23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 7 EKİM 1999 PERŞEMBE HABERLER : ve Cezaevi Reform Paketi'ni hazırlayan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay iicre altertıatifle gelmiş hükümetlerde Adalet Bakanlığı koltuğuna le ismi en çok tartışılan bakanlarm başında YPSHP koalisyonu döneminde Adalet Bakanı ryfı Oktay, göreve gelişinin ikinci gününde çok ezaevi'ni kapatmasınm ardından CMUK'u çıkararak >e emniyetin şimşeklerini üzerine çekti. Hakkında hemen 'fetpartüeri tarafindan gensoru önergesi verildL indan çok şahsı, kadrolan ve mezhebi nedeniyle hedef alınan Oktay'ın hazırladığı adli kollukyasası 7yü TBMMgündeminde beklemesine karşın engellemeleıie karşılaştığı için yasalaşamadu Oktay'ın hazırladığı adli kolluk yasasının, MGK 'de ele alınıp Adalet Bakanlığı 'nca üzerinde çalışılarakyeniden gündeme getirilmesi istendi. Bakan Hikmet Sami Türk, tasanmn bazı ufak değişiküklerleMeclis'ingündeminesunulacağını açıkladu Oktay'la cezaevlerindeyaşanan olaylann nasû önleneceği, güvenliğin nasıl sağlanacağı üzerine konuştuk. neminde ığınızCe- tvasalaş- di,önün- skili ola- nı yakın- eri siste- me, kök- ormage- yordum. kinci gû- i'niziya- j cezaevi yoğun il- :lemeso- Bakanlar ;ezaevini ülkemiz- 5kten de- kerini ol- ğlayarak : hazırla- "az siste- mi deiçi- 'önetimi. lannı bü- zenleyen n taslağı lar Kuru- ı bazı ce- . Firarlar daha acil üen 220 tmasının nfazla il- ıvlecekı- sunuldu. ıunu çık- ayanarak ieKarar- koyduk. u Anaya- edilince, ilı olarak isteşarlı- ptali için • başvur- •vi refor- ıayasaya ntaşıma- rdi. Mü- ıdahaçı- na daya- üğekoy- ilefet ta- \ tasansı an ceza- radanta- ırildi. Bu I gûnde- Göriilü- .e yoğun stümde- :k teşkil steminin ;li ve ıs- niştir. Bu ,et adam- ılann öl- ne cesa- karakce- j bulunu- nlayamı- nbaşan- jset ada- ız ediyor- nak yeri- lyorlardı. îdenlerle nızakar- et 7 yılı ndemin- ı kadûk a, ülke- ınman- enmed- ya, büyük sorunlan kökten çözü- me kavuşturacak reform paketle- rinin gerçekleşmesine ilgi duyma- maktadır. Ancak bu reformlann gerçekleşmesi çabasında olanlan da gerçek dışı isnatlarla karala- maktan hiç kaçınmıyor. - Siziıı hanriadığınızreformpa- keti cezaevlerine huzur ve güveni sağlamaya yeterli olacak ımydı? Bu reform tasanmız sorunu kökten çüzüyordu. Cezaevi gü- venliği ve cezaevinde insani uy- gulamalar birlikte gerçekleşecek- ti. Cezaevinde etkin ve egemen olan hukuk olacaktı. Oluşturula- cak eğitim merkezlerinde mesle- ki eğitime labi tutulmuş yönetici- ler ve personel eliyle bu sistem en uygun biçimde işleyecekti. Ceza- evierine girenler rehabılıte edile- rek topluma yeniden kazandınla- caktı. Ülkemiz cezaevi sistemi di- dedir. Bu reform paketiyle her il- çede bir cezaevi yapımına son ve- rilerek büyük kurumlar halinde bölge cezaevleri gerçekleşecekti. Gayretli çalışmalarla Türk ceza- evi modelini oluşturarak bunun projesini çizdirdik. Çizilen bu ce- zaevi projesi Adalet Bakanlı- ğı'nda mevcuttur. Bu büyük ku- rumlar halinde oluşturulacak. böl- ge cezaevierine işletmeler ve iş- yurtlan entegre edilerek, rnari- kûmlann buralarda çalışmalan, para kazanmalan, üreten insan konumuna gelmeleri, bu yolla suçluluk psikozundan kurtularak topluma uyum sağlamalan ger- çekleşecekti. Bu paketle her ilde koruma kurullan oluşacaktı. Bu kurullar, cezaevlerinde beceri ka- zanan bu insanlara cezasını çekip çıktıktan sonra iş bulmakta yar- dımcı olacaktı. Bu cezaevleri tek- ğer demokratik ülkelere örnek teşkil edecek bir yapıya ve işleyi- şe kavuşacaktı. Bu nedenle bu re- form, cezaevlerinde huzur ve gü- veni sağlamakta tam anlamıyla yeterli olacaktı. - Ceza ve tutukevierinde ne za- man tutukhı ve hükümlüler isyan etseleryönetim tarafindan önce bu isyanlar kanb bir şekilde basünb- yor, ardından da siyasi mahkûm- larla masaya oturulup pazarhkya- pılryor. İsyanı basörmanın başka yohı yok mu ve isyanlan kan dök- meden sona erdirmek mümkün olamıyor mu? Kan dökmeden sorun çözüle- bilirdi. Eğer hazırladığım taslak yaşama geçirilseydi, hemen her yıl tekrarlanan ölüm oruçlan, is- yanlar ve ölümlere sebebiyet ve- ren baskınlar gerçekleşmeyecek- ti. Bugün ülkemizde her asliye mahkemesinin bulunduğu her il- çede bir cezaevi mevcuttur. Bu ce- zaevi binalannın çoğunluğu gü- vensiz, yetersiz fıziki koşullarda yapılardır. Teknik donanımdan yoksun olup yönetim zafiyet için- nik, elektronik donanıma sahip, az personelle işi yürüten, perso- nelle mahkûmu veya tutukluyu zonınlu hallerdışında muhatap et- meyen bir yapıda olacaktı. Ceza- evlerinde yönetim çok başlıdır. Dış korumayı sağlayan ve bazı hallerde içeriye de müdahale e- den jandarma, Jandarma Genel KomutanlığYna, oradan Içişleri Bakanlığı'na bağlı; cezaevi yöne- timinin diğer iki unsuru cumhuri- yet savcısı ve cezaevi müdürü ise Adalet Bakanlığı'nın denetimi al- tındadır. Bu yapı uyumsuzluğu. zıtlaşmalara. yetki bölünmesine ve eşgüdümsüzlüğe neden olarak önemli bir yönetim zafiyeti do- ğurmaktadır. Bu reform paketi ile çok başhhğa son veriliyor; ceza- evinin iç yönetimi ve dış koruma- sı Adalet Bakanlığı'na bırakılı- yordu. Dış koruma ise silahlı in- faz koruma memurlannca gerçek- leşecekti. Bazı siyasiler dış koru- manın silahlı infaz koruma me- murlannca gerçekleştirilmesi ko- nusundaki düşüncemize "Seyfi Okta>kendisinesflahlıgüçoluştu- ru>OT,ibtibl yapacak* diyerek gü- lünç ve ciddiyetsiz beyanlarda bu- lunuyorlardı. -Sizin hazıriadığınız adli kolluk yasa» MGK'de ele ahndı. Adalet Bakanı Türk de yasayı tekrar Medis'e sunacağuıı açıkladı. Bu konuda sö\le\ecekleriniz vardır herhalde? Basından okuduğuma göre, ba- kanlık, bizzat hazırladığım adli kolluk tasansını ele alarak adli kolluk kurulmasını sağlamak ve cezaevlerinin dış korumasını adli kolluk mensubu polis memurlan- na vermeyi tasarlamaktadır. Ce- zaevlerini bu yolla çok başlılıktan kurtarmayı amaçlamaktadrr. Bu- nu da çok olumlu karşılıyorum. Adli kolluk yasa tasanmız da özellikle zamanın Emniyet Genel Müdürü'nün direnişine muhatap olmuştu. Şimdi hiç olmazsa bu "Kamuoyunda ve bir kısım medyada kağuş sisteminin alternatifı hücre sistemi olarak ifade edilmektedir. Oysa ki koğuş sisteminin alternatifı hücre değiloda sistemidir. Eskişehir Cezaevi iç bölümleri izinsiz olarak yıkılnuş, hiçbir resmi tadilatprojesi olmaksızın, adeta gecekondu misali yapılandırma ile tümü hücreler haline dönüştüriUmüştür. Reform paketimizde cezaevlerinin oda sisteminde düzenlenmesi öngörülmüstün" münasebetle adli kolluk sistemi geTçekleşecektir. Hem adli kolluk tasansı yasalaşacak, hem de ceza- evlerindeki çok başlılık kalkacak- tır. Bir taşla iki kuş vurulacak. - Cezaevleri yönetimine getiri- lenler başta çete ve maf>a men- suplan tarafindan her isteğini ye- rine getiren kişilerden mi seçili- yor? Yöneticiler, mahkûmlaria nasıl işbirtiği y^pabiliyor? Cezae\i bir açıdan bakıldığın- da bir eğitim ve rehabilitasyon merkezi olmak durumundadır. Cezaevi hukukunun eksiksiz uy- gulanmasını gerektirmektedir. Bu nedenle cezaevi personeli yöneticilerinin yüksek tahsilli ol- malan ve mesleki eğitimden ge- çirilmeleri gerekir. Reform pake- timizde gerek yeni göreve başla- yan ve gerekse hizmette bulunan personelin mesleki eğkimi önem- li bir yer tutmaktadır. Personel eğitimi için eğitim merkezlerinin kurulması ve bu merkezlerde, po- liste oldugu gibi 9 ay süre ile eği- tim yapıhnası öngörülüyordu. Eskişehir Cezaevi modern bir yapıya kavuşturulacak ve burası uygulamalı eğitim merkezi ola- caktı. Kayseri, Sinop ve diğer ba- zı illerimizde de eğitim merkezle- ri oluşturulacaktı. - Cezaevlerinde her isyan çıkö- ğında hemen gündeme tek kisüik hücreler getirfliy'or ve hücre siste- mi savunularak bunun asa\işi sağ- layacağı belirtili>or. Siz Eskişehir Cezaevi'ni kapatmış bir bakan olarak hücre sistemine geçilmesJ- nin getireceği sakıncalan anladr mısmız? Bugün cezaevleri 1930'larda çıkanlmış 10 maddelik bir yasa- ya göre yönetilmektedir. Bu yasa- da cezaevi kurallan yeralmamış- tır. Cezaevleri emirler, talimatlar, yönetmelikler ve kişisel inisiya- tiflerle yönetilmektedir. Bunlann da çoğu eskimiş. birbirine aykın hükümler taşımaktadır. Iktidarlar yıllardan beri yargıya ve cezaev- ierine yeterli ödenek ayırmaktan hep kaçınmışlardır. Ödenekleri oy getirecek hizmet alanlanna aktar- mışlardır. Bu nedenledir ki, ço- ğunluğu ilkel koşullarda olan ce- zaevi ve adliye binalan çağdaş bir yapıya ve teknik donanıma, araç ve gerece kavuşturulamamıştır. Hücre değll oda slrtemi1 Burada bir hususu açıklığa ka- vuşturmak isterim. Kamuoyunda ve bir kısım medyada koğuş sis- teminin altematifi hücre sistemi olarak ifade edilmektedir. Oysa ki, koğuş sisteminin altematifi hücre değil oda sistemidir. Eski- şehir Cezaevi iç bölümleri izinsiz olarak yıkılmış, hiçbir resmi tadi- lat projesi olmaksızın, adeta gece- kondu misali yapılandırma ile tü- mü hücreler haline dönüştürül- müştür. Reform paketimizde ce- zaevlerinin oda sisteminde düzen- lenmesi öngörülmüştür. - Son olaylann ardından basın- da CMLKn çıkanüğmız için sizi suçlsyan yayınbr yapıldı. CMUK'un ve Eskişehir Ceza- evi'nin kapaühnasımn son olay- buia Dgisi nedir? Cezae\ lenndeki olumsuzluklar şimdiki sistemden kaynaklan- maktadır. Oysaki bakanlığım dö- neminde bu ilkel yapıdan kaynak- lanan olumsuzluklann faturası şahsıma çıkanlarak bu reformun gerçekleşmesi engellenmiştir. 1989 yılında ve 1991 yılmda Eskişehir Cezaevi Başsavcısı'nın ve o zamanki Diyarbakır Başsav- cısı'nın o günkü cezaevlerinin du- rumunu aynntılı biçimde ortaya koyduklan raporlar mevcuttur. Beni suçlamaya kalkanlar ceza- evlerinin benden önceki durumu- nu bu raporlardan öğrendiklerin- de acaba utanacaklar mıdır? Üzüntüyle ifade edeyim ki kendi- lerinden sırf siyasal prim yapmak için gerçek dışı beyanlar, iftıralar, saçmalıklar beklemediğimiz li- derler "Cezaevleri SHP'li bakan- lar zamanında yol geçen hanına dönmüştür" diyebilmişlerdir. Biz bir taraftan bu reformlann gerçekleşmesi için yoğun çaba harcarken diğer taraftan güvenli- ği sağlamak için dar imkânlarla birçokönlemleridealdık. Buön- lemler nedeniyledir ki, o günden bu yana cezaevlerinde önernli sa- yılabilecek fırar olaylan gerçek- leşmemiştir. EHIeğim odur ki, var olan siyaset kadrolan safsatayı bı- rakarak hazırlamış olduğumuz re- form paketlerini yaşama geçirsin- ler. S7/ORALÇALIŞLAR oraicalislar@turk.net grup içinde çı- ı\odu dergilerini îri için, 'cemiyet ebaşladı.örne- nül maceralarını a, gazetelerden ?in gözüm takıl- ıtctan sonra çöp 3 kafam takıldı. ıelerimizin çap- sun'aoyunoy- kutusundan al- )ğrafianyla süs- okumaya baş- nbueklerdeçı- jnun uydurma Elindeki fotoğ- uyduran gaze- abıâli'de. ığı söylenen doğrusu pek T önemli olan tğildi. Önemli zetenin tirajını $ki 'sosyaliçe- koca gazete- ıppullayıpsu- tirajını arttın- Mahsun'a Yapılan Oyun yordu. Şimdi gelelim, günümüzün ve hafta- mızın önemli haberine: Ece Erken ve Seren Serengil isimli iki kadın, bir başka kadın adına Mahsun Kırmızı- gül'e telefon ediyorlar. Bu kadın da, sosyetenin tanınmış güzellerinden De- rin Mermerci imiş. Yine haberimize göre Derin Mermerci, Ender Mermer- ci'nin kızıymış. (Ender Mermerci anla- şılan daha ünlü birisi). Telefon eden ka- dınlardan Ece Erken, Mahsun'un pe- şine düştüğü kadınlardanmış. Ece Er- ken, anlaşıldığı kadarıyla Mahsun'un 'bağlılığını' test etmek amacıyla bu oyuna katılmış. Beklendiği gibi, capkın ve de yiğit Mahsun Kırmızıgül, Mermerci'nin bu davetini kırmayıp randevuya icabet et- miş. Yani kurulan tuzağa düşmüş ve Mermerci'ye olan eğilimini açığa vur- muş. Ve de bu oyunu yapan kadınlar da Mahsun'un haline çok çok gülmüş- ler. Bizler de gazete okuyuculan ola- rak, bu önemli 'cemiyet haberini' oku- muş bulunduk. Dedim ya, bu türden haberlerin doğru olması çok önemli değil. Okuyucunun ne kadarına inan- dığı da çok tartışmalı. Burada toplum- sal kültürümüzün ve merak alanımızın ne olduğunu tartışmak daha ilgi çeki- ci. Özetle durum şudur: Mahsun bey çapkın bir erkektir. Çapkın erkekleri- miz, gelen kadın telefonlarına koşarak giderler. Onlar için, her yeni kadın önemlidir. Onlar çapkınlık yaptıkça toplumun gözünde etkileri artar, halk nezdinde itibar sahibi olurlar. Mahsun gibi son dönemde yıldızı parlayan birçok erkegimiz, aynı za- manda çapkın olarak da ünlerini arttı- nyorlar. Sevgililerini aldatıp yeni aşklar peşinde koştukça, onlann erkeklik gra- fıkleri yükseliyor. Itibarları artıyor, ta- raftarlan çoğalıyor. Aynı ünlü ilavemizin bir başka say- fasını çeviriyoruz. Çapkınlık yapan bir kadından 'yuva yıkan kadın' diye söz edildiğini görüyoruz. Kadınlar, bir er- kekle aşk yaşamaya başladıklannda, hemen 'yuva yıkan' damgasını yiyor- lar. Halbuki, karşı taraftaki erkegin bu konuda, varsa eğer, günahı olup ol- madığı düşünülmüyor bile. Bu ilavelere bakarak, kadın-erkek ilişkilerini tartışmak bile abes. Yine de kendimi tutamayıp düşündüm: Bir er- kekle bir kadın, birlikte bir şeyleri pay- laşıyoriarsa esas olarak bu onlann so- runu. Bedenleri ve beyinleri kendileri- ne ait ve kiminle paylaşacaklanna ken- dileri karar verirler. Ama erkek ege- menliğinin çok yoğun yaşandığı ülke- mizde bu tür ilişkiler çoğunlukla ka- dınlann aleyhine işliyor. Suçlanan