Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 MAY1S 1998 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Kımi ülkelerde program o denli yüklüdür ki; cum-
hurbaşkanının nefes almasına adeta izin vermez-
ler. istirahat etmesini sağlayacak "zaman" çok kı-
sıtlıdır.
Oysa Tunus'a yerel saatle 12.00'de geldik. Ka-
lacağı Essaada Sarayı'nda Demirel'e öğle yeme-
ği ve dinlenebilmesi için bir saat zaman aynlmış.
Cumhurbaşkanı, öğleden sonrayı görkemli bir
tarihi yansrtan Kartaca harabelerini geziyor.
Kartaca bir kentin adı. Isa'dan önce 9. yüzyılda
kurulmuş. Ticaretle geçinen bir halkı barındınyor.
IÖ, Roma ile üç kez savaşmış. Bu savaşlar "Pön"
diye anılıyor.
Kartaca adı, Annibal olarak bilinen ünlü Hanni-
bal'ı, ilk çağların en büyük askeri önderlerinden bi-
rini çağrıştırıyor.
Harabeleri gezerken Annibal'ın Roma karşısında
zaferlerıni ve bir başka öyküyü anımsıyor insan.
Genç nesiller, kuşkum yok, Nurettin Ardıçoğlu
adını duymamışlardır bile. Oysa; Ardıçoğlu,
1946'da başlayan çok partili yaşamımızda hayli
ünlü bir kalemdi ve -sanınm 1960'tan sonra- ba-
kanlık hem de Turizm Bakanlığı yaptı.
Bence Keban Barajı'nın gerçekleşmesini sağla-
yan ılk savaşçılardan birıdir.
Bana Ardıçoğlu'nu anımsatan "Türkiye'ye turist
çekeceğine inandığı" bir buluştu! Ardıçoğlu, ünlü
General Hannibal'ın Türkiye'de öldüğünü ve Istan-
bul dolaylannda, galiba Gebze yakınlannda, gömül-
düğünü savunuyordu. Bir anıt- mezar buldu.
Hâlâduruyormu bilmiyorum; Hannibal'ın meza-
nna giden yolu gösteren bir levha koydurmuştu.
Roma ile savaş; Hannibal'ın yaşamını adadığı bir
davaydı. Ama reformist bir yanı da var: Bir ara ko-
mutanlığının yanı sıra kent yöneticısı görevine ge-
tiriliyor ve "bu görevi sırasında Kartaca 'daki oligar-
şik yönetimi yıkacak bazıyönetsel değişiklikler ger-
çekleştirmeyi" başarıyor.
Burada da darbe!
Asırlar sonra Hannibal'in eylemıne benzer bir "gi-
rişimi" bugünkü Devlet Başkanı Ben AJi 1987'de
gerçekleştiriyor:
Diplomatların dilinde "modern Tunus'un yaratı-
cısı" diye anılan Habip Burgiba'yı "yönetimden
uzaklaştınyor".
Yani darbe yapıyor.
Oysa Burgiba, renkli ve ılginç bir adam. 30 yıl ik-
tidafda kalıyor. Türkiye'ye gelmiş ve TBMM'deki
eleştirisel konuşması bizim yöneticilerin tepkisinı
çekmişti.
Ne ki tam birAtatürfc hayranıydı. Atatürk'ün ger-
çekleştirdiği devrimleri uygulama çabalan hâlâ ko-
nuşuluyor.
Limanlarına gelen Deniz Harp Okulu gemisi Sa-
varona'yı "Osmanli, Osmanli" diye coşkuyla kar-
şılayan halk ve gelmiş geçmiş bütün yöneticiler,
Osmanli dönemini "biristila süreci" olarak sayma-
malan da ilginç.
Tunus'u biz, Cumhurbaşkanı Demirel'le ikinci kez
resmen ziyaret ediyoruz.
Ama Ben Ali "bırçok kez ülkemize davet edilmiş,
ancak ziyaret geçekleşmemış".
Nedeni? "Resmen" bilinmiyor. Burgiba. Atatürk
devrimlerini ömek almıştı. Ola ki Bin Ali, Ata'nın
^urtdışına çıkmayan yönünü rehber edindi.
Ben Ali'yi Burgiba'dan ayıran, hattauzaklaştiran
özellik dikkat çekici:
Burgiba'nın dincilere hiç ödün vermeyen uygu-
lamasından sapmalar, Ben Ali dönemine rastlıyor.
"Batı 'ya yönelik attığı her adımın ardından ılımlı
dincilere ödünler" veriyor.
Tunus bize mi benziyor? Yoksa giderek biz mi
Ben Ali uygulamalarına "benzıyoruz"?
Karar sizin!
Saldırı üssü Ülkü Ocakları
• Baştarafı 1. Sayfada
şını, asmalı kilıt bulunan 2
demir kapıyla kapatmış,
17.00-08.00 saatleri arasm-
da ilçeye giriş çıkışı yasakla-
mıştı. Perteklilerin diğer bir
sıkıntısı da Elazığ'dan feri-
botla Keban Barajı yoluyla
ilçeye gidip gelişlerde, hem
binerken hem de inerken
aranmalanydı. Mehmet
Mak. feribotla yolculuk ya-
parken yaşadıklan sorurıla-
rın sürdüğünü, demirkapının
ise kaldmldığını söyledi.
Kenan Mak. 5 çocuklu bir
ailenin en lcüçüğü. 5 yıl ön-
ce Abant lzzet Baysal Üni-
versitesi'nin ldari Bilimler
Fakültesi Işletme Bölü-
mü'nü kazanarak Bolu'ya
gelmiş. Alevi kökenli bir ai-
lenin çocuğu. Babası Zeynel
Mak DSl'den emekli, anne
Hatun Mak ise ev kadmı.
Eğitiminde maddi desteği
büyük kardeşleri sağlamış.
Arkadaşlannın anlatımlarına
göre, bir dönem HADEP
Gençlik Kollan'nda görev
yaptı. Amcası MehmetMak.
Kenan'ı sessiz. sakin, heröğ-
renci gibi ülke sorunlanyla
ilgilenen biri olarak anlati-
yor.
Bolu'dakı ilencı demokrat
kesimler. kentteki ülkücü
saldınlann sorumlusu olarak
6 yıldır görev yapan Emniyet
Müdürü Uğur Gür'ü suçlu-
yorlar. Gür'ün ülkücülere
karşı hoşgörülü ve kollayıcı
bir tavır sergilediği savunu-
lurken "reis" olarak nitele-
nen ülkücü liderlerinin polis-
ler tarafından korunup kol-
landığı öne sürüldü. Gür'ün
kentte gerçekleştirilen her
kitlesel eylem ve basın açık-
lamasıyla ilgili olarak soruş-
turma açttrdığı da gazetecile-
re iletılen bılgıler arasında.
Mak'ın cenazesini önceki
gün törenle uğurlamak iste-
yen yaklaşık 250 kişilik öğ-
renci grubu. Izzet Baysal
Hastanesi'nin çıkışında otu-
rarak barikat kurdu. Barika-
tın kaldınlmaması üzerine
hastaneye gelen Uğur Gür'-
ün güvencesine karşın cena-
ze kaçınldı. Bunun üzerine
konvoyda bulunan otobüsten
irten Algan HacaJoğtu. Gür'e,
"Müdür Be>. ayıp ettiniz. Ar-
kadaşlannı saygı duruşu ya-
parak gönderroeköğrentile-
rin hakkıydL Cenaze>i kaçır-
duuz" diye tepki gösterdi.
Gözaltınaalınanlararasın-
da ülkücülerin "reis" diye
andıklan Galip Ayyıküz'ın
da bulunduğu bildirildi.
CHP'li Hacaloğlu daha önce
yaşanan silah teşhiri ve teh-
dit olaylanyla ilgili 2 öğren-
cinin adını emniyet yetkili-
lerine ve üniversite rektörü
Prof. Bilgen'e ilettiğini söy-
ledi. Hacaloğlu'nun yetkili-
lere ilettiği isimlerin Galip
Ayyıldız ve MustafaYardak-
çı adlı ögrenciier olduğu öğ-
renildi. UlküOcaklan Dergi-
si'nin Bolu Temsilciliği sal-
dın üssü olarak kullanıhyor.
Derginin ışıklannm gecenın
geç saatlerine dek yandığı.
15-20 kişilik koğuş bulundu-
ğu ve saldırganlann hazır
güç olarak sürekli bir arada
bulunduklan kaydedildi.
Sorulanmızı yanıtlayan
bazı öğretim görev lileri
okuldaki ülkücü odaklaşma-
sında meslek yüksekokulunu
işaret ettiler. Okuldaki bazı
üst düzey yöneticilenn fana-
tik MHP'lı olduğunu belir-
ten öğretim görevlileri, öğ-
rencilerin yüzde 50'sinin de
aktif ülkücü olduğunu kay-
dettiler. Görevliler. ağırlıklı
olarak teknik eğitim alan ül-
kücülerin "güdülmeye elve-
rişB beyne" sahip olduklan-
nı savTindular.
Cenazenin teslim edilme-
si sırasında hastaneye gelen
Rektör Prof. Dr. Nihat Bil-
gen, öğrencilertarafindan ıs-
lık ve alkışla protesto edildi.
Kentteki ve üniversitedeki
gerginiiği, öğrencilerin oku-
la gidemedikleri ve sınavla-
ra giremedikleri yolundaki
şikâyetlerini aktardığımız
Bilgen. "Kötübirortamıhiç-
birimiz isteraiyoruz. Hepsi
evlatlanmız. gerekü önlem-
ler alınıyor. Okula geleme-
dikkri şikâyetlerinideğerten-
diriyoruz. Aynca önfcra ala-
cağız" dedı.
Bilgen. meslek yükseko-
kulundakı kadrolaşma ve
okul yerleşkesindeki öğren-
ci yapılanmasıyla ilgili iddi-
alann dile getiriknesi üzeri-
ne, "Göstersinler, isinı ver-
sinler. Araştıracağıın. Hepsi-
ni dagınnm" dedi.
Meclis'ten sanık sandalyesine
• Baştarafı 1. Sayfada
çesi ele alındı. Bu konuda görüşü sorulan DGM
Cumhuriyet Savcısı AB Yılmaz, görev sizlik kara-
n verilmemesini istedi. Kısa bir aradan sonra ka-
rannı açıklayan mahkeme, Bucak'm dosyasınm.
aralannda fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerek-
çesiyle 8"i özel timci 12 sanığın yargılandığı ana
dava ile birleştirildiğini açıkladı.
Mahkeme Başkanı Sedat KaragüL Ağar hakkın-
da da "Cürüm işkmek için silahb teşekkül oluştur-
mak", "Aranan kişhi saklamak" ve u
Görevi su-
üstimal" suçlanndan dava açıldığmı, bu suçlarla
ilgili olarak suç tarihinin 1993 ve 1996 yıllan ara-
sı gösterildiğini belirtti.
Sanık Ağar'ın, 93-96 yıllan arasında vali sıfa-
tıyla Emniyet Genel Müdürü görevini yaptığını. bu
nedenle de Memurin Muhakematı Kanunu'nun
uygulanması gerektiğini bıldirdi. Karagül kara-
nnda. Ağar'ın aynı yıllarda bir dönem İçişleri Ba-
kanı olarak görev yaptığını vurgulayarak şu görü-
şeyerverdi:
"tddianamenin içeriğinden aniaşıldığı gibi sa-
nık Ağar, suç tarihinde bir dönem içişleri Bakanı
olarak da göre>' yapmaktadır. Suçlamalar bu dö-
nemi de kapsamaktadır. Cüriim işlemek için silah-
lı cemivet kurmanın temadi eden (süren) bir suç ol-
duğu ve süreklilik arzederek iddianamenin diizen-
lenme tarihine kadar devam ernıektedir."
Karagül, Agar'ın anayasanın 100. ve 148. mad-
deleriyle TBMM Iç Tüzüğü'nün hükümleri uya-
nnca Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkeme-
si'nde yargılanması gerektiğini kaydetti. Mahke-
me. tüm bu nedenlerle görevsizlik karan verdi.
Mahkemenın, dosvanın tstanbul DGM Cumhuri-
yet Başsavcılığı'na gönderilmesine karar verme-
sinden sonra Ağar salondan çıktı. Konuyla ilgili
gazetecılerin sorusunu yanıtlayan Ağar, artık bu
davanın DGM'de değil. Anayasa Mahkemesi'nde
görüleceğini belirtti. DGM'nin görevsizlik karan
aldığını belirten Ağar. "Türkiye'de adalet de var.
hukuk da var, vargı da var. Devlete olan sarsılmaz
inancımız sonuna kadar devam edecektir" dedi.
DGM'nin verdığı görevsizlik karannın ardından
gazetecilerin sorularını yanıtlayan ANAP Grup
Başkanvekili Ülkü Güne>', Ağar için soruşturma
önergesi vermeyeceklerini açıkladı. Ağarhakkm-
dakı dokunulmazlık oylamasında olumlu oy vere-
rek görevlenni yerine getirdiklerini savunan Gü-
ney, "Madem öyle biz de soruşturma önergesi ve-
rerek Yüce Divân'a gönderelim. diye bir anlayışı-
mız olamaz. Böyle bir düşüncemiz yoktur. Mec-
lis'ten herhangi bir talepte bulunulursa gereğini
yapanz. ama böyle bir talep yokken kendi kendi-
mize herhangi bir girişimde bulunmamıza gerek
yoktur" dedi.
Ağar'ın salondan aynlmasından sonra devam
eden Susurluk davasında ise bu kez Hoştan ve Bu-
cak ile rutuksuz olarak yargılamalan süren eski
Özel Harekât Daıresı Başkanvekili İbrahim Şahin,
özel timciler Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Oguz
Yonılmaz, Ziya Bandırmahoğiu, \e Ercan Ersoy.
uyuşturucu kaçakçılığı suçundan halen tutuklu bu-
lunan YaşarÖz. Topal'ın iş ortağı AM Fevzi Bir ve
Bucak'm şoförü Abdülgani Kızılkaya hâkim kar-
şısına çıktı.
Sorgusu yapılan Hoştan, AbduDahÇath'yı 1992
yılında avukatı Onder Aktosun'un yazıhanesin-
de tanıdığını. Çath'nm daha sonra Tarabya Ote-
li'nin gazinosunun açılışına katılmasıyla arkadaş-
lıklannın ilerlediğini söyledi. Topal'ın öldürüldü-
ğü gün kendisinin Marmaris'te yazlıkta oldufunu,
olayı TV'den öğrendiğini öne süren Hoştan. To-
pal'ın toprağa verilmesinin ardından oğlu Mu-
rat'ın gazinonun kapatılmaması için kendisinden
yardım istediğini belirtti.
Hoştan. "Her yardım istediklerinde onlara yar-
dım ettim"dedi. Topal'ın ölümünden en çok zarar
gören kişilerden biri olduğunu savunan Hoştan.
Topal ile 30 yıl önce Fındıkzade'de barbut oynat-
tığı dönemde tanıştıklannı, kendisinin de Hase-
ki 'de aynı işi yaptığmı ve ortaklık teklif edince bu-
nu kabul ettiğını bıldirdi.
Yaklaşık 6 saat süren duruşma sonrası mahke-
me heyeti, Sami Hoştan'ın tutuksuz yargılanma-
sına, MİT görevlisi Tank Ümit'le ilgili MlT'te
belge bulunup bulunmadığı yolunda soru sorulma-
sına, 22 Aralık 1997'de Çankaya Köşkü'nde yapı-
lan liderler zirvesinin tutanaklannın ve Susurluk
raporunun istenmesine karar vererek duruşmayı
erteledi.
Kenan Mak toprağa verüdi 'Çatlı'yı tanımadım, tanıştınldım'
I Baştarafı 1. Sayfada
uzakta önlem alan polısler.
cenaze törenini ızlemekle
yetinırken Mak'ın cenazesi
mezanna indirildikten sonra
kalabalık, "Kenanlar öl-
mez". "Hepiıniz inadına bi-
rer Kenanız", "Türkeş'in it-
leri hesap verecek", "Kah-
roisun faşton" gibi sloganlar
attılar. Kenan'ın annesi Ha-
tun, kardeşlen Kemal ve Şa-
dil ile babası Zeynel Mak.
cenaze töreni sırasında sinir
krizleri geçirdi.
Baba Zeynel Mak, oğlu-
nun öldürülmesinin planlı
bir olay olduğunu öne sür-
dü. Oğlunun herhangi bir
yasadışı örgütle ilişkisi ol-
madığıru ve katillerinin ce-
zalandınlacağma inanmadı-
ğını vurgulayan baba Mak
şunlan söyledi:
u
Poüs ülkü-
cü göstericileri her mitingde,
yürüyüşte komyor, kolluyor.
Ama soku öğrenci oldu mu
copunu. silahım kullanmak-
tan çeldnmiyor. Bu tür faşist
saldınlariaçocuklarötdürü-
lüyorve devlet btuutacyirci
kalnor. Oğtumun örgütlerle
ilişkisi yoktu. Ama Tuncelili
obnak suç olduğu için ülkü-
cü çeteler oğJumu katierri ve
devlet buna seyirci kaldı."
tktisat Fakültesi üçüncü
smıf öğrencisi olan Mak'ın,
sözlü olduğu ve evlilık ha-
zırlığı yaptığı bildirildi. Per-
tek Asri Mezarlığı'ndakı tö-
rende, CHP Tunceli ll Baş-
kanı Bekir Gündogan.
Emeğin Partisi II Başkanı
AB Taman. HADEP tl Baş-
kanı Şerafettin Halis de ha-
zır bulundu. CHP tl Baska-
nı Bekir Gündoğan yaptığı
açıklamada. "Türkiye'depo-
lis teşkilab içinde belirgin
oian taraf rufma olayı artık
kendini göstermiştir. Soku
öğrencilere coplarla tekme
tokatsaküran polis. her plat-
formda ülkücü öğrendleri ve
göstericileri, canı pahasına
korumaktadır. CHP olarak
bu tür faşist saldınlaruı bir
an önce durdurulması ve ka-
tülerin yakalanarak hesap
sonıimasl gerektiğini savu-
nuyoruz"dedı. _ „
tstanbul Haber Servisi - DYP Şanlıurfa
Mılletvekili Sedat Bucak. Abdullah Çat-
h'yı uzun zaman MehmetOzfoay olarak ta-
nıdığını söyledi.
Bucak ifadesinde, 3 Kasım 1996'da
meydana gelen kazadan sonra medyanin
da etkisiyle kendisine suçlar yüklendiğini
öne sürerek hakkındaki rıiçbir iddiayı ka-
bul etmediğini söyledi. Kaza günü otomo-
bilde bulunan Hüseyin Kocadağ, Abdullah
Çatlı ve kendisinde ruhsatlı birer silah bu-
lunduğunu anlatan Bucak, mahkeme baş-
kanının sorusu üzerine, aralannda susturu-
cuların da bulunduğu bagajdaki silahlann
kime ait olduğunu bilmediğini, kendisinin
de merak ettiğini ifade etti. Mahkeme baş-
kanının otomobilde bulunan silahlann em-
niyet müdürlüğünde kayıtlannın olmadığı-
nı anımsatması üzerine Bucak şöyle ko-
nuştu: "Ben kesinlikfe kayitsız silah kullan-
mam. Devlerin üst düzeyinde çalıştığını öğ-
rendifim Mehmet Özbay'ın (Çatlı'nın)
çantasını açıp kontrol edemem. Anka-
ra'dan yola çıkarken silah yoktu, ancak ba-
gaja da hiç bakmadım. Arabada bulunan
sahte plaka da bana ait değil, hiç takma-
dım."
Çath'yı 1994 yılında Mehmet Özbay
olarak tanıdığını ifade eden Bucak,
PKK'ye karşı olan fîkirleri ve "devlet sev-
gisi" nedeniyle kendisine yakınlık duydu-
ğunu söyledi. "Devletin siyasetle ve asayiş-
le ilgili üst kesiminin tamamının Çath'yı
tanıdığını zannediyorum" diye konuşan
Bucak, RP ile koalisyon yaptıklan dönem-
de kendisıyle görüşmeye gelen Çatlı'nın
cebındeki tüm kimlikleri çıkararak gerçe-
ği söylediğini anlattı. Bucak şöyle konuş-
tu: "Abdullah Çatlı ile tanışmadım, tanış-
rınklım. Devlet belki de beni kontrol altın-
da tutması için Çatfa'yı görevlendirmiş ola-
bilir. Bugün artık böyle düşünüyonım. An-
cak devletim böyle düşünmüşse çok üzülü-
rüm." İlk kez milletvekıli olduğu dönem-
de DEP'li milletvekillerinin kendisine *ya-
naştığım", Abdullah Öcalan'la görüştür-
mek ıstediklerini öne süren Bucak, bu ola-
yı devletin üst makamlanna şikâyet ettiği-
ni bıldirdi.
Çete oluşturmak gibi bir niyeti olmadı-
ğını ifade eden Bucak. sürekli ölüm tehdi-
di alması nedeniyle Özel Harekât Dairesi
Başkanvekili İbrahim Şahin'den kendisi-
ne koruma polisi vermesı yönünde istemi
olduğunu, ancak gelişen olaylar nedeniy-
le artık koruma polisi istemediğini belirt-
ti. Sanıklardan Korkut Eken, Hiram Abas
ve Mehmet Eymür'le, babası aracılığıyla
tanıştığını, Sami Hoştan'ı da Drej Ali is-
miyle de bilinen ülkücü AB Yasak'ın kar-
deşi Nihat Yasak aracılığıyla tanıdığını
önesürdü.
TEKNtKLERİ
NOKTASl
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Önce TOBB... Yalım Erez, bu kurumun başkanıy-
ken şu adı takmıştık:
Türkiye Siyaset Odalan ve Milletvekili Borsalan Bir-
liği...
Tabii salt Erez dönemi değil, TOBB başkanlan hep
merkez sağ için önemli oldu. Bu mirasın üzerinde bu-
lunan Fuat Miras da Erez'i Trabzon'da konuk etti.
REFAHYOL hükümetinin kuruluş-dağılış sürecın-
de de Erez'm ad-soyadında küçük değişiklikler yap-
mıştık:
Çalım Garez...
Bunlann şu an için güncelliği yok, ama anılar insa-
nı rahat bırakmıyor ki!
Bu hükümette ikı kişinin tavrına özellikle dikkat et-
mek gerekır:
Işılay Saygın ve Yalım Erez...
Erez, geçen dönemin Sanayi ve Tıcaret Bakanı, bu
dönemin de...
Saygın, geçen dönemin Devlet Bakanı, bu döne-
min de...
Her iki bakan, siyasi duruma lyıbakan, yakın gele-
cekteki oluşuma göre yer tutan kişiler...
Bu bağlamda Erez'in çıkışını yakın geleceğe yöne-
lik başka bir öngörü olarak da değerlendırmek gere-
kiyor. Erez'in halen DYP içinde kolunun olduğu, ba-
kanlık kadrolannın kimi dilimlerıni DYP'lilere sunduğu
biliniyor. ANAP'lılar da arada bir Yılmaz'a yakınıyor:
"Efendim bu Yalım Bey'in DYP ile teması hâlâ sı-
cak..."
Özünde Erez'in sözlerine katılmamak olanaksız:
- Siyaset devlet imkânlannı bölüşme, payiaşma,
haksız kazanç sağlama, tayin yapma yeri halıne gel-
di.
- Türkiye'nin sorunlannın tek ve en önemli nedeni
bugünkü siyasal anlayıştır.
- Bugün siyaset diye icra edilen zavallılık, liderlenn
kısır tartışmalanndan kaynaklanıyor.
Erez bu sözleriyle ne yapmış oluyor?
Kendisinin de içinde bulunduğu iktidan tanımlamış
oluyor.
Çek Martin'i...
Erez konuşmasında bir de benzetme yapıyor:
"Martin Luther King'/'n sözleri hâlâ kulaklanmda;
'Yapılacak şeylerı bilıyorum. Zıhnim son derece ber-
rak. Yürümem gerekıyor' Evet hep beraberyan ya-
na, omuz omuza yurümemiz gerekiyor."
Aman Yalım Bey, dikkat edin, bizde "Martin" de-
yince olmadık şeyler anlaşılır, bin çeker martini, dağı-
tırpartini...
Yürüme sözcüğü de olmadık yerlere yürür. Yalım
Bey siyasette şaibeli birilerinin yürümesıni sağladı,
yürüttü... O da tuttu, yürüttü!
Her neyse, konuyu dağıtmayalım. Ö>/le anlaşılıyor
ki Yalım Bey'in kafasındakı hesap şu:
Halen bağımsızım. Merkez sağ ne Çiller'le yürür ne
Yılmaz'la. Cindoruk'un da yürümeye pek niyeti yok.
O zaman benim önüm açılıyor. Ufak ufak çıkışlar ya-
pıp zemın yoklayayım. Bakalım ne kadaryumuşak ne
kadar sert...
Yalım Bey bakanlığın verdiği gûçle de olsa gerek,
çok satışlı ve çok şey satışlı gazetelerın desteğini al-
mış görünüyor.
Buradan durumu genelleştırelim.
Merkez solda olduğu gibi merkez sağda da sabah
erken kalkan bağınyor:
- İki partiyi birleştirmeliyiz...
Defalarca vurguladık, sorun birteşme-hıriaşma de-
ğil. Sorun, siyaset üretememe, umut olamama. O ol-
sa zaten doğal olarak birleşme beraberinde gelir. Zo-
raki bırleşmelerde, iki kere ikinin bir buçuk ettiğini ya-
şayarak gördük.
Buna bağlı olarak gelişen bir durum da kurtarıcı
arama yaklaşımı. Siyasette ne yazık ki kotarıcılıktan
çok kurtancılık etkın. Partinin başına kurtarıcı gelin-
ce, o kurtancıdan kurtulmak da kolay olmuyor. Hatta
olanaksızlaşıyor.
Son dönemde siyaset yapmanın bir güçlüğü daha
ortaya çıktı; Borsa. Bir lider ters açıklama yapınca, na-
rin borsamız üşütüyor. Herkes bozuluyor
- Konuşmakardeşim... • ";
-Neden?
- Borsa etkileniyor... -.
"Ama söylediğim doğru..."
- Bize doğru değil, borsa lazım...
Çatbiuıı mirasçıları
a<). V i ı M \|»l. l/l k.u: 5 8O21MI Nis.uıl.ısı -İM.uıbııl. K İ : ( 0 2 1 2 ) »'»«> S 2 OS (|»i»\ı l.ıks. «02 I *ı 2'»?>
B Baştarafı 1. Sayfada
lerin bulunduğu kupürleri el-
lerinde sallayarak olayı pro-
testo ettiler. Öğrenciler,
amaçlannm, arkadaşlan için
bir anma töreni yapmak ol-
duğunu söylediler. Saat
12.00 sıralannda öğrencile-
rin yanına gelen Rektör Prof.
Dr. Nihat Bilgen, faillerin
emniyet ekipleri tarafından
tespit edildiğini, olaya kan-
şanlara hak ettikleri cezayı
adli makamlann vereceğini
ifade ederek "Sizlerden ri-
cam; üniversitede huzurun
devamı için yanhm etmeniz"
dedi. Kısa bir tartışmanm ar-
dından, Bilgen, öğrencilerin
önünde yerleşkeye kadar yü-
rümeyı kabul etti. Öğrenci-
ler, yürüyüş sırasında çeşitli
solganlar attılar.
MÜ Haydarpaşa Yerleşke-
si'nde toplanan bir grup öğ-
renci; Bolu'dabiröğrencmin
öldürülmesi, bir ögrencinin
de ağır yaralanmasıyla so-
nuçlanan faşist saldınyı dün
protesto etti. Cniversiteler-
deki faşist saldınlar dün Ga-
ziantep ve Çukurova üniver-
sitelerinde de yapılan bir yü-
rüyüşle ve gösterilerle kınan-
dı. "Kahrolsun fasjzm" slo-
ganlan arasındareİctörlükbi-
nasma kadar yürüyen öğren-
cilere polis müdahale etme-
dı. Öğrenciler, son günlerde
üniversiteler genelinde sür-
dürülen faşist saldınlann sis-
tematik bir şekilde devam et-
tiğini belirterek olayı kmadı-
lar.
Malatya'da oruç tutmadı-
ğı için öldürülen ÜmitCihan
Tarho'nun ardından Istanbul
Okmeydanı'ndaki linç giri-
şimi ve Bolu'da Kenan
Mak'm katillerinin de Ülkü
Ocaklan'nı üs olarak kullan-
ması, MHP'nin gençlik ör-
gütüne yönelik tarrışmalan
yoğunlaştırdı. CHP Istanbul
Milletvekili Algan Hacaloğ-
lu, suç odağına dönüşen Ül-
kü Ocaklannı TBMM gün-
demine taşıyacağını söyledi.
Bazı CHP milletvekillerinin
de Ülkü Ocaklan'yla ilgili
olarak Meclis Araştırma Ko-
misyonu kurulması için di-
lekçe hazırladıklan bildiril-
di.
AnnelerGünü nedeniyle 9
Mayıs'ta Tunceli'de "Analar
Ağtamasın" adıyla bir miring
yapacak olan CHP heyeti,
Tuncelı-Pertek'e de giderek
Mak'ın ailesinı de ziyaret
edecekler. CHP Genel Sek-
reter Yardımcısı Erdoğan Ye-
tenç, ülkücülerin sol görüşlü
öğrencilere karşı gerçekleş-
tirdiği saldınlann bilinçli ol-
duğunu, 12Eylül 1980önce-
sini anımsattığını kaydetti.
ÖDP Genel Başkanı Ufuk
Uras. dün yaptığı yazılı açık-
lamada, cinayetlerin Abdul-
lah Çath'nın mirasçısı ve
stajyer katillerin yeniden iş-
başı yaptıklannı gösterdiğini
belirterek "MHP ve yan ör-
gütü Ülkü Ocaklan Derneği
önceki yıllarda olduğu gibi
sakürganiarui \ u\aiandıgı ve
cinayet planlannm yapıldığı
merkezler haline gelmiştir"
dedi. "Bmklankesmekie,ta-
kım elbisegh mekk faşist ide-
olojinin saldırgan siyasi ka-
raktermin terkedilmişolma-
dığmı" vurgulayan Uras, Ül-
kü Ocaklan'nın daha fazla
kan dökmeden kapatıhnası-
nı istedi.
iP'li Hasan Yalçın, ülkü-
cüleri Türkiye'de istikrarsız-
lık sağlamak isteyen CIA'nm
kışkırttığmı söyledi. Yalçın,
"Bu gerçekGenelkurmay ta-
rafından da saptanmışhr.
Son günlerde özellikle üni-
versitelerde yaşanan ülkücü
saldınlar planltdır ve iç ban-
şı tehdit eder hale gelmiştir"
görüşünü dile getirdi.