25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 1999 PERŞEMBE O L A l L A R VrL OOKLJİŞLiIliK olay.gorus@cumhuriyetcom.tr Sosyal Güvenlik Yasası Teoman PEKİNDAĞ Eski Bag S osyal Güvenlik Yasası da Af Yasası gibi, ülkemizin depremin etkisi altında ol- duğu acılı günlerimizde ive- dilikle TBMM'den geçti ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de onu onayladı. Yasa yürürlü- ğe girdi de ne oldu? Emeklilere aylık ödeyemeyecek du- rumda oldugu söy lenen SSK., şımdi ma- li olanağa mı kavuştu? Ancak bugünden sonra sigortah olacaklar. emekli olana (60 yaşına) dek prim ödediklerinde, ya- ni 35-40 yıl sonra, hükümetin öngördü- ğü iyileştirme gerçekleşebılecektir. Emekliliğine en çok beş yıl kalanlar 5000 gün, 6-10 yıl kalanlar 5150 ile 5750 gün prim ödedikten sonra 41-45 ile 51 -54 yaşlannda emekli olduklann- da aylık almayacaklar mı? Peki bu dö- nemde SKK'nin mali sorunu nasıl çö- zümlenecek? Mali açıdan hemen he- men hiçbir prim katkısı getirmeyen bu dönem içınde emekli aylıklan nasıl öde- necek? lnsaat ve maden işçilerinin (ve daha kimi işçilerin) 60 yaşına kadar çahşa- bileceklerini hiç sanmıyorum. 7000 gü- ,nü (yaklaşık 20 yılı) dolduran işçı işten aynlarak 60 yaşına değin beklerse, bu yaşına kadar yasamını nasıl sürdürebı- lecektir? 1992'de uygulatnaya konulan ve yaşlıiık aylığına hak kazanabilmek içın getirilen 5000 gün prim ödeme ve 20- 25 yıl sigortalılık koşulu, bu işçiler için kazanılmış birer hak değil midir? Son- radan yapılan yasalarla bu haklann el- den alınması ne ölçüde anayasaya uy- •Kur Datre Başkanı, SSK Müfettişi gundur? Gerçi geçmiş iktidarlann oy alabilme- leri uğruna ve baskı gruplanna karşı ko- yamamalan nedeniyle eskiden oldugu gibi işçilerin 28-42 yaşlannda emekli ol- malannı da bugün kimse savunamaz. Bu, devleti sömürmekten başka bir şey değildir ve ne yazık ki o dönemde dev- ltf kendi eliyle kendini sömürtmüştür. Ancak kimı işçilerin 60 yaşma kadar çalışıp çahşamayacaklannın ıyice ince- lenmesi, yasanın aceleye getinlmeme- si, aktüeryel hesaplann iyi yapılması. meslek örgütlennin seslerine kiılak ve- nlmesı, bu ışkollannda çalışanlann han- gı yaşlara kadar çalışabildiklerinin iyi- ce araştınlması gerekırdı. Bu yapılsay- dı; daha kapsamlı, adil ve gerçekçi bir yasa çıkarnlabilır, emeklilik yaşlan mes- lek gruplanna göre ayarlanabilirdi. Ya- sanın bir ek maddesinde, işgûçlüğü bu- lunan mesleklerde çalışanlara en çok beş yıl itibari hizmet süresi öngörül- mektedır, ama ülkemizdeki çalışma ko- şullannda bunun uygulanması hiç de kolay olmayacaktır. Ayrıca ışgüçlüğü riski bulundugu kabul edılmeyen pek çok meslekteki işçiler de 60 yaşına kadar zor çalışacaktır. Yıllardan beri gündeme getirilen, he- men her hükümetçe taahhüt edilen ve üçüncü beşyıllık kalkınma planlannda öngörülen "sosyal güvenlik kurumlan- nın kademeli olarak bir sistem içinde bir- leştirilmesi" ilkesi bu kez de kımsenin usuna gelmemiştir. Hükümetler prog- ramlannda emekli, dul ve yetim aylık- lannın verilmesinde eskı ve yeni emek- liler arasındaki faridıhklann giderile- ceğini, çeşitli sosyal güvenlik kurumla- nndaki emekli aylıklannın aynı düzeye getirileceğıni en az yirmi beş yıldan be- ri belirtmelerine karşın bu konuda olum- lu tek bir adımın aüldığı görülmemiş, bi- reyler öbür sosyal güvenlik kurumu emeklilerine imrenir hale getirtilmiştir. Sosyal güvenlik kurumlan arasında- ki farklılıklar belki bir ölçüde doğal kar- şılanabilir. Ama aynı sosyal güvenlik kurumvında çahşan ve buradan emekli olan sıgortalılar arasındaki farklılıklar nasıl açıklanabilır? 9.7.1987 günlü 19512 sayıh Resnri Ga- zete'de yayımlanarak yürürlüge giren 3395 sayılı yasayla getirilen "süper emeklilik" sigortalılar arasında pek çok farklılıklar ve haksızlıklar meydana ge- tirmiştir. Bu yasa çıkartılırken o günkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı MükerremTaşçıoğhı'nun deyişiyle "tlk defa 1987 yıh başmdan ttibaren, Ukdört derece hariç, diğer bütün kademderde (derecelerde) işçi emeklileri. memur emeklilerinden daha fazla ücrel alabil- me olanağmakavuşmuştu." Ama ilk dört derecede olan ışçılenn emekli ayhklan ilk dört derecedekı memur emekli ay- lıklanndan çok düşüktü. Bu gerçek ışı- ğı altında ilk dört derecedeki işçi emek- lileri, ilk dörtderecedekı memur emek- lileri düzeyine getirilmek istenmiştir. Ancak süper emeklilik, yasayla salt 1. derecenin son (9.) kademesinden aylık alanlara uygulanmış. bunun dışındaki- ler (örneğin 1. derecenin 8,7,6 ...kade- melerinde ve 2.3,4. derecede olan emek- lilere) uygulanmamıştır. Ayncabellı öl- çüde döviz ödeyemeyenler de bu hak- lardan yararlandmlmamıştır. Böylece işçi emeklileri arasında az da olsa bu- lunan denge, Mükerrem Taşçıoğlu ön- derliğin büyük ölçüde zedelenmiştir. Anayasa Mahkemesi bu adaletsiz ya- sanın ilgili geçici maddesini iptal etmiş, üstelik hükümete izlemesi gereken yo- lu da göstermiştir. Ancak hükümet, bu çok önemli konuyu yeniden ele alıp adil ve her kesimi kapsayacak bir yasa çıkar- mak yerine İmren Aykut'un bakanhğı döneminde süper emeklilik hakkıru don- durmuştur. Daha sonralan süper emeklilere ka- zandıklan haklan geri verilmiş, üst gös- tergede belli bir yere oturtulmuştur. Ve öbür emekliler (1. derecenin alt kade- melerindekilerle 2,3,4. derecedekiler) yine unutulmuş, onlar normal gösterge- de bırakılmıştır. O günden bugüne de emekliler arasındaki bu derin uçurumu ve büyük haksızlığı giderecek tek bir ba- kan veya hükümet gelmemiştir. Böyle- ce birine (normal göstergedekine) en çok 90 milyon lira emekli aylığı verir- ken öbürüne (üst göstergedekine) en az 132 milyon lira vermeyi içlerine sindi- rebılmişlerdir. Hükümet, en önemli aynntılan göz- den kaçırarak yasanın bir an önce çıka- nlması için bu kadar üstün çaba göste- receğine, biraz da yıllardan beri süre gelen emekli aylıklanndakı bu adalet- sizlikleri düzeltme çabası gösterebil- seydi, o zaman işçi emeklilerinin say- gınlığını kazanırdı ve sosyal adaletsız- liği gidermiş olurdu. Şimdi hükümetin SSK., Bag-Kur ve Emekli Sandığı'nı Sosyal Güvenlik Ku- rumu adı altında tek çaüda toplamak için yasa tasansı hazırladığını duyuyonız. Bu kurumlan tek çatı altında toplamak sorunlan çözemeyecektir. Tek çatı de- mek, tüm sosyal güvenlik kurumlannı bir bakanlığabağlamak değildir. SSKve Bağ-Kur aynı bakanlığa bağlandı da ne değişti? Tek çatı demek, kunımlar tek bakanlık altında olmakla beraber, sigor- talılarla iştirakçilerin eşit hak ve ola- naklara kavuşturulması ve emekli aylık- lannın aynı düzeye getırilmesi demek- tir. Ben yıllardan beri yazılanmda hep bu düşünü savundum. Ama şimdı bu umudumu yitirmiş bulunuyorum. Ku- rumlar, benim anladığım anlamda arök tek çatı altında toplanamayacakhr. İçin- de devlet katkısı bulunmayan SSK ve Bağ-Kur'la, devlet katkısı bulunan Emek- li SandığVnın tek çatı altında birleşme- si düşten öteye geçemeyecektir. Daha SSK'deki emekli ayhklannı aynı düze- ye getiremeyen bu hükümet mi tüm sos- yal güvenlik kurumlanndakileri aynı düzeye getirecek? Sonuç: Heraraaydabirverflecekyüz- de yirmi-yirmibeş zamlarla sorun çözü- lemez. Aynı düzeydeki bu zamlar. eski ve yeni emekliler arasındaki farkı daha da açar. Yapılacak tek iş, oturup tüm emek- literin dosyalannı yeniden gözden geçir- mek, herkesi çaltşbğıgünveödediğiprim basamağuıa göre esld-yeni emekli farkı gözetmekstrin hakkı oldugu göstergeye getirmektir. Emekli Sandtğı, eski-yeni emekli sorununu yıllar önceçözmüştür. Üst ve normal göstergelerinin de acilen birteştiribnesi ve herkesin tek bir göster- geye oturtulması gerekmektedir. Okullar açıldı. Milyonlarca çocuk, genç, sınrf- lan dotdurdu. Biraz ürkeklikle, biraz kuşkuyla, yi- ne sallanınz, yine okullar kapatılır dıyeL Eski bir öğretmenin onlara verd'ığı önemli öğüt- ter var. Şimdikilere de vermiş sayılır! Ama gerçek- te tam kırk beş yıl önçeki öğrencılere bir seslen: "Okullar açılıyor, bilginiz bir yaşına daha bastı? Doğum yaşınızla bilgiyaşınız denk gitmezse ge- çirdiğiniz ve geçireceğiniz ömrün ne kıymeti olur?" 1955 oğrenim yılının başladığı gün on-on se- kiz yaşmda olanlar şimdi kırkında. ellisinde!.. Önemli görevlerin, sonjmluluklann başında... Bil- mem ne denlı yararlanmışlar eski bir öğretmenin kendılerine verdiği öğütlerden?.. Nedir onlar? " •* • "llerlemesine tabii biz de ileriiyonız. Ama dün- ya nasıl bir hızla ilertiyor farkında mısınız? Far- kında değilseniz vaysize verilen terbiyeye! Çün- kü öğretme ve eğitim tek insanı ve insan toplu- luklannı, bunlann cemiyet ve tabıat içindeki hal- lerini anlatmadı mı o şeye öğretme ve eğıtım demek yanlış olur" diyor eski egitimci... Böylesıne "eski" denir mi? Görüşleri, gençle- re vermek istedikleri, kırk beş yıl sonra biîe o ka- Oğpeüm Yılına Başlarken... dargüncel ki!.. "Radyo dinleyin, fırsatbuldukçaga- zete okuyun" di- yor... "Gazetegü- nün tarihidir. ın- sanlığın geçırdiği olaylan bilmezse- niz sizi sınıfta bı- rakıriar. Yaşadığınız günün memleket içi ve dışı hadiselerini bilmezseniz bizzathayatsizi döndü- rür." Eski öğretmenin bu öğüdü bugünün ögrenci- leri için öyle gerekli ki!.. Yanm yüzyıl önce gaze- teler okunmâk, öğrenmek, kendini, dünyayı, in- sanı tanımak için alınırdı. Şimdi okumak için alı- nan gazete sayısı öyle az; bardak, çanak-çöm- lek ıçın alınanlar o kadar çok ki!.. Kendimden açayım, ben ilkokuldayken birkaç dergı, kendi için de bir gündelik gazete alırdım. Babamın "Cumhuhyet"ve "Akşam"\ yetmezmış gibi!.. Ya sız, gençler, kendinize özgü bir gazete- niz var mı? Eski öğretmenin ikinçi öğüdü, tek kitaba bağ- lanmamak, "Ailenizln ^ıdretiyoksa stnrfkütûp- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL hanelerinden istifade edin. Kitap alın oku- yun. 8oş za- manlannızda yaşınıza uygun roman okuyun. Roman iyi şey- dir. Analannızın babalannızın açıkça söyleyemeyeceği, sızin on- lara açamayacağınız birçok şeylerin kötülüğünü, lyiliğıni romanlardan öğrenebılirsiniz. Manevivar- lığınız okumayla beslenir. Hatta aydınlan en az okuyan milletlerden biri olduğumuzu herzaman habnntzda tutun. Anlama, arama duygunuzuyan- madıkça ancak birtakım bilgilen yüklenmiş olur- sunuz, düşünen birınsan olamazsınız." TBMM'nin çok güzel, zengin bir kitaplığı var- dır. Ne zaman Mecfe'e gitsem oraya uğranm. Ba- kanm, iki üç milletvekili ya var ya yok! Okul ki- taplıklannda, genel kitaplıklarda da gençler ders çalışmaya gelirler çoğunlukla! Bir roman, bir in- celeme yaprtını alıp okuyanlann sayısı o zaman da azdı, şimdi sanınm daha da az!.. Eski öğretmenin üçüncü öğüdü: Yazmak." Smrftanot tutarken yazmakdeğii dedtğim!.. Ken- diniz için yazmak. "Yazı, kendi kendinize kalarak kâğıdı masaya koyup kaleminizi ele alarak yapı- lan biriştir. Hergününüzü on-on beş satıriayaz- yazı vazifele- fgeçilir, o ka- aklınıza gelen şeyleri aklınıza geldiği gibi... Bunu da unutma- yın, dünyantn muharriri, müellifi, birkelimeileya- zan en az milletlerden biriyiz." öğütler dedim, ama.öğüt vermesini de alma- sını da hiç sevmem. Zaten o eski öğretmenin ni- ce deneyimlerden sonra gençlere sunduğu gö- rüşler, birer öğütten çok, bir anımsatma, bir çe- şit uyan... İyi yurttaş, iyiinsan, bilinçli birey olma- nın yürünecek yollan... 8 Ekim 1955 günü yayımtanan bu yazı gerçi "Es- ki Bir öğretmen" imzasıyla "Cumhuriyptte çık- mış, ama yazann gerçek adı. Hasan ÂJi Yücel. Şöyle bitırmiş 'öğüt'lerini: "Öyle bir devirde ya- şıyoruz ki bu kadar saatte dünyanın bir ucundan öteki ucuna gidenler var. Onlarla yanşabilmek, hatta onlarla banşabilmekiçin kendimizi biraz sık- mamız, zoriamamız lazım." • ' Ya,2000'liyıllarda?.. PENCERE GtobaHst>••• Küt kafa diyor ki: "- Ben bütün izm'lere karşıyım.." Kerata kapitalizmin allahına tapan liberal de- ğildir, ama, liberalizmin propagandasını yapar; globalizmin patronlanna yağ yakar. Hayatımızdan '/zm'leri çıkardın mı geriye ko- nuşacak ne kalır?.. Feodalizm, romantizm, kü- bizm, modemizm, postmodemizm, laisizm, po- pülizm, Hellenizm, panislavizm, pantürkizm, da- daizm, panislamizm, rasyonalizm, fovizm, hü- manizm, natüralizm, akademizm, rasizm, şovi- nizm, nasyonalizm, realizm, etatizm, globalizm ve daha yüzlerce binlerce 'izm'\ dışlayıp konuş- mak olanaksızdır; yaşamın akışından türeyen gerçekleri dile getirmek için '/zmii kavramlara gerek var. Hepimiz globalizm (küreselleşme) okjusu içrı- de yaşamıyor muyuz?.. Ya Kemalizm?.. • 1920'lerin başında Amerikan basını Kuvayı Milliyecileri 'Kemalistler' diye vurgulamaya baş- ladı; o dönemde bu sözcük tutuldu. Kemalist- ler yaman çıktılar, 'Kurtuluş'u gerçekleştirdikten sonra 'Kuruluş'u da başardılar, laikTürkiye Cum- huriyeti'nin temelini attılar. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra demokrasi- ye geçiş karannı da Ismet Paşa verdi. Yanı bir Kemalist, demokrasinin başını çekti; ama, evdeki hesap çarşıya uymadı; "Kemaliz- me karşt-devrim" gündeme girdi. • Peki, ikinci büyük demokrasi atılımını kim ha- yata geçırdi?.. Bat demokrastsini tüm boyutlanyla 1961 Ana- yasası'na yazanlar kimler?.. Kemalistler!.. • '.• ; '-" f Ya buna karşı çıkanlar?.. - ; ' • Antikemalistler!.. ' i '-' '*. 27 Mayıs Anayasası'nda neler vardı?.. Sosyal devlet, Anayasa Mahkemesi, Yüksek Hâkimler Kurulu, üntversrte özerkliği, sendikal haklar, grev ve toplusözleşme haklan, yargı bağımsızlığı, sosyal güvenlik hakkı, ücrette eşitlik ilkesi, vb... Kimler bunlara karşı çıkt?.. • Küt kafa, kapitalizme tapıyor.. Sözde liberalizmden yanadır.. Hem de diyor ki: "- Tüm izm'lere karşıyım.." Tutarsızlık parayla değil ya, istediğince pazar- iayabilirsin... Globalizm, gelmiş geçmiş en dayatmacı ide- olojidir, '/zmierin babafingosudur... Bizimki artık globaiist!.. f
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle