24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 1998 PERŞEMBE HABERLER Ahmet Özal'a bir ay hapis • ANKARA (ANKA)- Emlak Bankası Genel Müdürü Erdin An. TBMM KlT Komısyonu'na yaptığı açıklamada 8'incı Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal'ın, Emlak Bankası'na olan borçlannın tasfiyesı içın imzaladığı protokole r u>Tnadığı gerekçesıyle. bir ay hapis cezasına çarptınldığını bildirdi. Yargılamanın Istanbul'da, 21 Mayıs 1998tarihinde yapıldığı öğrenıldi. Genel -Müdür .An. Artı Yayıncılık ve Anı Fılmcilık'in şu - .andakı toplam borcunun 2 trilyon 226 milyar Jira » oldugunu söyledı. Dışişleri şehitferi anıldı • ANKARA (Cumhurivet • Bürosu) - Yurtdışı görevleri sırasında saldınya uğrayarak yaşamını yıtiren görevli ve yurttaşlar, dün Dışişleri Şehıtliği önünde gerçekleştinlen törenle anıldı. Törende konuşan Dışışleri Bakanı Ismaıl Cem. Ermeni soykırımı iddıalannı yeniden gündeme getirmek ısteyenlere, "Türkıye'ye karşı yüzlerce yıllık bir kompleksin üstesinden gelemeyenler. ırkçılıfın. sevgisızlığin, kının ve öfkenin hâlâ yaşatıcısı olanlar" diye seslendı. Taçoy'a hapis cezası • ANKARA (AA) - Ankara 14. Sulh Ceza Mahkemesi. THK Yönetım Kurulu üyesi Şerafettin Sezer Akarcalı'ya hakaret ettiklen gerekçesiyle THK. Genel Başkanı Atilla Taçoy ile Genel Başkan Yardımcısı îsmaıl Yılmaz'ı, 15 'er gün hapis, 420 'şer bin lıra ağır para cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanıklara verılen hapis cezalannı paraya cevırdikten sonra erteledi. Yılmaz'ın davası dupduruldu • ANKARA (AA)-" '. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi. '"Şeriat'tan Kissalar" adlı kitabın yazan Prof. Dr. İlhan Arsel'in kişilık haklanna hakaret ettiğı gerekçesiyle, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nun Yılmaz hakkındakı davanın durdurulmasına karar - verdı. Mahkeme, Yılmaz'm memur olması ve yargılanabılmesi amacıyla lüzum-u muhakeme karan venlmesı ıçın dosyayı Başbakanhk'a gönderdi. Yarar'm davası • ANKARA (AA) - Ankara DGM Cumhunyet Başsavcılığı'nca. Kızılcahamam'da düzenlenen Meslek Komıtelen lstişare Tojılantısfndaki konuşmasında "halkı din ve mezhep farkhlığı gözeterek kın ve düşmanhga açıkça tahnk i ettiği" gerekçesiyle hakkında 1 yıldan 3 yıla - kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Müstakil Sanayıcı ve Işadamlan Derneğı - (MÜSİAD) Genel Başkanı Erol Yarar'ın yargılanmasma önümüzdeki ay başlanacak. Ankara 2 No'İu DGM, duruşma gününü 29 Haziran Pazartesi olarak belırledı. Atatüpk Yasası • ANKARA (ANKA)- Doç. Dr. Sami Selçuk; devlet, hukuk ve siyaset felsefesine ilişkin 1 görüşlerini "Zorba Devletten Hukukun Üstünlügüne" isimli kitapta topladı. Kaleme aldığı gerekçeli kararlarla tanman Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk kimi yazarlann, düşünce özgûrlüğünü örselediği gerekçesiyle eleştirdiği Ataturk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Yasa'ya bugün de gereksinim duyulduğunu bildirdi. Selçuk. "Atatürk'ün yaptıklannı eleştirmek eJbette gelişmek için zorunludur. Ancak onu aşağılamanın. negelişmeye \ ne de toplumsal barışa bir yararı vardır" dedi. ODTÜ'lü öğrenciler devrimci mücadelelerinde çıtayı yükseltip halk adına eylem karan alıyor ABD Büyükelçisi Komer'in O DTÜ Öğrenci Birliği, 1968 Ocak ayının ılk haftasmda, "GençükÖr- gütierinin Görevi" konulu bir acık oturum düzenler. ODTÜ konfe- rans salonunda yapılan açık oturuma ODTÜ Sosyalist Fikır Kulübü Başkanı Sinan Cem- gil. ODTÜ Hür Düşünce Kulübü Başkanı Şemsettin Akbulut ODTÜ Sosyal Demokra- sı Kulübü Başkanı Öner Yurtseverkatılır. Ilk söz Hür Düşünce Kulübü Başkanı'na venlir. Dünyada ikı büyük emperyalist devlet oldu- ğunu söyleyerek sözlenne başlayan konuş- macı, daha sonra. Japon gençlik örgütlennden örnek venr ve "Kövlene gitmeliyiz, ama beffi bir fikri yaymak için değiT der. Daha sonra söz alan ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü Baş- kanı Sinan Cemgil. özetle şunlan söyler "Sosyaüstler tahlülerini,göztemJerini büimsei verilere göre vaparlar. Sosyal olayiara, konu- lara sınıf açısından bakariar. Eğer toplumun beOi katuıda olan bir tabakadan söz açmak ge- rekiyorsa, onun loplum içindeki yerini sapta- mak gerek. Öyleyse, önce Türk üniversite gcnçliğinin sosyal sınıflar içindeki verini orta- ya koyaiım. Toplumumuzdaki sosyal sınıflan kabaca şöv k sıralav abiliriz: Komprador bur- juvazi, toprak ağalaru tefeci tüccaıiar, küçük esnaf, zanaatkârlar. hizmet işçüeri, tanm işçi- leri endüstri işçileri. L retim faaliyetine doğ- rudan doğruva kanJmayan. bunlann arasın- da birtakım ara tabakalann vartığıni da gö- rüvoruz. Bunlar öğretmen, subay, devlet me- murlan, öğrencilerdir. Fakat birey olarak ele alındıklannda ünrversitelilerin farkh sosyal s»- nıf ve sosyal tabakalardan geJdikleri görülür. Ünhersitelileri başlı başına bir gnıp yapan. toplumun teknik. bilimsel. sosyal. kültürel kadrolan olmak için haarlanmalandır. İ ni- versitedeki gençlerin görevleri olarak konuvıı el aidığımızda bu görev objektif olarak tarihi koşullann onlara yüklediği bir görevdir. Bu gö- rev. Türk halkına olan görevimizdir. Türkiye bugün vapısında yan feodal, yan somürgesel ilişkileri banndıran geri teknikli, az gelişrniş kapitalist bir ülkedir. 1956- 1963 dönemi sü- resinde ABD'ye 1,4 milyar doiar borçlandık. Bu süre içindeçeşitli ithalat-ihracatov unlanv- la ABD'ye 1 milyon dolar hediye etmiş olduk. Türk gençliği olarak, her zaman Türk halkt- na karşı sonımluluğumuzun bilinciv le hareket etmeliyiz. Sosyalistler. ülkemizin tam bağun- sulığı için. empenalLstler ve onlann işbirlik- çileriyle mücadele eder. Empervaliznıe karşı ulusai kurtuluş savaşı veren halklara barbar dep, kahraman deriz." "Biz ODTÜ'de İngüizct üç kelime öğrendik: YANKEE GO HOME" Ankara"da yapılan anti-Amerikan göstenlerin önderlığını çoğunlukla ODTÜ'lü sosyalistijğıencıler çekmiştir. Anti- Amert- kan bilinç. dçyriıjıci öğrencilerde çok yoğun- dur. Bunu yaşamJannın her alanında sergile- mışlerdır. Sinan ve iki arkadaşı. birdersten sı- nava girer. Sınavda bazı Türk öfretim görev- lileriyle birlıkte birde Amerikalı öğretim gö- rev hsı vardır. Amerikalı ögretım görevlisi. ilk öğrenciye soruyu sorar Oğrenci yanıt vere- mez. lkinciye sorar. lkinci öğrencı, "Ben tn- gilizce bilmiyorum. Sinan'a soruo" diyerek karşılık verir Amerikalı öğretim görevlisi. "Yıllardan beri ODTÜ'de tngilizce egitim gö- riiyorsunuz. Nasıl İngilizce bilmezsiniz?" dı- ve şaşkınlıkla sorar. Yanıt. dört-beş dil bılen ve bir filolog sayılan Sinan'dan gelir: "Biz, ODTİ^de İngilizce üç kelime öğrendik: Y'an- kee Go Home." 1960 sonrasında, Türkiye "de ögrenciler tarafindan yapılan ilk anti- Ame- rikan gösteri. Kıbns konusundakı davranışı- nı protesto etmek amacıyla, 27 Ağustos 1964 Perşembe günü Ankara da yapılır. 28 Kasım 1965 Pazargünü. Ankara Üniversitesi ile OD- TÜ'ye bağh otuz sekiz. 1 Aralık 1965 Çar- şamba günü de lstanbul Üniversıtesi'ne bağ- h seksen öğretim üyesi. ABD"nın politikala- nnı eleştiren bildirilerinı kamuoyuna açıklar. ABD'nin V'iernam ile Türkiye arasında ilişki kurması yeni değildır. BÜYÜKELÇİ KOMER TÜRKİYE YE ATANIYOR 19 Şubat 1952 'de TBMM de NATO'ya gir- meyı onaylar ve Türkiye. böylece NATO'ya katılır. NATO'nun ulusai savunma ve güven- liğimize uygun bir antlaşma olmadığını söy- •leyen parti ve demokratik kitle örgütleri, "NA- TO'ya Hayır" kampanyası başlatır. 0 dönem. anti-emperyalist göstenlerin en büyüfü 1968 Temmuz ayındatstanbul'da yapılır. 6. Filo'yu protesto göstenlerine katılan öğrencilerden TlP ve FKF üyesi lstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi \edat Demircioğlu, polislerin İTÜ Gümüşsuyu Öğrencı Yurdu'nu basması sonu- cu yurdun penceresinden düşerek ağır yara- lanır. Demircioğlu, tedavı edıldiğı İlk Yardım Hastanesi'nde 24 Temmuz 1968 Çarşamba günü ölür. Demircioğlu'nun öldüğünü duyan öğrenciler yoğun protesto gösterisine girişir. otomobili yakıldı o,'rta Doğu'da öğrencilerin ters çevirdiği ve benzin akıtan Komer'in otomobilinin deposunun kapağını açan Hüseyin İnan, deponun içine sarkıtıp benzin emdirdiği kırmızı siyah çizgili uzun kaşkolu otomobilin değişik yerlerine vurur. Bu şekilde her tarafı benzinle bulayan Hüseyin inan, daha sonra otomobili ateşe verir. Halil Çelimli, elindeki megafonla, yanan otomobili seyreden öğrencilere seslenir: Halk savaşının ilk meşalesi burada yakıldı!.. YusufKüpeU. Demırcioğlu'nunölümünü pro- testo etmek amacıyla Sınan"la yaptıklan bir eylemi şöyle anlatmıştır: "1968'de6. Fîloolay- lan olur. Deniz Gezmiş ve diğer gençler,filo as- kerlerini deni/e dökerken biz de Ankara'da paralel eylemler örgütlemiştik. Ankara'daki eylemlerin karanıu veren, TİP vönetiminden insanlardı aslında. Fakat bunlar kimlerdi? Na- sıl karar verilmişti? Hepsi ortak nıı idi? Bil- miyorum. FKF merkezi TtP'in elinde idi. Bi- zi çağırdılar. Şintdi isnıini vermeyeceginı TİP vönetiminden kişilerle ilişkileri sıkı olan bir arkadaş, voklavarak evlemden söz etti. O ge- ce Amerikalılara ait bir yeri yakmak için çık- nk ama vazgeçtik. Bu sakat, provokatif bir is- ti. Ertesi gün. halkın yoğun biçimde sokakta olduğu öglen tatilinde sansasvonel bir eylem yapmava kararverdik. Beşerli gruplar örgüt- İendı ve her gruba bir baş verildi. Herkese iki- şer tane. içi vaptşkan siyah boya dolu şişe ve- rildi. Hedefler tespitedildi. Ben." Bana en zor. en tehlıkeli yen venn!" demiştim.Onedenle. bana, önünde devamlı iki polisin beklediği Amerikan Haberler Merkezi'ni vermişlerdi. Diğer yerlerin önünde polis beklemivordu ve o kadar da önemli değillerdi. Benim grubum- da Sinan Cemgil. Giresunlu Hurşıt Kemal Baykal ve son anda evleme kaülmaktan çeki- necek olan iki kişi daha vardı. O merkezin önünden sessizce geçtik ve bir kesjf yaptık ön- ce. İki polis dumvordu. ama övle tetikte değil- lerdi. Yan v ana dizilmiş dört- beş büv ü k came- kân, gerisinde de fotoğrafiar, Turkçe yaaiar vb. vardı. Ben, en önde vüriivecektim. Diğer- leri izleyeceklerdi. En baştaki camekânın önü- ne geünce indirecektim. Onlar da diğer came- kânlan. Yürüdüm,gerilimin ve konsantrasyo- numun tepe noktasında vahşi bir çığlık atıp şi- şeleri yapışurdım. Arkada Sinan ve Hurşit Ke- mal Bav kal av nı sevi tekrarladılar. Tüm canıe- kânlar inmiş. propaganda resimleri ve vazıla- nsivahaboyannuştı." Eylem başanlı olunca. Çumhuriyet KonHT." 12 vıt C.lVAm ç»lıTlıjhnı,. Amerikan Elçisi protestolaria karşılandı **"*•'>• • —-,-.. - — Hckıdrkr, Canmlt* Ş ? f = ^ I ^ ^ ^ ^ Ş - otuJlar urdan t j^^ edildi Gençler, protestoJarla karşıladıklan ve CİA ajant olmakla suçladıklan ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Komer'in otomobilini ODTÜ'yü ziyaretinde yaktılar. Sinan Cemgil (solda) ve Ahmet Sina Kaygusuz, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğrenci Birliği Genel Kurulu'nda. daha sonra, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Ok- tay Etiman, Yusuf Küpeli ve Taylan Ozgür. Amerikan Kütüphanesi'ne molotofkokteyli atmayı kararlaştınr. Herşey hazırlanır. Hüse- yin Jnan, buluşma yerine giderken bir bekçi tarafindan takip edildiğini görünce bu eylem- den vazgeçilir. Parker Hart'dan boşalart ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine, Güney Vi- etnam'da Banşı Koruma Programı Müdürü olan CIA ajanı Robert Komer'in getirildiği Beyaz Saray tarafından açıklanır. Devrimci gençler, o güne kadar Komefe duyduğu tep- kıvı, Türkıye'ye gelen hıçbir Amenka büyü- kelçısine duymamıştır. tlhan Selçuk. 30 Ka- sım 1968 günü yayımlanan yazısında. "Ne demektir pasifikasvon?" diyerek Komer hak- kmda şu değerlendirmeyi yapar: "Hükümet darbesi düzenlemek, karş»-dev rinı hareketini sahneve kov mak. seçimlere para yatınmı yap- mak,iç savaş çıkartmakgibi "özel harekât' ve Amerikanca devimi ile "specıal operatıon" CIA'nın işidir. Bav Komer işte bu teşkilaün gö- revliskür. Ankara Amerikan Büyükelçisinin Türkiye'den önce Vietnam'da pasıfıkasyon' hareketini yönetmesi de gene CIA programı içinde bulunmaktadır. Bu programa göre 15 nıihonluk Güney Vietnam haJkının % 90'L, 11.000 stratejik köv e vev a dikenii tel ve mayın- larla çevrilnüş kamplara toplanmaktadır. Bu programı Türkiye'de pek iyi tanıdığınuz AID (Amerikan Yardım leşkilaü) yüriitmektedir. \e var ki bu örgütü CIA memurlan idare et- mektedir." Orta Dogu ve Ankara üniversıteienne ka- yıth 1.500İcadargenç, 28 Kasım 1968 Per- şembe günü öğleden sonra dersleri boykot et- tikten sonra otobüslerle toplu halde Esenbo- ga Havaalanı'nagider. Gençlenn havaalanında Komer'i protesto etmek amacıyla toplandıgı ögrenen emniyet güçleri. Komer'i iniş pistinin ucundan oto- mobille alarak, havaalanı binasına uğrama- dan şehre götürür. Uzun süre marş söyleyip slogan atarak Komer'i bekleyen gençler. Ko- mer'in gızlice şehre götürüldüğünü öğrenin- ce topluca geri döner. Gençlerden bir grup, Amerikalılara ait bazı işyerlerine saldırarak tepkilerini dıle getirir. Aynca. Tunus Cadde- sı'nde bulunan Amerikalılara ait kulübe gir- meye çalışır. Görevii bekçiler. gençleri engel- lemeye çalışır. Fakat gençîer kapıyı kırarak içeri girer ve buzdolabı. oyun makinesi gibi eşyalan tahrip eder. bazı camlan kırar. Bu arada bekçılerden bırinin havaya 2 el ateş et- mesı üzerine olay yerine gelen polis, GiinZi- leli. Mehmet Akm Atauz, Mehmet Ali Zauf- cu, Fatih Lludere, Ural Ateş^r, Musa Gülhan, Ali Orfaan Yücealp, Orhan Aybersı yakalar. Gençler, sorgulanndan sonra serbest bırakı- !ır. Kendısine yönelik protesto gösterilerini hi- çe sayan ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Robert Komer, ziyaret amacıyla. 1969 model 'Cadillac" marka, siyah renklı. 06 CA 001 pla- kalı makam otomobiliyle. 6 Ocak 1969 Pazar- tesi günü. saat 12.30'da ODTÜ'ye gelir. Ko- mer'in otomobilini ılk olarak. rektörlüğünhe- men yanında ve karşısında olan kantin. kütüp- hane ve kimya laboratuvannda bulunan öğ- renciler fark eder. Mustafa Yalçıner. Ko- mer'in ODTÜ'ye geldığını arkadaşlanna ha- ber vermek için yurtlara koştururken. Mımar- lık Fakültesi üçüncü sınıf öğrencısi Hamid Yakup isimli Iranlı bir öğrenci de. ODTÜ S- FK'ye gıderek. "Haberiniz yok mu? Ko- mer'in otomobili rektörlüğün önünde" der Sinan Cemgil. Hüseyin İnan. îrfan L'çar. Ha- lil Çelimli. Yusuf Tunbay \slan. Bekir Tüncay Çelen, Mehmet Akın Atauz, İbrahim Seven, l laş Bardakçı, Mete Ertekin. Sait Big,Serdar Havbat, Mustafa Taylan Özgür ve birkaç öğ- rencı. hızla olay yenne gider. Birkaç öğrencı, ODTÜ Rektörlük binası önünde parketmiş ABD Büyükelçisinin makam otomobilinin yanına gelerek şoför NidaiCemal'den, kapı ve kontak anahtarlannı ıster. Şoför, anahtarlan vermez. Bunun üzerine öğrenciler arabayı ta- şa tutar ve 'çimlere basmavınız'yazılı demir- leri sökerek arabanın camlannı kırmaya baş- lar. Rektör Kurdaş ile ODTÜ Ögrenc'ı Birli- ği Başkanı İskender Odabaşıoğlu. bu arada, öğrencilerin arasına kanşarak eylemcıleri en- gellemeye çalışır Rektör Kurdâş'ın uzaklaş- masından sonra Sinan Cemgil. Hüseyin inan. Akın Atauz. İbrahim Seven. Halıl Çelimli, Ir- fan Uçar. Ulaş Bardakçı, Yusuf Aslan. Mus- tafa Taylan Özgür, Komer'in otomobilini il- könce tutarak sallamaya ve sarsmaya başlar. Komer'in otomobilini sarsan ve sallamaya ça- lışan öğrenciler, sonra havaya kaldırarak de- virmek için bir süre uğraşır. Bir kısmının avuçlan otomobili devirmek için uğraşmak- tan kan içinde kalır. Fakat otomobil çok ağır olduğu için devıremezler. İbrahim Seven. cı- vardan bukiuğu bir çelik boruyu getirir. Ey- lemcıler, uzun çelik boruyu rrtanivela gibi kul- lanarak Komer'in (jtornöbılıni ilkönce yan, sonra ters çevirir. KİBRIT İ HÜSEYİN ÇAKTI Ters çevnlen otomobilin benzin deposun- dan benzin akmaya başlar. Hüseyin İnan, he- men gıder. Sınan'ın boynundaki kaşkolu alır. Ters çevnlmiş ve benzin akıtan Komer'in oto- mobilinin benzin deposunun kapağını açan Hüseyin. deponun ıçine sarkıtıp benzin em- dirdiği kırmızı siyah çızgılı uzun kaşkolu oto- mobilin değişik yerlenne vurur. Bu şekilde otomobili, benzinle bulayan Hüseyin İnan, daha sonra otomobili ateşe venr Otomobil alev aldıktan sonra kalabalık artar. Bu arada otomobili söndürmek için itfaıye gelir. Fakat öğrenciler, itfaiyenin yangını söndürmesıne engel olur. Öğrenciler, otonun yanışını ABD'yi ve Ko- mer'i protesto ederek sevreder. ABD Büyü- kelçisi de. rektörlük binasından otosunun ya- nışını ızler. Otomobilin yanışının zaman za- man hafiflemesi üzerine bazı gençler. elle- rindeki demir çubuklarla yanmayan kısımla- n ateşe doğru çekerek tamamıyla yanmasını sağlamaya çalışır. Tekerleklen ateşler arasın- da yavaş yavaş erirken otomobil büyük gürül- tülerle infilak eder. Öğrenciler. bunlan güle- rek seyreder. Üç saat yanan otomobilin bir enkaz haline gelmesinden sonra bazı öğren- ciler otomobili parçalara ayınr. Aralannda Şule Albayraktaroğlu'nun da bulunduğu ba- zı öğrenciler. küçük parçalan hatıra olarak beraberinde götürür Bu arada otonun resim- lerini çekmek isteyen bazı foto muhabirleri- ne engel olunur. Otomobili yakan öğrenciler. gazetecilere. hareketlennın nedenini. "Vlet- nam'da pasifikasvon hareketiniidareeden bir kişi, devrimci Türk Talebelerinin bulunduğu bir üniversiteye elini kolunu sallaya sallaya gi- remez" şeklinde açıkJar. Halil Çelimli. elınde- kı megafonla. yanan otomobili seyredenlere. "Haik savaşının ilk meşalesi burada yakıkü*" diye nutuk atar. SÜRECEK NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR TBMM, önceki gün RTÜK temsilcileri- nin ikisini seçti. Uzun zamandır Meclis'e uğramamıştım. Kuliste milletvekilleriyle ve bakanlarla karşılaştık. Özellikle yeni hazır- lanan RTÜK yasa taslağı konusundaki tu- tumlarını merak ediyordum. DSP'li ve CHP'lilere nasıl davranacaklarını sorduk. örneğin bir DSP'li bakan, kesinlikle yasa- nın aleyhinde oldugunu ve olumsuz oy kullanacağını söyledi. CHP yöneticilerin- den karşılaştığımız bir milletvekili de tas- lağın bu haline karşı oldugunu ve aleyhte oy kullanacağını, birçok arkadaşının da aynı eğilim içinde oldugunu açıkladı. Karşı çıkan milletvekillerınin en temel itiraz gerekçeleri; yeni taslakta, radyo ve televizyon sahıplerinin devlet ihalelerine girme yasağının kaldırılmasıydı. Böyle bir sonucun basında tekelleşmenin var olan gücüne güç katacağı endişesi sosyal- de- mokrat milletvekillerini kaygılandırıyordu. Arkasında radyo, televizyon ve gazeteler bulunan basın patronunun, herhangi bir RTÜK Yasasma Doğru... önemli devlet ihalesinde, rakiplerini ait edebilmek için bu yolla çok büyük silah- lara sahip olacağı ve tercihlerde üstünlük sağlayacağı tartışma götürmezdi. Görünen o ki büyük basında tekelleş- menin yarattığı hava, Meclis üzerinde et- kili oluyordu, bir çekingenlik yaratıyordu. Belli ki TBMM gündemindeki RTÜK yasa taslağı, önemli tartışmalara neden ola- caktı. Bu nedenle bazı gazeteler, konuyu sıcak tutuyorlar ve itirazları bertaraf et- mek istiyorlardı. DSP'den ayrılarak DE- PAR isimli bir parti kuran Ankara Milletve- kili Gökhan Çapoğlu endişe içindeydi. Bu kanun taslağının Meclis'ten geçmesi- nin çok önemli sorunlar yaratacağı kay- gısı içindeydi. CHP kurultayının ardından Meclis'in iş- lemesi konusunda CHP'nin nasıl bir tavır alacağı da hükümette merakla bekleni- yordu. Iktidarpartilerinin milletvekilleri, bir uzlaşma arayışı içinde olacaklarını söylü- yoriardı. Özellikle Vergi Reform Yasası tas- lağının bir an önce Meclis'e gelmesine önem veriyorlardı. Ancak Ceza Yasa- sı'nda küçük değişiklikler içeren yeni tas- lak konusunda iyimser bir havadan söz edilemez. Türkiye'nin dışarıda başını ağ- ntan davalara geçicı çözümler de olsa iyi- leştimne getiren bazı hükümlerin Mec- lis'ten geçmesi gerekiyordu. Tek tek ko- nuşulduğu zaman herkes bu değişıkliği onayladığını söylüyor, ancak yine de bir çekingenlik ve ısteksizlik gözden kaçmı- yor. Meclis'in önünde hızla yasalaşması ge- reken yasalar var. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Temmuz 1995 anaya- sa değişiklığinden bu yana bekleyen uyum yasaları. Yerel yönetım yasası. Da- ha önce de belirttiğim düşünce özgûrlü- ğünü genişletmeye yönelik yasalar. Me- murin Muhakemat Yasası değişıkliği ve yargı bağımsızlığı yasası. Bütün bu kanunlar ve gündemdeki di- ğer kanunlar, CHP'nin yönlendirmesine bağlı olarak şekillenebilir. CHP yönetimi bu konularda neler yapmak istiyor, bunu şimdiye kadar net olarak öğrenmek müm- kün olmadı. Bu kanunların demokratikleşme yönün- de geliştirilebilmesi için CHP'liler isterler- se ciddi bir ağırlık yaratabilirler. Onlardan böyle bir şey beklemek ne kadar gerçek- çi? Yine de onların tavırlannın bu yönde olmasını istemeye devam edeceğiz. DSP'liler de demokratik bir yapılanma için neden bir çaba içine girmesinler? Böyle bir istek çok mu iyimser bir sapta- ma sayılır? Türkiye'nin kritik günlerden geçtiği bir gerçek. Parlamentonun işlevsel hale gel- mesi bu zor günlerde, yine de bir anlam ifade ediyor. Lider hegemonyası ve küçük hesaplar yüzünden bu işlevinı ne kadar yerine getirebilir, o da ayrı bir tartışma ko- nusu? Çünkü, özellikle tartışmalı kanun- ların gündeme gelmesiyle yeniden bir tı- kanma yaşanabilir. RTUK yasası taslağı bu haliyle çıkarsa, yeni başka sorunlar ya- ratabilir. Meclis kapısından çıkarken "acaba" sorusu kafama takıldı; parlamento bu ağıriığı ne kadar kaldırabilir? Parlamenter rejim tıkanmalarını aşarak yeni ve demok- ratik bir ortama doğru nasıl ilerleyebilir? Susurluk, yargı bağımsızlığı, çeteleşme sorunlarını bu ülke nasıl çözecek? Daha kafada başka yüzlerce soru... Bu ülkede yaşıyoruz. bütün olumsuz- luklara rağmen iyimser olmak zorundayız. Umut olmadan çözüm olmaz. Umut o\- madan yaşam olmaz...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle