18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 1998 PERŞEMBE HABERLER Heyet Lice'ye sokulmadı • Dh ARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)- - Diyarbakır Demokrasi Platformu'nun çağnsı ûzerine güvenlik güçleri tarafindan boşaltılan Lice'nin Çeper köyünde mceleme yapmak isteyen sivil toplumörgütü temsilcilerinden oluşan heyet Lice'ye sokulmadı. Aralannda EMEP, ÖDP ve DBP"nın genel merkez yöneticilen \e çok sayıda basın mensubunun bulunduğu 70 kişiden oluşan 5 araçlık konvoy. Lice'nin Mermer Karakolu'nda jandarma tarafindan durduruldu. Taşar: Yasak eylülde kalkacak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tanm ve Köyışlen Bakanı Mustafa Taşar. AB'nin Türkiye'den deniz ürünleri ithaline ilişkin yasağının eylül ayında kalkacağını umduğunu belirterek, "Önümüzdeki günlerde balık sektörii sahipleriyle bir toplantı yapacağım. Kurallara uymayan sektörler kapanacak" dedi. TÜPkiye'den ABD'ye suçlama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Almanya'nın tkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudiler ve işgal ertiği ülkelerde yağmaladığı Nazi altınlanndan kâr sağlamakla suçlanan Türkiye. "tarih dedikodusu yapan ABD'nin bilimsellikten uzak çalışma yürütîüğünü" savundu. Türkiye'nin sakladığı ya da saklamak isteyebileceği hiç bir belgenın olmadığını belirten Devlet Bakanı Şükrii Sina Gürei, ABD'nin 2. Dünya Savaşı'na geç girmesinin savaşın uzamasına ve Avrupa'ya yayılmasına neden olduğunu söyledi. Sivil havacılık • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın düzenlediği ve sivil havacılık sektöründe yaşanan hızlı gelişmenin ortaya çıkardığı sorunlar ve bu sorunlann çözümüne yönelik önerilerin tartışıldığı Sivil Havacılık Semineri dün başladı. Hava Kuvvetlen Komutanı Orgeneral llhan Kılıç, uçuş emniyetinin sağlanmasının en kolay ve ucuz yolunu herkesin kurallara tam olarak uyması olarak açıklarken, ""Kaza inceleme programı yerine kaza önleme programı uygulanmalıdır. Amaç, kan görmeden evvel önlem almak olmalıdır" dedi. ADD'ye baskı • tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Atatürkçü Düşünce Demeği Izmir Merkez Şubesi etkinliklerine valilik aracılığıyla çeşitli engeller çıkanldığı bildirildi. Afiş asma yüzünden açılan davalar beraatla sonuçlanmasına karşın aynı gerekçelerle valilik tarafindan çeşitli suç duyurulan yapılıyor. Emniyetin de derneğin Bayrakh'daki lokalıne sık sık baskın yaparak 'İokalde okuma odası olmaz, biçki dikiş ve okuma yazma kursu açılamaz" gibi gerekçelerle çahşmalan engellediği vurgulandı. 'Yeşil'le ilgili verilen gensorunun gündeme alınması oylaması tartışma yarattı Aşık'tan mııhalefete eleştiriANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TB- MM Genel Kurulu'nda önceki gün, DYP'IiIerin "Yeşil kontroiümüz altmda" sözleri nedeniyle Dev let Bakanı Eyüp Aşık hakkında verdiğı gensoru önergesinin gün- deme alınması oylaması tartışma yarattı. Muhalefetin tavrını eleştiren Aşık. "CHP'nin tavn hiç hoş değü. FP sözcüsü, Aşık'a çok şey borçluyuz dedi. Sonra aley- hime oy verdiler. Bu tavırlan anlamam mümkün değil. Herhalde siyasi kabul et- mek laznn" dıye konuştu. Başbakan Mesut Yılmaz, "Oturuımı yö- neten başkan hatalT derken TBMM Baş- kanvekili UluçGürkan, "Başbakan anaya- sayı, içtüzüğü ve Anayasa Mahkemesi ka- rarlannı unutmuş görünüyor" dedi. "CHP'nin tavn hiç hoş değU""diyen Dev- let Bakanı Eyüp Aşık "Muhatefet 276'yı bulabilir mi" sorusuna "Ben 276'ya sığın- mam" karşılığını verdi. Önerge, 29 Hazi- ran Pazartesi günü TBMM Danışma Ku- rulu'nda görüşülecek Aşık hakkında verilen gensoru önerge- si üzerindeki görüşmelere geçilmeden ön- ce toplanan CHP grubunda izlenecek ta- vır tartışıldı. Grup yönetiminin "Girip ha- yır diyeUm" önerisine aralannda Fikri Sağ- İar, Şahin L'lusoy, Ahmet Güryüz Keten- ei'nin de bulunduğu çok sayıda milletve- kılinin karşı çıkması üzerine uzayan tartış- malar sonunda "ANAP da, DYP de Yeşil'i kullandı. Merkez sağdaki kavgaya kanş- mayalım.Genel kurul saJonunagireüm, an- cak oy kullanmayahm" karan verildi. CHP'nin tavn oylama sonucunu etkile- di. CHP millervekillerinîn salonda bulun- ması kararyetersayısı rakamını yükseltti- ği için karar almmakta zorlanılınca. CHP'liler salonu terk etti. Salondakı 211 kabul oyuna karşılık 198 ret oyu bulundu- ğunu dikkate alan TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan da önergenin gündeme ahn- masının kabul edildiğini açıkladı. Anaya- sanın 93. maddesi gereğince önergenin gündeme alınma karanndan sonra en az 2. en çok 7 gün ıçinde gensorunun görüşül- mesi gerekiyor. Bir bakanın düşürülmesi için üye tam sayısının salt çoğunluğu ge- rekiyor. Başbakan Yıimaz. oylamayla ilgili ola- rak birleşimi yöneten TBMM Başkanve- kili Uluç Gürkan'ın hata yaptığını söyle- di. Gürkan ise "Uğur Mumcu'nun dediği gibi, Başbakan da bilgi sahibi olmadan fı- kir beyan edivor. Anavasanın 96. maddesi ve içtüzüğün 146. maddesi açık. ANAYOL kurulduğunda DSP'nin verdiği çekimser oylar nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal karannı da unutmuş görünü- yor" dedi. Aşık da dün BakanlarKurulu'na girer- ken gazetecilerin sorulafı üzerine "Her- halde Yeşil beraat etti. ben mahkûm oldum diye yorum yapümaz. Ama iş giderek ora- yagjdiyor" dedi. Muhalefetin tavrını eleş- tiren Aşık, "CHP'nin tavn hiç hoş değü. FP sözcüsü, Aşık'a çok şey borçluyuz dedi. Sonra alevhime oy verdiler. Fikri Sağlar hep beni destekkdi. Ama grupta Baykal'ı ikna ediyor ve oy vermeme karan abyor- lar. Bu tavirlan anlamam mümkün değil. Herhalde siyasi kabul etmek laam" diye konuştu. Aşık, "Muhalefet 276'yı bulabi- lir mi" sorusuna da "Ben 276'ya sığın- mam" karşılığını verdi. Haksız rekabete neden olduğu ve ticarete darbe vurduğu gerekçesiyle durdurulması istendi 4 Promosyonlar engellensin' Haber Merkezi - Kültürel ürünler dışın- da kupon karşılığı promosyonun yasaklan- masına karşın gazeteler dağıtım şirketleri aracılığıyla promosyon yapmaya devam ediyorlar. "Gazete sanşlanna katkT adıyla yapılan promosyonlann haksız rekabete yol açtığmı ve ticari yaşama büyük darbe vurduğunu belirten Adana Ticaret Odası; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne başvurarak promosyonun engellenmesini istedi. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Ka- , nun'un bazı maddelerini değiştiren 15 O- cak 1997 tarih ve 4226 sayılı yasa ile basın kuruluşlannın kitap. dergi gibi gazetecilik amaçlanyla çelişmeyen kültürel ürünler dı- şında mal veya hizmet vermeye yönelik kampanya düzenlemeleri yasaklandı. Yeni yasaya göre, gazeteler mevcut kampanya- lannın bitmesinden sonra yeni promosyon başlatamayacaklardı. Sanayi ve Ticaret Ba- kanlığı'nca hazırlanan tebliğde promosyo- nun "haksız rekabet ortanıı yaratarak ilgi- li sektörieri ve ülke ekonomisini oiumsuz yönde etkilediği'' belirtildi. Aynca, kam- panya süresince, süreli yayının satış fiyatı- nın, ikinci ürün olarak verilmesi taahhüt edilen mal veya hizmetin yol açtığı maliyet artışı nedeniyle arttınlamayacağı vurgulan- dı. Haber yerine tabak çanakla satışını art- tırmayı hedefleyen gazeteler, yasağı dağt- tım şirketleri üzennden delmeye başladılar. Kanuna karşı hile olarak nitelendirilen bu yöntemde. gazetelerin kupon veımesi yasak olmasına karşın gazeteler "taidp belgesr adıyla kupon vermeye devam ediyorlar. Basın kuruluşlan arasında dönem dö- nem ortaya çıkan promosyon savaşı son günlerde televizyonla sürüyor. Yemek takı- mı, ütü, müzik seti gibi promosyonlann ve- rildiği gazetelerin satış fiyatı 170 bin lira olarak belirlenirken, televizyon veren ga- zetelerin ek gazeteleriyle birlikte satış fiyat- lan da 400 bin liraya firlıyor. ^_JT~ Promosyon yapan gazetotojn sanş fiyat- lan şöyle: , ^ 5 Hürrivet: Promosyonsuz 110 binTf,.' Hürriyet+Karnaval: 170 bm TL. (AfcTF 1 sine fleur, Biltons yemek takımı. Eurotel telesekreterli telefon, Polaroid 780 instant Avrupa Konseyi toplantısı 'Demokrasi mali özerklikten geçiyor' AHMET ŞEFİK TRABZON - Trab- zon'da dün sona eren AvTupa Konseyi-Yerel Özerklik Şartı Konfe- ransı'nda yerel yöne- timlerin mali özerkliği tartışıldı ve mali özerk- lik olmadan demokra- sinin yaygmlaşamaya- cagı, yerelleşmenin sağlanamayacağı savıı- nuldu. Avrupa Konseyi uz- manlan ve Türkiye. Rusya, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan. Ermenistan, Moldova ve Romanya'dan tem- silcilerin katıldığı dün- kü toplantıda "yerel yö- netimlerin mali özerkli- ği'' ele alındı. Mali özerklik konusunda Ye- rel Özerklik Şartı'nın ilkelerini anlatan Bar- selona Üniversite- si'nden Prof. Joachim SoleVTllanova, yerel yö- netimlerin paralannı nereye harcayacağma kendilerinin karar ver- mesi gerektigini, bunun olmaması halinde özerkJiğin ve demokra- sinin gelişemeyeceğini söyledi. Vergilerih mer- kezüeştiğini, ancak hiz- metlerin yerelleştiğini belirten Villanova, "Burada büyük bir dengesizlik var ve bu dengesiziik artıvor. Kendi geür vçvergi kay- naklan ohnazsa özyö- netimden, özerklikten söz edemeyiz" diye ko- nuştu. Avrupa Konseyi Ye- rel Demokrasi Uygula- ma Bölüm Başkanı Ekkhart MüUcr de, Türkiye'nin de içinde olduğu Orta ve Dogu Avrupa ülkelerinde merkezi hükümetlerin, hangi kriterlere göre paralan dağıttığının be- lirlenmesi gerektigini, bunun yapılmaması ha- linde politik tercihlerin rol oynayacağını söyle- di. Toplantıda konuşan Türk delegasyonu üye- si ve Bornova'nın DSP'li Belediye Başka- nı Prof. Aysel Bayrak- tarda, Türkiye'de mer- kezi hükümetten gelen kaynaklann dağıtımın- da büyük sorunlar ya- şandığım, politik tercih ve kişisel bağlantılann jbüyük rol oynadığını vurguladı. Yardımlar konusunda kurallann kesinlikle belirlenmesi gerektigini belirten Bayraktar, "Burada sa- dece merkezi hüküme- tin vesayeti söz konusu değü. Metropol beledi- yeleri ile bunlaruı çe\- resindeki ilçe belediye- leri arasında büyük so- runlar yaşanıyor. Yani metropol belediyelerin vesayeti de kakhnlmau- dır" dedi. Hanefi Avcıyargılandı Eski Emnhet Genel Müdüriüğü İstihbarat Dairesi Başkan Yardım- ctsı Hanefi Avcı'nın, MİT'e ait 6 telefon numarasını açıklay arak "giz- li kalması devtctin emniyeti icabından olan malumatı isrihsal ve ifşa ettiğj" gerekçesiyle 15 yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası iste- miyle yargılanmasına devam edildi. Ankars 2 No'lu IKjıM'degörü- len davanın dünkü duruşmasına, samk Avcı ile avukatlan Suat Çele- bi ve Azamet Erdem katıldılar. Mahkeme Başkanı M. Turgut Ok) a\, suça konu telefon numaraJanyla yapılan konuşmalara ilişkin kayırla- nn, Telsim ve Turkcell'den gelmediğini bildirdi. Cumhuriyet Savcısı Ünal Haney'in, telefon kav ıtlannm beklenmesini talep ermesinin ar- dından Başkan Okyay, Turkcell ve Telsim'e yazılan vazılann yanıtla- nnın beklenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. (Fotoğraf: A A) camera, Triomphe cam tencere seti, discp- layer, funtime, ıbrahim Tatlıses 3 CD., Ro- adstar HIF 9911 CD'li müzik seti ve Roads- tar 9951 3 CD'li müzik seti) Hürriyet+Konlbr 400 bin TL. (Roads- tar HIF 9911 CD'ii müzik seti ve Roadstar 9951 3 CD'li müzik seti) Ylillivetgazetesi: Promosyonsuz 110 bin TL. Millivet+Bahar gazetesi: 175 bin TL. (Arcopaİ Elise yemek takımı, Arcusine ye- mek takımı, Vitroflam tencere seti, radyo- iu mini müzik-Seti, telesekreterli telefon, " : Arcopaİ kahvâltı seti, Rainbovv yemek ta- kımı, Kumtel setüstü fınn, Minton zayıfla- ma aleti, Arcopaİ Bahia yemek takımı, Ma- in Tuna çaydanlık, Profilo 55 ekran TY Pro- filo 70 ekran TV) MaHyet+Fıesta: 400 bin TL. (68 ekran Profilo İ~V ile 70 ekran Profilo TV) Sabahgazetesi: Promosyonsuz (hafta ara- sı) 70 bin TL. Promosyonsuz (hafta sonu) 110 bin TL. Sabah+Pembe gazete/Ahşveriş gazetesi: 160 bin TL. (Telesekreterli telefon, Simfer setüstü fınn, saten yatak örtüsü, Bella ütü ve ütü masası, Sümmer Dream yatak takımı. Forever nevresim takımı, Gardenya yemek takımı, büyük fotoğraf makinesi, Vestel mü- zik seti, Philıis müzik seti ve 51 ekran Ves- •c! T\ ) Sabj»)H-Şok gazetesi: 400 bin TL. (Sım- Tersetüstü%in, VesteP55 ekran TV, Vestel 63 efcran TV ve Vestel 70 ekran TV) Radikal: Promosyonsuz 50 bin TL. Radikat+ArmağanAaşam gazetesi: 160 bin TL. (Polo kol saati, Arcopaİ Traille ye- mek takımı. bavul seti, çatal bıçak takımı ve Profilo 37 ekran TV) Yeni Yüzyıl: Promosyonsuz 110 bin TL. Yeni YüzyıH-Market gazetesi: 160 bin TL. (Emsan tava+yemek tenceresi, Duralex ye- mek takımı, Forever yazlık takım, vvalkman, Kingtel telefon, uyku seti ve Thomas halı yı- kama makinesi) Yeni Yüzyü+Star gazetesi: 400 bin TL. (Thomas halı yıkama makinesi) ATO'dan tepki Adana Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fetfai Kamışk bazı basın kuruluş- lannın yasal boşluklardan yararlanıp sür- dürdüğü promosyon kampanyalannın tica- ri yaşama büyük darbe vurduğunu kaydetti. Kamışlı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Tür- kiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB) başvurarak promosyonun engellenmesini is- tediklerini bildirdi. Promosyona yasaklama ya da sınırlama getirilmesi için önceki yıllarda da çalışma- lar yaptıklannı, ancak alınan önlemlerin amaca ulaşamadığına değinen ATO Başka- nı Kamışlı, üyelerinin ve yurttaşlann bu ko- nudaki yakmmalannın gittikçe aıttığını be- lirterek şunlan söyledi: "Piyasada çok daha uv gun koşullarda tü- keticivc sunulan bazı ürünlerin bu tür kam- panyalarla halka verilmesi. bu ürünkrin br caretini yapan üyemiz fırmalan zor durum- da bırakırken okuvucu, aylar sonra sahip olabileceği üriinün parasını peşin ödemekte, ama parasının akibetini bilememektedir. Odanuz, temel görevi halkı bilgilendirmek olan basın kuruluşlannın. sadece bu görev- lerini verine getirmelerini beklemektedir. Bu sebeple ilgili vasada gerekli düzenlemelerya- pdarak. basın kuruluşlannın her ne v öntem ve ad alönda olursa olsun promosyon kam- panyası düzenJemeleri engeilenmelidûf NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Devfet Bakanı Eyüp Aşık "YeşiH gördü mü görmedi mi? Önceki gün TBMM Genel Kurulu, Eyüp Aşık hak- kında Yeşil'le ilişkisi konusunda verdi- ği detneç nedeniyle gensoru açılması- nı karartaştırdı. Eyüp Aşık, "Yeşil bizim denetimimizde" türünden bir açıkla- ma yapmıştı. Aşık, YeşıTin nerede ol- duğunu bilen bir hava içinde konuş- muştu. ANAP'lı Devlet Bakanı'nın söz- leri o zaman çok önemsenmemişti. Hatta Mesut Yıimaz, esprili bir dille bu konuşmayı fazla ciddiye almadığını belirtmişti. Akın Birdal suikastı, Yeşil konusu- nu yeniden gündeme getirdi. Bu kez de Mesut Yıimaz, Yeşil'i çok yakında yakalayabileceklerini söyledi. Yıimaz, "Eğer diğer kamu kuruluşlan yardım- cı olursayakalayabiliriz" demeyi de ih- mal etmedi. Ardından Yeşil'in kimlerle ve hangi kurumlarla telefon görüşme- si yaptığı basına yansıdı. Aslında Kırt- lu Savaş'ın hazırladığı Susuıiuk Ra- poru'nun eklerinde bu liste yayımlan- 'Yeşil'i Kim Gördü, Kim Görmedi? mıştı. Yani Yeşil'in daha önce kimlerle konuştuğu, numaralanna kadar devlet tarafindan bıliniyordu. Eyüp Aşık hakkında gensoru açıl- masını karariaştıran Meclisimizin de- ğerli milletvekilleri, acaba bu haberie- ri okumadılar mı? O listelerden haber- leri yok muydu? Kimşe, o listelerde adı geçen devlet görevlileri hakkında bir duyarlıkgöstermedi, liste yayımlanmış olmakla kaldı. Belki de listede ismi ge- çenlerin bir kısmının hiç ilgisi yoktu. Kimse bu konunun üzerine gitmedi. Kafalarda yalnızca bir "Acaba" soru- su kaldı. CHP yöneticisi Sinan Yerlikaya, devlete ait bir emniyet binasında, mü- dür koltuğunda Yeşil tarafından tehdit edildiğini de söyledi. Yer ve isim gös- tererek bunları söyledi. Bu konu da önemsenmedi. Ömeğin o ilçenin em- niyet müdürü, jandarma komutanı ve kaymakamı kimdi? Onlann Yeşil'le iliş- kileri hangi düzeydeydi, bunu da kim- se araştırıp soruşturmadı. Yeşil, Birdal suikastından sonra da açıklamalarına ve iddialarına devam etti. Yine kimse- den bir ses çıkmadı. Eyüp Aşık, bir partinin yöneticisi ve Devlet Bakanı, söyledikleri eğer doğ- ruysa çok vahim. Buna rağmen söyle- dikleri inandırıcı sayılmadığı için, belki de bazılan tarafindan gülünüp geçildi. Şimdi iş ciddiye bindi, gidip hesap ver- mesi gerekecek. Belki de ona Yeşil'i soracaklar. Fakat Aşık'a gelinceye ka- dar, Yeşil'le ilgisi olduğu belgelenen çok sayıda devlet görevlisi hiçbir şey olmamış gibi görevine devam ediyor. Bunun bir vesile olmasını dileriz. Mec- lis'teki gensorunun tartışılması sırasın- da umanz Yeşil konusundaki belge ve bilgiler de gündeme gelir ve milletve- killeri de devlet görevlilerinin Yeşil'le ilişkisinin ortaya çıkanlması için yeni bir tavır ortaya koyarlar. •*• Eyüp Aşık gensorusu görüşülürken, bir de fotoğraf gündeme geldi. Önce- ki gece Flash TV'nin 23. Saat progra- mına çıkan DYP Denizli Milletvekili Ke- mal Aykurt, içinde Mesut Yılmaz'ın da yer aldığı fotoğraf üzerine ilginç yo- rumlar yaptı. Aykurt, Mesut Yılmaz'ın yanında Birdal suikastının azmettirici- si Semih Tufan Gülaltay'ın da bulun- duğunu açıkladı. Bu fotoğrafa ve Eyüp Aşık'ın açıklamalanna göre Aykurt, Bir- dal suikastının ANAP'la ilişkisi olabile- ceöini iddia ediyordu. Iddia iddiadır ve onu kanıtlamak id- dia edene düşer. Ancak bu suikast iş- lerine kanşanlann, parti liderlerinin ya- nıbaşında fotoğraf çektirecek kadar onlara yakın durması pek iç açıcı de- ğil. Diyebilirsiniz ki zaten bu ülkenin Adalet Bakanlığı'nı ve Içişleri Bakanlı- ğı'nı yapmış bir kişi çete kurmaktan yargılanıyor, uzağa grtmeye gerek yok. Saptamalannızı daha da genişletebilir, devletin üst düzey bürokratları ile maf- ya çetelerinin ne kadar iç içe geçtiği- ne ilişkin fotoğrafları adreslerimize postalayabilirsiniz. Eyüp Aşık'ın, Yeşil'in yerini bilip bil- mediğini iddia edebilecek verilere sa- hip değiliz. Onun hakkında verilen gen- soru önergesi bir fırsat. Şimdi Meclis, Yeşil konusundaki bütün bilgi ve bel- geleri yeniden ele alsın. Yeşil'in telefon zabıtlannı gözden geçirsin, orada adı geçenlere, bu ilişkinin var olup olma- dığını, varsa ne düzeyde olduğunu sorsun. Yeşil'in telefon konuşma listesi, bir kez daha hatırlatıyoruz, Kutlu Savaş'ın hazırladığı raporun eklerinde yer alı- yor. Haydi Meclis görev başına, bakar- sın bu kez harekete geçerler. Bizi ya- nıltıp şaşkınlığa düşürebilirier. Ne dersiniz, yapariar mı? PERSEMBE ORHAN BURSALI Vahşiliğin Kökleri Nerede? Geçen haftakı Kilise başlıkh yazının ardından. Almanların ünlü haftalıkdergisi Spiegel'in engizis- yonu konu alan sayısı geldi (23-1998). Derginin en- gizisyonu gündeme getirmesinin nedeni, Papalı- ğın, dünyanın en büyük gizli arşivlerinden biri olan engizisyon dönemi arşivini kamuya açma kararıy- dı. önce, yorumsuz, veya sadece Spiegel'in yo- rumlany'la, 500 yıl Avrupa'yı "ateş ve işkence ile, psiko-terör, sansür ve yasaklarla" yöneten engi- zisyon kilisesinin arşivinden özet bilgiler (Engizis- yon: Papalığın ilan ettiği dini inanç kurallarına uy- mayanları yargılayan özel mahkemeler): ArşivlerderVgergekler • Kurulduğu 1252'den Aydınlanma çağına ka- dar 500 yıldan fazla süren engizisyon dönemi bo- yunca, Tanrı ve din adına, çoğu canlı canlı yakıl- mak siıretiyle sayıları 10 milyon kadar tahmin edi- len insan öldürüldü. • Büyücülerin, falcılann, kötü ruhlara inancın te- pe noktasına ulaştığı o çağda, dini inançlarda da korkulu bir yaratık olarak hep ortaya çıkan kadın- lar, kötülüklerin kaynağı, baştan çıkartıcı cadılar olarak görüldü. Onlar, insan kılığına girmiş şeytan- lardı. llk "cadı" kadın, 1275'te Toulouse'da yakıl- dı. • Sadece 1450 ile 1750 yıllan arasında Avru- pa'da 1 milyon kadar kadın (ve Jeanne d'Arc) ca- dı oldukları gerekçesiyle, Tanrı aşkına işkence edi- lerek, yakılarak öldürüldüler. Sadece Almanya'da Bamberg'de bir yılda 600 kadın idam edildi. • Matbaanın keşfıne yanıt olarak, 1571 'de san- sür makamı kuruldu. Voltaire'den Immanuel Kant'a kadar, kilisenin beğenmediği yazar ve dü- şünürlerin 10 bin kitabı veya toplu eseri yasaklar listesine alındı. Balzac, bütün romanlarıyla liste- deydi. Bu sansür kurulu 1965 yılına kadar sürdü. Sartre, Simone de Beauvoir, Malaparte, Mora- via, Gide, Heinrich Heine de Papalığın yasakla- n arasındaydı. • Ispanya'da, 1481 'de, vaftiz edilmeyi reddeden 12 bin Yahudi yakıldı. (Bir kısım Yahudi o tarihler- de Türkiye'ye göç etti). Domuz eti yemeyen ve şa- rap içmeyen herkese "sapkın" gözüyle bakıldı. 1609'da 3 milyon kadar Ispanyol Arabı Kuzey Af- rika'ya sürgün edildi. • Engizitörler zenginleri "sapkınlıkla" suçlayarak yaktı ve mallannı kendi üstlerine geçirdi. Bir zen- gin avı sürdü. • Büyük infaz sahneleri kuruldu ve birkaç gün süren büyük ayinler sonucunda yüz kişilik kitlesel idamlar yapıldı. • Engizisyonun vahşiliklerinin sınırtarı yoktu. Suçlu, hiçbir hak sahibi değildi. Suçlayan aynı za- manda hâkimdi. Çocuklar ana babalarını, kadın- lar kocalannı, erkekler kadınlarını ihbar etmek zo- rundaydılar ve işkence yapılmak zorundaydı. Ve bütün bu vahşilikler, üstelik büyük bir titizlik- le kayıtlara geçildi ve arşivlendi. Bir idam proto- kolünden: "İdam sehpasında suçlunun çevresin- de papazlar çember oldular. Suçlunun yüzüne meşale tutuldu ve 'pişman olması' için saatlerce baskı yapıldı. Sonunda suçlunun ağzından 'Isa'ya inanıyo- rum' sözleri döküldü. Bütün papazlar çok sevin- diler ve suçluya sanlıp, doğru yola bir kapı daha açıldığı için Tann'ya dua ettiler. Ben, suçlunun çok zor geri gelen bu inancı uçup gitmeden, bu inan- cıyla biriikte ölmesi için hemen cellata asın diye bağırdım. O saniyede hiç tereddüt edilmemeliy- di. Cellat emri anında yerine getirdi. Öldüğüne emin olunduktan sonra, sehpanın altına konan odunlarateşeverilerek suçlu yakıldı. Ve bütün vü- cudu küle dönüştü." Niçin şimdi serbest? Papalık arşivinin açıklanması, "kendini temizle- me hareketi" olarak yorumlanıyor. Polonyalı Pa- pa Paul II, 1994'te kardinallerine "Din adına da uy- gulanan şiddetin bütün biçimlerine karşı nasıl su- sanz? Din savaşlan, engizisyon mahkemeleri ve insan haklannı zedeleyen bütün diğer biçimler..." şeklinde mektup yazıyor ve "Engizisyonlarda uy- gulanan zorbalık yöntemlerinin 20. yüzyılın totali- ter ideolojilerince benimsendiğini" belirtiyordu. Spiegel'deki yoruma göre, Papa, kilisesini 21. yüzyıla hazırlıyor. Iki yıl kala, geçmişteki büyük ağırlıklan kilisenin sırtından atıyor. Bir yorum: "Ar- şivlerin açılması bir cesaret değil akıl gösterisü". "Roma ve Universal Engizisyon Ruhaniler Mec- lisi", 1908 yılına kadar kalmış. Sonra adı "Heilige Offizium"a; 1965'ten itibaren de "Din öğretisi Meclisi"ne dönüşmüş. Spiegeldiyorki: "Brutal, din polisinin aydınlan- maya rağmen bu kadar uzun süre ayakta kalma- sının nedenini şöy/e açıklıyor: Kilise, gerçeği sa- dece kendi tekelinde tutmak isteğinin yani sıra; engizisyonla birlikte bütün sapkınlıklan ve kullan- nı da disipline etmek ve düşünsel baskı altına al- mak için güçlü biraraç yaratmıştı. Bugün de ger- çi yöntemler değişti ama amaç değişmedi: Din öğretisi Meclisı'nin amacı, bütün dünyadaki Ka- toliklerin Roma'nın gerçeklerini kabul etmesini sağlamaktır. Bu meclisin başkanı da Papa'dan sonra en güçlü insandır." Bugüne pariîelHkler ve biz Dini, siyasi v e y a idari, her türlü totalitarizmin kökleri şüphesiz "mutlak doğrulara" dayanır. Mut- lak doğrulara inanç, zorunlu olarak totalitersistem- lere yönelir. Bilim ve akıl değil, inanç topluluklan veya yöne- timleri işbaşına gelince, engizisyonun türlü çeşidi ortaya çıkar. Tanrı veya düryevi diğer kutsal şeyler adına ha- reket ederek, kendisinden veya kendi grubundan farklı insanları cezalandıran her türlü insani faali- yetin temelinde engizisyon çağının esintileri var- dır. Almanlar, kendi ülkelerindeki Gestapo'nun, Hit- ler'in, Doğu Alrran gizli örgütü Stasi'nin köklerini, Ortaçağa, engizsyona kadar götürüyor. Stasi'nin arşıvlerinde buçjn 3000 Alman, geçmişinin ger- çeklerini arıyor. Peki, bizde oraya çıkan her türlü vahşiliğin kö- kenlerini neredearayacağız, ne zaman araştıraca- ğız, bulacağız, 'abul edeceğiz, eleştireceğiz ve bir akıl ve bilgi t : p | u m u O | m a yO|Una gireceğiz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle