28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14TEMMUZ1998 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER FP'den tıükümete MF uyarısı • AAKARA (Cumhuriyet Jürosu) - FP Genel Başkan fardımcısı Abdülkadir \ksu. hükümetin •konominin denetimini MF'ye bırakarak büyük :ayıtsızlık gösterdiğini laydetti. Aksu. "Hükümeti lyanyoruz. ındonezya'daki büyük konomik depremin en memli sebebinin IMF'nin indonezya hükümetini anlış yönlendirmesi ılduğu yolunda ciddi ddialar var'" dedi. Aksu larlamentoda düzenlediği ıasın toplantısında Cocaeli'deki SEKA'yaait idanlıgın Koç grubuna pedelsiz de\rinin de büyük >ir skandal olduğunu iırguladı. (aplancılara »perasyon I SAKARYA Cumhuriyet) - Türkiye'de karases" olarak anılan "emalettin Kaplan'ın oğlu 4etin Kaplan'ın yandaşlan Iduğu iddiasıyla 5 kişi özaltına alındı. Sakarya imniyet Müdürlüğü. özaltındaki Ali Akar (58), lecep Ay (55), Nazmi dankaya (39), Recep Leleş (33) ve Ibrahim Lahraman'ın (31) Sakarya e çevresinde irticai jaliyetlerde ulunduklanni ileri sürdü. İzelleştirme ırtelendi IÇANAKKALE(AA)- )zelleştirme kapsamına lınan Sümer Holding'e ağlı Çanakkale Sentetik >eri Fabrikasrnın satışı rtelendi. Enerji ve Tabii .aynaklar Bakanı Cumhur rsümer. fabrikanın jatejik ürünler üretmesi e alınan siparişlerin nemi nedeniyle satışının ir süre için ertelenmesi aran aldıklannı bildirdi. iayısal talihlisi ONGULDAK rumhuriyet)-Milli iyango tdaresi tarafından ;kilen Sayısal Loto'da 6 ıkamı doğru bilerek 158 lilyar 56 milyon 600 bin ra kazanan iki kişiden irinin Zonguldaklı emekli ir maden işçisi olduğu îlirlendi. Resen emekli iildikten sonra geçim kıntısı çeken ve özel bir laden ocağında ışçavuşluk yapan luhittin Üstünbaş, 300 bin ralık kupon oynadığmı iyledi. Üstünbaş, "300 n lira karşılığında 158 ilyar kazanmak harika bir ay" dedi. arıyer'deki inayet I İstanbul Haber Servisi - ğradığı sılahlı saldın ınucu yaşamını yitiren ınyer Belediye Başkanı usuf Tülün'ün özel kalem üdürü Nurbaki aradeniz'in bir aşk şkisi nedeniyle dürüldüğü öne sürüldü. tanbul Emniyet .üdürlüğu'nden olayla jili olarak yapılan ıklamada Karadeniz'in ıtil zanlısının 20 ışındaki Tolga Ünlüsoy duğu bildirildi. çıklamada, Ünlüsoy'un, aradeniz'i, annesi Pakize nlüsoy ile ilişkisi olduğu •rekçesiyle öldürdüğü le sürüldü. Yılmaz, kutsal değerlerin istismar edilmesinin dine zarar verdiğini söyledi 6 Kmıse ezana el uzatamaz'• "Halka rağmen politika yapmayız. Kendi insanının gerçeklerinden habersiz olan, küçük gören, zorla değiştirmek isteyen anlayışın her zaman karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz." EMİNE KAPLAN KONYA/BEYŞEHtR - Ordu- nun irticayla mücadele kararlılığı- na katıldığını belirtirken "Altına imzamı atanm" açıklamasını ya- pan Başbakan Mesut Yılmaz, Anadolu turlannda söy lem değiş- tirdi. "Halka rağmen politikayapma- yacaklaruıT belirten Yılmaz, hiç kimsenin ezana ve ba\Tağa el uza- tamayacağını, kutsal değerleri is- tismar edenlerin dine ve samimi Müslümanlara zarar verdiğini söyledi. Başbakan Yılmaz, dün Be\şe- hir'de Eşretbğlu Köprüsü. İhsan Kabadayı Ilköğretim Okulu. Be\ - şehir Stadyumu \e çıraklık eğitim merkezinin açılışını yaparken; 1000 kişilik öğrenci yurdunun te- meli dualar eşliğinde atıldı. Beyşehir Anıt Meydanı'nda halka seslenen Yılmaz. hüküme- tin 1 \ıl içinde yalnızca hizmet yapmakla kalmadığını. kavga ve laf kalabalığına dayalı siyaset an- layışının yenne uyumlu ve uzlaş- maya dayalı bir anlayış getirdiği- ni söyledi. Hükümetin görevınin Türkı- ye'yı yeni biryüzyıla taşımak ol- duğunu anlatan Yılmaz, bütünça- balannın gelecek kuşaklara daha zengin \e mutlu bir Türkiye bı- rakmak olduğunu vurguladı. "Halka rağmenci politikalann" geride kaldığını kaydeden Yıl- maz. hükümetinin insanları zora değil. rızaya davet ettiğini bildir- di. Yrlmaz. şu görüşleri dile getir- di: "Insanlar arasındald farklıhk- lan zenginük olarak görüyoruz. Kendi insanının gerçeklerinden habersiz olan, küçük gören, zoria değiştirmek isteyen anlayışın her zaman karşısında olduk. olmaya devam edeceğiz. İnsanımız nasıl inanmak. nasıl yaşamak istiyorsa bizim görevimiz hukuk ve demok- rasi kurallan içinde bunu sağla- maktır. Dinimizin anlayışı da bu- dur. İslam bir banş dinidir. Zor- lukları kolaylaştıran ve farkları birleştiren bir dindir. Bunun için atalarunız bu topraklarda hoşgö- rünün en güzel örneklerini vermiş- tir. Hazreri Me\ lana da bunun gü- zel bir örneğidir. Hiç kimsenin di- nimizi kendi tekeline almava. in- ' Diyanet'e şeriatçı sızma yok' ADANA (Cumhuriyet Giiney îlleri Bürosu) - Di> a- net Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz. dün bir gazete- de yer alan "Diyanet'e şeri- atçı sızma" başlıklı haberde yer alan. Başkanlığın üst dü- zey görevlileri arasında Müslüman Kardeşler örgütü üyelerinin bulunduğuna iliş- kin savların doğru olmadı- ğını belirterek. "Zaten böy- le bir şey olsaydı gereken ya- pılırdı" dedi. Depremden zarar gören bölgelerde inceleme yap- mak üzere geldıfi Adana'da basın mensuplannın, söz ko- nusu haberde yer verilen, Başbakanlık Takıp Kurulu raporundaki savlarla ilgıli sorulannı yanıtlayan Yılmaz şunlan söyledi: "Böyle bir üyemiz yok. E(- Ezher mezunu birisi var. Şöyle ki; bir-iki sene El-Ez- her'de okumuş. daha sonra yatav geçiş vaparak Kayseri Yüksek İslam Enstitü- sü'nden mezun olmuş. Bunu Kayseri'den, Mısır'dan ve Emniyet Genel Müdürlü- ğii'nden incelettik. Bir kişt- nin sınırdışı edildiği pasapor- tundan bellidir. Bu iddia asıl- sızdır. Bunlar her dönemde olduğu gibi ihbardır. komp- lolardır." ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Diyanet İşleri Başkanlığı "Düşünce ve Fikir Ozgüriüğü" konusunda hutbe verecek. ">\ ı sanlan şucu bucu diye kamplara ayırmaya. cennet bekçiliği ve ce- hennem zebaniliğine smunmaya hakkı yoktur. Hiç kimseye dini- mizde böyle bir yetki verilmemiş- tir. Bizim hakkımızda haksız, mes- netsiz iddialarda bulunanlar, ya- lan söyle>enler, çamur atanlar bir yıl önce bu ülke>i ne hale getirdik- lerine bir baksınlar." Hiç kimsenin ezana ve bayrağa el uzatamayacağını kaydeden Yıl- maz, çabalannın ülkeyi banş için- de kalkındırmak olduğunu belir- terek, yurttaşlardan "fitne" ve ya- lanlara kulak asmamalarını iste- dı. Hiç kimsenin 2.5 oy uğruna kendilerini imanla karşı karşıya getiremeyeceğini anlatan Yılmaz. "Bu mukaddes de- ğerleri istismar edenler dine ve samimi Müslümanlara zarar veririer. Onlarla mü- cadele edeceğiz'' dıye ko- nuştu. 55. hükümetin iktidarı devraldığmda bütçenin de- lik deşik olduğunu, memur- lann maaşlannın bile öde- nemeyecek durumda oldu- ğunu kaydeden Yılmaz, hü- kümetin bütün engelleri aş- tığını söyledi. lktidann yaşam pahalılı- ğı ve enflasyonu yüzde 50"ye indirmeyi vaat ettiği- ni kaydeden Yılmaz, "20 yıldır hep pahalılık içinde yaşamışız. Hiç ucuzluk gör- memişiz. Herkes zannediyor ki bu pahahlığın önü alına- maz. Komşu ülkeler pahab- lığın üstesinden geldiler. Üç- beş hazırda yiyen insan enf- lasyondan rahatsız olmaya- bilir. Biz enflasyonu ezmeye kararlıyız. Bir ayağını çö- kerttik. şimdi sıra ezmeye geldi. Bunun için bize 6 ay daha destek olun" dedi. Beyşehir'in sorunlanna değinen Yılmaz, Gembos yolunun karayollan agına alındığını, organize sanayi bölgesinin merkezi trafosu- na başlandığını kaydederek, Erzurum üzerinden Kon- ya'ya doğalgaz boru hanı- nın da ihale edildigini söy- ledi. Yılmaz, Tuz Gölü'nün korunması için de Bakanlar Kurulu karan çıkartıldığını bildirdi. Başkentte baskın seçiııı tarbşmasıANKARA(Cumhurhet Bürosu)- Seçım hükümetine karşı çıkan \ e behrsizlik orta- mının bir an önce giderilmesini isteyen Başbakan Yardımcısı BülentEeevit'in "6ay heba olmasın, seçimi kasuna çekeöm" söz- leri baskın seçim tartışmalannı yeniden gündeme taşıdı. Ecevit. Başbakan Mesut Yılmaz ileCHPIideri DenizBaykal'ın "dü- şük profilli hükümet" modelini yeniden gözden geçirmelerini de istedi. Baykal. "Bubirka- çış senanosu mu?" der- ken. genel sekreter Adnan Keskin. "Bu. iflasın ve tü- kenişin ilamdır" görüşü- nüdile getirdi. DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ise "Fiili imkânsızlık var. YSK Başkanı.yakın tarih- te seçim >apılamayacağını söylüyor" değeriendirme- sini yaptı. Başbakan Yıl- maz, "Seçimin ne zaman yapılacağma Meclis karar verir" açıklamasını yaptı. FP ve DYP yönetıcileri. Ecevit'in önerisine destek verdiler. Yılmaz ile Baykal'ın yerel ve ge- nel seçimlerin 1999 yılı Nisan ayında ya- pılması, seçime yeni bir hükümetle gidil- mesi ve seçim karannın parlamento tatile girmeden önce almması konusunda uzlaş- ma imzalamalanna karşın, hükümet ortak- lan DSP \e DTP'nin "kerhen" destek ver- mış olması nedeniyle bu uzlaşmanın yaşa- ma geçip geçmeyeceği netleşmedi. Ece- vit'in "Sonbaharda seçim olursa seçimi bi- tirir, seçim hükümeti gereğini de ortadan kaldınnz'' sözleri, uzlaşmayla ilgili tartış- malan yeniden gündemin ilk sırasına taşı- dı. Ecevit, Yeni Yüzyıl'ın dünkü manşetine yansıyan sözleriyle ilgili yazılı bir açıkla- ma yaparak açıklık getirdi. Hükümetten ümidini kesmediğini, aksine başanlı buldu- Org. Kıhç:Israü'edoğuda üsyok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hava Kuv\'etleri Komutanı Orgeneral tlhan Kıbç, tsrail'le Türkiye arasında ortak eğitim çalışmaian ve tatbikat yapıldığını. ancak Jsrail'e doğuda üs verileceği yolundaki haberlerin doğ- ru olmadığını bildirdi. Dışişleri Ba- kanlığı da, üs verileceği haberlerini yalanladı. Israil'in Ankara Büyükel- çiliği, Türk savaş uçaklannın fsrail'de S-300 ftizelerini vurma eğitimi gör- düğü ve Israirin Türkiye'nin doğu- sunda bir hava üssü kurduğu yönün- de basmda çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi. tsrail Büyü- kelçiliği, Dışişleri Bakanlığı Sözcü- sü'ne dayanarak yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki işbirliğinin her- hangi bir ülkeyi hedef almadığı da vurgulandı. Orgeneral Kılıç, dün resmi temas- larda bulunmak üzere Türkiye'de bu- lunan Ispanya Hava Kuvvetleri Ko- mutanı Orgenerai Juan Antonk) Lo- pez'le görüştü. Kılıç. gazetecilerin ABD'de yayımlanan The Christian Science Monitor gazetesine dayana- rak yönelttikleri. "Türk Hava Kuv- vetieri ile Israil arasında hava sav un- ma eğitimi >« özekfc S-300'lere karşı bir işbtrliği olup nlnmrfıgnm" ilişkin sorulan üzerine, şunlan söyledi. "fs- railileajılaşınaJarçerçevesindekarşı- lıklı olarak gerekli eğitim ortamırtdan faydalannoruz. Bunun dışında aynca vapdan bir şej yok." Kılıç, "Doğu'da tsraü'e üs verileceği" iddialannada, "Ben bitmryoruın. Benim bilmediğim şey de herhalde yok" dedi. ğu 55. hükümetin anayasal süresini doldu- runcaya kadar işbaşında kalmasından ya- na olduğunu belirten Ecevit, ancak belirsiz- lik ortamından rahatsız olduğunu söyledi. Başbakan Yılmaz'ın Baykal ile yaptığı anlaşmanın. bu hükümetin anayasal süre- sini doldurmasını önlediğini belirten Ece- vit, DTP'nin iç sorunlannın da hükümeti zorlamaya başladığını söyledi. CHP lideri Deniz Baykal, Cumhuri- yet'ın sorulannı yanıtlarken "Önce bir görelim. Ne dü- şündükleri bellideğil. Busöz- lerden Başbakan'ın haberi var nu, ortak kanaatieri cni, bir görelim. Bu bir kaçış se- nanosu mu? Neden kaçıyor- lar? Enflasyondan, memur maaşlan sıkınüsından, irtica tarüşmalan sıkmnsından nu, bir görelim. Tuhaf bir man- zara" dedi. YSK Başkanı Tufan Al- gan, ödenek verilmesi duru- munda erken genel seçimle- rin kasım ayı içerisinde ya- pılabileceğini bildirdi. DüZ YAZIIORHAN BİRGİT Memur zamları ile ilgili tartışmalar ve ası hükümet bunalımı, sadece iktidar îrtilerinın ve öteki siyası partilerin so- nu mudur? Soruyu bıraz daha genişleterek yine- /elim: Zamlann yüzde 20'lerde mi kalması, ıksa kimi kamu emekçisi sendikalara >re yüzde 40 ile yüzde 70 arasında de- şmesi, memurlarla emeklilenni ilgılen- iyor? Kiasik kurallara kulak verırseniz, çalı- nlara verilecek her ücret öncelikle çar- jaki esnafa yansıyacaktır. Esnafın ci- su toptancıya, ondan da üretimi yapan Drikalara ya da ithalatçı fiımaya döne- •ktir. Dolayısıyla bir süredir sözü edilen pi- salardaki durgunluk. yerıni hareketlili- bırakacaktır. Bu nedenle de memur aaşlarındaki artış için Başbakan'ın nı- ı cimri davrandığını anlamakta güçlük ken koalisyon ortağı Demokrat Türki- Partısı'nin önerilerine hak vermeli. tta bu önerilerde yer alan yüzdeyi az lan Doğru Yöl Partisi, Fazilet Partisi gi- muhalefet partileri ile hükümeti dışa- an destekleyen Cumhuriyet Halk Par- 'nin ücretlerdeki artış yanşında, hükü- îtin bunlardan hangisinin önerisini be- rîseyeceği üzerinde müşterek bahıs oynamalıyız? Me yazık ki bilinen deyim ile kazın aya- aöyle değildir. Dlaya sadece memurlara bu yılın ilk isında yapılması gereken zamların di- Önümüzdeki Kavşak yoptrisi ile bakarak hiçbir yere varama- yız. İçinde DTP'nin deyeraldığı hükümet, enflasyona karşı yürüttüğü savaşımı, en kötümserterin bile kabul etmek zorunda kaldığı gibı, başanlı bir bıçımde yürütür- ken, ona "Kaynak yarat, ne yaparsan yap ve memurzamlannı istenilen düze- ye getir" demenin gerçekçi olmadığını, bu hükümetin dışında birilerinin söyle- mesi gerekiyor. Biliyorum ki böyle bir işlev, olabildi- ğince sevimsızdir. Ama gerçeğin ta ken- disidir. Kaynak yaratmak!.. Cindoruk, partisinin ekonomistlerini ve o arada benim deyakından tanıdığım Akın ilgin ve Tunç Bilget'in de isimle- rine gönderme yaparak, DTP'Iİ uzman- lann kaynak arama çalışmalarından söz ediyor. DTP liderine göre hükümetin elin- de cep telefonlanna iki yeni hat daha ek- lemek olanağı vardır. Telsim ve Turkcell dışında iki yeni kuruluşa daha verilecek imtiyaz karşılığında, gerekli para hazine- ye girecektir. Bir başka öneri, "Hazinenin dış borç- lan için ödediği on günlük faizin karşılı- ğı memurun yarasını sarmaya yeter" bi- çiminde özetlenıyor. Enflasyonu kamçılayarak yeniden şa- ha kaldıracak hiçbir önennin, başta ça- lışanlar olmak üzere bütün kesimlerin aleyhinde olacağını bilmeyenimiz yok. Böyle bir şey, çözüm yerine çözümsüz- lük getirecektir. Hükümet, cep telefonu için yeni hat- lar ihale ederek bunların satışından kay- nak yaratacaksa, o kaynaklan borçlann ödenmesinde ve kalkınmada kullanarak enflasyonu indırebılir. Ama yüzde 20'lik bir zammı yeter görerek ücretlilerin kar- şısına çıkmanın da doğru olmadığı ve sosyal adaletle bağdaşmadığı gerçeği- ni hükümetin kavraması gerekiyor. Dahası, öncelikle sorumlu hükümetin tam bir Bakanlar Kurulu karanna ulaş- madan ortaya atılan yüzde 20 miktannı bir kural gibi görmekten vazgeçmesi. Başbakan'ın kamu emekçileri için ba- şından beri izlediği stratejide iki yanlış var. Yanlışlardan birisi, bu yüzde 20'lik çı- tada ısrar etmesidir. Zam oranı, yarınki Bakanlar Kurulu'nda görüşülürken, üç ortağın da buluşacağı bir çizgiye çekile- bilir. Nitekim, Demokrat Türkiye Partisi'nin dünkü Başkanlık Divanı'ndan, bazı çev- relerin beklediğinin aksine köprüleri ta- mamen atan bir karar çıkmamış, sorun genel idare kuruluna gönderilirken, hü- kümet kararı ne olursa olsun, partinin bakanları çekmemesi görüşü ağır bas- mıştır. Bugüne kadar bu konu üzerinde po- lemiğe girmekten kaçınan, hükümetin sağduyu kanadının temsilcisi DSP, Ece- vit'e göre yüzde 20'yi olanaklar elverdi- ği oranda yukanya çekme görüşündedir. Başbakan Yardımcısı'nın, Demokra- tik Sol Parti'nin bu konudaki görüş ve önerilerini, yann düzenleyeceği bir basın toplantısında açıklaması bekleniyor. Bü- lent Bey, taraflann karşılıklı restleşmele- rinin dogru olmadığını her fırsatta söylü- yor. Başbakan'ın yüzde oranı üzerinde rakam vermiş olmasını zamansız bulu- yor. Özellıkle Kamu-Sen ile aradaki di- yaloğun yarariı bir biçimde sürdürüldü- ğünün, ama sendikalar arasındaki reka- betin memurlar cephesinde olayı tırman- dırdığının da aftını çiziyor. Ecevit'in söyledikleri, Anavatan Parti- si ve Mesut Yılmaz'ın, kamu emekçile- ri sendikalarının yetkileri ile ilgili önemli bir sorunu da gündeme getiriyor. 1982 Anayasası'nda üç yıl önce değişiklik ya- pılırken, DSP'nin önerdiği biçimde me- murlara sendika kurma hakkı, grevli ve toplusözleşmeli bir tabana oturtulmuş olsa idi; bugün hükümet bu sektörün iş- vereni sıfatı ile oturduğu masanın bir ta- rafına da en çok üyesi olan sendika kon- federasyonu alacak, onlara bütçe ola- naklannı, hazine kaynaklannı ve enflas- yonla ilgili bütün dokümanları tek tek gösterecekti. Ne yazık ki ANAP, bu öneriye, öteki sağ partiler gibi sahip çıkmadı. Ama iş işten tamamen geçmiş değil ki. Hiç değilse memurlann temsilcileri ile yumuşak bir diyaloğun yolları aranmalı ve makul bir çizgiye çekilmeleri için ça- ba gösterilmeltdir. Sanıyorum, çarşamba günü açıkla- maları arasında Ecevit, bu konuda da çözüm önerilerinde bulunacaktır. Bülent Bey, dün birgazetenin ileri sür- düğü gibi, hükümetten umudunu kesmiş değil. Ama bir yandan Baykal - Yılmaz anlaşmasının, ote yandan DTP'nin iç sc- runlannın, hükümetin anayasal sürecini doldurmasına elveımeyeceğini de söy- leyecek kadar gerçekçi. Peki ne yapmalı? Sorunun yanıtını dün yaptığı açıklamada verirken Ecevit, üç önerisini sıralıyor: Gerekirse seçimlerin kasım ayına alı- nabileceği. Ama öncelikle hükümetin geleceği ile ilgili belirsizliğin ortadan kalkması ve Baykal'ın "düşükprofilli hü- kümet" modelini yeniden gözden geçir- mesi. Yasama değil, yürütme işlevini omuz- lamış olan hükümetin, ivedilik taşıyan bir iki yasa daha çıkartıp Meclis'in tatile gir- mesi. Galiba, bütün partilerin milletvekilleri için en cazip gelecek öneri, bu sonun- cusu. Ankara'da termometrenin yüksel- diği de göz önüne alınırsa. POLİTİKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Rabıta'dan Hizbullah'a... Yıl 1987.. Başbakan Turgut Özal, Cumhurbaşkanı Ke- nan Evren... Uğur Mumcu, Cumhuriyet'te "Rabıta"yı gün- deme getirdi. Kamuoyu "fîab/fa"haberleriyleçal- kalandı. SHP lideri Erdal inönü olayın üstüne git- ti. Fikri Sağlar, Cüneyt Canver gibı SHP millet- vekilleri TBMM'de soru önergeleriyle öne çıktı... "Rabıta" neydi? Arapça kökenlı bir sözcük: "llişki, bağ" anlamına geliyor... Başka anlamları da var: "Düzen, tertıp." Şeriatçı basın o yıllar henüz daha palazlanma- mıştı... Mehmet Şevket Eygi, Nokta dergısıne şöyle diyordu: "Islamcı kesim 1980 sonrası din unsurundan is- tifade etmiştir. Bu arada din de kendi gayesini gerçekleştirmek için çalışmıştır..." Kimi gazetelerde yer alan haberler bana yıllar önceki "Rabıta" olayını anımsattı, tankatların si- yasette ne denli etkili olduklarını düşündürdü... Kocaeli'ndeki "Hizbullah Operasyonu "nda üçü emekli astsubayın yakalanışı. FP'li Abdülka- dir Aksu'nun bir numaralı adamı Recep Gülte- kin'in yedi yıl sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığı'na getirilişi düşündü- rücüydü... 1998 Türkiyesi'nde şeyhler, şıhlar hâlâ polis ör- gütündeetkiliydi; Hizbullah adlı yasadışı dinci te- rörörgütü.Kocaeli'ndeTSK'denihraç edilen ast- subaylarca yönetiliyordu... On bir yıl önce Mehmet Şevket Eygi ne diyor- du: "Islami kesimi yönetenler 1980'den sonra din unsurundan istifade etmişlerdir. Millı beraberiiğf sağlamak için dini, bir vasıta olarak kullanmışlar- dır. Bu arada din de kendi gayesini gerçekleştir- mek için çalışmıştır. Şimdi öyle birnoktaya gelın- miştir ki, müsaade edilenden öteye geçildtği için. tedbir almak istiyohar..." Türkiye'de şeriatçı yapılanma 1980 sonrası iv- me kazandı, 1987 yılında Güneydoğu'da PKK'ye karşı "dinci örgütlenme"ye olanak tanındı; Hiz- bullah işte o yıllarda devlet eliyle desteklenıp eği- tildi... • • • ', Yıl 1992... \ Altı yıl önce Içel'in Aydıncık ilçesindeki Diya- net Işleri Başkanlığı'na bağlı Kuran kursuna Su-Î udi kökenli banka parasal yardımda bulunmuyor. muydu? 1983 yılında Iran ve Suudı sermayesi Türkiye'de: yokken 1998 yılında sayıları kaça ulaşmıştı? Diyanet Işleri Başkanlığı 24 Temmuz Cuma günü tüm camilerde hutbe okutup düşünce öz- gürtüğünü Kuran'dan ayetlerte destekleyecek... • Acaba böylece irtica mı önlenecek, yoksa dü- şünce özgüriüğünün dinsizlik olmadığı mı anlatı- lacak? Laiklik içi boş bir kavram değildir... ı Ama burası Türkiye, isteyen istediğini yapabi- lir. Bizim Diyanet Işleri Başkanlığı hâlâ ortaçağ ka- fasıyla çalışıyor, camileri öğretim ve eğitim mer- kezi olarak görüyor... On bir yıl önce "Rabıta"dan maaş alan imam- lar vardı. Şimdi ise düşünce özgürlüğünü Ku- ran'dan almaya çalışan Diyanet Işleri Başkanı var... Camilerde "Düşünce Özgürlüğü Fetvası" veri- leceğini gazetelerde okuyunca, 1 Eylül 1974'te Diyanet Gazetesi'nde çıkan bir öneriyı anımsa- dım: "Bir İslam misyoner teşkilatı kurulmalıdır. Bu teşkilat çeşitli bağışlarla ve özellikle zekât fonun- dan desteklenmelidir. Bu toplanan paralarla ya- bancı ülkelerde Islami anlatacak, dıl bılir ve ken- dini Islama vakfetmiş din adamlan yetiştirilir. Dün- yada konuşulan belli dünya dillennden eserier yayımlanır. Böylece İslam tanıtılmış ve bunu ya- panlaren büyük mücahitpayesine enşmiş olur..." Bunlann pek çoğu tarikat şeyhlerince yapıldı... O zaman şeriatı destekleyen kim? Camilerde düşünce özgürlüğü konusunda Kuran'dan ayet okumak neyin nesi? Laikliği temel ilke kabul eden Türkiye şeriat devleti mi olmak istiyor? 1974 ile 1998 arasında değişen ne var? Kim kimi kandırı- yor? • • • Yıl 1998... Sevgili Yılmaz Akkılıç bir süre önce. Bursa- 2000Gazetesi'ndeki "TarikatveCemaafyazısın- da ilginç bir konuya değindi: Banu Demirağ'ın Özel Nilüfer Fen Lisesi öğrencilerinin "Fen Bilim- leriSergisi" üzerine yaptığı haberi değerlendirdi... Akkılıç diyor ki: "Bu lise Fethullah Gülen'/n gözbebeği okul- lardan biri..." Öğrenciler spora ilgi duyuyorlar. Hülya Av- şar'la, Tarkan ve Emrah'ı tanıyorlar, ama Bursa Senfoni Orkestrası'ndan haberleri yok!.. Öğrenciler Necip Fazıl, Mehmet Akif dışında şair; Abdullah Ziya Kozanoğlu'yla Peyami Sa- fa dışında yazar adı sayamıyorlar... Akkılıç devam ediyor: "Bu okullarda çocuklann belli dünya görüşü doğrultusunda biçimlendirilmeleh amaçlanıyor. Necip Fazıl ve Mehmet Akif, Türk şıirinin iki do-. ruğuonlariçin; NâzımV, Dağlarca'yv, Tarancı'y, Külebi'yv, Kansu'yu, Melih CevdetV öğretme-, mişlerki..." Öğrencilere belli birsiyasi ideoloji aşılanıyor... Kim yapıyor bunu? Elbette öğretmenler!.. , Ama burada "amaç" başka!.. Tek yönlü bir öğretim... Akkılıç'ın belirttiği gibi felsefenin geniş açılımın- dan yoksun, diyalektikten habersiz matematıkçi-J ler, kimyacılar, bilgisayar uzmanlan yetiştirmek o, okullann amacı... Tıpkı Sudan'da, Iran'da, Suudi Arabistan'da ol-, duğu gibi... , Rabıta'dan Hizbullah'a uzanan birçizgi, cami-, lerde düşünce özgürlüğü fetvasında buluşuyon 1998 Türkiyesi'nde... j Tarikat okullan, yurtlar, dershaneler, kadın-erkek hastaneleri, bakanlara camide imamlık eden va-; liler... Laik demokratik devlet böyle korunup kollanı- • yor... Bilmem Yılmaz ve Ecevit ne düşünüyor? hckayafo posta.cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle