Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 1998 PERŞEMBE
HABERLER
Ahmet Özal'a
bir ay hapis
• ANKARA (ANKA)-
Emlak Bankası Genel
Müdürü Erdin An. TBMM
KlT Komısyonu'na yaptığı
açıklamada 8'incı
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın oğlu Ahmet
Özal'ın, Emlak Bankası'na
olan borçlannın tasfiyesı
içın imzaladığı protokole
r u>Tnadığı gerekçesıyle. bir
ay hapis cezasına
çarptınldığını bildirdi.
Yargılamanın Istanbul'da,
21 Mayıs 1998tarihinde
yapıldığı öğrenıldi. Genel
-Müdür .An. Artı Yayıncılık
ve Anı Fılmcilık'in şu
- .andakı toplam borcunun 2
trilyon 226 milyar Jira
» oldugunu söyledı.
Dışişleri
şehitferi anıldı
• ANKARA (Cumhurivet
• Bürosu) - Yurtdışı görevleri
sırasında saldınya
uğrayarak yaşamını yıtiren
görevli ve yurttaşlar, dün
Dışişleri Şehıtliği önünde
gerçekleştinlen törenle
anıldı. Törende konuşan
Dışışleri Bakanı Ismaıl
Cem. Ermeni soykırımı
iddıalannı yeniden
gündeme getirmek
ısteyenlere, "Türkıye'ye
karşı yüzlerce yıllık bir
kompleksin üstesinden
gelemeyenler. ırkçılıfın.
sevgisızlığin, kının ve
öfkenin hâlâ yaşatıcısı
olanlar" diye seslendı.
Taçoy'a hapis
cezası
• ANKARA (AA) -
Ankara 14. Sulh Ceza
Mahkemesi. THK Yönetım
Kurulu üyesi Şerafettin
Sezer Akarcalı'ya hakaret
ettiklen gerekçesiyle THK.
Genel Başkanı Atilla Taçoy
ile Genel Başkan
Yardımcısı îsmaıl Yılmaz'ı,
15 'er gün hapis, 420 'şer
bin lıra ağır para cezasına
çarptırdı. Mahkeme,
sanıklara verılen hapis
cezalannı paraya
cevırdikten sonra erteledi.
Yılmaz'ın davası
dupduruldu
• ANKARA (AA)-"
'. Ankara 2. Asliye Ceza
Mahkemesi. '"Şeriat'tan
Kissalar" adlı kitabın
yazan Prof. Dr. İlhan
Arsel'in kişilık haklanna
hakaret ettiğı gerekçesiyle,
6 aydan 3 yıla kadar hapis
cezası istemiyle yargılanan
Diyanet Işleri Başkanı
Mehmet Nun Yılmaz
hakkındakı davanın
durdurulmasına karar
- verdı. Mahkeme, Yılmaz'm
memur olması ve
yargılanabılmesi amacıyla
lüzum-u muhakeme karan
venlmesı ıçın dosyayı
Başbakanhk'a gönderdi.
Yarar'm davası
• ANKARA (AA) -
Ankara DGM Cumhunyet
Başsavcılığı'nca.
Kızılcahamam'da
düzenlenen Meslek
Komıtelen lstişare
Tojılantısfndaki
konuşmasında "halkı din
ve mezhep farkhlığı
gözeterek kın ve
düşmanhga açıkça tahnk
i ettiği" gerekçesiyle
hakkında 1 yıldan 3 yıla
- kadar hapis cezası
istemiyle dava açılan
Müstakil Sanayıcı ve
Işadamlan Derneğı
- (MÜSİAD) Genel Başkanı
Erol Yarar'ın
yargılanmasma
önümüzdeki ay başlanacak.
Ankara 2 No'İu DGM,
duruşma gününü 29
Haziran Pazartesi olarak
belırledı.
Atatüpk Yasası
• ANKARA (ANKA)-
Doç. Dr. Sami Selçuk;
devlet, hukuk ve siyaset
felsefesine ilişkin
1
görüşlerini "Zorba
Devletten Hukukun
Üstünlügüne" isimli
kitapta topladı. Kaleme
aldığı gerekçeli kararlarla
tanman Yargıtay 4. Ceza
Dairesi Başkanı Doç. Dr.
Sami Selçuk kimi
yazarlann, düşünce
özgûrlüğünü örselediği
gerekçesiyle eleştirdiği
Ataturk Aleyhine İşlenen
Suçlar Hakkındaki Yasa'ya
bugün de gereksinim
duyulduğunu bildirdi.
Selçuk. "Atatürk'ün
yaptıklannı eleştirmek
eJbette gelişmek için
zorunludur. Ancak onu
aşağılamanın. negelişmeye
\ ne de toplumsal barışa bir
yararı vardır" dedi.
ODTÜ'lü öğrenciler devrimci mücadelelerinde çıtayı yükseltip halk adına eylem karan alıyor
ABD Büyükelçisi Komer'in
O
DTÜ Öğrenci Birliği, 1968 Ocak
ayının ılk haftasmda, "GençükÖr-
gütierinin Görevi" konulu bir acık
oturum düzenler. ODTÜ konfe-
rans salonunda yapılan açık oturuma ODTÜ
Sosyalist Fikır Kulübü Başkanı Sinan Cem-
gil. ODTÜ Hür Düşünce Kulübü Başkanı
Şemsettin Akbulut ODTÜ Sosyal Demokra-
sı Kulübü Başkanı Öner Yurtseverkatılır. Ilk
söz Hür Düşünce Kulübü Başkanı'na venlir.
Dünyada ikı büyük emperyalist devlet oldu-
ğunu söyleyerek sözlenne başlayan konuş-
macı, daha sonra. Japon gençlik örgütlennden
örnek venr ve "Kövlene gitmeliyiz, ama beffi
bir fikri yaymak için değiT der. Daha sonra
söz alan ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü Baş-
kanı Sinan Cemgil. özetle şunlan söyler
"Sosyaüstler tahlülerini,göztemJerini büimsei
verilere göre vaparlar. Sosyal olayiara, konu-
lara sınıf açısından bakariar. Eğer toplumun
beOi katuıda olan bir tabakadan söz açmak ge-
rekiyorsa, onun loplum içindeki yerini sapta-
mak gerek. Öyleyse, önce Türk üniversite
gcnçliğinin sosyal sınıflar içindeki verini orta-
ya koyaiım. Toplumumuzdaki sosyal sınıflan
kabaca şöv k sıralav abiliriz: Komprador bur-
juvazi, toprak ağalaru tefeci tüccaıiar, küçük
esnaf, zanaatkârlar. hizmet işçüeri, tanm işçi-
leri endüstri işçileri. L retim faaliyetine doğ-
rudan doğruva kanJmayan. bunlann arasın-
da birtakım ara tabakalann vartığıni da gö-
rüvoruz. Bunlar öğretmen, subay, devlet me-
murlan, öğrencilerdir. Fakat birey olarak ele
alındıklannda ünrversitelilerin farkh sosyal s»-
nıf ve sosyal tabakalardan geJdikleri görülür.
Ünhersitelileri başlı başına bir gnıp yapan.
toplumun teknik. bilimsel. sosyal. kültürel
kadrolan olmak için haarlanmalandır. İ ni-
versitedeki gençlerin görevleri olarak konuvıı
el aidığımızda bu görev objektif olarak tarihi
koşullann onlara yüklediği bir görevdir. Bu gö-
rev. Türk halkına olan görevimizdir. Türkiye
bugün vapısında yan feodal, yan somürgesel
ilişkileri banndıran geri teknikli, az gelişrniş
kapitalist bir ülkedir. 1956- 1963 dönemi sü-
resinde ABD'ye 1,4 milyar doiar borçlandık.
Bu süre içindeçeşitli ithalat-ihracatov unlanv-
la ABD'ye 1 milyon dolar hediye etmiş olduk.
Türk gençliği olarak, her zaman Türk halkt-
na karşı sonımluluğumuzun bilinciv le hareket
etmeliyiz. Sosyalistler. ülkemizin tam bağun-
sulığı için. empenalLstler ve onlann işbirlik-
çileriyle mücadele eder. Empervaliznıe karşı
ulusai kurtuluş savaşı veren halklara barbar
dep, kahraman deriz." "Biz ODTÜ'de
İngüizct üç kelime öğrendik: YANKEE GO
HOME" Ankara"da yapılan anti-Amerikan
göstenlerin önderlığını çoğunlukla ODTÜ'lü
sosyalistijğıencıler çekmiştir. Anti- Amert-
kan bilinç. dçyriıjıci öğrencilerde çok yoğun-
dur. Bunu yaşamJannın her alanında sergile-
mışlerdır. Sinan ve iki arkadaşı. birdersten sı-
nava girer. Sınavda bazı Türk öfretim görev-
lileriyle birlıkte birde Amerikalı öğretim gö-
rev hsı vardır. Amerikalı ögretım görevlisi. ilk
öğrenciye soruyu sorar Oğrenci yanıt vere-
mez. lkinciye sorar. lkinci öğrencı, "Ben tn-
gilizce bilmiyorum. Sinan'a soruo" diyerek
karşılık verir Amerikalı öğretim görevlisi.
"Yıllardan beri ODTÜ'de tngilizce egitim gö-
riiyorsunuz. Nasıl İngilizce bilmezsiniz?" dı-
ve şaşkınlıkla sorar. Yanıt. dört-beş dil bılen
ve bir filolog sayılan Sinan'dan gelir: "Biz,
ODTİ^de İngilizce üç kelime öğrendik: Y'an-
kee Go Home." 1960 sonrasında, Türkiye "de
ögrenciler tarafindan yapılan ilk anti- Ame-
rikan gösteri. Kıbns konusundakı davranışı-
nı protesto etmek amacıyla, 27 Ağustos 1964
Perşembe günü Ankara da yapılır. 28 Kasım
1965 Pazargünü. Ankara Üniversitesi ile OD-
TÜ'ye bağh otuz sekiz. 1 Aralık 1965 Çar-
şamba günü de lstanbul Üniversıtesi'ne bağ-
h seksen öğretim üyesi. ABD"nın politikala-
nnı eleştiren bildirilerinı kamuoyuna açıklar.
ABD'nin V'iernam ile Türkiye arasında ilişki
kurması yeni değildır.
BÜYÜKELÇİ KOMER
TÜRKİYE YE ATANIYOR
19 Şubat 1952 'de TBMM de NATO'ya gir-
meyı onaylar ve Türkiye. böylece NATO'ya
katılır. NATO'nun ulusai savunma ve güven-
liğimize uygun bir antlaşma olmadığını söy-
•leyen parti ve demokratik kitle örgütleri, "NA-
TO'ya Hayır" kampanyası başlatır. 0 dönem.
anti-emperyalist göstenlerin en büyüfü 1968
Temmuz ayındatstanbul'da yapılır. 6. Filo'yu
protesto göstenlerine katılan öğrencilerden
TlP ve FKF üyesi lstanbul Hukuk Fakültesi
öğrencisi \edat Demircioğlu, polislerin İTÜ
Gümüşsuyu Öğrencı Yurdu'nu basması sonu-
cu yurdun penceresinden düşerek ağır yara-
lanır. Demircioğlu, tedavı edıldiğı İlk Yardım
Hastanesi'nde 24 Temmuz 1968 Çarşamba
günü ölür. Demircioğlu'nun öldüğünü duyan
öğrenciler yoğun protesto gösterisine girişir.
otomobili yakıldı
o,'rta Doğu'da öğrencilerin ters çevirdiği ve
benzin akıtan Komer'in otomobilinin
deposunun kapağını açan Hüseyin İnan,
deponun içine sarkıtıp benzin emdirdiği kırmızı
siyah çizgili uzun kaşkolu otomobilin değişik
yerlerine vurur. Bu şekilde her tarafı benzinle
bulayan Hüseyin inan, daha sonra otomobili
ateşe verir. Halil Çelimli, elindeki megafonla,
yanan otomobili seyreden öğrencilere seslenir:
Halk savaşının ilk meşalesi burada yakıldı!..
YusufKüpeU. Demırcioğlu'nunölümünü pro-
testo etmek amacıyla Sınan"la yaptıklan bir
eylemi şöyle anlatmıştır: "1968'de6. Fîloolay-
lan olur. Deniz Gezmiş ve diğer gençler,filo as-
kerlerini deni/e dökerken biz de Ankara'da
paralel eylemler örgütlemiştik. Ankara'daki
eylemlerin karanıu veren, TİP vönetiminden
insanlardı aslında. Fakat bunlar kimlerdi? Na-
sıl karar verilmişti? Hepsi ortak nıı idi? Bil-
miyorum. FKF merkezi TtP'in elinde idi. Bi-
zi çağırdılar. Şintdi isnıini vermeyeceginı TİP
vönetiminden kişilerle ilişkileri sıkı olan bir
arkadaş, voklavarak evlemden söz etti. O ge-
ce Amerikalılara ait bir yeri yakmak için çık-
nk ama vazgeçtik. Bu sakat, provokatif bir is-
ti. Ertesi gün. halkın yoğun biçimde sokakta
olduğu öglen tatilinde sansasvonel bir eylem
yapmava kararverdik. Beşerli gruplar örgüt-
İendı ve her gruba bir baş verildi. Herkese iki-
şer tane. içi vaptşkan siyah boya dolu şişe ve-
rildi. Hedefler tespitedildi. Ben." Bana en zor.
en tehlıkeli yen venn!" demiştim.Onedenle.
bana, önünde devamlı iki polisin beklediği
Amerikan Haberler Merkezi'ni vermişlerdi.
Diğer yerlerin önünde polis beklemivordu ve
o kadar da önemli değillerdi. Benim grubum-
da Sinan Cemgil. Giresunlu Hurşıt Kemal
Baykal ve son anda evleme kaülmaktan çeki-
necek olan iki kişi daha vardı. O merkezin
önünden sessizce geçtik ve bir kesjf yaptık ön-
ce. İki polis dumvordu. ama övle tetikte değil-
lerdi. Yan v ana dizilmiş dört- beş büv ü k came-
kân, gerisinde de fotoğrafiar, Turkçe yaaiar
vb. vardı. Ben, en önde vüriivecektim. Diğer-
leri izleyeceklerdi. En baştaki camekânın önü-
ne geünce indirecektim. Onlar da diğer came-
kânlan. Yürüdüm,gerilimin ve konsantrasyo-
numun tepe noktasında vahşi bir çığlık atıp şi-
şeleri yapışurdım. Arkada Sinan ve Hurşit Ke-
mal Bav kal av nı sevi tekrarladılar. Tüm canıe-
kânlar inmiş. propaganda resimleri ve vazıla-
nsivahaboyannuştı." Eylem başanlı olunca.
Çumhuriyet
KonHT." 12 vıt C.lVAm ç»lıTlıjhnı,.
Amerikan Elçisi
protestolaria
karşılandı **"*•'>•
• —-,-.. - —
Hckıdrkr, Canmlt* Ş ? f = ^
I ^ ^ ^ ^ Ş - otuJlar
urdan t j^^
edildi
Gençler, protestoJarla karşıladıklan ve CİA ajant olmakla suçladıklan ABD'nin
yeni Ankara Büyükelçisi Komer'in otomobilini ODTÜ'yü ziyaretinde yaktılar.
Sinan Cemgil (solda) ve Ahmet Sina Kaygusuz, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğrenci Birliği Genel Kurulu'nda.
daha sonra, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Ok-
tay Etiman, Yusuf Küpeli ve Taylan Ozgür.
Amerikan Kütüphanesi'ne molotofkokteyli
atmayı kararlaştınr. Herşey hazırlanır. Hüse-
yin Jnan, buluşma yerine giderken bir bekçi
tarafindan takip edildiğini görünce bu eylem-
den vazgeçilir. Parker Hart'dan boşalart
ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine, Güney Vi-
etnam'da Banşı Koruma Programı Müdürü
olan CIA ajanı Robert Komer'in getirildiği
Beyaz Saray tarafından açıklanır. Devrimci
gençler, o güne kadar Komefe duyduğu tep-
kıvı, Türkıye'ye gelen hıçbir Amenka büyü-
kelçısine duymamıştır. tlhan Selçuk. 30 Ka-
sım 1968 günü yayımlanan yazısında. "Ne
demektir pasifikasvon?" diyerek Komer hak-
kmda şu değerlendirmeyi yapar: "Hükümet
darbesi düzenlemek, karş»-dev rinı hareketini
sahneve kov mak. seçimlere para yatınmı yap-
mak,iç savaş çıkartmakgibi "özel harekât' ve
Amerikanca devimi ile "specıal operatıon"
CIA'nın işidir. Bav Komer işte bu teşkilaün gö-
revliskür. Ankara Amerikan Büyükelçisinin
Türkiye'den önce Vietnam'da pasıfıkasyon'
hareketini yönetmesi de gene CIA programı
içinde bulunmaktadır. Bu programa göre 15
nıihonluk Güney Vietnam haJkının % 90'L,
11.000 stratejik köv e vev a dikenii tel ve mayın-
larla çevrilnüş kamplara toplanmaktadır. Bu
programı Türkiye'de pek iyi tanıdığınuz AID
(Amerikan Yardım leşkilaü) yüriitmektedir.
\e var ki bu örgütü CIA memurlan idare et-
mektedir."
Orta Dogu ve Ankara üniversıteienne ka-
yıth 1.500İcadargenç, 28 Kasım 1968 Per-
şembe günü öğleden sonra dersleri boykot et-
tikten sonra otobüslerle toplu halde Esenbo-
ga Havaalanı'nagider.
Gençlenn havaalanında Komer'i protesto
etmek amacıyla toplandıgı ögrenen emniyet
güçleri. Komer'i iniş pistinin ucundan oto-
mobille alarak, havaalanı binasına uğrama-
dan şehre götürür. Uzun süre marş söyleyip
slogan atarak Komer'i bekleyen gençler. Ko-
mer'in gızlice şehre götürüldüğünü öğrenin-
ce topluca geri döner. Gençlerden bir grup,
Amerikalılara ait bazı işyerlerine saldırarak
tepkilerini dıle getirir. Aynca. Tunus Cadde-
sı'nde bulunan Amerikalılara ait kulübe gir-
meye çalışır. Görevii bekçiler. gençleri engel-
lemeye çalışır. Fakat gençîer kapıyı kırarak
içeri girer ve buzdolabı. oyun makinesi gibi
eşyalan tahrip eder. bazı camlan kırar. Bu
arada bekçılerden bırinin havaya 2 el ateş et-
mesı üzerine olay yerine gelen polis, GiinZi-
leli. Mehmet Akm Atauz, Mehmet Ali Zauf-
cu, Fatih Lludere, Ural Ateş^r, Musa Gülhan,
Ali Orfaan Yücealp, Orhan Aybersı yakalar.
Gençler, sorgulanndan sonra serbest bırakı-
!ır.
Kendısine yönelik protesto gösterilerini hi-
çe sayan ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi
Robert Komer, ziyaret amacıyla. 1969 model
'Cadillac" marka, siyah renklı. 06 CA 001 pla-
kalı makam otomobiliyle. 6 Ocak 1969 Pazar-
tesi günü. saat 12.30'da ODTÜ'ye gelir. Ko-
mer'in otomobilini ılk olarak. rektörlüğünhe-
men yanında ve karşısında olan kantin. kütüp-
hane ve kimya laboratuvannda bulunan öğ-
renciler fark eder. Mustafa Yalçıner. Ko-
mer'in ODTÜ'ye geldığını arkadaşlanna ha-
ber vermek için yurtlara koştururken. Mımar-
lık Fakültesi üçüncü sınıf öğrencısi Hamid
Yakup isimli Iranlı bir öğrenci de. ODTÜ S-
FK'ye gıderek. "Haberiniz yok mu? Ko-
mer'in otomobili rektörlüğün önünde" der
Sinan Cemgil. Hüseyin İnan. îrfan L'çar. Ha-
lil Çelimli. Yusuf Tunbay \slan. Bekir Tüncay
Çelen, Mehmet Akın Atauz, İbrahim Seven,
l laş Bardakçı, Mete Ertekin. Sait Big,Serdar
Havbat, Mustafa Taylan Özgür ve birkaç öğ-
rencı. hızla olay yenne gider. Birkaç öğrencı,
ODTÜ Rektörlük binası önünde parketmiş
ABD Büyükelçisinin makam otomobilinin
yanına gelerek şoför NidaiCemal'den, kapı ve
kontak anahtarlannı ıster. Şoför, anahtarlan
vermez. Bunun üzerine öğrenciler arabayı ta-
şa tutar ve 'çimlere basmavınız'yazılı demir-
leri sökerek arabanın camlannı kırmaya baş-
lar. Rektör Kurdaş ile ODTÜ Ögrenc'ı Birli-
ği Başkanı İskender Odabaşıoğlu. bu arada,
öğrencilerin arasına kanşarak eylemcıleri en-
gellemeye çalışır Rektör Kurdâş'ın uzaklaş-
masından sonra Sinan Cemgil. Hüseyin inan.
Akın Atauz. İbrahim Seven. Halıl Çelimli, Ir-
fan Uçar. Ulaş Bardakçı, Yusuf Aslan. Mus-
tafa Taylan Özgür, Komer'in otomobilini il-
könce tutarak sallamaya ve sarsmaya başlar.
Komer'in otomobilini sarsan ve sallamaya ça-
lışan öğrenciler, sonra havaya kaldırarak de-
virmek için bir süre uğraşır. Bir kısmının
avuçlan otomobili devirmek için uğraşmak-
tan kan içinde kalır. Fakat otomobil çok ağır
olduğu için devıremezler. İbrahim Seven. cı-
vardan bukiuğu bir çelik boruyu getirir. Ey-
lemcıler, uzun çelik boruyu rrtanivela gibi kul-
lanarak Komer'in (jtornöbılıni ilkönce yan,
sonra ters çevirir.
KİBRIT İ HÜSEYİN ÇAKTI
Ters çevnlen otomobilin benzin deposun-
dan benzin akmaya başlar. Hüseyin İnan, he-
men gıder. Sınan'ın boynundaki kaşkolu alır.
Ters çevnlmiş ve benzin akıtan Komer'in oto-
mobilinin benzin deposunun kapağını açan
Hüseyin. deponun ıçine sarkıtıp benzin em-
dirdiği kırmızı siyah çızgılı uzun kaşkolu oto-
mobilin değişik yerlenne vurur. Bu şekilde
otomobili, benzinle bulayan Hüseyin İnan,
daha sonra otomobili ateşe venr Otomobil
alev aldıktan sonra kalabalık artar. Bu arada
otomobili söndürmek için itfaıye gelir. Fakat
öğrenciler, itfaiyenin yangını söndürmesıne
engel olur.
Öğrenciler, otonun yanışını ABD'yi ve Ko-
mer'i protesto ederek sevreder. ABD Büyü-
kelçisi de. rektörlük binasından otosunun ya-
nışını ızler. Otomobilin yanışının zaman za-
man hafiflemesi üzerine bazı gençler. elle-
rindeki demir çubuklarla yanmayan kısımla-
n ateşe doğru çekerek tamamıyla yanmasını
sağlamaya çalışır. Tekerleklen ateşler arasın-
da yavaş yavaş erirken otomobil büyük gürül-
tülerle infilak eder. Öğrenciler. bunlan güle-
rek seyreder. Üç saat yanan otomobilin bir
enkaz haline gelmesinden sonra bazı öğren-
ciler otomobili parçalara ayınr. Aralannda
Şule Albayraktaroğlu'nun da bulunduğu ba-
zı öğrenciler. küçük parçalan hatıra olarak
beraberinde götürür Bu arada otonun resim-
lerini çekmek isteyen bazı foto muhabirleri-
ne engel olunur. Otomobili yakan öğrenciler.
gazetecilere. hareketlennın nedenini. "Vlet-
nam'da pasifikasvon hareketiniidareeden bir
kişi, devrimci Türk Talebelerinin bulunduğu
bir üniversiteye elini kolunu sallaya sallaya gi-
remez" şeklinde açıkJar. Halil Çelimli. elınde-
kı megafonla. yanan otomobili seyredenlere.
"Haik savaşının ilk meşalesi burada yakıkü*"
diye nutuk atar.
SÜRECEK
NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR
TBMM, önceki gün RTÜK temsilcileri-
nin ikisini seçti. Uzun zamandır Meclis'e
uğramamıştım. Kuliste milletvekilleriyle ve
bakanlarla karşılaştık. Özellikle yeni hazır-
lanan RTÜK yasa taslağı konusundaki tu-
tumlarını merak ediyordum. DSP'li ve
CHP'lilere nasıl davranacaklarını sorduk.
örneğin bir DSP'li bakan, kesinlikle yasa-
nın aleyhinde oldugunu ve olumsuz oy
kullanacağını söyledi. CHP yöneticilerin-
den karşılaştığımız bir milletvekili de tas-
lağın bu haline karşı oldugunu ve aleyhte
oy kullanacağını, birçok arkadaşının da
aynı eğilim içinde oldugunu açıkladı.
Karşı çıkan milletvekillerınin en temel
itiraz gerekçeleri; yeni taslakta, radyo ve
televizyon sahıplerinin devlet ihalelerine
girme yasağının kaldırılmasıydı. Böyle bir
sonucun basında tekelleşmenin var olan
gücüne güç katacağı endişesi sosyal- de-
mokrat milletvekillerini kaygılandırıyordu.
Arkasında radyo, televizyon ve gazeteler
bulunan basın patronunun, herhangi bir
RTÜK Yasasma Doğru...
önemli devlet ihalesinde, rakiplerini ait
edebilmek için bu yolla çok büyük silah-
lara sahip olacağı ve tercihlerde üstünlük
sağlayacağı tartışma götürmezdi.
Görünen o ki büyük basında tekelleş-
menin yarattığı hava, Meclis üzerinde et-
kili oluyordu, bir çekingenlik yaratıyordu.
Belli ki TBMM gündemindeki RTÜK yasa
taslağı, önemli tartışmalara neden ola-
caktı. Bu nedenle bazı gazeteler, konuyu
sıcak tutuyorlar ve itirazları bertaraf et-
mek istiyorlardı. DSP'den ayrılarak DE-
PAR isimli bir parti kuran Ankara Milletve-
kili Gökhan Çapoğlu endişe içindeydi.
Bu kanun taslağının Meclis'ten geçmesi-
nin çok önemli sorunlar yaratacağı kay-
gısı içindeydi.
CHP kurultayının ardından Meclis'in iş-
lemesi konusunda CHP'nin nasıl bir tavır
alacağı da hükümette merakla bekleni-
yordu. Iktidarpartilerinin milletvekilleri, bir
uzlaşma arayışı içinde olacaklarını söylü-
yoriardı. Özellikle Vergi Reform Yasası tas-
lağının bir an önce Meclis'e gelmesine
önem veriyorlardı. Ancak Ceza Yasa-
sı'nda küçük değişiklikler içeren yeni tas-
lak konusunda iyimser bir havadan söz
edilemez. Türkiye'nin dışarıda başını ağ-
ntan davalara geçicı çözümler de olsa iyi-
leştimne getiren bazı hükümlerin Mec-
lis'ten geçmesi gerekiyordu. Tek tek ko-
nuşulduğu zaman herkes bu değişıkliği
onayladığını söylüyor, ancak yine de bir
çekingenlik ve ısteksizlik gözden kaçmı-
yor.
Meclis'in önünde hızla yasalaşması ge-
reken yasalar var. Bunlardan bazılarını
şöyle sıralayabiliriz: Temmuz 1995 anaya-
sa değişiklığinden bu yana bekleyen
uyum yasaları. Yerel yönetım yasası. Da-
ha önce de belirttiğim düşünce özgûrlü-
ğünü genişletmeye yönelik yasalar. Me-
murin Muhakemat Yasası değişıkliği ve
yargı bağımsızlığı yasası.
Bütün bu kanunlar ve gündemdeki di-
ğer kanunlar, CHP'nin yönlendirmesine
bağlı olarak şekillenebilir. CHP yönetimi
bu konularda neler yapmak istiyor, bunu
şimdiye kadar net olarak öğrenmek müm-
kün olmadı.
Bu kanunların demokratikleşme yönün-
de geliştirilebilmesi için CHP'liler isterler-
se ciddi bir ağırlık yaratabilirler. Onlardan
böyle bir şey beklemek ne kadar gerçek-
çi? Yine de onların tavırlannın bu yönde
olmasını istemeye devam edeceğiz.
DSP'liler de demokratik bir yapılanma
için neden bir çaba içine girmesinler?
Böyle bir istek çok mu iyimser bir sapta-
ma sayılır?
Türkiye'nin kritik günlerden geçtiği bir
gerçek. Parlamentonun işlevsel hale gel-
mesi bu zor günlerde, yine de bir anlam
ifade ediyor. Lider hegemonyası ve küçük
hesaplar yüzünden bu işlevinı ne kadar
yerine getirebilir, o da ayrı bir tartışma ko-
nusu? Çünkü, özellikle tartışmalı kanun-
ların gündeme gelmesiyle yeniden bir tı-
kanma yaşanabilir. RTUK yasası taslağı
bu haliyle çıkarsa, yeni başka sorunlar ya-
ratabilir.
Meclis kapısından çıkarken "acaba"
sorusu kafama takıldı; parlamento bu
ağıriığı ne kadar kaldırabilir? Parlamenter
rejim tıkanmalarını aşarak yeni ve demok-
ratik bir ortama doğru nasıl ilerleyebilir?
Susurluk, yargı bağımsızlığı, çeteleşme
sorunlarını bu ülke nasıl çözecek? Daha
kafada başka yüzlerce soru...
Bu ülkede yaşıyoruz. bütün olumsuz-
luklara rağmen iyimser olmak zorundayız.
Umut olmadan çözüm olmaz. Umut o\-
madan yaşam olmaz...