, bu halka rad-
yasyonlu çaylan ıçıren, yiyecekleri yediren, yönetim-
deki politıkacılann ve devlet bürokratlannın "devlet
sorumluluğu davranışlannı" anımsatıyor.
Geçen hafta bir TV'de yapılan tartışmaya, progra-
mın sunucusu noktayı özetle şöyle koyuyordu:
"Istanbul'un altından fay hattı geçmiyor, o halde
Istanbui depremi olmayacak, Istanbul'un çok uza-
ğından geçen fay hattı da, bu kenti etkilese etkilese
Körfez depremi kadar etkileyecek. O halde bir endi-
şe içinde olmakyersiz... Zaten Marmara'da olan ta-
rihsel depremler de Istanbul'a önemli bir hasar ver-
medi ve binalanyıkmadı..."
Birinci yanlış: Istanbul'un altından fay hattı geçti-
ğini zaten kimse söylemedi. Tartışma hep Marmara
Denizi'ndeki fay hatlan üzerinde oldu.
Ikincı yanlış: Tarihsel depremler Istanbul'a çok za-
rar verdi. Galata Kutesi bile birkaç kez yıkıldı. Topka-
pı Sarayı da yıkıldı ve padişah saray bahçesinde ça-
dırda yattı kalktı. Fatih Camii de, başka camiler de
önemli ölçüde hasır gördüler. Marmara'da olan tsu-
nami -dev dalgalar- surlan aşarak kıyı bölgeleri bas-
tılar ve önemli hasarlara neden oldular, vb.
Üçüncü yanlış: Marmara'daki fay hatlannın vartığı
biliniyor, ancak bunlann büyüklüklerı, aktiflikleri, Is-
tanbul'a verebilecekleri zarann büyüklüğü konusun-
da henüz kesin bir şey söylenemiyor.
Dördüncü yanlış: Böyle bırdurumda Istanbui ken-
disini minimal ölçeklerde kalacak ve zaran da az ola-
cak bir depreme göre değil, en şıddetlisine göre ha-
zırlamak zorundadır.
Marmara'daki bilinmezliklerin çokluğu karşısında
doğru veya yanlış tutumu ayırt etmek mümkün mü-
dür?
Istanbul'da depremin olmayacağını veya olsa bile
az etkileneceğıni söyleyen görüşü, bugünkü olgular
karşısında yanlış bularak bir kenara ayınrsak hangi
tutumu doğru olarak nitelendirebiliriz?
llımlı davranarak "Marmara iyiaraştınlmadı, birşey
söylemek mümkün değil" diyen tutum mu?
"Marmara'da deprem olacak, ama Istanbui bun-
dan fazla etkilenmeyecek", diyen tutum mu?
Yoksa, "Marmara'da şiddetli birdeprem olacak ve
Istanbui bundan çok etkilenecek" diyen tutum mu?,
Marmara iyice araştmlmadan bu tutumlardan hanf
gisinin doğruya en yakın olduğunu söylemek müm-
kün mü? Yoksa bugünkü koşullarda, bu görüşlerin
hepsinin aynı değerde olduğunu görmek, en iyi tu-
tum değil mi?
O halde, zarann en büyüğüne işaret eden bilim in-
sanlan niçin yanlış yapıyor olsunlar?
Gerçeğe en doğru olana yaklaşmak için, irdele-
mek, soru sormak ve eleştirel aklı kullanmak gerekir.
•••
Niçin gelebılecek en büyük felaketi göz önüne al-
malıyız?
Istanbui, böyle bir felakete tepeden tımağa hazır-
lıksız da ondan.
Istanbul'un yüzde 70 kadan imarsız, izinsiz ve ya-
sak yapılanma içinde de ondan.
Istanbul, bu koşullarda, Marmara'daki 7'lik bir dep-
reme bile teslim olacak da ondan!
Istanbul'u muhtemel bir depreme hazıriamak için
hiçbir şey yapılmıyor da ondan.
Istanbui ve Istanbullu korumasız da ondan!
Istanbullu aklını kullanarak soğukkanlılıkla, yazgı-
sını ele almalı, kendi deprem senaryolannı kurmalı,
hem kentin bütünü için hem kendı mahallesi ve evi
için önlemler önermeli ve hayatının bir parçasını bu
hazırlığa ayırmalı da ondan.
Ömeğin, Marmara sahilinde kilometreterce boyun-
ca denizin doldurulmasıyla elde edilen cadde ve yol-
lannı denize kaptırmamak için hem kendisini hem de
yöneticileri harekete geçirmeli de ondan.
Vb...
Tehlikenin büyüklüğüne işaret ederektoplumu uya-
ranlar böyle düşünüyorlar, peki bundan rahatsız olan-
ların topluma söyleyecekleri bir şey var mı?
Düzettme:16 Eylül tarihli Erken Uyan Sistemi baş-
lıklı yazımda, Yaloya'datermal sulardaki değişimin in-
celenmesi için İTÜ'ye başvuaılduğunu belirtmiştim.
Sayin Rektör Gülsün Sağlamer, bu bilgiyi düzeltti ve
bu üniversitenin İTÜ olmadığını açıkladı. Kendisine
teşekkür ederim.
obursali@bilimmerkezi.org.tr
Sisli İKV binası
îstanbııTda bombah
saldırı: 8 yarah
tstanbul Haber Servisi
-Şişli'de tktisadi Kalkın-
ma Vakfı (IKV) merkezi-
ne kimliği belirleneme-
yen kişi ya da kişilerce
gerçekleştirilen bombalı
saldında 8 kişi hafif şe-
kilde yaralandı. Beşik-
taş'ta Bayındırlık ve Is-
kân ll Müdürlüğü bina-
smda meydana gelen pat-
lamada hasar meydana
geldi.
Şişli Osmanbey Halas-
kârgazi Caddesi üzerinde-
ki Dctisadi Kalkınma Vak-
fı 'nın merkezinde dün ak-
şam saat 19.00 sıralarında
patlama meydana geldi.
Binanın 7. katına konulan
bambanın patlaması sonu-
cu aşağıya düşen camlar
nedeniyle 8 kişi hafif şe-
kilde yaralandı. Yaralıla-
nn isimleri ile kaldınldık-
lan hastaneler şöyle:
Şışli Etfal Hastanesi:
Remziye Çelik, llknur
Ark, Zennure Akpınar,
Yalçm Balkış, Serap Köp-
rülü.
.Taksim Ilkyardım Has-
tanesi: Zarüye Erbaş, tb-
rahim Erbaş, Nevin Yd-
maz.
Osmanbey'deki patla-
madan yaklaşık 10 daki-
ka sonra Beşiktaş Barba-
ros Bulvan'ndaki Bayın-
dırlık ve tskân II Müdür-
lüğü binasının misafirha-
ne olarak kullanılan 7. ka-
tında da patlama meyda-
na geldi. Patlamada ölen
ya da yaralanan olmaz-
ken hasar meydana geldi.
Her iki saldınnın ardın-
dan polis çevrede geniş
çaph operasyon başlatır-
ken olaylarla ilgili çok sa-
yıda şüpheli gözaltma
alındı.