21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 1998 PERŞEMBI 12 KULTUR 'Cumhuriyet'in 75. Yılında Ege Belgeseli' 9 Eylül'de NTV'de izleyicilere sunulacak Ege'nin yakın tarihi ekranda • Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, Cumhuriyet'in 75. Yıl kutlamalan çerçevesinde 'Cumhuriyet'in 75. Yılında Ege Belgeseli' adlı bir dizi hazırlattı. Yönetmenliğini Enis Rıza'nın, yapımcılığını Nalan Sakızh'nın yaptığı belgeselin danışmanlığını Zafer Toprak üstleniyor. Kültür Servisi - Başkan yardımcılı- ğını Feyhan Kalpaklıoğlu'nun yaptığı Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfi. Cumhu- riyet'in 75. Yıl Kutlamalan çerçevesin- de bir kültür hizmeti olarak "Cumhuri- yet'in 75. Yılında Ege Belgeseli' adlı bir dizi hazırlattı. Türkiye'de Ege Bölgesi ile ilgili ilk belgesel olma özelliğini ta- şıyan bu yapımda, Cumhuriyet'i hazır- layan koşullar ve Cumhuriyet'in kuru- luş, gelişme dönemlerinde Ege'nin öne- mi anlatılıyor. Yönetmenliğini Enis Rıza ve yapım yönetmenliğini Nalan Sakızü'nın yap- tığı belgesel, on yedi kişilik yapım eki- binin 1.5 senelik titiz çalışmasırun ürû- nü. Belgeselin başdanışmanlığını Bo- ğaziçı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Toprak üstlenmiş. Belgeselin diğer danışmanlan, Dokuz Eylül Üni- versitesi ögretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Sabri Yetkin ve araştırmacı-arke- olog Şükrü Tül Özgün müziklen Cen- giz Onural'a ait olan belgeseli Sacit Onan seslendiriyor. Ege ve Izmir incelenecek Dört bölümden oluşan belgeselde, 19. Dört bölümden oluşan belgeselde, 19. yüzydın son çeyreğinden günümüze uzanan dönemde Ege ve İzmir inceleniyor. yüzyılın son çeyreğinden başlayarak gü- nümüze kadar uzanan dönemde Ege ve tzmir inceleniyor. Dönemin ekonomik ve siyasi pano- raması, sosyal ve kültürel yaşamı aktü- el çekimler ve geniş bir arşı\ desteğiy- le anlatılıvor. Çok sayıda kurumsal ve özel arşivden alınan materyaller sayesin- de izleyicıler. şimdiye dek hiç karşılaş- madıklan görsel malzemeyi dizide keş- fetme şansı bulacaklar. Tfirkiye için önemli bir kaynak Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Başkan Yardımcısı Kalpaklıoğlu, belgeselle il- gılı görüşlerini şöyle dıle getınyor: "Bu belgeselde Milli tktisat dûşünce- sinin geüşimi, işgal yılları. kurtuluş, mü- badele dönemleri büyüteç altında ince- leniyor. Söz konusu yülar, o günlere ta- nıklık etmiş. dönemin \e günümüzün önde gelen isimierinin anılanyla izleyi- ci\e aktanlıyor. Belgeselde yüzeyakm akademisyen, uz- man, işadamı ve gazeteci-yazar, farklı bakış açüanyla ayrıntılı olarak Ege'nin yakın tarihine tşık tutuyorlar. Yaşar Eği- tim veKültürVakfi olarak bu hizmetiger- çekleştirmiş olmanın mutlulugunu yaşı- yoruz. Bu belgeselin, Ege yöresini en iyi şekilde anlatan, Türkiye için önemli bir kaynak olma vasfını kazandığına inanı- yoruz.". Yoğun bir araştırma dönemi 1.5 yıllık yoğun bir çalışma sürecinin sonunda hazırlanan Cumhuriyet'in 75. Yılında Ege Belgeseli'nin çekimleri için katedilen yol 15 bin km.. Röportaj, ar- şiv ve aktüel olmak üzere 141 saatlık çe- kimin gerçekJeştirildiği belgeselde 2000 adet fotoğraf, arşiv malzemesi ve belge kullanılmış. Aynca Balkan ve Çanakkale Savaş- lan, 1. Dünya Savaşı, Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı dönemini kapsayan ta- rihsel, hareketli görüntü arşivinden ya- rarlanılmış. 11. Tümen'in Izmir'e giri- şi, îzmir'in kurtuluşu ve Atatürk'ün İz- mir ziyareti, hareketli görüntü arşivi ola- rak taşınmış belgesele. Yoğun bir araştırma döneminin ar- dından çekimleri yaklaşık 75 gün süren Ege Belgeseli 'nde 12 ögretim üyesi ve 90 kişiyle söyleşi yapılmış. Kütüphane araştırmalan üç ay boyunca beş kişilik bir ekip tarafmdan yürütülmüş. Bel- geselde görüş ve tanıklıklarına baş- vurulan kişiler arasında yazar, araştır- macı, gazeteci, işadamı ve Egeli tanık- lar bulunuyor. 17 kişilik bir ekibin üst- lendiği çekimler, Kütahya, Afyon. Uşak, Denizli, Muğla, Aydın, İzmir, Manisa ve Ayvalık'ta gerçekleştirilmiş. Belgesel, fzmir'in kurtuluşu olan 9 Eylül tarihinde NTV'den yayımlanmaya başlayacak. Uçgün Üç gece Şenlik KültürServisi -Poziti f ve Açık Radyo tarafın- dan düzenlenen Istanbul Müzık Şenliği-2. 4-5-6 Araiık tarihlerinde Harbı- ye Askerı Müze ve Kül- tür Sitesi'nde gerçekle- şecek. Tek çatı altında 9 ayn salonda gerçekleşti- rilecek şenlik kapsamın- da üç gün üç gece boyun- ca 90ın üstündeetkinlik yeralacak. Şenliğin kon- ser programı halk müzi- ğinden caza, klasık Batı müzığınden klasık Türk müzığıne. rocktan etnik müzığe uzanan çok ge- niş bir yelpazede 40'ın üzennde konseri kapsı- yor. Konserlerin yanı sıra atölye çaJışmalan, panel- ler, söyleşiler, çocuk et- kinliklen, CD ve kitap sa- tışı gibi yan etkinliklerle desteklenecek festivalin amacı, müzik ile ilgili her kesimden insanı tek bir çatı altında buluşturmak. müziği ve müzısyeni ön plana çıkarmak. ticari kaygıdan uzak özgün ara- yışlar içinde olan müzıs- yenler için ortak bırplat- form oluşturmak, müzik endüstrisi ve onun dina- miklennı incelemek ve Türk müziğinin binbir tı- nısının dünyaya açılabil- mesi için gerekli ortamı yaratabilmek olarak belir- lendi. Şenlik çerçevesinde, 'Buluşmalar başlığı altın- da Türk müzısyenlerın dünyanın çeşitlı yörele- rinden müzısyenlerle ya- pacaklan çalışmalar, Ana- dolu'nun dört bir köşesi- nin yöresel müzikleri ve ustalan. Türk bestecilerin daha önce yorumlanma- mış eserlerinin dün> a prö- miyerleri \e şenlik için hazırlanmış özel proje- ler, getınlecek yenilikler arasında. Aynca şenliğin yurtdı- şına tanıtımına yönelik olarak sürdürülmekte olan kampanyayla uluslarara- sı müzik konusunda yet- kın kışilerin. gazetecile- nn. radyo, tele\ ızyon ya- pımcılannın \ e dünyanın dört bir yanından müzik merakhlannın şenliği iz- lemek üzere Istanbul'a çekılmesi hedeflenıyor. Bu kapsamda, Alman radyosu WDR ile kurula- cak bağlantıyla, konser- lerin kaydedilerek Al- manya'da yayımlanması yönünde çalışmalar da sürdürülüyor. Birincisi 25-26 Ekim 1997 tarihinde düzenle- nen şenlik 2 gün 28 saat boyunca sürmüş ve ge- niş kitlelerin ilgisini çek- mişti. Bennu Yıldınmlar, 'Eski Fotoğraflar' adlı filmde ilk başrolünü üstlendi i Oyuncu ûyatroda varolury GÜL ERÇETİN tzle> icilerin çoğunlukla dizi filmler- den tanıdığı Bennu Yıldınmlar. bu se- zon ilk başrolünü üstlendiği 'EskiFo- toğraflar' adlı filmle çıkacak ızleyi- cinin karşısına. 1994 yılında Tunca Yönder'm yönettiğı 'Ağnya Dönüş' adlı filmle Ankara Film Festiva- i'nin Umut Veren Yeni Kadm Oyuncu Ödülü'nü kazanmış- tı genç oyuncu. Ancak Yıl- dınmlar'ayeni kapılaraçan, yankı uyandıran birödül ol- madı bu. Nitelıkli bir film- le yeniden kamera önü- ne geçmek için bir sü- re beklemek zorunda kaldı.Mayıs ayında Eski Fotoğraflar'da rol alması için teklif geldi- ğinde Re- ha Er- (Fotoğraf: KADER TLĞLA> ^ * dem'ın yöneteceği 'Kaç Para Kaç'ta üstlen- diği yan rol için hazırlanıyordu Yıldınmlar. tki filmin çekim sürelerinın kesişmeyece- ğınden emın olduktan ve merak ettıği konu- lann yanıtlannı aldıktan sonra ilk başrolüne soyunmuş oldu. Bennu Yıldınmlar, Dinçer Sümer'in aynı adlı tiyatro yapıtından Ahrnet Lğurlu'nun senaryolaştırdığı, Necef Uğuriu ve Jülkle Övür'ün yönettiği Eski Fotoğraf- lar'da başrolü Ahmet Uğurlu ile paylaşıyor. Fi Im birtaşra kasabasında dansözlük ve şar- kıcılık yapan Sevtap ile onu pavyona götü- rüp getiren Seyit'in yaşamlannı konu alıyor. Toplumda geri plana itilmiş küçük insanlar Sevtap ve Seyit, ama dünyalan o kadar kü- çük değil. Seviap enişte baskısmdan kaçtığı günlerde şarkıcı olmak isterken hayatta mut- lu olabileceği tek erkekle tanışıyor. Ancak adam kan davası yüzünden öldürülüyor. Ço- cuğu ile sokakta kalan kadmın yaşamına o günden sonrabirbirinin aynı erkeİdergirip çı- kıyor. Sonunda dansözlük yaparken çıkıyor karşımıza, ancak artık rahatsızlığı nedeniy- le yavaş yavaş ölüme yaklaşmaktadır. Bu noktada komiyle arasında geçen diyaloglar sırasında Sevtap'ın geçmişiyle Seyit'in ge- leceği kesişiyor. Hd oyunculu iki yönetmenli film Sınema konusunda pek çok soru var Yıl- dınmlar'm kafasında. Özellikle dizilerde ya da tiyatro oyunlannda olduğu gibi her hafta kendısinı yenıleme şansının olmaması so- rumluluğunu arttınyor. Sevaplanyla günah- lanyla olduğu gibi kalan bir ürün olarak gö- rüyor sinemayı. Ancak ilk başrolünün bir ti- yarro metnınden uyarlanmış olması ve baş- rolü. kendısıne yardımcı olmak için elınden gelenı yapan bir tiyatro ustasıyla paylaşmış olmak büyük kolaylıklar sağlamış Yıldınm- lar'a. Filmlenn çekım aşamasını değerlendi- rirken şunlan söylüyor: u İld yönetmenli, iki oyunculu tam bir aile filmiydi. sıcacık bir or- tamda çekildL Gerçekten dört ayak üzerine düştüm. çünkü birlikte çahştığım insanlariş- lerini çok i>i yapıyorlanu." Bennu Yıldınmlar oyunculuğa 1988 yı- lında Şehır Tıyatrolan'nda başladı. 1990*da konservatuvardan mezun olduktan sonra bir buçuk yıl da Ingıltere'de dıl ve drama kurs- larına gitti. Döndüğünde Sehir Tiyatrola- n'nın kadrosuna alındı. 1995 yılında da 'Bir Atın Öyküsü' adlı oyundaki rolüyle de Be- dia Muvahhit Ödülü'nün sahibi oldu. Daha sonradizi filmler dönemi başladı. Sü- per Baba'daki Elif rolünü Okan Bavülgen'in başrolündeyeraldığı Utanmaz Adam'daki Yıl- dız rolü izledi. DiziJerin kitleler tarafmdan ta- nınma konusunda kendisine büyük yarar sağ- ladığını, ancak bunun yanı sıra pek çok da dezavantajı olduğunu düşünüyor Yıldınmlar. Önceliklesokaktaki insanlann kendisini Elif olarak tanımasından pek hoşnut değil. Bu rolünden sonra Elif benzeri pek çok rol can- landırması istendi kendisinden. ancak tek ti- pin oyuncusu olmak istemediğinden uzak durdu bu tekliflere. Tiyatroya.öncelik tanıyor Dizilenn kendisine yüklediği kalıplan ge- çen yıl ŞehirTıyatrolan'nda Kenan Isık'ın Ah- met Hamdi Tanpınar'ın aynı adlı yapıtından riyatroya uyarladığı Huzur'da üstlendiği Nu- ran rolüyle yıktı. Bu sezon da sahnelenme- ye devam edecek olan Huzur'daki bu rolü ts- met Küntay Tiyatro ödülü'nü getirdı genç oyuncuya. Oyunculuk konusunda emin ve sağlam adımlarla ilerliyor Yıldınmlar. Oyunculuğu tiyatro ve sinema oyunculuğu olarak ayınmı- yor: "O>Tincuo>Tincudur,sahnedede. kame- ra karşısında da. Sesinizle. hareketlerinizle bir bütün oluşrurnıanı/ gerekir. Bizde hâlâ 1920'lerden kalan teknikJerle film çekildiğin- den, sesli çekim yapüamadığından bu bütün- lük sinemada bozuluyor. Türk sinemasında- ki en büyük gelişme, oyuncu seçimkrindegü- zel kadm vegüzel erkek ölçütkrinin değişmiş olmasL" Bennu Yıldınmlar, oyunculuk serüvenin- de yer, zaman ve bakış açılannın uyuştuğu her projeye evet diyor. Ancak önceliğı tıyat- roya verivor: "Oyuncunun var olduğu tek yer tiyarrodur. Sinemada sizin dışınızda geli- şen, filmi zenginleştirebilen pek çok faktör var.Ancakoyuncueğer kendisinith-atrodavar edebiliyorsa o oyuncudur. Bu veteneği ondan sonra nerede kullanırsa kullansın artık başa- nlı olur." Bennu Yıldınmlar'ın önümüzdeki günler için tek beldentisi, yaz aylan süresince rol al- dığı iki filmin izieyicivle buluşması. Rupert Brooke'un eşcinsel-erotik bir uslüpla yazdığı mektuplar yayımlanıyor Yıırtsever şairin gizK ıııektııplaıi Kültür Servisi - Ingılızlerın milli kahra- man olarak gördüklen, Bırinci Dünya Sava- şı "nda ölmüş olan ünlü şairlerı Rupert Bro- oke'un bir erkek arkadaşına yazdığı eşcınsel- erotık üsluptakı mektuplan önümüzdeki ay yayımlanacak. Mektuplar Brooke'un öldü- ğü yıl olan 1915'ten bu vana şairin edebı va- rislerı tarafmdan saklanıvordu. Yeni yayım- lanacak olan kıtap şairin eşcinselliğinın bo- vutukonusunda yeni tartışmalarayol açacak Kitapta Rupert Brooke ile Freud'ün lngı- lizce çev ırmenı olarak tanınan James Strac- hey'in karşıhklı olarak birbırlerine yazdık- lan mektuplara yer venliyor. Brooke, yaşa- mı boyunca annesinden sonra en çok Strac- hey'e mektup > azmış. Oldukça cesur \e eşcinsel-erotik üslup ta- şıyan bu mektuplar Brooke'un 27 yaşında ya- şama veda etmesinın ardından 80 yıl boyun- ca şairin "romantik ve yurtsever" imajını yıkmamak için bü> ük bir özenle yayımlan- madı. Rupert Brooke hayranlan şimdıden bu mektuplann yayından kaldınlması için mücadeleye başladılar. Brooke'un. babasının müdürlük yaptığı kendisinin de öğrenci olduğu okulda bir er- kek çocuğu nasıl taciz ettiğine, eşcinsel sek- sı özlediğıne değindigi mektuplar Strachey'in dul eşı Alh tarafmdan 1967 yılında Nevv York Halk Kütüphanesi'ne teslim edilmişti. Öykü beyazperdeye aktanlacak Dovmakbilmeyen bir eşcinsel olan Strac- hey hazırlık smıfındayken Brooke'a tutkulu bir şekilde âşık olmuştu. Tutkusunu ilk mek- tubunda dolambaçlı bir ifadeyle dile getirdi. Brooke ise biseksüelliğini saklama gereği duvTnadığından daha açık bir dıl kullanıyor- du. Yale Üniversitesi ögretim üyelerinden Robert Baldock 1905-1914 yıllan arasında yazılan bu mektuplann yer aldığı Friends and Apostles adlı bu kitapla iki adamın eş- cinsel bir bırliktelik yaşadığının açıkça an- laşıldığmı ve Brooke'un eşcinsel deneyim- lennin tahmin edilenden daha fazla olduğu- nu söylüyor. Brooke'un okul arkadaşı olan ve ölümü- nün ardından edebi temsilcılığini üstlenen Ge- ofrre>- Keynes, Brooke'un yakışıklı yurtse- ver şair imajını koruv abilmek amacıy la uzun süre şairin eşcinselliğinın üzerinı örtmeye çalışmış ve mektuplan herkesten gizlemiş- ti. Brooke, Binnci Dünya Savaşı Şehitlen arasında sayılmasına karşın henüz cepheye gıtmeden kan zehirlenmesinden ölmüştü oy- sa. Brooke'un son biyografisini kaleme alan ve şairin eşcınselliğinin çok fazla büyütül- memesi gerektiğini savunan Mike Read ge- lışmeler karşısında şairin öyküsünü bu kez beyazperdeye aktarmayı amaçlıyor. Read'e göre Brooke'un eşcinsel eğilimlerinin tek nedeni kadınlann bulunmadığı bir ortamda yetişmiş olmasıydı. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Yine, Eylül... Bugün Eylül'ün üçü. Yine, bir perşembe. Sen bu satırları okuduğunda, ben çok uzaklarda olacağım. Bir Eylül ayında olacağım ama, Istanbul'dan çok uzaklarda. Eylül'de geleceğım demjştin Istanbul'a; geldin mi? Oysaki, her Eylül'de Istanbul'da olmalıyım; sen gelmesen de... Her Eylül geldiğinde... Eylül, her ne kadar "hazan ayı"ysa da, kösnüllü- ğün ayıdır aynı zaman... Sen bu satırian okuduğunda, kent bensiz, ben çok uzaklarda: ama işte Eylül, yine istanbul'da... Acaba, geldin mi, Istanbul'a? Yine bir Eylül ayı; bir tutkunun esirliği... Bir alış- kanlığı sürdürmek mi yalnızca; yoksa, bir romanın ya da kimilerinin yüreklerinde gizlediği bir duygu- nun yok olmaz etkisi mi... Yazın bitişiyle, renklerin, doğaya karşı direndiği biray Eylül. Ama olanaksız, renklerin baharrengin- deki gibi kalışı. Solmaya, ölmeye mahkûm... Nasıl betimler Mehmet Rauf Eylül'ü, Eylül'de: "Eylûlden daha ne beklenir? Eylûl, malûm a, hü- zün ve matem ayıdır." Eylül sonbahann başlangıcıdır, hiç kuşkusuz ki. Ama Eylül bir başlangıç mıdır, yoksa bir bitiş mi? Doğadaki canlılığın bitişidir, belki de... Belki de Eylül bir direniştir... Kocası ve gizli âşığıyla kırlara çıkan, Eylül roma- nının, "hazan kahramanı" Suad, Eylül ayı ile kendi yaşadıklarına ilişkin benzerlikler bulur: "Eylül! öyle güzel ay ki, geçen her güzel günü için ona mitter olmak gerekir. Eylül, esef ve özlem ayıdır, içine birkaç günlük kış hücumundan acı düş- tüğü için, insan o güzel havalann, devamlı yazın ar- tık geçtiğini anlayıp üzülür, özlem çeker... ''Eylül!.. Henüz, renk ve güzel kokular bıtmemiş, fakatbaharın bolrenkleri, hissedilmez şekilde kay- bolmuştu. Bu kayboluşta geri gelmek ister gibi bir eda vardı ama, bu boş, acı, hırçın biredaydı ve bu- na karşın bahann rengi soluverdi... "Eylülde, sankibahara özlem çeken üzgün birta- zelik, sanki üzerine çöken kışın, kendisini yok et- mek isteyen sonbahara karşın devam etmek, yine bahar olmak mücadelesi vardır; fakat bunun için muhtaç olduğu şeylerden yoksundur ve kendisin- de de dayanma gücü kalmamıştır. Doğa da bunu anlamış gibi, acı bir düşünceyle üstüne çöken ıs- sızlığın, yasın altında ezilerek durur. Ne kadar uğ- raşırsa uğraşsın, ne kadar dayanabilirse dayansın kışın üstün geleceğini, artık her şeyin, her umudun bittiğini, buna dayanmak gerektiğinianlamaktan do- ğan bir güçsüzlükle ağlar..." Renkler ve kokular yavaş yavaş gizli bir yok ol- ma sürecine girer: hatta yapraklar da. Eylül direnir.. Kokuları, yaprakları ve renkleri canlı tutmaya dire- nir... Zaman zaman rüzgâr acımasızdır; bazen de yağ- mur. Ama Eylül direnir... Suad, Eylül'de "her şeyin çürüdüğünü" görür. Onun için Eylül ilk yılgınlık ayı, "ölümü" ilk duyma ayıdır. Belki de o gün, kocası ve gizli âşığıyla kırlara çık- tığı bir Eylül günü, doğada gördüğü kendi ölümü- dür. Yaşadığı güzel günlerin özlemi ve acısı o an yü- reğine düşer. Belki de Eylül özlemdir... Ama dedik ya, öte yandan Eylül'de, dönencele- re yakın yerlerde özellikle de, o "kırık" güneş ışın- larının gözle buluştuğu günlerde yani, doğurmanın itkisi de saklıdır. Eylül için kim bilir daha neler söylenebilir; neler yazılabilir; ama Eylül'ün kendisi başlı başına bir şi- irdir. Uzun bir şiir, bitip tükenmez bir romantikliğin destansı yazılışıdır Eylül; yüreklerdeki derin izlerin yazınsal izdüşümü... Bir romandır Eylül, sanki bir insanlık tarihini an- latır; Suad ile Necib'in yasak aşkını anlatan... Eylül, bir Attilâ llhan şiirinin dizesine gelip konar: bir şairinin düşüne gelıp konduğu gibi... "sonbahar sarsıntılarla gelirdipten ve derinden dağılır sis yelkenleri kederii eylül gemilerinden yetişememek son kuşlara yetişememek ah ne kadar hüzünlü bakıp yalnızlığın nabzı deniz fenerierinden" Eylül, belki de karanlığa doğru uzanan güzelliği- ne dokunamadığım bir özlemdir. 59. Devlet Resim ve Heykel Sergisi • Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı tarafmdan, Cumhuriyet'in 75. yıldönümü kutlamalan çerçevesinde "59. Resim ve Heykel Sergisi' kapsamında, çeşitlı dallarda yanşmalar düzenlenecek. 'Devlet Resim Yanşmasf. 'Devlet Heykel Yanşmasf, 'Devlet Seramik Yanşmasf ve "Devlet Özgün Baskı Yanşmasf na katılmak isteyenler, katılım formlannı ve şartnameleri, kültür müdürlükleri. Kültür Bakanlığı'na bağlı Devlet Güzel Sanatlar Galerileri, Devlet Resim ve Heykel Müzeleri ile ilgili fakülte ve dernekJerden temin edebilecekler. Katılımcılann eserlenni. 5-24 Ekim günleri arasında Ankara v e Izmir'de Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğü'ne. Istanbul'da ise Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü'ne teslim etmeleri gerekiyor. Yanşmaya katılacak eserler, araiık ayı içinde Ankara'da sergılenecek. Tucholsky Ödülü, Vıncent Magombe'nin • STOCKHOLM (Cumhuriyet) - Isveç PEN Klüp tarafmdan her yıl 'baskı altında olan, tehdıt altında yaşayan ya da göç etmeye zorlanmış bir gazeteciye ya da yazara' verilen. adını Rus asıllı Avusturalyalı yazar Kurt Tucholsky "den alan Tucholsky Ödülü, bu yıl Ugandalı yazar Vicent Magombe'ye verildı. 1959'da Uganda'da doğan yazar. gazetelerdekı köşe yazılanyla Uganda hükümetinin öfkesini üzerine çekmiş ve ülkesını terk ederek Leningrad'da ve Londra'da yaşamak zorunda kalmıştı. Her defasında bir >ıl uzatılan geçici sığınma hakkıyla Londra'da oturan Magombe. halen kendi ülkesinın ve dığer ülkelerin yazarlannın durumuyla ilgili yazılar yayımlıyor. Tucholsky Ödülü, güç koşullar altında ve yurdundan uzakta yaşamaya zorlanmış olan yazarlann. 1 yıl süreyle tsveç'te bütün masraflan karşılanarak özgürce yaşamasını, kalemiyle baş başa kalmasının sağlanmasını içeriyor. Daha önce Salman Rüşdü, Teslime Nesrin ve Faraj Sarkoohi gibi yazarlar da bu ödülü almıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle