17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 OCAK 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Uyanık Istanbul'un ANAP'lı Maltepe Belediye Başkanı Bahtiyar Uyanık, denizden doldurulan alana kamu yararı dışında el süremeyeceği için Maltepespor hesabına bir "lokal" yaptınyordu ve hatta binada Türkiye'nin ilk "spor kütüphanesi"ni kuracağı sözünii de vermişti. Ama sözünde durmadı. Tesisi önce bir holdinge kiraladı ve kafeterya oldu; işletmeciler birbirini vurdu. Sonra otomobil galerisi açıldı. Kamu yararı gözetilerek yapılan tesis en sonunda pastaneye dönüştü. Ekmek bulamayan halk pasta yesin diye! Derken, seçimler yaklaşıp şikâyetler ayyuka çıkınca Bahtiyar Uyanık "spor kütüphanesi" kuracağı tesisin başkalan tarafindan işgal edildiğini fark edip, pastanenin kaçak kısımlannın bir kısmını yıktırdı. Meger, Uyanık'ın haberi olmadan birileri oraya pastane açmışmış! ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Istanbul için belediye başkanı aramasın... Bahtiyar Uyanık'tan ryisini bulamaz. Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Hükümet programının görüşülmesine namaz için ara verilmiş... "Program. 'Allah kabul etsin' dive ovlanacak herhalde!" mniyet Genel Müdürlüğü'nün "hizmete özel" gızlilik derecesinde hazırladığı Tem- muz 1998 tarıh ve 70 sayılı"lstihbarat Bül- teni'nın "Irticai Akımlar" kısmında, kamu- oyunda Fethullahçılar adıyla anılan Fethullah Gü- len Grubu değerlendiriliyor. Strateji Grubu'nun aylık dergisi Gündem'de ya- yımlanan habere göre, Emniyet'ın raporunda "gru- ba" adını veren emekli vaiz Fethullah Gülen'e bağ- lı vakıf, okul, yurt ve basın-yayın organları ayrıntılı bir biçimde ele almıyor. Ancak Emniyet'in raporun- da, "Fethullah Gülen Grubu" dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in "iyi tarikatlar" görüşü doğrultusunda yorumlanıyor ve takdir ediliyor. Raporda Erzurum'un Pasinler ilçesi nüfusuna ka- yıtlı 1941 doğumlu Fethullah Gülen'in çeşıtlı med- rese ve yörenin din adamlarından eğıtim aldığı be- lirtılerek Diyanet işleri Başkanlığı bünyesinde çalış- tığı hatırlatıldıktan sonra şöyle deniyor: Emniyet grubu! "Fethullah Gülen, Nurcu gruplar içerisindeki si- yasi anlaşmazlıklar sonucu ortaya çıkan ihtilaflar sonrasında gündelik politik meselelerle uğraşılma- sını doğru bulmayarak ayrılmış ve 1970 yılından iti- baren müstakil hareket etmeye başlamıştır. Asıl ga- yenin iman gerçeklerinin anlatılması olduğu ve po- litika ile içli-dışlı olmantn bu gayeye gölge düşürdü- ğünü iddia eden Fethullah Gülen, günümüze ka- dar faaliyetlerini daha ziyade öğrenci ve genç ke- sim üzerinde yoğunlaşttrmıştır." "Fethullah Gülen Grubu"nca altına imza atılacak nitelikteki Emniyet'in raporunda "1970'li yıllarda başlamış olduğu çalışmalarını, çizgisini hıç değiş- tirmeden günümüze kadargetiren Fethullah Gülen'in bilhassa son dönemler itibariyle, geniş açılımlar sar- SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE *: " gilediği ve toplumumuzdaki bütün kesimlerle diya- log kurma yönünde çaba sarf ettiği gözlenmekte- dir" ifadesi kullanılıyor. Emniyet'e göre Fethullah Gülen ılımlı Islami yo- rumlanyla dini değerlerin siyasi hedeflere alet edil- memesini telkin ediyor ve Türkiye'de en geniş ta- bana sesleniyor; Fethullah Gülen'e bağlı müritler Türkiye Cumhuriyeti'nin dünya çapında önemli bir devlet olma potansiyelinden hareketle özellikle eği- tim alanında çalışıyor. Emniyet, "Fethullah Gülen Grubu"nun güçlü mali kaynağını, yurtiçınde ve yurt- dışında kurulan şırketlere dayandırıyor. Emniyet'in akladığı "Fethullah Gülen Grubu "nu, raporun Ir- ticai Akımlar" kısmında ele alması ise kendı içınde çejjşki yaratıyor. Öte yandan, Aydınlık dergisinin kapak haberinde, içişleri Bakanlığı'na sunulan bir rapora göre, Emni- yet Genel Müdürlüğü'nün Fethullah Gülen Cema- ati mensuplannca ele geçirildiği öne sürülüyor. öğüs ölçüsüRTUK'e gore kadınların goğus olçusu! CINE5, şifreli bir televızyon kanalı: iki gün kapatıyor! Parayı veren izliyor. Ayrıca, geceyansından sonra ikin- ci bir şifre devreye giriyor ve Playboy kuşağında erotik filmler gösteriliyor. Playboy'u izlemek için de ayn bir pa- ra ödemek gerekiyor. Ama, Radyo ve Televızyon Üst Ku- rulu, Playboy'da yayımlanan bir filmi, Türk aile yapısına aykırı bulup CINE5'İ g y Erotik filmiere yapısı uygun olan Türk ailelerinin parasını ödeyerek iz- lediği filmleri RTÜK asıl hangi gerek- çeyle yasaklıyor dersiniz: "RTÜK üyeleri, Playboy'daki yabancı kadınların göğüs ve ' kalça ölçülerini Türk aile yapı- sındaki ölçülere uygun bulmu- yor da ondan!" Peribacalarının parası nereye gitti? Nevşehir'de 1998'in Ocak ayından Temmuz ayına dek başta peribacala- rı olmak üzere ören yerlerınden top- lanan giriş paralarının nereye gittiği- ne ilişkin bir iddia ortaya atıldı. Iddiaya göre paralar Kültür Bakan- lığı'nın genel müdürlerinden Kemal Soyer ıle Zerrin Uğur'un, Eskişehir Koruma Kurulu Müdürü Hülya Çopu- roğlu ve müteahhit Hüseyin Kayın- çiçek'le birlikte Nevşehir'e yaptıkla- rı inceleme, tetkik ve her türlü araş- tırma ziyaretleri sırasındakı masrafla- rı için Nevşehir Valiliği'nce harcanmış Aynen Kemal Soyer'ın yardımcısı Zerrin Uğur'la birlikte yaptığı Nemrut Dağı incelemeleri için yemek masraf- larının Kahta Kaymakamlığı'nca kar- şılanması gibi. ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Caferağa'da 'imar hukuku' dersi İstanbul'un Kadıköy ılçesinde- rasiye degıl, "talan özgürlüğü- kı Caferağa Mahallesi sakmlen bugünlerde mutlular. Çünkü yaşa- dıklan semtın "bahçeü" imardü- zenını yok ederek nefes alma me- kâalanna yapılmak istenen dev bir "iş merkezi" projesine yönelik "imar planı değişikliği" ıdare mahtemesKiee "iptal" edıldı. 1/5000 ölçekh plan değişiklıği- ni onaylayan Büyükşehır Belediye- si"nın bu iptal karanna Danıştay'da itiraz etme hakkı olsa bile. artık yeni rant planı degil. eskı "kent pta- nı"geçerlı. Üstelık, "kentlilerin" mahalle sakını olarak taşıdıkJan "imar bilinci" içinde açtıklan bir da\a sonucunda. Acaba bu yargı karan. toplum \ a- rannı hiçe sayan "yerel yetki kul- lanımiDi" sadece Caferağa "da mı sorgulamış oluyor? • • • tmarplanlannınonaylanması ve yürütülmesı anlamına gelen "imar yetküeri" 1985"teki yeni yasal dü- zenlemeyle yerel yönetimlere dev- redildiğınde, öne sürülen temel ge- rekçe özetle şöyleydi: •'Yerel halkın çıkarlan Anka- ra'dan değil belediye eliyle koru- nabilir. Bu nedenle kent planla- rı üzerindeki bakanlık yetkisi, kent sakinlerinin demokratik vö- hizmet için düzenlendıği açık- ça "gözler önüne" serildi. Peki. imar gibı gerçekten asıl belde sakinlerinin söz ve onay sa- hibi olması gereken bir alanda. "yetkilerin yerelleşmesi" doğru degıl miydı? Elbette dogru ve hatta gerekliy- dı. Âricak bu yetkilerin gerçekten "toplum yaranna" ve "şehirci- lik