ve- ya 'aldatılan' genellikle kadınlar olu- yor. Mahsun Kırmızıgül'e ilişkin habe- ri okurken, birden kafamda kadmlarla erkekleri yer değiştirdim. Örneğin Mahsun'un sevgilisini sınamak için bir telefon tuzağı kurduğunu düşündüm. Mahsun'un sevgilisi bir telefon rande- vusuyla bir başka erkeğe^itse acaba Mahsun bu durumu nasıl karşılardı? Seren Serengil ve Ece Erken gibi, gü- lerek mi karşılardı? ••• Günlerin hayhuyu içinde; ölümler, acılar, deprem sarsıntıları arasında Mahsun beyin durumu doğrusu deh- setli merak uyandıncı. Ne dersiniz? PERŞEMBE ORHAN BURSALI Sorumlu ve Sorumsuz Davramş Üzerine Istanbul'u önemli ölçüde etkileyecek bir deprem beklentisi içinde olan ve buna yönelik önlemler alın- ması gerektiğini belirten bilim adamlanna karşı, çe- şitli çevreler tarafindan bir hava yaratılmaya, kötüle- me kampanyası sürdürülmeye başlandı. Bu çevrelerin başını, depremin yarattığı ekstra eko- nomık sıkıntıdan, reklamlann azalmasından rahatsız olmaya başlayan başta bazı TV'ler ve gazeteler çe- kiyor. Bunlara, üniversitelerden de destek gelmeye baş- ladı! Bazı ögretim üyeteri, deprem bilimiyle ilışkıli araş- tırmacılann toplum önünde değil, kapalı kapılar ar- dında tartışmasını istiyor. Bunlara göre, varsa bile !s- tanbul'da deprem beklentisi, halkın psikolojisi düşü- nülerek "sorumlu" bir davranışla, daha hafif sesle ve korkutmadan dıle getırilmeli. Bu istek, Çernobil kazasından sonra, bu halka rad- yasyonlu çaylan ıçıren, yiyecekleri yediren, yönetim- deki politıkacılann ve devlet bürokratlannın "devlet sorumluluğu davranışlannı" anımsatıyor. Geçen hafta bir TV'de yapılan tartışmaya, progra- mın sunucusu noktayı özetle şöyle koyuyordu: "Istanbul'un altından fay hattı geçmiyor, o halde Istanbui depremi olmayacak, Istanbul'un çok uza- ğından geçen fay hattı da, bu kenti etkilese etkilese Körfez depremi kadar etkileyecek. O halde bir endi- şe içinde olmakyersiz... Zaten Marmara'da olan ta- rihsel depremler de Istanbul'a önemli bir hasar ver- medi ve binalanyıkmadı..." Birinci yanlış: Istanbul'un altından fay hattı geçti- ğini zaten kimse söylemedi. Tartışma hep Marmara Denizi'ndeki fay hatlan üzerinde oldu. Ikincı yanlış: Tarihsel depremler Istanbul'a çok za- rar verdi. Galata Kutesi bile birkaç kez yıkıldı. Topka- pı Sarayı da yıkıldı ve padişah saray bahçesinde ça- dırda yattı kalktı. Fatih Camii de, başka camiler de önemli ölçüde hasır gördüler. Marmara'da olan tsu- nami -dev dalgalar- surlan aşarak kıyı bölgeleri bas- tılar ve önemli hasarlara neden oldular, vb. Üçüncü yanlış: Marmara'daki fay hatlannın vartığı biliniyor, ancak bunlann büyüklüklerı, aktiflikleri, Is- tanbul'a verebilecekleri zarann büyüklüğü konusun- da henüz kesin bir şey söylenemiyor. Dördüncü yanlış: Böyle bırdurumda Istanbui ken- disini minimal ölçeklerde kalacak ve zaran da az ola- cak bir depreme göre değil, en şıddetlisine göre ha- zırlamak zorundadır. Marmara'daki bilinmezliklerin çokluğu karşısında doğru veya yanlış tutumu ayırt etmek mümkün mü- dür? Istanbul'da depremin olmayacağını veya olsa bile az etkileneceğıni söyleyen görüşü, bugünkü olgular karşısında yanlış bularak bir kenara ayınrsak hangi tutumu doğru olarak nitelendirebiliriz? llımlı davranarak "Marmara iyiaraştınlmadı, birşey söylemek mümkün değil" diyen tutum mu? "Marmara'da deprem olacak, ama Istanbui bun- dan fazla etkilenmeyecek", diyen tutum mu? Yoksa, "Marmara'da şiddetli birdeprem olacak ve Istanbui bundan çok etkilenecek" diyen tutum mu?, Marmara iyice araştmlmadan bu tutumlardan hanf gisinin doğruya en yakın olduğunu söylemek müm- kün mü? Yoksa bugünkü koşullarda, bu görüşlerin hepsinin aynı değerde olduğunu görmek, en iyi tu- tum değil mi? O halde, zarann en büyüğüne işaret eden bilim in- sanlan niçin yanlış yapıyor olsunlar? Gerçeğe en doğru olana yaklaşmak için, irdele- mek, soru sormak ve eleştirel aklı kullanmak gerekir. ••• Niçin gelebılecek en büyük felaketi göz önüne al- malıyız? Istanbui, böyle bir felakete tepeden tımağa hazır- lıksız da ondan. Istanbul'un yüzde 70 kadan imarsız, izinsiz ve ya- sak yapılanma içinde de ondan. Istanbul, bu koşullarda, Marmara'daki 7'lik bir dep- reme bile teslim olacak da ondan! Istanbul'u muhtemel bir depreme hazıriamak için hiçbir şey yapılmıyor da ondan. Istanbui ve Istanbullu korumasız da ondan! Istanbullu aklını kullanarak soğukkanlılıkla, yazgı- sını ele almalı, kendi deprem senaryolannı kurmalı, hem kentin bütünü için hem kendı mahallesi ve evi için önlemler önermeli ve hayatının bir parçasını bu hazırlığa ayırmalı da ondan. Ömeğin, Marmara sahilinde kilometreterce boyun- ca denizin doldurulmasıyla elde edilen cadde ve yol- lannı denize kaptırmamak için hem kendisini hem de yöneticileri harekete geçirmeli de ondan. Vb... Tehlikenin büyüklüğüne işaret ederektoplumu uya- ranlar böyle düşünüyorlar, peki bundan rahatsız olan- ların topluma söyleyecekleri bir şey var mı? Düzettme:16 Eylül tarihli Erken Uyan Sistemi baş- lıklı yazımda, Yaloya'datermal sulardaki değişimin in- celenmesi için İTÜ'ye başvuaılduğunu belirtmiştim. Sayin Rektör Gülsün Sağlamer, bu bilgiyi düzeltti ve bu üniversitenin İTÜ olmadığını açıkladı. Kendisine teşekkür ederim. obursali@bilimmerkezi.org.tr Sisli İKV binası îstanbııTda bombah saldırı: 8 yarah tstanbul Haber Servisi -Şişli'de tktisadi Kalkın- ma Vakfı (IKV) merkezi- ne kimliği belirleneme- yen kişi ya da kişilerce gerçekleştirilen bombalı saldında 8 kişi hafif şe- kilde yaralandı. Beşik- taş'ta Bayındırlık ve Is- kân ll Müdürlüğü bina- smda meydana gelen pat- lamada hasar meydana geldi. Şişli Osmanbey Halas- kârgazi Caddesi üzerinde- ki Dctisadi Kalkınma Vak- fı 'nın merkezinde dün ak- şam saat 19.00 sıralarında patlama meydana geldi. Binanın 7. katına konulan bambanın patlaması sonu- cu aşağıya düşen camlar nedeniyle 8 kişi hafif şe- kilde yaralandı. Yaralıla- nn isimleri ile kaldınldık- lan hastaneler şöyle: Şışli Etfal Hastanesi: Remziye Çelik, llknur Ark, Zennure Akpınar, Yalçm Balkış, Serap Köp- rülü. .Taksim Ilkyardım Has- tanesi: Zarüye Erbaş, tb- rahim Erbaş, Nevin Yd- maz. Osmanbey'deki patla- madan yaklaşık 10 daki- ka sonra Beşiktaş Barba- ros Bulvan'ndaki Bayın- dırlık ve tskân II Müdür- lüğü binasının misafirha- ne olarak kullanılan 7. ka- tında da patlama meyda- na geldi. Patlamada ölen ya da yaralanan olmaz- ken hasar meydana geldi. Her iki saldınnın ardın- dan polis çevrede geniş çaph operasyon başlatır- ken olaylarla ilgili çok sa- yıda şüpheli gözaltma alındı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle