Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 1998 CUMA
HABERLER
Komer'in otosunun yakılışı, 'Milli Kurtuluş Savaşı' başlatan öğrencilerin ilk gerilla eylemidir
Amerika elçisini geri çekiyor
BÎRBAK1MA
O
rta Doğu Teknik Cniversite-
sı'nde otomobıli yakan öğren-
ciler, bu sırada, ıçlerine sıvıl
polis kanştığı zannıylatamma-
dıklannın kımliklenni de zorla ögrenme-
ye kalkışır. 'Otomobüi yakan öğreneüer'
ortadan kayboldukıan sonra olayı du>an
ve otomobilin dumanını gören yüzlerce
öğrenci. yanan otomobilin etrafına topla-
nır. Otomobilin yanışmı seyreden Komer
ıle Kurdaş. saat 16.1O'da bir Ford otomo-
bille ODTÜ'den ayniır. Kurdaş, Komer'ı
Amenkan Büyükelçıhğı'ne bıraktıktan
sonra ODTÜ'ye geri döner. ABD Büyü-
kelçilık Başkâtıbi Andrevv. Dışışlen Ba-
kanhğı Batı Daıresı'ne gıderek, olayla ıl-
gılı ve aynca tazminat isteyen Büyükelçı-
lık muhtırasını venr. Dışişleri Bakanlığı
Sözcüsü Oktay İşcen. Komer'ın yakılan
otomobılinvn zarannın Türkiye tarafından
ödeneceğinı açıklar. Dışışleri Bakanlığı
sözcüsü,bir soru üzerine. son olayın Türk-
Amenkan ılişkılerinde herhangı bir değı-
şıklik yapmayacağım ve dostluğun eskı-
si gıbt sürdürüleceğim söyler. ABD Bü-
yükelçısi Komer, saat 16.55'te . Dışışleri-
Bakanı İhsan Sabri Çağlayangü'ı maka-
mında ziyaret ederek 2 saate yakın görü-
şür. Büyükelçi Komer. görüşmeden son-
ra, "Türkiye'yi terk etmeyi düşünüyor
musunuz?" sorusuna. "Türkkrbeniîste-
dikleri süreee buradayım" karşılığım \ e-
nr. Fakat Robert W. Komer. Türkiye'de
fazla kalamaz. Türkıye'deki görevınden
ahnır yenne VVilliam Handley atanır
"Honçho (Kasap - işkenceei)" olarak ad-
landırılan Yıetnam Pasıfikasyon uzmanı
ve C1A ajanı Komer de, 28 Kasım 1%8
Perşembe günü olaylı olarak geldığı Tür-
kıye'den 7 Mayıs 1%9 Çarşamba günü.
aynlmak zorunda kahr
DAHA COK ELÇI ARABASI
YAKILACAK'
ABD Büyükelçısı Komer'in otomobi-
lınin yakılması sadece Türkiye'de değıl
tüm dün> ada geniş >ankılaruyandınr. Ko-
mer'in otomobilinin yakılmasını Türkı-
ye'dekı sol kamuoyu benimser \e destek-
ler. ODTÜ'ye bağlı Makına Mühendıslı-
ğı Öğrencı Demeğı Başkanı. Elektnk Mü-
hendisliği Öğrenct Demeğı Başkanı. Mi-
marlık Fakültesı Öğrenci Dernegı Başka-
nı. tdarı llımler Fakültesı Öğrenci Derne-
ğı Başkanı Fevâ Altuğ. ODTÜ Hazırlık
Sınıflan Öğrenci Demeğı Başkanı \e OD-
TL
1
Sosyalıst Fıkır Kulübü Başkanı Ah-
met Sina ıle Ankara Üniyersitesı'ne bağ-
lı Veteriner Fakültesı Öğrencı Demeğı
Başkanı Selçuk Özdemir, Vetenner Fa-
kültesı Fikir Kulübü Başkanı İhsan OzdiL
Zıraat Fakültesı Fikır Kulübü Başkanı, S-
BF Öğrencı Demeğı Başkanı Murat Ca-
hit Koğacıoglu. SBF Sosvalıst Fıkir Ku-
lübü Başkanı Muharrem Küıç. DTCF Fı-
kır KulübüBaşkanı, Tıp Fakültesı Öğren-
ci Derneği Başkanı Abdullah Kutlar.
Yüksek Oğretmen Okulu Öğrenci Der-
neği Başkanı, Hukuk Fakültesı Öğrenci
Demeğı Başkanı, Ankara İTİA Öğrencı
Demeğı Başkanı Mehmet Demir, Hacet-
tepe Üniversitesı Öğrencı Birliğı Başka-
nı. Fen Fakültesı Öğrenci Orgütü Başka-
nı ÖmerÖzerturgut, Kımya Fakültesi Ta-
lebe Cemiyeti Başkanı ve BYYO Fikir
Kulübü Başkanı. 9 Ocak 1969 Perşembe
günü saat 11.00'de ODTÜ'de. elçi Ko-
mer'in arabasının yakıldığı yerde, hazır-
ladıklan 'Ortak BÜdiri'yi basına açıkla-
mışlardır. Bıldınde şöyle denilmektedir.
"Amenkan Elçisi Komer'in arabasının
ODTÜIü öğrencüer taranndan vakılrna-
sını. Komer gjbi anarşist bir olây olarak
görmüyoruz.Olay ODTÜ'lüyurtsever öğ-
rencilerin milli bir tepkisidir. Anayasanın
başUngtcında bağımstdık ilkesi bulunan
bir ülkedebagunhlıkduruntuvarsa,buül-
ke halkı tabii ki Milli Kurtuluş Savaşı ve-
recektir. Anavasanuz gerçek >urtseverle-
rebağunsızhk için mücadeleyiemretmek
tedir. Eylemibizkr bu açıdan değerlendi-
riyoruz. Eğer .Amerika, Türkiye'nin tüm
yeValüveyerüstü kaynaklannagözdikmiş.
halkı sefatete sürüklüyorsa, Amerika'nın
gü\«nliğini sağla>an üslcr vüzünden hal-
kımız ölüme mahkûm ediliyorsa. Türk
gençli^L Amerika'yı ve onun yurdumuz-
daki ortaklannı da istemeyecektir. Onlan
ülkemizden sürene kadar sa>aşacaknr.
CnİMersitelerden en iyi zekâlan atraak is-
teyenlenaslındahalkâgidecekkapüanka-
pâmak istemektedir. Yurtseverlere karşı
girişilen çirkin tertipter devam ettikçe,>i-
Üniversite gençliğinin hedefi olan
ABD Büyükelçisi Robert
W. Komer, Türkiye'de fazla kalamaz.
Türkiye'deki görevinden alınır, yerine
VVilliam Handley atanır.
"Honçho (Kasap - işkenceci)" olarak
adlandırılan Vietnam Pasifikasyon
uzmanı ve CIA ajanı Komer de, 28
Kasım 196Ş Perşembe günü olaylı
olarak geldiği Türkiye'den 7 Mayıs
1969 Çarşamba günü ayrılmak
zorunda kahr.
ğjt arkadaşlanmız! harcamaçabakn siir-
dükce, halkımızınerneği .\merika'>apeş-
keş çeküdikçe. bu ülkede daha çok Ame-
rikan elçiaraba.sı \akılacaknr. Anayasanın
başlangıcında bağımsızlık ilkesi bulunan
bir ülkedebağunhlıkvarsa. bu ülkenin hal-
kıtabii kibir millikurtuluş sa\aşı \erecek-
tir. Anayasamı/ gerçek yurtseverlere ba-
ğımsı/Jık yoiunda mücadeleyi emretmek-
tedir. Amerikan empenalizmine karşı \a-
pılan eylemi bizkr bu açıdan değetiendi-
şat Oğuz. Kasım Çelik. Sait Bıg. Musta-
fa Bozoğlu. Ulaş Bardakçı, Nuh Naci Ba-
şoğlu. Koray Dogan ve Kasım Çehk'ın
yaptığı açıklanır. BekırTuncav Çelen ile
Seçkin Yav uz İnceefe. 6 Ocak akşamı ya-
kalanaraktevkıfedilır. Emnıyetkuvvetle-
rinin yaptığı soruşturmanm yanında öğ-
rencıler hakkında aynca. ünnersite ıdari
soruşturma başlatır ve Akademik Kon-
sey'ın. elebaşı otarak tespit edılecek öğ-
rencileri disıplin kuruluna verecegi açık-
cının ısteğı ıletopluluk. dünyadaki veTür-
kiye dckı devrim şehıtlen içın 1 dakıkalık
saygı duruşunda bulunur. Bir öğrencı.
"Kurdaş buraya <»ğrencilerin önüne gete-
rekson olaylan namuslu bir biçimde açık-
lamalıdır. kendisinidavet etmek istivonu"
der ve topluluk. Kurdaş'ı konuşmaya ça-
ğınr. Kurdaş'ın yerine gelen Rektör Yar-
dımcısı llgazAlyanak. yetkilı olmadığını.
Kurdaş'ın da evinde dinlenmekte oldu-
ğunu söyler. Kurdaş'ın okulda olmaması
Komer'in lüks makam otomobilini ODTÜ'de yakmaktan aranan (soldan sağa) Sinan Cemgil, arka-
daşları tsmet Hüsrevoğlu, Kudret Asma ve Arif Şentek ile Mimartık Amfisi Fuayesi'nde. Yıl: 1967.
riyoruz. Geri bırakılmış ülkemizde, ülke-
nüzigeri bırakanlann son günkri yaklaş-
maktadır. Onlar da bunun farkındadır,
Tertipler duzenleyip baskı kanunlan çı-
karmaya kalkarak bu sonu uzaklastıra-
caklannı sanmaktadırlar. \andtyorlar.
Halka.emckçihalkunızaihanetiçindedir-
ler" Toplantıya katılan öğrencı demekle-
nve fıkır kulüplen başkanlan. olay hak-
kındakı görüşlerini teker teker açıklar. S-
BF Öğrencı Demeği Başkanı Murat Ca-
hit Koğacıoğlu şu açıklamayı yapar:
"Kurdaş, bu üniversitede bir o>Tin oyna-
rtuşur. S otobüste havaalanına giden öğ-
rencüer berhalde üniversitede bü> ükelçi-
ye 'hoş geldmız" demeyeceklerdi. Bu du-
rumu biîenRektörKemalKurdaşbiriha-
netin içindedir. Olaya adı kanşan öğrenci
arkadaşlanmız, üniversiteden atüdıklan
takdirde Ankara çapında hareketegeçile-
eektir" der. A.Ü. Veteriner Fakültesı Öğ-
renci Demeği Başkanı Selçuk Özdemirde
şu açıklamayı yapar: "1919 Kurtuluş Sa-
vaşı şarüan ite bugünkü şarüar ayıudır.
Bugünkü emperyalistler TürkiyeŞe do-
larlanv la girmişlerdir. Kapitalisttençark-
lannııı iştoyebilmesi için yeni bir Vietnam
yaratnıa çabası içindedirler. Bu olay CIA
taranndan planlanmıştır. Katil Komer'in
Türkiye'ye atanması boşunadeğildir. Ko-
mer, halkın milli kurtuluş, cephesini par-
çalamak Lstemektedir" der.'
VİETNAM'DA OYNAOIĞI
OYUNU OVNAMASIN"
Ankara Savcılığı, Emnıyet ve Jandar-
maran yaptığı ilk soruşturmada olayı Sı-
nan Cemgil. Bekir Tuncay Çelen, İbra-
him Seven. Mustafa Akgül, Yusuf Aslan.
Seçkm Yavuz İnceefe. HalilÇelimli, lrfan
Uçar, Nazım Çomak. CoşkunEroğlu, Re-
lanm Aranan öğrenciler bu sırada OD-
TO'dedir. Hatta Sait Bigadlı öğrenci. Mil-
li Takım ıle ODTİJ takımı arasında 9 0-
cak Perşembe günü yapılan hazırlık ma-
çında ODTÜ takımınm kalecıhğını ya-
par. Bu arada öğrenciler. ODTÜ Dısiplin
Kurulu'nun öğrencilere ağır ceza verme-
mesı için ımza kampanyası başlatır. İfa-
deleri alınmak istenen 18 öğrencinın suç-
lu olmadıklannı, yapılan hareketin birçok
öğrenci tarafından desteklendığini temin
için açılan imza kampanyasına ilk gün
1.000öğrenci imza verir. foplanan imza-
lar. daha sonra, ODTÜ Akademik Kon-
sey'e verilir. 10 Ocak günü sabahı saat
07.00 sulannda, bir kısım öğrencı. okul-
lanndan aynlarak tatıl olduğu için mem-
leketlenne gitmeye başlar. Okulda kalan
bir kısım öğrencı ıse gece yaptıkları top-
lantılarda aldıklan kararlan. başlayan ye-
ni günde tatbıkata sokmak için hızla ça-
lışmaya girişir. Gün doğarken çok sayıda
ÖgTencı, ellennde paketler olduğu halde
Ankara'ya dağılır ve belirlenen yerlerde
bıldin dağıtır. Saat U.OO'de de OD-
TO'nün çeşıtlı binalanndan. "Tanklany-
latoplanvlagelselerdahi,bağımsızotacak
Türkün iilkesi". Bize Amerika. bize Ame-
rika selam duracak" ve "Gençlik Mar-
şrnı söyleyerek önce Atatürk anıtının
önünde toplanan öğrenciler. daha sonra
yürüyerek rektörlük bmasınm önüne ge-
lir. Rektörlüğün önünde de, Köroğlu'ndan
çevirdikleri. •'Bizden selam olsun Yanke
şefine / Üstümüze adam salıp durmasın /
Vıetnam'daoynadığıoyunu'Türkive'mde
oynamasın1
" türküsünüsöyleyen öğrenci-
ler. olaylan protesto için. "BağımsaTür-
Idye", "Go HomeKurdaş" gibı sloganla-
n tempoyla bağınr. Saat 11.15'te. istıklal
Marşı'nm söylenmesiyle protesto göste-
risine başlanır. Hemenardmdan biröğren-
öğrencıler arasında büyük tepki ıle karşt-
lanır. Konuşmacılar. üniv ersıtenin tatil
edilmesine karşı çıkmanın, ulusal kurtu-
luş savaşına devam anlamtna geldiğmı.
bundan ötürü de tatıl karanmn kesınlıkle
karşısında olduklarını açıklar. Konuşan
bir dığer öğrencı lıderi de şöyle der'
"Okulu tatil etmek-rindeki amaç. suçla-
nan arkadaşlanmua desteksiz btrakmak-
ür. Olaylar göstermiştir ki. ne Kurdaş'ın
ne de Komer'in iddia ettiği 0bt arabanın
yakılması olayı küçük bir grubun eseri-
dirT Öğrencı liden. daha sonra. arkadaş-
lanna şu andı ıçırir *.\nti-eınperyaBst
mücadeledt. mücadele veren guçler ve bu
aradaarkadaşlanınw kurtanncavaveson
Amerikan neferinide \urdumuzdanatın-
cayakadar ano-emperyalist mücadelemi-
ze devam edeceğimize vemin ederizT Ant
ıçıldıkten sonra bir öğrencı, arkadaşlan-
nın omuzlanna basarak. rektörlüğün du-
vanna renkli boyayla yazılı. "Komer. lark
kere gelsen. kırkında da gereken >apıla-
caktır" cümlesıni gösterir ve bunlan. bu
savaşın izlen olarak yazdtklannı açıklar.
Öğrenciler. tatil karanna karşı koyabil-
mek içın aralannda forum düzenlemek
üzere Mimarlık Fakültesi'ne gider. Genç-
ler. foruma giderken, u
\aşasın bağımsız
Türidye'',''Komer,KurdaşGoHome" dı-
ye tempo tutar. Mimarlık Fakültesi'nde
düzenlenen forumda öğrenciler. eğıtime
bütün halk katmanlanyla birlikte devam
edilmesini kararlaştınr. Bu konuda ya-
yimlanan bildinde. halk üniversttesine bü-
tün devrimcigüçlerin ve kişilerin katkıda
bulunması da ıstenır \e yargı organlann-
ca ahnan arama karanna fıilen karşı ko-
nulmasına karar verildiği açıklanır. Bu
arada, ODTÜ Öğrenci Temsilcilennden
CengizHakse>wile AhmetKardam.avu-
katlan L'ğurMumcuve TuranTamarara-
ÜZ YAZII ORHAN BİRGİT
Akın Birdal'a yapılan saldırının
planlayıcısı, kendisini Türk lntikam
Tugayı adlı terör örgütünün silahlı bö-
lüm sorumlusu olarak tanrtryor. Cen-
gız Ersever ve arkadaşlannın, yeni
bir saldın öncesinde yakalanmaları,
ismi 1980 öncesi sağcı terör olaylan
sırasında az da olsa duyulan bu ör-
gütü yenıden gündeme getirdi. Özel-
likle Susurluk dosyasında, eylemleri
geniş bir biçimde sıralanan 'Yeşil'
kod adlı NlahmutYıldınm'ın Birdal'a
yönelen saldınnın arkasındaolduğu-
nun da açıklanması, bu gündemi ani
bir karmaşa içine soktu.
Devlet, kendisini, Yeşil'in de öldü-
rülmüş olduğuna öylesine alıştırmış-
tı. Bu nedenle Susurluk dosyasının
da neredeyse rafa kaldınlacağı bir sı-
rada son on yılın giz dolu adamını sa-
dece yaşadığı degil, bir kamu güven-
likgörevlisinin yönettıği çeteye Insan
Hakları Derneğı Başkanı'nı ortadan
kaldırma emri verdiği de ortaya çık-
t . Yeşil'in bu eylemin arka plandaki
lideri olması, haklı olarak Susurluk
olayının aydınlanma umutlarını yeni-
denfilizlendirirkenbir şey gözden ka-
. çar gibi:
Küçükçekmece Jandarma Kara-
îki Ateş Arasmdaki Adam: Yeşil
kol Komutanlığf nda uzatmalı çavuş
kimliğinin yanı sıra kendisini TlT'nin
silahlı bölüm sorumlusu olarak tanı-
tan ve Yeşil'e olan bağlılığını sık sık
yineleyen Ersever gibi. Yıldırım da
aynı terör örgütünün içinde mt?
Böyleyse, Susurluk'ta da TlT'nin
parmağı nerelere kadar uzanıyor?
Son günlerde başkentteki bazı gaze-
te bürolarına açılan telefonlarda ken-
disini bu örgütün mensubu gösteren
bir ses, 200 kişilik bir yandaşın varh-
ğından söz ediyormuş. Örgütü, Mil-
liyetçi Hareket Partisi'nin bugünkü
yapısını ve politikasını onayiamayan
eski ülkücülerin oluşturduğunu söy-
leyerek propagandalarını yapıyor-
muş.
Şayet güvenlik güçleri, Yeşil'in bı-
rakınızyakalanmasını, yaşayıp yaşa-
madığını zamanında saptamış olsa-
lardı ve yine şayet Birdal saidınsı için
'kamp içi çatışma' teşhtsi konmasay-
dı; Ersever'in sözlerinde de gazete
bürolarına açılan telefonlarda da bir
saptırrna kuşkusu olduğu söylene-
bilirdi.
Ama unutulmasın ki, Birdal olayı-
nın kendisini çok üzdüğü Başbakan
Yılmaz, kamuoyuna saldınnın 'kamp
içi bir çatışma' olduğu açıklatılarak
yanıltılmıştır. Yılmaz'ın yine kamu gü-
venliğinden sorumlu yüksek görevii-
lerce Yeşil'in hayatta olduğu konu-
sunda dayanılgıya yöneltilmek isten-
diği dünkü 'Hürhyet'te Muharrem
Sankaya'nın biryazısında belgelen-
mektedir.
Bu tür yanılgılan, bütün bir güven-
lik örgütü mensuplannın omuzlanna
yıkmak elbette doğru değildir. Nite-
kim Hanefi Avcı, önceki gün kendi-
sini DGM yargıçlan önüne çıkartan
kimi sözleri ile ilgıli savunması sıra-
sında, bildiği gerçeklerı nasıl ilgililere
anlatamadığından yakınırken, Dev-
let Bakanı Eyüp Aşık da ocak ayının
son haftasında Trabzon'da Yeşil ya
da Ahmet Demir kod adlı teröristin
sadece yaşadığını söylemekle kal-
mıyor; yerinin, yurdunun devlet tara-
fından bılindiğıni de ileri surerek, ade-
ta böbürleniyordu:
"Kontrol alîındadır. Yakında gelip
teslim olacak."
TEKEL'den sorumlu devlet baka-
nı, elbette Başbakan'ın ve kurum ola-
rak güvenlik örgütlerinin bilemediği
bir olay hakkında sadece kulaktan
dolma bazı duyumlara dayanıyor ol-
malıydı ve bu duyumlarla kendi seç-
meninin gözünde 'ne güçlü adam'
imajına sahip olmaya çalışmaktan
başka bir amacı da yoktu.
Ama devletteki bu karmaşanın,
başta 'Yeş/7' olmak üzere çetelere na-
sıl bir moral gücü verdiğini Birdal ola-
yı ve bu olay ile aydınlığa çıkmaya
başlayan ipuçlan gösteriyor.
Önce, ülkenin sağlıklı bir huzur or-
tamına adım atmaya başladığı gün-
lerde başkentte bir yurttaş, üstelik
taşıdığı etiket ile bütün bir dünyadan
ses getirecek bir dernek başkanı sal-
dırıya uğruyor.
Allah, Birdal'ın ve ailesinin olduğu
kadar ülkenin de yüzüne bakmış ol-
malı ki, saldın ölümle sona eımiyor.
Eylemciler işini çok iyi yapan Anka-
ra polisince önce yüz olarak sapta-
nıyor; daha sonra ısımleri belirleni-
yor. Polis soğukkanlı bir biçimde on-
lan izlemeye alarak, asıl halkada kim-
lerin bulunduğunu da öğreniyor ve
Yeşil'in -söylendiğine göre sadece
hayatta olduğu değil- nerede olduğu
da saptanıyor. Bu aşamalann hükü-
mete nasıl bir moral verdiğini, Baş-
bakan'ın önceki gün Milli Güvenlik
Kurulu bildirisinde, bu çetelerle top-
luca uğraşmayı amaçlayan sözlerin
yer almasını önermesi de gösteriyor.
Onerinin kurulun bütün üyeleri tara-
fından onaylanması çok önemlidir.
Bu tür olaylarda birbirlerine güven
duymadıkları için de olsa, yeterince
güç birliği yapmamış olan Genelkur-
may istihbaratı, MlT ve Emniyet Ge-
nel Müdürtüğü'nün görevlilerinin bir-
likteliğinin çeteler için büyük bir kâ-
bus olduğu unutulmamalıdır.
Umulur ki, Yeşil başta olmak üze-
re aranılan teröristler kısa zamanda
yakalanırlar, Birdal olayı, Susurluk şif-
resini çözecek bir gelişmenin arena-
sı olur. Yeşil'in taşıdığı bütün bilgileri
açıklaması ancak sağ yakalanması-
na bağlı olduğu için, sanırım şimdi
onu polisten önce bularak susturma-
yı amaçlayanlar eski kader arkadaş-
larıdır. Çetenin gerçek liderıdir.
SERVER TANİLLt
cılığıyla Danıştay'a dava açarak *ünKer-
sitenin kapatılması karannın iptalini" ıs-
ter. ODTU'ye gelen 25 kışıhk bir jandar-
ma grubu. hakîannda tevkif karan bulu-
nan öğrencileri ODTÜ kampusu civann-
da terk edılmış durumda bulunan Yakın-
cak köyünde arar. ama hıç kımseyi bula-
maz.
Başbakan Sûk> man Demirel CHP Ge-
nel Başkanı İsmet İnönü'yü, 10 Ocak
1969 Cuma günü akşam saat 17.00'de da-
vet ederek. Dışışlen Bakanı İhsan Sabn
Çağlayangü'in de bulunduğu. 1 saat 15
dakıkalık bir görüşme yapar. Başbakan
Demirel. daha sonra. Milli Savunma Ba-
kanı, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet
Komutanlan ile Genelkurmay'da 6 saat
sürenbir toplantı yapar. Toplantıda konu-
şulan konular hakkında da herhangi bir
açıklama yapılmaz. Toplantı. gece yan-
smdan sonra saat 02.15'e kadar sürer. Bu
sırada, ODTÜ öğrencilen de sabaha ka-
daruyumaz ve arkadaşlannı korumak için
okul civan ıle yurtlannda sav unma tedbır-
leri alır. Içeriye giren kışilenn kımlıkleri-
ni kontrol ederek yurtlanndabekler. Yurt-
lann bulunduğu binalann ışıklan sabaha
kadar yakılır. 12 Ocak PazaT günü OD-
TÜ'ye gelen 2.000'e yakın jandarma.
okulun giriş ve çıkış kapılannı tutar. Her
öğrenciden kımlik kartı istenir. Bu arada.
üniversite kampusunun çevTesindeki tepe-
lere devriyeler çıkartılır. Rektörlük bina-
sını birkarargâh haline getirenjandarma.
bütün telefonlara paralel çektirir ve her
telefon dinlenir. Gece saat 22.30'da Cum-
hurbaşkanı ile lçişleri Bakanı, ünrversite-
dekı görevli jandarma komutanını araya-
rak durum hakkında bilgi alır. Ankara II
Jandarma Komutanı Albay NecatiHakkı.
ODTÜ Öğrenci Birliğı Başkanı tskender
Odabaşıoğlu ile bir görüşme yaparak ara-
nan öğrencılenn kendilerine teslim edil-
memesi halinde üniversitede genel arama
yapacaklannı söyler. Saat 23.00'te ODTÜ
Sosyaliit Fikir Kulübü yönetıcılennden
ıki kışı. karargâha getınlerek. arananlann
teslim edilmesi. yoksa yurtlann da arana-
cağısövlenir. ODTÜSFKyönetıcıleri.bu
ısteğe. "sanıklar adına konuşmayayetki-
leri olmadığını \t üni\"ersitenin açılması
halinde arananlann savcüiğa giderek tes-
lim olacaklan" yanıtmı venr. ODTÜ'de
ıkıncı bir arama yapanjandarma bıriıkle-
ri. sabah erken saatlerde üniversiteden ge-
ri çekılir. ODTÜ'ye bağlı çeşitlı öğrencı
örgütü başkanlan bir basın toplantısı va-
par ve Rektör Kemal Kurdaş'ı 'Amerika
ile işbirliği vapmak'la suçlar
HAREKET BAŞLAM1STIR,
SÜRDÜRÜLECEKTİR'
ODTÜ Akademik kurulu'nun aldtğı
bir ayltk tatıl kararını, yapılan başvuru
üzerine Danıştay 12.Dairesi'nin 11 Ocak
günüaldığı 51 No'lu karar. 13 Ocak 1969
Pazartesı günü^ODTÜ Hukuk Müşaviri
YektaGüngör Ozden'e imza karşılığı ve-
rilır. Bu arada. rektörlük binası önünde
toplanan 100 kişilik bir öğrencı grubu,
ODTÜ'nün kapatılması karanyla ilgıli
protesto gösterisinde bulunur. Marşlar
söyleyerekrektörlükbinası önündetopla-
nan kızlı erkeklı öğrenciler, üzerinde OD-
TÜ"nün amblemi bulunan bayrağı yanya
indirir ve "'Go home Kurdaş". "Kurdaş-
Komerel ele* diye bağırarak rektörün is-
tifa etmesini ister. ODTÜ öğrencüeri tara-
nndan kurulan 'Direniş' komıtesi. Mi-
marlık Fakültesi amfisınde bir forum dü-
zenler Forumda. ODTÜ Sosyalist Fikır
Kulübü yönetıcılerinden Ahmet Sina bir
konuşma vapar ve şunlan söyler' "Bura-
sı eğitim yeridir. Ders yapmak şart değil-
dir. tnhersitenin gerçek sahibi öğrend-
lerdir, üniversiteyi sahipsiz bırakmayaea-
ğız. Kemal Kurdaş bir Amerikan işblrttk-
çisidir. Rektörün demeçlerinden. Daıuş-
tav karannı uygulamayacağı sonucu çık-
maktadır. l vgulamasın da görelim. bu-
nun hesabını da aynca soranzT
Komer'ın otomobilinin yakılmasından
sonra hakkında tutuklama karan çıkan ve
aranan Sınan, 15 Ocak Çarşamba günü
ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nde düzenle-
nen foruma katılarak bir konuşma yapar
veşunlan söyler. **Kurdaşistifaedene ka-
dar teslim olmayacağız. Olayın başlıca so-
rumlusu işbirükçi rektör ve ABD elçisi-
diıf Sinan. amfıde arkadaşlanna, "Emni-
yetkuvvetferince arananarkadaşunız"di-
ye tanıtıhr.
SÜRECEK
Beyaz, Mavi ve Yakut
Türk sınemasında "Tıyatrocular Dönemi" dediğı-
miz donemı, yaşım gereği izleyemedım; daha son-
raki yıllarda örneklerınden görup tanıdım. Ama,
1950'lerle, büyük usta Lütfi Akad'la başlayan "Sı-
nemacılar Dönemi "ni yakından bilırım. 1965 yılında,
sinemamızın gelıp dayandığı "yol aynmı "nı; oradan,
bir çızgi olarak da "Devrimct" Turk sınemasının do-
ğuşunu, başta da Yılmaz Güney'i bilıncim ve belle-
ğım butün canlılıgıyla hatırlar. Şoyle yanm yuzyıllık bir
geçmişe dönup baktığımda neyi nereye koyabilece-
ğımi az çok kestırebıliyorum. Türk sıneması, kahır
çekmiş, yolunu "dışı ve tımağı" ıle kazımış bir sanat
çığırıdır. Bu çilelı yürüyüşte yer almış bütün insanla-
ra büyük saygı duyuyorum. Son bırkaç yıldır, eski us-
talann, örneğın bir Atrf Yılmaz'ın -o her zaman diri-
liğıni sürduren- çabalannın yanı sıra, genç yetenek-
lerin sınemamıza getirdıkieri yeni soluk ve canlılıkla,
21. yüzyıla, bu alanda yuzumüzun akıylagıreceğiz ki
sevınmemek mümkün değıl.
•
Bir filme yığınla yaratıcı emek gelıp kanşıyor: Se-
naryocusu, çekımcisı, figüranı, öyküyü asıl surükle-
yip götüren baş oyuncuları, sonra hepsini çekıp çe-
virip bir yorumda bütunleştıren yonetmenı...
Ama baş oyuncuların rolu ağır basar terazide.
Öyte ki. onca çaba gelip bir, ya da bir ıkı adda özet-
lenir. Örnegin "îngrid Bergman'/n oynadığı" diye
başlamaz mıyız?
Türk sınemasının 60'latia başlayan dönemine
damgasını vuran buyuk kadın sanatçılan, onların ıçin-
de "Dort Büyükler"], ben cümlemi daha bitirmeden
sız hemen hatırlayıp sıralamışsınızdır şu anda.
Hem ne var bilmeyecek?
Sinemaya girış sırasıyla Fatma Girik, Türkân Şo-
ray, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit değıl mı?
Pekı nıçin onlar?
Değeriı sınema yazan-yönetmen Engin Ayça'nın
ilgınç bir açıklaması var: Sozlü kültür geleneğınden
gelen Anadolu seyırcisı. bugun de etkisı altındakı es-
ki masal ve soylencelerden suzulup gelen kadın ve
erkektıplerinden, mıstık bir kadın-erkek yapısı ve tıp-
lemesine varmıştır. Işte Gırik. Şoray, Akın ve Koçyi-
ğit, bu mistîk yapıya pek uygundular. onun izini sür-
düler; unutulmamalannın, bugün de gündemde ol-
malarının, en azından hatırianmalannın sırrı burada.
O "Dört Büyükler" içinde, Türkân Şoray'ın ayn bir
yeri vardır.
Bu yeri. siz bir Şoray hayranı olarak hissetseniz de,
kımi aynntılargözünuzden kaçmışolabilır: dahası, sa-
natçı üstune bütunluğune bir açıklamayı beklediğı-
nız olmuştur.
Atilla Dorsay'ın Sümbüi Sokağın Tutsak Kadını
adlı eserı, ışte bu beklentilere bir yanıt. Remzı Kıta-
bevı'nın yayımladığı kıtap. basım ustüne basım yap-
masından da anlaşılıyor kı, okuyucuların -haklı- ilgi-
sıni çekmiş durumda.
Atilla Dorsay'ı, okurlaratanıtmanın anlamı yok. Ül-
kemizde. dünya ve Turkiye smemasını, en yakından
izleyıp açıklayan birkaç uzmandan bırı de odur. Böy-
lece, Türkân Şoray'ın yaşam ve sanat öyküsünü o-
nun kaleminden okumanın apayn bir yaran var.
Söylemelıyım: Apayn da bir lezzeti...
Türkân Şoray, halkın bağrından doğdu. Güzelliği.
oynayışı, yorumu, her şeyiyle, bızım ınsanımızın bir
parçasıdır o. Sonra, sıradan ınsanlar kadar, aydınlar
arasında da bir yer tutmasının bir enlamı olsagerek.
Mesleğı ve mesleğı dışında sosyal dayanışmanın hep
içinde olmasının; aynca. ınsanlanmızın "daha guzel,
daha aydın bir Türkiye" adınayaptıkları kavgada, sa-
natçımızı da yanıbaşlannda bulmatannın anlattığı bir
şey var. Her ciddî protesto eylemine yaptığı katkıdan
başka, ortaya koyduğu unutulmaz bir tavrını hatırlat-
malıyım: 80'li yıllann başlannda, 12 Eylül faşizmıne
karşı girişilmiş bir büyük ve anlamlı protestonun, Ay-
dınlar D/tekçes/'nin altındaki imzalara lütfen bir göz
atar mısınız?
Atilla Dorsay'ın kitabında, bir roman sürükleyişi
içinde, 6O'lı yıllarda Köyde Bir Kız Sevdim'le başla-
yan, Oemo'yla, Haza/'la, BirAşk Masa//'yla, tâgeçen
yılın Nihavent Mucize'sine değin nice değerli eserin
içinden bizebakmış ve gülümsemiş bir büyük sanat-
çının öyküsünü okuyacaksınız.
Bu, sinemamızın "Sultan"\nn öyküsü!
Ama onun arkasında. yaşamın akışı içinde yerinı
alan bir ınsanın öyküsü de var: Bu da, bir yerde sizin
öykünüz, kız kardeşinizin, ya da hısım-akrabanızdan
bırınin öyküsü, Türkân Şoray'ı bizden biri yapan, ış-
te bu içli-dışlılık!
Okuyunuz bu öyküyü, daha çok seveceksiniz
sanatçımızı...
Komisyon görüşmeleri ertelendi
Irtica tasarıları
stirünceınede
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Hükümetin
sahıp çıkmadıgı "irticay-
la mücadele tasanlan"
komisyonlarda sürünce-
medekaldı. Anayasako-
misyonunun dünkü top-
lantısında. "yıkıcı veya
bölücü veya cumhuriye-
tin niteliklerinden her-
hangi birini değiştirmc-
ye" yönelik eylemlerde
bulunanlann devlet me-
murluğundan çıkarılma-
sını öngören tasannın
görüşmeleri hükümet
temsilcisinin bulunma-
ması nedeniyle enelendi.
Adalet komisyonundaki
görüşmeler sırasında da
H
şapka giyme" tartışma-
sı yaşanırken; FP'li Bü-
lent Arınç, şapka giy-
mezse CHP'li Mehmet
Moğultay hakkında suç
duyunısunda bulunaca-
ğını söyledi.
Adalet komisyonunun
dünkü toplantısında Sap-
ka Iktısası. Türk Harfle-
nnin Kabulu ve Kullanı-
mı ile Bazı Kısvelerin
Gıyılemeyeceğine Dair
Yasalara aykın davranan-
lara venlen cezalan arttı-
ran tasan üzenndeki gö-
rüşmelere devam edildı.
FP'li Ahmet Dökülmez.
70 yıl önce çıkanlan ya-
sada öngörülen cezaların
arttınlmak istenmesinı
"deli saçmaa" olarak ni-
teledi. Adalet Komisyo-
nu Başkanı Emin Karaa
eleştirilere, "Herkesin
şapka giymek zorunda
olmadığuu biliyoruz. Ka-
nun,şapkarun dışında sa-
nk- serpuş, fes gibi Idsve-
lerin giyilmesini önleme-
>edönük. Onun için yük-
sek sesle. pen asızca. sert
konuşmanın gereği yok-
tur" karşılığını verdi.
CHPUi Mehmet Mo-
ğultay, toplantı salonun-
da bulunan iki fotoğrafta
da Atatürk'ün şapkasız
olduğuna dikkat çekerek.
"Şapkaşymezorunlulu-
ğu getirilmiyor, şapka dı-
şında bir şey giyme yasa-
ğı getirüiyor'" dedi. FPlt
Bülent Annç bunun üze-
rine. "Moğultay, evet, di-
yecek cezalar arttırıla-
cak. Şapka takmadtğı
için ihbarda bulunacağı/
O zaman sayın yargıç
mecburiyet yoktur, desiı
de görelim"* diye konuş
tu. Tasannın ıkmcı mad
desı üzenndeki görüşme
ler tamamlandıktan son
ra. FP mılletvekıllen b
maddenın tasan metnır
den çıkanlmasını ısted
ler. Oylanıa sonucu 10
10 eşıt çıkınca görüşm
ler ertelendi.