22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÛL 1998 PERŞEMBE HABERLER Kıvrıkoğlu MGK'de• ANKARA(\A)- Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüsev in Kıvnkoğlu, Millı Güvenlik Kurulu(MGK)Genel Sekreterliği'ni ziyaret etti. Kıvnkoğlu, Milli Gü\enlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Celasin ile bir süre görüştü Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş ıle Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Rasım Betir ise Başbakan Yardımcısı \e Milli Sa\unma Bakanı İsmet Sezgın'i makammda ziyaret ettı. Iki komutanın da TSK'ye. devlete, ulusa 4 0 yılı aşkın süredir hizmet verdiklerinı ifade eden Sezgin. Orgeneral Ateş ile Orgeneral Betirin, dosta güven, düşmana korku veren TSK'nin daha da ileriye girmesi için eskiden olduğu gibi biiyük bir sorumluluk ve görev bilinci içensinde görev yapacaklanna inandığını bildirdi. Renkli Atatürk'ler • İZMİR(AA)-Izmir'de bulunan 11 fotoğraf stüdyosunun birleşmesıyle oluşan Izmir Birleşik Fotografçılar Şirketi tarafından Izmir 67. Enternasyonal Fuan'nda açılan sergi. ziyaretçilenn ilgi odağı oldu. Sergivi düzenleyen Ateş Akkor, gençlerin Atatürk'ü eskı ve siyah - beyaz haliyle tanıdığını. bu sistemle fotoğraflan renklendinp onlan günümüze uyarladıklannı belirterek "Amacımız Atatürk'ün resimlerini gençlere günümüzde çekılmiş gibı göstermek" dedi. Bir vıllık çalışmanın ürünü olan sergı için yüzlerce fotoğraf hazırlandığını anlatan Akkor, ancak yogun istek üzerine büyük bölümünün satıldığını. 30 fotoğrafın sergide yer aldığını kaydettı. Oemirel bir mahkûmu affettj • AİNKARA (AA) - Cumhurbaşkanı SüleyTnan Demirel, bir mahkümu sakatlığı sebebiyle affetti. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada. Cumhurbaşkanı Demırerin. Kadıköy 1. AslıyeCeza Mahkemesi'nce yargılanan ve 16 ay hapıscezasr kesinleşen Ozer Bağdat'ın kalan cezasını. Adli Tıp Kurumu'nca tespıt olunan sakatlığı sebebiyle kaldırdığı belirtildi. Egitim komrtesi • ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - İnsan Haklan Koordinatör Üst Kurulu'nda alınan karar uyannca oluşturulan "Insan Haklan Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi" ilk toplantısıru Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk başkanlığında bugün yapacak. Başbakanlık. Adalet. Içişleri. Dışişleri. Milli Eğıtım. Sağlık ve Kültür bakanlıklarından da birer temsılcinin katılacağı toplantıda. Birleşmış Milletler insan Hakları Eğitimi On Yılı Eylem Planı'nın Türkiye'de uygulanmasını öngören ulusal program önerisi hazırlanacak. Komite. belirlenen progcam önerilenyle ılgili değerlendırmelerini İnsan Haklan Koordinatör Üst Kurulu'na bildırecek \e üst kurulun vereceği dığer görev len de yerıne getirecek. Pasaport zirvesi • ANKARA(AA)- Susurluk'ta meydana gelen trafik kazasının ardından gelişen olaylar \e son zamanlarda çetelere karşı düzenlenen operasyonlarda sahte pasaport olavlannın artması. Emniyet Genel Müdürlüğü'nü harekete geçirdi. Emniyet Genel Müdürlüğü, pasaportları daha güvenli hale getiren Sivil Havacılık Örgütü (1CAO) standartlanna uygun pasaport hazırlanması için kollan sıvadı. Bugün çeşjtli kurum ve kuruluşlarırı katılacağı bir toplantıyla pasaportlara getirilecek yenı standartlar belirlenecek. Toplantıda Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ICAO standartına u> gun pasaportlann kullanıiması için hazırladığı yönetmelik tartışılacak. Bölge idare mahkemesi, Edirne İdare Mahkemesi kararını kaldırdı Fetvalı yargı kararına iptal ALPERBALLI ANKARA - İstanbul Böl- ae İdare Mahkemesi. Edirne Fdare Mahkemesı'nın Dıya- net fetvasını dayanak göste- ren türban karannı kaldırdı. Bölge İdare Mahkemesi ka- rannda. "dinseİMiançlansinı- geleven başörtüsü ve türba- nın \ ükseköğretim kurumla- nnda ghilmesi, takılması ve kııllanılmasının. dinin. bire- >iıı nıanevi vaşamını aşarak toplumsal v aşanu, okulun hu- zur ve düzenini bozacağı, si- yasal simge olarak kullanıldı- ğı için de. din. vicdan ve dü- şünce özgürlüğü olarak de- ğeriendirilemevecegi*' v urgu- landı. Mahkeme. Diyanet fet- vasınınkararagerekçe olarak konmasmı olanaksız ve ver- siz olarak değerlendirdı. istanbul Bölge İdare Mah- kemesi. Edirne İdare Mahke- mesi'nin Diyanet fetvasına daya- narak verdıği ve üniversıtelerde türbanın önünü açabilecek kara- rının hukuka uygun olmadığını bildirdi. Bölge idare Mahkemesi 14 Ağustos'ta verdıği kararın ilk bö- lümünde dava konusunu özetledi. Kararda. Trakya Ünıversitesi öğ- rencısı Yıldız Taş'ın "kınama" cezasına karşın derslere türbanla girmekte ısraretmesı üzerine 15 gün okuldan uzaklaştırıldığı kay- Dinci gericiJer türban sorununu her firsatta gündeme getirerek propaganda yapmayı sürdüriiyor. (Fotoğraf: A A) dedildi. Taş'ın Edirne idare Mahkeme- sı'ne yaptığı başvuru üzerine okuldan uzaklaştırma işleminin yürürlüğü durduruldu. Trakya Ünıversitesi Rektörlüğü, Edirne İdare Mahkemesi karannın kaldı- nlması istemiyle Bölge idare Mahkemesi'ne itirazda bulundu. İtirazı görüşen mahkeme. kara- nnda, yükseköğretimın amacının Atatürk ilke ve devnmlerıne bağ- lı yurttaşlar yetiştirmek olduğu kaydedilerek, yükseköğretim ku- rumlannda öğrencilerin kılık ve kıyafetlerinın anayasayla koru- nan devrim yasalanna, anayasa- ya, cumhurıvetın özgün nitelikle- ri ile eğıtimın amaç ve ilkelerıne uygun olması gerektığı konusun- da kuşku bulunmadığı v ureulan- dı. Anayasa Mahkemesi ve Danış- tay'ın türban konusunda verdıği kararlardan örneklere yer venlen idare mahkemesi karannda, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasf nın üniversıtede huzur ve düzenı boz- maya yönelik davTanışlar ile yap- tınmları siralandı. Kararda. özet- le şöyledevam edildi • "Yükseköğrenimi laik birokul- da vaptığını bilmesi gereken \e bu okulda öğrvninı \apmavı seçen, davacı kurumun düzenlemelerini kabul etmiş sayılır. Oinsel inanç- ları simgeleven başörtüsü >a da türbanın (dinsei niteiiklikapaiı kı- yafet) yükseköğretim kurumla- nnda giyilmesi, takılması ve kullanıiması: dinin, bireyin manevi vaşamını aşarak, toplumsal yaşamı ve okulda öğrencilik sıfatının gerektir- diği itibar ve güven duygu- sunu sarsacak nitelikte ça- lışma düzenini bozan dav ra- nıştır. Bunda ısrar edilmesi halinde üniversitenin huzur ve düzenini bozucu >önde et- kiler ve siyasal alana çekil- mesi sonucunu doğurur. Bu tür eylem ve davranışlar, anayasal ilkelere ve yükse- köğretim mevzuanna aykı- ndır ve korunan vicdan, di- ni inanç ve kanaat özgürlü- ğü kapsanıında değertendi- rilmesineolanakyoktur. Ay- nca çağdaş görünüme aykı- n kılık ve kıvafetin vükse- köğretim kurumunda kulla- nılmasının özgürlük ve özerklikle de ilgisi voktur. Disiplin hukuku hükümle- rine göre davacının evlem ve dav- ranışlan disiplin v önetmeliğinin ?„ 8. ve 12. madde kapsamında değeıiendirildiğinde, davacı hak- kında oluşturulandava konusu iş- lemde hukuk kurallanna aykın- lık yoktur." Oybirligiyle alınan karann so- nuç bölümünde. Edirne İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi dur- durnıa karan kaldınlarak, davacı- nın ıstemı reddedıldı. İstanbul 1. Bölge İdare Mahkemesi, laik ilkelere uyulmasınm şart olduğuna karar verdi Türban demokratik hak değü'İstanbul Haber Servisi - İstanbul Üniver- sitesi (İÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter. her öğrencinin İÜ Yönetım Kuru- lu'nunaldığıkararauymdkzorundaolduğu- nu belirterek "Başörtülüfotoğraflageienkız- lar kayıt vaptıramayacak" dedi. Prof. Dr. Serter. kayıtlarla ılgılı basın top- lantısmda. "İ'niversitelerde başı örtülü dini kılık-kıvafetle öğrenim görülemeveceğine ilişkin atık vasa hükümleri ve vüksek mah- keme kararlanna karşuı İs- tanbul 6. İdare Mahkeme- si'nin vürütmevi durdurma karan aldığını" anımsatarak üniversitenin itirazı sonucu İstanbul Bölge İdare Mahke- mesi "nın yürütmeyi durdur- ma kararını kaldırdığını v ur- gııladı Prof. Serter. buna gö- re kayıt sırasında kız öğren- cilerin başörtülü fotoğrafla kayıt yaptıramayacağını kay- dederek. her öğrencinin İÜ Yönetım Kurulıı'nun aldığı karara uyması gerektığıni vurguladı. fstanbul 6. idare Nfahke- mesi'nin vürütmevi durdur- ma kararını kaldıran İstanbul 1. Bölge idare Mahkeme- si'nin karar gerekçesi şöyle: "Anayasa laiklik ilkesine aykın olan ve yüksek öğreni- min amaç ve düzeniyle bağ- daşmavan özgürlük savunu- lamazve korunamaz. Yüksek öğrenimin dersliklerinde ve ilgili verlerde dinsei inançlan simgeleyen belirtilerden ve vüksek öğrenimde kanşıkhk ve karmaşa varatan ve huzur bo/an durumlardan uzak ka- lınması zorunluluğu gözetil- diğinden laik egitim kuralına ve vüksek öğrenim ilke ve amacına ve vüksek öğrenim düzeninin sağlanmasına av- kınlık teşkil eden ev lemlerin demokratik bir hak olduğu da sa\ unulamaz. Belirtilen bu durumlar karşısında kamu kuruluşlanndan sayılan yük- sek öğretim kurumunda akJın ve bilimin ön- cülükettiği. tek tür egitim düzeni içindeduv- gu ve görüş biıiiğini sağlama amaçlu özgür düşünceli, özgür vkdanlı, ulusal değerlere savgılı, çağdaş görüşlü ve çağdaş görünüm- lü insan vetiştirrneamacınaavkınlık teşkil et- meven dava konusu işlemde hukuka ve ilgi- li mevzuata av kınlık bulunmanıaktadır." Serter. "fotoğrafta başı açık. ancak ba- şörtülü kavıt vapbrmava gelen kız öğrenci- lerin kaydınınyapddığmı" belirterek bu öğ- rencilerle karşılıklı özel bırgörüşme yapıl- dığını ve herhangi bir yanlış anlaşılmava ımkân vermemek üzere de görüşmenin bir kamerayla kayda alındığını söyledi. Bu görüşme sırasında başörtülü kız öğ- renciye. -Okula bu şekilde gelmesi halinde derslere alınmavacağının ve hakkında disip- lin soruşturması açılacağının söylendiğini" anlatan Serter. öğrencilere kayıt sırasında "Okulun kılık kıvafet yönetmeliğine uyula- cağına ilişkin bir taahhütname imzalatıldı- gını. ancak imzalamayanlann da kavıtlan- nın vapıldığım" belırttı. Serter. başörtülü öğrencilere sadece du- rumlan hakkında bilgi verildiğını. baskı ya- pılmadığını, görüşmenin de bu nedenle kay- da alındığını söyledi. Serter. bu görüşme so- nucu 7 türbanlı öğrencinin başlarını açmaya ıkna olduklannı belırtti. Bütün dileklerbarış adına "1 Eylül Dünya Banş Günü" önceki akşam Esenvurt'taki Esenkent Rıfat Ilgaz Açık Hava Tivatrosu'nda düzenlenen bir konserle coşkuvla kutlandı. CHPİstanbul İl Örgütü'nün tertiplediği konseri yaklaşık 5 bin kişi Ldedi. Tivatro sanatçısı Zeki Göker'in sunduğu konserde izieyiciler Edip Akbayram'ın türküleriyle keyifli bir gece geçirdiler. Konserde en çok alkışı ise ellerindeki oyuncak süahlan çöp kutulanna atan çocuklar aldı. Havai fişek gösterÜerinin de vapıldığı gecede bir konuşma vapan Esenvurt Belediye Başkanı Dr. Ğürbüz Çapan. "Savaşlann olmadığı bir düma özlemi herkesin isteği. Bu nedenle ülkemizde de iç huzur ve demokrasinin işlerliğini korumak gerektiğine inanıvorum. Türkiye'de hemen herkesin sosyai barışa ihtiyacı var. Bu nedenle Esenkent ve Boğazköy, bu sosyai barışın önemli örneklerinden birisi. '1 Eylül Dünya Banş Günü'nün bölgemizde bulunan Rıfat Ilgaz Açık Hava Tiyatrosu'nda vapılmış olmasuıdan dolavı da muduvum" dedi. "1 Eylül Dünya Banş Günü" etkinlikleri kapsamında İstanbul'un çeşitli semtlerinde önceki gece düzenlenen gösterilerde ise ABD protesto edildi. Okmevdanı'nda toplanan "Haklar ve Ozgürlükler Plarformu" ara sokaklarda slogan atârak v ürüdü. Basın açıklamasının ardından gnıp, ABD bayrağı yakarak bombalı saldınları kınadı. Kâğıtfaane Nurtepe SokuÛu Caddesi, Bakırköv Veni Mahalle ve Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi'nde toplanan göstericiler ise gözattında kaybolduldan belirtilen kayiplann fotoğraflannm yer aldığı dövizler taşıdı. Pblisin yoğun güvenlik önlemi aldığı gösterÛer olaysız sona erdL (Fotoğraf: İJGUR DEMİR) SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Globalleşmenin siyaseti ez- diğı yorumu bana aıt değil. is- veç Işçı Sendikalan Konfede- rasyonu Başkanı Bertil Jons- son söylüyor. Jonsson, Milli- yet'ten Osman Ikiz'le yaptığı göruşmede, globalleşmenin ül- kelerin ıç politıkalarında yarat- tığı tahribata dikkat çekiyor. Ne diyor İsveçli sendika başkanı: "Ekonomik ve politik gelişme paralel seyretse tehlike yok. Ancak küreselleşen ekonomi, politikayı esiraldı... Küreselle- şen pıyasa, ülkelerin ekonomi politıkalarına dayatmalardabu- lunuyor." Jonsson bu saptamalan yap- tıktan sonra küreselleşmenin demokrasiyi tehdit eden bir un- sur haline geldiğine de dikkat çekiyor: "Küresel sermayenın gücü artıp sıyasal mekanizma- nın gücu azalınca demokrası için tehlike başlıyor." Yıllardır, bu ülkenın solculannın dile ge- tirdiği gerçeği, sonunda İsveçli bir sendika lideri kendi yaşadık- ları gerçeklerden yola çıkarak net bir şekilde ortaya koyuyor. Önce "Asya Kaplanları "yla 'Globalleşme Siyaseti Ezdi' başlayan globalleşmenin krizi, oradan Rusya'ya atladı ve bü- tün dünyayı sarsmaya başladı. Kapitalizmın azgın bir ataklığı olarak ortaya çıkan kureselleş- me, dar ulusal sınırlar içine sı- kıştırdığı yoksul ülkeleri ve o ül- kelerin emekçilerini istediği ka- lıba dökmeyi hedef olarak önü- ne koydu. Sovyetler'in dağıl- ması ve sosyalistlerin bir seçe- nek olarak etkilerini yitirmele- riyle atbaşı olarak uyguladığı bu "Yeni Dünya Düzeni" bazılann- ca insanlığtn yeni bir atılımı ola- rak sunuluyordu. Globalleşme efsanesınin yal- dızlan çabuk döküldü. Ancak bu krizın faturası da ne yazık ki yoksul ülkelere ve o ülkelerin emekçilerine çıkanlıyor. Tabiı bu yıkım yalnızca yoksul ülkelerie sınırlı kalmıyor, gelişmiş ülkele- rin emekçilenni de vuruyor. Ge- lişmiş ülkelerdeki bu süreci de Jonsson şu sözlerle dile getiri- yor: "Küreselleşen piyasa, ül- kelerin ekonomi politikalarına dayatmalarda bulunuyor. Da- yatılan şartlann birincisi, düşük enflasyon. Bu artık ekonomi polıtikasının temel amacı oldu. Birçok ülkede duşük enflasyon için alınan önlernierde işşizliğin büyümesıne yol açıyor. Küre- selleşmenin, işverenlerin yatı- nmlannı başka ülkelerekolayca aktarabilmesi için yarattığı ola- naklar da hükümetlere karşı kullanılan başka bir dayatma. İşverenlerin çıkanna olan bu olanak, ülkeleri ve o ülkelerin işçilerinikarşı karşıya getinyor." Jonsson açıkça diyor kı: "Bizdeki işsizlik, yatınmların iş- gücünün daha ucuz ülkelere aktanlmasıyla büyüyor." işte bu noktadan sonra bütün dünya işçilerinın dayanışması günde- me geliyor. Çünkü azgelişmiş ülkelerdeki ucuz işgücü, Batılı yatınmcıların bu ülkelere yönel- mesine yol açıyor. Batılı işverenin işine yarayan bu süreç, Batılı emekçinin aley- hine sonuç veriyor. O zaman yapılacak olan, gelişmiş ülke- lerin ışçilerinin, geri ülkelerdeki işçilerin de haklannı korumak, onlann insanca yaşayacağı bir ücret ve sosyai haklar konu- sunda onunla dayanışma için- de olmak. Batılı sendikacılar bunu an- lamış görünüyorlar. Hatta Batı- lı ülkelenn yönetimlerinin bir kıs- mı da azgelişmiş ülkelerin yö- netimlerine bu konularda uya- nlarda bulunuyorlar. işte Batılı ışçi liderlerınin bu sürecin so- nunda geldikleri nokta: "Ser- maye küreselleşti. Sermaye ne kadar büyürse o kadar güçle- nir. Şimdı sıra bizde. Artık sade- ce ulusal düzeyde değil, ulus- lararası düzeyde güçle merke- zı örgütler kurmak gerekır. "Ya- ni Manc'ın "KomünistManifes- to "da dile getirdiği gerçeğe tek- rar geliyoruz: "Bütün ülkelerin ışçileri birleşin!" Globalleşmeyle ilgili, geçen- lerde yazdığım bir yazıda bu noktayı dile getirmiştim. Benim bu yazıma, artık uluslararası ba- kış açısını tamamen yitirmiş "milliyetçi" sosyalist bir kesim tepki göstermiş, gazetemiz ya- zarlanna mektup bile yazmış- lardı. Globalleşmeye karşı dar milli sınıriar içinde mücadelenin başanya ulaşamayacağını ve uluslararası bir dayanışma ge- rektiğini, bunun emekçi omur- galı olması gerektiğini yazmayı bile antamayan bu anlayışa bir diyeceğim yok. Ancak artık şu gerçek iyice ortaya çıkıyor: Globalleşen ser- maye aşın evrensel bir karakter kazandı. Halbuki, ülkelerin emekçileri ve çalışanlan buna karşı dar milli sınıriar içinde di- renmeye çalışıyorlar. Bu da umutsuz ve içine kapanan bir ruh hali yaratıyor. Bir kısım sol- cunun son dönemde milliyetçi- leşmesinin arkasında da böyle bir süreç yatıyor. Isveç işçi lide- ri, kısa vadeli hedefi şöyle özet- liyor: "Küreselpazara karşı de- mokrasi savaşı." Daha da ileri- si: Özgür bir dünya için: "Ezilen ülkeler ve bütün dünya ışçileri birleşin!" PERŞEMBE ORHAN BURSALI Ekonomide Kelebek Etkîsi Uzun yıllardır borsada oynayan dostumun duru- mu iyı değil. Küçuk servetınin yüzde otuzunu kay- betti beş gun içinde. "Artık daha düşmez, Türkiye Rusya değil, ekonomımiz Rusya 'dan çok iyi, döviz var" vb. gibı sıraladığı gerekçelerini borsa pek din- lemedi ve pattt yuzde 4 daha gitti. Derken yüzde 5 daha!.. Dostum ertesi gün yüzü mosmor, bana takıldı: "Bu son düşuş senin yüzünden, çünkü kötümserko- nuştun" dedi. Ona, "Borsa dibi anyor, henüz düşeceği dip nok- tayı bulamadı, Türkiye'nin öyle döviz rezervlerine pek güvenme, dışsatım olanakları da krizi öyle ko- layatlatmasına uygun değil, devletin bütçesi de ge- liryapısı da rezil durumda, sen neyegüveniyorsun" demiştim. Ama sonra dostuma son düşüşten beni suçlama- sına biraz hak verdım! Çünkü ekonomiler küreselleşince, atmosferin "ke~ lebek etkisı" altına gırmişlerdi! Dünya ekonomilerinin en yumuşak kamı olan bor- salan, bir kelebeğin kanat çırpması kadar minik bir söylenti bile etkileyebilindi! Bu teorinin ışığında, be- nim kötümser sözlerimin sonucu olabilirdi son dü- şüşü! • • • Bu kelebek etkisini, bilimin dışında olanlar için bt- raz anlatmalıyım: Dünya ikliminin ne kadar kaımaşık ve aynı zaman- da kınlgan bir özellık taşıdığını anlatabilmek için, ik- limbilimciler şu ünlü benzetmeyi uydurmuşlardır: "Pekin 'de bir kelebek kanat çırpsa, New York'ta fır- tına kopar!" Buna "kelebek etkisi" denir. Iklimin oluşturduğu atmosfer, açık bir sistemdir (küresel ekonomi gibı). Her türlü gelişme, atmosferi az veya çok etkıler. Ustelik bu açık sistem sadece yeryüzü ile sınırlı bir küresellik değil, evrenle bütün- leşen bir uzaysallık taşır. Atmosferin güneş ışınlan ile alışverişi vardır: zamanı geldiğinde göktaşlan gelir dünyaya çarpar. ıklimi değiştirir: Ömeğin dinozorlar gibi canlı hayatın yüzde 9O'ı yok olur gider. Kelebek etkisi, kaotik yapıların/sistemlerin aynı zamanda ne kadar edilgen ve kınlgan olduğunu an- latır. Atmosfer gibi karmaşık yapılan bir düzen içinde tutamazsınız; onlann kendi düzensizliklerinin bir dü- zeni vardır, bunu değıştiremezsiniz. Çünkü sistem içinde binbir etken vardır (çeşitli rüzgârfar, sıcak su akıntıları, dağlar, depremler, güneş ışınlan, canlılann etkinlikleri -ve kelebekleıi- gibi). Bu etkenlerin etki- lerini kesin ölçemezsiniz: bu nedenle bilim, kaotik sistemlerin bilgısayarlardatam bir benzetimini yap- makta aciz kalmaktadır. • • • Ama küresel ekonominin iç yapısı, atmosferik sis- temle kıyaslanmayacak derecede kınlgan ve çeliş- kilidir. Bu özelliğı, onu kısa ömürlü kılar. • • • Küreselleşme (Yeni Dünya Ekonomik Düzeni) ile her türlü sermaye dizginsizleşti ve kuralsızlaştı. Ser- mayenin (veya kapitalizmin) özünü oluşturan "en çok kâr" güdüsü çifte kışilıklıdir; hem sistemi beste- yen ana etkendir (gınşım, yatınm ve yenilikler), hem de tek başına egemenlık isteği ile sistemi çökertme- ye yönelir (tekelci yapı): Devletin -veya çeşitli ku- rumlann- piyasalan ve sosyai hayatı düzenleyici ve denge kurucu uygulamalarının etkisini srfıra indir- meye çalışır. Hep daha büyük kâr, daha büyük ikti- dar peşinde koşar. Mudahaleden hiç hazzetmez. Rusya'ya gelirsek: Krizde devletin piyasa ve sos- yai yaşamı dengeleyecek siyasi ve mali güçsüzlüğü başlıca rol oynadı (Omeğin vergi toplayamıyor). Sis- tem. vahşı ve tam başıboş... Türkiye, bazı temel açılardan Rusya ile benzer özelliklertaşıyor: Bütçesi durmadan açık veriyor, dış borcu 100 milyar dolara dayandı ve vergi toplama sorunu var. Son vergi reformu minik bir umut olabi- lirdi, ama mali sermaye Rusya krizini bahane ede- rek saldırdı ve geri dönüş sürecini başlattı yeniden: Vergi vermek ve devletin mali bakımdan güçlenme- sini istemiyor. Çünkü bu güçsüz yapıdan emeksiz, zahmetsiz, yatınmsız büyük kârlar elde ediyor (yük- sek faizli devlet kâğıtlan). Ama bu özelliği ile de sis- temi hep sırat köprüsü üzerinde yaşamaya zortuyor (kelebeğin birkaç kez kanat çırpması ile devrilebile- cek bir denge yapısı!). Yani bir anlamda kendini mah- vedecek koşulları zoriuyor (kaçamayacağı bir içgü- dü, Manc'ın kulaklan çmlasın!). • • • Yine de işi basitleştirip borsacı dostuma şunu söy- lemek isterım: Bütün bunlar bahane, krizde en ana etken, eko- nominin küreselleşerek atmosferik sistemin etkisi altına girmesi; üstelik iklim değişikliği gibi büyük bir olayın başladığı ve dünya üzerinde yıkıcı etkilerinin yaşandığı bir dönemde!!! Ve unutmamak gerekir ki kelebeklerin de durma- dan kanat çırpmalannı önlemek mümkün değildiıi Boşbakanlık'ta türban zirvesi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Üniversite kayıtlarında "başörtüsüz fotoğraP kullanılacağı- nın açıklanması üzerine şeriatçı kesim tarafından tırmandınlmak istenen "türban bunalımı" üze- rine Başbakanlık'ta top- lantı dözenlendi. Diya- net İşleri Başkanı Meh- met Nuri Yıhnaz ve Yük- seköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz. Başbakan Mesut Vılmaz'ın maka- mında bir araya geldi. Başbakan tarafından çağ- nlan Gürüz ve Yılmaz'ın son gelişmeleri değerlen- dirdiei ögrenildi. YÖK Başkanı Kemal Gürüz \e Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz. Başbakan Mesut Yılmaz'la bir araya gele- rek türbanla ilgili son ge- lişmeleri değerlendırdı- ler. Toplantıda, kılık kı- yafet yönetmeliklerine uymadığı için başka okullara atanan 170 i- mam-hatıp lısesı öğret- meni ve üniversite kayıt- lannda türbanlı fotoğraf- lan kabul edilmeyen ba- şörtülü öğrencilere iliş- kin gelinen süreç ele alın- dı. Sağlık-İş Sendikası Şube Başkanlan toplantı- sında konuşan Sağlık-İş Sendikası Başkanı ve Türk-İş Başkanlar Kuru- lu üyesi Mustafa Başoğ- lu. yürürlüktekı yasalar- da başörtüsünü yasakla- yan bir hükmün bulun- madığmı, ancak başörtü- sü yasağını kendi çıkarla- nna ve geleceklerine da- yanak yapmak isteyenle- rin üniversite kayıtların- da yeni engeller yarattık- lannı savundu. Bu yasak- lann dinin yasayla değiş- tirilmesı sonucunu doğu- racağını öne süren Ba- şoğlu. "Kuranıkerim'in herhangi bir hükmü ka- nun veya karaıia, bu ka- rar Anayasa Mahkemesi, Danıştay, hükümet va da başka bir organın karan olabilir. değiştirilemez" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle