Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
=20 HAZİRAN 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
Eğitim
Akademisi için
öneriler
Milli Eğitim Bakanhğı, olumlu bir adım
attr. Eğitim Akademisi.
Arkadaşımız Ebru Toktar'ın haberine
göre, "Eğitim Akademileri "Syıllık kesin-
lisiz temel eğiümin gereksinim duvduğu ni-
telikte öğretmen ve yönetici yeüştirmeyi
amaçlayacak.
Eğitbilimci emekli Prof. Dr. İbrahim
Elem Başaran da, bu girişimi se\inçle kar-
şılamış. Ancak, kimi kavgılarım dilegetir-
mekte varargörihor. Kendisinin HalkEği-
linıi Genel Müdürlüğii yaptığı dönemdeki
bir örnekle giriyor konuva:
" 1974-75'lerde Halk Eğitim Enstitüsü
açmıştık. Amacı, halk eğitimi konusunda
yüksek diizeyde eleman yetiştirmektt An-
cak, Milli Eğitim Bakanhğı bu enstitüyü
çalıştıramadı. Çünkü, bakanlığın bu ens-
titü için görevlendirdiği elemanlarm aka-
demik nitelikleri yoktu. Sonunda sözünü
ettiğim enstitü işlevsizleşti, kızak yeri ol-
du."
Başaran m ikinci kuşkusu da su:
"Milli Eğitim Bakanhğı, böyle bir ens-
titü ya da akademi açtığında, genellikle
eğitimi siyasi amaçh yapıyor. Hangiparti
iktidardaysa, kendisine o yönde partizan
yetiştirmeyi genel hedefseçiyor."
Peki bu akademi nasılörgütlenmeli? Prof.
Başaran. önerisini şö'yle özetliyor:
"Halen kurulu bulunan Eğitim Bilim-
leri Enstitüleri, akademihaline getirilebi-
lir. Bu türde Türkiye 'de üç enstitü var. An-
kara İ'niversitesi'ne bağlı olanı atılduru-
yor. Elemanı da çok. Bir ötekisi İstanbul
Marmara t'niversitesi 'nde, diğeri de Bu-
ca'da kurulu. Öğretim üyeleri, altyapısı
hazır. Siye böylesi bir eğitim buralarda
gerçekleştirilmesin ki? Yaz, kış üçsömestr
yapabilirier. Biryüda üç bin müfettişinieği-
timden geçirebilen bakanlık, üstdüzey yö-
netici ve öğretmenlerine de bu olanağı ta-
ntyamaz mı? Bence tanır."
Prof. Başaran 'ın söylediklerine katılma-
makeldedeğil...
ISIK KANSU
Ismail Hakkı Tonguç amlıyorİsmail Hakkı Tonguç, Öğretmen
Dünvası dergisinin "Kızılay SSK
İşhanı 8. Kat No: 811" adresindeki
alçakgönüllü bürosunda bugiin saat
14.00 'te düzenlenecek bir toplantı
ile anılacak. Toplantıya
Mustafa Aydoğan ve Dr. S'iyazi
Altunya konuşmacı olarak
katılacaklar.
Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim
Va'kfı da, "Eğitim Yolu ile
Canlandtnlacak Köy " adlı
kitabımn yeni baskısını Tonguç 'u
anma gününe yetiştirdi.
Tonguç, kitabımn bir bölümünde
Köy Enstitüleri'nin 1947yihndaki
temposu ile çahşmalarım
sürdürürse, 5 yıl sonraki oluşacak
tabloyu bakın nasıl coşkuyla
anlatıyor:
"Şimdiye kadar bu kurumlarda
yeştistirilerek köylerde
görevlendirilen değerli eğitmen ve
öğretmenlere, beş yıl içinde an az
2 bin 500 eğitmenle 16 bin
öğretmen daha katılacaktır.
O zaman köylerde çalışan
eğitmenlerle öğretmenlerin sayıst
31 bin 500'ü bulacaktır.
Bunların her biri ortalama bir
hesapla 50 'şer çocuk okutsa, 1
milyon 575 bin öğrenci onlar
sayesinde okula kavuşmuş
olacaktır. özel idarelerden maaş
alarak köylerde çalışan en az
5 bin öğretmenin okutacağı 250
bin çocuk da bunlara katılacak
olursa, köy okullarındaki öğrenci
sayısı 1952 yılında 1 milyon 825
binden az olmayacaktır.
Bu öğrenciler beş sınıfa
bölüniince, ortalama bir hesaba
göre, her sınıfta 365 bin çocuk
bulunacak demektir. Bu sayı son
sınıfa doğru belli nispetlere göre
azalacaksa da,
yine bu sınıftaki öğrenci sayısı
200 binden aşağı düşmeyecektir.
Bir derslikte ortalama hesaba göre
50 çocuk bulunacak olsa,
derslik sayısı da 36 bin 500 olacak
demektir... En az 22 bini bulacak
Köy Enstitüsü mezunu
öğretmenlerin elinde irili ufaklı
150 bineyakın hayvan, 1.5 milyon
dönüme yakın toprak, 2 milyon
parçaya yakın iş araçları
bulanacaktır... Köylerimiz 1952'de
enstitü mezunu en az 2 bin köy
sağlık memuru ve köy ebesine
kavuşacaktır. 30 bineyakın köy
bunların çalışma bölgelerîne
girecektir."
Bu satırlarm yazıldığı günden bu
yana 50 yıl geçmiş.
Tonguç 'un ve arkadaşlarının
mayası tutsaydı, bugün yobazhktan,
gerilikten, yetişmemiş insan
gücünün çokluğundan söz
edebilir mivdik?
Düş değildi bu hedefler,
tastamam gerçekti.
Ne var ki, toplum gerçekten
uzaklaştınhp gizeme kaydırıldı.
50 yıl önce bile bile yapılan, hatta
halka dayatılan yanhşlar günümüze
kapkara bir gölge olarak yansıyor.
İyimserliği barındıran
kötiimserlikOkurumuz Leyla Özhan 'm
gönderdiği mektup, ilk bakışta
karamsar bir hava estirivor insanda.
Bir kez daha okunduğunda,
tükenmemiş bir iyimserlik
umudunun ktpırdadığını
duyuyorsunuz derinlerde:
"Türkûm, doğruyum, çalışkanım,
Yurdumu milletimi özümden çok
severim. tşte bu nedenle ben
özürlüyüm ve yurdumda
sürgünüm. Dar geliyor artik
yüreğim isyanıma. Yorgun düştü
beynim düsünmekten. Galiba ilk
kez korkuyorum umudu
tüketmekten. Bir ışık özlüyorum
karanlığı boğacak. Biryağmur
istiyorum pisliği yıkayacak.
tnsanlar anyorum dürüst, aydınlık
vesıcak. tnsanlar anyorum bilgili,
elini öpmek için. tnsanlar
anyorum yürekli, güneşe kosmak
için."Leyla Özhan çok şey istemiyor:
Temizlik istiyor, dürüstlük, aydınlık
istiyor. Sakin, ılıman biryaşam
istiyor. Kendisini kötümseıiiğe iten
koşullara karşı isyan ediyor, o
kadar...
Burukluk
yaratan
etkinlik
Diş Hekimi Yalçın Ergir in
Saracoğlu Mahallesi 'nde ya-
şadığı sokak çocukluğu anıla-
rından vola çıkarak bir hasta-
sına anlattığı hayaller muha-
birlere ulaşmca, geçen vıl ba-
şında gazetelerde haberler çık-
mıştı:
"Ankara da bü\iiklerin geç-
mişlerini vaşayacaklan. mı-
zıkçıhk vapacakları mahalle
kunılmah.
"Ergir, gfirdü'ğü yakın ilgi
üzerine haber kesikleri ile bir-
likte Çankaya Belediye Baş-
kanı Doğan Taşdelen 'in kapı-
sını çalmıştı.
Ergir 'in tasanmı Taşdelen 'in
de çok hoşuna gitmişti. Hatta.
bu konuda Ahlatlıbel'deki ta-
sarımlardan sorumlu Hülva
Altan ı görevlendirmişti.
Ancak, "Büyükler Mahalle-
si " düşü bir türlü gerçekleşe-
medi. Ta ki, geçen hafta Ahlat-
lıbel'de vapılan "1. Mahalle
Oyunları Şenliği-Haydi Ço-
cuklar Mahalleye " adlı etkin-
liğe dek.
Etkinlik yapılmasma yapıl-
dı da, tasarımm hayalcisi Yal-
çın Ergir 'e hiç haber verilme-
di ve haklı olarak bu durum
onu kırdı:
"Belki herkes ivi niyetli. bel-
ki kimse kimseyi kırmak iste-
miyor, belki de ben şu anda
çok ivi nivetlivim.
Ama, böyle bir konuda bu
haberi gazetelerden öğrenmek
hafıfbir burukluk yaratmıyor
desem. valan olur."
Yüksel Endeğer
yazıyor
Kıbrıs İçin
Alternatif ÖneriKıbns yine karıştı. Yunan
uçakları Rum kesimindeki
Baf'a konuşjandıktan sonra,
Türk F-16'ları misillernî olarak
KKTC'nin Geçitkale
Havaalanf nı şöyle bir ziyaret
etti. Her iki taraf da diğer
tarafın "gözdağı" vermeye
çalıştığını iddia ediyor. Kıbrıs
için çıkacak bir savaşın
Türkiye'yi ABD'ye daha da
yakınlaştıracağını bilsem,
savaşalım gitsin derim. Fakat
karşımızdaki Iran değil,
Yunanistan. ABD,
Yunanistan'a da yakınlaşabilır,
bu iyi olmaz.
Yazı - tura atacak da değiliz.
Demek ki alternatif çözüm
gerekiyor. Benim önerim
şudur: Her iki taraf da
Kıbns'tan çekilmeli, tüm
haklarını ABD'ye devretmelidir.
En şık çözüm budur. Kıbrıs,
örneğın 99 yıllığına ABD'ye
kiralanmalıdır. ABD bedeli
neyse ödeyecek, taraflar ihya
olacaktır. Başta Ecevit olmak
üzere, kimi dinozorlar bana
karşı çıkabilir. Çıksınlar. Aynı
Eçevıt değil mi 19 yıl sonra
TÜSİAD'la barışan? Bir 19 yıl
sonra da benimle barışır, o
olur!
Sevgili dostum Civan
kupban seçildiRagıp Duran adlı yazar, bölü-
cülük propagandası yaptığı bir
yazıdan dolayı hapse atılınca kı-
yamet koptu. Demokrasi tutkun-
ları isyan etti, sanki yasaları uy-
gulamak suçmuş gibi. Yazma-
saydı o da kardeşim. Ben niye
yazmıyorum? Niçin beni hapse
atmtyorlar?
Kimseyi durduk yerde rahatsız
etmezler. Ismail Beşikçi uslu
dursaydı. Eşber Yağmurdereli
pesetseydi, Ragıp Duran burnu-
nu her şeye sokmasaydı kim ne
yapardı onlara? Kim? Şimdi ay-
nı "demokrat kesim", dahadoğ-
Vay kurban, medya
reklamsE olmaz!
Bir dostum faksladı, baktn
eleştirmen Sina Koloğlu ne
yazmış Milliyet'teki köşesin-
de:
"Show TV'nin program
togolan özeldir. Ve bu kana-
iın farklılığıdır. Salı gecesibir-
den haber logosu ve 'Son
dakika' yazısı çıktı. önemli
birhaberdiye dikkatimizi ver-
dik. Meğer Show'un pazar-
lama şirketinin reklamıymış.
Evet, haber logosu reklam
için kullantldt. Bunun adı kan-
dırmacadır. Haber logosu-
nun reklam için kullanıima-
sını kim savunabilir?
Show'un niye böyle anlam-
sız bir şey yaptığtnı da anla-
mak mümkün değil."
(18.6.1998)
Medyadaki tüm soruntar
bitmiş de Koloğlu bir rek-
lam hizmetine kafayı takmiş.
Ey eleştirmen, sen sayın mü-
hendıs Murat Saygı'dan,
uzman bankacı Erol Ak-
soy'dan daha mı iyi bilecek-
sin televizyoncutuğu?
Bir de gazetecisin, reklam
deyince akan suların dura-
cağını bılmiyormusun? Kim
savunabilir diyorsun, ben
• savunurum haber logosu-
nun reklam için kullanılma-
sını, var mı diyeceğin? Gök-
ten üç kristal elma düşse,
sâna koçan bile düşmez!
rusu "yorgun demokratlar", Em-
lakbank eski Genel Müdürü En-
gin Civan ABD'de tutuklandı di-
ye mutlu olacaklardır, buna emi-
nim. Civan, Türkiye'ye iade edi-
lirse, keyifleri tavana vuracaktır.
Işte sizin demokrathğınız bu
kadardır. Beşikçi, Yağmurdereli,
Duran "düşünce suçlusu" da Ci-
van ne? O da "kıvrak ve fırsatçı
bir düşünce sahibi" değil miydi?
O paraları kendi için, ülke için
kullanacak, yatırımlar yapacak-
tı. Paraya pula bu kadar önem
vermeyelim! Civan serbest kal-
malıdır!
Galibiyet
olmadan asla!Fransa'da yarı ış - yan tatil yapma-
ya devam ediyorum. Dünya Kupası
nedeniyle burada gerçek bir globa-
lizm yaşanıyor. Fas, Tunus, Paragu-
ay. vb. renksiz ülkeler dışında, katı-
lan her ülkeden yenı dostlar edin-
dim. Bir Ingiliz armatör, ışçilerine
"Yeni Dünya Dûzeni" brıfingi ver-
mem için beni Lıverpool'a davet et-
ti. Bakalım. belki...
Açıtış törenı dışında, gittiğim tek
maç ABD - Almanya maçı oldu. Tüm
gücümle Amerika için amigoluk yap-
tım, ABD tribününü hop oturtup hop
kaldırttım (Meksika olayı). Tüm çaba-
mıza rağmen. hakem oyunlanyia
2-0 yenildik Almanya'ya. Bunun hın-
cını yarın Iran'dan çıkaracağız. Bu
sıradan bir maç değil, modernizm ile
ilkelliğin karşılaşması olacak. Gerçi
Almanlara da bir ders vermek iyi olur-
du ama onlar da modem, o yenilgı
çok önemli değil. ABD, gerçek gü-
cünü Iran karşısında gösterecektır.
Iran. "Kızım Olmadan Asla" adlı fil-
me gösterdıği tepkıyle farklı yenılgı-
yı iyice hakettı. Bu maçtan sonra kü-
reselleşmeye entegre olacaklarını sa-
nıyorum. "Terörist ülke" karşısında
sesim kısılana kadar ABD'liyim.
Yeni Dünya Diizeni
fıkraları
-T.C. nedir?
- TÜSİAD Cumhuriyetı!
• • •
- Milletvekillerinin mesaiye
kalmalarını onaylıyor musun?
- Evet ama normal mesaiye
gelmediklerı takdırde. Sadece
fazlasına gelsinler, tamam!
HAYVANLAR tsMAtı GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEMÇAK behicak ı turk.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARAU
HARBİ SEMtH POROY
Jİ>J&&
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 20 Haziran
RESSAM SfREFAKDIK..
Ü'PE 8UGÜKI, RESSAM ŞE££FAKPiK. 73
ÖLDÜ. SAAJAYl-l U£İ '(Ü
MATtAH AKAOEMİSİ} & TieDiKT^AJ SohfZA PARİS'B
VE MÜMİH'E GİTM'f, RjESıU ÇAUŞMAL/t&l YA~P-
AAlSTT. YaeDA DÖMUŞÛNDE, GAZıJ-£ISS'yE EUS-
Tirûsü'Moe RESİM öd/eenL>t£Ui-i6iAje AV^NMIŞ,
£>AHA SOHISA SU /f/ <4Ai*MeA AAUSİKl MUALU'M
kAetZTEeİfJDE •SÜeOÜeMÜŞTÜ . /£.L£*//MC/£-IK(E-M-
PfZESYOMİZM} OEN ÇOK ETKILEHEN tSESSAM,
EeçEKÇ-iUK'TGfJ DE U4Z6€Ç£MEtyt/Ş,H£K.
İKJ THgZt
. At:pi/c,
£Eie<3/rE ıcArrtMiş,
ALMIfTI/S.
Sd -yedigo/lrr' adlı ML/acufnjtüyor
GÖRÜŞ
FAIK BULUT
"AtatüPk'e Hakarrt"
Ozan Yayıncılıktarafından Mart 1998 ortasında ki-
tap haline getirilen "Kim Bu Fethullah Gülen" adlı
akademik çalışmam; maalesef mayıs ortasında İs-
tanbul / Fatih Savcılığı'nca toplattırıldı.
Ters mantık şurada yatıyor:
Bir; kitabın iki ayrı sayfasında, kamuoyunda "Fet-
hullahçılar" diye anılan, daha çok Fethullah Gülen
adı çevresinde yoğunlaşan, bir şekilde onunla gö-
nül bağı oluşturan bir kesime atfen, "Atatürk'e dec-
cal, Beton Kemal vs." denildiği yolunda ibareye yer
verilmiştir. Anılan ibareler, bir iddia şeklinde ele alın-
mış olup, tırnak içinde sunulmuştur. Yani suçlayıcı
ibareler, yazara ait değildir. Üstelik yazar, ilgili say-
falarda, bu tür ibareleri kullananları eleştirmiş; "Ata-
türk konusunda takıyye yapmadan net görüş bildir-
melerini" istemiştir.
Fakat, tarafımızdan eleştirilen kesim veya birey-
ler, net tutum takınacaklarına, sanki bu suçlamala-
rın muhatabı değillermiş gibi, yazar aleyhine "Ata-
türk'e hakaret davası" açtırmış ve laiklik savunucu-
su görüşleri içeren kitap hakkında "Atatürk'e haka-
retten toplatma" karannın verilmesine neden olmuş-
lardır. Burada, "Hem suçlu hemgüçlü" veya "Yavuz
hırsız, evsahibini bastınr" misali bir durum söz ko-
nusudur.
İki; Atatürk hakkında sarfedilen "suçlayıcı ve aşa-
ğılayıcı" ibareler, Fethullah Gülen'in teşvikiyle yap-
tırılan yurt ve okullarda okuyan öğrenci çevrelere at-
fedilmiştir. Her ne hikmetse, "bu okul ve yurtlarta il-
gim yok" diyen Fethullah Gülen'in avukatları, bu
çevrelerin adına hareket edercesine kitap hakkında
dava açılması yolunda dilekçe vermiş; toplatılma-
sını sağlamışlardır. "Madem bunu diyenlehe ilginiz
yok, o halde neden gocunup dava açtınız" sorusu
akla geliyor.
Üç; hukuksal açıdan vahim olanı, Yargıtay karan
uyarınca dini konulara eleştirel yaklaşan kitapların
incelenmesi için tayin edilmesi gereken "Bilirkişi Ko-
misyonu"nun durumudur. Yargıtay kararına göre Bi-
lirkişi Komisyonu "bir ilahiyatçı, bir psikolog ve bir
hukukçu"öan oluşmalıdır. Teorik açıdan normal olan
bu karar, pratikte şu zaafa yol açıyor: Istisnalar sa-
yılmazsa, son 20 yıldır ilahiyat kökenli uzmanlann ge-
nelde Islamcı fikirleri kayırdıkları, siyasi ve ideolojik
davrandıkları ve Iaiklikten pek hoşlanmadıkları gö-
rülmüştür. Psikologların büyük bir kısmı Dr. Ayhan
Songar ekolündendirler. Songar'ın dine eleştirel
yaklaşan fikirlere karşı tavrı olumsuzdur; bu gerçek
kamuoyunca bilinmektedir. Bu durumda, üç kişilik
Komisyon'da, otomatik biçimde üçte ikilik bir ço-
ğunluksağlanmışoluyor. Hukukçunun laik-demok-
rat olup olmaması sonucu değiştirmiyor.
Hal böyle olunca, dini rneseleleri eleştiren ve şe-
riatçıhğa karşı çıkan Aydınlanmacı kitaplar, adeta
otomatik biçimde "mahkûm edilmekte"d\r. Nitekim,
28 Şubat kararlarından bu yana "irtica ile mücade-
le için" işbaşına gelen hükümet döneminde yakla-
şık 10 kitap, "halkın dini duygularını rencide et-
me/c"ten mahkemelik olmuş, kimisi de ceza almış-
tır. Prof. ilhan Arsel (Şeriattan Kıssalar), Abdullah
Rıza Ergüven (Yasaktümceler), Erdoğan Aydın'ın
(Islamıyet Gerçeği) kitapları ilk akla gelenlerden.
Oysa, "Islam Tarihi" kürsülerinde görevyapan çok
sayıda laik-demokrat- cumhuriyetçi bilim adamı,
öğretim görevlisi bulunuyor. Neden "Bilirkişi Komis-
yonu"r\a alınmıyorlar acaba?
Dört; kitap, büyük ölçüde şimdiye kadaryapılrna-
yan biryönteme başvurarak; Fethullah Gülen'in söz
ve fikirlerini büyüteç altına aldı. Ifadelerdeki sami-
miyetsizlikleri, çelişki ve tutarsızlıklan, kavramlara yük-
lenmiş özel anlamları göz önüne serdi. Bu nedenle
hedefi on ikiden vurdu. ilgili çevreyi canevinden ya-
raladı.
Dolayısıyla, Fethullah Gülen ve çizgisindekiler,
dava açmakla da yetinmediler; şahsımı hedef alan,
kamuoyundaki imajımı zedeleyen yayınlar yaptılar.
Örneğin Zaman gazetesi, "Bulut'su Iddialar" adlı
yazı dizisini iki gün sürmanşetten anons edip, izle-
yen üç gün boyunca olmadık sözlerle kişiliğim çev-
resinde karalama yoluna gitmiştir. Aksiyon dergisi,
Gülen'in kapak yaptğı nüshasının girişinde adımı zik-
retmiş; Gülen'in "sağ kolu" d\ye tanımlanan biri ise,
"İki Çarpıtma örneği" adlı broşürle hakkımda kuş-
ku uyandırıcı imalarda bulunmuştur. Tartışma etiği
ve basın ahlakı açısından bakıldığında, bu yayınlar
sonucu tehditlere maruz kalmışızchr. Böylece "hoş-
görü edebiyatı"n\r\ ne kadar kof olduğu ortaya çık-
mış oldu.
Beş; "düşünce özgüriüğü" yanıyla bakıldığında
basın, aydın çevresi, yazar-çizerler ve İHD yöneti-
minden, "Kim Bu Fethullah Gülen" adlı kitabımın
toplatılması kararına, yukarıda adı geçen yazarların
kitaplannın yasaklanmasına karşı çıkmaları bekle-
nirdi. Çünkü, bunlar da düşünceye özgürlük kapsa-
mına giriyor. Umulurdu ki,İHD'li dostlar, Selam ga-
zetesinden Islamcı Nurettin Şirin'e gösterdikleri il-
ginin benzerini de bize göstersinler. Daha geçen yıl,
Başbakan Erbakan ile yardımcısı bakanların (Ş.
Kazan, O. Asirtürk) ve sabık REFAHYOL'un siyasi
tetikçisi BBP'nin Başkanı M. Yazıcıoğlu ile şimdi-
lerde demokrasicilik oynayan Kanal 7 ile Akit gaze-
tesinin boy hedefi haline geldik.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1 2 3 4 5 6 7
-u+u-\m n,. ,
H ıy ıM m
m n
8 9
- -
n 111 ı
SOLDAN
SAĞA:
1/Paleolitikçağ
ile neolitik çağ
arasında kalan
döneme \erilen
ad. II Bilgisiz,
kültürsüz kim-
se... Bir sorusö-
zü... Liitfi
Akad'ın yönet-
tiği bir film. 3/
Eski Yunan mi-
marlığının üç bi-
çeminden biri...
Uğursuz, kötü. 4/ Bir top-
lulukta çalışan insanlann
her biri... Köpek. 5/ Bir
tür kâğıt oyunu, 6/ Hava-
dan elde edilerek aydın-
latma araçlannda kulla-
nılan bir gaz... Bir nota.
II Kulplu ve emzikli bir
su kabı... Demiryolu. 8/
Zirkonyum elementinin
simgesi... Bazı sorunla-
n tartışmak, bir görüşü
incelemek için bir araya gelen kişiler topluluğu. 9/ Uyuş-
ma, anlaşma.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Güzel sanatlarda, gelenekçiliğe karşı yenilikçi eğilim.
2/ Uzun omuz atkısı... Birçeşit kâğıt süslemeciliği. 3/ Bir
sporda erişilmiş derecelerin en üstünü. 4/ "Güzelliğin - -
- par' etmez/Bu bendeki aşk otmasa" (Âşık Veysel)... Ge-
milerde, ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için
güverteye açılan baca. 5/ tsviçre'de turistik birgöl... Afrika'da
yaşayan bir antilop. 6/ Sosyolojide bir kabilenin bölün-
düğü iki ya da daha çok parçadan her biri... Eski dilde su.
II Caddelere kurulan süslü kemer... Antalya'nın bir ilçe-
si. 8/ Eskimolar'm kendilerine verdikleri ad... Soyundan
gelinen kimse. 9/ Avuç içine alınıp birbirine vurulduğun-
da ses veren bir çalgı.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1
A
ş
I
K
G
A
R
I
p
2
G
A
Z
1A
B
A
R
A
3
R
1
G
A
•A
M
A
N
4
1
B
A
R
E
|
A
N
D
ö
P
E
R
1
c
i
K
10
6
P
•A
F
E
T
•
uı
M
/
1
M
•
ULİ
|1
ç
K
1
8
N
E
T
•A
L
A
i
M
9
A
Y
A
K
L
A
N
M
A