Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 1998 PAZARTESİ
HABERLER
Araştırmalar, ABD de bile halkın yüzde doksanının çokpahalı
olan özel tedavi kuruluşlarına gidemediğini ortaya koyuyor
Paralısağhkhızmeti sağlıksızŞÛKRANSO\ER •
Türkiye'de sağlıkta özelleştirmenin
gündemde olduğu. sosyal güvenlık sis-
temlerinin devlete vük olduklan ge-
rekçesi ilebudanmak istendiği gıinler-
de TÜSES "Sosyal DemokrafSağlık
PoIitikalarT başlıklı. dünvadaki sis-
temlerin ve Türkiye'nin durumunun
masayayatınldığı uluslararası birtop-
lantı düzenledi. Dünya uygulamalan.
Türkiye'ye ilişkin bilimsel gerçekler,
bize her şeyin ters yüz edilerek yuttu-
rulmak istendiğini. uygulamava soku-
lan paralı sağhk sisteminin, Türkiye "de
zaten çok kötü işleyen sağlık sistemi-
ni çöküşe sürüklediğini ortaya koyu-
yor.
TÜSES'in toplantısında yürürlükte-
ki Alman sağlık sisteminı anlatan Bre-
men Üniversitesi'nden Dr. Bernard
Braun, Alman sosyal sağlık sisteminin
yüzyılhkbirgeçmişıolduğunu. toplu-
mun tümünü yararlandırmav ı hedet
alan bırçok sigorta sısteminden oluştu-
ğunu, sadece en zengın yüzde 8'ın özel
sigorta sistemınden yararlandığını be-
lirtiyor. Tabana yayılmış zorunlu M-
gortacılık sıstemı ıçin-
de. aktif sigortalılann
işsizler. çocuklar ve
yaşlılan finanse ettikle-
rini, aile hekiminden
başlayan tedavi zıncı-
rinde sigortalı ile dok-
tor. her tür tedavi. ilaç
alımı ilişkisine doğru-
dan paranın girmedığı-
ni vurguluyor. Sistemin
uzun yıllardır süreklı
yasa değişiklikleri ile
aksaklıklannın düzeltil-
mesine karşın, hâlâ ak-
sayan yönleri olduğunu.
yine de toplumu kucak-
layan bir sosyal güven-
lik, sağlık güvencesi
sistemine ulaşıldığını
anlatıyor.
Braun, sosyal riskle-
rin kamu tarafından
karşılanmasını hedef
alan zorunlu sigorta sıs-
temleri ile Almanya'da
gayri safi millı hasıla-
dan aynlan yüzde 8-
9'luk bir payla. araştır-
malara göre toplumun
yüzde 80'ini memnun
eden bir sağlık hızmeti.
sosyal güvenlik sıstemı-
ne ulaşıldığını söylüyor
3 farklı sistem
F
ünyada sağlığa en fazla yatırım yapılan ABD'de halkın çoğunluğu sağlık
hizmetlerinden yararlanamıyor. Yapılan araştırmalar, ABD vatandaşlarının yüzde
doksanının, çok pahalı olan sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktan yakındıklarını
ortaya koyuyor. Paralı sağlık hizmetinin ağırlıkta olduğu ABD'de gayri safi milli
hasıladan sağlığa ayrılan pay dünyada en yüksek düzeye, yüzde 14'lere ulaştığı
halde, sağlık hizmetlerinden yararlanabilme, tedavi olabilme, ilaç alma, iyileşme,
ölümden kurtulma.. açısından ayrılan payın yüzde 8'lerde olduğu Almanya'nın çok
çerisinde kalıyor. ingiltere, halkının sağlığını ABD'den daha iyi koruyor.
ri sunumunda önemli kısıtlamalaryap-
mış durumda.
Sağlık hizmetlerine yaklaşım sis-
temleri. özel, paralı sağlık sigortalan
bütün dünyada tartışılıyor. Bütün dün-
yada özel sigorta sistemleri ancak çok
varlıklılara seslenebiliyor. Onlar için
bıle ilen vaşlarda primler çok fazla
yükseliyor. Bütün paralı sigorta sis-
temlerinde pahalı sağlık hizmetleri
kapsam dışı kalıyor.
Aynca hasta-doktor ilişkisine para-
nın doğrudan girdiği sistemlerde sanı-
lanın aksıne sağlık hizmetınden yarar-
lanma gelişmiyor. Para getiren tedavi-
ler. pahalı ılaçlarağırlıkkazanıvor Ko-
kiz katı gerçeği, komşu ülkelerinın 5-
10 yıl gerisinde kalan ortalama ömür
düzeyi ile sağlıkta çok gerilerde bir
yerde. Gelişmişliğinin çok gerisinde
kalan sağlık ve sosyal politikalar uygu-
layan bir ülke konumunda.
Şımdi sağlık ve sosyal güvenlik ala-
nında yapılmış araştırmalan, çalışma-
lan yansıtan en yetkin. sorumlu uz-
manlann anlattıklanndan, Türkiye'nin
sağlık ve sosyal güvenlik alanlannda-
kı "halipürmelali"ne önemli konu baş-
lıklan ile şöyle bir göz atalım..
# Halen nüfusun yüzde 38.5'i SSK.
yüzde 3.3 si Emekli Sandığı, yüzde
14.4'ü Bağ-K.ur kapsamında. Yüzde
mun tümünü sosyal güvenlik sistemi-
nin içine alacak yasal çalışmalaren az
bir on yıldır hazır bekliyor.
Sağlık Bakanlığı bu hazırhklan gü-
nümüze göre yeniden uyarlayarak, ye-
niden yasalaşmaya hazır metin haline
getirmış ve ılgılı bütün diğer bakan-
lıklada. kurumlann onayını da almış
bulunyor.
Sanılanın aksine de sistemin büyük
bir finasman sorunu yok. Sigorta kap-
samına alınacak 21 mılyonun en yok-
sul 7.2 milyonu pnm ödeyemeyecek
konumda olanlar. Bunlann önemli bir
bölümü bugün de yeşil kart ya da baş-
ka araçlarla bir biçimde sağlık hizme-
Braun. dünyada uv-
gulanan üç farklı sıs-
temden bir diğen olan
ABD piyasa sisteminde
ise sağlık harcamalan-
na aynlan payın gayri
safi milli hasıla içınde
yüzde 14 gibi bir büyük
orana ulaşmasına kar-
şın, yapılan araştırma-
lar halkın yüzde 90'ının
sistemden memnun ol-
madıgını, sağlık hizmet-
lerinden yararlanamadı-
ğını ortaya koyuyor. Söz
konusu piyasa sistemin-
de yanya ulaşan bir ka-
mu finansmanı da oldu-
ğu halde, çok pahalı olan sağlık harca-
malanna halkyığınlan ulaşamıyor. Pi-
yasa ekonomisi öylesine boyutlu bir
başansızlıkla karşı karşıva ki Clin-
ton"un eşının adı ile anılai) seçim kam-
panyasındaki sosyalleştirme sözü. se-
çimleri kazanmasında önemli rol oy-
nuyor. Özel sağlık sigorta şırketleri,
kâr amaçlı politikalardan dönüş yap-
mak zorunda kalıyorlar. 42 milyon
Amerikalı. sigortalann kapsamı dışın-
da, yaşlılar ve çocuklar almalan gere-
ken ağlık hızmetlennden yararlanamı-
yorlar.
Milli sağlık sisteminin geçeri oldu-
ğu İngiltere modelinde ise Ingilte-
re'nin halen sağlık harcamalanna mil-
li hasıladan ayırdığı pa> yüzde 6'larda,
ABD'nin yansmdan az olmasına kar-
şın, halkın sağlık hizmetlerinden yarar-
lanma düzeyi, ABD standartlannın
üzerinde. Kaldı ki İngiltere sistemi
ekonomik dar boğaz v e değışen sosyal
politikalar nedeni ile sağlık hizmetie-
22 milyon kişinin hiçbir güvencesi yok
Türkiye'de en yaşamsal sağhk hizmetlerinden vararianamavan 22 milyon kişiye karşın dürryanın en pahalı araştirma sistemlerinden olan
MR (emar) araçlanndan, sadece İstanbul'da 70'in üstünde, fngiltere'nin tümünden daha fazla olması gibi, çarpık tablolar varatıhyor. kimi
doktorlar paranın tuzağında aracı rol üsrJenirken. kimileri çok diişiik ücretierie çok ağır hizmerler vapma\a çahşıyor. Ancak, parası olanJar
veya özel sigortalılar yukanda görülen en modem aletierle, amelivat verine lazeıie böbrek taşlarını kırdırabilivorlar.
Türkiye'de 'kara delik' yalanıBaşta SSK, sosyal güvenlik sistemlerimizin verimli
çalıştınlmaması, içinde bulunduklan finans sorunlan
gerçeği bir yana, sağlıkta özelleştirme uğruna
gerçekler tersyüz ediliyor. Nüfiısun halen sigortasız
olan üçte birini de kapsayacak, dünyada çok fazla
öraeği görülmeyen bir ayıbı kapatacak Genel Sağhk
Sigortası yasa tasansı 10 yıldır hazır, siyasi iradenin
karannı bekliyor. Ekonominin gelişmesinin engeli,
bütçenin kara delıği
olarak gösterilen 1.4 katrilyonluk harcama açık olarak
nitelendiriliyor. Oysa bütün dünyada, piyasa sisteminin
geçerli olduğu ABD dahil sağlığa doğrudan katkı
yapıhyor. Bu da bizde açık olarak gösterilen yüzde
10'luk paya yakm düşüyor. Kara delik olarak gösterilen
1.4 katrilyoa, 50 milyonluk bir kitleye sağlık hizmeti
veriyor. Hiç sözü edilmeyen, faiz borçlanna ödenen 14
katrilyonluk rant paymdan yararlanan aile sayısı ise
250 bini geçmiyor.
ruyucu sağlık hizmetleri geriliyor.
TÜSESin "Sosyal Demokrat Sağ-
lık Poütikalan" konulu yuvarlak masa
bilimsel topîantısını yöneten Prof.
Burhan Şenatalar ın da vurguladığı
üzere. Türkiye yılda 350 bin otomobil
üretimi ile ekonomik gelişmişlikte pek
de geri sayılmayacak bir ülke. Ama be-
bek ölümlerinde gelişmiş ülkelerin se-
34.3 'ü olan yaklaşık 21 milyon 400 bin
insan ise açıkta. Kaçınılmaz bu nüfus,
var olan sosyal güvenlik sistemlerini
zorluyor. kaçak, hukuk dışı yollardan
var olan sosyal güvenlik sistemlerinin
sağlık. ilaç hizmetlerinden yararlan-
maya çalışıyor.
Türkiye'nin bir büyük sosyal, top-
lumsal ayıbmı kapatrnak üzere, toplu-
ti almaktalar. Diğer gruplar gelir dü-
zeyleri ile oranttlı prim ödeyecekler.
Sonuç olarak önyargilann tersine ola-
rak sistem, devletin bütün dünyada ya-
pılanlar ölçüsünde sağlığa katkısını ge-
n'riyor, bütçelerde kara delikler yarat-
mıyor.
Toplumun tümünün sosyal güven-
lik kapsamına alınmasında tek eksik
siyasi irade. Bütün politikacılar, siya-
si partiler söylemde karşı çıkmamak-
la birlikte, siyasi irade, esen ideolojik
dış rüzgârlar ve baskılann etkisi ile ola-
cak, söz konusu yasalan çıkarmıyor.
# Türkiye'de sağlıktaki kapasite,
doktor ve hastahanelerbağlamında ya-
şanmakta olan sorunlarla ölçülecek
boyutta yetersiz değil. Asıl sorun, var
olan kapasitenin çok kötü kullanımı.
Akıl almaz bir kötü organizasyon,
olumsuz yararlanma söz konusu. Has-
tahane yatak kapasitelerinin kullanı-
mı nda yarı yanya ulaşan bir boş yatak
olgusu söz konusu. Aile hekimi, pra-
tisyen hekim kullanma söz konusu ol-
madığı için, yönlendirme olmuyor.
Hastahanelerde, uzman hekimlikte yı-
ğılmalaryaşanıyor. Bunabölgelerara-
sı çok çarpık dağılım da eklenince, bir
yandan hastahanelerde aylar sonrası
randevular, dığer yandan kullanılma-
yan bir büyük kapasite, israf söz konu-
su.
Sağlıkta yeniden yapılanma, yöne-
tim olmadan aile hekimi, işyeri heki-
mi, dispanserler, yerinden yönetim,
sistemdeki ciddi sorumsuzluklar orta-
dan kaldınlmadan, hastaha-
neler profesyonelce yöne-
tilmeden, insanı ticari mal
olarak gören sistemdeki iş-
leyişlerortadan kaldınlma-
dan, hasta - doktorarasında-
ki doğrudan para ilişkisi,
tam gün yasası, muayene-
haneler, her şey yerli yerine
oturtulmadan, sağlığa, sağ-
lıklı öçülerde yatınm yapıl-
sa da sağlık hizmetlerinde
gereğinin yerine gelmesi
olanaklı görülmüyor.
0 Her şeyden önce sos-
yal güvenlik haklannın bu-
danmasına gerekçe yapıl-
mak istenen 1.4 katrilyon-
luk bütçe kara deliği tartış-
ması, yalanı var. 50 milyon,
kaçak yararlanma ile çok
daha fazla insana yapılan
hızmetler karşılığmda büt-
çeden yüzde 10 pay, zaten
bütün dünya ülkelennde
sağlık harcamalanna, sos-
yal güvenh'k sistemlerine
yapılan katkılarla eşdüzey-
de bir rakam.
Bir tek bizim sistemimiz-
de, bütçede sağlık katkısı
olmadığı için açık gibi du-
ruyor. Bu arada bütçedeki
asıl kara delik hiç ağza alın-
mıyor. Sadece 250 bin civa-
nnda rantiyecinin yaranna
çalışan ve bütçeden yüzde
40 payı alıp götüren borç fa-
izine ne demeli?
Türkiye'deki
çarpıklık
# Zaten bütün işin sırn
da her şeye, insana nasıl ba-
kıldığı ile ilgili değil mi? In-
sanlık heryıl 800 milyardo-
lan birbirlerini öldürmek
üzere silaha harcıyor. Dün-
yadaki çocuklan ölümden
kurtarmak, sağlıklı yaşat-
mak için deyince "yok'olu-
yor. Oysa sadece yıllık golf
oyunlan için 40 milyar do-
lar, şarap için 60 milyar dolar harcanı-
yor. Nüfusunun yüzde 31 'i yoksulluk
sınırlannın altında yaşayan Türkiye'de
de sağlığa para penceresinden bakılın-
ca, bütçede yüzde 2 gülünç düşük pay
aynlmasından başlanarak, yapılan ka-
mu harcamalan, kapasitelerinin bile
para kazanma tuzaklanna dönüştürül-
düğü, halkın sağlığını olabilecek en
kötü düzeylere getiren bir ürkütücü sis-
temsizlik ortaya çıkıyor. En yaşamsal
sağlık hizmetlerinden yararlanamayan
milyonlara karşın, dünyanın en pahalı
araştırma sistemlerinden olan MR (e-
mar) araçlanndan, sadece İstanbul'da
70'in üstünde, Ingiltere'nin tümünden
daha fazla olması gibi, çarpık tablolar
yaratılıyor.
Kimi doktorlar paranın tuzağında
aracı rol üstlenirken, kimileri çok dü-
şük ücretierie çok ağır hizmetler yap-
maya çalışıyor. Bir yanda en ileri tıp
teknolojisi, diğer yanda en ilkel bu-
laşıcı. salgın hastalıklann ön-
lenemeyişi yaşanıyor...
Türkiye; Israil'den sonra Ürdün'e de eğitim amacıyla hava sahasmı açıyor
Ürdün9 Türk hava sahasmı kullanacak
LALE SARltBRAHÎMOĞLU
ANKARA-Ortadogu'nun önemli aktörlen arasına
girme yolundaki Türkiye: Israil'den sonra Ürdün'e de
hava sahasmı eğitim amaçlı olarak açmaya hazırlanı-
yor. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral tlhan KJ-
hç'ın geçen hafla Crdün'e yaptığı ziyaret sırasında Türk
ve Ürdünlü pılotlann bırbırlennın hava sahalannı kul-
lanmalanyolundakararalındı. Türkiye Ürdün"e2adet
Ispanyol yapımı Casa naklıye uçağını da kiraladı. Ikı
Müslüman ülke Türkiye ve Urdün arasında gelişen as-
keri işbirliğinin, Ortadoğu'da Türk- Israıl asken ışbir-
liğinden daha caydıncı bir etki yapacağına dikkat çe-
kiliyor.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kılıç, Ürdün-
lü meslektaşı General Muhammed Abavne'nin resmi
konuğu olarak Ürdün'e yaptığı ziyareti geçen cuma
günü tamamladı. Bu ziyaret sırasmda iki ülke arasm-
daki askeri yakınlaşmayı daha ileriye götüren bir dizi
kararlar alındı. İki ülke pilotlannın birbirlerininhava sa-
halannı eğitim amaçlı kullanmalan yolundaki karara ek
olarak Türkiye Ürdünlü pilotlara simülasyon eğitimi
vermeye başladı. Ürdün'ün ABD'den yeni aldığı F-16
uçaklannm bakım, onanm ve eğitimi için Türkiye,
ABD ve lsrail arasında bir çekişme yaşandığı da belir-
tiliyor. Türkiye bu aşamada Ürdünlü pilotlara yer eği-
timi (simülasyon) hızmeti vermeye başladı.
Türkiye'nin Ürdün'e kiralamayı kabul ettifi 2 adet
Casa uçağının bu ülkeye göndenlmesıne ilişkin teknik
aynntılar bu hafta içınde Amman'a gidecek Türk he-
yetiyle ele alınacak. Kılıç'ın Ürdün'ü ziyareti sırasın-
da vanlan mutabakata göre öncelikle Ürdünlü pilotlar
F-16 uçaklan ile Türk semalannda yakında eğitim uçu-
şuna başlayacaklar.
1996 yılında lsrail ile yapılan ve Arap ülkelerinin tep-
kisini çekmeye devam eden askeri eğitim işbirliği an-
laşması ile de Türk ve fsrail pilotlan birbirlerinin hava
sahalannı eğitim amaçlı olarak kullanıyorlar. Türkiye
ve Ürdün arasında geçen yıl takım düzeyinde yapılan
ilk kara tatbikatınm düzeyi yükseltilmiş ve bu yıl 20 Ni-
san-10 Mayıs tarihleri arasında iki ülkeden bölük dü-
zeyinde kara bırlikleri birbirlerinin topraklannda eği-
tim tatbikatı yapmışlardı. Türkiye ve Ürdün arasında-
ki kara eğitim tatbikatlannın önümüzdeki yıl tabur se-
viyesindeyapılması planlanıyor. Orgeneral Kılıç, Tür-
kiye'nin Urdün Büyükelçisi Süha l'mar ile birlikte
ABD'nin Ürdün ile ortaklaşa düzenlediği ülkenin gü-
neyindeki Katrana'da yapılan kara tatbikatına da göz-
lemci olarak katıldı ve Ürdün semalannda helikopter-
le tur attı. Ürdün'e geçen ay tatbikata giden Türk as-
kerlerini, C-130 nakliye uçaklan Suriye üzennden Ür-
dün'e taşıdı. Türkiye'nin lsrail ile yaptığı yakın asken
işbirliğine tepki veren Suriye, Türk nakliye uçaklannm
kendi hava sahasından geçişine izin yerdi, ancak resmi
yaym organlan aracılığıyla Türk-Ürdün kara eğitim
tatbikatlanndan duyduğu endişeyi dile getirdi.
BİZBÎZE
ERDAL ATABEK
Kültüpden Kopuk Eğitim...
Eğitim döneminin sonuna yaklaşılırken ağırlığı li-
selerde olarak bütün okullarda "Kültür Haftası",
"Kitap Şenliğı" adıyla çok önemli toplantılar dü-
zenlenir. Kimilerine benim de büyük bir mutluluk-
la katıldfğım bu çalışmalarda ülkemiztn yazarlan,
şairteri, düşünürleri okullara gelirler, konuşmalar
yaparlar, kitap imzalarlar. Yılda bir kez olsun öğ-
rencilerle yüz yüze gelen yazın, düşün, sanat in-
sanlan aslında kısacık bir sürede bile çok şeyler
verirler, ögrenciler de büyük bir merakla onlarla bu-
luşmanın hazzını yaşarlar. Bu buluşmayı sağlayan
okul yöneticileri ve öğretmenler aslında çok önem-
li bir iş yapmaktadır. Çünkü okullarda uygulanan
eğitim sistemi ne yazık ki kültürden kopuk çaJış-
malar olarak sürdürülmektedir.
Oysa bir toplumda uygulanan eğitim kültürle iç
içe olmalıdır.
Bir konunun etkin eğitimi ancak o konunun kül-
türüyle birlikte yapılabilir. Öğrencilerin en çok sor-
dukları sorunun "Bunu öğrenmek benim ne işime
yarayacak" sorusu olduğu dikkat çekmelidir. As-
lında öğrencinin bu sorusu "eğitim bilinci" gerek-
. sinmesinin en açık dile getiriMşidir. Kültürün için-
de yerini almayan hiçbir konu öğrencinin bilincin-
de önemli bir yer alamaz. Onun için "etkin eğitim-
ciler, aynı zamanda "evrensel kültürün bitinçli
üyeleh"dirler, çünkü öyle olmak zorundadırlar.
Çevrenize bakınız, kültürle ilişkisi olmayan bir eği-
tim görevlisı, kendisini öğretmek zorunda duyum-
sayan birteknisyendir. Böyle birteknisyene, -kite-
rim burada bildiği tekniği uygulayan kişi anlamın-
da kullanılmaktadır- eğitımci demek olanağı yok-
tur. Amacını "teknik anlamda öğrenciyetiştirip sı-
nava hazırlamak" olarak belirleyen bir eğitim ku-
rumu da "ulusal ve evrensel kültür"üen yalıtılmış
bir "ezbehet - ezberlettiğini sor - yanıtını notla -
değeriendir" sistemini uygulamaktadır. Işte gerçek
eğitımci öğretmeni mesleğinden bezdiren, öğren-
ciyi sıkıp en güzel konuları bile -her konu aslında
çok güzeldir- bir iç oyuntusu bunalımına iten dar
açılı, renksiz sistem bu "kültürden kopuk eği-
tim "dir.
• • •
Öğrencilerle yılda bir kez değil, eğitim dönemi-
nin her bölümünde karşılaşmayı "eğitimle bütün-
leştirilmiş kültür" içinde yaşayan yazarlan, sanat-
çılan, iş insanlarını, hukukçulan, tıp doktorlannı,
psikologlan, politikacıları, mimarlan, mühendisle-
ri düşününüz. Bir lisenin biyoloji dersine konuk
olan bir tıp doktoru, matematik dersine konuk olan
bir mühendis, sosyal alan dersine konuk olan bir
hukukçu, bir reklamcı, bir halkla ilişkiler uzmanı,
Türkçe dersine konuk olan bir yazın ustası nasıl
da eğitimle kültürün bütünleşmesine yardımcı
olurdu. Öğretmenler, ögrenciler buluştukları ko-
nulann zirvesine çıkmış insanlarla birlikte olurken
ne güzel duygular duyumsarlardı... Böyle bir zen-
ginleştirilmiş programın içine, başanlı bir mimarın
ekibiyle gerçekleştirdiği biryapı kompleksini ince-
lemek, gezmek, planlannın açıklamasını yapmak
matematik, geometri, fizik, elektrik, elektronik gi-
bi alanların ne işlere yaradığını somut olarak gös-
terirken ne çok soruya yanıt olurdu. Türkçe dersi-
ne konuk olan bir yazar, simgelediği değerte nasıl
da güçlü bir güdü yaratırdı. Belki de bir süre son-
ra, konukların bu niteliği, "öğretim üyesi" olarak
değişirdi. Okullar böyle "alanlannda yetkin kişile-
ri" simgesel "öğretim üyeleh" olarak kadrolanna
katarak "eğitimle kültürü bütünleştirirlerdi."
Ögrenciler, ders adı altında kurutulmuş yaprak-
lara benzeyen konuların canlanışını, yeşerişini gö-
rürken belki de "Bu öğrendiklerim hayatta ne işi-
me yarayacak" sorusunun yanıtını bulmuş oluriar-
dı. O zaman "sıkıcı dersler"\n zenginleştirici, "bi-
linci pahatan kültür konulan "na dönüşüne tanık
olurduk. Eğitimin niteliğinin değişimini isterken o
değişimi yaratacak yöntem dönüşümleri de çok
önemli değil mi?
Eğer eğitimi kültürle buluşturamazsanız, ulusal
ve evrensel kültürü nasıl yakalayabilirsiniz? Eğiti-
min amacı, hayatımızı başanylasürdürmeyi öğren-
mek değil mi? Yoksa neden mesleklerimiz olsun
istiyoruz? Salt para kazanmak, salt kariyer sahibi
olmak için mi? Işte, mutsuz insanlan böyle yara-
tıyoruz. Eğitimini, "hayatını başanyla sürdürmek
için" yaptığı öğretilememiş insanın mutsuzluğu
böyle doğuyor. O insan da mutlu olabilmek için
yaptığı eğitimden uzaklaşıyor.
Eğitimi kültürle buluşturalım. Eğitimimiz kültür-
lü olsun, kültürümüz de eğitimli. Öğreti hayatla
buluşsun. Yaşam yeniden güzelleşsin.
Okuyan, RP-FP'nin
gerçekyüzünü araştmyor
• Çalışmasıyla RP-FP"nin 'gerçek yüzünü'
göstermeyi ve ANAP'a yönelik eleştirilerin
asılsız olduğunu ispatlamayı amaçlayan Okuyan,
derlemesini, bölgelerinde yararlanmalan için
ANAP'lı milletvekillerine dağıttı.
ANKARA(ANKA)-
ANAP Genel Başkan
Yardımcısı Yaşar
Okuyan, yaptırdığı
arşiv çalışmasıyla RP-
FP'nin söylemleriyle
ilgili 100 sayfahk
doküman çıkarttı.
Çalışmasıyla RP-
FP'nin "gerçek
yüzünü'' göstermeyi ve
ANAP'a yönelik
eleştirilerin asılsız
olduğunu ispatlamayı
amaçlayan Okuyan,
çalışmasını
bölgelerinde
yararlanmak üzere
ANAP'h
milletvekillerine
dağıttı.
Okuyan'ın çalışması,
1994 yılından bu yana
geçen süreci kapsadı.
Danışmanlanna
TBMM
Kütüphanesi" ndeki
gazeteleri taratan ve
kapatılan RP'nin genel
başkanı Necmettin
Erbakan ile
kurmaylannın çeşitli
dönemlerde yaptıklan
açıklamalan, ANAP'a
karşı kullandıklan
malzemelerle ilgili
binlerce sayfahk
doküman çıkarttıran
Okuyan. en çarpıcı
haberlerden oluşan 100
sayfahk bir dosya
hazırlattı.
Dosya'da, Erbakan ile
RP'nin ülkenin 28
Şubat sürecine
girmesindeki rollerine
ağırlık veren
açıklamalan ile RP
kaynaklı gerginlikler
belirleyici olurken,
RP'nin "dini istismara"
yönelik söylemi de
sergilenmeye çalışıldı.
Okuyan, RP-FP'nin
"gerçek yüzünün"
anlatılabilmesinde
yardımcı olması
açısından hazırladığı
çalışmayı çoğaltarak
tüm ANAP
milletvekillerine
dağıttı.