27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3MAYIS1998PAZAR 12 KULTUR Kitaplannı Maltepe Üniversitesi'ne bağışlayan Vedat Günyol'un adma kitaplık açıldı GÜL ERÇETlN Denemeyazan. eleşürmen. çe\ irmen. ya- yıncı, pek çok aydınımıza ve öğrencisine sorarsanız Türkiye'nin en hümanist filo- zofu. Kendisine sorarsanız öncelikli ola- rak bir öğretmen. Bütün yönleriyle kültür yaşamımızın yapı taşlarından biri Vedat Günyol. 87 yıllık binkimiyle Türk kültür yaşamını aydınlatmayı sürdüren üretken ya- zın adammın kütüphanesi de kendı adına açılan bir kitaphkta gençlere hizmet ver- meyi sürdürecek. Geçen yıl ocak ayında yayımladığımız bir söyleşıde evinı şöyle tanımlıyorduk: -V ıllann birikrirdiği anılar evinin her kö- şesine yayılmış kitaplar. kitaptarJ" Yıllar- ca yaşam felsefesi. yazılan. çe\ irileriyle kar- şı çıktığı kapitalizm 87 yaşmda önce evin- den sonra kitaplanndan ayırmaya kalktı Günyol'u. On yıldır oturduğu evin sahibi iki yıl önce değiştiğinde önce kırası yük- seldi hocanın. Kirasını ödemeyi bir borç bilen ögrencileri hemen sahip çıktılar du- ruma. Hocalannın yükselen kirasını ona hiç hissettirmeden ödediler. Sonrasını hocanın nükteji üslubunda dinleyelim: "Çok ac- gözlü bir kadındı e\ sahibim. Kira bedeli üzerinde ufak bir tartışmamız olmuştu. Onun istcdigini kabul etmemize karşın üç a> önce kı/mın e> leneceğini sö\ le\erek ev- den çıkmamı istedi. O kadar saygısız ve tehditkârdı ki ben zaten daha fazla dura- mazdım o evde. Sizin gibi bir ev sahibinin kiracısı olmaktan utanıyorum dedim ve hemen boşaltmaya karar verdim evi." Cemal Süreya daha bugünleri görmeden 1987 yılında lkibine Doğru dergisinde Ve- dat Günyol'u değerlendirdiği yazısını şöy- le bitiriyordu: "VedatGünyol'un dikilibir tck ağacı yok şu öhlmlü dünyada. Ev kira- sına bile yetmeven bir emekli maasj o ka- dar. Ama sevgi dolu bir yüreği var. Zengjn mi zengm, Yunus' un sö\lediğince hep dost- tan yana yönekn bir gönlü." Yine bütün içtenliğiyle yöneldiği dost- utn ıllarca karşı çıktığı kapitalizm, 87 yaşında önce evinden sonra kitaplanndan ayırmaya kalktı Vedat Günyol'u. Ama şimdi kitaplannı bağışlamasına karşın onlardan aynlmamayı bir lütuf, bir onur olarak değerlendiriyor. (Fotoğraf: KLBİLAY T C N T C L ) lan sahip çıktılar Günyol'a. Birgeceken- disini ziyarete gelen avukat Cdal Bey ve teknik lisenin müdürü Metin Bey 'lerle ko- nuşurken ev konusunu açarak dert yandı: "Kiralar aldı yürüdii gidryor. Bu kitaplan da ne yapacağunı bflemivorum." Dostla- nnın. durumu Maltepe Üniversitesi'nin kurucusu Hüseyin Şimşek'e bildirmesi üze- rine ilk önce üniversitenin lojmanında bir ev ayarlandı Günyol'a. Bir yerlere verme- ye kıyamadığı kitaplan için de üni\ersite bünyesinde hemen kendi adının verildiği bir kitaplık oluşturuldu. tçindeki iyiliği sürekli çevresine yayan. olaylara hep iyi yanından bakan Günyol. öğrencflerimde' bu yaşında e\ ınden aynlmak zorunda kal- maktan hiç yüksünmemiş. Yeni evini ve ki- taplığı değerlendirirken "Tabii çok sevin- dim. Hem bana hem kitapianma yer bu- lundu. Kaptya da adımı yazdılar. Bir ma- sa, bir telefon verdiler. kitaplanmı naşka biryereverseydim bu kadar rahatolamaz- dım sanınnı. Betedryelerden istedikr. Allah- tan vermedim. Bir yobaz belediye başkanı gelir de atarlardı Nâzım'lanını, Nesın'le- rimi." Kitaplannı bağışlamasına karşın onlar- dan aynlmamayı. her gün onlann yanında olmayı bir lütuf, bir onur olarak değerlen- diriyor Vedat Hoca. Onu en çok mutlu eden şey ise eskiden olduğu gibı günleri- ni yıne gencecik öğrencilerin yanında ge- çiriyor olması. 11.00 ile 17.00 arasında masasında öğrencileri. hocalan. dekanla- n ağırlayarak aydınlatmaya dev am ediyor. Yorulmak nedir bilmedığinden. öğrettik- çe zenginleştiğinden gelecek yıl açılacak olan Fransızca dersleri için şimdiden gö- nüllü aday. Türkiye"de ilk kez bir aydının kitaplan- nı üniversite gıbi aydınlanmanın simgesi bir kurumda bu şekilde değerlendirildiği anımsatıldığinda bunun yaşını almaya baş- lamış pek çok aydın için bir örnek olma- sını diliyor: "Bu kitaplar sahaflaradüşme- meli, diye düşünüyorum. Para karşdığın- da satmak istemezdim binlerce kitabı. Bu- güne kadar paraiçin hiçbirşey >apmadun. Elimi bile kıpırdatmadım." Karanlığa karşı bir avuç aydın 1911 yılında dünyaya geldi Vedat Gün- yol. Yazın dünyasıyla ilk olarak Yücel der- gisinde yayımlanan çevirileriyle tanıştı. Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1937'de doktora yapmak için Paris'e gitti. Ikinci Dünya Savaşı patlak verdiğınde yurda dön- dü. Bu kez en büyük tutkusuöğretmenlik- le tanıştı. Haydarpaşa Lisesı'ndeki Fran- sızca öğretmenliği görevini. hukuk fakül- tesindeki asistanlığı izledi. Milli Eğitim Bakanhğı Neşriyat Müdürlüğü'nde Klasik Eserler Müşavirlıği'ne atandı. Tercüme bürosu üyeliginde bulundu. Camus, Sart- re ve Kafka'yı Türk okurlanna taşıdı. Ya- şamındaki en büyük serüveni ise Hasa- noğlu Yüksek Köy Enstitüsü'ndeki öğret- menlik yıllanydı. "Oğretmenliği orada öğ- rendim. öğretmen öğrenci Uişkisini orada pekistirdim" diyor Günyol. Daha sonraki yaşamında da öğretmenlik, yayıncılık, çe- viriler ve kitaplar büyük yer tuttu. Dostlan. öğrencileri unutmadılar Gün- yol'u. 1997 yılında TOBAVın düzenledi- ği •Avdınlanmanın Işığında Sanat Insan- lan' başlıklı toplantılann ilk konuğu. TÜ- YAP Kitap Fuan'nm onur yazanydı. HaBde Edip, Adnan Adıvar. Hasan Âli YüceLOrhan Burian.Cemal Nadir.Nâzım Hikmet. Sabahattin Eyuboğlu. Mina Ur- gan. Behkre Boran. Pertev Nafli Boratav. Ni- >asi Berkes, Haldun Taner. Cemal Süre- ya... Günyol'un yakın dostlan. Türk yayın ve yazın yasamının neredeyse bir asırlık panoraması... Dostlannın çoğunu. anılany- la bezediği evini, kitaplannı yitirdi. Umu- du mu? Ne yaşarsa yaşasın kendisine 'abi' diye hitap eden öğrencileriyle besledi umu- dunu. Bugün de "Dünyamn heryerindebir avuç avdın varthr.Türkiye'dedevar.Karan- lığa karşı gelmek için sayılan yeter" diyor. Cumhurbaşkanı Demirel Istanbul Kültür ve Kongre Merkezi'nin 2000yılının başında tamamlanmasını istedi 'Bu tesisdevletimingururu ve onurudur'KültürServisi-Sabah 10.00'dan gece 24.00'e dek yaşayan. üstelik dört bir yanı yemyeşil. ağaçlarla kaplı, üç tarihi yapıyı da içeren 66 dönümlük bir alana yayılmış mo- dem bir kültür kompleksi! Yıllar- dır konuşulan. hep gereksinim du- yulan büyük "düş" sonunda gerçek- leşiyor... Ayazaga'daÜçüncü Kolordu Ko- mutanlığı alanı içindebulunan Aya- zağa Köy Yolu'na cepheli alanda yapılmakta olan "Bir düma başken- ti olan Istanbulun, 2000'ii \ıllann eşiğinde, günûmüz teknolojisiyle donatılmış. Sınan'ın kentine yara- şır biçimde tasarlanmış 7 " Istanbul Kültür ve Kongre Merkezi'nin "devtetinvehükümetin'' katılımıy- la gerçekleşen ikinci aşama töre- ninde Dr. NejatEczaabaşTna ne çok şey borçlu olduğumuzu bir kez da- ha gördük. Ozel ginşimin sanatla yapılma- sı gerektiğine inanan Nejat Ecza- cıbaşı'nın öncülüğünde. Türkiye Cumhuriyeti'nin 50. yıldönümü- nü kutladığı 1973 yılında büyük birtutku. özven ve ilen görüşlülük- le İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı kurularak İstanbul Festivali düzen- lenmişti. Istanbul'un bir "dün\a kültür başkenti" konumuna ulaş- masındaki katkıları nedeniyle UNESCO'nun *bü\ük kültür ödü- lû"ıleonurlandınlanlKSV bugün yıl boyunca beş ayn uluslararası festival gerçekleştiriyor. "Sanat. planlama ve disiplinin yanı sıra bir inanç. coşku, öz>«rir işiydi Nejat Eczacıbaşı için. Artık uluslararası festivalleriyle küresel birbuluşmanoktası olan istanbul'a bir kültür anıtı kazandırma girişi- minı başlatan Nejat Eczacıbaşı'nm bu çok önemli mirasını yaşatan tKSV Cumhuriyet'in 75. yılını kutlarken de 2000'li yıllarda "Mil- lenitım Projesi"ni gerçekleştiriyor. Yapımına 1995 Kasım ayında girişilen İstanbul Kültür ve Kong- re Merkezi'nin ana salonunun ve çok amaçlı çeşitli salonların bu- lunduğu bölümlerin yapımına baş- Törenin sonunda bir platformun üstündeki mavi kumaş örtünün acılmasıvla ortaya çıkan kemancı Cihat Aşkın sembolik bir dinleti sundu. (Fotoğraflar: HATİCE TUNCER) lanılmasının sevincini. bu proje- nin "iddiaiı takıpctg" olan Cumhur- başkanı Sükyman Demirel de pay- laştı. 2000'li yıllarda dünyanın önem- li kültür merkezleri arasında yeri- ni alacak olan bu modem kültür kompleksi için düzenlenen tören- de İKSV Yönetim Kurulu Başka- nı Şakir Eczacıbaşı'nın konuşma- sında. Sydney Operası. Hong Kong Kongre ve Sergi Merkezi. Louvre Piramidi. Nevv Jersey Gösten Sa- natlan Merkezi. Bilbao Guggenhe- ım Müzesi ve Londra'dan Milleni- um Kubbesi'nin temsilcileri. ek- randan yansıtılan görüntüleriyle gururduyduklan uluslararası sim- gelerinden sözedip. İstanbul Kül- tür ve Kongre Merkezi"nebaşan di- leklerini ilettiler. Cumhurbaşkanı Demirel de. ikin- ci aşamayla yeni bir hamle yapıl- dığını ve hep birlikte bu eserin ta- mamlanıp Türkiye'nin hizmetine girmesi kararlılığının "devlet, hü- kümet \« halk" olarak bir kez da- ha ilan edildiğini belirterek başla- dı konuşmasına. Dünya devleti Tür- kiye'nin. dünya kenti Istanbul'un Yapımına 1995 Kasım ayında girişilen İstanbul Kültür ve Kongre Merkezi'nin ikinci aşama töreninde Cumhurbaşkanı Demirel, herkesin desteklediği bu projenin tamamlanıp 2000 yılının başında açılmasını istedi. Başbakan Mesut Yılmaz da hükümetin, bu merkezin bir an önce hizmete girebilmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacağını söyledi. "eksjgi" tstanbul Kültür ve Kong- re Merkezi'ni "devletimin gururu. onuru ve halkımın uv «jarlık sevive- sininişareti'" olarak tanımladı. "Gd- miş geçmiş medeniyetlerin onurlu ve dürüst bekçisiviz. Bu medeni- yetleri konımada gösterdiğimiz iti- na. uygartığımızın şahadetnamesi- (&•" diyen Demirel. Istanbul'u Tür- kiye Cumhuriyeti'nin yarattıği eser- lerin en önemlisi olarak nitelendi- rip. dünya devleti Türkiye'nin ek- siklerini tamamladıklannı ancak bu merkez yapılmazsa bu eksikle hiçbir şey in tamamlanamayacağı- nı yineledi. Böyle bir tesisin yapılmasına 30 yıl önce başlandığını ancak sürdü- rülemediğıni belirten Demirel, bu- nun için kamuoyunun baskısı. il- gisi vetakibiningerektiğini söyle- di. Kavramlann veölçülerin dede- ğiştiğinedeğmen Demirel. "kardeş tEsister"den gelen selamı anımsa- tarak. "Demek ki burada bundan sonra dünyanın üniü tesisleri ara- sında sav üabilecek. her bakımdan büyük bir eser meydana getiriyo- ruz" dedi. 78 tnilyon dolara mal olacak Konuşmasını esprıli ve anlamlı biçimde noktaladı Demirel: "İkin- ci kısım demek. son kısım demek- tir. Bundan snnraki merasimde bu tesis açılacaktır. Sayın Eczacıba- şı'na sordum, '2000 yılının nere- sinde açılır'?' diye. "Başında belki olmaz ama ortasmda olur' dedi. Ben dedivorum ki. 2000yılının ba- şında bu tesisi açalım. Hep beraber randevulaşalım. burada otabm. Te- sisi yapacak olanlar da ona göre kendilerini ayaıiasın. Bu randev u- nun önemi burada." Demirel. bu merkezin oluşu- munda Nejat Eczacıbaşı'na şük- ran borçlu olduğumuzu vurgula- yarak, büyük bir gayretle ve ehem- miyetle bu işı yürüten Şakir Ecza- cıbaşı'na da devlet, hükümet ve halk adına tesekkür etti. Herkesin Eczacıbaşı'na destek oiduğunu be- lirten Demirel. Şakir Bey'e seslen- di'. "Bu kadar desteği bulduktan sonra bu tesisin 2000'li villann ba- şında bitirilmesini senden isteriz." Başbakan Mesut Yılmaz da Is- tanbul'un 21. yüzyılı karşılama- sında bir kültür metropolü olarak çok önemli gereksiniminin karşı- landığmı. en ileri teknolojik gerek- lerle donatılmış bu merkezin gurur 'Saygı Gelenekleri' sergisi Dolmabahçe'de Kültür Servisi - British Council, Ingil- tere ile lslam kültürleri arasında güzel sa- natlar, tasarım, mimari. tıp ve astronomi gibi alanlarda yüzyıllar boyu süregelen ilişkileri ve karşılıklı etkileşimi ınceleyen "Saygı Gelenekİeri' başlıklı bir sergi açı- yor. Görsel malzeme ile açıklayıcı bilgi- ler'n yanı sıra video ve müzik kayıtlan da içeren sergi, Ankara'dan sonra 30 Nisan'da Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde açıla- cak ve 10 Mayıs'adek izlenebilecek. Ser- gi 22-30 Mayıs tarihleri arasında da lzmir Sabancı Kültür Merkezi'nde yinelenecek. Sergıde. 1600 yıllık bir dönem boyun- ca lslam tasanmı. mimarisi. sanatı. tıbbı ve astronomısinin Ingiltere üzerindeki et- kisinin incelenmesiyle, tslamiyet ve Hıris- tiyanlık arasındaki ilişki konu alınıyor. Glasgovv tasanm şirketi Graven Ima- ges tarafınan tasarlanan serginin metni. Londra Kraliyet Asya Derneği'nin mü- dürü ve Christies'in lslam ve Hint Min- yatürleri ve El Yazmaları bölümünün es- ki yöneticisi Phillipa Vaughan tarafından yazıldı. Sergi, lslam mimarisinden ilham ahnarak hazırlanan ve Ingiliz, İslam dü- şünceleri ve tasarımı arasındaki ilişkiyi canlandıran odalardan oluşuyor. İzleyici- ler sergide renkli görsel malzemenin ya- nı sıra. mücevhercilik. tekstil, müzik. mi- marlık. matematik ve güzel sanatlarla il- gili çağdaş nesneler görecek. interaktıf teknolojiden yararlanabilecek ve lslam te- malanndan etkilenmiş çağdaş ingiliz mü- ziği dinleyebilecekler. Sergi, önce Ispanya. ttalya (Sicilya ve Venedik) ve Fransa'da lslam gibi iki kül- tür arasındaki belli başlı noktalan konu ala- rak. Islamiyetin ve Avrupa'da Hıristiyan- lığın aynı zamana denk gelen doğuşlarını gösteriyor. tslam tekstilleri: ticaret anlaş- malannın yarattığı bağlantılar: medrese- ler örnek ahnarak üniversitelerin gelişme- si ve Arapçanın ortaçağ döneminde Av ru- pa üniversitelerinde oynadığı rol: Arapça ve Farsçanın Av rupa rönesansında fen bi- limleri. tıp ve teknolojinin gelişimınde ve klasik dünyanın mirasının Avrupa'ya ak- tanlmasındaki etkisi ve lslam sanat eser- lerini dahil eden koleksiyonlann ortaya çıkması yoluyla Avrupa açısından anlamı ortaya konuyor. Herbölümün doğrudan In- giltere ile ilişkili olduğu sergi 20. yüzyıla kadar olan dönemi kapsıyor. Bir İngiliz mimar tarafından tasarlanan 'OsmaniaGenel Hastanesi'-1921, Havdarabad. duyulacak bir eser olacağını belir- terek. beklenen müjdeyi verdi: "Hü- kümetimiz bu merkezin bir an ön- ce tamamlanabilmesi için hiçbir fe- dakârlıktan. hiçbir katkıdan ka- çınmavacaktır." Istanbul Kültür ve Kongre Mer- kezi 78 mılyon Amerikan Dola- n'na mal olacak: 2500 kışılık ana salon, 950 kişilik çok amaçlı salon. 450 kişilik oda müziği konser sa- lonu, 200 ve 80 kişilik sinema sa- lonlan, prova salonu, 450 kişilik açıkhava tiyatrosu. 25-200 kişilik çeşitli toplantı salonlan ve kitap- lık da bulunacak. Merkez. 80 kişi- lik restoran ve 250 kişilik brasse- rie, 1000 kişilik kokteyl salonu. 750 metrekare kapalı. 1000 metre- kare açık sergi salonu. fuayeler, yönetim bölümleri, sanatçılar için soyunma. dinlenme ve prova oda- lan, basın-yayın odalan, çeşitli dil- lerden anında çeviri bölümleri. uluslararası düzeyde konser, gös- . teri. sergi ve konferanslara yanıt verecek tüm teknik donanım ve olanaklara da sahip olacak. Ayn- ca bu geniş arazi içinde yer alan üç tarihi yapı onanlarak, seminer ve sergi alanı olarak değerlendi- rilecek. lKSVbaşta Şakir Eczacı- başı olmak üzere. Genel Mü- dür Melih FereB ve festivalin mutfağındaki "olmazsa ol- maz" 22 kişilik ekibinçaba- sıyla Istanbul festivalleri ara- cılığıyla uluslararası alanda Türkiye'nin çağdaş bir imaj- la tanıtımında önemli bir iş- lev üstleniyor. İstanbul Kültür ve Kong- re Merkezi ile kültür dünya- mızın ufku genişleyecek, tu- rizm canlanacak, ülke ekono- misine de önemli yarar sağ- lanacak. "Devlet ve hükü- met'" m desteği, kamuoyunun da ilgisiyle Şakir Eczacıba- şı'nın da belirttiği gibi. "Cumhuriyet'in bir simgesi olarak yerini alacakveyervii- zünün en büyük kurumlan arasına katılacak." KOŞEBENT ENİS BATUR Özdemir İnce Türk şiirinin 1950'li yıllarda çehresini değiştiren ku- şak, dönemin önde gelen dergilerinde ürünlerini vermeye başlamıştı: Pazar Postası, a, Yeditepe, Ma- vi gibi yayın organlannda 1930'lu yıllarda doğan ku- şağın üyelerinin etkileri belirgindi. Kimileri, kendi payıma çok anlamlı bulmasam da bu aynmlaştırma biçimini, "toplumcu şiir"\r\ önem- li temsilcileri arasında yer aldı o şairierin: Gütten Akın, Sabri Artınel, Kemal Özergibi. Kimileri, II. Yeni ha- reketinin ağırtop şairieri olarak görüldü: Cemal Sü- reya, Ece Ayhan, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Edip Cansever. Kimi şairler, aynı hareketin ikincil isimle- ri olarak değerlendirildi: Ergin Günçe, Tevfik Ak- dağ, Seyfettin Başçıllar, Yılmaz Gruda, Ercü- ment Uçan gibi. Bir de aynı kuşağın biraz daha geç biçimde öne çıkmış şairieri olduğu görülüyor: Ahmet Oktay, Hil- mi Yavuz, Ülkü Tamer ve Özdemir ince, Onat Kutlar ve Cevat Çapan. Bu şaiıierden ilk üçünün, günümüzde, her iki anlamıyla tanındığını söyleye- biliriz sanınm. Okur önünde Onat Kutlar'ın öykücü kimliği, Cevat Çapan'ın çevirmen yanı daha ağır ba- sıyor, yanılmıyorsam {bu yargılan paylaştığımı söy- lemiyorum, birsaptamayapryorum). özdemir Ince'ye gelince: Onun, kendi kuşağı bağlamında en az de- ğeriendirilmiş isim olduğu kanısındayım. Burada başvurduğum temel ölçü de değerlendirilme biçi- miyle ürünleri arasındaki orantısızlıktan kaynaklanı- yor. Şüphe yok ki bir edebiyat ortamında, nesnel yak- laşımlar kurmak kaydıyla, bir edebiyat adamı hak- kında her türiü değerlendirme yapılması en doğal durumdur. Gelgelelim, Özdemir İnce bağlamında bu konuya baktığımızda, daha çok sessizliğin ge- çerli olduğu göze çarpıyor. Bir iki girişim sayılma- yacak olursa, şairtiği üzerine de denemeci-eleştir- men kimliği üzerine de (Memet Fuat'ın yazısı bir ya- na) elle tutulur bir konumlama çabasına rastlanmı- yor. Çevirilerinin etrafında belli bir hareketlilik söz ko- nusu gerçi, ama bunların da "terazili" eleştirilerden çok öznel karşı çıkışlar olduğu söylenebilir kolaylık- la. Yalnrzca künye bilgilerine bakarak, yalnızca yaprt- lannın dökümünü karşımıza koyarak, Özdemir In- ce'yle ilgili "sessizlik anlaşması"n\ irdelemeye kal- kışacak olsak, açık bir yanrt bulmakta zortanacağı- mız ortada. Hele son yıllardaki verimliliğini hesaba katarsak: Peş peşe şiir kitaplan, deneme ve eleşti- rel deneme toplamlan, modem dünya şiirinden di- limize aktarmayı üstlendıgi başyapıtlar, gösterilen hak- bilirliğif!) hak ettiğini herhalde kanrtlayacaktır. Ne oluyor peki? Bana öyle geliyor ki doğru dü- rüst okunmuyor bile Özdemir İnce. Yorgun, önyar- gılı, "karar vermiş" bir çevre izlemediği birgüzergâ- hı konumlamaktan geri dunnuyor gene de. Sorun beğenip beğenmemekte biçimlenmiyor kesinkes, kimse kimseyi beğenmek zorunda elbette değikjir, gelgelelim bir "fikir", bir "kanı" oluşturmak için ön- ce bir yaprtla adamakıllı bir ilişki kurulmasının gere- ğinin artık bu diyarda geçersizleştiği anlaşılıyor. Yirmi beş yridır tanıyorum Özdemir Ince'yi. Her yı- lı, günü, dakikayı edebiyatahasrettiğini yakîndan bi- liyorum. Şiir serüveninde durmadan kendini yenile- me, yazılannda durmadan asal sorunlarla didişme, çevirilerinde ince ayar çalışması yapma kaygısından uzak düşmediğini görüyorum. Yineliyorum: Yapıtı- na yakınlık duyup duymamak kişisel birtercihtir, be- nim burada üzerinde durduğum başka bir düzlem: Bir edebiyat ortamında değerlendirme ölçüleri ge- liştirileceğine, eleştirel yaklaşımın gerektirdiği emek sarfedileceğine, bir yapıt iki kelimeyle ya da hepten suskun kalarak saf dışı bırakıhyorsa, o edebiyat or- tamı güdükleşmekte sakınca görmüyor demektir. Özdemir İnce örneklere bir ömek: Şairini, sanat- çısını, bilim adamını bunca hor gören, hırpalayan, özensizlikle kuşatan kaç toplum var bugün? Özdemir Ince'yi böylesine dayanılması güç koşul- lardadirenmeyi sürdürdüğü için de selamlıyorum ben. 'Toprak Ana' Fotoğraf Yarışması sonuçlandı • Kültür Servisi - Şark Hayat Sigorta ve Basm Yayın Mezunlan Demeği tarafından düzenlenen toprak temalı "Toprak Ana' Fotoğraf Yarışması sonuçlandı. Ersin Alok. Ilker Altun. Berk Ank. Ayşenur Arslan. Selahattin Duman. Şakir Eczacıbaşı. Ara Güler. Eren Güvener. Sabit Kalfagil, Izzet Keribar. Kemal Olgaç. Doğan Satmış. Haluk Şahin. Mehmet Yaşin. Kürşat Yılmaz'dan oluşan jüri. siyah-beyaz dalında Ceren Semerci'yi, renkli negatif baskı dalında Özer Kanburoğlu'nu ikincilik. Kemal Gök'ü üçüncülük. dia dalında ise Sacit Ünlü'yü ikincilik. Ismail Tütüncü'yü üçüncülük ödülüne değer gördü. Yanşmada derece alanlara ödülleri. 28 Mayıs tarihinde Şark Hayat Sigorta Genel Müdürlük Binası'nda düzenlenen törenle verilecek. Borusan Oda Orkestpası'nın bahar turnesi sürüyor • Kültür Servisi -Borusan Oda Orkestrası, klasik Batı müziğini geniş kitlelere benimsetmek amacıyla düzenlediği '98' Bahar Turnesi kapsamında 5 Mayıs'ta 15. Uluslararası Ankara Müzik Festivali'nde, 7 Mayıs'ta Kayseri'de ve 9 Mayıs'ta Istanbul'da konser verecek. Bursa. Kayseri ve Ankara"da Şef Saim Akçıl'ın yönetimindeki orkestraO. Respighi'nin Antik Dans ve Aryalar'mı. A. D\orak'ın Yaylı Ca'g'lar Orkestrası İçin Serenad'ını yorumlayacak. Aynca orkestranın Ankara konserine Ayşegül Sanca solist olarak katılacak ve Mozart'm No. 23 Piyano Konçertosu'nu yorumlayacak. Istanbul'daki konserde ise Şef Antonio Pirolli yönetimindeki orkestra, Mozart'ın 23 No'lu Piyano Konçertosu'nu, Elgar'ın Yaylı Çalgılar tçin Serenad'ını ve Britten'ın Simple Symphonysini yorumlayacak. Ömer Asım Aksoy Ödülüne başvurular başladı • Kültür Servisi -1995 > ılında roman dalında 'Viran Dağlar'la Necati Cumalı. 1996'da öykü dalında "Günbatımı Öyküleri'yle Erhan Bener. 1997'de bilim dalında "Türkçenin Sesdizimi" adlı yapıtıyla Ömer Demircan'ın aldığı Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü bu yıl deneme alanında bir yapıta verilecek. 1 Ocak-31 Aralık 1997 tarihleri arasında yayımlanmış deneme alanındaki yapıtlann aday gösterilebileceği ödüle son başvuru tarihi 31 Mayıs 1998 olarak belirlendi. Seçici Kurulu Prof. Dr. Suat Aksoy, Erhan Bener. Beşir Göğüş. Prof. Dr. Olcay Önertoy ve Se\gi Özel'den oluşan ödül için aday gösterilen yapıttan altı tanesinin. Dil Derneği Konur Sokak 30/1 Kızılay- Ankara adresine gönderilmesi gerekiyor. (0 312-425 83 60)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle