Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9HAZİRAN 1998SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Dünya Okyanus Günü'nde denizlerimizi nasıl kirlettiğimiz bir kez daha gündeme geldi
'Âkdeniz lıızla çöfleşiyor'ASUMAN ABAOOĞLU
tZMtR- Dünya Okyanus Günii, deniz-
lenmıa nasıl hızla kirlettığimizi, yok et-
tiğimizı bir kez daha gündeme getirdi.
Türkiye'yi çevTeleyen denizler, kirlen-
me ve deniz canlılannın nesillerinın tü-
kenmesı konulannda alarm venyor. Ya-
nm milyan bulan insanın kentsel ve sana-
yi atıklarmın hiçbir antmaya tabi tutulma-
dan verildığı Akdenız'de yunuskr, foklar
ve denız kaplumbağalan ölüyor. Ege De-
nizi en temiz deniz görünümünde olması-
na karşın. turizm, yapılaşma ve sanayi kay-
naklı kırlenmeye önlem alınmazsa kıyı-
larda başlayan bozulma giderek yaygınla-
şacak. Çernobıl nükleer kazasmın ardm-
dan büyük bir radyasyon kirlıliği ile karşı
karşıyakalan Karadeniz'de; kuzey komşu-
lanmızdan Tuna, Dinyeper ve Dinyester
nehirlerinin taşıdıgı tonlarca ağır metal,
organik ve toksik maddeler nedeniyle, de-
niz canlılan yok olma noktasına geldi.
Marmara ise hem Karadeniz hem de Istan-
bul kaynaklı kirlenme sonucunda ölü bir
deniz görünümünde.
Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunlan
Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden
Doç.Dr. Tuncay Neyişçi, Akdeniz'in çev-
resindeki ülkelerde 400 milyon dolayında
insanın yaşadığını. bunlara yaz aylannda
yüz milyonu aşkın turistin eklendığini
anımsatarak, yanm milyan bulan bu insan
topluluğunun kentsel ve sanayi atıklannm
yüzde 85'inm hiçbir antıma tabi turulma-
dan doğrudan doğruya Akdeniz'e boşal-
tıldıgını söyledi. Süveyş Kanah'ndan ge-
çerek Avrupa ülkelerine petrol taşıyan dev
tankerlerden yükleme, boşaltma, taşıma
ve tank temizleme ışlemleri sırasında her
yıl 2 milyon tondan fazla ham petrolun
Akdenız'in sulanna kanştığını belırten
Doç. Dr. Neyişçi. kıyılardan ve Akdeniz'e
boşalan nehirlerden ıse yılda 120 bin ton
mineral yağ. 12 bın ton fenol. 75 bin ton
deterjan, 100 ton cıva. 3 bin 800 ton kur-
şun, 4 bin ton fosfor ve daha tonlarca çe\ -
re zararlısı maddelerin Akdeniz'e taşındı-
ğını bildırdi.
Doç. Dr. Neyişçi her yıl ırmaklaryoluy-
la tanm alanlanndan Akdenız"e onbinler-
ce ton tanm ilacı atığı ulaştığını. yalnızca
Antalya'da yılda bir metrekarelık tanm
alanında bir litre tanm ilacı kullanıldığı-
nı, bunun bir bölümünün yerüstü ve yeral-
tı sulan ile Akdeniz'e ulaştığını bunun da
Akdeniz'i hızla çölleştirdiğini vurguladı.
Ege Denizı ise şu anda Türkiye'yi Çev-
reyeleyen denizler arasında en temız de-
niz görünümünde. Ancak yazlık konutlar
ve turistik tesislerin boş yer bırakmadığı
kıyılarda başlayan kirlenme giderek yay-
gınlaşıyor. Ege Üniversitesi Su Ürünleri
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. AtiJla
Alpbaz, ölümün son aşamasına gelmış
olan Jzmır Körfezi'nden kaynaklanan kır-
lıliğin orta körfezi de aşarak dış körfeze
bulaştığını söyledi. Gediz'de 29 Nisan
1989'da kırlıliğin en üst düzeye çıkması
sonucu toplu balık ölümleri görüldü. Ya-
pılan analizlerde nehir suyunda. Su Kırli-
ligı Yönermeliğı'nde dördüncü sınıf sular
ıçin belırlenen standartlardan 329 kat faz-
la fenolikmadde, 1 2katfazlasiyanürbu-
lundu.
Karadeniz, çöp kovası
Kendısını çevreleyen ülkelerin lağım ve
çöp boşaltma yen olarak kullandıklan Ka-
radeniz'de ise yaşam durmak üzere. Za-
man zaman tehlikeli kimyasal maddeler-
le dolu yüzlerce bidonun karaya vurduğu
Karadeniz'in 4 bin kilometrelik kıyısmda
balıkçı tekneleri bomboş duruyor. 1986'da
yaşanan Çernobil Nükleer faciasınm ar-
dından Karadeniz. büyük bir radyasyon
kirlenmesiyle karşı karşıya kaldı.
Marmara, zehir deposu
Tümüyle ölü bir deniz görünümünde
olan Marmara Denizı'nde balıkçıhk uzun
bir süredir yok olmuş durumda. Marmara
Denizi'nde üreyen derin su balıklanna ar-
tık rastlanmıyor. Boğazlarda meydana ge-
len tanker kazalannda denıze dökülen ton-
larca ham petrolun yol açtığı kirlilık. Mar-
mara Denizı'nın kırienmesinde önemli bir
başka etken. Evsel ve sanayi atıklannın
kirlettiği Marmara kıyılannda. denıze gır-
menin sözü bile edilemiyor.
Selcuk'a ögrencilerden ilgi
'Etnperyalizm
yeni oyunlar
oynuyor'
• Istanbul Lisesi 7. Kültür Etkinlikleri Haftası
çerçevesinde tstanbul Lisesi öğrencileri dün llhan
Selçuk'la bir söyleşi gerçekleştirdi. Selçuk,
söylesisini "Neden" sorusu üzerine yoğunlaştırarak
bilimin neden sorusunun sorulmasıyla başladığını,
insanın da ancak bilimle insan olabildiğini anlattı.
Istanbul Haber Servisi -
Gazetemiz Yayın Kurulu
Başkanı ve yazanmız tlhan
Selçuk, Fransız Ulusal Mec-
lisi'nin onayladığı sözde Er-
meni soykınmı tasansını
"emperyafizmin yeni oyun-
lan" olarak değerlendirdi.
Selçuk, Türkıye sınırlannın
kanla çizıldiğini vurgulaya-
rak "SadeceTürkkanıdeğü,
düşman karu da dökülmüş-
rür. Ama bunu biz istemedik.
Suçlu kendileridir" dedı.
Istanbul Lisesi 7. Kültür
Etkinlıklen Haftası çerçeve-
sinde Istanbul Lisesi öğren-
cileri dün llhan Selçuk'la bir
söyleşi gerçekleştirdi. Sel-
çuk, söylesisini "Neden" so-
rusu üzenne yoğunlaştırarak
bilimin neden sorusunun so-
rulmasıyla başladığını, insa-
nın da ancak bilimle insan
olabildiğini anlattı. Salonda-
kı öğrencileri arkadaşı ola-
rak kabul ettiğini belirten
Selçuk. "eşitiik ve dostiuk"
adına karşılıklı konuşmak is-
tediğini söylemesi üzerine
toplanünm soru-yanıt bölü-
müne geçildi. Selçuk. ögren-
cilerden bınnın "Cumhuri-
yet gazetesinin neden Euro-
ğold ilanlanna yer verdiği"
sorusunu "Bu ilanı diğer ga-
zetelervayımladı. Çok da pa-
ra kazandı. Biz bir gün va-
yımladık, kıyamet koptu.
Çünkü bizim okurumuz
farklıdır. Yayımlamayarak
çok para kaybettik Ama
Cumhuriyet gazetesi okuru-
nun yüzü suyu hürmeü'ne çı-
kar. Bizim farkjmız bu" diye
yanıtladı.
Gündemde olan Ermeni
soykınmı iddialannı nasıl
karşıladığının sorulması
üzerine ise Selçuk, öğrenci-
lere okul sıralannda okuduk-
lan her şeyin bir gün gerçek
hayatta da karşılanna çıka-
cağı uyansında bulanarak
Bınncı Dünya Savaşı yıllan-
nm genel bir değerlendirme-
sini yaptı. Selçuk, Ermeni-
lerin kuzeyden inen Ruslar-
la işbirliği yaptığını, bunun
üzerine tstanbul'un Ermeni-
ler için Suriye'ye "Tehdr"
(zorunlu göç) karan aldığını
belirtti.
Yunanlılar, Italyanlar,
Ruslar, Fransızlar, Avustral-
yalılar, Ingilizler ve onlann
işbirlikçileri tarafından Ana-
dolu'nun bir mezbahaya dö-
nüştüğünü söyleyen Selçuk,
"O dönemde sadece Türkler
ölmedi. düşman da öldü. A-
ma bunu biz istemedik. Ken-
dileri savasü. kendileri geldi
Anadolu'va. Türkler sadece
hayadannı savundu" diye
konuştu.
Atila Ergür anısına panel
Selçuk: Yaratıcüığı
geliştiren eğitimi
yok ediyorlar
tstanbul Haber Servisi -
Geçen yıl yaşamını yıtıren
Doç. Dr. Atila Ergür'ün anı-
sına düzenlenen bir panelde
"yaratma özgüriüğü" tartı-
şıldı. Gazetemiz Yayın Ku-
rulu Başkanı ve yazan tlhan
Selçuk. yaratıcüığı engelle-
mek isteyenlerin. "yoketme
özgürlüğü"nü kullandıklan-
nı söyledi. Öğretim Üyeleri
Derneği Başkanı Prof. Dr.
Burhan Şenatalar. yaratıcı-
lık içın tartışılması ve fark-
hlıklara saygı duyulması ge-
rektiğini belirtti.
Marmara Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakülte-
si'nde düzenlenen ve Öner
Yağcı'nm yönettigi panelde
konuşan Şenatalar. Ergür'ün
toplumcu: aynı zamanda da
özgürlükçü bir düşünce ada-
rm olduğunu söyledi. llhan
Selçuk. yaratma özgürlüğü-
nün püf noktasının, yarattı-
ğını insanlara ulaştınp ulaş-
tıramamakta olduğunu belir-
terek yasaklamalann bu aşa-
mada başladığını vurguladı.
Yaratıcılığı engellemek iste-
yenlerin, •'yoketmeözgûrlü-
ğü"nü kullandıklannı söyle-
yen Selçuk. "Önce yarancı-
ügı geliştiren eğitimi yok edi-
yorlar. O da olmazsa hapse
aüyorlar. Hatta öldürerek
vok ediyorlar. Dönekleştiri-
vorlar, insanı hanıamböceği-
ne çeviriyorlar" dedi.
Nâzım Hıkmet Vakfı Baş-
kanı Prof. Dr. Aydın Aybav.
Ergür'ün tüm zor işlerin al-
tından kalkan bır kışiliğe sa-
hip olduğunu vurgulayarak
vakiin kuruluşunda büyük
birpayı bulunduğunu söyle-
di. Yazar Şükran Kurdakul
ise Ergür'ün üyesi bulundu-
ğu sivil toplum örgütlennin
sayısının çokluğuna dikkat
çekerek "Enünim hepsinin
aidannı ödemistir. Feki, ma-
aşı nasıl yetişmiş bu kadarör-
gütün aidat parasına? Ay-
dınlara ders olsun" diye ko-
nuştu.
ÖDP Genel Başkanı Ufiık
Uras, Ergür'ün aydınlar için
bir model oluşturduğunu
vurguladı. Prof. Dr. Gencay
Gürsoy da, Ergür'le ilgili şu
benzetmeyi yaptı: "Bir gün
birisi, büyük gösterflerin ya-
pddığı bir sirke giderek iş is-
temiş. Ne hünerin var diye
sorduklannda, 'Çok iyi bül-
bül taklidi yapanm' demiş.
Sirkin sahibi gülerek bülbül
taklidine ihtivaçlan olmadV
ğını söylemiş. O kişi de, pen-
cereden bülbül -gibi uçarak
gitnüş. tşte Ergül de böyle bi-
risiydi ve uçarak bizlerden
avnldı."
ÇYDD Genel Başkanı
Pro. Dr. Türkan Saylan da,
Ergür'ü 1980 öncesinden
beri tanıma şansını elde etti-
ğini belirterek yaratma öz-
gürlüğünün tüm Anadolu'da
sonuna kadar kullanılabil-
mesini diledi. Panel, piyano
resitali ile sona erdi. Er-
gür'ün dostlan, Beyoğ-
lu'ndaki Çatı Restoran'da bir
araya gelerek Ergür'ü andı-
lar.
Ankara Okullararası Tivatro Şenliği başladı ^ ^ ^ ^ . ^ ^ ^ ^ ^ t ^
• * ^^ * mnkabldığı Tivatro Şenliğı Yuruvuşu ile başladı. Kostumlenve
aksesuvarlarryla vürüyen ögrenciler, Anıtkabir'iriyaretettikten sonra Anıtpark'a geçerek, 19 Haziran'a kadar sürecek şenliğin açılış törenine kaül-
dJar. "Tivatro mücadelevi ve eğitimi amaçlar", "Sanata evet". "Yaşasın tiyatro", "Tiyatro güzelliktir'" vazüı dövizJer taşıvan ögrenciler. yol boyun-
ca marsjar ve türküier sövledi. Shakespeare'i ilköğretim öğrencilerinden izlemek isteyen Ankaralı tivatroseverier, Mahir Canova SahnesL Yenima-
hafle Sahnesi, Altındağ Tiyatrosu, Atatürk Kültür Merkezi, TESK METEM Salonu, Attmdağ Yunus Emre Kültür Merkezi, Çanka>-a Yılmaz Gü-
ne>' Sahnesi, GençKk Parkı Ceyhun Atuf Kansu Salonu \« Mamak F.rkan N ücel Sahnesi'nde92 oyıın izlev'ebilecekler. (Fotoğraf: HASAN AYDIN)
'de BUGÜN
"Futbol ve Diplomasi"
Dünya Kupast öncesinde
Gazeteci-Yazar Ümit GÜRTUNA'nın
hazırlayıp sunduğu programda;
futbol ile diplomasi arasındaki ilişki konu ediliyor...
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Bizim Ellerimiz
Bilhassa Temizdir
Fransa Millet Meclisi'nin kabul ettiği ve Sena-
to'nun da kabul edeceği kesin gibi görünen, sözde
Ermeni soykırımı tasansı, Cezayir'de müthiş tepki-
ye yol açmış. Bağımsızlıgını vermemek için bir bu-
çuk milyon Cezayırliyi katleden Fransa'nın şimdi
böyle, "insan haklan" savunucusu kesilmesine çok
içerlemişler. "Asıl soykırımı, Cezayir'de Fransızlar
gerçekleştirdi" diyorlarmış. "Başkalarını bıraksınlar
da kendi ayıplannı düşünsünler".
Gerçekten, günümüzde "HürDünya" olarak isim-
lendirilen, daha doğrusu kendilerini böyle isimlen-
diren blok içinde, bir başka ülkeyi soykınm ya da
kitlesel katliamla suçlayabilecek ülke sayısı hemen
hemen sıfırdır. Çoğu kapitalizmle zenginleşmiş bu-
lunan bu ülkelerde, kapitalizmin gerektirdiği ilk "ser-
maye birikimi", çoğu kez denizaşın sömürgelerden
aktanlan "kaynaklaha" sağlanmıştır. Ve o sömürge
halklannın, açlığı, kanı ve gözyaşı pahasına...
O sömürge ülkelerin halklanna ilk umut veren şey,
"Biz bu mücadeleyi bütün mazlum milletler adına
veriyoruz" dıyen Mustafa Kemal'ın emperyalizme
karşı kazandığı zafer olmuştur. Ve aradan 75 yıl geç-
tikten sonra, emperyalist Avrupalı, bunun hesabını
sormak istemektedir. 1920'lerde yapamadığını şim-
di yapmak istemektedir.
1. Dünya Savaşı'nın sonlannda Ingittere, Fransa,
Italya ve ABD'nin amacı, "Barbar Türkleri, bir daha
gerigelmemek üzere A vrupa 'dan sürmek idi." Yüz-
yıllar süren bir savaşımın son noktasını koymak ni-
yetindeydiler.
Sevr işte böyle bir anlayışın ürünüdür ve Osman-
lı Imparatorluğu'nun, sadece Avrupa'dan değil,
dünya haritalarından tasfiyesinin net bir belgesidir.
Türkiye'nin "Avrupa sınırı"Çatalca'dan başlıyor ve
bugünkü Edirne, Kırklareli, Tekirdağ vilayetlerimiz-
le, Tstanbul vilayetinin önemli bir bölümü Yunanis-
tan'a veriliyordu.
Çatalca'dan geçen Osmanlı-Yunan sınırının do-
ğusu da bizim değildi. Istanbul ve Çanakkale bo-
ğazlan silahtan anndınlıyor ve uluslararası bir komis-
yonun denetimi altına sokuluyordu. Ingiltere, Batı
Anadolu'da gözü olan Italya'yı frenlemek için Yuna-
nistan'ı Izmir'e çıkartmıştı. Buna yanıt olarak italyan-
lar, Kuşadası ve Söke'ye asker çıkartmışlardı.
Güneydoğu'da, bağımsız bir Ermenistan ve ıste-
diği takdirde bağımsızlığı tanınacak olan bır Kürdis-
tan kuruluyordu. Kilikya bölgesinde Fransızlar, inti-
kam peşindeki Ermenileri silahlandırarak, sırtlarına
birer Fransız ünifoıması vermışler ve Adana, Antep,
Maraş, Urfa halkının karşısına dikmişlerdı.
Ekonomik, adli ve toplumsal ayncalıklar ve kapi-
tülasyonlar, artan bir biçimde sürdürülmek isteniyor-
du.
Bu "anlayışı" reddeden Türk halkı, Mustafa Ke-
mal'in önderliğinde yenıden silaha sanlınca, Istan-
bul basınının kimi köşeyazarlan, aynen bugünkü ki-
mi köşe yazariannın üslubuyla, "Değişen dünya ko-
şullanna ayak uydurmak gereğinden" söz ediyor-
lardı. Ingiltere ile başetmemızin olanak dışı olduğu-
nu ileri sürüyor ve sanki yitirecek başka bir şeyimiz
kalmış gibi, "Ellerimizdekini de yitirmeyelim" diye
yazılar döktürüyorlardı(!)...
İşte ulusal savaşımız, dış düşmanın yanı sıra, içer-
deki bu düşmana karşı kazanıldı ve yeniden masa
başına oturuldu.
Ingittere ve müttefikleri Lozan'da yeniden masa
başına oturmaya mecbur olmuşlardı. Fakat kafala-
nnda hiçbir değişiklik yoktu. Birinci Dünya Sava-
şı'nın "galip tarafı" olarak, Sevr'de kabul ettirdikle-
rini, bu kez farklı bir üslup içinde Lozan'da da ka-
bul ettirmeye çalışıyorlardı. (Zaten bunlann kafasın-
da hiçbir zaman, hiçbir değişiklik olmadı ve olma-
yacak gibi görunüyor.)
Ismet Paşa, banş masasına Ulusal Kurtuluş Sa-
vaşı'nın "galip tarafı" olarak oturuyordu. Nasıl otur-
masın ki? Sırtındaki üniformaya sinmiş olan baart
kokusu duruyordu.
Lozan'dan bir görüntü vermek isterken, laf nere-
lere geldi. Neyse biz asıl konumuza dönelim.
Lozan'da "azınlıklar" konusunda kıyasıya tartış-
malar yaşanırken, Ingiltere delegesi Lord Curzon,
Osmanlı'yı şiddetle mahkûm eden bir konuşma
yapmış ve sözünü, "Bizim ellerimiz temizdir" diye
noktalamıştı. Söz alan Ismet Paşa, aynı sertlikte bir
konuşma yapmış ve konuşmasmı şu güzel cümley-
le tamamlamıştı: "Bizim ellerimiz bilhassa temiz-
dir. " Gerçekten kapitalist emperyalist ülkelerle kar-
şılaştınldığı zaman ellerimiz, o gün de, bugün de
"bilhassa temizdir".
Acaba Türkiye belli bir tarihi; "Cezayir Soykırımı"
ya da "Kızıldehli Soykırımı" günü olarak kabul et-
se, Fransa ve ABD'nin tavn ne olur? Acaba "Bizim
ellerimiz temiz" diyebilirler mi?
Milli Eğitim Bakanlığı
Özel okul ücretleri
incelemeye almdı
ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - Milli Eğitim Ba-
kanlığı, ücretlerine yüzde
150'ye varan artış yapan
özel okullan incelemeye al-
dı. Özel Okul Velileri Der-
neği Başkanı Serdar Kara-
beyoğlu. özel okul sahiplen-
nin öğrenim ücretlerine iste-
dikleri kadar zam yapma
olanağı tanıyan Özel Öğre-
tim Kurumlannda Öğrenci
Ücretlerini Tespit ve Tahsi-
line Ait Yönetmelik'in ipta-
li için bakanlığa dilekçe
sundu. Milli Eğitim Bakanı
Hikmet Uluğbay ıse velile-
rin yasalaşmasını istediği.
Kurumlar Vergisi ve KDV
indirimi sağlayan özel öğre-
nim yasa taslağının gün-
demlerinde olmadığmı açık-
ladı.
Öğrenci Velileri Derneği
Başkanı Serdar Karabeyoğ-
lu, dün Milli Eğitim Bakanı
Hikmet Uluğbay ile görüştü.
Karabeyoğlu, özel okullann
ücretlerine yüzde 150'ye va-
ran artışlar yaptığına işaret
ederek. "Bunun yasal ted-
birierle önlenmesi gerekir"
dedi. Yönetmelikte özel
okul sahıplerinin istedikleri
kadar zam yapmalanna ola-
nak tanıyan boşluklar oldu-
ğunu vurgulayan Karabe-
yoğlu. "Bu yönetmeügin ip-
tal edilmesi gerekir. Eskiden
olduğu gibi ücretlerin veliler,
özel okul sahipleri ve Milli
Eğitim Bakanhğı'ndan bir
yetkilinin kahlacağı komis-
yon tarafından belirtenmesi
gerekir" diye konuştu. Ka-
rabeyoğlu. özel okul ücret-
lerinin azalması için dev le-
tin bu okullara yönelik KDV
ve Kurumlar Vergisi indin-
mi yapması gerektiğini sa-
vundu.
Milli Eğitim Bakanı Hik-
met Uluğbay ise vergi indi-
rimi öngören yasa taslağı-
nın. gündemlerinde olmadı-
ğını söyledi. Kendilerinin
öncekı dönemde hazırlanan
taslağı askıya aldıklannı
söyleyen Lluğbay. özel okul
ücretlerini incelemeye al-
dıklannı bildirdi. Uluğbay,
bakanlığın şu anki yasal dü-
zenlemelere göre yaptırım
gücü olmadığını da söyledi.
Ucretı yüksek bulunan okul-
lann sadece uyanlabileceği-
ni anlatan Uluğbay. "Ancak
bundan daha fazla yapnnm
gücümüz yok" diye konuş-
tu.