ilkelerine"uygun kullanılabil- mesi için de "demokratik hakla- n" gözeten ve "bilimsel esaslart" temel alan bir "denetim meka- nizmasının" aynı yasal düzenle- meyle "kurumsal" olarak getiril- mesi zorunluydu. Işte bu yapılma- dığı için ve imar kararlannın "de- netimsiz" ve hatta "yaptırımsız" bir şekilde yerel yönetimlerin yet- kisine teslim edilmesinden ötürü, başta metropoller ve kıyı kentleri gibi "yüksek rantın ahlak bozdu- ğu" yerlerde olmak üzere birçok belediye "kamusal sorumluluk- lar" içinde değil. bireysel çıkarla- ra hizmet eden "imar pazarlıkla- n" içinde planlama kararlannı üre- tir oldular. Böylesi bir yağma sürecinde "toplumsal ve kentsel zararla- rın" önlenebilmesi için duyarlı çe\relerin ellerindeki tek olanak Nerede bir "boşluk" kalmışsa. oraya yapılaşma karan veriliyor. Oysa o boşlukların bir çoğu "nefes alma alanları" olarak can simidi oluyor... netimlerine bırakılmalıdır..." 12Eylül 1980 darbesinden son- ra "demokrasi" kavramma yer veren bu "ilk" düzenlemenın ne- den "önce imar alanında" gerçek- leştinldiği. başlangıcta pek düşü- nülmedi. "Acil demokrasi" talep- leri öylesine yaşamsaldı ki, örne- ğin düşünce özgûrlüğü. siyasal hak- lar vb. gibi "daha öncelikli" alan- lardan başlaması gereken demok- ratıkleşmede "ilk adım"'ın imar yetkileriyle atılması fazla sorgu- lanmadı. Ne var kı ilerleyen yıllarda "di- ğer adımlann"' hemen hıç atılma- dığı, imardan başka yine hemen hiçbir konuda demokrasinin pek akla gelmediği görülünce, bu "ön- cülüğe" gerçekten yerel halkın ge- nel çıkarlan için mi; yoksa yeni bir ekonomık politikanın gereği olarak mı önem venldiği de "kavranma- ya" başladı. Hele belediyelerin bir- çoğu, demokrasi adma ellerine ge- çirdikleri imaryetkilerini belde sa- kinlerinin ortak kent ve çevre hak- lan yerine. sadece rant beklentile- rine yönelik inşaat haklannın sü- rekli arttırılması doğrultusunda kullamnca, ortaya çıkan yağmacı ve plansız kent görüntülenyle de birlikte bu vetkilerin verel demok- iseyine "hukuk"tu. Hiçbir yetkı. denetimsiz bile olsa "keyfi" ola- rak ve "kamu yaranna aykın" kullanılamazdı. "Hukuk devleti- nin" bu temel ilkesi ise ancak yağ- macı imar kararlanna karşı idare mahkemelerinde davalar açılarak sa\'unulabilirdi. Nitekim, 1980'le- rin sonlanna doğru mahkemelere koşmaya başlay an meslek odalan. demokratik kuruluşlar ve "belde sakinleri" bugüne dek say ısız da- vayı kazanarak yerel imar yetkile- rinin toplum çıkarlarına ve şehir- cilik ilkelerine aykın kullamlama- yacağı yönünde zengin bir "hu- kuksal birikim" (içtihad) yarattı- lar. • • • Şimdi yeniden Caferağa'daki semt sakinlerinin idare mahkeme- sinde kazandıklan davaya dönersek, bu "hukuk dersi" için de şunu söyleyebiliriz. Beledıyenin artık yapması gereken şev. davacılara "kent adına" teşeİckür etmek de- ğil midir? Hem Danıştay'ı da ar- tık yormazlar, hem de ulusça öz- lediğimiz bir "demokrasi ve hu- kuk duyarlılığr* göstererek 21. yüzyıla yakışırbir "jerel yönetim kültürünü" şimdiden başlatmış olurlar. HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ SAYLU KENCINI BIİJHEM hE SAKMN KAB6A SAHA, YATTI6IMIZ KIYA6IN KAftŞILl6ltgOA SC TURSXN OtAYINA VE ŞERİATÇI KAOBOLAS*AVA TEK eÖZUNUZU KAPAM/INIZI HİCA EDERIM PCfKKU) AKBA6A KENDINI 6ÜVERCIN SANAN KAHGA m — - w KİM KİME DUıM DLMA BEUIÇAK behtcak(n turk.net • ÇİZGİLtK KÂMİL MASARACl H A R B İ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜIN MÜMTAZARIKAS 17 Ocak OENIZE OUŞEN NUKLEER BOM&A ARAN/YOR.. * 1966'PA gUGÜN, ÎSMtlfYA'A/tAf AKOEHtZ A/û<t££e soMBAute BÜYÜK B-S2 P HER İKİSİ O£ PA&ÇALAMAGAAi: ÇÜCA&4 60- MÜLMÜÇT1Ü. SAHtBi /ŞLEM'AJE &AŞlAMtŞr/. Ö*JCE ÛÇ BOM- ELE GEÇr&CAiiŞ, AMCA*: PÖRPUMCÜSU BU- f . O/V 6ÜNÜ AÇK/M SÛRE A1SA/VAA/ BOM&4, *ALVW APU ÇSASt*) C£f» GAF/A/CAfiJ 84O LİKTE ÖÜ 4 PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU 'Dağlap Dayanmaz Derdine../ Pazartesi geceleri "Radyo Cumhuriyet"te yap- tığım caz programını hazırlarken, çalacağım mü- zikieri besteleyen, sesleri, çalgılanyla bu bestele^ ri yorumlayan sanatçıların yaşam öykülerine mut- laka bir göz atarım. Cazseverlerin bilecekleri gibj örneğin, Billy Strayhorn'ın New York'taki zenci mahallesi Harlem'e işleyen hızlı metrodan esinle- nerek 1941 yılında yaptığı 'Tafce The A-Train" bes- tesınde ya da Jerry Gray'in. Gleen Miller'ın New York'ta, "CafeRouge'öaçaldığı yıllarda, şımdiki adıy- la "Hotel Stattler"de konserrezervasyonlan için kul- landığı telefon numarasından esinlenıp 1940 yıl«> da yaptığı "Pennsylvania 6-5000" bestesinde ol- duğu gibi her birinin bir öyküsü var. Yaratıcılan öz- lemlerıni, sevinçlerini, coşkularını, aşklarını, hü- zünlenni bu yapıtlanna yansıtmışlar. Daha sonra on- larca, yüzlerce, binlerce müzisyen bu yapıtları ses- leriyle, çalgılanyla yorumlamış. Heryorumcu sesiy- 1 te, çalgısıyla bu bestelere kendisinden bir şeyler kat- mış. Duygular harmanlanınca birbinnden farklı, bir- birinden güzel müzikler çıkmış ortaya. Yann gece radyoda parçalannı çalacağım bir sa- natçının, VVardell Gray'in kısa yaşamöyküsünü okudum. Türkiye'de pektanınmayan VVardelf Gray, 1921 yılında Oklahoma City'de doğmuş. Caz söz-- lüğü, tenor saksofona "farklı birrenk katan", Benny Goodman, Count Basie gibi büyük orkestralar- da, Earl Hines, Charlie Parker, Dexter Gordon gibi ünlü ustaların gruplarında çalışan VVardell Gray'in 1950'li yılların başında "uyuşturucu" pen- çesine düşüp müziği bıraktığını, 1955 yılında, heı nüz 34 yaşındayken "kumarcenneti" Las Vegas'ta yoksulluk içinde öldüğünü yazıyor. VVardell Gray'in ölümü, Dizzy Gillespie ile bir- likte cazda "bebop" çağını açan Charlie 'Bird' Par- ker'ınki ile aynı yıla rastlıyor. Caz tarihinin bu "bü- yük dehası" da yıllardır bedenini kemiren alkole, tü- tüne ve uyuşturucuya daha fazla direnememiş, 3£j' yaşında ölüme teslim olmuştu. Bir dostu, heykel- cı Julie MacDonald anlatıyor: "Bir bahar sabahı parkta çılgınca ötüşen kuşları, böcekleri dinledi... Sonra, dünyadaki, dedi, bütün sesleri duyabilsey- dik eğer, çıldmrdıkherhalde..." Charlie Parker, salt saksofonla değil, başka çalgılarla da ünlenmiş pek çok müzisyeni etkilemişti. Niçin alto saksofonu seçtiğini kendisinden dinleyelim: "Kansas City'de herakşam Lester Young'ın çaldığı kulübün kapısın- daydım. 12 yaşındaydım. ıçeri almıyorlardı. Kapı- dan dinliyordum. Sonunda gittim, bir alto sakso- fon satın aldım. Tenor saksofon alsaydım mutlaka Lester Young'ı taklit edecektim." Charlie Parker olduğu zaman ardında, duygularını yüklediği on- larca unutulmaz yapıt bıraktı. Bir keresinde şöyle demışti: "Müzik, sizin kişisel deneyıminizdir. Dü- şüncelerinız, aklmızdır... Ne yaşıyorsanız, çaldığına- dan o duyulur..." 2 Nisan 1955 akşamı New York'un ünlü "Camegie Hall" salonunda anısına düzente- nen "jam session"a 2.760 kişi gelmişti. Dizzy Gil- lespıe. Art Blakey, Thelonious Monk, Billie Ho- liday, Stan Getz, Oscar Pettiford, Gery Mulligan. Lester Young, Tony Scott, Horace Silver ve da- ha birçok sanatçı sabaha kadar Charlie Parker için çalıp söylediler... -*' VVardell Gray'i, Charlie Parker'ı dinterken Şevki,- Bey'ı düşünüyorum. O da 1860^189*1 yıttan arast-' na sığdırdığı kısacık yaşamında 1000'ın uzerinde yapıt vermişti. Rüştiye sonrası "Muzıka-yı Hüma- yun"da Hacı Arif Bey'in öğrencisiyken "sıkılmış", bir süre sonra bu "ciddi" çevreden aynlıp kendi üs- lubunu geliştirmeye başlamıştı. Şevki Bey, melo-, di örgüsü, makamları işleyişi ve seçtiği temalarla hocasından daha farklı ürünlerverdi. Şarkılarında,, Arif Bey'inkilerin düzeyinde "makam ve usul" zen- ginliği belki görülmüyor ama onun müziği kulağa daha doğal, daha duygu yüklü geliyor. Eskilerin de^ yimiyle Şevki Bey, "rind" adamdı. Hep "âşık"iit Bestelerınde "aşk" konusunu en ince aynntılarına^ kadar ışledi. "Severim can-ü gönülden seni tersa çiçeğim" adlı hicaz şarkıyı, âşık olduğu kantocu Pe-, ruz Hanım için bestelediği söylenır. "Zannım bu ca- na beni kurban edeceksin...", "Dil yaresini andıra- cak yare bulunmaz...", "Küşade taliım hem bahtım uygun..." Bunların hepsi yaşanmış aşklann, çekil- mişacılann "hüzünlü", "sitemkâr"öyküleridir. Şev- ki Bey, 31 yaşında Beylerbeyi'nde bir arkadaşının evinde kalp krizı geçirip öldüğünde, hekimler bu erken ölümü onun "alkol bağımlıhğt"na bağlamış-. lardı. O da VVardell Gray gibi, Charlie Parker gib,i hep "en uçlarda" yaşamıştı. Hem cazı, hem de Türk müziğini seviyorum ya, dostlarım arada bir "Yahu, cazla klasik Türk müzi- ğinın ne ilgisi var" diye sorarlar. Bu yazıya başlar-. ken Charlie Parker'dan "Parker's Mood"u dinliyor- dum. Şimdi ise Şevki Bey'den bir uşşak şarkı:- "Dağlar dayanmaz derdine bak bu dil-i mahzunu- mun..." "Öyle bir ilgisi var kil.." • .<•••.> Faks:0 216-418 84 10 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 7 8 9 1 2 3 SOLDAıN SAĞA: 1/Bacaklansıkı- ca saran bir tür pantolon... Ka- dın üzerinde tam bir egemenlik hakkına sahip ol- duğuna inanan erkek. 2/ Zihın ve bedence orta- ya konan çaba.. Halkdılindeseb- ze bahçesine ve- rilen ad. 3/ Müs- tahkemyer.. Bir soruna çözütn bulunduğunda hoşnutluk belirtmek için kullanılan söz. 4/ Kırgızistan'ın pa- ra bırimı... Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaş- A ması. 5/ Bir pamuk cm- sı 6/ Balık ağlannın alt ^ ve üst yanlanna geçırilen 6 keçi kılından yapılmış j ip... Lıfleri ıp ve çuval g yapımında kullanılan bir bıtki. 7/ Özür dıleme. 9 Bir nota. 8/ Kötü, çirkin, alçakça... Akla \e gerçeğe avkı- n olan. 9/ "Şiırler" anlamında eskı sözcük... Tombulfın-> dık grubundan standart bir fındık çeşidı. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ lzmifin Seferihısar ilçesi yakınlanndaki ünlü antik kent... Bazı mobılyalarda yer alan, birbirlerinın benzen ama farklı ölçüdeki uçlan yaylı kılıtelemanı. 2/Kıvırcıkbırsaçbiçımı... Vücutısısı.3/"HaJ vır" anlamında kullanılan söz... Yat limanı. 4/ Birmadde- dekı kükürtoranını saplamaktakullanılanaygıt... Köy mubv " tan yardımcısı. 5/ Bılgıçlik taslayan kımse 6/ Dışi geyik._ Sergen. II "'Sayı farkı" anlamında kullanılan sporterimı... Sümerlerde sağlık tannçası. 8/ Küçük cep bıçağı... Hısse, pa>. 9/ Bir tanm aracı... Üzüntülü düşûnce durumu. ,.\
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle